Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2248 E. 2021/1783 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2248 Esas
KARAR NO: 2021/1783 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2016/486Esas 2019/672 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,usule ilişkin olarak, davalının yetkiye ilişkin itirazlarının yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, esasa ilişkin olarak, müvekkili şirketin 27.01.2016 tarihli .. no.lu 19.350,23 TL bedelli faturası içeriği makineyi davalı tarafa 27.01.2016 tarihli … no.lu sevk irsaliyesi ile eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim ettiğini, davalı tarafın itiraz dilekçesinde bu durumu kabul ettiğini, davalı tarafın müvekkilinin gönderdiği fatura içeriğine yasal süresi içinde itiraz etmediğini, bu durumda faturaya itiraz etmeyerek içeriğini kabul ettiğini, davalı tarafından süresi içinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığını, Davalı tarafın gerek yukarıda bahsedilen yasal süreler geçtikten gerekse de hakkında icra takibi başlatıldıktan sonra ödeme yapmak yerine kötü niyetli olarak makineyi iade etmeye çalıştığını, davalı tarafın göndermiş olduğu sipariş teklifinde ödemeyi cihaz tesliminde banka havalesi ile yapacağını taahhüt ettiğini, …davalı tarafından ödemenin taahhüt ettiği şekilde yapılmadığını, söz konusu ödeme yapılmadığından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın takip tutarı kadar borçlu olduğunun ticari defter kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile tespit edileceğini, Yukarıda açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve alacak likit olduğundan davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, usule ilişkin olarak, müvekkili şirketin merkezi İzmir olduğunu, bu nedenle takibin izmir’de başlatılması gerektiği, takip İstanbul’da başlatıldığından yetki itirazında bulunduklarını, esasa ilişkin olarak, müvekkili şirketin İzmir’de kurulu … şirketlerinden olup kompresör ürettiğini, dahil olunan grubun diğer şirketlerinin makine ve döküm işi ile iştigal ettiğini, bu sebeple davacı tarafın esasa ilişkin belirtmiş olduğu teklifte bulunma kısmı, ticari defterlerde işlenmiş olduğu kısmı, cihazın sağlam çalışır ve taahhüt edilen ölçümleri yaptığı takdirde banka havalesi yapılacağı kısmının harfiyen doğru olduğunu, çünkü müvekkillerinin 1954 yılından beri dünya ticaretinde yer aldıklarını, bu sebeple belirtilen faturayı çeşitli bahaneler ile ödemeyecek ticari ahlaksızlıklarının bulunmadığını, bu kabul edilenlerin dışında dilekçede yazılanların tamamının gerçekleri saptırma olduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden şirket ile müvekkili arasında … adlı ölçüm cihazı alımı konusunda anlaştıklarını, bunun üzerine alacaklı tarafından 27.01.2016 tarihli fatura kesildiğini, ancak alınan makine ile yapılan ölçümlerin hatalı çıktığı, makinenin bu haliyle kullanılmasının mümkün olmadığı hususunun karşı tarafa e-posta ile bildirildiği ve yapılan görüşmelerden sonra müvekkili şirket fabrikasına eğitime gelen şirket mensubuna bu durumun açıkça bildirildiğini, ancak tatmin edici bir çözüm getirilmediğini, tüm bu durumlara rağmen hata giderilemediği için makinenin iadesine karar verildiğini, Teklif şartları ile anlaşıldığı şekilde davacı tarafın cihaz ile birlikte kalibrasyon sertifikası ve eğitim vereceğini, daha cihaz eğitimi verilirken ölçümleri doğru yapmadığından dolayı taraflar arasında e-posta yazışmaları yapıldığını, davacı tarafın sorumluktan kurtulmak ister gibi yazdığı iki gün ya da sekiz gün içersinde ayıbı bildirmediğinden malı kabul etmiş sayılır kanun hükmünün somut olayda uygulanamayacağı kanaatinde olduklarını, somut olayda davacı firmanın elemanlarının yapılan ölçümlerin satım amacına hizmet etmediğini kabul