Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2346 E. 2021/1773 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2346
KARAR NO: 2021/1773
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 17/01/2019
DOSYA NUMARASI: 2014/103 Esas – 2019/20 Karar
ASIL DAVA
DAVA: ALACAK (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/03/2014
BİRLEŞEN DAVA:
İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(2014/873 ESAS – 2015/76 KARAR)
DAVA:MENFİ TESPİT (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/03/2014
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesinde, Müvekkili ile davalı arasında 15 yıl süreli kira sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu kira sözleşmesi ile davalının maliki bulunduğu İstanbul İli Üsküdar İlçesi … Mah … Ada … Parselde bulunan taşınmaz üzerine 30/01/2008 tarihinde şerh düşüldüğünü ve akabinde davalı şirket ile yapılan protokol ile kira konusu taşınmaz üzerinde kurulacak akaryakıt istasyonunun … renkleri ve amblemi altında işletmeciliğinin davalı şirket tarafından gerçekleştirileceğini, bu doğrultuda 13/02/2009 tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, ancak davalı şirket tarafından gönderilen Mersin … Noterliğinin 14/02/2014 tarih … yevmiye nolu ihtarı ile, bayilik sözleşmesinin fesh olunduğunu ve kira şerhinin de terkin edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından Üsküdar … Noterliğinin 05.03.2014 tarihli … yevmiye sayısı ile gönderilen ihtarname ile, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 13.02.2014 tarihi itibarı ile son bulmasından dolayı, kira şerhinin terkin edileceği, söz konusu kira şerhinin tapudan terkin edilmesini teminen bir vekaletname hazırlanacağı, bu vekaletnamenin hazırlanıp ulaştırılması bakımından vekil tayin edilmesi istenen kişinin kimlik bilgilerinin bildirilmesi gerektiği, bununla birlikte söz konusu dikey ilişkinin süresinden önce sonlandırıldığından, kira süresinin tümü nazara alınarak yapılan kira ödemeleri, yatırım tutarları, işletme yatırım destek bedelleri ve sair ödemelerin kullanılamayan kısmına ilişkin bakiyesinden kaynaklanan ve ödeme gününe kadar işleyecek olan faiz ve vade farkı ile KDV hariç olmak üzere 2.947.707,81 TL olarak keşide edilen … nolu, 28.02.2014 tarihli faturanın söz konusu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödenmesi gerektiğinin belirtildiğini, davalı tarafın karşı ihtarname ile kira şerhinin kaldırılması için çıkarılacak vekaletnameye esas kişinin kimlik bilgilerinin bildirildiğini, ancak 2.947.707,81.TL. bedelli faturayı kabul etmediklerini, böyle bir borçlarının olmadığını belirterek faturayı iade ettiklerini, müvekkili tarafından söz konusu taşınmaz üzerinde davalı … tarafından 15 yıl süre ile bayilik ilişkisi sürdürüleceği inancıyla 2.100.000 USD +KDV kira bedeli ödemesini yaptığını ancak davalı tarafından bu ilişkinin sonlandırılması nedeniyle bakiye 10,15 yıllık süre için yaptıkları ödemeler nedeniyle davalıların haksız olarak zenginleştiklerini, davalılardan … ile …’un yaptıkları protokol ile bayinin …e karşı olan tüm yükümlülüklerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla garanti ve tekeffül ettiklerini, bu nedenle söz konusu ilişkide garantör sıfatıyla taraf olduklarını belirterek, müvekkili şirketin kira süresinin tamamını dikkate alarak peşin olarak ödediği kira bedelinin geçersiz ve müvekkili şirket tarafından kullanılmayacak kira süresine karşılık gelen 1.676.765,93 TL’lik kısmının KDV’si ile birlikte ödeme tarihinden itibaren TCMB nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranında faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca söz konusu bedelin, fesih tarihine kadar davalı yedinde kaldığı sürede bu iktisap sayesinde davalı şirketin elde ettiği tüm kazançların ve müvekkili şirketin bu bedelden yoksun kalması nedeniyle uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı olan 818.031,27 TL’nin KDV’si ile birlikte dikey ilişkinin sona erdiği tarihden itibaren işleyecek olan TCMB nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranında faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirketin ortaklarından dava dışı … Şti’yi temsil ettiğini, davalı … şirketi tarafından 30.11.2007 tarih ve 8 no.lu karar uyarınca 10 yıl süre ile müdür olarak atanmasına karar verildiğini, … İnşaat şirketinin 20.07.2011 tarihinde … şirketindeki hak ve hisselerinin tamamını …’ye sattığını, aynı tarihli karar gereğince şirket müdürlerinden …’un, müdürlük yetkisinin iptaline karar verildiğini, Rekabet Kurulunun 05.03.2009 tarih ve 09-09/186-56 sayılı kararında bayilik sözleşmesi ve buna bağlı intifa sözleşmesinin 2002/2 sayılı dikey anlaşmalara ilişkin muafiyet tebliğinde öngörülen grup muafiyetinden yararlanma süresinin beş yıl ile sınırlandırılmasına karar verildiğini, davalılardan … Ltd.