Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2296 E. 2021/1563 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2296 Esas
KARAR NO: 2021/1563 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2019
NUMARASI: 2015/552 Esas 2019/416 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş tarafından ABD’ye ihraç edeceği pres makinasının bu ülkeye nakliyatının organize edilmesi için müvekkilini görevlendirdiğini, müvekkili şirketin malı dava dışı … A.Ş’nin tesislerinden taşımanın başlama noktası olan Gemlik Limanına nakliyesi için davalı … Ltd Şti ile anlaştığını, bu davalıya ait … plakalı araç ile 17/11/2014 tarihinde yola çıktığını, ancak nakliyat sırasında Polis raporuna göre Mudanya bağlantı yolunda aracın devrildiğini, meydana gelen kaza nedeniyle konteynır içerisindeki makinanın hasar gördüğünü, taşıyıcı şirkete e-posta yoluyla hasarın kendilerine ait olduğunun bildirildiğini, davalı şirketin sigortacısı tarafından düzenlenen ekspertiz raporuna göre davalının tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, araç sürücüsünün kaza mahallinde olmadığı tespit edilmiş yapılan araştırmada yükü teslim alan kişinin … isimli kişi olduğu ve bu kişinin de davalı şirket nezdinde çalışmadığı tespit edilmiş olup davalı şirketin dava dışı alacaklıya verilen zarar nedeniyle ödeme yapmadığından dolayı müvekkili şirket tarafından cari hesap alacağından düşülmek suretiyle … A.Ş’ye ödemede bulunulduğundu, davalıya gönderilen fatura karşılığının ödenmediğini, bu aşamada 2 numaralı davalı şirket olan … A.Ş tarafından diğer davalı şirketin satın alındığı ve şirket mal varlığının … A.Ş’ye taşındığı tespit edilmiş olup müvekkili şirket yetkilisi tarafından … A.Ş’ye gönderilen e-maile … A.Ş tarafından “henüz resmiyete kavuşmadı, ancak doğrudur, ancak yönetim ve operasyon 1 haftadır bizde” şeklinde cevap vererek bilgiyi doğruladığı, her ne kadar ticaret sicil gazetesinde bu durum ilan edilmemişse de iki şirketin de resmi internet sitelerinde konunun ilan edildiği, Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/43 D. İş dosyasından durum tespiti yapıldığı, her iki şirkete gönderilen tebligatların aynı kişi tarafından alındığı, iki şirket arasındaki organik bağ nedeniyle müvekkilinin zararı olan 99.343,15 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı … A.Ş yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, bu müvekkili ile davacı şirket arasında emtia taşınmasına yönelik bir anlaşma bulunmadığını, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, davacının dava dışı … A.Ş’ye yapmış olduğu ödeme bulunmadığından rücuen tazminat talebinde bulunamayacağını, talep edilen faiz miktarının ve başlangıç tarihini kabul etmediklerini, olayın oluşumunda fiili taşıyıcı … Ltd Şti’nin tam kusurlu ve sorumlu olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, makinanın konteynıra yanlış yüklenmesinden kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin nakliyeci olup malın konteynıra yüklenmesinden sorumlu olamayacağını, talep edilen hasar miktarının fahiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/04/2019 tarih ve 2015/552 Esas – 2019/416 Karar sayılı kararında; “….Taşıyıcının kasten veya pervasızca davranışlarıyla zarara sebebiyet vermesi durumunda sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı belirtilmiş olup taşıyıcının sorumluluğunun gerçek zarar olarak belirlendiğinde davacı tarafından malın göndericisine ödenmiş olan 99.343,15 TL hasar miktarının taşıyıcıdan tahsilinin gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacı davalılar arasında organik bağ bulunması sebebiyle her iki davalının da sorumlu olduğunu iddia etmiş olup davalıların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davacı … Ltd Şti’nin defterlerinin HMK 222 maddesi gereğince usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı … A.