Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2324 E. 2021/1741 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2324 Esas
KARAR NO: 2021/1741 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2019
NUMARASI: 2013/326 Esas 2019/1062 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Türk Silahlı Kuvvetlerine füze ve roket üretimi yapan … A.Ş’nin, müvekkili şirketin müşterilerinden olduğunu ve özel parça siparişi verdiğini, bu iş karşılığı davalı kargo firması vasıtasıyla gönderilen ürünlerin KDV dahil bedelinin 42.480.TL olduğunu, demirlerle güçlendirilmiş ahşap sandıklar halinde özel ve son derece sağlam ambalajlanmış 15 sandık halindeki gönderilerin Ankara’da bulunan … A.Ş.’ye teslim edilmek üzere davalı … Kargo A.Ş.’nin İstanbul Başakşehir Şubesi’ne 01/07/2013 tarihinde verildiğini, işbu siparişin uzman personel tarafından üretilen ve çok hassas olan ürünler olduğunu, 05.07.2013 tarihinde müvekkilinin, gönderilerin özel ambalajlarından çıkartıldığını ve dağınık bir şekilde … Ankara Şubesi’nde bulunduğunu öğrendiğini, akabinde yapılan araştırmada gönderilerin bu şekli ile alıcı … A.Ş.’ye 02.07.2013 tarihinde teslim edilmek istendiğini, ancak haklı olarak …etsan tarafından kabul edilmediğini ve gönderilerin bu haliyle davalının Ankara Şubesinde bekletildiğinin haricen öğrenildiğini, bahsi geçen ambalaj kutularının açıldığı, içindeki parçaların dağınık olduğu, bir kısmının özel sandıkların hiç bulunmadığı ve kargo firmasına ait karton kolilere rastgele doldurulduğu hususlarının, bizzat davalı … Kargonun dava dilekçeleri ekinde yer alan 02/07/2013 tarih ve … nolu hasarlı kargo tutanağı konulu kendi iç yazışması (mail) ve fotoğraflarıyla sabit olduğunu, bu olay üzerine müvekkili tarafından hem telefonla hem de yazılı olarak pek çok kere davalı kargo firmasına başvurularak müşterisi olan … ile ciddi sıkıntılar yaşayacağını belirterek ürünlerin bir an önce iadesini istediklerini, ancak hiçbir netice alınamadığını, bunun üzerine telefonla verilen şifahi bilgilere rağmen müvekkilin oyalanması üzerine davalı şirketin Ankara Bölge Müdürlüğü’ne 08/07/2013 tarihli dilekçe ile başvurduklarını, başvurunun malların taşıma sırasında hasar görerek bozulmuş olması ile olan müşteri …’ın malları almaktan ve ödeme yapmaktan vazgeçerek siparişleri iptal etmiş olması ile iadesi olmayan malların fatura bedelinin ödenmesi ve gönderiler içinde yer alan kesilmiş faturaların iptal edilerek müvekkili firmaya iadesinin istendiğinin talep edildiğini, ancak Bölge Müdürlüğü tarafından hiçbir olumlu yanıt alınamadığını, netice alamayan müvekkilinin malların fatura bedelinin ödenmesi için davalı şirkete Bakırköy …Noterliği’nin 20/09/2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ettiğini, ancak bu ihtarnamenin de neticesiz kaldığını belirterek, şimdilik 5.000 TL tazminatın 22/07/2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ibraz ettiği dilekçe ile dava değerini 37.480-TL arttırarak 42.480-TL’nin işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 01/07/2013 tarihinde davacı şirket tarafından herhangi bir içerik ve değer beyan edilmeksizin 15 adet koli cinsi 570 kg/desi ağırlığındaki kargonun, Elmadağ/ANKARA’dan Başakşehir/İSTANBUL’daki alıcısı … A.