Şti.nin 14.02.2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile 31.03.2009 tarihli bayilik sözleşmesini feshettiğini, davacı şirketin ise 05.03.2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin 13.02.2014 tarihi itibariyle anlaşma sağlanamaması üzerine son bulduğunu kabul ettiğini, davacının, dava dilekçesi ile “sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade ve alacak davası” açtığını, sebepsiz zenginleşme iddiasının bulunduğu bir olayda bir sözleşme ilişkisinden bahsetmenin mümkün olmadığını, davacının, müvekkilinin “garantör” sıfaıyla sorumlu olduğunu ileri sürmesi ya da başka bir sözleşmeye istinaden sorumlu olduğunu ileri sürmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin bayilik sözleşmesinin tarafı olmadığını ve sözleşmeden kaynaklanan doğrudan bir menfaati de olmadığını, davacının davasına konu ettiği ödemeleri bizzat müvekkiline yapmadığını, şayet ortada bir sebepsiz zenginleşme varsa, bu iddianın bayilik sözleşmesi tarafı olan … Ltd. Şti’ye yöneltilmesi gerektiğini, davacının davasını sözleşmeye değil, sebepsiz zenginleşmeye dayandırması nedeniyle, söz konusu sözleşmenin delil niteliğinin bulunmadığını, davacının davaya konu ettiği protokolün 25.01.2008 tarihli olup, Rekabet Kurulu Kararı sonrası sözleşme süresinin beş yıl ile sınırlı olduğunu bildiği ve muhatabının da belli olduğunu, protokol tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin ilavesi ile 25.01.2013 tarihine kadar davanın açılması gerektiğini, 25.01.2013 tarihinden 25.01.2014 tarihine kadar zamanaşımı süresinin olduğunu, davanın ise 18.03.2014 tarihinde açıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …vekili davaya Cevap dilekçesinde özetle; davacının hiç bir hak ve alacağı olmadığı halde müvekkiline 2.947.707,81.TL. lik yatırım bakiye bedeli açıklamalı fatura kestiğini, ancak müvekkilinin bu faturayı kabul etmeyerek iade ettiğini, müvekkilinin teminat mektubu ve taşınmaz üzerinde bulunan ipotekten dolayı bir borcunun bulunmadığını, teminat mektubunun iade edilmesi gerektiğini, haksız olarak bankadan nakte çevrildiğini, davaya konu yatırımların müvekkilinden talep edilemeyeceğini, yapılan yatırımların akaryakıt istasyonu işletmeciliğinin yapılması için olduğunu, davacının bu bayiliği verirken 4054 sayılı kanunun gerekse 2002/2 gerek 2003/3 sayılı Rekabet Kurulu Tebliğlerinin yürürlükte olduğunu, davacının bu yasal hükümler gereğince ve bu sözleşmenin 5 yıl sonra yasa gereği biteceğini bilerek bu yatırımı yaptığını, ayrıca hesabı ve ödemesinin 5 yıl için olduğunu, bu itibarla artan ve iadesi gereken bir yatırım bedeli bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dahili Davalılar vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı tarafın sözleşmenin yapıldığı tarihte geçersiz bir sözleşme yaptığını, sözleşmenin yapıldığı tarihte 5 yılı aşkın sözleşmelerin Rekabet Kanunu uyarınca geçersiz olduğunu, davanın sözleşmenin yapıldığı 25/01/2008 tarihinden başlamak üzere 25/01/2010 tarihine kadar açılması gerektiğini, davacının sözleşmenin kanuna aykırılığı nedeniyle geçersizliğini kabul ederek sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca ayrıca bu sözleşmenin eki olan 25/01/2008 tarihli protokolün 8. Maddesine dayanarak dava açtığını, müvekkillerinin sözleşmesel sorumluluğu olmadığı kabul edildikten sonra protokole göre dava açılmasının mümkün olmadığını, kamu düzeni nedeni ile ilgili protokolün de geçersiz olduğunu, ayrıca ilgili protokolün kefalet sözleşmesi mi yoksa garanti sözleşmesi mi olduğunun belli olmadığını, yine bu sözleşmenin imza kısmında …’in sözleşmeyi …’un altında müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, ancak kefilin sorumlu olduğu tutarın açıkça belirtilmediğini ve eşinin rızasının alınmadığını, bu nedenle müvekkiline karşı herhangi bir talepte bulunulmasının mümkün olmadığını, ayrıca müteveffanın garantör olmasında herhangi bir kişisel menfaati bulunmadığını, … şirketinin halen faaliyetinin devam ettiğini, sebepsiz zenginleşenin … olduğunu, müvekkillerinin herhangi bir sebepsiz zenginleşmesinin mümkün olmadığı gibi herhangi bir sözleşme ile … lehine garanti sözleşmesi imzalamasında da menfaatleri bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile olan bayilik ilişkisinin sona ermesi ve bu bayilik ilişkisi içinde alınan ürünlerin bedellerinin ödenmiş olması ve bu sebeple verilmiş … Bankası A.Ş. Çengelköy Şubesi 26.06.2009 tarih ve … nolu 300.000 TL bedelli teminat mektubundan dolayı müvekkilinin davalı firmaya bir borcunun olmadığının tespiti ile teminat mektubunun iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle: Davaya konu teminat mektubunun, taraflar arasındaki ticari ilişki, anlaşmalar, cari hesap, protokol, borç ve taahhütnamelerinden doğan borçların azami 300.000 TL’ye kadar olan borcunu garanti ettiğini, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapılmadığını, taraflarınca gönderilen cevabi ihtarnamede “Yatırım Bakiye Bedeli” açıklamalı faturanın kabul edilmediğini, böyle bir borçlarının olmadığını, bu nedenle söz konusu faturanın iptal edilmesi gerektiğini belirterek iade ettiklerini, müvekkili şirket ile davacı yan arasındaki dava konusu teminat mektubu ile garanti altına alınmış borçlar ilişkisinin devam ettiğini, aralarındaki ihtilafın sona ermediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/01/2019 tarih ve 2014/103 Esas – 2019/20 Karar sayılı kararı ile; “…Taraflar arasında ki itilafın sözleşmesel dayanağı, Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 25/01/2008 Tarihli kira sözleşmesi, 25/01/2008 Tarihli protokol ve 13/02/2009 Tarihli Bayilik sözleşmesidir. Asıl Davanın Davacısı-Birleşen davanın Davalısı ile Birleşen Davanın Davacısı- Asıl Davanın Davalısı …Ltd.