Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2334 E. 2021/1743 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2334 Esas
KARAR NO: 2021/1743 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2019
NUMARASI: 2014/493 Esas 2019/554 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BİRLEŞEN
İSTANBUL (KAPATILAN) 28. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2014/33 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan borçlu şirket ile müvekkili şirket arasında 08/04/2007 tarihinde Beyoğlu İstiklal Caddesi … İş Hanındaki tüm dekorasyon ve demirbaşı müvekkili şirket tarafından karşılanarak mağazanın işletilmesine ilişkin olarak işletme sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşmenin Beyoğlu … Noterliğinin 09/04/2007 tarihinde … yevmiye numarası ile tasdik edildiğini, davalılardan …’ın ise iş bu sözleşmenin ifasını garantör sıfatı ile garanti ettiğini, bahse konu sözleşmenin 08/04/2007-08/04/2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere akdedildiğini, tarafların 29/03/2012 tarihinde sözleşmenin 31/03/2014 tarihine kadar uzatılmasını kararlaştırdıklarını, ancak davalı şirketin mağazanın mal sahibi ile arasındaki kira akdinin neticelenmesi sebebiyle 10/07/2013 tarihinde taşınmazın tahliye edilmesiyle sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, taraflar tahliye ve neticesinde akdin sona ermesi ile cari hesap sözleşmelerini de sona erdirme yönünde irade gösterdiklerini, müvekkilinin 12/08/2013 tarihinde mail yoluyla cari hesap mutabakatını davalıya ilettiğini, fakat davalı tarafın Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 21/08/2013 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile cari hesaba mutabık kalmadığını belirttiğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini belirterek, davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazlarının iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1986 yılından bu yana davacı şirketin bayisi olduğunu, davacı taraf ile 08/04/2007 tarihinde işletme sözleşmesi imzalandığını, davacı tarafın dava dilekçesinin 1. Paragrafında belirttiğinin aksine tüm dekorasyon ve demirbaşın müvekkili şirket tarafından temin edildiğini, davacı tarafın dilekçesinin 3. paragrafında belirttiğinin aksine tahliye tarihini 18/07/2013 olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 28. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2014/33 ESAS SAYILI DOSYASI; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1986 yılından beri davalının bayiisi olduğunu, 08/04/2007 tarihinde davalı ile 5 yıllık işletme sözleşmesi imzalandığını, 29/03/2012 tarihinde ek sözleşme yapılarak sözleşmenin 31/03/2014 e kadar uzatıldığını, Vakıflar Müdürlüğünün müvekkili aleyhinde açtığı tahliye davasının aleyhlerinde sonuçlanmasına müteakip tahliye işlemlerinin başlatıldığını ve davalı tarafından tamamen tahliye ediliş tarihinin 16/07/2013 tarihi olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında hesaplamalar yapıldığını ve karşılıklı alacaklarının bulunduğunu, ancak davalının icra takibine geçtiğini ve buna itiraz ettiklerini, buna müteakip müvekkili şirketin de davalı aleyhinde takibe geçtiğini, davalının da takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, davalının itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkili ile davacı şirket arasında iş sözleşmesi ve ek sözleşme imzalanması ile 10/07/2013 tarihinden gerçekleşen tahliyeye kadar cari hesaplarda mutabık olduklarını, dekorasyon elamanlarının mülkiyeti ve dekorasyon faturaları, tahliyenin gerçekleştiği aya ait işletme bedelinin tespiti, müvekkili şirketin avans hesabından kaynaklanan 100.000,00.TL alacağı ve konsinye hesabından kaynaklanan uyuşmazlık olduğunu ve bunlarla ilgili İstanbul 22 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/313 Esas sayılı davasını açtıklarını belirterek, davanın reddi ile %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, ilaveten davanın İstanbul 22 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/313 Esas sayılı davası