ettiklerini, 3-5 saatlik bir eğitim ile satım konusu ölçüm cihazının doğru ölçtüğünü anlayabilmenin imkansız olduğunu, bu anlamda alacaklının sattığı malın ayıplı/veya müvekkilin ihtiyacını karşılamadığını, satım sürecinde davacı tarafın ölçüm cihazını müvekkilin ihtiyacını karşılama garantisi ile pazarladıklarından dolayı mal ihtiyacı karşılamadığından satın alınmaktan vazgeçildiğini, bu durumun davacı yetkililerine 01.04.2016 tarihinde bildirilmişken onların kötü niyetli olarak 29.03.2016 tarihinde icra takibine geçtiklerini, Müvekkili şirket tarafından 01.04.2016 tarihinde iade faturası düzenlendiğini ve malın karşılıklı konuşmalar üzerine anlaşılan şekilde satıcı firmaya gönderildiğini, dolayısıyla davacının iddia ettiği şekilde bir alacağı bulunmadığını, bu aşamada dahi davacı tarafın satmış olduğu ölçüm cihazını müvekkilinin istemine uygun olarak teslim edildiğinde ödemenin yapılacağını, açıklanan nedenlerle öncelikle yetki itirazlarının kabulüne, sayın Mahkeme aksi kanaatte ise davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/06/2019 tarih ve 2016/486 Esas – 2019/672 Karar sayılı kararında; “Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; davanın, fatura alacağına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, fatura alacağını oluşturan 1 adet faturanın kompresör makinesi bedeline ilişkin olduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, davalı tarafın fatura konusu makinenin ayıplı olduğu kendisinden beklenen faydayı sağlamadığını, makineyi iade etmek üzere davacıya gönderdiğini, davacının teslimatı kabul etmeyerek geri gönderdiğini beyan ettiği, dava konusu faturanın her iki tarafın incelenen defterlerinde kayıtlı olduğu ve yine tarafların defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 19.350,23 TL alacaklı olduğu, fatura karşılığı alınan makinenin yerinde incelenmesi neticesinde rapor özetlerinde anlatıldığı üzere makinenin ayıplı olmadığı kanaatine ulaşıldığı, dolayısıyla davacının faturaya konu makineyi ayıpsız bir şekilde davalıya teslim ettiğini ispat etmiş olduğu, davalı tarafın borcu ödediğine dair herhangi bir ödeme makbuzu, dekont vs ibraz etmediği, kaldı ki böyle bir iddiasının da mevcut olmadığı, alacak likit olmakla davacının icra inkar tazminatında haklı olduğu, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptaline, takibin 19.350,23 TL asıl alacak üzerinden devamına, davalının asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,5 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”gerekçesi ile, Davanın KABULÜNE, Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin 19.350,23 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,5 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine, Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 19.350,23 TL asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Alacaklı olduğunu iddia eden şirketi ile müvekkili arasında … adlı ölçüm cihazı alınması konusunda anlaşıldığı ve bunun üzerine 27/01/2016 tarihinde alacaklı tarafından fatura kesildiğini, alacaklı olduğunu iddia eden şirketten alınan makineyle yapılan ölçümler hatalı çıktığı, makinenin bu haliyle kullanılmasının mümkün olmadığı, ayrıca müvekkili şirkete makine satılırken taahhüt edilen seviyelerde ölçüm yapamadığının anlaşıldığı ve karşı tarafa bu durumun tüm yetkililer seviyesinde e-posta ile bildirilmiş olduğu halde karşı tarafla yapılan görüşmelerden müvekkili şirket fabrikasına eğitime gelen şirket yetkilisine de bu durum açıkça ifade edildiği fakat yetkililerin doğru ölçümü yapabilmek adına Almanya ile görüşmeleri gerektiğini ifade ettiklerini, Müvekkillerinin ne kadar probleminin çözümü için beklediyse de yetkiler tarafından tatmin edici bir çözüm getirilemediğini, bu sebeple müvekkili şirket 1 Nisanda söz konusu