Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2323 E. 2021/1918 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2323 Esas
KARAR NO: 2021/1918 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2014/995 Esas 2019/212 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı firmaya ait ihraç mallarını Çin/Qingdao limanına taşıdığını, davalı ile dava dışı alıcı … Ltd firmasının anlaşması üzerine taşınan malların Türkiye’ye iadesine karar verildiği, davalı şirkete çıkış ihbarının gönderilmesi için sistem kaydına ilişkin formun e posta ile gönderildiğini, yükü taşıyan geminin 10/10/2013 tarihinde İzmir Limanına geldiğini ve buna ilişkin bildiriminde davalıya yapıldığını, bildirime rağmen davalının malı uzun süre gümrük işlemlerini tamamlamadığını, davalı ile temasa geçildiğini ve malın gümrük te bekleme süresinin dolacağını ve devletleşeceğinin bildirildiğini, malın gümrükte bekleme süresi dolduktan sonra navlun ve demuraj faturalaranın gönderildiğini, davalı tarafından faturaların alındığını ve itirazda bulunulmadığını, davalı ile yapılan görüşmelerde borcu ödemek için süre istediğini, davalının faturaları alıp itirazda bulunmadığını, 25.001,62 dolarlık borcu ödemediği için icra takibi başlatıldığını, icra takibine itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı firmaya ait ihraç mallarını Çin Qingdao limanına deniz yolu ile taşıdığını, bahsi geçen malların bu ülkede faaliyet gösteren alıcı … Ltd şirketine gönderildiğini, ancak davalı ile davadışı alıcı … Ltd şirketinin anlaştığını ve bu nedenle malların Türkiye ye iadesine karar verildiğini, malların 10/10/2013 tarihinde İzmir Limanına geldiğini, davalıya bildirimin yapılmasına rağmen İzmir Limanından gümrük işlemlerinin gerçekleştirilmediğini, davalıya demuraj ve navlun faturalarının gönderildiğini, faturaların tebliğ alındığını, süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, paranın ödenmediğinden başlatılan takibe davalı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğinden İstanbul 17 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/995 sayılı dosyası ile itirazın iptalinin davasının açıldığını belirterek mahkememizin 2014/995 esas sayılı dosyası ile bu dosyanın birleştirilmesi yönünde talepte bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili firmanın dava dışı …. Ltd Şti isimli Çin firmasına kuru kayısı ihracatı konusunda anlaştığını, malları alıcı … firmasının aldırdığını, navlun bedelini debu firmanın ödediğini, malların Çin’e ulaşmasından sonra alıcı tarafından beğenilmemis ve ayıplı olduğunun iddia edilmesi üzerine malın İzmir’e gönderildiğini, dava konusu alacağın davacıya noter aracılığıyla yapılan ihtara rağmen malların görülmesinin engellenmesi sonucu oluşan demuraj olduğunu, müvekkili firma ile davacı arasında bir taşıma sözleşmesinin bulunmadığını, malın dava dışı … firması tarafından davacı firmaya teslim edilmiş ve gönderilmiş olduğunu, müvekkilinin taşımayı kabul ettiğinin yanlış ve yanıltıcı olduğunu, dava konusu alacakların muhatabının ihraç mallarının alıcısı firma olduğunu, dava dilekçesinde yüklemenin dava dışı Çin firması tarafından yapıldığının kabul edilmiş olduğunu ve davalı ile arasında bir akdin bulunmadığını, yükün taşınması ile taşıma bedelinin yüklenildiğine ilişkin bir icaba davet ve icap veya kabulun olmadığını, davacı tarafın faturalara itiraz edilmediği iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin mallaın geldiğini ve taşıma bedellerinin ödenmesi haberinin bu faturaların kendisine gönderilmesi ile öğrendiğini, müvekkilinin davacı tarafa 25/11/2013 tarih ve … sayılı ihtarname gönderilerek faturalarda belirtilen malların içini bilmediklerini malı ve fatura bedellerini kabul etmeyeceklerini ihtaren bildirdiğini, bu ihtarnameye cevap verilmediğini, müvekkilinin hem mallara erişiminin engellendiğini, emtianın hangi suretle alıcısı tarafından kabul edilmediğinin anlaşılamadığını ve alıcıya karşı tazminat hakkının kullanılmasının engellendiğini, davacı tarafın fatura edilen alacak kalemlerini açıklamak zorunda olduğunu, ISPS, nezaret ücreti, deniz navlunu ve demuraj ücretlerini kabul etmediklerini, alacağın likit olmadığını, kötü niyet tazminatı ve faiz talebini kabul etmediğini belirterek dava hakkında yetkisizlik kararı verilmesini, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/04/2019 tarih ve 2014/995 Esas – 2019/212 Karar sayılı kararında;” İcra dosyası incelendiğinde; davacı tarafça 05/02/2014 tarihinde toplam 25.176,35 USD alacak için takibe geçildiği, davalı borçluya ödeme emrinin 12/02/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı tarafça 18/02/2014 tarihinde borca ve yetkiye itiraz edildiği görülmektedir. İlk olarak esas dava bakımından davalının icra dairesi yetkisine itirazının değerlendirilmesi gerekmekle; davalı icra dosyasına sunmuş olduğu borca itiraz dilekçesi ile icra dairesi yetkisine de itiraz etmiştir ancak, yetki itirazında yetkili icra dairesini bildirmemiş olduğundan usule uygun ileri sürülmeyen yetki itirazının reddi yönünde karar vermek gerekmiş ve yargılamanın esasına geçilmiştir. Eldeki dosyada uyuşmazlığın çözümü için tarafların taşıma sözleşmesindeki rollerinin tespiti gerekmekte olup;-Davaya konu olan ve dosyaya sunulan … numaralı konşimento incelendiğinde; gönderilenin davalı … Ltd. olduğu, ihbar ilgilisinin de …Ltd. olduğu, teslim acentesinin davacı … Taşımacılık olduğu, navlunun varma limanında ödeneceği ile CY/CY kayıtlarının bulunduğu anlaşılmıştır.