ile birleştirilmesini talep etmiştir. İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/33 Esas Sayılı Dosyasında yapılan yargılama sonucunda, dosyanın İstanbul 22 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/313 Esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/06/2019 tarih ve 2014/493 Esas – 2019/554 Karar sayılı kararı ile; ” ….Mağazanın bulunduğu taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olduğu, taşınmazın tahliyesinin talep edildiği, 10/07/2013 tarihli tutanakta tahliye edilecek taşınmazın İstiklal Caddesi üzerinde olması, cadde giriş çıkışlarının belli saatler ile sınırlı olması, mağazada çok sayıda ürün ve cihaz olması sebebiyle tahliye sürecinin uzayacağı ve 16/07/2013 tarihinde tarihinde tahliyenin tamamlanacağının imza altına alındığı, 16/07/2013 tarihli tutanakta ise taşınmazın tamamen boşaltıldığının, anahtarlarının teslim edildiğinin imza altına alındığı anlaşılmıştır. İddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemlerine ait davacı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyeti sunmuş olduğu kök raporunda özetle; davacının cari hesaplan kaynaklanan alacağının takip tarihi itibariyle 86.293,95 TL, dava tarihi itibariyle de 79.990,45 TL olduğu, taşınmazın iddia edildiği gibi 10/07/2013 ya da 18/07/2013 tarihlerinde değil 16/07/2013 tarihinde boşaltılmış olduğu, davalının 16/07/2013 tarihine kadar işletme bedeli talep edebileceği, davalının talep edebileceği işletme bedelinin KDV dahil 27.139,50 TL olduğu, bu tutarın yukarıda belirlenen davacının alacağından düşülmesi gerektiğinden, davacı (birleşen davada davalı) şirketin dava konusu takip tarihi itibarıyla talep edebileceği asıl alacak bakiyesinin 86.293,95 TL – 27.139,50 TL = 59.154,45 TL; dava tarihi itibarıyla asıl alacak bakiyesinin ise 79.990,45 TL – 27.139,50 TL = 52.850,95 TL olduğu, davalının, davacı tarafından sökülerek alınan malzeme vc demirbaşların kendisine ait olduğu yönündeki iddiasının ispat edilemediği, dolayısıyla bu husus nedeniyle davalının herhangi bir alacağının bulunduğunun kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Rapora yönelik itirazlar değerlendirilerek düzenlenen ek raporda ise; asıl davada davacının cari hesaptan kaynaklanan alacağının takip tarihi itibariyle 86.293,95 TL, dava tarihi itibariyle 79.990,45 TL ve 31/12/2013 tarihi itibariyle de 122.794,32 TL olduğu, takip tarihinden sonra davalı şirket borcunun 36.500,37 TL arttığı, artışın rapor içeriğinde yer alan işlemlerden kaynaklandığı, birlesen davada taşınmazın iddia edildiği gibi 10/07/2013 ya da 18/07/2013 tarihlerinde değil 16/07/2013 tarihinde boşaltılmış olduğu, davalının 16/07/2013 tarihine kadar işletme bedeli talep edebileceği, davalının talep edebileceği işletme bedelinin KDV dahil 27.139,50 TL olduğu, bu tutarın asıl davada belirlenen davacı alacağından düşülmesi gerektiğinden, davacı (birleşen davada davalı) şirketin dava konusu takip tarihi itibarıyla talep edebileceği asıl alacak bakiyesinin 86.293,95 TL – 27.139,50 TL = 59.154,45 TL, dava tarihi itibarıyla asıl alacak bakiyesinin 79.990,45 TL – 27.139,50 TL = 52.850,95 TL, 31/12/2013 tarihi itibariyle de 122.794,32 TL – 27.139,50 TL = 95.654,82 TL olduğu, davalının davacı tarafından sökülerek alınan malzeme ve demirbaşların kendisine ait olduğu yönündeki iddiasının ispat edilemediği, dolayısıyla bu husus nedeniyle davalının herhangi bir alacağının bulunduğunun kabul edilemeyeceği yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Asıl davaya konu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılar aleyhine toplam 139.191,22 TL asıl alacak ile 150,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 139.341,22 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Birleşen davaya konu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılar aleyhine toplam 235.269,73-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Asıl davada davacı vekili tarafından yapılan açıklamada takibe konu alacağın 100.000,00TL’lik tutarının davalı şirkete gönderilen iş avansı, 