makinenin iadesine karar verdiğini, bu iradesini içerir mail ile muhatap firmayı bilgilendirdiği ve akabinde yine 01/04/2019 tarihinde iade faturası kesildiği ve satıcı firmaya da gönderildiğini Ancak ürünün geri alınmamasından dolayı kargo tarafından ürün tekrar müvekkili şirkete iade edildiğini, iade faturasının da geri geldiğini, tebligatı almadan davacı şirket ortağı ve genel müdürü sıfatıyla … imzasıyla iade işlemi ile geri geldiğini, bu evrakların dosyada sunulu olduğunu, söz konusu tüm mailler il derece mahkemesinde görülen yargılama sırasında mahkemeye sunulduğunu, İlk derece yargılamasında da önemle belirtildiği gibi dosyada sunulu bulunan teklif şartlarında, karşı tarafın sattığı mal “tak-kullan” bir cihaz olmadığından eğitimi verilmesi gereken ve en önemlisi müvekkilinin yaptığı işle ilgili olarak hava tankının içerisinde yağ su vs gibi istenmeyen maddeleri ölçmesi gerektiğinden dolayı davacı tarafın sorumluluktan kurtulmak ister gibi yazdığı iki gün ya da sekiz gün içerisinde faturaya itiraz etmediğinden malı kabul etmiş sayılır kanun hükmü somut olayda uygulanamaz kanaatinde olduklarını, çünkü müvekkilinin malı kabul etmemesi gibi bir durum malı teslim aldığında söz konusu olmadığını, müvekkilinin cihazı iade etmek iradesi ilk teslim aldığında mevcut olmamakla birlikte kullanıldıkça istediği verimi alamaması ve cihazın asli görevi olan ölçümü doğru yapamaması sonucunda iade iradesi doğduğunu, makinedeki ayıp ek raporda da tespit edildiği gibi kullanmakla ortaya çıkabilecek üretimden kaynaklı bir ayıp olduğu diğer bir deyişle gizli ayıp olduğunu, Mahkemenin 08/12/2016 tarihli ara kararı ile alınan defterlerin incelenmesi ve makinenin yerinde incelenmesi için alınan talimat raporuna ek rapor talep edildiği, ek rapora göre makinelerle ölçümler yapıldığı ve cihazın hatalı ölçüm yaptığı kanısına varıldığını, Ayrıca alınan ek raporda söz konusu makineler mühendis tarafından incelendikten sonra cihazla istenen şartlarda ölçüm yapılamadığı ve ölçüm değerlerinin irdelenmesi için teknik bilgiye ihtiyaç olmasından dolayı ayıbın gizli ayıp olduğu kanısına varıldığı, fakat mahkeme tarafından bu rapor yeterli görülmeyip tekrar bir bilirkişi raporu talep edildiği ve bu bilirkişi raporunda ise ek raporun tam tersine görüşe varıldığını, mahkemenin de görebileceği üzere raporlar arası çelişki bulunduğu ve bu çelişkinin giderilmesi için bulundukları talepler karşılıksız kaldığı ve mahkeme de 20/09/2019 tarihli kararında davacı lehine olan bilirkişi raporlarını kabul ederek hüküm tesis ettiğini,Ek bilirkişi heyet raporunda bilirkişiler, yapılan ölçümlerde ölçüm değerinin stabil olmadığını, 3mg/m3 ile 5mg/m3 arası değiştiğini, ortalama 3,70mg/m3 civarında olduğunu tespit ettiklerini, bu neticeleri fotoğraflayan bilirkişi heyeti cihazın elektronik ve dijital bir cihaz olduğunu, cihazın kesinlikle hatalı ölçüm yaptığını ve beklenen faydayı sağlamadığını, cihaz üzerinde darbe, müdahale izinin bulunmadığını, cihazın ölçümler için tekniğine uygun olarak monte edildiğini, ayıbın kullanımdan değil tamamen üretimden kaynaklandığını ve dosyaya sunulu e-mail yazışmalarından cihazın alım tarihinden itibaren düzenli ve istenen ölçüm yapmadığının tespit edildiğini, bu hataların tespiti için de teknik bilgi ve deneyime ihtiyaç duyulduğunu ve hepsini birlikte değerlendirdiklerinde ayıbın gizli ayıp olduğunu tespit ettiklerini, Netice itibariyle bilirkişi raporları arasında bariz bir çelişki bulunduğunu, talepleri dikkate alınmayarak hüküm tesis edildiğini ve raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, iki kez incelemeye ve ölçüm yapmaya giden heyetin havanın çok nemli olması, cihazın tıkanmaması gibi nedenlerle sınırlı inceleme yaptıklarını, Mahkemenin incelemesini eksik yaptığı, dosyayı, taleplerini ve