Ş’nin defterlerinin de HMK 222 ve TTK 64/3 maddesi gereğince sahibi lehine delil olma özelliğinin bulunduğu, ticaret sicil kayıtları incelendiğinde davalı … A.Ş’nin 28/06/2012 tarihinde itibaren İto’ya şahıs firması olarak kayıtlı olduğu, 23/03/2015 tarihinde A.Ş olarak tür değiştirdiği, tek ortaklı … olduğu, şirketin son adresinin … Mahallesi, … Yolu No: … olarak ilan edildiği, davalılardan … Ltd Şti’nin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde Gemlik Ticaret Sicil Müdürlüğüne bağlı olarak 1606/2011 tarihinde … ve …’ın ortaklığı ile şirketin kurulduğu 20/06/2016 tarihinde şirketteki tüm hisselerin …’e 21/07/2016 tarihinde …’a devredildiği, şirket merkezinin 25/10/2016 tarihinde … Mahallesi, … Cad. No: … adresine nakil yapıldığı, davalı … eski ortağı olan …’ın davalı şirket … A.Ş’ye 04/02/2015 tarihinde sigortalı olarak işe başladığı, 01/03/2016 tarihinde işten çıkışının yapıldığı, davalılar arasında 29/07/2016 tarihinde kira sözleşmesinin yapıldığı, 2015 tarihinden itibaren defter kayıtlarına göre ilişkinin bulunduğu, … 2015-2016 defterlerinde kayıtlı ortaklar hesabı incelendiğinde davalı … şirket adına farklı tarihlerde şirket ortakları hesaplarına ödeme yapıldığı ancak ticaret iş ile alakalı olmayıp ticari hesaplara yansıtılmadığı, bu ödemelerin sebebinin hayatın olağan akışı çerçevesinde organik bir bağ olarak değerlendirilebileceği göz önüne alındığında gerçek zarar miktarının tespitine ilişkin 17/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda zararın 82.594,13 TL olduğu belirlenmiş olduğundan bu miktar üzerinden taşıyıcı davalı … Ltd Şti ile birlikte dava tarihi itibariyle organik bağ içerisinde bulunun diğer davalı … AŞ’nin sorumlu olduğu öz önüne alınarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, 1-Davanın kabulüne, 2-82.594,13 TL artı KDV’nin 28/03/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Alınması gerekli 5.642 TL harçtan peşin alınan 1.696,54 TL peşin harcın mahsubu ile 3.945,46 TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 3.629,82 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bakiye 315,64 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, (tashih şerhine göre) 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 9.357,53 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım üzerinden AAÜT gereğince 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı … A.Ş. Hakkında husumet itirazının kabul edilmesi gerekir iken, aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğunu, Yerel Mahkeme kararında; her iki davalı arasında organik bağ iddiasını kabul etmesi hatalı bir karar olduğu, yerel mahkemenin organik bağ hususunda hükme esas aldığı 11.06.2018 tarihli rapor kesinlikle denetime elverişsiz olup, hükme esas alınması söz konusu dahi olamayacağını, Her iki davalı şirket farklı tüzel kişilikleri olup, birbirinden bağımsız ve aralarında ticari ilişki haricinde herhangi bir bağ olmayıp, organik bağdan da söz edilmesi mümkün olmadığını, Her iki şirket arasında ki ilişki gerçek ve muvazaadan ari, her hangi bir üçüncü şahıs ile yapılan ticari ilişkiden farkı bulunmadığını, şirketler arasında gerçek mal ve hizmet satın almaları olduğunu, iki şirketin birbirinden mal ve hizmet satın alması, bu iki şirketin aralarında organik bağ olduğunu kesinlikle göstermeyeceğini, kaldı ki denetimden uzak bilirkişi raporunda … tarafından … ve … adlı kişilere yapıldığı ileri sürülen sözde ödeme kalemlerinin nelerden ibaret olduğu, hangi tarihlerde hangi bedellere ilişkin olduğuna dair hiçbir bilgi bildirmediğini, İşbu belgelerin kendilerine bildirilediği, bu hususta beyanda bulunma hakkı engellendiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla velev ki böyle bir ödeme varsa bile, bu ödemelerin neden ve ne şekilde yapılmış olduğuna dair savunmada bulunulabilecekken, ek rapor talepleri kabul edilmemesi eksik inceleme sonucunda hatalı hükme sebep olduğunu, her iki davalı şirkette birbirinden bağımsız şirketler olduğu, kaza tarihi ve sonrasında da organik bağ mevcut olmadığını, bu nedenle .. açısından husumet itirazının kabulü yerine aksi hüküm tesis edilmesi hatalı olup, kaldırılması gerektiğini, … yönünden davanın zamanaşımı itirazı nedeni ile davanın reddi gerektiğini, Davalı …A.