-Davaya konu olan ve dosyaya sunulan … numaralı konşimento incelendiğinde ise ; gönderilenin KTL Taşımacılık olduğu, ihbar ilgilisinin de .. Taşımacılık olduğu, navlunun peşin ödendiği ile tahliye-istif masraflarının, demuraj, depolama, dübelleme, izleme ve yerel nakil ücretlerinin gönderilene ait olduğunun kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Buna göre anılan konşimentolardan … numaralı konşimentonun … numaralı konşimentonun ise … konşimento olduğu tespit olunmuştur. Davalının emtiaların geri taşınması talimatını kendilerinin vermediği yönündeki itirazları mahkemece kabul görmemiştir, zira; TTK 18/2 gereği, basiretli bir tacir olarak faturalara konu 30.06.2013 tarihli ara konişmentoda yer alan; -“Consignee or order: …Ltd.” ve “…” kayıtlarından 3. şahsa ciro yokluğunda varış ihbar ilgilisinin kendisi olacağını, -“…” kayıtlarından- navlunun boşaltma limanı İzmir’de kendisinin sorumluluğunda ödeneceğini,-“…” kaydından dolu konteynerin tesellüm işlemlerinin acente sıfatıyla … Taşımacılık tarafından kendisinin hesabına yürütüleceğini, -“…” kaydından; konşimentonun ön ve arka sayfasında yazılı hükümlerce navlun, navlun teferruatından olan bütün borçlar ve demurajdan kendisinin sorumlu tutulabileceğini biliyor olması gereken …Ltd, ara konşimentoya ilişkin yük çıkış ihbarının hazırlanması için kendisinden şirket bilgilerini talep eden davacı …Taşımacılık’a “taşıma talimatını kendisinin vermemiş olduğu yönünde herhangi bir itirazda bulunmaksızın” olumlu cevap vermiş, gemi henüz İzmir’e varmadan evvel 18.09.2013 tarihinde haberdar edildiği yük çıkış ihbarına karşılık 2 ay süre ile ve konteynerin 10.10.1013 tarihinde tahliyesinden sonra ise 1.5 ay süre ile sessiz kalarak herhangi bir itirazda bulunmamış, ve 25.11.2013 tarihli ilk itirazında ise ‘faturalar konusu taşımaya değil taşıma konusu emtiaya şartlı şekilde” itiraz etmiştir. Kaldı ki emtianın iadesine ilişkin deniz yolu ile taşımacılığın yükleyen/gönderen … talimatı ile gerçekleştiğine ilişkin herhangi bir delil de dosyaya sunulmamıştır. Buna göre , eldeki faturaların atıfta bulunduğu … numaralı ara konşimentoya konu taşımaya dair talimatın davalı …Ltd. tarafından verildiği ve neticesinde …Ltd.’nin faturalar konusu taşımada gönderilen sıfatı ile birlikte “…” sıfatını da haiz olduğu mahkemece kabul edilmiştir. Tüm bu açıklamaların ışığında davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın, davalının da taraf olduğu … numaralı ara konşimento uyarınca çözülmesi gerekmektedir. Anılan konşimentonun dosyaya sunulan nüshaları üzerinde, demuraj tarifesi ile demuraj uygulanmasına ilişkin herhangi bir kayıt ve ibare bulunmadığı gibi, taraflar arasında demuraj ücretine yönelik davalının sorumlu olacağına dair bir kabul yahut anlaşma da dosyaya sunulmamıştır. Davacının esas dava taleplerinden bir kalemin de demuraja ilişkin olduğu gözetildiğinde; esas davada demuraj ücretine yönelik alacak miktarı bakımından itirazın iptali davasının reddine; birleşen davada ise talep, tamamen demuraj ücretine ilişkin olmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Esas dava bakımından, takibe dayanak faturalardan navlun alacağına yönelik olarak ise; … numaralı ara konşimento gereği navlunun boşaltma limanında ödeneceğine dair “… t” kaydı gereği davalının navlun ücretinden sorumlu olacağına kanaat getirilmiştir. Son olarak boşaltma masrafları bakımından; konşimento üzerinde herhangi bir kayıt olmaması dikkate alınarak TTK 1167 maddesi gereğince, davalının bu masraf kalemleri bakımından da sorumluluğu kabul edilmiştir. Dosyada 3 ayrı heyetten bilirkişi raporu alınmış olmakla mahkemece makul, denetime ve hükme elverişli bulunup benimsenen 02/05/2017 tarihli rapordur. Zira; konşimentoya ilişkin yük çıkış ihbarının hazırlanması için kendisinden şirket bilgilerini talep eden acente …Taşımacılık’a “taşıma talimatını kendisinin vermemiş olduğu yönünde herhangi bir itirazda bulunmaksızın” olumlu cevap vermiş, gemi henüz İzmir’e varmadan evvel 18.09.2013 tarihinde haberdar edildiği yük çıkış ihbarına karşılık 2 ay süre ile ve konteynerin 10.10.1013 tarihinde tahliyesinden sonra ise 1.5 ay süre ile sessiz kalarak herhangi bir itirazda bulunmamış, ve 25.11.2013 tarihli ilk itirazında ise ‘faturalar konusu taşımaya değil taşıma konusu emtiaya şartlı şekilde” itiraz etmiş olan davalının taşıma talimatını vermediğinden ve malları gönderilen olarak teslim almadığndan bahisle navlun ücretinden sorumlu olmayacağına dair görüş ve rapor mahkemece hakkaniyete ve hukuka uygun görülmemiştir. Aynı şekilde demuraj ücretine ilişkin bir kayıt, anlaşma veya kabu olmaksızın davalının teslim almadığı ve tasfiyeye tabii tututan emtialara ilişkin demuraj ücretinden sorumlu tutulması da hakkaniyete ve hukuka uygun görülmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur “gerekçesi ile, A)Esas davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına itirazın kısmen iptaline, takibin 4.311,62 USD asıl alacak bakımından devanmına, bu alacağa takip tarihinden itibaren … sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, fazlaya dair davanın reddine, B) Birleşen davanın REDDİNE, Alacak miktarı yargılama neticesinde anlaşılmakla icra inkar tazminatı taleplerinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Müvekkili … davalı firmaya ait ihraç ettiği mallarını Çin Qingdao limanına deniz yolu ile taşıdığını, davalı borçlunun icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinin 4. Maddesinde açıkça işi kabul ettiğini, Bahsi geçen mallar Çin’de faaliyet gösteren alıcı … Ltd. şirketine gönderildiğini, ancak detayları müvekkili şirketçe bilinmemekle birlikte, davalı ve dava dışı alıcı … Ltd. şirketinin anlaşmaları olması üzerine malların Türkiye’ye iadesine karar verildiğini, bunun üzerine mallar, yükleyicisinin … Ltd. şirketi olduğu ve alıcısının da davalı şirket olduğu yeni bir yükleme ile davalı şirkete gönderilmesi talep edildiğini, Bunun üzerine Davalı’ya ÇIKIŞ İHBARI’nın gönderilmesi için sisteme kaydının yapılması ve dosyanın hazırlanması için doldurulması gerekli form e-posta ile gönderildiği, firma ise formu doldurup müvekkil şirkete gönderdiği, mail dosya içerisinde mevcut olduğunu, Mallar 10.10.2013 tarihinde İzmir Limanı’na geldiği ve buna ilişkin bildirim davalıya yapıldığını, davalının bildirime rağmen malını İzmir Limanı’ndan gümrük işlemlerini uzunca bir süre gerçekleştirmediğini, bunun üzerine müvekkili derhal davalı ile temasa geçtiği, malların burada beklemesi halinde demuraj oluşacağını ve malların devletleşeceğini bildirdiğini, malın gümrükte bekleme süresi dolduktan sonra da davalı-borçluya demuraj ve navlun faturaları gönderildiği, faturalar tebliğ alındığı ve süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davalı şirket, müvekkili tarafından gönderilmiş faturaları tebliğ aldığını, gerek itirazında gerekse çektiği ihtarnamede açıkça kabul ettiğini, faturalara itiraz süresi 8 gün olup, davalı şirket 8 gün içinde faturalara itiraz etmediğini, Yapılan görüşmelerde, öncelikle borçlarını ödemek için süre istemişler, sonrasında da malı kendilerine sormadan geri getirdiklerini, bu borcu da malın yükleyicisinden almalarını beyan ederek görüşmeleri sonlandırdıklarını, davalıya malın kendilerine sormadan getirmelerinin zaten mümkün olmadığı, kendilerine ilgili mesajların gönderildiği, hatta malın geri gelişi sırasında navlun faturasının kendilerine tebliğ edildiği hatırlatılmasına rağmen bu tavırlarında ısrar ettiklerini, davalı, 25.11.2013 tarih ve … yevmiye nolu İzmir Kemalpaşa … Noterliği’nden göndermiş olduğu ihtarname sunulduğu, bu ihtarnamede davalı açıkça navlun faturasına itirazları olmadığını ancak malın bozulup bozulmadığı görmek istediklerini beyan ettiklerini, malı görmek için müvekkili şirketten izin almak gibi bir gereksinmeleri olmadığın bilen davalı, kötüniyetli olarak ihtarname keşide ederek süreci uzatmak için çaba sarfettiğini, Davalı-borçlu faturaları tebliğ alıp herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi 25.011,62 USD bedeli ödemediği için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmışsa da davalı-borçlu haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak davalı tarafından itiraz edildiğinden işbu davayı ikame etmek zorunda kalındığını, ayrıca icra takibinden ve işbu asıl davadan sonra demuraj alacağı oluşmaya devam ettiğinden 40.860,00 USD bedelli birleştirme talepli bir dava daha ikame edildiğini, bu dava da işbu asıl dava ile birleştirildiğini, Davalı şirketin, yapılan işten haberi olduğunu gerek icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesinde, gerek gönderdiği ihtarnamede gerekse davaya verdiği cevap dilekçesinde açıkça kabul etmekte olduğunu, davalı, çıkış ihbarına ilişkin formu mail olarak aldığını ve doldurup geri gönderdiğini de açıkça kabul etmekte olduğunu, Çıkış ihbarı, malın İzmir limanına geldiğine ilişkin mailleşmeler ve faturalar açıkça kabul edilmekteyken davalı yan kendi kusuru ile kasten ve kötü niyetli olarak teslim almadığı mallar için oluşan demuraj bedelini ve navlun bedelini kabul etmediğini, davalı yanın, bedeli ödememek için ileri sürdüğü iddialar gerçekleri yansıtmadığından tarafımızca kabulü mümkün olmadığını, Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/98 Talimat numaralı dosyası ile davalı yan ticari kayıt ve defterlerin incelendiği 13.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişi davalı yana ait ticari defter incelemesinde müvekkili tarafından kesilen 11.10.2013 tarih … sayılı 541,62 USD tutarlı, 11.10.2013 tarih ve … sayılı 270,00 USD tutarlı, 11.10.2013 tarih … sayılı 3.500,00 USD tutarlı faturaların ticari defter kayıtlarına işlendiğini belirttiğini, ancak müvekkili şirket tarafından söz konusu faturalara ilişkin bir ödeme alınmadığı gibi davalı şirkette ödediğine dair herhangi bir delil dosyaya sunamadığını,Yukarıda da belirtildiği üzere davalı şirket söz konusu faturayı tebliğ almış ve süresi içerisinde faturaya itiraz etmediğini, bu hususu da çekmiş olduğu ihtarname de açıkça kabul ettiğini, bilirkişi de raporunu tanzim ederken bu hususu atlamayıp “faturanın davalı tarafça teslim alınmış olduğu ancak yevmiye kaydına alınmamış olduğu görülmüştür. Teslim alındığına yönelik kanıya varılma yolu ise davalı tarafça davacı tarafa Kemalpaşa … Noterliği kanalıyla 25 Kasım 2013 tarihinde gönderilen ihtarnamenin içeriğinde kayıtlara alınmayan faturanın da ihtarnameye dâhil edilmesinden anlaşılmaktadır. Muhatabın eline ulaşmayan faturaya ihtarname düzenlemesi gibi bir işlem olmayacağı ortaya çıkmaktadır.” kanaati ile son derece net bir sonuca ulaştığını, bilirkişinin sadece mantıksal bir düşünme ile davalının beyanlarındaki tutarsızlığı ortaya koymakta olduğunu, Davalı vekili 2. cevap dilekçesinde “malın tasfiyelik olduğunu ve tasfiyelik malı davalı firmanın tasfiye kurumundan satın aldığı” ifade ettiğini, davalı şirket müvekkili şirkete demuraj bedellerini ödemekten kaçınarak malın devletleşmesini yani tasfiyelik hale gelmesini sağladığı akabinde ise Gümrük Müdürlüğü tarafından tasfiyelik hale getirilen malı satın aldığını, davalının bu tutumu müvekkile ödeme yapmaktan kaçındığını ve malın kendisine teslimini istediğinin en açık göstergesi olduğunu, Davalı tarafından müvekkili şirkete gönderilen dosyada mübrez İzmir Kemalpaşa … Noterliğinin 25.11.2013 tarihli ihtarnamesinde de açıkça navlun ücreti ve demurajın davalı tarafından kabul edildiği görülmekte olduğunu, davalının gümrükteki malları muayene ederek yükün bozuk olup olmadığını kontrol etmesi müvekkilinin onayına ya da iznine bağlı bir işlem olmadığını, ayrıca malın davalı tarafından incelenmek istenmesi açıkça yükün tesliminin istendiği yönündeki iradelerini göstermekte olduğunu, davalı taraf navlun, demuraj ve navluna bağlı sair ücretleri ödemeden malları teslim alma çabasına girmiş ve neticede tasfiye kurumundan malları teslim aldığını, işbu durum dahi başlı başına fatura ödemelerinin kötü niyetli olarak yapılmadığının göstergesi olduğunu, Dosyada alınan raporlardan 02.05.2017 tarihli raporda bilirkişi heyeti isabetli olarak iddialarını destekler nitelikte tespitlerde bulunarak, eldeki faturaların atıfta bulunduğu …no’lu ara konişmento konusu taşımaya dair talimatın davalı tarafından verilmiş olduğuna ve neticesinde davalının faturalar konusu taşımada “gönderilen/alıcı” sıfatı yanısıra “taşıtan” sıfatına da havi olduğuna kanaat getirildiğini, Davalının, faturalara konu taşıma işinin talimatı tarafımızca değil dava dışı … tarafından verildiği, dolayısıyla … Taşımacılığın muhatabının … olduğu iddiası hiçbir delille ispatlanamadığının tespit edildiğini, ayrıca emtianın iadesine ilişkin deniz yolu ile taşımacılığın yükleyen/gönderen … tarafından karşılanacağını gösteren herhangi bir sözleşmesel unsura dosyada rastlanamadığı tespit edildiğini, ara konşimentodaki