Şti. arasında İstanbul İli, … Mah. … Pafta, … ada, … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde 25/01/2008 tarihinde 15 yıllık süreli Kira Sözleşmesi akdedilmiştir. Kira sözleşmesi 30/01/2008 tarih ve … yevmiye no ile tapuya şerh edilmiştir. Asıl Davanın Davacısı ile davalı şirket ve davalı şahıslar arasında 25/01/2008 tarihli protokol imzalanmıştır. Asıl Davada Davalı gerçek kişiler protokolü müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalamışlardır. Asıl Davanın Davacısı-Birleşen davanın Davalısı ile Birleşen Davanın Davacısı- Asıl Davanın davalısı şirket arasında 13/02/2009 Tarihinde 1 yıl süreli Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşmenin 13.maddesine göre Süre hitamında taraflardan herhangi biri sözleşmeyi fesih etmediği takdirde aynı sureyle yenilecek olan sözleşme yenileme süresi dahil olmak üzere en fazla 5 yıla kadar uzatılabilecektir. Davaların …Ltd.Şti., …A.Ş. adına gönderdiği Mersin … Noterliğimin 14/02/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “sözleşme ve bayilik ilişkisinin aleyhine ve tek taraflı davranıldığı, ticari ilişkinin kendisi açısından tahammül edilemez hal aldığı, yapılan uyarı ve taleplerin dikkate alınmadığı gerekçesiyle, bayilik sözleşmesini feshettiğini … A.Ş.’ ye bildirmiştir. …A.Ş. , … Ltd.Şti. adına keşide ettiği Üsküdar …Noterliğinin 05/03/2014 tarihli … yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesinde “gönderilen ihtarname ile taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 13/02/2014 tarihi itibari ile son bulmasından dolayı, kira şerhinin terkin edileceği, söz konusu kira şerhinin tapudan terkin edilmesini teminen bir vekaletname hazırlanacağı, bu vekaletnamenin hazırlanıp ulaştırılması bakımından vekil tayin edilmesi istenen kişi veya kişilerin İsim-Soy isim, ana adı-baba adı, doğum tarihi ve TC kimlik numaralarının bildirilmesi gerektiği, bununla birlikte söz konusu dikey ilişkinin süresinden önce sonlandınlmış ve kira süresinin tümü nazara alınarak yapılan kira ödemeleri, yatırım tutarları, işletme yatırım destek bedelleri ve sair ödemelerin kullanılamayan kısmına ilişkin bakiyesinden kaynaklanan ve ödeme gününe kadar işleyecek olan faiz ve vade farkı ile KDV hariç olmak üzere 2.947.707,81 TL olarak keşide edilen … nolu, 28.02.2014 tarihli faturanın söz konusu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödenmesi gerektiğini davalıya ihtaren bildirmiştir. Taraflar arasında bayilik anlaşmasının 13/02/2009 tarihinde 1 (bir) yıl süreli olarak düzenlendiği ve sonrasında bu sözleşmenin birer yıl ara ile uzatıldığı nihayetinde 5 yıllık sürenin 13/02/2014 tarihi olduğu sabittir. …Ltd.Şti. adına kayıtlı dava konusu akaryakıt istasyonuna ilişkin dikey anlaşmanın ilk olarak …A.Ş. ile …Ltd.Şti. arasında 25/01/2008 tarihinde imzalanan protokol, aynı tarihte …A.Ş. Adına tapuya şerh edilen kira sözleşmesi kapsamında …A.Ş. lehine tesis edilen 15 yıl süreli kira hakkı ve yine …Ltd.Şti. ve …A.Ş. arasında imzalanan 13/02/2009 Tarihli bayilik sözleşmesi ile kurulduğu görülmüştür. Bilirkişi heyeti tarafından tespit edildiği üzere protokol hükümleri dikkate alındığında, mevcut durumda 2002/2 sayılı tebliğin 5/a maddesinde düzenlenen istisna hükmüne uygun bir dikey anlaşmanın varlığından söz etmenin mümkün olmadığı, bu nedenle dikey anlaşmanın 13/02/2014 tarihine kadar 2002/2 sayılı tebliğ ite tanınan grup muafiyetinden yararlanma imkanının bulunduğu, bu tarihten itibaren grup muafiyeti kapsamı dışında kaldığı, dosyada yer alan bilgi ve belgelerin mevcut durumda ilgili dikey anlaşmanın daha önce üzerinde akaryakıt bayilik faaliyeti yapılmayan arazi üzerinde kurulmuş yeni bir istasyona ilişkin olduğu ve yatırımın dağıtım firması tarafından karşılanmış olduğu, bu doğrultuda kurulun konuya ilişkin önceki kararlarında yapılan değerlendirmelere uygun olarak tarafların mevcut dikey anlaşmanın devamı hususunda uzlaşmaları koşuluyla dikey anlaşmaya 25/01/2008 tarihinden İtibaren 10 yıl süreyle bireysel muafiyet tanınabileceğinin değerlendirildiği, Tarafların dikey anlaşmanın devamı hususunda anlaşamamaları halinde dikey anlaşmaya bireysel muafiyet de tanınamayacağının değerlendirildiği görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen 25/01/2008 Tarihli Protokolün 4.maddesi uyarınca Malik’e 15 yıllık kira bedeli için toplam 2.100.000 USD bedeli, kira anlaşmasının tapuda …A.Ş. lehine şerhi sonrası kurulacak olan istasyon üzerinden … lehine 1. Derece ve 1. Sırada 800.000 TL değerinde gayrimenkul ipoteği ve bayi tarafından 300.000.-TL banka teminat mektubunun teslimi sonrası TL. olarak 7 gün İçinde ödeyeceğinin, Bayinin istasyon inşaatın %100 nü tamamlayıp … bayii olarak faaliyete geçtiği tarihten itibaren 7 gün içinde 700.000$ kira bedeli ödeneceğini, Bakiye 700.000.