Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2294 E. 2020/668 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2294
KARAR NO : 2020/668
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019
NUMARASI : 2018/1015 Esas 2019/616 Karar
DAVA TÜRÜ : Tespit
KARAR TARİHİ : 25/06/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı …’nin %50 ortak olarak diğer davalı … Limited Şirketini kurduğunu, şirketin tüm kartvizit ve yazışmalarda kendini “…” olarak tanıttığını, ayrıca şirketin internet sitesi olarak “www……com” adresini kullandığını, bir süre sonra davalı …’nin müvekkilini bilgilendirmediğini, projelere katılmadığını ve katkı sunmadığını, müşterilerle yalnız görüştüğünü ve görüşmelerin gizli kalmasını tembihlediğini, davalının sonrasında başka bir şirket kurarak internet sitesini www…..com.tr adresinde kullandığını, ayrıca şirket ünvanının da … AŞ olduğunu belirterek davanın kabulü ile … ibaresinin davalı şirketten terkinine, davalıların 5.000,00-TL maddi tazminata, 50.000,00-TL manevi tazminata mahkum edilmelerine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarih Esas Karar sayılı kararında; “Dava, dava dışı … Limited Şirketinin tescilsiz markası olduğu iddiası ile davalı şirket ünvanında bulunan “…” ibaresinin terkini, haksız rekabetin tespiti ve men’i, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava dışı …Limited Şirketine ait kayıtların yapılan incelemesinde; davacı … ile davalı …’nin %50 hisse ile ortak ve her ikisinin de müdür oldukları, müştereken yetkili oldukları tespit edilmiştir. Davalı …Anonim Şirketinin eski ünvanı ile …nin kayıtlarının yapılan incelemesinde ise; şirketin ünvanının 12/11/2018 tarihli genel kurul kararı ile değiştirildiği ve değişikliğin 22/11/2018 tarih ve 9708 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, şirketin yönetim kurulu üyesinin ve münferit yetkilisinin davalı … olduğu tespit edilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 626. maddesinde; “Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır. Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir. Müdürler de ortaklar için öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna tabidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 56.maddesinde ise; “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Davacı taraf dilekçelerinde; davalı …’nin TTK’ nun 626/2 maddesinde öngörülen şirket müdürünün rekabet yasağına aykırılığı ile TTK’nun 54 ve davamı maddelerinde belirtilen rekabet yasağına ilişkin hükümlere dayanmaktadır. TTK’ nun 56. maddesine göre haksız rekabet halinde dava hakkı bizzat tüzel kişinin kendisine yani dosya kapsamında dava dışı … Limited Şirketine ait olup, ortak olan davacının ise böyle bir davayı açma ehliyeti bulunmamaktadır. Davacı tarafından, haksız rekabet nedeniyle uğranılan zararın tazmini de talep edilmiş ise de bu yönden de dava açma hakkı şirkete ait olup, ayrıca bu halde hükmedilecek tazminatın ortağa verilmesi ise mümkün değildir. Davacı tarafından davalı şirket ünvanında bulunan “…” ibaresinin, dava dışı … Limited Şirketinin tescilsiz markası olduğu, bu nedenle üçüncü kişiler açısından iltibasa yol açtığı iddiası ile terkini talep edilmiş ise de bu yöndeki davanın da dava dışı şirket tarafından açılması gerektiği, davacının bu talep yönünden de aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, kaldı ki …nin ünvanının 12/11/2018 tarihli genel kurul kararı ile … Anonim Şirketi olarak değiştirildiği ve değişikliğin 22/11/2018 tarih ve 9708 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmakla; emsal nitelikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/1233 Esas, 2014/19833 Karar sayılı, 2013/12642 Esas, 2014/2716 Karar sayılı, 2017/762 Esas, 2018/5689 Karar sayılı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2018/725 Esas, 2019/493 Karar sayılı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2018/469 Esas, 2019/156 Karar sayılı ilamları da dikkate alınarak, davacının, dava dışı dava dışı… Limited Şirketinde ortak ve müdür sıfatının olmasının bu davayı açma yetkisi vermeyeceği …”gerekçesi ile, Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Tazminatın şirkete verilmesi koşulu ile şirket ortağının dava açmasının mümkün olduğunu, Somut olayda hukuka aykırı bir dizi işlemleri gerçekleştiren kişi ile haksız rekabete maruz kalan şirketin müştereken temsile yetkili kişisinin aynı kişi olduğunu, şirket müdürü olan bu kişiden ise, bizzat kendisinin sebep olduğu eylemler nedeni ile şirket adına ve kendisi aleyhine hukuki girişimde bulunulmasını beklemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu durumda yani davanın şirket tarafından açılamaması halinde kanun koyucunun şirketin diğer sahiplerinin de şirketi zarara uğratan ortak aleyhine dava yoluna gidilebileceğini hüküm altına aldığını, TTK’ nın 644/1-a.maddesinin atıf yaptığı TTK’nın 555. maddesi, şirketin yanı sıra şirket ortaklarının da tazminatın şirkete ödenmesini istemeleri şartıyla dava hakkına sahip olduklarını açıkça ifade ettiğini, görüldüğü üzere bu maddeye göre, pay sahiplerinin zarara neden olan müdürlere karşı sorumluluk davası açabilmelerinin önünde engel olmadığını, (Yargıtay 11. H.D. 2017/762 E. 2018/5689 K.) Dava dilekçesindeki sonuç ve istek kısmındaki hatanın maddi hata olarak değerlendirilmesi, bunun kabul edilmesi halinde ise HMK’ nın 141.madde kapsamında değerlendirilmesi yönündeki talebin mahkemece dikkate alınmayarak bu konu hakkında karar verilmemesinin hatalı olduğunu, HMK’ nın 183. maddesine göre tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları karar verilinceye kadar düzeltilebileceğini, maddi hataların ve hesap hatalarının düzeltilmesi için ıslah yoluna başvurulmasına gerek olmadığı gibi karşı tarafın muvafakatine de ihtiyaç olmadığını, HMK’ nın 141/2′ ye uygun ıslah talebinin değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, HMK’nın 322. maddesinin atfı ile konuyu düzenleyen HMK’ nın 141/2. maddesi ise iddia ve savunmayı genişletme yasağına istisna getirerek, iddianın ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah hükümlerinin saklı olduğunu açıkça ifade ettiğini, (Yargıtay 21. H.D. 23/02/2015 T. 2014/20086 E. 2015/3209 K.) Henüz ön inceleme duruşmasının öncesinde sunulan 20/03/2019 tarihli dilekçede bu hususa açıkça işaret edilerek davanın ıslah edildiği yönündeki açık beyanların mahkemece göz ardı edilmesinin hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, HMK’nın 114/1-d ve 353/1-a4.maddeleri gereğince davanın esası hakkında karar vermek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, dava dışı … Limited Şirketinin tescilsiz markası olduğu iddiası ile davalı şirket ünvanında bulunan “…” ibaresinin terkini, haksız rekabetin tespiti ve men’ i, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin ve davalı …’nin dava dışı … Limited Şirketinin ortakları ve müdürü olduğunu, “…” ibaresinin dava dışı şirketin tescilsiz markası olup şirketin tüm ticari faaliyetlerinde ve diğer yazışmalarında bu marka ile kendisini tanıttığını, davalı …’nin müvekkili ile ortak olduğu şirket ile aynı faaliyet konusunda, aynı adreste “…” markasını ticaret ünvanında kullanmak suretiyle davalı … kurduğunu bu hususun ve davalıların diğer eylemlerinin TTK’ nın 54. vd maddelerinde öngörülen haksız rekabet oluşturduğunu, TTK’nın 613 ve 626. maddeleri ile limited şirket ortaklarının şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışta bulunamayacaklarını, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmeleri gerektiğini, şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlü olduklarını ve ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça şirketle rekabet oluşturan faaliyetler içine girmeyeceklerini belirtildiğini, davalı …’ nin söz konusu maddelerde yasaklanan sadakat yükümlülüğüne ve dürüstlük kuralına aykırı eylemleri yaparak haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, davalıların mevcut ve muhtemel her türlü haksız rekabetinin tespiti ile men’ine, haksız rekabet sonucunda oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalı şirketin ticaret ünvanında yer alan “…” ibaresinin terkinine, davalılarca haksız rekabete neden olan yanlış ve yanıltıcı beyanların, keza oluşturulan @… uzantılı mail adresini kullanmalarının engellenmesine, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan her türlü materyal ve dökümana el konulmasına ve imhasına, TTK 54 vd. Maddeleri uyarınca fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalamk üzere şimdilik 5.000 TL maddi tazminata, davalıların haksız rekabeti nedeniyle müvekkilinin uğradığı manevi zarar nedeniyle 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, maddi ve manevi tazminatların dava tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, hükmün gazetede ilanına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın, davalı … aleyhine TTK’ nın 626/2 maddesinde öngörülen şirket müdürünün rekabet yasağına aykırılığı ile TTK 54 vd. maddelerinde öngörülen rekabet yasağına ilişkin hükümlere dayandığı, TTK’ nın 56. maddesine göre haksız rekabet halinde dava hakkının bizzat tüzel kişinin kendisine ait olduğu, ortak olan davacının böyle bir