kayıtlardan da anlaşılacağı üzere davalı şirketin basiretli tacir olması nedeniyle sorumluluklarını biliyor olması gerekmekte olduğunu, kaldı ki olayda en önemli husus, davalının özellikle malın millileşmesini bekleyerek, ihaleye girip, konteyner içindeki malı satın alması olduğunu, bu husus 02.05.2017 tarihli raporda değerlendirilmediğini, 02.05.2017 tarihli raporda Gümrük Müşaviri Sn. … tarafından yapılan teknik incelemede bir husus atlandığını, Çin firmasının malların geri götürülmesi talimatı davalı şirkete bildirilmekle kalmadığı davalı gönderilen formu doldurup geri göndererek malların geri getirilmesine onay da verdiğini, müvekkili şirketin taşıma işini bildirimsiz ve onay almadan yapma gibi bir durum söz konusu olmadığını, zaten deniz taşımacılığı büyük maliyetler içerdiğinden genel ticaret kuralları gereği hiçbir şirket kendi kendine taşımacılık yapmayacağını, 12.12.2016 tarihli davalı defter incelemesini içeren Bilirkişi Raporu incelendiğinde, 11.10.2013 tarihli, toplam bedeli 4.311,62 USD tutarlı üç adet davacı yanın kestiği faturaların davalı kayıtlarına TL kur üzerinden çevrilerek 8.526,23 TL olarak alındığı, daha sonra davacı müvekkili şirkete nakden ödeme yapıldığı şeklinde kasa hesabından çıkışının yapıldığı ancak ödeme yapıldığını ispatlayan banka ödeme dekontu veya davacı şirketçe imzalanmış herhangi bir evrak sunulamadığı; 18.11.2013 tarihli, … nolu 6.300 USD bedelli davacı faturasının davalıya teslim edilmiş olmasına rağmen hiçbir şekilde davalı kayıtlarına alınmadığı açıkça tespit edildiğini, Taraf defter ve mali kayıtlarında yapılan tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davalının 16.011,62 USD davacıya borçlu olduğu zaten tespit edildiğini, bunun dışında kalan kısımlar demuraj alacağına ilişkin olduğu, demuraj ücretinin davalı …Ltd.’den talep edilemeyeceği belirlenmesine karşın boşaltma gideri ve navlunun taşıtan olması sebebiyle davalıdan talep edilebileceğine kanaat getirildiğini, bu tespitler birbiri içinde çelişmekte olduğu, bilirkişinin de raporda atıfta bulunduğu Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas – … Karar sayılı bozma ilamı incelendiğinde, davalının taşıtan olarak tespiti halinde demurajdan da sorumlu olması gerektiği belirtilmekte olduğu, bilirkişilerin davalıyı taşıtan olarak kabul ettikten sonra, neden demurajdan sorumlu tutulmadığı taraflarınca anlaşılamadığını, yerel mahkemenin de gerekçeli kararında işbu 02.05.2017 tarihli yukarıda itiraz edilen raporu neden esas aldığı da anlaşılamadığını, 15.11.2017 tarihli raporda bilirkişi heyeti tarafından müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda müvekkilinin davalıdan takip tarihi olan 05.02.2014 tarihinden itibariyle 25.011,62 USD alacaklı olduğu açıkça tespit edildiğini, raporun 9. Sayfasında davacı ile davalı şirket arasındaki e-posta yazışmaları, yük çıkış formunun davalı tarafından doldurulması, navlun faturasının 8 gün içinde iade edilmeyip davalı şirket tarafından şirket kayıtlarına intikal ettirilmesi, gider ve KDV hesaplarında hiçbir işlem yapılmaması vb. hususların davalı şirketin gönderilen sıfatının yanı sıra taşıtan sıfatına da haiz olduğu sonucunu doğurduğu isabetli olarak tespit edildiğini, bu tespitin sonucu olarak Yargıtay ve Türk Ticaret Kanunu uyarınca gönderilen ve taşıtan sıfatı davalı tarafta birleştiğinden navlun ve demuraj borcundan sorumlu olduğuna kanaat getirildiğini, Yine isabetli olarak davalı şirketin yükü kontrol etmek istemesine rağmen kontrol edememesi yükü teslimden imtina hakkı vermediği gibi yükte zıya veya hasar iddiası söz konusu ise gerekli muayeneyi malı teslim almasından itibaren 3 gün içinde yaparak taşıyana ihbar etme hak ve sorumluluğuna sahip olduğu tespit edildiğini, işbu davada başından beri davalının kötüniyetli davrandığı beyan edildiğini, bilirkişilerin de tespitleri sonucunda bu iddiamız doğrulanmış ve alacak hakkımızın varlığı ispatlandığını, 02.05.2017 tarihli bilirkişi raporuna davalının özellikle malın millileşmesini bekleyerek, ihaleye girip konteyner içindeki malı satın alması hususunun bilirkişilerce değerlendirilmediği hususunda itiraz ettiklerini, bu husus işbu bilirkişi raporunda tespit edildiğini, ancak bu 15.11.2017 tarihli raporda da demuraj alacağına ilişkin yapılan hesaplamada, taraflarınca demuraj alacağına ilişkin açılan ve Mahkemece birleştirme kararı verilen ek dava bilirkişilerce dikkate alınmadığını, ek dava dikkate alınmadığından demuraj hesabı eksik olduğunu, 15.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişi heyeti açıkça faturanın içeriğindeki mal veya hizmetten farklı bir mal veya hizmet alınmış ise fatura tarihinde veya tutarında bir yanlışlık varsa TTK’nın 21. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde itiraz etmesi gerektiğine kanaat getirdiğini, devamla aksi takdirde içeriği kabul etmiş sayılacağını, tüm bu hususlar (davacı ile davalı şirket arasındaki e-posta yazışmaları, yük çıkış formunun davalı tarafından doldurulması, navlun faturasının 8 gün içinde iade edilmeyip davalı tarafından şirket kayıtlarına intikal ettirilmesi, gider ve KDV hesaplarında hiçbir işlem yapılmaması vb.) davalı şirketin gönderilen sıfatının yanı sıra taşıtan sıfatını haiz olduğu sonucunu doğurmakta olduğunu, kısacası gönderilen ile taşıtan sıfatı davalıda birleştiğini, kural olarak navlun ve demuraj ücretinin borçlusu taşıma sözleşmesinin tarafı olan taşıtan olduğunu, (TTK m. 1200) işbu davada davalı gönderilen ve aynı zamanda taşıtan olduğundan navlun ve demuraj borcundan sorumlu olduğunu, Dosyada alınan son iki 10.10.2018 ve 15.11.2017 tarihli bilirkişi raporları lehlerine olmasına rağmen yerel mahkeme eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelere sahip 02.05.2017 tarihli bilirkişi raporunu hükme esas alması kabul edilemez olduğunu, davalının açıkça demuraj borcundan sorumlu olduğu 10.10.2018 ve 15.11.2017 tarihli bilirkişi raporlarında tespit edildiği gibi ve yukarıda yer alan beyanlar ile de ortada olduğunu, açıklanan nedenlerle 10.10.2018 tarihli bilirkişi raporunun 5. Sayfasının ilk paragrafında tespit edildiği üzere