-USD’nin ise akaryakıt istasyon inşaatının %100 ün tamamlayıp … Bayii olarak faaliyete geçtiği tarihten itibaren 7 gün içinde kira bedeli ödeneceğinin, Ödemelerin YTL olarak yapılacağının, kira sözleşme şerhindeki TCMB döviz alış kuru uygulanacağının kararlaştırıldığının tespit edildiği görülmüştür. …A.Ş.’ nin yükümlülüklerinin düzenlendiği maddede …A.Ş. tarafından Malik’e “Kira”, desteği” verileceğinin, bunun bir kısmının akaryakıt istasyonunun inşası için gerekli olan tüm yasal izinlerin alınmasını takip eden yedi gün içinde ödeneceğinin düzenlendiği belirtildiğinden tüm yatırım maliyetlerinin Davacı Şirket …A.Ş. tarafından karşılanarak bir akaryakıt istasyonu kurulmuş olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Taraflar arasında ki kira Sözleşmesi uyarınca kira bedeli …Ltd.Şti. ne ödenmiştir. Taraflar arasında Kira Sözleşmesi şerhi ile akdedilen Bayilik sözleşmesinin 1 yıllık bayilik anlaşması için düzenlenmediği hususu açıktır. Dosya kapsamına ibraz edilen 12/02/2014 Tarihinde Rekabet Kurulu tarafından verilen kararda da açıkça belirtildiği üzere 13.02.2014 tarihine kadar 2002/2 sayılı tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlanabileceğini bu doğrultuda da kullanılmayan süreye denk düşen “Kira” bedelinin iadesi gerektiği yönünde ki tespit mahkememizce yerinde görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 25/01/2008 Başlangıç tarihli 15 yıllık kira sözleşmesinin KDV hariç tutan 2.480,00.-YTLdir.Bilirkişi heyeti tarafından tespit edildiği üzere …A.Ş. Tarafından yapılan ödeme toplam KDV dahil 2.926.978.TL.dir.Kira sözleşmesi 15 yıl için yapıldığından bitim günü 01/12/2023 günüdür. Bilirkişi heyeti tarafından yapılan tespit ve hesaplama Mahkememizce yerinde görülmüş olmakla Davalı tarafın sebepsiz zenginleştiği 13/02/2014-01/12/2023 Tarihi arasına karşılık gelen Bilirkişi heyeti tarafından hesaplanan 1.480.147.TL.ana para ve 266.426.TL.KDV olmak üzere toplam 1.746.573.TL. nin …A.Ş. ye iadesi gerektiğinden Asıl Davanın davacısının davasının …Ltd.Şti. açısından Dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile Kısmen Kabulüne karar verilmiştir. Asıl Davanın Davacısı …A.Ş., …Ltd.Şti. dışında ki davalılardan da tahsil talebinde bulunmuş ise de; Davacı tarafın iddiasının dayanağı, taraflar arasında düzenlenen 25/01/2008 Tarihli Protokolün 8.md.dir. Madde metninde ”….müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile garanti ve tefekkül edilmiştir.” ibaresinin yer aldığı görülmektedir. Madde metninde açıkça ” müteselsil kefil sıfatı ile” ibaresi yer almakla diğer davalıların Protokolü kefil sıfatı ile imzalama yönünde irade ortaya koydukları yönünde mahkememizce kanaat hasıl olmuş, Asıl davanın davacısının diğer davalıların garantör oldukları yönünde ki iddiasına itibar edilmemiştir. Kefil olarak Protokolü imzaladıkları kabul edilen diğer davalıların sorumlu oldukları kafalet limitlerinin açıkça belirtilmediği de anlaşılmakla Asıl Davanın Davacısının, Davalı …Ltd.Şti. dışında ki davalılar hakkında açmış olduğu davasının reddine karar verilmiştir. Birleşen davanın davacısı …Ltd.Şti. tarafından …A.Ş. verilen 300.000.-TL tutarındaki teminat senedinin taraflar arasında ki mal alım satımına ilişkin olarak verildiği anlaşılmakla birlikte Bilirkişi heyeti tarafından taraflar arasındaki mal alış verişinden kaynaklanan cari hesap ekstrasının incelenmesi ile …A.Ş. nin 21/04/2014 tarihi itibariyle …Ltd.Şti.’ in den 107.029,19.TL. alacaklı olduğu, …A.Ş.’ nin 300.000.TL.lik teminat mektubundan 107.029,19 TL.lik kısmını nakde çevirmiş, geri kalan 192.970,81TL.lik kısım ise davalmm teminat mektubu alacağı olarak defterine kayıt etmiş olmakla Birleşen davanın davacısının davasının Kısmen Kabulüne karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-)Asıl Davanın Davacısının Davalı … LİMİTED ŞTİ. aleyhine açtığı davasının KISMEN KABULÜ İLE; 1.480.147.TL.ana para ve 266.426.TL.KDV olmak üzere toplam 1.746.573.TL. nin 18/03/2014 Tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … LİMİTED ŞTİ. ‘ nden alınarak davacı tarafa verilmesine; fazla istemin Reddine; 2-)Asıl Davanın Davacısının Davalı … ve Dahili davalılar aleyhine açtığı davasının REDDİNE; 3-)Birleşen davanın davacısının Davalı (Asıl Davanın Davacısı) aleyhine açtığı davasının KISMEN KABULÜ İLE; Birleşen Davanın Davacının, Birleşen davanın davalısına … Bankası A.Ş. Çengelköy Şubesince verilen 26/06/2009 Tarih ve … nolu 300.000.TL.Tutarlı Teminat mektubunun 192.970,81.TL.lik kısmından BORÇLU olmadığının TESPİTİNE; fazla istemin Reddine; … ” karar verilmiş, karara karşı, asıl davada davacı – birleşen davada davalı … vekili ile asıl davada davalı – birleşen davada davacı … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: ASIL DAVADA DAVACI – BİRLEŞEN DOSYADA DAVALI …Ş. VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Asıl dava yönünden Mahkemenin, anapara alacaklarına isabet eden semere taleplerinin reddine karar vermesinin doğru olmadığını, faiz başlangıç tarihi, ihtarnamenin tebliğ tarihi olarak esas alınmışsa da; esasen faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihleri olması gerektiğini, dava dilekçelerinde hükmolunan alacağa ödeme tarihlerinden itibaren faiz işletilmesi talepleri bulunduğunu, mahkeme kararının, gerek semere alacaklarının reddi ve