Ş.’ye süresinde yapılmış herhangi bir zarar bildirimi bulunmadığı ve dava da süresinde ikame edilmediğini, Yerel Mahkeme kararında “Davalı taraf 3 aylık süre içerisinde rücu borçlusuna zarar bildiriminde bulunması gerektiği, davanın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş ise de rücu haklarına ilişkin zaman aşımında rücu alacaklısı olan davacının zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren 3 ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması ve ayrıca rücu alacaklısına borcu ifa ettiği tarihten itibaren 1 yıl içinde açılmış olması gerekir. Davacı şirket yetkilisi davalı şirket yetkilisine kazadan bir gün sonra e-mail yoluyla bildirimde bulunduğu, ve 1 yıllık süre içerisinde davanın açılmış olduğu göz önüne alınarak zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.” diye hüküm tesis ettiğini, Halbuki davacı tarafından davalı … Loj. A.Ş. Süresi içerisinde yapılmış bir zarar bildiriminde bulunmadığını, velevki böyle bir bildirim var ise bu bildirim davalı … Şirketine yapılmadığından kanunun öngördüğü süre içerisinde zarar bildiriminde bulunmadığından en azından … Şirketi açısından zamanaşımı itirazının kabulü gerektiğini, Yine davada TTK değil, CMR hükümlerinin uygulanması gerektiğini, Dava konusu makine dava dışı … Makinanın ABD ye ihraç edilecek pres makinasının nakliyatı ile ilgili olduğu, dolayısı ile yurtdışına gönderilen bir mal bulunduğunu, iş bu kazanın ülkemiz sınırları içerisinde olması, dava konusu malın ihraç edilmek üzere yola çıktığı saikini değiştirmeyeceğinden, davada CMR hükümlerinin uygulanması gerektiğini, CMR taşıma sözleşmesinin akdedilmesi ve uygulanması 4.maddesinde; “Taşıma sözleşmesi bir sevk mektubunun düzenlenmesi ile gerçekleştirilir. Bu mektubun bulunması,usule aykırı oluşu veya kaybolması , bu anlaşma hükümlerine uygun olacak olan, taşıma sözleşmesinin varlığıve geçerliliğini etkilemez.” denildiğini, Dava konusu olayda, dava dışı … Makine dava konusu makinenin ABD ye taşınması için 17.11.2014 tarih ve A-0161424 nolu SEVK İRSALİYESİ düzenlenmiş ve yurtdışına sevki başladığını, Bu durumda sevk mektubu düzenlendiğinden, işbu olayda uygulanacak hükümler CMR hükümleri olduğunu, Davacı taraf; 2.12.1994 gün ve 94/6322 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katıldığı 4.1.1995 gün ve 22161 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Karayolu ve Milletlerarası Mal Nakliyatı Mukavelesi İle İlgili Anlaşma (CMR)’nin 32. maddesi gereğince dava 3 aylık süre içerisinde açılması gerekmekte olduğunu, Davacı CMR hükümleri uyarınca da davasının zamanaşımı süresinde açmadığından, davanın zamanaşımından reddi gerekirken ve yine velevki TTK 855/3 maddesi uygulansa dahi davacı 3 aylık süre içerisinde rücu borçlusu olduğunu iddia ettiği … A.Ş. ye zarar bildiriminde de bulunmadığı hususları gözardı edilerek kurulan hatalı hükmün zamanaşımından kadırılıp ret edilmesi gerektiğini, Dava konusu olayda kusur oranı ve zarar miktarı hususundaki tespitler hatalı olup hükmün kaldırılması gerektiğini, Yerel Mahkeme kararında ; “Davalı taşıyıcının sorumlu olup olmadığı konusu incelendiğinde hasara sebep olan hususun yetersiz yüklemeden mi yoksa taşıyıcının kusuru ile trafik kazasına sebebiyet vermesinden mi kaynaklandığı hususu tespit edilmesi gerektiği göz önüne alındığında kaza tespit tutanağı ve diğer deliller değerlendirildiğinde kaza mahallinde sürücünün olmadığının tespit edildiği, daha sonra … isimli şahsın kaza mahalline geldiği, kendisini sürücü olarak beyan etmesine rağmen malı teslim alan kişinin … olduğunun tespit edildiği, kazanın oluşumunda davalı