davalı 270 USD ve 3.500 USD navlun faturası ile 19.080 USD tutarındaki demuraj ücretinden yani toplam 23.391,62 USD’den sorumlu olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kısmen kabul kararının kaldırılmasına, hem asıl davanın hem de birleşen davanın kabulüne, icranın geri bırakılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Esas dava yönünden, davacının talebinin kabulüne karar verilen 4.311,62 USD (dava tarihindeki kur üzerinden 8.623,54 TL) lik miktar dışında davanın reddolunan kısımları yönünden istinaf talepleri olmayıp, bu yönden kararın onanmasını talep ettiklerini, ancak davanın kabulüne ve takip dosyasının 4.311,62 USD (8.623,54 TL) lik miktar üzerinden faizleri ile birlikte devamına karar verilen kısım yönünden istinaf başvurusunda bulunduklarını, davacının davasının tamamen reddine karar verilmesi gerektiğini,Yerel mahkeme gerekçeli kararında özetle; … numaralı ara konişmentoda gönderilenin davalı …şirketi, teslim acentesinin ise davacı … Taşımacılık şirketi olduğu, … numaralı ana konişmentoda gönderilenin ve ihbar yetkilisinin … Taşımacılık şirketi olduğu, …şirketinin gönderilen sıfatı ile birlikte taşıtan sıfatını haiz olduğu, çünkü; Ara konişmentoya konu yükün çıkış ihbarı için, herhangi bir itirazda bulunmaksızın şirket bilgilerinin verildiği, Faturalar konusu taşımaya değil taşıma konusu emtiaya şartlı şekilde itiraz ettiği, Emtianın iadesine ilişkin … şirketi tarafından bir talimat verildiğine dair delil sunulamadığının tespit edildiği belirtildiğini, Diğer yandan esas davadaki ve birleşen davadaki demuraj ücretinin ara konişmentoda demuraj uygulanmasına ilişkin bir kayıt bulunmadığından davanın reddine ilişkin kısım da bu şekilde gerekçelendirildiğini, Müvekkilinin demuraj bedelinden sorumlu tutulamayacağına ilişkin gerekçe ve karara itirazımız bulunmamakla birlikte esas davada kabul edilen miktar yönünden de müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, eksik inceleme ile hüküm tesis edildiği ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, Dosya kapsamında alınan 5 bilirkişi raporundan hükme esas alınan 02.05.2017 tarihli 4. Bilirkişi raporu, hükme esas alınmaya elverişli olmadığını, … no’lu konşimento yu esas alan 1. Raporun bilirkişi heyetinden hukukçu bilirkişi, PROF.DR …, açık ve net bir şekilde, davalının TTK 1203 m.si çerçevesinde yükü teslim almasının gerektiğini, yükün teslim alınmadığını ve gümrük tarafından tasfiye edilmesi karşısında, (ek raporunda da, yükün kontrol edilmek istenmesinin, teslim alınması anlamına gelmediğini açıklayarak) teslim alınmanın gerçekleşmediği, dolayısı ile, davalının navlun ve demuraj bedelinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı açıklandığı, keza bu ilk raporda, 1207 m.si anlamında davalının taşıtan olmadığı, bu sebeple de davalının dava konusu alacak kalemlerinden sorumlu olmadığını açıkladığını, bu rapor sonrasında, Mahkemenin yeniden bilirkişi incelemesi yaptırması, davacı tarafın, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi talebinin kabulü sebebiyle gerçekleştiğini, Bu raporun bilirkişi heyeti, davacı tarafın bu iddiasına mukabil, taşımadan doğan hakları, muhasebe tekniğinin dışında, yeniden değerlendirmeye aldıklarını, Diğer yandan; Bilirkişi heyeti, davalı şirketin muhasebe kayıtlarında 5 adet faturanın; gider olarak kaydedilmediği, maliyeye beyan edilmediği, (büyük olasılıkla sehven) deftere yazıldığı, ancak, ihtarnameden de anlaşılacağı üzere, iade edilmiş toplam 14.011 $ lık fatura bedellerinden davalıyı sorumlu tutması, “esas konşimentoda, gönderilen olarak yer almaması sebebiyle” yanlış olduğunu, Mahkemenin esas aldığı bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde de yer alan hususlarda özellikle delillerin değerlendirilmesinde ve hukuki değerlendirmede hataya düştüğünü, TTK nun 1203 ve 1207 hükümlerini yanlış yorumlandığını, Davalı tarafından çıkış ihbar formunun doldurulmasına ilişkin davacı tarafın iddiası kabul edilmiş buna dayanılarak formun doldurulması, yükü teslim alma olarak değerlendirildiğini, Keza yükü kontrol etme talebi de yükü teslim almak olarak değerlendirildiğini, gerek cevap dilekçelerinde ve gerekse, ilk bilirkişi raporunda, TTK nun … ve … hükümleri çerçevesinde bu değerlendirme yapıldığı, yükün teslim alınmaması ve ürünlerin bozulması karşısında, gümrük tarafından millileştirmenin yapıldığı kabul edildiğini, Bilirkişi heyeti, davacı tarafın dava dilekçelerinde; “borca itiraz dilekçesinin 4.bendindeki “davacının muhatabı alıcı (ürünü satın alan) firmadır” şeklindeki beyanı “davalı işi açıkça kabul etmiştir” şeklindeki yoruma itibar ettiğini, oysa bu iddia taraflarından cevaplarında açıklandığı, iddiaların yanlış değerlendirme ve dayanaktan yoksun olduğu da izah edildiğini, Mahkemece alınmış ilk ve ikinci raporlarda; … Numaralı ilk konişmentoda, davalı müvekkili … Ltd. Şti’nin adı bulunmadığı, bu sebeple de taşınan yükler bakımından sorumlu tutulamayacağı,… nolu ikinci konişmentoda … şirketinin gönderilen sıfatında olduğu fakat TTK m.1203 uyarınca yükü teslim alması gerektiği, aksi halde alacak kalemlerinden sorumlu tutulamayacağı görüşünde olduğu, Ancak navlun sözleşmesi uyarınca gönderilenin navlun ve eklerini ödediği zaman yükü teslim alma hakkına sahip olabileceği,gönderilenin yükü teslim almaması halinde TTK m.1207 uyarınca taşıyanın navlun sözleşmesinin tarafı olan taşıtandan talepte bulunabileceği açıklandığı, Yükün tesliminin talep edildiğinin kabulü için ise fiilen ve hukuken yükün teslim alınabilmesi için aranan koşulların gerçekleşmesi gerektiği, salt muayene isteğinin yükün teslimini talep anlamına gelmediği mütalaa olunduğu, Bu anlamda davalı müvekkil şirketin taşıtan sıfatını haiz olmadığı, yükü kontrol talebinin yükü teslim alma anlamı taşımadığı ve yükü teslim almadığı tespit olunduğu, bu doğrultuda alınan sonraki bilirkişi raporları hükme esas oluşturabilecek nitelikte olmadığını, Taşıtan ve Gönderilen sıfatının davalıda birleşmesi hususu; Yerel mahkeme bilirkişi raporunu da esas alarak oluşturduğu gerekçesinde, davacı tarafından gönderilen faturaların davalı