39.121,22TL’lik tutarının ise taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi ve pos cihazında davacının hesabına geçmeyen tutarlar olduğu belirtilmiştir. Birleşen davada davacı vekili taraftan yapılan açıklamada takibe konu alacağın 271.400,00 TL dekorasyon ve demirbaş alacağı, 2013 yılı Temmuz ayı içerisinde davacı şirket tarafından kesilen 2.550,00 TL aidat dekontu, 10.791,59 TL ve 4.499,39 TL elektrik faturaları, 328,75 TL telefon faturası alacakları ve mecurun tahliye edildiği tarihe kadar (01/07/2013-18/07/2013 tarihleri arası) doğmuş olan 45.700,00 TL işletme bedeli toplamı 335.269,73 TL’den, davacının alacaklı olduğu 100.000,00 TL’nin düşümü suretiyle bakiye 235.269,73 TL alacak olduğu belirtilmiştir. Asıl ve birleşen dosya kapsamı değerlendirildiğinde; asıl davaya konu davacı tarafından talep edilen 100.000,00 TL iş avansı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmıştır. Bilirkişilerce yapılan inceleme neticesinde; asıl dosya davacısının takip tarihi itibariyle davalı şirketten 86.293,95 TL alacaklı olduğu, ancak takip tarihinden sonra dava tarihinden önce yapılan tahsilatlar sonucunda asıl davacının dava tarihi itibariyle alacak miktarının 79.990,45 TL olduğu hesap edilmiştir. Birleşen dosya kapsamında ise; davacı tarafından 01/07/2013-18/07/2013 tarihleri arası toplam 45.700,00 TL işletme bedeli talep edilmiş ise de mağazanın 16/07/2013 tarihli tamamen boşaltılarak anahtarlarının teslim edildiği aynı tarihli tutanak ile sabit olduğundan birleşen davacının 01/07/2013-16/07/2013 tarihleri arası 6 günlük işletme bedeli olan 27.139,50 TL’yi talep edebileceği, sözleşmenin 3.2.maddesi kapsamında aidat, elektrik, su, doğalgaz, telefon giderlerinin …’un sorumluluğunda olduğu ve bu giderlerin ödendiği, sözleşmenin 2.3.maddesinde …’un mağazanın dekorasyon, vitrin düzenlemesi ve reyonlar dahil ürünlerin teşhir ve satış tarzını denetlemek, değişen marka ve mağazacılık standartları çerçevesinde uygun göreceği her türlü değişikliğin yapılmasını istemek hakkına sahip olduğu, Firma tarafından bu taleplerin gereğinin yerinde getirileceği gibi …’un da mağazanın dekorasyon, vitrin düzenlemesi ve reyonlar dahil olmak üzere mağazada ve ürünlerin teşhir satış tarzında uygun göreceği her türlü değişikliği bizzat yapabileceği, ancak bu durumda gerekecek her türlü izin ve ruhsatların temin sorumluluğunun Firmaya ait olduğu, … tarafından bu kapsamda bizzat yapılan dekorasyon vs unsurlarından hareketli (ana yapıya esaslı zarar vermeksizin sökülebilir-alınabilir) olanlar üzerinde tasarruf yetkisinin …’a ait olduğunun belirtildiği, birleşen davacı tarafından mağazaya yapılan dekorasyon ve demirbaşların, davalı tarafından götürüldüğü iddiası ile bedeli talep edilmiş ise de birleşen davacının bu talep kalemi yönünden herhangi bir belge ibraz edemediği, bu durumda asıl dosya davacısının dava tarihi itibariyle alacaklı olduğu 79.990,45 TL’den, birleşen dosya davacısının alacaklı olduğu 27.139,50 TL’nin düşümü sonucu, asıl dosya kapsamında bakiye alacak miktarının 52.850,95 TL olduğu, davacının takip tarihinden sonra dava tarihinden önce ödenen 6.303,50 TL yönünden dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla; asıl davanın kısmen kabulü ile, davalı … A.Ş’nin İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 52.850,95 TL üzerinden devamına karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafından, davalı … yönünden de takip başlatılmış ise de sözleşme kapsamında bu davalının bir imzasının bulunmadığı, ek sözleşmede garantör sıfatıyla isim ve imzası mevcut ise de sözleşme kapsamında sorumluluğuna dair bir hükmün yer almadığı, işletme sözleşmesi kapsamında sorumlu olduğuna dair bir beyan ve taahhüdün bulunmadığı, bu nedenle davalının sorumlu olmadığı kanaatine varıldığından davalı … yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Asıl dava yönünden kısa kararda hüküm kısmında icra müdürlüğü olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü yazılmış ise de dava dosyası kapsamında itirazın iptaline konu dosyanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün 2013/21223 Esas sayılı takip dosyası olduğu, kısa karara ise sehven İstanbul … İcra Müdürlüğü yazıldığı anlaşılmakla bu husus maddi hata niteliğinde olduğundan gerekçeli kararda düzeltilmiştir. Birleşen dava yönünden ise, birleşen davacının 01/07/2013-16/07/2013 tarihleri arası 6 günlük işletme bedeli olan 27.139,50 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş ise sözleşmenin 7.3.maddesine göre taraflar arasındaki sözleşmenin cari hesap sözleşmesi mahiyetinde olduğu, bu kapsamda, asıl davacının alacaklı olduğu miktarın borçlu olduğu 27.139,50 TL’den düşülerek asıl dosya kapsamında karar verildiği, bu durumda ise birleşen davacının alacağının bulunmadığı belirlendiğinden birleşen davanın reddine karar verilmiştir. İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almakta olup, asıl dava yönünden davalının itirazında haksız olduğu ve alacağın likit olduğu dikkate alınarak alacak miktarının %20’sine tekabül den icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Birleşen dava yönünden ise toplam talep 235.369,73 TL olup, birleşen davacının alacaklı olduğu 27.139,50 TL asıl dosya kapsamında borç miktarından tenzil edildiğinden tazminat ve miktarı ve vekalet ücreti 235.369,73 TL-27.139,50 TL = 208.130,23 TL üzerinden hesap edilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” A-1-Asıl davanın kısmen kabulü ile, davalı … A.Ş’nin İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 52.850,95 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, 2-Alacak tutarı 52.850,95 TL’nin %20 oranında hesap edilen 10.570,19 TL inkar tazminatının davalı … A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 3-Takip tarihinden sonra dava tarihinden önce ödenen 6.303,50 TL yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın REDDİNE, 4-Fazlaya yönelik istemin REDDİNE, reddedilen miktar yönünden koşullar oluşmadığından davalı … A.Ş yönünden tazminat hükmedilmesine YER OLMADIĞINA, 5-Davalı … yönünden davanın REDDİNE, koşullar oluşmadığından tazminat isteminin REDDİNE, B-1-Birleşen İstanbul 28 ATM 2014/33 esas sayılı dosyasına konu davanın REDDİNE, 2-Davaya konu 208.130,23 TL’nin %20 oranında hesap edilen 41.626,04 TL tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, asıl davada davacı – birleşen davada davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacı – birleşen davada davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme ile düzenlendiğini, bu yönde itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin defter kayıtları kesin delil niteliğinde olduğundan müvekkili şirketin defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapıldığını, raporda, müvekkili şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil niteliği taşıdığı kanaatine varıldığını, finansal yönden yapılan tespitlerde ise; davacı şirketin kendi ticari defter kayıtlarına göre ve takip tarihi itibariyle davalı şirketten 86.293,95-TL tutarında alacak bakiyesi göründüğü, asıl davaya konu icra takip tarihi olan 04.09.2013 tarihi itibariyle davalı şirketten talep edebileceği asıl alacak tutarının, takip talebi olan 139.191,22-TL olmayıp, 86.293,95-TL ile sınırlı olduğunun belirtildiğini ve alınan ek raporda ise belirtilen 86.293,95-TL’den 27.139,50-TL tutarında işletme bedelinin düşülmesi gerektiğinin tespit edildiğini, alınan bu rapor doğrultusunda karar verildiğini,
10.07.2013 tarihinde (davalı Şirketin mağazanın mal sahibi ile arasındaki kira akdinin sona ermesi nedeniyle) mağazanın fiili işletmesinin sona erdiğini, mağazanın tahliye edildiğini ve işletme sözleşmesinin 5.4 maddesi gereğince akdin kendiliğinden sona erdiğini, sözleşme içeriğinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere işletme bedeli adı altındaki tutarların, davalı tarafından 3. şahıstan (Vakıflar Bölge Müd.) kiralanan taşınmazın … mağazası olarak işletilmesi karşılığında verilmekte olduğunu, bu tutarın kira bedeli değil, işletme bedeli olduğunu, söz konusu mağazanın fiili işletmesi ise 10.07.2013 tarihinde neticenlenmiş