Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2257 E. 2020/422 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2257
KARAR NO : 2020/422
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 26/06/2019
NUMARASI : 2018/921 Esas – 2019/736 Karar
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ NİN
2018/1439 E – 2018/1176 K. SAYILI DOSYASI
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 19/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili bankanın dava dışı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den iki adet kredi sözleşmesi nedeniyle alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin sicilden terkin edildiğini, şirketin İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E ve İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyaları ile İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/365 E sayılı dosyası ile derdest olan davalarının bulunduğunu, şirketin tasfiyesinin gerektiği gibi tamamlanmadığını, bu nedenle ticaret sicilden terkin edilen …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ nin müvekkili arasında alacağın tahsili amacıyla derdest icra takibi ve dava mevcut olduğundan ihyası ile şirkete tasfiye memurunun atanmasını, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/06/2019 tarih 2018/921 Esas 2019/736 Karar sayılı kararında; ” …Somut uyuşmazlıkta, İstanbul Ticaret Siciline … sicil numaralı … Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin, 18/02/2015 tarihinde TTK.nun geçici 7. maddesine göre resen ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşılmaktadır. Resen terkin edilen şirketin ihyası talep edilirken davanın sadece sicil müdürlüğüne yöneltilmiş olması yeterlidir. Terkin edilen şirketin İstanbul …. icra müdürlüğünün … E ve …. icra müdürlüğünün … E sayılı takip dosyalarında borçlu olduğu ileri sürüldüğüne göre, bu iddanın doğruluğu teyit edildiğinde TTK. Geçici madde 7 nedeniyle terkin olan şirketin ihya olunmasını talep etmekte davacının hukuki yararının olduğu açıktır. Yine davacı, terkin olan şirkete karşı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtığını, 2016/365 E sayılı dava dosyası üzerinden yargılamanın devam ettiği ileri sürmektedir. Dayanak gösterilen İstanbul …. icra müdürlüğünün … E ve …. icra müdürlüğünün … E sayılı sayılı dosya celp edilerek incelendiğinde, alacaklının … Bank AŞ olduğu, …. icra müdürülğünün dosyasında iki borçludan birinin; …. icra müdürlüğünün takip dosyasında ise üç borçludan birinin terkin olunan şirket olduğu anlaşılmıştır. Yine davacının dayandığı, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/365 E sayılı dosyası celp edilerek incelendiğinde davacının … Bank AŞ olduğu, terkin edilen şirketin üç davalıdan biri olduğu, davanın menfi tespit talepli olduğu, dava tarihinin 01/04/2016 olduğu, davanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır. Özetle, TTK’ nin geçici 7. maddesine göre münfesih sayıldığından resen sicilden terk olunduğu, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından yapılan işlemlerde Usul ve Yasa’ ya aykırılığın söz konusu olmadığı, derdest olan takip dosyalarında ve dava dosyasında yargılamaya devam edilebilmesi için taraf teşkilinin sağlanması bakımından söz konusu şirketin ihyasının gerektiği, TTK’ nın Geçici 7. Maddesi hükmü doğrultusunda davacının şirketin ihyasını talep edebilmesi için haklı sebebinin ve hukuki yararının mevcut olduğu, davalı ticaret sicil memurluğunun davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda olduğu, bu sebeple ticaret sicil memurluğu aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri yükletilemeyeceği, Yargıtay uygulamalarında da kabul edildiği üzere belirtilen şekilde terkin olan şirketin ihya olunması durumunda tasfiye memuru atanmasına da gerek olmadığı incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, asıl davada davanın kabulüne; birleşen davada ise son yetkilinin, resen terkin olan şirketin ihyasında taraf gösterilmesine gerek olmadığı anlaşılarak pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir. Resen terkin olan şirketin ihyasına karar verildiğinden tasfiye memuru atanmasına gerek olmamıştır…”gerekçesi ile, A)ASIL DAVADA, 1-Davanın KABULÜ ile, İstanbul Ticaret Siciline … sicil numaralı …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ nin, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… E ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün… E sayılı takip dosyaları ile İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/365 E sayılı dava dosyası yönünden geçerli olmak üzere, bu takipler ve dava sonuçlanıp kesinleşme ve infazına kadar geçerli olmak üzere İHYASINA,2-Tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına; 3-İhya kararının Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına, masrafın davacı tarafından karşılanmasına, B)BİRLEŞEN DAVADA; 1-Birleşen İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1439 E, 1176 K sayılı dosyasında, …. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, … A.Ş.’ nin, kullandırmış olduğu krediler nedeniyle alacaklı olduğunu ve hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip işlemlerini yürüttüğünü ve taraflar arasında görülmekte olan davalarda taraf sıfatı bulunan ve hatta vekil vâsıtasıyla davaları yürüten … Sanayi ve Ticaret A.Ş., 18.02.2015 tarihinde sicilden resen terkin edilmiş olup, terkin şirketin ihyası için işbu davanın açıldığını, Müvekkili bankanın terkin edilen şirketten alacaklı olduğunun, yerel mahkeme tarafından celbedilen dosyalardan açıkça görüldüğünü, Alacağını tahsil etmek bakımından gerek …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ ye gerekse müteselsil borçlu müşterek kefillerine karşı, mevcut dosyalar dışında da, her türlü hukukî yola başvurma hakkının bulunduğunun açık olduğunu, müvekkili bankanın, ihyası talep edilen şirket ile akdettiği genel kredi sözleşmelerinden doğan alacaklarının çok büyük bir kısmını halen tahsil edememiş olduğunu ve şirketin tasfiye işlemleri yapılmaksızın ticaret sicilinden resen terkin edildiği açık olduğundan, işbu şirketin tamamen ihyasına karar verilmesi gerektiğini, çünkü hakkında yalnızca belli dosyalardan ihya kararı verilen şirketin gerek kendisine gerekse müteselsil borçlularına -alacağının tahsili bakımından- başvurabilmesi için asıl borçlu olan …Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin tamamen ihyasının zaruri olduğunu, hak arama özgürlüğünün en tabii sonucu olduğunu, sınırlı ihya kararının kaldırılarak yerine şirketin tam olarak ihyasına karar verilmediği takdirde müvekkili alacağının tahsili bakımından gerek asıl borçlu durumunda olan söz konusu şirkete gerekse müteselsil borçlulara başvurabilmek için her seferinde ihya kararı almak mecburiyetinde kalacağını, Müvekkili Banka’nın, … A.Ş. aleyhine başvurabileceği hukukî yolların, mevcut dosyalarla sınırlı olmayıp, -başta takibe dayalı veya takipsiz iflâs davası ikâme etme, -rehin açığı belgesine istinaden yeni icra takibi başlatma, -icra dosyaları bağlamında şikâyet yoluna başvurma, -gerek borçlu şirket ve gerekse onun yöneticileri hakkında cezaî şikâyetlerde bulunma, -tazminat talep etme gibi haklarının bulunduğunu, alacağın tahsili bağlamında mevcut dosyalara ilâveten hangi yollara başvurulacağı ve bu süreçte ortaya çıkacak yeni ihtilaf ve dosyaların peşinen şimdiden bilinmesinin de mümkün olmadığını, esasen, müvekkilinin hak arama özgürlüğünün bu şekilde kısıtlanmasına da olanak olmadığını, ihya kararının mevcut dosyalarla sınırlı olması hâlinde, bu hukukî yollara başvurulmasının hukuken büyük zorluk teşkil edeceğini, Somut olayda, şirketin terkininden önce ödenmesi unutulan bir borç veya tahsil edilmeyen bir alacak yahut paraya çevrilmesi unutulan taşınır taşınmaz bir mal veya terkin edilmeyen bir ipotek vs. ‘nin söz konusu olmadığını, … A.Ş., milyonlarca TL tutarındaki borcunu ödememişken, gayrimenkulleri varken, çok sayıda dava, takip ve şikâyet dosyasının tarafıyken ve bu dosyaları da vekil vâsıtasıyla aktif olarak takip etmekte iken, İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu tarafından re’sen terkin edildiğini, bunun büyük bir hataya dayandığının açık olduğunu, …A.Ş.’ nin hiçbir sınırlama olmadan veya en azından müvekkili bankaya olan borcu ile ilgili olarak yeniden ihyasına karar verilmesi gerektiği konusunda hiçbir şüphe olmadığını, Müvekkili bankanın hukukî taleplerini ileri sürebilmesi ve haklarını kullanması bakımından âkidi olan asıl borçlu … Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin tamamen ihyasının zaruri olduğunu, yerel mahkeme tarafından da davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen kararın, sınırlı bir ihya kararı mahiyetinde olup, sadece bazı dosyalara hasredilmiş olduğunu, halen imzaladığı genel kredi sözleşmeleri nedeniyle müvekkili bankaya olan borcu devam eden işbu şirket hakkında yasal yollara başvurma haklarının kullanılması bakımından, şirketin tam olarak ihyasına karar verilmesi ve şirkete bir tasfiye memuru atanmasının zaruri olduğunu, aksi takdirde müvekkilinin alacağını tahsil edebilmesi için başkaca hukuki yollara başvurma hakkının ortadan kalkacağını ya da her seferinde yargılama gideri masraflarına katlanarak ihya davası açmak zorunda kalacağını, zaten çok yüksek miktarda alacağı olan müvekkili bankanın, alacağını tahsil edebilmek için bir de böyle bir yükün altına sokulmasına hukuk düzenince cevaz verilmesinin mümkün olmaması gerektiğini, …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ nin tasfiyesi tam ve eksiksiz gerçekleşmediğinden ve müvekkili bankanın