beyanlarını ve de itirazlarını değerlendirmediğini, Davanın sonunda ortaya çıkan gerçeğin, müvekkilinin edimi tamamen aldığı cihazdan beklediği faydayı elde edememesi ve cihazın ayıplı olduğunu düşünerek bunu yetkililere bildirmesi, yardım talep etmesi olduğunu, ancak firma yetkilileri tarafından müvekkilinin problemine çözüm bulunamaması sonucunda anlaşmaları doğrultusunda ödemesini yapmaması ve cihazı iade etmek istemesi Kanunlar kapsamında hakkı olmasına rağmen aksi görüşte karar verilmesinin doğru olmadığını, davacı üretimlerinde kaynaklanan bir ayıp söz konusu olduğunu kabul ederek cihazı geri almak istememeleri sebebi ile uyuşmazlığın çözülemediği ve yargıya taşındığını, Son rapora yaptıkları;Bilirkişi heyetinin nezaretinde takılan yeni filtrelerle olması gereken değerlerin çok üzerinde ölçüm değerleri alındığı, Test kompresöründe aynı filtre gruplarıyla elde edilen ölçüm sonuçları da farklı olduğu, Ayrıca ölçüm esnasında cihazın verdiği ölçüm değerlerinde anormal dalgalanmalar söz konusu olduğu, bu da cihazın tam ve kararlı bir ölçüm gerçekleştiremediğini kanıtladığı, Her iki test standında da aynı tip yeni ve kullanılmamış filtreler kullanıldığı halde farklı sonuçlar alınması her iki makinenin da yanlış ölçüm yaptığının tespiti açısından çok çarpıcı olmasına rağmen (bir testte 0,835 gösterirken diğer testte 0,0085 göstermesi) aksi görüş verilmesi yönündeki itirazlarının değerledirilmediğini, Sonuç olarak bu ürün grubu istenilen yağ miktarının ölçülmesi için uygun olmadığı ölçümlemelerle ispatlanmış olup raporda aksi görüş verilmesinin nedenlerinin açıklanmadığını, Makinenin yapması gereken işi yapmadığını, ancak bilirkişinin farklı neticeye vardığını,İtiraza konu edilen hususlar açısından raporlar arası çelişki giderilmeden dosyanın karar verilmesinin doğru olmadığını, Davacı taraf 29/03/2019 tarihinde müvekkilinin satın aldığı cihaz hakkındaki tüm problemlerini çözmeye yönelik bulunduğu talepleri göz ardı ederek İstanbul … İcra Müdürlüğünde … Esas numaralı dosya ile ilamsız icra takibi başlattığı ve 20/06/2019 tarihinde verilen karar kesinleşmeden ilama dayanarak inkar tazminatı için aynı dosya üzerinden talepte bulunduğunu, gerekçeli karar tebliğ edilmeden yapılan bu işlem karşısında tehiri icra talebinde dahi bulunma hakkı sonlandırıldığı, müvekkilinin haklı olduğu göz ardı edilen ve yok sayılan raporlara rağmen verilen kararla müvekkili hesaplarına konan bloke sebebi ile zarara uğratıldığı ve tüm banka hesaplarına bloke konulmasının akabinde bayram önü son mesai gününde tüm haklarını saklı tutarak 09/08/2019 tarihinde 39.256,49.TL İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin hesabına yatırdığını, oysa anılı takibin gerekçeli karar gereği yeni ödeme emri düzenlenerek tarafına tebliğ edilmesi gerekirken işlem yapılmadan haciz işlemi yapıldığını, İlk derece mahkemesinin hüküm tesis ederken davalı defterleri incelenmesi ve makinenin yerinde incelenmesi için alınan talimat raporu ve ek rapor haricinde birinci ve ikinci heyet raporlarını esas alarak hüküm tesis ettiği, fakat raporlar arası çelişkiler giderilmemişken hüküm tesis edilmesinin hakkaniyete uygun düşmediğini,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bir adet fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin 19.350,23 TL asıl alacak üzerinden devamına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususu tartışmasızdır. Davacı tarafından 12/11/2015 tarihli gönderilen teklif üzerine malzeme satış konusunda sözleşme ilişkisi kurulmuştur.Teklif şartları incelendiğinde, teklife dahil olan işin malzeme satışı olduğu, teklife konu satış bedelinin 5.000 EURO+KDV olup ödeme şeklinin cihaz tesliminde nakit banka havalesi yoluyla yapılacağı, teslim süresinin 3 hafta olarak düzenlendiği, davalının teklifi cihaz