tarafından kayıtsız şartsız teslim alındığını ve kabul edildiğini var sayarak, davalının fatura içeriğine itiraz etmediğinden bahisle, TTK 21/2 hükmü çerçevesinde, davalının malı kabul ettiği sonucunu çıkarmıştır. davalı tarafından faturaların (delillerimiz arasında yer alan) ihtarname ile iadesi hususunu gözetilmediğini, Diğer yandan, taşıtmanın (yükleme olarak da kabul edilebilir) davalı tarafından kabul edildiği hususunu, davacının davalıya çektiği faksın cevaplanması olarak değerlendirdiğini, oysa, yükleten olarak …Ltd gönderilen olarak ise … Ltd olarak gösterilen … numaralı konşimento uyarınca gönderilen davalı … Ltd nin navlun ücretinden sorumlu olabilmesi için TTK m.1203 uyarınca yükü teslim almasının gerekli olduğu, yükün teslim alınmadığı ve gümrük kanununca tasfiyeye tabi tutulduğunun tespit edilmesi karşısında, davalının navlun ve demuraj bedelinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, Daha da önemlisi; davalının yükü teslim almamasının sebebi, Yükleten çin firmasının, davalı tarafından kendilerine satılmış olan ürünün, bozulmuş olması iddiası olduğu, dolayısı ile, davalının, yükün tesliminden önce yük üzerinde inceleme yaparak, kendi kusurundan kaynaklanan bir fermantasyonun bulunmaması halinde, yükü teslim almayacağı, çünkü, yükün satışının gerçekleşmiş olduğu, artık satıcı olan davalının kusurundan kaynaklanmayan bozulmanın, alıcı çin firmasinın kusuru olarak değerlendirileceği, dolayısı ile davlının yükü teslim almayacağı, organik tarım hukuku çerçevesinde, artık (navlun addedilen) organik ürünün, çin li firmaya ati olduğunun kabulü ve dolayısı ile taşıtanın da (yükleyen) davalı değil, yükleten firma olacağını, bu sebeple de, davalı tarafın yükü görmeden kabulü mümkün olmadığı gibi, taşıtan ile gönderilen sıfatının davalıda birleşmesi mümkün olmadığını, çünkü yükün bozulmamış olması karşısında, davalı yükün ne taşıtanı, ne de gönderileni olduğu, Davaya cevap dilekçesinin 2.6 nolu maddesinde belirttikleri ve dosyaya da dilekçesi ekinde sunduğu üzere; davalı müvekkili şirket tarafından 25.11.2013 tarihli, … yevmiye nolu ihtarname çekilerek faturaların davacı firmaya iade edilerek malın sağlamlığı konusunda malın içeriği hakkında 3 gün içerisinde bilgi verilmediği, malın gümrük sahasında sağlamlığının ve bozulup bozulmadığının kontrolü konrolü konusunda gerekli iznin verilmemesi halinde faturaları ve faturaya konu malları kabul etmeyeceklerini ihtar ettiğini, Dosya kapsamından davacının, yükü kontrol ettirmediği, bu sebeple de davalı müvekkillerin faturaları kabul etmedikleri ve yükü teslim almanın da gerçekleşmediğini, Nitekim ticari defterlerin incelenmesi neticesinde yine sayın mahkemece Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk mahkemesine yazılan talimat ile alınmış bilirkişi … tarafından hazırlanan 12.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu 8.526,23 TL tutarında 3 adet faturanın davalı şirketçe kayıt altına alınmasının yanı sıra bunları noter kanalıyla iade ettiği, 6.300,00 USD bedelli faturanın ise davalı tarafça kayda alınmamış olduğu, 9.000 USD Bedelli faturanın ise davalı tarafça teslim alındığına dair bir kayıt bulunmadığı belirtildiği, dolayısıyla faturaların kabul edilmiş olmadığı bilirkişi tarafından da belirtildiğini, Formun doldurulmuş olması ise yükün teslim alındığı ve fatura içeriğinin kabul edildiği anlamına gelmediğini, davalı şirkete gönderilen mail içeriğinde çıkış ihbar formu olarak geçen bu form, alıcının ve çıkış limanının teyidi niteliğinde olup yükü kabul anlamına gelmediğini, yerel mahkeme ve bilirkişiler tarafından bu husus hatalı değerlendirilmekte olduğunu, Bu anlamda faturaların ve faturaya konu malların kabul edilmediği açık iken, salt formun doldurulmuş olması ile üç faturanın deftere işlenmiş olmasının taşıtan sıfatı doğurmayacağı açık olduğunu, Diğer yandan davalının yükü kontrol etmek istemesine rağmen kontrol edememesinin yükü teslimden imtina hakkı vermediğinin kabul edilmesi, yükü teslim almakta zorunluluk yaratmakta olduğu ki TTK düzenlemesine aykırılık teşkil edecektir. yükleten çin firması, yükün bozuk olduğunu iddia ederek iade amacıyla ürünü geri gönderdiğini, yük içerisindeki gıdaların bozuk olup olmadığı, bozuk ise bunun kimin kusuru ile meydana geldiği, kusur kendisinde değilse yükü teslim almaktan imtina edebileceği, bu aşamadan sonra artık yükün Çinli firmaya ait olacağı, taşıtanın da davalı şirket değil, yükleten firma olacağı, yükün bozulmamış olması durumunda davalı firmanın yükü teslim almayacağı, Yükte ziya/hasara ilişkin davacı tarafa açılmış bir davadan söz edilmediği hususu da yanlış değerlendirilmekte olduğu, dosya kapsamında, yükün bozulduğuna ilişkin ve millileştirme işlemlerinin uygulandığına ilişkin ilk bilirkişi raporunda dahi tespitler bulunmakta olduğu, bu sebeple bilirkişilerce dosya kapsamındaki belgeler eksik incelendiğini, Gönderilenin yükü teslim alması, taşıyanın rızasıyla yük üzerinde fiili hakimiyet elde etmesi, yani yükün vasıtasız zilyedi olması olduğu, gönderilen bu suretle yükü “kabul” etmekte olduğu, oysa dava konusu olayda davalı müvekkil şirket değil fiili hakimiyet altına almak, kontrol dahi yapamadığını, gönderilenin yukarıda sayılan (TTK. 1069) ödemelerden sorumlu durumuna düşmesi için sadece yükü teslim alması yeterli olmayıp, navlun sözleşmesinde bu ödemelerin gönderilen tarafından yapılacağının kararlaştırılmış bulunması veya konişmentoda navlunun gönderilen tarafından ödeneceğine dair hüküm bulunması veyahut konişmentoda çarter partiye atıf bulunması çarter partide de bu konuda hüküm bulunması olduğu, somut olayda bu koşulların hiçbiri müvekkili yönünden gerçekleşmediğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda davacının davasının kısmen kabul edilen 4.311,62 USD lik alacak yönünden kaldırılarak, davacının davasının tamamen reddine, itirazın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl Dava; deniz taşıma sözleşmesi nedeniyle oluşan navlun, demuraj v.s. ücretin tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Birleşen dava ise, asıl davaya konu icra takip tarihinden sonra oluşan