Ş’ye karayolu ile taşınmak üzere müvekkili şirkete teslim edilerek … nolu fatura düzenlendiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen edim yükümünü tam ve eksiksiz olarak ifa ettiğini, mezkur kargoyu tam ve hasarsız olarak süresi içinde alıcısına ulaştırarak teslim etmek istediğini, ancak alıcı tarafından “kargo açıldıktan sonra” hasarlı olduğu gerekçesiyle ile kargonun teslim alınmaktan imtina edildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından mezkur kargonun bu defa gönderene iade edilmek istendiğini, ancak gönderen davacı da kargoyu iade almaktan imtina ettiğini, müvekkili şirkete taşınmak üzere teslim edilen ve fakat taraflarca kabul edilmeyen kargonun, müvekkili şirket Bakırköy Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Tümsan İrtibat Bürosuna çekilerek muhafaza edildiğini, müvekkili şirket tarafından Beyoğlu …Noterliği marifeti ile davacıya gönderilen 20/12/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile davacıya 3.699.30-TL depo ücretinin 3 gün içinde ödenmesi ve malların teslim alınmasının ihtar edildiğini, ancak davacı tarafından depo ücreti ödenmediği gibi kargoların da teslim alınmadığını, davacının en başta hasarlı kargo gönderdiğini, kargodaki hasarın taşımadan kaynaklanmadığını, mezkur taşımada müvekkili şirkete izafe edilebilecek hiçbir kusur bulunmadığını, teslim anında kargonun içeriği ve değerinin müvekkili taşıyana bildirilmediğini, sırf ambalaj açıldı diye kargo içeriği parçaların hasara uğradığının iddia edilmesinin mesnetsiz olduğunu belirterek, davanın reddine, ayrıca müvekkilinin borçlu olduğunun kabulü anlamına gelmemekle birlikte, işbu davada müvekkiline tevcih edilebilecek herhangi bir sorumluluk olduğu takdirde müvekkili şirketin davacıdan olan 3.699.30-TL ardiye ücreti ile 303.02-TL iade taşıma ücreti alacağının takas mahsubuna karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/07/2019 tarih ve 2013/326 Esas – 2019/1062 Karar sayılı kararı ile; ” …Somut olayımızda, davacının davaya konu kolileri, Ankara’dan İstanbul’a taşınması için, davalı şirkete teslim ettiği, davalının gerekli özen ve dikkati göstermeyerek kolilerin bir kısmının hasarlanmasına yol açtığı, dava dışı alıcının, kolilerin tamamını teslim almayarak iade ettiği anlaşılmıştır. Davalı şirketin, kargonun teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, 6102 sayılı TTK’nın 875.madde kapsamında sorumlu olduğu, kolilerin bir kısmı hasar görmüş olsa da, taşıma işinin tek bir taşıma sözleşmesine konu olduğu bu nedenle kısmi değil tam hasar oluşacağının kabulü ile davalının TTK. 875,880.maddeleri gereği, TTK.882. madde kapsamı ile yapılan hesaplama sonucu, 13.731-TL. maksimum limit ile sorumlu olduğu, davalının TTK. 878/1/b ve d hükümlerine dayanma koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır. Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Teslim formu, faturalar, sipariş emri, yazışmalar, ihtarname, mahkememizce yapılan delil tespitine ilişkin keşif, fotoğraflar ve tüm dosya kapsamına göre alınan son bilirkişi kök ve ek raporları hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, davalının taşıma sözleşmesinden kaynaklanan hasardan TTK. 875,880 ve 882. Maddeleri kapsamında, teknik bilirkişilerce hesaplanan 13.731-TL. maksimum limit ile sorumlu olduğu, davalının TTK. 878/1/b ve d hükümlerine dayanma koşullarının oluşmadığı kanaati oluştuğundan, davacının davasının kısmen kabulü ile, 13.371-TL. ‘nın, temerrüt tarihi olan , 28.09.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, 13.371-TL. ‘nın, temerrüt tarihi olan , 28.09.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, ilaveten; kararın gerekçeden yoksun olduğunu, dosya içeriğine uygun, taraf iddia ve savunmalarını irdeler nitelikte gerekçe yazılmadığını, TTK.m.886’e göre konunun değerlendirilmesi ve davalının sorumluluğun sınırlanması hükümlerinden faydalanamayacağına ilişkin talepleri hakkında herhangi bir inceleme ve gerekçe bulunmadığını, gerekçesiz karar yazılmasının adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, Aleyhe hususları kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dosyada alınan raporlardan 2. bilirkişi heyetine