taşıyıcının hızını viraja girerken azaltmaması olup, yanlış yüklemenin yapıldığına dair delil bulunmadığından davalı taşıyıcının davaya konu kaza nedeniyle zarardan tamamen sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.” şeklinde tesis ettiği hüküm hatalı olduğunu, Kazanın oluşumu ve yükün yüklenmesinde hata olup olmadığı hususunda tanık dinlenmediği, keşif yapılmadığı, yeterli araştırma ve delil toplanmadan hüküm tesis edildiğini, Yerel mahkeme tanık dinletme talebini ret ederek, eksik inceleme sonucunda hüküm tesis ettiğini, yerel Mahkemenin kararının aksine davacının Büyükçekmece … noterliği 27 Mart 2015 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinde de açıkça belirtildiği, … plakalı aracı … kullandığını, … adlı kişi aracı kullanan şoför olmadığı, … adlı şahış, aracı kullanan … e firma adresini göstermek ve şahsi eşyalarını almak için yanında refakat ettiğini, …’ ın aracı kullandığına dair hiçbir somut delil bulunmadığını, hiçbir somut delile dayanmadan sadece asılsız iddiadan oluşan, … adlı şahsın aracı kullandığı iddiasını kabul etmediklerini, kaldı ki kaza tespit tutanağında …İN imzası bulunduğunu, Yine kazanın oluşumunun şoför hatasından kaynaklı olduğu iddiasını da kabul etmediklerini, Kazanın makinenin konteynıra yanlış yüklenmesinden kaynaklandığını, davalı nakliyeci olup, sadece malın nakliyesinden sorumlu olduklarını, malın konteynıra yüklenmesinden sorumlu olmadıklarını, kaza sonrası çekilen fotoğraflarda da görüleceği üzere, malın konteynıra düzgün yüklenmemiş olması, aracın virajda yan dönmesine sebep olduğunu, şoförün hızlı gittiğine dair hiçbir delil bulunmadığını, buna rağmen, tanıklar dinlenmeden, keşif yapılmadan sadece dosya kapsamında kusur tespiti yapılması hatalı olduğunu, kaza tutanağını düzenleyen memurlarının konteynır içinde bulunan malın konteynıra düzgün yüklendiğine dair bilgi sahibi olmaları, işbu hususta ehil olmaları sözkonusu bile olamayacağından, kaza tutanağındaki kusur dağılımı ve bunun neticesinde yerel mahkemenin kazadan %100 davalıları sorumlu tutması hatalı olduğunu, Ayrıca 2.12.1994 gün ve 94/6322 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katıldığı 4.1.1995 gün ve 22161 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Karayolu ve Milletlerarası Mal Nakliyatı Mukavelesi İle İlgili Anlaşma ( CMR )’nin 17/4-b bendinde malların hatalı ambalajlanmış olması, “c” bendinde ise malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından taşınması, yüklenmesi, istif edilmesi veya boşaltılması, hallerinde oluşan hasarlardan taşıyıcının sorumlu olmayacağı hükme bağlanmıştır. İşbu madde uyarınca da davalıların kusurundan ve oluşan hasardan sorumlu tutulması yönündeki hüküm hatalı olup kaldırılması gerektiğini, Zarar bedeli fahiş olup, yeterli inceleme yapılmadan itirazların değerlendirilmeden hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydı ile dosya kapsamında alınan ve hükme esas teşkil eden 17.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda hasar onarım bedeli olarak 42.067,36 TL ,onarım süresi olarak 20-25 gün gibi uzun bir süre ve 40.526,77 TL tamir masrafı olmak üzere toplam 82.594,13 TL belirlediğini, Dava konusu edilen sözde hasarlanan parçaların değer ile tamir masrafı birbirine yakın masraf kalemleri çıktığını, bilirkişinin sözde hazarlanan makine ve parçaları görmeden sadece dosya üzerinden rapor düzenlediğini, tamir süresi de afaki belirlendiğini, maliyeti yüksek ve tamir süresi uzun olduğunu, dava konusu hasarlanan makinenin sıfır maliyeti nerede ise tamir faturası bedeli kadar olduğunu, davacı taraf kötü niyetli davranarak fahiş bir bedel ile tamir edildiği iddiası ile, aslında ödemediği faturanın bedelini müvekkillerinden talep etmekte olduğunu, ayrıca davacı taraf, kaza sonrası söz konusu makineyi USA menşeili … firmasına “ hiç kullanılmamış, sıfır “ makine olarak satarken, taraflarından değer kaybını talep