Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2327 E. 2020/658 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2327 Esas
KARAR NO: 2020/658 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2019/756 Esas 2019/898 Karar
DAVA TÜRÜ: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ:18/06/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili şirket ortaklarından …’in 2003 yılından beri sürdürdüğü şirket yönetim kurulu başkanlığı ve yetkisinin 03.11.2016 tarihli Genel Kurul Kararı ve 17.11.2017 tarihli Genel Kurul Kararı ile sona erdiğini, müvekkili şirketin sevk ve idaresinin 14 yıl boyunca ortaklardan …’in yönetiminde sürdürüldüğünü ve şirketin 2018 yılı öncesine ait kanuni defter ve belgelerinin tamamının bu ortağın adresinde muhafaza edildiğini, şirket yeni yönetim kurulunun göreve başladığı tarihten itibaren bu ortağın adresinde muhafaza ettiği 2018 yılı öncesine ait kanuni defter ve belgeleri defalarca istendiğini, ancak sonuç alınamadığını, bu durum üzerine müvekkili şirket tarafından ortak … hakkında 2018 yılı öncesine ait defter ve belgeleri teslim etmediğinden dolayı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/47113 soruşturma nolu dosyası ile şikayette bulunulduğunu ve soruşturma dosyasından verilen arama kararı sonucunda 2017 yılı ticari defter ve belgeleri hariç olmak üzere bir kısım ticari defterler ve belgelerin bu kişinin adresinde bulunarak müvekkili şirkete teslim edildiğini, … hakkında bir süre önce hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan Bakırköy 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/488 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, ancak 2017 yılına ait ticari defter ve belgelere halen ulaşılamadığını belirterek müvekkili şirketin 2017 yılına ait ticari defter ve belgelerinin zayi olduğuna dair zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/10/2019 tarih 2019/756 Esas 2019/898 Karar sayılı kararında; “Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesi gereğince açılmış Zayi Belgesi Verilmesi davası niteliğindedir. Talebin yasal dayanağı TTK’nın 82/7. maddesi olup, anılan maddede “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Tüm dosya kapsamı, dosya içerisinde yer alan tüm bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı tarafın, şirkete ait defterlerin şirket ortağı olan …’in adresinde saklandığını, 2018 yılı öncesine ait karar ve defterlerin kendisinden istenmesine rağmen sonuç alınamadığını, bu nedenle suç duyurusunda da bulunulduğunu belirterek zayi belgesi verilmesini talep ettiği, TTK’nın 82/7 maddesine göre zayi belgesi verilebilmesi için bu maddede belirtilenler gibi olağanüstü hallerden birinin olması gerektiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05/10/1984 tarih, 1982/11-852 Esas, 1984/788 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere tacirin saklamakla mükellef olduğu ticari defter ve belgelerini özenle muhafaza etmesinin zorunlu olduğu, yine Yargıtay 11.HD’nin 06/02/2014 tarih, 2013/17799 Esas, 2014/2045 Karar sayılı ilamı ve benzer içtihatlarında belirtildiği gibi kendi kusuru ile defterlerin kaybına neden olan davacının zayi belgesini talep edemeyeceği anlaşılmıştır. Zira TTK’nın 82-7 maddesi içeriğinden de anlaşılacağı üzere zayi belgesi verilmesi istenilen ticari defterlerin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi afet veya hırsızlık sonucu yok olması veya kaybolmuş olması gerekir. Somut olayda kanunda sayılan bu sebeplerin bulunmadığı …”gerekçesi ile,
6102 sayılı TTK’nın 82/7 maddesi uyarınca kaybolma fiilinin kanunda sayılı tahdidi hallerde olmaması nedeniyle davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirket ortaklarından …’in 2003 yılından itibaren 2017 yılı sonuna kadar şirket yönetim kurulu başkanlığı görevini sürdürdüğü, bu şahsın son yıllarda sergilediği şüpheli fiilleriyle şirketi zarara uğratma ve kasıtlı borçlandırma gibi sonuçların ortaya çıkması üzerine, şirketin 17/11/2017 tarihli Genel Kurul Kararı ile bu şahsın yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı görevine son verdiğini, Şirketin yeni yönetim kurulunun, bu şahsın elinde bulunan şirkete ait 2018 yılı öncesi defter ve belgeleri teslim etmemesi üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduğunu ve Savcılığın 2018 / 47113 Soruşturma No’lu dosyasından bu şahsa ait adreslerde Polis marifetiyle yürütülen arama ve el koyma çalışmalarında, müvekkili şirketin ticari defterlerinden 2017 yılı dışında kalan defterleri elde edilerek müvekkili şirkete teslim edildiğini, Bu şahıs hakkında, müvekkili şirketin 2018 yılı öncesi yıllarına ait ticari defter ve belgeleri kötü niyetle elinde ve adresinde tutarak şirkete teslim etmemesi üzerine başlatılan soruşturma dosyasından yapılan arama ve el koyma çalışmalarıyla şirketin önceki yıllara ait defterleri bulunurken 2017 yılı defterleri bulunamadığı için huzurdaki zayi davası açıldığını, Mahkemece eski şirket yetkilisinde olması gereken defterlerin bu şahıs tarafından şirkete iade edilmemesinin TTK 82/7 maddesinde belirtilen olağanüstü haller kapsamına girmediği, Yargıtay içtihatları gereği tacirin özenle muhafaza etme