ait 05.01.2016 tarihli ek raporunda, TTK.nın 886 koşullarının oluştuğunun belirtildiğini, son bilirkişi heyeti raporlarında ise sorumluluk miktarının “sorumluluğun sınırlı hali”(TTK.882) ile “sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı” (TTK.886) hallerinin hangisinin somut olayda gerçekleştiğinin taktirinin mahkemeye ait olduğu bildirilerek seçenekli bir hesaplama yapıldığını, mahkemece TTK md. 886’ya ilişkin hiçbir değerlendirme ve delillerin tartışması yapılmaksızın sınırlı sorumluluğa göre davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Somut olayda, davalının yasal olarak hasarı ve teslim engelini, taşıtan müvekkiline bildirme, talimatını alma ve verilen talimatlara uyma gibi yükümlülüklerini yerine getirmediğini (davalının aksi yönde bir iddiası ve ispatı bulunmadığını), müvekkili tarafından, kendisine gerekli kontrollerle siparişin korunabileceği aksi halde siparişin iptal olabileceği bilgisi verilmesine ve geri iade talimatına rağmen gönderileri müvekkiline iade etmekten kaçınarak, zararın oluşmasına bilerek neden olduğunu, dolayısıyla TTK.m.886 koşullarının gerçekleştiğini, bu nedenle davalının sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanmasının mümkün olmayacağını, davalı/ taşıyıcının sorumluluğu sınırlama hakkını kaybetmesi nedeniyle fatura bedeli olan 42.480 TL’lik zararın tamamından sorumlu olması ve bu miktarın tümüyle hüküm altına alınması gerektiğini, TTK, “Sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı ” MADDE 886 hükmünde, taşıyıcının sınırsız sorumluluğunu gerektiren ağır kusur hallerinden ilkinin “kast” ikincisinin ise “Pervasızca davranış kusuru” olarak ortaya konulduğunu, davalının ister kasten isterse pervasızca ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiili veya ihmali davranışı olarak nitelendirilsin, yasal yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği ve özellikle de zarar meydana gelme ihtimali açıkça kendisine bildirilmiş olmasına rağmen taşınanları iade etmeyerek, taşıma sırasında verilen hasarın ötesinde siparişin de iptal edilmesine neden olarak, fatura miktarı kadar zararın meydana gelmesine bilerek/isteyerek sebebiyet verdiğini ve tam zarardan sorumlu olduğunu, Davalının, müvekkilinin geri iade talimatı olduğunu kabul ettiğini, ancak bu talimatı yerine getirdiğini ispat edemediğini, alıcının da, gönderileri teslim almayarak göndericisine iade talimatı olduğunun …’ın, mahkeme müzekkeresine verdiği cevapta açıkça belirtildiğini, yani hem alıcının (…), hem gönderenin (davacının) kargoların geri iadesi hususunda talimatları bulunduğunun sabit olduğunu, davalının sunduğu hareket takip formunda 01.07.2013 tarihinde İstanbul’dan alınan gönderilerin 02.07.2013 tarihinde, yani hemen 1 gün sonrasında Ankara’ya ulaştığının görüldüğünü, bu durumda 02/07/2013 tarihinde alıcı tarafından kabul edilmeyen gönderilerin aynı süre (1 gün) içerisinde alıcısına geri getirilmesinin mümkün olduğunu, davalının, hasarın göndericiye bildirildiği, talimat alındığı ve bu sürede veya makul sürede kargoları göndericisine geri getirdiğini ve göndericisine iade edildiğini ispat edemediğini, dosya kapsamı itibariyle de kargoların aylarca geri getirilmediği, iade edilmediği, taşıtan talimatına uyulmadığı, davacının ürünleri kontrol etme ve siparişin iptalini engelleme imkanının da elinden alınarak yasal düzenlemelere ve sözleşmeye güven ilkesine aykırı hareket ederek zararın davalı tarafından arttırıldığı ve bu zararın tam zarar olduğu hususlarının sabit olduğunu, gönderilerin taşıma sırasında hasar gördüğü, alıcısı tarafından kabul edilmediği, yani teslimatın yapılmadığı hususlarının davalı tarafından müvekkiline bildirilmediğini, aynı şekilde davalı