olduğundan, bu tarihin esas alınması gerektiğini, tüm dekorasyon sökülmesi vb tahliye işlemlerinden dolayı mağazanın 16.07.2013 tarihinde boşaltılmış olmasının, bu tarihe kadar … Mağazası olarak işletildiğini göstermeyeceğini, herhangi bir işletmesel faaliyet gösterilmediği, taşıma/ tahliye dönemi olarak kabul edilmesi gereken 6 günlük süre için de davalının işletme bedeli talep edebileceğinin kabul edilemeyeceğini, kaldı ki müvekkili şirketin bu tahliye sürecinde hiçbir kusuru bulunmadığını, dolayısıyla davalı tarafından 27.139,50-TL tutarında işletme bedeli talep edilemeyeceğinden, müvekkili şirketin alacak hesabından da bu tutarın düşülmesinin mümkün olmadığını, Ayrıca diğer davalı …’ın işbu davada kefil sıfatı ile alacaklardan sorumlu olması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın tamamen tüm davalılar yönünden kabulü ile alacak tutarının yüzde yirmisi oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, taraflar arasında imzalanan işletme sözleşmesi kapsamında cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptali, birleşen dava ise, işyerinin 10/07/2013 tarihinden sonra 18/07/2013 tarihinde tahliye edildiği iddiası ile 8 günlük işletme bedeli ile davacı tarafından sökülerek götürüldüğü belirtilen malzeme ve demirbaşların ve ödenmediği belirtilen aidat ile fatura bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın davalı şirket yönünden kısmen kabulüne, davalı … yönünden reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı asıl dosyada davacı vekilince; bilirkişi raporu ile tespit edilen alacaklarından, 27.139,50-TL tutarında işletme bedelinin düşülmesi ve davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu sebepleri ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; asıl dava dosyasında davacının icra takip tarihi itibarı ile davalıdan 86.293,95-TL alacaklı olduğu, birleşen dosya yönünden davacının 27.139,50-TL alacaklı olduğu, davacının takip tarihinden sonra dava tarihinden önce 6.303,50 TL ödeme yaptığı tespit edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasındaki sözleşmenin 5.4 maddesinde “Firma ile mağazanın mal sahibi arasındaki kira ilişkisinin tamamen ve kesin olarak hitama ermesi halinde bu sözleşme mağazanın tahliyesi ile birlikte kendiliğinden sona erer. Kira sözleşmesinin Firmadan kaynaklanan bir nedenle olağan dışı sona ermesi veya uzamaması/yenilenmemesi halinde …’un bu nedenle doğan zararlarını talep etme hakkı saklıdır” şeklinde düzenlemenin yer aldığı, işletme bedeli adı altındaki tutarın ise, davalı tarafından 3. şahıstan (Vakıflar Bölge Müd.) kiralanan taşınmazın davacı tarafça … mağazası olarak işletilmesi karşılığında ödendiği, işletme bedeline konu mağazanın 16/07/2013 tarihinde tamamen boşaltılarak anahtarlarının teslim edildiğinin aynı tarihli tutanak ile sabit olduğu, dolayısıyla sözleşmenin 5.4 maddesi dikkate alındığında, davalı şirket ile mağazanın mal sahibi arasındaki kira akdinin 10.07.2013 tarihinde sona ermesi nedeniyle, mağazanın fiili işletmesinin de bu tarihte sona erdiğinin kabulü mümkün olmayıp, birleşen dosyada davacı tarafça, kira akdinin sona erdiği tarih ile fiili tahliye tarihi arasındaki 6 günlük işletme bedeli talep edilebilecektir. Taraflar arasında imzalanan 08/04/2007 tari işletme sözleşmesinde davalı …’ın imzasının bulunmadığı, 29/03/2012 tarihli ek sözleşmede garantör sıfatıyla isim ve imzası mevcut ise de, artırılan kira bedelinin garantörü olduğu, ek sözleşmede işletme sözleşmesi nedeniyle sorumlu olduğuna dair bir beyan ve taahhüdünün de yer almadığı, dolayısıyla davalı …’ın asıl dosyada talep edilen alacaktan sorumluluğu bulunmayıp, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, hüküm ve gerekçesinde istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, asıl dosyada davacı/birleşen dosyada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davacı – birleşen davada davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL ‘nin asıl davada davacı – birleşen davada davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.