tam ihyada yüksek menfaati bulunduğundan, sadece belli dosyalar kapsamında verilen ihya kararının kaldırılarak şirketin tam olarak tasfiyesi ve tasfiye memuru atanmasının talep edildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesince sadece belli dosyalar kapsamında verilen sınırlı ihya kararının kaldırılarak, tasfiyesi gerçekleştirilmeyen şirketin tam ihyasına ve şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava TTK’ nın geçici 7. maddesine göre ticaret sicilden resen terkin edilen şirketin ihyası davasıdır. Davacı vekili, ticaret sicilden resen terkin edilen dava dışı şirketten kullandırılan 2 adet genel kredi sözleşmesi nedeniyle alacaklı olduklarını, alacağın tahsili amacıyla ilgili şirket hakkında İstanbul …. İcra müdürlüğünün … E. sayılı ve İstanbul … İcra müdürlüğünün …E. sayılı takip dosyalarında takip başlatıldığını, İstanbul … İcra müdürlüğünün takip dosyasının derdest olduğunu, muvakkat rehin açığı belgesi düzenlendiğini, …. icra müdürlüğünün takip dosyasının iptal edildiğini, bu dosyadan borçlular adına müvekkili şirkete borç muhtırası gönderildiğini, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2016/365 sayılı dosya ile borç muhtırasından dolayı borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davası açıldığını ayrıca haksız borç muhtırası nedeniyle İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesinde 2016/324 E. sayılı dosya ile şikayette bulunulduğunu, ilgili şirketin bu dosyalarda davalı olduğunu, davaların derdest olduğunu, ticaret sicilden terkin edilen şirket ile müvekkili arasında alacaklarının tahsili için başlatılmış takipler ve davalar bulunması nedeniyle şirketin ihyasına ve şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece takip ve dava dosyaları yönünden geçerli olmak üzere şirketin ihyasına, tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili, ticaret sicilden terkin edilen şirket hakkında genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı dava ve takip konusu olmayan alacaklarının da bulunduğunu, ilerde ilgili şirketten farklı alacaklarının da ortaya çıkabileceğini bu nedenle sadece ilgili takip ve dava dosyaları yönünden ihya kararı verilmesinin hatalı olduğunu, ilerde alacaklarının meydana çıkması halinde her defasında ihya talep etmek zorunda kalacaklarını bu nedenle tam ihya kararı verilmesini ve tasfiye memuru atanmasını talep ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Gelen ticaret sicil kayıtlarından ilgili şirketin 18/02/2015 tarihinde TTK gecici 7. maddesine göre ticaret sicilden terkin edildiği, ilgili şirket hakkında derdest icra takipleri ve davaların bulunduğu anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’ nın geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.Davacı, ihyası istenen şirketin ortağı veya yöneticisi olmayıp, alacaklısıdır. Bu nedenle şirketin faaliyetine devam etmesinde, davalar sonuçlandıktan sonra ticaret sicilde kayıtlı bulunmasında yararı bulunmamaktadır. İlerde muhtemel alacaklarının ortaya çıkması ihtimali ilgili şirketin TTK geçici 7. maddesine göre resen ticaret sicilden terkin edilmesine engel teşkil etmemektedir. Geçici 7. maddenin 2. fıkrasına göre ancak açılmış bulunan davalar veya takiplerin bulunması ilgili şirketin resen terkinine engel teşkil etmektedir. Bu nedenle davacının ilgili şirketin sınırlı ihya kararının kaldırılarak tam ihya kararı verilmesine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. TTK’ nun 547. maddesine göre tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde tasfiye memurunun atanması gerekecektir. İhyası istenen şirket 6102 sayılı yasanın TTK’ nun geçici 7/15. maddesine dayanılarak resen terkin edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere hakkında açılmış dava varken terkin işlemi yapılması aynı yasanın geçici 7/2. maddesine aykırı olup esasen tasfiyesi de yapılmadığından ve yapılacak tasfiye işlemi de yasaya uygun olmayacağından yalnızca taraf teşkilinin sağlanması bakımından ihya kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekip, ayrıca tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. (Yargıtay 11.H.D.’nin 19/09/2018 tarih 2018/3714 esas 2018/5439 karar sayılı örnek ilamı) Bu nedenle davacının ihyanın tam ihya olması ve şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği yönündeki istinaf sebepleri yerinde değildir.Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden asıl ve birleşen dava davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Asıl dava davacısının asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’ nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/03/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince(YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) kesin olarak oy birliği ile karar verildi.