yanın, durumdan haricen haberdar olan müvekkilinin açık talimatına rağmen gönderileri müvekkiline iadeden kaçındığını, talimata aykırı hareket ettiğini, TTK.m.886’nın tatbiki ile tam tazmin taleplerine dayanak olan bu hususun, tüm dilekçelerinde vurgulandığını, davalının dürüstlük kuralına ve açık yasa hükümlerine aykırı davranarak, hasarı ve gönderilerin teslim edilemediğini müvekkilinden gizlediğini, bildirimde bulunma ve talimat alma yükümlülüğünü ihlal ettiğini (TTK.m.869 ihali); Müvekkilinin olaydan haricen haberdar olması üzerine, durumu düzeltme imkanı bulunduğu, siparişinin iptal olmaması için gönderilerin derhal kendisine iade edilmesi yönündeki talimatının davalı tarafından aylarca yerine getirilmediğini, (TTK.868-869 ihlali) Davalı tarafın, TTK.nun 869. maddesine uyarınca, göndericiyi durumdan haberdar etmek ve talimatını almak mecburiyetinde olduğunu, Gönderilerin taşıma sırasında hasara uğradığı ve alıcı tarafından teslim alınmadığı hususlarının ihtilaf konusu olmadığını, davalı tarafın, yasal bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiği, davacıdan talimatını istediği veya göndericinin geri getirme talimatına uygun olarak makul surede gönderilerin geri getirilerek müvekkiline iade edildiğine dair hiçbir beyanda veya ispatta bulunmadığını, konunun sözleşmesel ve yasal yükümlülüklerin ihlali ile açık talimata aykırı davranılması suretiyle neden olunan zarar olması nedeniyle, davalının sorumluluktan kurtulma veya sınırlayan hükümlerinden faydalanılmasının mümkün olmadığını, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.05.2007 tarih ve 2011/11-307 E. 2007/292 K.) Gönderinin taşıyana teslimiyle başlayan süreçte, gönderinin alıcısına tesliminin makul, ticari hayatın gerektiği sürat ve uygun bir sürede yapılması gerektiği gibi (TTK. 873), alıcısı tarafından alınmaması halinde yani teslimatın yapılmaması durumunda da gönderene haber verilerek talimatının alınması ve bu talebe uygun ve aynı süre içerisinde hareket etmesi (TTK.868, 869) hususlarının hem açık yasa hükmü hem de akde güven ilkesinin bir gereği olduğunu, davalının tüm emredici yasa hükümlerini ihlal ederek ve müvekkilinin ürün kontrolü yapma varsa sipariş konusu ürünlerdeki hasarı telafi etme, yani siparişin iptalini engelleme yönündeki fırsatı ve çabasının, bu husus açıkça davalıya bildirilmiş olmasına rağmen, davalı tarafından bilerek/kasten veya en hafifiyle pervasızca davranışla engellenmiş olduğunu, davalının cevap dilekçesinde sunduğu Kargo Hareket Takip Formunda müvekkilince durumdan haricen haberdar olması üzerine verdiği 05.07.2013 tarihli talimatına rağmen 16.07.2013 tarihine kadar gönderilerin Ankara’da olduğunun açıkça görülmekte olduğunu, ayrıca …’ın müzekkere cevabında kargonun teslim alınmadığını bildirmesine ve Mahkemece davalı şubesinde 18.11.2013 tarihinde keşfen yapılan incelemede kargoların halen davalı elinde bulunduğu sabit olmasına rağmen 16.07.2013 tarihinde “Alıcıya Teslim Edildi” kaydının genel müdürlük tarafından Kargo Hareket Takip Formuna manuel olarak girildiğinin görülmekte olduğunu, yani davalının kargonun geri getirilmesi talimatının yerine getirilmediği ve gerçeğe aykırı kayıtlar oluşturularak sorumluluktan kaçmaya/gerçeği gizlemeye çalıştığının bizzat davalının kendi sunduğu delille sabit olduğunu, Kargo Hareket Takip Formu’nda 16.07.2013 sonrasına ilişkin her hangi bir kayıt da bulunmadığını, davalının bu hususta mahkemeye bilgi vermekten kaçındığını, çünkü kargoların aylarca geri getirilmediğini, müvekkilinin defalarca yaptığı sözlü ve yazılı başvurulara rağmen davalı tarafın sessiz kaldığı, herhangi bir cevap vermediği ve kayıtları gerçeğe aykırı şekilde oluşturduğu hususlarının dosya