demuraj ücreti alacağının tahsili talebiyle açılan alacak davasıdır. Mahkemece,A)Esas davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına itirazın kısmen iptaline, takibin 4.311,62 USD asıl alacak bakımından devanmına, bu alacağa takip tarihinden itibaren … sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, fazlaya dair davanın reddine, B) Birleşen davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Uyuşmazlık ise; davalı tarafça yurt dışına ihraç edilen malların sözleşmede belirlenen niteliklere sahip olmaması nedeniyle ithalatçı firma tarafından teslim alınmayıp, Türkiye’ye iade edilmesi nedeniyle, oluşan masraflar (navlun, demuraj v.s.) nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır. Somut olayda, Davacı …’nin davalı firmanın Çin’de faaliyet gösteren alıcı … Ltd. ‘ne ihraç ettiği malları Çin Qingdao limanına deniz yolu ile taşıdığı, bahsi geçen malların Çin’de faaliyet gösteren alıcı … Ltd. Şirketi ile davalı şirketin aralarındaki uyuşmazlık sonucu ve kendi aralarında anlaşmaları olduğu iddiasıyla malların Türkiye’ye iadesine karar verildiği, bunun üzerine malların, yükleyicisinin … Ltd. şirketi olduğu ve alıcısının da davalı şirket olduğu yeni bir yükleme ile davalı şirkete gönderilmesinin davacıdan talep edildiği, bunun üzerine davacı tarafından davalı’ya çıkış ihbarı’nın gönderilmesi için sisteme kaydının yapılması ve dosyanın hazırlanması için doldurulması gerekli formun e-posta ile gönderildiği anlaşılmıştır. Davacı çalışanı … … mail adresinden 16.09.2013 tarih ve 2,39 saatli olan ve davalının “… “ mail adresine gönderilen bir mail de “30.08. de Qıngdao’dan çıkıp İzmir’e gelecek yükünüz için çıkış ihbarı yapılabilmesini teminen ekte sunulan firma kartının doldurulup gönderilmesinin istenildiği, Yine 16.09.2013 tarih ve 16,02 saatli cevabi mailde ise “…” adresinden “…” adresine “ form ektedir içerikli mail gönderildiği, … …. adresinde … adresine, gönderilen 18.09.2013 tarih ve 16,06 saatli diğer bir mailde isc “ yüklemeye ilişkin çıkış bilgilerinin ekte olduğunu, tahliye limanı, mal cinsi, geçici kabul gibi bilgilerin istenildiği, Bu bildirimde yükletenin Oingdao, alıcının davalı firma, yükü taşıyan geminin …, konşimento numarasının konteynerin … numarasının …, kap adedinin 1600 karton ve 20.800 kg kuru kaysı ve incir olduğu ve bu bilgilerin doğruluğunun teyidinin istenildiği, … … adresinde … adresine gönderilmiş olan 18.11.2013 tarih 14,03 saatli diğer bir mailde ise “ …, bu gün yapmış olduğumuz telefon konuşmasına istinaden istediğiniz bilgileri özet halinde tekrar bilginize sunuyorum. Ekte millileşme kararı bilginize sunulmuştur “ denildiği, ve yük ordinosunun henüz alınmadığını 45 gün içinde yükün gümrükten çekilmemesi halinde tasfiye edileceğini süre bitiminden evvel konteynırın boşaltılmasını, aksi halde malın tasfiye edilmesinde sorumlu olmayacaklarını, ayrıca aynı mailde demuraj dökümünün de gösterildiği,… Ltd. firması tarafından düzenlenmiş olanı No:.. … sayılı 30.08.2013 tarihli konşimentoda yükleten firmanın Oingdao /Çin, alıcı firmanın davalı … Ltd. Türkiye firması olduğu, taşıyan gemi adının … isimli gemi, yükleme limanının Oingdao, boşaltma ve teslim limanının İZMİR gösterildiği, taşınan eşyanın 1600 karton kuru kaysı ve incir olduğu, konteynır ısısının + 10 C. (santigrad) olarak gösterildiği, teslim acentesinin davacı … firması olduğu ve ücret bölümünde “ …” ibaresinin bulunduğu,… Ltd. firması tarafından düzenlenmiş olan … SAYILI 30.08.2013 tarihli konşimentoda ise yükletenin … Ltd., alıcının … A.Ş. gösterildiği, gemi isminin … , yükleme limanının OINGDAO/Çin, boşaltma Limanının …, teslim limanın İZMİR gösterildiği, konteynır numarasının …, … , YÜKÜN 1.600 KARTON 20.800 kğ. kuru kaysı ve incir olduğu, yükün taşıma ısısının 10 santigrad, … olarak kayıtlı bulunduğu, ücret olarak … “ ibaresi bulunduğu, bu konşimento eki olarak demuraj ücretlerinin gösterildiği, buna göre 40.hk konteynır demuraj ücretinin;5 takvim günü free time,6-10 gün için günlük 60 $,11 – 15 gün için günlük 120 $ Sonrası her gün için günlük 180 $ demuraj ücret listesinin bulunduğu anlaşılmıştır. Eldeki dosyada uyuşmazlığın çözümü için tarafların taşıma sözleşmesindeki rollerinin tespiti gerekmekte olup; -Davaya konu olan ve dosyaya sunulan … numaralı konşimento incelendiğinde; gönderilenin davalı … Ltd. olduğu, ihbar ilgilisinin de … Ltd. olduğu, teslim acentesinin davacı … Taşımacılık olduğu, navlunun varma limanında ödeneceği ile CY/CY kayıtlarının bulunduğu anlaşılmıştır.-Davaya konu olan ve dosyaya sunulan … numaralı konşimento incelendiğinde ise; gönderilenin … Taşımacılık olduğu, ihbar ilgilisinin de … Taşımacılık olduğu, navlunun peşin ödendiği ile tahliye-istif masraflarının, demuraj, depolama, dübelleme, izleme ve yerel nakil ücretlerinin gönderilene ait olduğunun kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Buna göre anılan konşimentolardan … numaralı konşimentonun … numaralı konşimentonun ise ARA konşimento olduğu tespit olunmuştur. Davalının emtiaların geri taşınması talimatını kendilerinin vermediği yönündeki itirazları ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere yerinde görülmemiştir. Davacı davalı firma adına … sayılı 11.10.2013 tarihli 541,62 $ lık fatura düzenlediği, fatura kalemlerinin 105 $ geçici kabul, 65 $ ordino, 29 $ ISBS, 200 $ ekipman kontrol , 50 $ ENS ithalat olarak gösterildiği, … sayılı 11.10.2013 tarihli fatura ile ise 85 $ THC, 85 $ Tahliye nezaret ücreti olarak 270 $ lık fatura,… sayılı 10.10.2013 tarihli fatura ile de 3.500 $ lık NAVLUN faturası, … sayılı 18.11.2013 tarihli fatura ile de 6.300 $ lık DEMURAJ faturası düzenlemiş olduğu, Davacı … sayılı 25.12. 