Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/224 E. 2020/1328 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/224
KARAR NO: 2020/1328
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/293 Esas – 2018/755 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında imzalanan sözleşmeye kefil olduklarını, dava dışı asıl borçlunun borcunu zamanında ödemediğini, davalı … Ltd. Şti. ve …’in kefaleti ile dava dışı asıl borçluya esnek ticari hesap açıldığını ve çek karnesi verildiğini, dava dışı asıl borçlunun İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/285 Esas numarası ile iflas ertelemesi için başvuru yapılmış olup yargılamasının devam ettiğini, davalıların sözleşmeden kaynaklanan borcunun ödenmemesinden dolayı 30.06.2015 tarihinde hesabın kapatılarak borçlulara hesabın kapatıldığına dair Kadıköy …Noterliği 30.06.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, borçluların ihtarnameye herhangi bir itirazda bulunmadıkları gibi, ihtarnamenin tebliği sonrası herhangi bir ödemede bulunmadıklarını, davalı borçlular hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı borçluların takibe itiraz ederek takibi durdurduklarını, yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin dava dışı … Ltd. Şti.’ nin davacı bankadan çekmiş olduğu krediler için kefil olduklarını, davacı ile müvekkilleri arasındaki kefalet sözleşmesinin yasanın aradığı şartları taşımadığını, müvekkillerine hesap kat ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, bu sebeple müvekkillerinden işlemiş faiz talep edilemeyeceğini, bir an için temerrüt şartlarının oluştuğu kabul edilse bile, davacı tarafın asıl alacağa %30,24 oranında temerrüt faizi işletmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın ve icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/06/2018 tarih ve 2016/293 Esas – 2018/755 Karar sayılı kararı ile; ” Davacı tarafından açılan dava, İİK 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır. Yargıtay 19. HD 11.06.2001 tarihli, 736/4536 sayılı kararı çerçevesinde, mahkememizce, davacı bankanın defter ve belgeleri üzerinde kredi sözleşmesi hükümleri göz önüne alınmak suretiyle inceleme yaptırılarak, hesabın kat edildiği tarihe kadar alacağın ulaştığı miktar ve bu miktara kat tarihinden temerrüt tarihine kadar ayrıca uygulanacak akdi faiz hesaplanarak temerrüt tarihi itibariyle asıl alacağın saptanması, temerrüt tarihi ile bulunan asıl alacak kefillerin kefalet limitlerinden az ise borcun tamamından fazla ise sorumluluğun kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı bulunduğu dikkate alınıp icra takip tarihinden sorumlu oldukları miktarın bulunması için aldırılan bilirkişi raporuna göre, davacı bankanın davalılardan alacaklı olduğu anlaşılmış, Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/285 Esas numarası ile iflas ertelemesi için asıl borçlu yönünden açılmış olan davanın davalı kefiller için bağlayıcı olmayacağı dikkate alınarak davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davalılar tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazların 52.322,04 TL asıl alacak, 7.962,01 TL işlemiş faiz, 398,10 TL faizin gider vergisi ve 236,72 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 60.918,87 TL yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle toplam alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, gayri nakdi (çek taahhüt) depo talebinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davalılar tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazların 52.322,04 TL asıl alacak, 7.962,01 TL işlemiş faiz, 398,10 TL faizin gider vergisi ve 236,72 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 60.918,87 TL yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, toplam alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, gayri nakdi (çek taahhüt) depo talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemenin, gayri nakdi ( çek taahhüt ) depo talebinin reddine ilişkin verdiği kararın eksik incelemeye dayalı, usul, yasa ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Yerel mahkeme tarafından hükmün verildiği tarih itibarı ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nun Ek 1. Maddesinin 1. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’ nun 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00-TL’dir. Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, dava değeri 64.142,07 TL’dir. Mahkemece davacı talebinin 3.223,20 TL’lik kısmı red edilmiş, davacı tarafça bu miktarın da 1.200,00 TL bedelli gayri nakdi (çek taahhüt) depo talebinin reddine ilişkin kısmına ilişkin istinaf talebinde bulunulmuştur. Dolayısıyla dava konusu ve istinaf edilen miktar, kararın verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, ilk derece mahkemesince verilen karar davacı yönünden kesin niteliktedir. Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak yerel mahkemece karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 352. maddesi gereğince reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 352. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.