kapsamı ile sabit olduğunu, TTK’.nun 886. maddesi gereğince zararın meydana geleceğini bilerek, kasten ve en hafifiyle pervasızca davranışta bulunmuş olması nedeniyle, davalının sorumluluktan kurtulma veya sınırlama hükümlerinden faydalanmasının mümkün olmadığını, taşıyanın hasarı gizlemesi ve bundan haricen haberdar olan gönderici/ müvekkilinin talimatlarına uymamasından kaynaklanan tam zararı, sınırlayıcı hükümlerden faydalanmaksızın tümüyle karşılaması gerektiğinin Genel Sorumluluk İlkeleri’nin de bir gereği olduğunu, Kendileri tarafından gönderilen 20.09.2013 tarihli noter ihtarına, davalının 30/10/2013 tarihli cevabi ihtarı ile, malların iade alınması, depo ücreti verilmesi şeklinde kötü niyetli bir takım iddialarla karşı atağa geçildiğini, davalının dürüstlük kuralına aykırı ve kötü niyetle hareket ettiğini, kabul ve taleplerini sınırlama anlamına gelmemek kaydıyla; dava dilekçeleri ekinde sunulmuş olan haricen elde edilen davalı kargo şirketinin iç yazışmasında/mailinde kargoların hasar gördüğü ortadayken davalı yanın kargoların hasar görmediğini savunmasının gerçeğe uymadığını ve dava başından beri gerçek dışı soyut iddialarla sorumluluktan kaçmak istediğini, bahsi geçen davalı şubeleri arasında gerçekleşmiş iç yazışma mail’inde ” Ambalaj hasarlı, ürün hasarlı ” “ambalaj hasarlı, ürün dağılmış, … plakalı araçtan 02.07.2013 09:27:37 tarihinde indirilmiştir” notu bulunmasına rağmen, davaya cevapta hasarın inkar edilmesinin davalı tarafın tüm cevaplarının gerçek dışı ve kötü niyetli olduğunu ispatladığını, 29.07.2016 tarihli ek raporda belirtildiği üzere, tek başına ürün hasarının tazmini değil, davalının borcunu kendisinden beklenen dikkat ve özenle yerine getirmemesi neticesi, ürünlerin özel sağlamlaştırılmış kutularına hasar verilmesi, kırılması, dağılması ve dökülmesi şeklinde gönderiye hasar verilmesi nedeniyle alıcısı tarafından kabul edilmemesi ve müvekkilinin açık talimatına rağmen aylarca sessiz kalarak ve iade edilmeyerek, zararın doğamsını veya azaltılmasını engelleme imkanı olan müvekkilinin bu imkanını kullanmasının engellenmesi suretiyle verilen tam zararların tazmini gerektiğini, davalı tarafın hasar ve alıcının teslim almaması durumunun, yasaya aykırı ve kasti şekilde gönderici/müvekkile bildirilmediğini, haricen duruma vakıf olması üzerine müvekkilinin yaptığı geri getirilmesi taleplerine de aylarca cevap verilmeyerek, suskun ve hareketsiz kalınarak yasaya aykırı davrandığını, nitekim siparişin iptal edilmesi neticesi müvekkilinin tam zarara uğradığını, ürünlerin özel sipariş ve başkaca pazarı olmayan silah/ roket üretiminde kullanılan ürünler olup, siparişin iptali neticesi başkaca değerlendirme imkanı kalmadığını, son raporda da bu hususun aynen teyit edildiğini, kargo muhteviyatının stratejik mahiyete sahip olduğu ve keyfiyetin salt alıcının unvanından bile istidal olunabilecek mahiyette bulunduğu, taşınması için davalıya verilen eşyanın tamamının kullanım dışı kaldığı hususlarının belirtildiğini, Taşıyıcının kendi fena hareketinden veya kasti fena harekete muadil addedilen kusurundan meydana gelen hasar halinde taşıyıcının sorumluluğunu sınırlayan veya ispat yükünü karşı tarafa yükleyen hükümler uygulanamayacağının yasa ve yerleşik Yargıtay uygulamalarından olduğunu, Darbelere karşı güçlendirilmiş ve ekstra sağlamlaştırılmış ambalaj/ ahşap kutuların hasara uğramasının ve müvekkilinin, geri getirilmesi talimatının neden yerine getirilmediğini makul, kabul edilebilir bir açıklamasını yapamayan davalı taşıyıcının bu hareketinin, Yargıtay kararlarına göre kötü niyete eşdeğer bir kusur olup, ağır kusur olarak kabulü gerektiğinden taşıyıcının, sınırlı sorumluluk esasından yararlanamayacağını (Yargıtay, 11. HD., 26.01.1999, E. 1998/5449, K. 1999/136) Davalının gönderiyi iade etmemesi neticesinde müvekkil davacının ürünleri tekrar kontrol etme ve süresi içerisinde siparişi yerine getirme imkânı engellenmiş olduğunu, davalının talimatlara uymaması neticesinde dava dışı alıcı tarafından siparişin iptal edilmesine sebebiyet verdiğini, ulusal güvenlik amacıyla özel üretilen sipariş konusu ürünlerden artık istifade etme şansı kalmadığını, bu nedenle müvekkilini haricen hasar ve teslimin gerçekleşmediğini öğrenmesi üzerine zararın doğmasını ve artmasını engellemeye yönelik açık ikaz ve iade talimatlarına aykırı hareket eden, yani bilerek ve isteyerek kasten ve pervasızca davranışlarıyla tam zararın doğmasına neden olan davalının TTK.m.886 uyarınca sorumluluğun sınırlı tayinini gerektiren hükümlerden faydalanamayacağını ve meydana gelen tam zarardan sorumlu olduğunu, Ayrıca 28.11.2013 tarihinde yapılan tespit için kendilerince yatırılan 170,80TL keşif harcı ve makbuzu dosyada mevcut olan 230 TL araç ücretinin yargılama giderlerinde dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, istinaf incelemesi sonucu TTK.m.886 uyarınca davanın tümüyle kabulü ile 42.480TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, aksi kanaat halinde dosyanın yeniden görülmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ürünler üzerinde makine mühendisi bilirkişi tarafından yapılan 02.12.2013 tarihli bilirkişi incelemesinde ”kutular açılmamış olduğu için söz konusu çöküntülerin nakliye ile ilgisi yoktur” tespiti yapıldığını, bu nedenle taşımadan kaynaklı herhangi bir sorumluluklarının olmayacağı bu kadar sarih ifade edilmişken, taşımanın, tüm ürünler üzerinden tam kusur olarak değerlendirilip sınırlı sorumluluk kararı verildiğini, Taşımaya konu kargo içeriğindeki bazı yedek parçalar üzerindeki çöküntünün bizzat göndericinin hasarlı ürün göndermesi sebebi ile meydana geldiğinin makine mühendisi bilirkişinin yerinde incelemesi ile ortaya çıktığını, hal böyle iken taşımanın tam kusurlu addedilmesi ve sınırlı sorumluluklarına karar verilmesine, yerinde yapılan bilirkişi incelemesi raporu temelinde itiraz ettiklerini, İki kök rapor ve iki ek raporda ısrarla ” Ambalajı açılmış toplamda 4 adet kolide içerik hasarı olmadığı, sadece ambalajının zarar gördüğü, dava konusu taşımada vaki zararın emtiada değil, ambalajda meydana geldiği, buna rağmen alıcı tarafından teslim alınmadığı” hususlarının belirtildiğini, 15 adet ahşap sandık içerisinde bulunan gönderide sadece 4 kolide görüldüğü iddia edilen ambalaj zararının, ambalaj zararı olmayan diğer 11 koliyi de kapsar şekilde değerlendirilmesinin doğru olmadığını, ambalajında dahi hasar olmayan diğer 11 ahşap sandık gönderisinin, 4 gönderide ambalaj hasarı olduğu iddiası ile külliyen tam hasarlı olarak değerledirilmesinin hatalı olduğunu, kabul etmek manasına gelmemek kaydıyla, eğer sınırlı sorumluluk kararı verilecekse tüm 15 koli toplam ağırlığı için değil 4 koli ağırlığı için verilmesi gerektiğini belirterek, kısmen kabul kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşıma sözleşmesine aykırılık iddiasından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında, 01/07/2013 tarihinde davacı şirket tarafından, 15 adet koli cinsi 570 kg. ağırlığındaki kargonun, Başakşehir/İSTANBUL’dan Elmadağ/ANKARA’da bulunan dava dışı alıcı … A.Ş’ne karayolu ile taşınması hususunda taşıma sözleşmesi yapıldığı, davalı tarafça teslim alınan kargonun dava dışı alıcı … A.