ile birlikte kalibrasyon sertifikası verilecek,cihaz tesliminde … eğitim verilerek notunun yazılarak imzalandığı tesbit edilmiştir. Sözleşme kapsamında davacı 27/01/2016 tarihli faturadaki … açıklamalı bir adet KDV. Dahil 19.350,23 TL. Bedelli ürünü aynı tarihli sevk irsaliyesi ile davalıya teslimi yapılmıştır. Davalı taraf, söz konusu faturaya karşı 29/03/2016 takip tarihinden sonra 01/04/2016 tarihli … nolu 19.350,23 TL. Bedelli iade faturası düzenlediği, iade faturası ile birlikte fatura içeriği malın davacıya gönderildiği ve fatura üzerinde, irsaliye ve mal teslim alınmadığından irsaliye,fatura ve malın davalıya iade olduğu tesbit edilmiştir.Taraflar arasındaki somut uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya 27/01/2016 tarihli fatura ile satılan ve aynı tarihli irsaliye ile teslim edilen ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise gizli ayıpmı açık ayıpmı olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve davacının bu faturadan kaynaklı alacaklı olup olmadığı noktasındadır. Davalı taraf, teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunu ve taahhüt edilen seviyede ölçüm yapamadığını belirtip ayıp ihbarında bulunulduğuna dair taraflar arasındaki mail yazışmalarının olduğunu savunmuştur.Taraflar TTK 16 madde hükmünce tacir olduğundan Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 13/10/2015 tarih ve 2015/8094 Esas, 2015/12630 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere ayıp ihbarının TTK’ nın 18/3. maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıp olması halinde BK’ nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında belirtildiği üzere öğrenildiğinde derhal yapılması gerektiği gözetildiğinde, Davalının ayıp iddiasını ve ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK nun belirttiği şekilde geçerli olarak yapıldığını kanıtlaması gereklidir. Mahkemece davacının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış ve ibraz edilen 23/01/2017 tarihli raporda, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 19.350,23 TL. Asıl alacağı olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, davalının ticari defter ve kayıtları ve davaya konu makina incelenmek suretiyle makina mühendisi ve mali müşavir bilirkişiden rapor alınması için talimat yazılmış ve talimat mahkemesince alınan bilirkişi heyetinden alınan 08/03/2017 havale tarihli raporda; cihazın hatalı ölçüm yaptığı ve beklenen faydayı sağlamadığı belirtilmiştir. Mahkemece 17/04/2017 tarihli ara karar gereğince ek rapor alınması için talimat yazıldığı, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 01/06/2017 havale tarihli ek raporda; Ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Mahkemece 14/09/2017 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca; rapor alınması için talimat yazılmıştır.Talimat mahkemesince … mühendisi bilirkişi heyetinden alınan 19/02/2018 tarihli heyet raporunda; Yapılan ölçümler ve değerlendirmeler neticesinde, makinenin hiçbir kusurunun olmadığı, ayıplı veya gizli ayıplı olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece 03/05/2018 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca; 08/03/2017 havale tarihli bilirkişi kök raporu ve 01/06/2017 havale tarihli bilirkişi ek raporu ile 19/02/2018 tarihli rapor arasında çelişki oluştuğu gerekçesiyle, çelişkinin giderilmesi için farklı bir … mühendisi heyetinden makine üzerinde inceleme yapılmak sureti ile rapor alınması için talimat yazılmıştır.Talimat mahkemesince … mühendisi bilirkişi heyetinden alınan 05/09/2018 tarihli heyet raporunda; dava konusu cihazın davalı … şirketinin ihtiyacını karşılayacak kapasitede olduğu ve kendisinden beklenen faydayı sağladığı, cihazın üretimden kaynaklanan herhangi bir kusuru açık veya gizli ayıbı olmadığının tespit edildi