Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2352 E. 2019/1799 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2352 Esas
KARAR NO : 2019/1799 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/1191 D.iş 2019/1197 Karar
TARİH : 01/10/2019 Tarihli Ek Karar
DAVA : İhtiyati Haciz Kararına İtiraz
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlu şirket ve kefillerinden olan 205.368,73.TL alacak üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 23/08/2019 tarihli kararı ile; alacaklının borçludan alacağı olan 205.368,73.TL’ nin ifasının temin bakımından vaki isteği İcra iflas kanunun 257 nci md.sinin 1.fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve diğer tarafla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı kafi teminat da alınmış bulunduğundan adı geçen borçluların yukarıda gösterilen malları ile alacaklarının; İcra iflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İhtiyati haciz kararına itiraz eden … vekili itiraz dilekçesi ile; ihtiyati haciz isteyenin sunduğu üç adet genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi ile bir adet … numaralı ihtarname aslı ile müvekkili aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtarnamenin tebliğine müvekkil için taşınmış olduğundan tebligatın yapılamadığının şerh edildiğini,müvekkile tebligat yapılamadığından hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, müvekkilin alacaklı olduğunu iddia eden bankaya borcunun bulunmadığını bu nedenle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 01/10/2019 tarih 2019/1191 D.iş 2019/1197 Karar sayılı ek kararında;”Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; İtiraz eden borçlunun itirazları İİK 265 ve devamı maddelerinde yazılı itiraz nedenleri dışında yargılamayı gerektiren itirazlar olduğu…” gerekçesi ile;İtirazın reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden …. vekili istinaf dilekçesi ile;İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1191 D.İş sayılı dosyası 23.08.2019 tarihli kararı ile müvekkili ve diğer borçluların malvarlığı ve alacaklarına yönelik olarak ihtiyati haciz kararı verildiği, taraflarınca 04.09.2019 tarihinde yapılan itiraz ile ” … İhtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi ile haksız ihtiyati haciz sebebiyle tazminata hükmedilmesi .. ” talep edildiğini, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1191 D.İş dosyasında 01.10.2019 tarihli ek karar ile ” borçlunun itirazları İİK 265 ve devamı maddelerinde yazılı itiraz nedenleri dışında yargılamayı gerektiren itirazlar olduğundan …” gerekçesiyle ” … İtirazın REDDİNE” karar verildiğini, Öncelikle; ihtiyati hacze itiraza ilişkin olarak karar gerekçesinde belirtilen İİK. madde 265 ” Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” şeklinde düzenlendiğini, İhtiyati hacze itirazlarında belirtmiş oldukları itiraz sebepleri açıkça haczin dayandığı sebeplere ilişkin olmasına ve bu hususta emsal Yargıtay kararı da sunulmuş olmasına rağmen; gerekli inceleme yapılmadan, yanlış değerlendirme sonucu ve hukuka aykırı karar verildiğini, İhtiyati haciz isteyen taraf bu talebine dayanak olarak mahkemeye üç adet genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi ile bir adet … numaralı ihtarname aslını sunduğunu, mahkemece bu evrak esas alınarak ihtiyati haciz kararı verildiğini, Ancak yerel mahkemeye yapılan itirazları ve itiraz ekinde sundukları emsal karar ile aynı doğrultuda, Karara dayanak yapılan ihtarname müvekkiline tebliğ edilmediği, bu husus dosya kapsamında mevcut olan tebligat parçasındaki şerh ile sabit olduğunu, Kabul anlamına gelmemekle Borçlar Kanunu 586. maddesinde; “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” hükmünü amir olup müvekkiline tebligat yapılmadığından aleyhine ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/13122 Esas, 2016/9374 Karar, 6.12.2016 Tarihli ilamında; “Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.Somut olayda, asıl borçlu …..Ltd Şti ile banka arasında akdedilen kredi sözleşmesi … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalanmış; alacaklı banka tarafından hesap kat edilerek, asıl borçlu şirkete ve …’a ihtarname gönderilmiş, ancak tebliğ edilememiştir. Asıl borçlu yönünden hesabın kat edilmesi kredi sözleşmesinden doğan alacağın muacceliyeti için yeterli ise de, müteselsil kefile başvuru için yeterli olmayıp, müteselsil kefile başvurulabilmesi için asıl borçlunun ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir” şeklinde belirtildiğini, Müteselsil kefil sıfatıyla imzaları bulunan müvekkili aleyhine tebligat yapılmadan ihtiyati haciz kararı verilmesi ile bu karara yapılan itirazın reddine kararları hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, itirazın kabulüne, ihtiyati haciz nedeniyle tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1191 D.iş 2019/1197 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlu genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olup, alacaklı banka tarafından asıl borçluya kullandırılan kredi hesabı kat edilerek, asıl borçlu ve müteselsil kefillere ihtarname kredi sözleşmesinde gösterilen adreslerine tebliğe çıkarılmış, asıl borçlu ve müteselsil kefillerin adresten taşındıkları ve yeni adreslerinin tespit edilemediği şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmiştir.Alacaklının müteselsil kefile başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil; müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için;borçlunun ifada gecikmesiyle, ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Buna göre, borçlunun ifada gecikmesi tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir. Ancak borçlunun ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması halinde, diğer şartların aranmasına gerek yoktur. Ayrıca Kanunda, müteselsil kefile ihtar çekilmesi şartı aranmamaktadır. Müteselsil kefile ihtar çekilmesi, sadece onun takipten önce temerrüde düşürülmesi ile ilgili bir sorundur. İİK’nın 68/b maddesinde, “borçlu cari hesap veya kısa, uzun, orta vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığıyla göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur, yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır” düzenlemesi bulunmakta olup, kat ihtarının ilgili maddede belirtilen adrese tebliğe çıkarılması yeterli kabul edilmiştir.
Buna göre, müteselsil kefilin ihtiyati hacze itirazı yerinde olmayıp, itirazın reddine dair mahkeme kararı esas itibarıyla doğru olduğundan, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcı ihtiyati hacze itiraz eden arafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/12/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.