Ş’ne götürüldüğü, ancak 4 adet kolideki ambalaj hasarı nedeniyle taşımaya konu 15 adet kolinin tamamının alıcı tarafından teslim alınmadığı, mahkemece yapılan delil tespitine katılan bilirkişi tarafından ibraz edilen raporda özetle; kutulardan 7 tanesinin sağlam ve hiç açılmamış; 8 tanesinin ise açılmış ve tekrar kapatılmış; bazı kutularında kapakların plastik bantlar ile tutturulmuş olduğu; ayrıca 2 tane de plastik torbada dökülen paçaların toplandığı, 15 ahşap kasanın tamamının açıldığı, 7 tane kutunun önceden açılmamış ve yedek parçaların kutu içinde düzgün bir şekilde bulunduğu, hasarsız kutulardan birindeki 2 yedek parçanın üst kısmında diğer parçalardan farklı olarak belli belirsiz hafif çöktüntü olduğu, bütün parçalar tek tek incelenemediği için benzer çökünlerin başka parçalarda da olup olmadığının bilinmediği, kutular açılmamış olduğu için söz konusu çöküntülerin nakliye ile ilgisinin olmadığı, açılmış kutulardaki parçaların eksilmiş, boşlukların sünger konularak tolere edilmeye çalışılmış ve parçaların kutu içinde karmakarış yığın şeklinde bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkemece, kolilerin bir kısmı hasar görmüş olsa da, taşıma işinin tek bir taşıma sözleşmesine konu olduğu, bu nedenle kısmi değil tam hasar oluşacağının kabulü ile davalının TTK. 875, 880. maddeleri gereği, TTK. 882. madde kapsamı ile yapılan hesaplama sonucu 13.731-TL. maksimum limit ile sorumlu olduğu, davalının TTK. 878/1/b ve d hükümlerine dayanma koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. TTK’nın 875- (1) maddesi uyarınca, taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. TTK Madde 880 maddesinde ” (1) Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. (2) Eşyanın hasara uğraması hâlinde, onun taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki fark tazmin edilir. Zararı azaltmak ve gidermek için yapılacak harcamaların birinci cümleye göre saptanacak değer farkını karşıladığı karine olarak kabul edilir. (3) Eşyanın değeri piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre tayin edilir. Eşya, taşımak üzere teslimden hemen önce satılmışsa, satıcının faturasında taşıma giderleri mahsup edilerek gösterilen satış bedelinin piyasa fiyatı olduğu varsayılır.” TTK MADDE 882- (1) maddesinde; “Gönderinin tamamının zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 ve 881 inci maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.” MADDE 886- (1) maddesi ” Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.” şeklindedir. Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde ibraz edilen 22.07.2013 tarihli … Kargo Ankara Bölge Müdürlüğü‘ne hitaben yazılan yazıda, “…05 ve 06.07.2013 tarihlerinde İstanbul Başak- … görevlisi … beyle defalarca aynı görüşmeler yapılmıştır. Mücahit bey ısrarla malın tamamını getirtemeyeceklerini, hasarlı 4 sandıktan oluşturulmuş 6-7 kolinin tarafımıza teslim edileceğini, diğer malların sağlam olduğunu söylemiştir. Israrla malın tamamını bir an önce göndermeleri isteğimize olumlu yanıt veremeyeceklerini söylemiştir. Gönderi muhteviyatı sözleşme kapsamında üretilen hassas parçalardır. Ayrıca yine sözleşme kapsamında terminle çalışılmış mallardır. Bu nedenle yapılması gereken ya malın tamamının ivedilikle tarafımıza ulaştırılarak kontrolümüz sonucu müşteriye gönderilecek nitelikte ise sevk etmek ya da termin problemi yaşamamak için teslimatın bir an önce iptal edilmesiydi. … bey ısrarla tamamının tarafımıza gönderilmesinin mümkün olmadığını söyleyince zaman kaybetmeden siparişi iptal ettirdik. Böylece müşterimizin gecikmeden dolayı tazminat talebini önlemiş olduk. Bugün itibari ile gönderi muhteviyatının bize de müşterimize de bir yarari yoktur. Dolayısıyla mal bedeli olan 36.000 TL+KDV’nin … firmasından ödenmesini talep ediyoruz. ” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmektedir. Mahkemece de belirtildiği üzere, taşıma işinin tek bir taşıma sözleşmesine