ettiğini, işbu durumda da haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu, bu yöndeki itirazların hiç değerlendirilmediğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla asıl alacağa uygulanan faiz oranına itiraz ettiklerini, Yerel Mahkeme asıl alacağa avans faizi uygulanmasına karar verdiğini, 2.12.1994 gün ve 94/6322 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katıldığı 4.1.1995 gün ve 22161 Sayılı Resmi Gazetede .ayınlanan Karayolu ve Milletlerarası Mal Nakliyatı Mukavelesi İle İlgili Anlaşma (CMR) 27 maddesinde faiz talebinin yıllık %5 geçemeyeceği belirtildiğini, bu nedenle talep edilen reeskont avans faizini kabul etmek mümkün olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, yurt içi taşıma sözleşmesi uyarınca taşıma sırasında aracın kaza yapması sonucu hasarlanan emtia hasar bedelinin rücuen tahsili talebiyle akdi taşıyıcı tarafından fiili taşıyıcıya karşı açılan alacak davasıdır.
Mahkemece, Davanın kabulüne, 82.594,13 TL artı KDV’nin 28/03/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, dava dışı … A.Ş. tarafından ABD’ye ihraç edilecek pres makinasının bu ülkeye nakliyatının organize edilmesi için davacı ile anlaştığı, malın dava dışı … A.Ş.’nin tesisinden Bursa’dan Gemlik Limanına kadar karayolu ile taşınması konusunda davacı ile davalı …Şirketi ile anlaşmanın bulunduğu, dava dışı … A.Ş’nin tesislerinden yüklenen makinanın davalı … şirketine ait … plakalı araç ile yola çıktıktan sonra aracın 17/11/2014 tarihinde Mudanya Bağlantı yolunda devrilmesinden dolayı yükün zarar gördüğü, maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı incelendiğinde, kazanın tek taraflı olarak aracın devrilmesi yoluyla meydana geldiği, kazadan sonra davalı … Ltd Şti’nin dava dışı … Sigorta A.Ş’nin yurtiçi taşıcı sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında düzenlenen ekspertiz raporuna göre kaza mahalline sonradan gelerek aracın sürücüsü olduğunu beyan eden …’in araç sürücüsü olmadığı, yükü teslim alan sevk irsaliyesini ve kantar fişinini imzalayan kişinin … olup davalı nakliye şirketi çalışanı olmadığı, söz konusu kişinin ehliyetinin alkollü araç kullanımı nedeniyle alındığı, bu nedenle hasarın sigorta teminat dışında kaldığı belirtilmiştir. Meydana gelen kaza nedeniyle yükte meydana gelen hasar için dava dışı … A.Ş tarafından davacı şirkete 38.139,96 TL USD bedelli onarım revizyon ve işçilik faturası düzenlediği faturanın davacı şirketin defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı şirket kayıtlarında dava dışı şirketin borcundan düşülmesi sonucunda ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davalılar vekilinin Davalı … A.Ş. Hakkında husumet itirazının kabul edilmesi gerekir iken, aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğuna yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Dava dilekçesinin 9 maddesinde belirtildiği üzere davalı … Lojistiği diğer davalının satın aldığı ancak resmi olarak henüz devir olmasada sorumlu olduğu iddiasıyla dava açılmış, mahkemece özellikle ayrık mali müşavir bilirkişiden alınan rapor ve tesbit raporunda bu iki şirket arasında organik bağ olduğu açıkça belirtilmiş ise de, bu iki şirketin sicil kayıtları incelendiğinde, sicil kayıtlarına göre bu iki şirket ayrı olarak faailiyet göstermekte ve şirketlerin birleşmesi söz konusu olmadığından, bu durumda davalı … Şirketi hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Bu taşımanın yurt içinde yapılan bağımsız bir taşıma olması nedeniyle, taşıma hakkında Türk Ticaret Kanunu’ nun taşımaya ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle davalılar vekilinin CMR hükümlerinin uygulanmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dosya içerisinde davacı akdi taşıyıcı ile davalı fiili taşıyıcı …..Şirketi arasında yapılmış yazılı bir taşıma sözleşmesinin olmadığı, dava dışı gönderici firma … A.