Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2254 E. 2020/418 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2254 Esas
KARAR NO : 2020/418 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 02/02/2018
NUMARASI : 2017/543 Esas – 2018/101 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/03/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalıdan olan cari hesap alacağının tahsili için icra takibi başlattığını, takibin yetkili icra müdürlüğünde başlatıldığını, yetki itirazının hukuka aykırı olduğunu, takibe konu alacağın ticari hesap alacağı olduğunu, ticari ilişki kapsamında kesilen faturaların ödenmediğini, takibe konu borcun esasen para borcu niteliğinde olup, TBK 89 mad. gereği para borçlarının götürecek borçlardan olduğunu, davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun meşruhatlı davetiye gönderildiği, ancak davalının davaya cevap vermediği ve duruşmaya katılmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 02/02/2018 tarih 2017/543 Esas 2018/101 Karar sayılı kararında;
“Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı tarafça icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olduğu görülmüştür.
Bu durumda İİK’ nun 50. maddesi gereğince öncelikle icra dairesinin yetkilerine yönelik itiraz incelenerek takip konusu icra dairesi yetkili ise dosyanın esasına girilecektir.
Davalının yetki hususu ile ilgili olarak, HMK’ nun 10. maddesinde, sözleşmeden doğan para borçları hakkındaki yetkide bunlar arasında yer almaktadır. İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, icra dairesi kendiliğinden yetkisizliğini gözetemeyceği için borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir. İcra dairesinin yetkisinin belirlenebilmesi için öncelikle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin var olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Davalı taraf, itirazında alacak – borç ilişkisini açıkça inkar etmiştir. Alacaklı ise, böyle bir ilişkinin varlığını ispata yönelik bir delil de ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda taraflar arasında bir hukuki ilişkinin dahası sözleşmenin varlığı alacaklı tarafından ispatlanamadığından, alacağın sözleşme ücretinden kaynaklandığı kabul edilemez. Dolayısıyla HMK 10 maddesi ve BK 89 maddeleri gereğince yetkinin belirlenmesi mümkün olmayacaktır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır. Yetkili icra dairesi genel kural gereği borçlunun ikametgah adresi olan Çorlu İcra dairesidir. Borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerindedir. Takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması itirazın iptali davaları için dava şartıdır. Sonuç olarak itirazın iptali davasının dava şartları bulunmadığından işin esasına girilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği …”gerekçesi ile,
” İcra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığı anlaşılmakla, davanın HMK 114 ve 115/2 maddesi gereğince usülden reddine, … ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Yerel Mahkeme tarafından davanın usulden reddine karar verildiğini, ancak işbu kararın kabul edilmesinin mümkün olmayıp istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini nitekim, takibin yetkili icra müdürlüğünde başlatılmış olup yetkili icra dairesinin de Bakırköy İcra Dairesi olduğunu,
Takibe konu edilen alacağın cari hesap alacağı olduğunu, ticari ilişki kapsamında kesilen faturaların ödenmediğini, takibe konu borç esasen para borcu niteliğinde olup TBK 89/1. maddesi uyarınca para borçları götürülecek borçlardan olduğunu, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 2018/452 E. Ve 2019/2342 K.)
Yerel mahkemece tesis edilen kararın gerekçesinde alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkinin ispatlanamadığını, alacak-borç ilişkisinin ispatlanamadığını ve delil sunulamadığı iddia olunmuş ise de, dava dilekçesi ekinde sunulan faturalar ve cari hesap ekstresi kapsamında taraflar arasında ticari ilişkinin mevcudiyetinin tartışmasız olduğunu,
Alacağa dayanak hukuki ilişkinin varlığı cari hesap ekstresinde yer alan 23/07/2013- 03/10/2016 tarih aralığını kapsayan ticari ilişki kapsamındaki faturalar ile sabit olduğunu, yerel mahkeme tarafından eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, Cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibinin alacaklının yerleşim yeri olan yetkili icra dairesinde başlatıldığını, davanın usulden reddine karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu,
Borçlu/ davalı ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında doğan alacakların da para alacağı olup işbu alacak borçlu açısından götürülecek borç niteliğinde olduğunu,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı, davalıdan faturalara dayalı olarak alacakları olduğunu, tahsili için yaptıkları takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini, belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece yetkili icra dairesinde usulüne uygun takip yapılmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İncelenen davaya konu takip dosyasında takibin faturaya dayalı olduğu, davalı borçlunun süresinde icra dairesinin yetkisine ve borca itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Takipte yetki İİK 50. maddesinde düzenlenmiş olup, madde yetki hususunda HMK’ ya atıfta bulunmuştur. HMK’ nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir. 10 maddede sözleşmeden doğan davalarda yetki düzenlenmiş, sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir.HMK’ nın 10 maddesinde belirtilen sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin yetkili olabilmesi için taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğunun ispatlanması gerekir.İtirazın iptali davasının öncelikle görülme şartı; yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılıp süresinde itiraz ile durmuş bir icra takibinin bulunmasıdır. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildikten sonra itirazın iptali davası açılması halinde, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı incelenmelidir.İcra dairesinin yetkisine yapılan itirazı mahkeme HMK’nın 164. maddesine göre ön sorun şeklinde inceler. Bu durumda mahkemece tarafların bu konuda varsa delillerinin ibrazının sağlanarak bu deliller değerlendirilerek icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz konusunda bir karar vermelidir.Mahkemece davacı tarafça taraflar arasında ticari ilişki bulunduğuna dair delillerinin sunulması için süre verilmeden ve sunulması halinde bunlar değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur.6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kaldırılmasına karar verileceği, hüküm altına alınmıştır.Bu nedenle, davacı istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-4 ve 353/1-a-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde icra dairesinin yetkisi konusunda taraf delillerinin ibrazına olanak sağlanarak sunulması halinde bu konuda deliller incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 02/02/2018 tarih ve 2017/543 Esas – 2018/101 Karar sayılı kararının HMK 353 1/-a4 ve HMK 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30 TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş-dönüş masrafı 43,00 TL olmak üzere; toplam 164,3 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/03/2020 tarihinde HMK 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.