Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2278 E. 2019/1817 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2278 Esas
KARAR NO : 2019/1817 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/343 Esas 2019/902 Karar
TARİH: 12/09/2019
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin “…” markası altında İstanbul ilinin bir çok noktasında kuaförlük salonu bulunan bir firma olarak ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkili şirketin hizmet verdiği sektörde işini titizlikle yapıp müşteri memnuniyetini esas alan bir anlayışla faaliyetlerini icra ettiğini, hizmet kalitesini arttırmak için verdiği hizmetlerde müşteri yorumlarına hassasiyetle yaklaşan müvekkili şirketin bu doğrultuda müşterilerin ıslak imzalarıyla doldurdukları memnuniyet formu uygulamasını tatbik ettiğini, ancak müvekkili şirketin bu konudaki hassas tutumunun “www…..com” adlı internet sitesi üzerinden suistimal edildiğini, aralarında hiçbir hizmet ilişkisi olmamasına rağmen kimliği belirsiz kişilerce mezkur internet sitesi adresi üzerinden birtakım menfi yorumlar yapılmak suretiyle müvekkili şirketin ticari itibarının zedelendiğini, .bu durum karşısında müvekkili şirketin internet sitesi yetkilileriyle telefon üzerinden irtibat kurduklarını, mesnetsiz yorumların kaldırılması istemini dile getirdiklerini, mukabilinde site yetkilisi tarafından “bu yorumların rakip firmaların kötü niyetinden dahi hasıl olabileceğini lakin konuya ilişkin herhangi bir düzeltme işleminin yapılamayacağını yalnızca ilgili sitenin sistemine ücretli üyelik yapıldığı takdirde işbu yorumlara cevap hakkının doğacağını bildirdiklerini, daha sonra ihtarname çekilerek asılsız yorumların kaldırılmasını hukuka aykırı filin devamı halinde Sulh Ceza Hakimliğine başvuruda bulunacağının ihtar edildiğini, davalı kurumca müvekkilinin ticari itibarı, doğrulanmamış bilgi ve belgeler ile marka isim ve logosunun izinsiz olarak kullanılması sebebiyle zedelendiğini, müvekkili firma hakkında çıkan asılsız yorumlar nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı kurum müvekkili firmaya dair asılsız kötüleyici yorumların maddi menfaat elde etmek maksadıyla yayımlanması maddi ve manezi zarara neden olacağını, açılan davanın kabulü ile müvekkili şirket lehine 100.000-TL manevi tazminatın haksız fiilin işlendiği tarih olan 03/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, müvekkili şirket lehine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’u 107. Maddesi gereğince şimdilik 1000-TL maddi tazminatın haksız fiilin işlendiği tarih olan 03/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalı şirketten tahsiline, TMK 25/1 ve TTK 56/1/b maddeleri gereğince müvekkilinin kişilik haklarına saldırı ve haksız rekabet teşkil eden internet site adreslerinde gönderilerin erişiminin tedbiren engellenmesine ve dava sonu ile tümden erişiminin kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın, sözde müvekkili firmayla telefon aracılığı ile irtibat kurduğunu ve firma yetkilisi tarafından kendilerine ücretli üyelik teklifinde bulunulduğunu, aksi halde cevap haklarını kullanamayacaklarının söylendiğini iddia ettiğini, bu iddianın gerçek dışı olmanın ötesinde iftira boyutuna ulaştığını, davacı tarafı bu iddialarını ispata davet ettiklerini, www…..com sadece üye olan şirketlere hizmet veren bir platform olmadığını, tüketiciler tarafından yazılan bütün şikâyetlere verilen cevaplar, üye–üye olmayan ayrımı yapılmadan ücretsiz olarak yayınlandığını, hakkında şikâyet yayınlanan kurumların cevap haklarını kullanabildiklerini, hiçbir firmanın cevap hakkının kısıtlanmadığını, şikayetvar platformunun üye firmalardan aldığı ücret, kendileri için aylık, dönemlik ve yıllık şikâyet endekslerine ve haklarında yapılan şikayetlerin raporlamasına yönelik verilen hizmetin karşılığı olduğunu, üye olan firmaların, böylelikle belirli bir süre aralığında haklarında ne kadar şikâyet yapıldığını, hangi ürünlerinden ne tür şikayetler aldıklarını grafikler eşliğinde hazırlanan raporlarla birlikte görüp bilgi sahibi olduklarını ve böylece müşterilerine daha kaliteli hizmet sunma imkanına kavuştuklarını, şikayetvar platformunun, ne haklarında yazılan şikâyete itiraz eden firmalardan, ne şikâyetin kaldırılması talebinde bulunan firmalardan ne de şikâyetin altında cevap metnini yayınlatmak isteyen firmalardan tek kuruş para talebinde bulunmadıklarını, verilen tüm bu hizmetlerin üye olsun ya da olmasın, tüm firmalar için ücretsiz ve sınırsız olduğunu, ayrıca firmaların talep etmesi halinde şikâyetçiye ilişkin her türlü iletişim bilgisinin yine benzer şekilde hiçbir ücret talebi olmaksızın kendileriyle