2013 tarihli ftura ile 5.400 $ hık … ve… sayılı 31.01.2014 tarihli fatura ile de 9.000 $ lık demuraj faturaları düzenlemiş olduğu anlaşılmıştır. Bu fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine asıl davaya konu icra takibinin yapıldığı, takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığı, birleşen davanın ise asıl davaya konu icra takip tarihinden konteynırın boşaltıldığı tarihe kadar olan demuraj alacağına ilişkindir. Davacı, davalıya ait emtianın deniz yoluyla OINGDAO/Çin’ den İzmir Limanına taşınmasında yapılan masraflar ile İzmir’de oluşan demuraj ücretini talep etmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, mallar 10.10.2013 tarihinde İzmir Limanı’na geldiği ve buna ilişkin davacı tarafça davalıya bildirimin yapıldığı, davalının bildirime rağmen malını İzmir Limanı’ndan almadığı, buna göre davacının konteynerin gemiden limana tahliye edildiği tarihten konteynerin tamamen boşaltıldığı 07/07/2014 tarihine kadar demuraj alacağı, navlun v.s. masraf alacaklarının oluştuğu anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 15/10/2018 teslim tarihli bilirkişi heyet raporunda belirtildiği üzere davacının asıl dava dosyasına konu icra takip tarihi itibariyle davalıdan demuraj alacağının 19.080,00 USD. Olduğu, diğer alacak kalemleriyle beraber toplam 23.391,62 USD. Alacağının olduğu anlaşılmıştır. Aynı heyet raporunda davacının konteynerin limana indirildiği 10/10/2013 tarihinden konteynerin tamamen boşaltıldığı 07/07/2014 tarihine kadar olan 270 günlük demuraj alacağının oluştuğu, takip tarihine kadar olan sürenin 116 gün olup bu süre için 19.080 USD. Demuraj alacağının oluştuğunun belirtildiği halde birleşen davaya konu demuraj alacağı yönünden hesaplama yapılmadığı, davacının ticari defter kayıtlarına göre asıl davaya konu alacak talebi çıkartıldıktan sonra bakiye 40.860 USD. Demuraj faturasından kaynaklı alacağı gözüktüğü ve bu alacağında birleşen davaya konu edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından birleşen davaya konu demuraj alacağı yönünden hesaplama yapılmamış isede davacının toplam 270 günlük demuraj alacağından asıl davaya konu icra takibinde 116 günlük demuraj alacağı talep edildiği buna göre (270-116=) 154 günlük demuraj alacağını birleşen davada talep edebileceği, bilirkişi raporundaki yapılan hesaplamadaki demuraj ücretine göre dairemizce hesaplama yapıldığında (154x 180 usd=) 27.720 usd birleşen dosyada demuraj ücreti talep edebileceği tesbit edilmiştir. Asıl davaya konu icra takibinde işlemiş faiz talebinin olduğu tesbit edilmiş ise de itirazın iptaline konu asıl davanın asıl alacak miktarı yönünden açıldığından ve işlemiş faize yönelik alacak miktarı asıl davaya konu edilmediğinden dairemizce işlemiş faize yönelik değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, asıl ve birleşen dosyada davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf talebi yerinde görülmüştür. Dairemizin kabulüne göre asıl ve birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf talebinin HMK. 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, asıl ve birleşen dosyada davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Asıl ve birleşen davada davalının asıl davaya yönelik istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Asıl ve birleşen davada davacının asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf talebinin KABULÜ ile; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/04/2019 tarih ve 2014/995 Esas 2019/212 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurularak; 1-Esas davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 23.391,62 USD asıl alacak üzerinden devamına, 23.391,62 USD asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, fazlaya dair talebin reddine, 2-Alacağın varlığı ve miktarı yargılama neticesinde tesbit edilmiş olup alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,3-Birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile 27.720,00 USD alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
İLK DERECE YÖNÜNDEN: ASIL DAVADA: 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.387,51.TL harçtan, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 618,95.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.768,56.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 618,95.TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından sarf edilen 25,20.TL başvurma harcı, 1.211,00.TL posta/talimat gideri, 9.700,00.TL bilirkişi giderinden oluşan toplam: 10.936,00.TL yargılama giderinin davanın kabul / ret oranına göre hesaplanan (%94 kabul) 10.280,00.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 7.246,73.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.434,76.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, BİRLEŞEN DAVADA: 11-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.099,34.TL harçtan, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 1.879,14.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.220,20.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 12-Davacı tarafından yatırılan 1.879,14.TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 13-Taraflarca sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 14-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 10.504,49.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 15-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.307,90.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 16-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 17-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 18-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan (44,40.TL+44,40.TL=) 88,80.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 19-Asıl davada alınması gereken 3.387,51.TL karar harcından asıl dava yönünden istinaf eden davalı tarafından yatırılan (147,28.TL+9,34.TL=) 156,62.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.230,89.TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 20-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından sarfedilen (121,30.TL+121,30.TL=) 242,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile (33,50.TL+33,50=) 67,00.TL dosyanın istinafa gidiş – dönüş gideri toplamı 309,60.TL’nin asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak asıl ve birleşen davada davacıya verilmesine, 21-Asıl ve birleşen davada davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 22-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 23-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.