konu ve taşınan eşyanın özel üretim olması nedeniyle kısmi değil tam hasar oluştuğunun kabulünün gerektiği, taşımaya konu ürünlerde hasar bulunmayıp, hasarın, ürünlerin içerisinde taşındığı 15 adet koliden 4 tanesinde ve koli ambalajlarında meydana geldiği, alıcının sağlam kolileri de teslim almaması ve gönderici davacı şirket ile alıcı … arasındaki sözleşmenin feshinin belirtilen taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinden kaynaklandığı, davacı tarafça ürünler kargoya verilirken içeriğine ilişkin bir açıklama yapıldığı ve değer bildirildiğinin iddia ve ispat edilmediği gözetildiğinde, zararın davalının kasten ve pervasızca hareketleri neticesinde meydana geldiği kabul edilemeyeceği gibi, davacı tarafça gerek yargılama sırasında gerekse istinaf dilekçesinde davalıya atfen ileri sürülen sebeplerin TTK’nın 886. maddesinde düzenlenen kasten veya pervasızca hareketler olarak nitelendirilemeyeceği, bu hali ile TTK’nın 882. maddesi uyarınca, gönderinin tamamının hasara uğradığı kabulü ve sınırlı sorumluluk hükmü uyarınca belirlenen miktarda davacı lehine tazminata karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davanın esasına yönelik taraf vekillerince ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Ancak, mahkemece davacı taraf talebi ile delil tespiti yapılmasına rağmen, delil tespiti giderlerinin yargılama giderleri içerisinde tarafların haklılık durumlarına tahsili yönünde hüküm kurulmaması isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri (delil tespiti) yönünden dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, davacının sair istinaf sebepleri ve davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A)Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B)Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/07/2019 tarih 2013/326 Esas 2019/1062 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulması suretiyle; 1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, 13.371,00-TL. ‘nın, temerrüt tarihi olan 28.09.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 913,37.TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 85,40.TL peşin harç ile 640,00.TL ıslah harcı toplamı 725,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 187,97.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yatırılan 85,40.TL peşin harç ile 640,00.TL ıslah harcı toplamı 725,40.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 6.800,00.TL bilirkişi gideri, 280,00.TL tebligat / posta gideri ile yapılan tespit için yatırılan 170,80.TL keşif harcı, 230,00.TL araç gideri olmak üzere toplam 7.480,80.TL yargılama giderlerinin haklılık oranına göre ( %31,47 kabul ) 2.354,20.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 750,00.TL bilirkişi gideri ile 178,20.TL tebligat/ posta gideri olmak üzere toplam 928,20.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%68,25 ret ) 633,36.TL’ sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak adı geçen davacıya verilmesine, 8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 11-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 913,37.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında davalı tarafından (44,40.TL+183,95.TL=) 228,35.TL harçtan mahsubu ile bakiye 685,02.TL ‘nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 12-Davacı tarafından yatırılan 497,11.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 13-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 34,30.TL dosyanın istinafa gidiş/dönüş gideri olmak üzere toplam 155,60.TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 15-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 16-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.