gerekse faiz başlangıç tarihi itibariyle hatalı olduğunu, Yerel Mahkemece, davanın … dışındaki diğer davalılar yönünden reddedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, …’ün borçlarından … mirasçılarının ve …’un garantör sıfatıyla sorumlu olduklarını, her iki davalının da savunmalarında kefalet ilişkisinin geçersiz olduğunu ileri sürdüklerini, 25.01.2008 tarihli Protokol’ün 8. maddesinin “Bayi’nin …’e karşı olan tüm yükümlülükleri, … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla garanti ve tekeffül edilmiştir” şeklinde olduğunu, 25.01.2008 tarihli protokolün aynı gerekçe ile … tarafından da imzalandığını,Garanti ve kefaleti birbirinden ayıran ilk ve en önemli ölçütün, aslîlik-fer’ilik ölçütü olduğunu, bahsi geçen bu ölçüte göre, taahhüt fer’i nitelikte ise kefalet sözleşmesi; fer’i olmayıp, aslî ve bağımsız bir taahhüt bulunmakta ise garanti taahhüdü niteliği taşıdığını, somut uyuşmazlıkta, davalılar … ve …’un, …’in edimlerini yerine getireceğini önce taahhüt ettiğini, akabinde ise, edimlerin … tarafından yerine getirilmemesi hâlinde, asli borç olarak ödemeyi kabul ve beyan ettiklerinin görüldüğünü, sözleşme ile taahhüt altına girilen bu borcun bağımsızlık niteliği haiz, aslî bir borç olduğunu, gerçek kişilerin, Bayi’nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde …’e bir “garanti” verdiklerinin açıkça anlaşıldığını, “Müteselsil Kefil” ibaresinin ise birden fazla kişinin söz konusu taahhütte bulunması sebebiyle, …’in taleplerinin tamamını taahhüt edenlerden her birine ileri sürme imkânı olduğunu ortaya koymak maksadıyla metne dahil edildiğini, İkinci ölçütün, teminat verenin özel menfaatinin bulunması olduğunu, bu ölçüte göre garanti sözleşmesinde garanti verenin garanti alanı belli bir hareket tarzına yöneltmekte (ekseriyetle) özel bir menfaate sahipken; kefalet sözleşmesinde kefilin, çoğunlukla hatır için ve özel bir menfaati bulunmaksızın kefalet verme düşüncesi ile hareket etmekte olduğunu, somut uyuşmazlıkta … ve …’un sözleşme’nin akdedildiği tarihte anılan şirkette yönetim kurulu üyeleri olduklarını ve anılan şirket ile … arasında bayilik ilişkisi kurulmasında özel bir menfaatlerinin bulunduğunu, Üçüncü ölçütün ise, kişiye- sonuca yönelik ilgi kriteri olduğunu, bu ölçüte göre teminat veren, asıl borçlunun kişiliğini göz önünde bulundurmak suretiyle hareket ediyorsa kefaletin; buna karşılık teminat veren asıl borçlunun kişiliği ile ilgilenmeksizin, belirli bir sonucu “hedef” olarak tutmuşsa garanti sözleşmesinin mevcudiyetinin kabul edileceğini, somut uyuşmazlıkta teminat veren … ve …’un yükümlülük altına girdiği bu taahhüt ile borçlunun kişiliğinden ari olarak, sözleşme ilişkisinin uzun olduğu da dikkate alındığında “teminat sağlayabilme” hedefiyle hareket ettiklerinin sabit olduğunu, Temel ölçütler doğrultusunda yapılan bu incelemeye göre dahi, gerçek kişi davalılar … ve …’un taahhüdünün garanti sözleşmesi şeklinde tezahür ettiğini, bu durumda …’in …’den olan alacaklarına, … dolayısıyla ve …’un garantör olduklarının açık ve net olduğunu, 818 Sayılı BK zamanındaki Yargıtay İçtihadına göre “BK m 484 uyarınca sözleşmede kefilin sorumlu olacağı azami tutarın belirtilmesi şartı varsa da; şayet kefalet beyanı, kefil olunan borcun kaynaklandığı sözleşme metninde yer almışsa ve bu sözleşmede asıl borca ilişkin herhangi bir tutar açıkça yazılmışsa, artık bu BK 484 uyarınca kefilin sorumlu olduğu azami miktar sayılır ve kefalet bu miktara kadar geçerli olur.” (YARGITAY 19.Hukuk Dairesi 2009/ 6105 E. 2010 / 4179 K. Karar Tarihi: 08.04.2010 – YARGITAY 11.Hukuk Dairesi 2003/ 7454 E. 2004 / 1749 K. Karar Tarihi: 26.02.2004 ) Uyuşmazlık konusu sözleşme metninde kefillerin bu sıfatla imzaları bulunduğu kabul edilirse, nihayet sözleşme metninde davalılara ödenen 15 yıllık kira bedelinin 2.100.000,00 USD olarak belirtilmiş olması durumu karşısında azami miktarın 2.100.000,00 USD olarak belirtildiğinin de söylenebileceğini, … dışındaki davalıların garantör sıfatıyla sorumlu olduklarını, aksinin kabulü halinde de, sözleşme metninde ödenen kira bedeli toplamı 2.100.000,00 USD belirtilmiş olmakla, bu bedelin kefalet açısından üst sınır olarak kabulünün zorunlu olduğunu, bu halda de diğer davalıların … ile birlikte sorumlu olduklarını, Birleşen dava yönünden Dosyada mübrez bilirkişi raporunda, 300.000,00 TL tutarlı BTM nin 107.029,19 TL’lik kısmının cari hesap alacağı olarak mahsup edildiğini, 192.970,81.TL lik kısmının nakit teminat olarak defterlere kaydedildiğini ifade edildiğini, bu durumda davalıların, müvekkiline en az 1.746.573,00 TL borçlu olduklarının sabit olduğunu, buna göre birleşen davanın reddi gerektiğini, asıl davada müvekkili şirketin 1.746.573,00 TL alacaklı olduğuna karar verilmiş iken, birleşen davada …’ün BTM’den kaynaklanan borcu olmadığının tespiti yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın tam kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVADA DAVALI – BİRLEŞEN DAVADA DAVACI … LTD. ŞTİ. VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; İstinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle, asıl dava ve birleşen davanın red edilen kısmı yönünden verilen kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, asıl dava (2014/103 E.) yönünden, davacı (…’in) davasının tamamen reddi ile kararın kaldırılmasına; birleşen dava (İstanbul 18 ATM 2014/873 E. 2015/76 K) yönünden, mahkemenin verdiği kısmen red kararının yasa ve usule aykırı olduğunu, bu sebeple k. davacı …’in davasının tamamen kabulüne, kabul edilmeyip reddedilen kısmı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, taraflar arasıdaki bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle, davacı tarafça davalı şirkete peşin olarak ödenen kira bedelinin, sözleşmenin feshi nedeniyle davacı tarafça kullanılmayacak kısmına karşılık gelen miktarının ve bu bedelden davalı şirketin elde ettiği semerenin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili; birleşen dava ise; bayilik sözleşmesi kapsamında verilen teminat mektubu nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile teminat mektubunun iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın davalı … Limited Şti. yönünden kısmen kabulüne, davalı … ve dahili davalılar aleyhine açılan davanın reddine; birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı, asıl davada davacı – birleşen davada davalı … vekili ile asıl davada davalı – birleşen davada davacı … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Asıl dosyada davalı-birleşen dosyada davacı şirket temsilcisi dairemize ibraz ettiği 11/03/2021 tarihli dilekçe ile, … ile 05/11/2019 tarihli sulh sözleşmesi-protokolü ile sulh olduklarını, bu nedenle 05/11/2019 tarihli sulh sözleşmesi-protokolü kapsamında asıl dosya ve birleşen dava dosyası yönünden istinaf talebinden feragat ettiğini beyan etmiştir. Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu tarafından dilekçeyi ibraz eden …’nın kimlik tespitinin yapıldığı, …’nın davalı … Ltd. Şti.’nin münferiden temsile yetkili olduğuna dair imza sirkülerini ibraz ettiği görülmüştür. Asıl dosyada davacı-birleşen dosyada davalı vekili … tarafından Uyap üzerinden ibraz edilen 12.03.2021 tarihli dilekçe ile; asıl ve birleşen dava yönünden istinaf başvurusunda bulunmuş iseler de, diğer davalılar yönünden istinaf itirazları ve talepleri baki olmak üzere, asıl ve birleşen davada …Ltd.Şti. yönünden yaptıkları istinaf başvurusundan feragat ettiklerini beyan etmiştir. Avukat …’nun vekaletnamesinde davadan ve temyizden feragate yetkili olduğu görülmüştür. İşbu dava dosyasında istinaf kanun yoluna başvurulmadan temyiz kanun yoluna başvurulamayacağından, temyizden feragat yetkisinin, istinaf kanun yolundan feragat yetkisini de kapsadığı kabul edilmiştir. Zira temyiz yasa yolu, istinaf yasa yolundan sonra başvurulabilecek bir kurum olup, daha üst seviyede yargı yoluna başvuru hakkına sahip olma ve ondan feragat etme hakkı, daha alt seviyedeki yasa yoluna başvurma ve ondan feragati de kapsar. Yukarıda yapılan açıklamalara göre, asıl dosyada davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin, asıl ve birleşen dosya yönünden istinaf başvurusunun ayrı ayrı feragat nedeniyle reddine; asıl dosyada davacı-birleşen dosyada davalı vekilinin, asıl dosyada davalı şirket yönünden istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine, birleşen dosya yönünden istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Asıl dosyada davacı vekilinin, davalı şirket dışında diğer davalılar hakkında verilen karara yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; Davalı …’a yönünden; 25.01.2008 tarihli Protokol’ün “Taraflar” başlıklı 1. maddesinde …’un müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak protokole katıldığı açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla adı geçen şahıs garantör sıfatına haiz olmayıp, kefaletinin geçerli olabilmesi için sözleşmenin yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olacağı muayyen miktarın (limitin) gösterilmesi zorunludur. Taraflar arasında imzalanan 25/01/2008 tarihli protokolde kefalet limiti belirtilmediği gibi protokol içeriğinde kefilin sorumlu tutulacağı azami miktarın belirlenmesine yarayacak bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu hali ile, davacının davalı kefil açısından geçersiz olan bu protokoldeki kefalet hükmüne dayanarak davalı …’tan herhangi bir talepte bulunamayacağı gözetilerek, mahkemece adı geçen davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. (Emsal-Yargıtay 19 HD’nin 2017/5497 Esas 2018/6693 Karar 18/12/2018 Tarihli ilamı) Davalı … yönünden; Asıl dosyada dava 18/03/2014 tarihinde açılmış olup, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … 03/12/2009 tarihinde, yani dava tarihinden önce vefat etmiştir. … adına çıkartılan tebligat vefat ettiği belirtilerek iade edilmesi üzerine mahkemece davacı vekilinden, …’in kimlik bilgilerinin bildirilmesi istenilmiş, davacı vekilince ibraz edilen dilekçe ekinde davalılar … ve …’un nüfus cüzdanı fotokopileri dosyaya ibraz edilmiş, bilahare ibraz edilen dilekçe ile … mirasçılarının davaya dahil edilmesi talep edilmiştir. … mirasçıları, dosyayı vekilleri aracılığı ile takip etmişlerdir. Sonuç bölümünde ölü kişi aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gereğine değinen 04.05.1978 tarih 4/5 Sayılı