davayı açma ehliyeti bulunmadığı, haksız rekabet nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasını açma hakkının da şirkete ait olup bu halde tazminatın ortağa verilmesinin mümkün olmadığı, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı belirtilerek davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacının gerek haksız rekabet gerekse müdürün rekabet yasağı ile ilgili iddialarla doğrudan bir ilgisi bulunmamaktadır. İleri sürülen iddialar, ortağı olduğu şirketi ilgilendiren vakıalardır. Davacının, söz konusu şirkette salt ortaklık sıfatının olması, böyle bir davayı kendi adına açması için yeterli değildir. İddia olunan eylemler nedeniyle haksız rekabete maruz kalan bu nedenle doğrudan menfaati ihlal edilen şirkettir. Bu nedenle haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, haksız rekabet oluşturan materyal ve dökümana el konulması, imhası, hükmün gazetede ilanına ilişkin talepleri ileri sürebilecek olan da yine şirkettir. Bu nedenle bu talepler ile ilgili olarak davacının doğrudan kendi adına dava açmasına olanak bulunmamaktadır. Mahkemece bu yönde verilen karar usul ve yasaya uygundur. Davacının bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı …’nin TTK 626/2 maddesine aykırı olarak şirketle rekabet oluşturan eylemleri nedeniyle sorumluluğuna gelince bu konuda da menfaati doğrudan zarar gören şirkettir ancak TTK’ nın 644. maddesi yollaması ile limited şirketler hakkında da uygulanacak olan TTK’ nın 553 ve 555 maddesi ne göre bu durumda şirket ortağı da dava hakkına sahip ise de ortak tazminatın şirkete ödenmesini talep edebilir. Söz konusu tazminatın dolaylı zarar gören ortağa ödenmesi talep edilemez. 6102 sayılı TTK’ nın 1521. maddesi uyarınca limited şirket müdürleri aleyhine açılacak sorumluluk davalarında basit yargılama usulü geçerlidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 317. maddesinin 3. fıkrasında yazılı yargılama usulüne göre, basit yargılama usulüne tabi davaların kısa sürede sonuçlanmasını sağmak amacıyla dilekçelerin verilmesi aşamaları kısaltılmış, tarafların yalnızca dava ve cevap dilekçeleri verebilecekleri, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerini veremeyecekleri düzenlenmiştir. Taraflar cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi veremeyeceklerinden, HMK’ nın 319. maddesine göre iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılması ile; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı ise cevap dilekçesinin verilmesi ile başlayacaktır. Buna göre davacı yönünden dava dilekçesinin verilmesi ile iddianın değiştirilememesi, genişletilememesi yasağı başlamaktadır. Mahkemece, her ne kadar 07/03/2019 tarihli duruşmada davacı vekiline cevaba cevap dilekçesini sunmak üzere süre verilmiş ise de mahkemece verilen bu süre HMK’nın 319. Maddesinde öngörülen iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağını ortadan kaldıracak bir işlem değildir. Bu nedenle davacının cevaba cevap dilekçelerinde tazminatların şirkete ödenmesi yönündeki talep sonucunun değiştirilmesine yönelik beyanı HMK’ nın 319. maddesi uyarınca iddianın değiştirilmesi yasağı kapsamında olup dinlenilmesine olanak bulunmamaktadır. Davacının cevaba cevap dilekçesinde ileri sürdüğü dava dilekçelerinin talep sonucu bölümünde maddi hata yapıldığı iddiasına gelince, dava dilekçesinin tamamı bütünlük içerisinde incelendiğinde talep sonucunda maddi hata olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili açıkça davalıların haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesini bu tazminatların müvekkiline verilmesini talep etmiştir. Söz konusu husus HMK’ nın 183. maddesinde belirtilen maddi hata kapsamında bulunmamaktadır. HMK’nın 319. Maddesinde düzenlenen iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının istisnası aynı kanunun 322. Maddesi göndermesi ile basit yargılama usulünde de uygulanacak olan HMK’nın 176 vd. Maddelerinde düzenlenen ıslah müessesesidir ki davacı tahkikat tamamlanıncaya kadar ıslah yapmamış olup, mahkemece davacı tarafa ıslah yapıp yapmayacağının hatırlatılması yönünde usulde bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca davacının vermiş olduğu cevaba cevap dilekçesi de ıslah dilekçesi olmayıp, davacı tarafça usulüne uygun şekilde harcı yatırılarak yapılmış bir ıslah bulunmamaktadır. Cevaba cevap dilekçesindeki “mahkemenin bu hususu maddi hata olarak görmemesi halinde ise bu talebimizin HMK’nın 141. Madde kapsamında değerlendirilmesini talep etmekteyiz.” ibaresinin de ıslah talebi olarak değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.