Ş. Tarafından düzenlenen 17/11/2014 tarihli sevk irsaliyesi ile yükün çekince konulmadan davalı … şirketine ait … plakalı araca yüklendiği ve sevk irsaliyesinin çekince konulmadan araç şöförü … tarafından imzalandığı görülmüştür. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 17/11/2014 tarihli maddi hasarlı trafik kazası tesbit tutanağında, ihbar üzerine 22.20’de kaza mahalline gidildiğinde, … Plakalı çekici ve buna bağlı … Plakalı konteynır yüklü yarı römorkun gidişe göre yolun sağında bulunan demir bariyerlere çarparak sağ yanı üzerine devrildiği, kaza mahallinde araç sürücüsünün olmadığı, saat: 23.00’da aracı kullandığını beyan eden … isimli şahsın kaza mahalline geldiği ve aracı kendisinin kullandığını beyan ettiği, sürücüden aracı kullandığına dair belge olan takograf kartı istendiğinde sürücü kaza esnasında takograf kartının açıldığı ve düştüğünü beyan edip takograf kartını ibraz etmediği, kazanın oluşumunda araç sürücüsünün 2918 Sayılı KTK. Nun 52/1-A (araçların hızını, virajlara girerken azaltmamak)kuralını ihlal ettiğinden kusurlu olduğu, bilirkişi raporunda da … Şirketine ait araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Taşıma ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 863. maddesi hükmüne göre, sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır. Taşıyıcı, ayrıca yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür. Aynı Kanun’un 864. madde hükmünde gönderenin kusursuz sorumluluk halleri düzenlenmiştir. TTK’nın 864/3. hükmüne göre, zararın veya giderlerin doğmasında taşıyıcının davranışlarının da etkisi olmuşsa, tazmin yükümlülüğü ile ödenecek tazminatın kapsamının belirlenmesinde, bu davranışların ne ölçüde etkili oldukları da dikkate alınacaktır. 6102 sayılı TTK’nın 875. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Mahkemece bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporda; kazaya sebebiyet veren şeyin yanlış yükleme değil davalı taşıyıcının hızını viraja girerken azaltmaması olup, yanlış yüklemenin yapıldığına ilişkin bir delil bulunmadığından oluşan zarardan davalı taşıyıcının sorumlu olduğu belirtilmiş olup davalılar vekilinin kazanın yanlış yüklemeden kaynaklandığına dair istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davaya konu kazanın oluşumundan sonra davacı şirket yetkilisi tarafından davalı taşıyıcı …Şirket yetkilisine kazadan 1 gün sonra 18/11/2014 tarihinde mail ile söz konusu kazanın bildirildiği, ayrıca davacı tarafından Kadıköy … Noterliğinden çekilen 18/11/2015 tarihli ihtar ile rücu talebinde bulunduğu ve kazayı da davalı fiili taşıyıcının şöförü tarafından yapıldığı, davacı tarafından somut davanında 08/06/2015 tarihinde açıldığı gözetildiğinde, kazanın süresi içerisinde davalı tarafa ihbar edildiği ve davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı tesbit edilmekle davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosyaya sunulan exper raporu, sörvey raporu ve hasar dosyası ve tüm dosya kapsamına göre mahkemece makina mühendisi bilirkişiden alınan 17/09/2018 tarihli raporda, dava konusu hasar miktarının KDV. Hariç 82.594,13 TL. Olduğu belirtilmiş olup raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu tesbi edilmekle davalılar vekilinin zararın fahiş olduğuna yönelik soyut istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Söz konusu taşıma yurt içi taşıması olup TTK. Hükümleri uygulanacağından, hükmedilen alacağa CMR 27 maddesindeki faiz oranının uygulanması söz konusu olamayacağından ve tarafların tacir olduğu gözetildiğinde hükmedilen alacağa avans faizi uygulanması yasaya uygun olup davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Taraf delilleri mahkemece toplanmış, iddia ve savunma doğrultusunda Mahkemece bilirkişilerden kusur, zarar miktarı, davalıların sorumlu olup olmadığı ve davalılar arasında organik bağ olup olmadığı ve tarafların sorumluluğu yönünden rapor alınmıştır. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verdiği cevap dilekçesi ve bilirkişi rapor ve ek raporlarına yönelik verdiği beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında bu iddiaların değerlendirildiği ve İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişiler tarafından düzenlenen kök ve ek rapor içeriğindeki tespitler de gözetildiğinde, bilirkişi raporlarının hukuki değerlendirilmesi de mahkemeye aittir.Bilirkişi raporlarında bilirkişilerin görev alanı içindeki uzmanlık alanlarına ilişkin değerlendirme ve tespitlerinde aykırılık bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde teknik hususlar dışındaki hukuki konuların hakim tarafından değerlendirileceği de tartışmasızdır. ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da dikkate alındığında, davalılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; Davalı …Şti.’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, Davalı … A.Ş.’nin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalı … LTD. ŞTİ.’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davalı … A.Ş.’nin istinaf başvurusunun istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/04/2019 tarih ve 2015/552 Esas – 2019/416 Karar sayılı kararın HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurularak; 1-Davalı … A.Ş. yönünden açılan davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE, 2-Diğer davalı … LTD. ŞTİ. yönünden açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 82.594,13 TL artı KDV’nin 28/03/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, FAZLAYA İLİŞKİN TALEBİN REDDİNE
İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Alınması gereken 5.642,01.TL karar harcından, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.696,54.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.945,47.TL’ nin davalılardan … LTD. ŞTİ.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan toplam 1.728,34.TL harcın davalılardan … LTD. ŞTİ.’den alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen 379,60.TL posta/ tebligat gideri ve 4.000,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam: 4.379,60.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren ( % 83 kabul ) 3.635,06.TL’sinin davalı … LTD. ŞTİ.’den alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı … A.Ş. tarafından sarfedilen toplam 1.500,00.TL bilirkişi giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 7-Davalı … LTD. ŞTİ. tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 8-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla AAÜT’ ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 11.537,24.TL. vekalet ücretinin davalı … LTD. ŞTİ.’den alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı … LTD. ŞTİ. kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla AAÜT’ ne göre ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 10-Davalı … A.Ş. kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla AAÜT’ ne göre hesaplanan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalılar tarafından yatırılan 121,30.’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 12-Davalı … A.Ş. tarafından yatırılan (1.466,10.TL+44,40.TL=) 1.510,50.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde bu davalıya iadesine, 13-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 5.642,01.TL harçtan istinaf eden davalı … LTD. ŞTİ. tarafından yatırılan (1.410,50.TL+44,40.TL=) 1.454,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 4.187,11.TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 14-Davalı … A.Ş. tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 81,61.TL dosyanın istinafa gidiş – dönüş gideri olmak üzere toplam: 202,91.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 15-Davalı … LTD. ŞTİ. tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 16-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 04/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.