zorunluluğu olduğu ve kendi kusuru ile defterlerin kaybına neden olan tacirin zayi belgesi verilmesini talep edemeyeceği gerekçesiyle, delillerin toplanmasına ve duruşma yapılmasına fırsat bile vermeden dosya üzerinden davanın reddine karar verildiğini, Ancak TTK’nın 82/7. maddesinde zayi belgesi verilmesi için sebepler sınırlı olarak düzenlenmemiş olup, bir kısım sebepler açıkça belirtilerek tacirin kusuru ve iradesi dışında defterlerin elinden çıkma halleri zayi belgesi verilmesi için yeterli görüldüğünü, Nitekim ekte sunulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.02.2017 gün, 2015/15281 E, 2017/813 K. Sayılı kararında ” Madde metninde yangın, su baskını veya yer sarsıntısı ibarelerinden sonra yer alan “gibi” sözcüğüyle benzer olayların kastedildiği, zıya haline ilişkin sınırlı sayıda bir düzenleme getirilmemesi karşısında davacı tarafından defterlerin mali müşavire rıza ile verildiği, bu nedenle hırsızlık sözkonusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” denilerek mali müşavire dahi teslim edilen defterlerin iade edilmemesi sebebiyle zayi belgesi verilmesi gerektiğini açıkça içtihat edildiğini, Olayda defterleri yeni yönetim kuruluna teslim etmeyen şahsın defterleri muhafaza etmekle yükümlü şirket yönetim kurulunun eski başkanı olması karşısında, şirketin özensiz davrandığı ve kusurlu olduğu düşünülemeyeceğini, şirket defterlerinin muhafazası bizzat bu şahsın sorumluluğu altında iken bu şahsın defterleri teslim etmemesinde veya zayi etmesinde şirketin kusuru olamayacağını, Müvekkili şirketin bu şahsın şirketteki görevinin sona ermesi ve elindeki defterler kendisinden istendiği halde bunların teslim etmemesi sebebiyle hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanmak suçundan suç duyurusunda bulunduğu ve soruşturma aşamasında bu şahsın adresinde yapılan aramada 2017 yılı dışındaki defterler bulunarak şirkete teslim edildiğini, Yargıtay tarafından şirket dışında mali müşavire dahi teslim edilen defterlerin iade edilmemesi zayi belgesi verilmesi için yeterli bir sebep olduğu belirtilmiş iken, bizzat şirket yetkilisine teslim edilen defterlerin iade edilmemesi ( ki ortak hakkında kamu davası dahi açılmıştır) evvel emirde zayi belgesi için kanunun aradığı yeterli sebepler içinde kalacağını, Nitekim yukarıdaki Yargıtay içtihatında belirtilen durum, davada birebir aynı mahiyetteki hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu sonucu oluşan bir sebep olduğu, Yargıtay’ın verdiği kararın isabetli olup, hırsızlık sonucu kaybedilen defterler ile güveni kötüye kullanma sonucu kaybedilen defterler arasında kanunun amacı bakımından herhangi bir fark bulunmadığını, her ikisi de tacirin kusuru ve iradesi dışında defterlerin elden çıkması olduğunu, aksi halde tacirin mağduriyetini gidermek amacıyla açacağı başka dava da bulunmayıp, sorunu çözmek de mümkün olmayacağını, Diğer yandan yerel mahkeme herhangi bir delil toplamadan ve duruşma yapmadan dosya üzerinden davanın reddine karar verdiği, bu durum HMK 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme ve savunma hakkını kısıtlamış olup, karar bu sebeple de usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesi gereğince açılmış Zayi Belgesi Verilmesi talebine ilişkindir. Davacı, davacı şirkete ait ticari defterlerin şirket ortağı ve eski yönetim kurulu başkanı olan …’in adresinde muhafaza edildiğini, yeni yönetim kurulunun bu ortağın adresinde muhafaza edilen 2018 yılı öncesine ait ticari defterleri istenmesine rağmen iade edilmediğini, bu nedenle savcılığa yaptıkları müracaat üzerine ilgili eski yönetim kurulu başkanının adreslerinde yapılan aramada 2017 yılına ait ticari defterlerin dışındaki defterlerin bu adreslerde bulunarak davacı şirkete iade edildiğini, 2017 ticari defterlerinin tüm aramalara rağmen bulunamadığını belirterek zayi belgesi verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.TTK 82/7. Maddesinde “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı basiretli bir tacir olarak ticari defter ve belgelerini işletme merkezinde muhafaza etmek ve korunması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Davacı, eski yıllara ait ticari defterlerin mutad olarak bulunması gereken yer dışında, eski yönetim kurulu başkanı olan şirket ortağının evinde saklandığını belirterek ve gereken muhafaza tedbirlerini almayarak kusurlu davrandığından kendi kusuru ile defterlerin kaybına neden olan davacı zayi belgesi talep edemeyecektir. Bu nedenle davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. HMK’nın 382/2-e-1 maddesine göre zayi belgesi verilmesi talebi çekişmesiz yargı işidir. HMK’nın 382, 385/1 ve 320/1 maddeleri uyarınca dosya üzerinden de karar verilebilecektir. Buna göre davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı esas itibarıyla doğru olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30. TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40. TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00. TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince davacıya tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/06/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.