paylaşıldığını, nitekim davacı firmanın hakkında yazılan şikayetler incelendiğinde, kendileri üye olmadıkları ve bugüne kadar herhangi bir ödeme gerçekleştirmedikleri halde haklarında yazılan onlarca şikayet sürecinin memnuniyetle neticelendirilmesi nedeniyle şikayetçiler tarafından kaldırıldığını hatta bir kısmının teşekkür mesajına dönüştürülerek platformda yayınlandığını, durum böyleyken, davacının iddialarının, kendileri hakkında sadece olumsuz içeriklere yer verildiği şeklinde algı yaratma çabasından başka bir şey olmadığını, davacı firmanın bugüne kadar cevap hakkını kullanmamış olmasının da tümüyle kendi tercihi olduğunu, bilirkişiler tarafından yapılacak inceleme neticesinde üye olmadıkları halde cevap haklarını özgürce kullanabilen yüzlerce firmanın varlığının tespit edilebileceğini, diğer bir önemli konu da …com platformunda, kozmetik sektöründe faaliyet gösteren firmalardan sanki yalnızca “Mali Kuaför” markasının şikâyet ediliyor gibi gösterilmeye çalışıldığını, halbuki yine aynı sektörde faaliyet gösteren ve belki de rakip firma olarak nitelendirilebilecek daha pek çok firmadan da tüketiciler tarafından yakınılmakta, yaşadıkları olumsuz süreçlerin benzer şekilde dile getirildiğini, bu durum dahi başlı başına, davacı firmanın karalanmaya çalışıldığı şeklindeki asılsız algıyı ortadan kaldırmaya yettiğini, aynı sektörde faaliyet gösteren her firma hakkında özgürce yazılabildiği bir ortamda haksız rekabetten de söz edilmesinin söz konusu olamayacağını, müvekkili şirket aleyhine açılmış hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile birlikte vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/09/2019 tarih 2019/343 Esas 2019/902 sayılı kararında; “Dava, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, haksız rekabet nedeniyle uğranılan zararın tazmini ve haksız rekabet teşkil eden yorumların engellenmesi ve kaldırılması istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının işlettiği internet sitesinde site kullanıcıları tarafından yazılan yazılar ve yapılan yorumlar nedeniyle davacının haksız rekabete uğrayıp uğramadığı, uğramışsa davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususlarındadır.6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde dava şartları açıkça sayılmış olup, mahkeme tarafından resen gözetilir. Somut olayda, dava tazminat davası olup, 6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1. fıkrasına aykırı olarak arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmadan açılmış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği …”gerekçesi ile, 7155 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A maddesinin 1. fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davanın dava şartı olan arabuluculuk başvurusunun yapılması zorunlu olan başvurulardan olmadığını, Müvekkili şirket ile davalı kurum arasında TTK kapsamında bir ticari ilişki olmadığını, TTK’nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari davalardan sayılamayacağını, Nitekim; Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı ve Arabuluculuk başlıklı ve yazarlarının Ankara BAM 3. Hukuk Dairesi Başkanı Sayın … ile Haccettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi … olduğu ve sistemin işleyişinin sağlıklı yürütülebilmesi http://…..govtr/link/…..pdf URL adresinde yayınlanan içeriğin 130. sayfasında haksız rekabetten kaynaklanan tazminat taleplerinin taraflar arasında doğrudan hiçbir hukuki ve fiili ilişkinin mevcut olmaması halinde başvurunun dava şartı arabuluculuk kapsamında olmadığına ilişkin açıklamalara yer verildiğini, Somut olayda müvekkili şirket ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı gibi ticari faaliyet de söz konusu olmadığını, bu nedenle arabuluculuk kapsamında olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/343 Esas 2019/902 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK 56. maddesine dayalı haksız rekabetin önlenmesi ve tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece TTK 5/A maddesinde öngörülen ara buluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Talep, TTK 56. maddesi kapsamında haksız rekabete dayalı tazminat davası olduğundan, taraflar arasında ticari ilişki olup olmamasının önemi bulunmamaktadır. Uyuşmazlık TTK 54 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan haksız rekabetten kaynaklandığından TTK 4/1-a. maddesine göre mutlak ticari davadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK 5/A maddesine göre bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olduğundan ve dava ara bulucuya başvurulmadan açıldığından davacının istinaf sebebi yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.