Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2290 E. 2019/1619 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2290 Esas
KARAR NO : 2019/1619 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 17/04/2019
DOSYA NUMARASI : 2015/471 Esas – 2019/318 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARŞI DAVA :Alacak
KARAR TARİHİ: 20/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağını tahsil etmek amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının taşınır ve taşınmaz malları üzerine tedbir şerhi işlenmesini, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı -Karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, takip konusu faturaların alt kısmında ödeme vadesinin 90 gün olarak yazıldığını, buna rağmen davacının icra takibi başlattığını, takip konusu faturaların ödendiğini, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin avans cihatendi olduğunu ve davacıya her zaman alınan ya da alınacak ürünler için önceden ödeme yaptıklarını, davacıda halen fazla ödemeleri bulunduğunu,fazla yaptıkları ödemelere yönelik karşı davalarının kabulüne, asıl davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 17/04/2019 Tarih 2015/471 Esas – 2019/318 Karar sayılı kararında;”…Dosya kapsamı ile alınan bilirkişi raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olması ve taraflar arasındaki cari hesap kapsamında cari hesap dönemi sonunda borç ve alacak tespit edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile;Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi kararında dayanılan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli nitelikte olmadığını, buna rağmen davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu,Raporda yer alan tespitler itirazın iptali davasına konu olan icra takip dosyasının içeriğine ve ticari defterlerdeki objektif tespitlere ve muhasebe genel ilkelerine aykırı olduğunu, Öncelikle hükme esas alınan bilirkişi raporunda, icra takibine konu alacağının 68.590,84 TL olarak açıkça belirli olmasına rağmen asıl alacak olarak 74.509,26 TL gösterildiğini, bu rakamın nereden ortaya çıktığının açıklanmadığını ve tespit edilemediğini,Raporda alacak/borç hesabının, takip tarihi olan 25.03.2015 tarihine göre yapılmasının gerektiğini, bilirkişi … tarafından tanzim edilen bilirkişi ek raporunda da 25.03.2015 takip tarihi itibariyle davalının müvekkiline olan borcu, 57.895,72 TL olarak hesap edildiğini,Her dava veya takip açıldığı tarihteki şartlar ile değerlendirilmesinin gerektiğini, bu durumun evrensel kabul görmüş bir temel ilke olduğunu, bilirkişinin dönem sonlarına göre hesap yapması, işbu ilkeye aykırı olduğunu, hukuka uygun olmadığını,Mahkemenin takibin ve/veya davanın açılış tarihlerindeki hak ve alacak durumuna göre karar vermesinin gerektiğini,Hükme esas alınan raporla birlikte toplamda 4 adet bilirkişi raporu tanzim edildiğini, bilirkişi raporlarının tamamı incelendiğinde; davalı tarafın ödediğini iddia ettiği – 30.06.2013 tarihli 31.694,81 TL ile- 10.01.2014 tarihli 19.165,19 TL’lik havalelerin yalnızca davalı tarafın defterinde kayıtlı olduğunu ve bu ödemelerin ancak davalı tarafça belge sunulmak sureti ile ispat edilmesi halinde tenzil edileceğinin belirtildiğini,Bu hususun hükme esas alınan bilirkişi raporunda da; raporun 3. Sayfasının sonunda “Ancak iş bu miktarlar ile ilgili belge ve dekontlar talep edilmesine rağmen bulunamadığı şeklinde beyan edilmesi nedeni ile, bu miktarların davacının borcuna mahsup edilememesi gerekmektedir” denilmek sureti ile açıkça yinelendiğini, ancak tüm bu tespit ve açıklamalara rağmen, hesaplamada davalı tarafın soyut iddialarına dayalı olan, ödendiğine dair hiçbir belge sunulmayan 30.06.2013 tarihli 31.694,81 TL(pazar günü yapılan havale(!)) ve 10.01.2014 tarihli 19.165,19 TL bedelli ödemelerin hesaplamada dikkate alındığını ve müvekkilinin alacağından mahsup edildiğini, Dosya kapsamında alınan 11.01.2017 tarihli ilk bilirkişi kök raporunda tarafımız ticari defterinin tablo dökümünde açıkça gösterildiği üzere 28.08.2014 tarihli 1.120 TL, 11.09.2014 tarihli 5.000 TL ve 22.09.2014 tarihli 3.900 TL ödemeler, takip tarihinden önceye ait olduğunu ve ticari defterlerinde işlendiğini, ticari defterlerde işli olan bu ödemelerin, mükerrer olarak tekrar hesaptan düşülmesinin müvekkili büyük ölçüde zarara uğrattığını, ve açıkça da hukuka aykırı olduğunu, bu hususun davacı tarafınca bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde açıkça dile getirildiğini, ancak dikkate alınmadığını,Bilirkişi raporlarında; davalı tarafından ispat edilemeyen, belgesiz ödemeler olduğunun açıkça yazılı olduğunu,Bilirkişi raporunda ödemelerin mükerrer olarak 2. defa düşüldüğünde dahi hala müvekkilinin alacaklı olduğunun sabit olduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Davalı-karşı davacı vekili 15/06/2015 tarihinde harçlandırılmış asıl davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde,müvekkilinin davacıya yapmış olduğu fazla ödemelerin davacı-karşı davalıdan alınarak müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ettiği halde mahkemece asıl dava hakkında karar verildiği halde karşı dava hakkında karar verilmediği ve gerekçeli kararda karşı dava ile ilgili değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.Mahkeme kararlarının neleri kapsaması gerektiği HMK’nin 297. maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa’nın 141. maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır” hükmünü amirdir. Anılan HMK’nın 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da kanun yolu incelemesi bu gerekçe ve hüküm sonucuna göre yapılabilecektir.
Tarafların dava veya hukuki koruma tedbir talepleri yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve İstinaf Mahkemesi’nin hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınır. Bu anlamda İstinaf Kanun Yoluna tabi olan mahkeme kararı HMK’nin 297. maddesine uygun ve denetime elverişli gerekçeli biçimde oluşturulması gerekmekte olup anılan niteliklere uygun olmayan kararlar Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir. HMK 297/1-c ve 297/2. maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında ne hüküm verildiği ve gerekçesinin açıklanması gerekmektedir. İtirazın iptali davasıyla birlikte görülen karşı alacak davası tefrik edilmediğine göre, bu taleplere ilişkin yürütülen tahkikat işlemleri bu işlemlerden ulaşılan sonuçların, gerekçeleriyle birlikte ayrıntılı olarak kararda belirtilmesi; bu taleplere ilişkin istinaf incelemesi yapılabilmesinin de hem anayasal hem de yasal düzeyde zorunlu bir gereğidir.Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilebilmesi mümkün olmayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının bu sebeplerle kaldırılarak, HMK’nın 294-297. maddelerine uygun hüküm kurulmasının temini için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/04/2019 tarih ve 2015/471 Esas – 2019/318 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı121,30.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/11/2019 tarihinde HMK 353/1-a4 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.