İçtihatı Birleştirme Kararının gerekçesinde aynen ölen bir kimse hakkında açılan davaya bakılmasına, davacı tarafın isteği üzerine mirasçıların duruşmaya davalı olarak çağrılmalarına, yahut ıslah yolu ile kendilerinin davalı sayılmasına mevzuatta yer verilmediğine değinildikten sonra, mirasçılar hakkında ayrı bir dava açılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Içtihatı Birleştirme Kararı ile getirilen bu düzenleme kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece res’en gözetilmesi gereken bir kuraldır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2009/1-169 E 2009/250 K 10.06.2009 Tarih) Zira ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Ancak, HMK’nın 124. maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Şu hâlde davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmakla birlikte, mahkemece davacı vekilinden, …’in kimlik bilgilerinin bildirilmesi istenilmesi üzerine, davacı vekilince ibraz edilen dilekçe ekinde …’in nüfus cüzdanı fotokopisinin ibraz edildiği dikkate alındığında, davacı vekilince dava açılmadan önce basit bir araştırma ile adı geçen davalının vefat ettiğinin tespit edilebileceği, bu nedenle söz konusu durumun maddi hata ya da kabul edilebilir bir yanılgı olarak kabul edilemeyeceği nazara alınarak, davanın … yönünden taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mirasçıları davaya dahil edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun değildir. Dava tarihinden önce ölmüş bulunan … aleyhine açılan davada, usule aykırı olarak davaya katılan ve kendilerini vekille temsil ettiren dahili davalı mirasçıları yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2009/1-169 E 2009/250 K 10.06.2009 Tarih) Taraf ehliyeti ve taraf teşkilinin doğru sağlanılması kamu düzeninden olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiğinden, bu husus istinaf sebebi yapılmamış ise de, HMK’nın 355. maddesi uyarınca dairemizce incelenerek, değerlendirilmiştir. Kabule göre de; … mirasçısı 01/07/2000 doğumlu … adına velayeten annesi tarafından vekaletname verilmiş, … yargılama sırasında 18 yaşını doldurmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK’nın) 335. maddesine göre ergin olmayan çocuk ana ve babasının velayeti altındadır. 4721 sayılı TMK’nın “çocuğun temsil edilmesi” başlıklı 342. maddesi uyarınca da ana ve baba, üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler. Ancak çocuğun ergin (reşit) olması ile velayetin, buna bağlı olarak da velinin temsil görevinin sona ereceği açıktır. Bu nedenle bir dava sırasında çocuğun ergin (reşit) hale gelmesi halinde, kanuni mümessilin (velinin) temsil görevi de sona erer ve davaya (ergin olan) çocuk tarafından devam edilir. Çocuk, ergin (reşit) olduktan sonra davasını bizzat kendisi takip edebileceği gibi kendi adına düzenlenecek vekaletname ile daha önce görevlendirilen avukatı ya da bir başka avukatı da vekil olarak ataması mümkündür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2016 gün ve 2014/3-604 E., 2016/565 K. sayılı kararı), (Yargıtay 3. HD’nin 2020/1854 E – 2020/3065 K sayılı kararı) Bu tespite göre mahkemece, yukarıda belirtilen yasal hükümler nazara alınarak, yargılama sırasında reşit olduğu anlaşılan …’in kanuni temsilcisi vasıtasıyla görevlendirilen vekilin, vekalet görevinin ergin olması nedeniyle sona erdiğinden haberdar edilerek, davayı bizzat takip yahut avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği açıklanarak, bu yönlerden karar almasına yetecek uygun bir süre verilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapılması gerekirken, mahkemece bu doğrultuda işlem yapılmadan karar verilmesi de isabetsizdir. Sonuç olarak, asıl dosyada davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin, asıl ve birleşen dosya yönünden istinaf başvurusunun ayrı ayrı feragat nedeniyle reddine; asıl dosyada davacı-birleşen dosyada davalı vekilinin, asıl dosyada davalı şirket yönünden istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine, birleşen dosya yönünden istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine, asıl dosyada davalı … yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine, asıl dosyada davalı … yönünden istinaf başvurusunun usulen kabulü ile HMK’nın 353/1-b2 ve 355 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının asıl dava yönünden kaldırılarak, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1)Asıl dosyada davacı/ birleşen dosyada davalı …’nin, asıl dosyada davalı … Ltd. Şti. yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 349/2. maddesi gereğince FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2)Asıl dosyada davacı/ birleşen dosyada davalı …’nin, birleşen dosyaya yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 349/2. maddesi gereğince FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 3) Asıl dosyada davalı/ birleşen dosyada davacı … Ltd. Şti.’nin, asıl ve birleşen dosyada istinaf başvurusunun, her iki dava yönünden 6100 sayılı HMK’nın 349/2. maddesi gereğince FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 4)Asıl dosyada davacı/ birleşen dosyada davalı …’nin, asıl dosyada davalı … yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 5)Asıl dosyada davacı/ birleşen dosyada davalı …’nin, asıl dosyada davalı … yönünden istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ İLE; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/01/2019 tarih ve 2014/103 Esas 2019/20 Karar sayılı kararının, asıl dosya yönünden HMK’nın 353/1-b2 ve 355 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, a)Asıl Davanın davacısının Davalı … LİMİTED ŞTİ. aleyhine açtığı davasının KISMEN KABULÜ İLE; 1.480.147.TL.ana para ve 266.426.TL.KDV olmak üzere toplam 1.746.573.TL. nin 18/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … LİMİTED ŞTİ.’nden alınarak davacı tarafa verilmesine; fazla istemin Reddine; b)Asıl Davanın davacısının davalı … aleyhine açtığı davanın esastan REDDİNE; c)Asıl Davanın davacısının davalı … aleyhine açtığı davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesinde yazılı taraf ehliyeti dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, d) Birleşen davanın davacısının Davalı (Asıl Davanın Davacısı) aleyhine açtığı davasının KISMEN KABULÜ İLE; Birleşen Davanın Davacının, Birleşen davanın davalısına … Bankası A.Ş. Çengelköy Şubesince verilen 26/06/2009 Tarih ve … nolu 300.000.TL.Tutarlı Teminat mektubunun 192.970,81.TL.lik kısmından BORÇLU olmadığının TESPİTİNE; fazla istemin Reddine; 6)Asıl dava açısından; Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 119.308,40.-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 42.604,90.-TL harcın mahsubu ile Bakiye 76.703,50.TL. harcın davalı … Ltd. Şti.’den tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 7)Asıl dava açısından; Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 76.347,19 TL nisbi vekalet ücretinin davalı … Ltd. Şti’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 8)Asıl dava açısından; Davacı tarafından yatırılan 42.604,90.TL. peşin harcın davalı … Ltd. Şti.’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 9)Asıl dava açısından; Davalı … Ltd. Şti. lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince red olunan kısım üzerinden hesaplanan 43.878,97.TL. nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … Ltd. Şti’ne verilmesine, 10)Asıl dava açısından; Davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince red olunan kısım üzerinden hesaplanan 87.621,96.TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine, 11)Asıl dava açısından; davalı … mirasçıları/ dahili davalılar …, …, … lehine hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … mirasçıları/ dahili davalılar …, …, …’e verilmesine, 12)Asıl dava açısından; Davacı tarafından yapılan 25,20.TL. Başvuru harcı, 3,80.TL. Vekalet harcı, 2.250.TL.Bilirkişi ücreti ve 434,50.TL.posta giderinden ibaret toplam 2.713,50.TL. yargılama giderinin kabul ve red oranları dikkate alınarak 1.899,68.TL.sinin davalı … Ltd. Şti’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına; 13)Birleşen dava açısından; Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 13.181,84.TL nispi karar harcından peşin yatırılan 5.123,25.-TL harcın mahsubu ile Bakiye 8.058,59.- TL harcın davalı …’den tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 14)Birleşen dava açısından; Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 17.528,25.TL. nisbi vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 15)Birleşen dava açısından; Davacı tarafından yatırılan 5.123,25.TL. peşin harcın davalı …Ş.’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 16)Birleşen dava açısından; Davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince red olunan kısım üzerinden hesaplanan 11.312,34.TL. nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’ye verilmesine, 17)Birleşen dava açısından; Davacı tarafından yapılan 25,20.TL. Başvuru harcı, 3,80.TL. Vekalet harcı, 1.200.TL.Bilirkişi ücreti ve 106,00.TL.posta giderinden ibaret toplam 1.335,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranları dikkate alınarak 858,72.TL.sinin davalı …’ den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına, 18)Asıl Dava ve Birleşen Dava açısından; taraflarca yatırılan gider avansının bakiye kısmı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 19)Harçlar Kanunu gereğince, asıl davada davacı/ birleşen davada davalı … tarafından asıl ve birleşen dava yönünden yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 20)Harçlar Kanunu gereğince, asıl davada davacı/ birleşen davada davalı …Ş. tarafından asıl ve birleşen dava yönünden yatırılan istinaf karar harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde …’ ye iadesine, 21)Harçlar Kanunu gereğince, asıl davada davalı/ birleşen davada davacı … Ltd. Şti. tarafından asıl ve birleşen dava yönünden yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 22)Harçlar Kanunu gereğince, asıl davada davalı/ birleşen davada davacı … Ltd. Şti. tarafından asıl ve birleşen dava yönünden yatırılan istinaf karar harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde … Ltd. Şti.’ye iadesine, 23)İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesi masrafının kendileri üzerinde bırakılmasına, 24)Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.