Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2209 E. 2019/1542 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2209
KARAR NO : 2019/1542
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 17/04/2019
DOSYA NUMARASI : 2019/204 D.İş – 2019/218 Karar
TALEP :İhtiyati Haciz
DAVA :İhtiyati Haciz
ALACAK MİKTARI : 25.000,00 TL
GÜVENCE MİKTARI : %20 güvence 5.000,00 TL
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin borçlulardan ibraz edilen senet nedeniyle alacaklı olduğunu,borcun vadesi gelmesine rağmen ödenmediğini,borçluların mal kaçırma hazırlığı içinde olduğunu, alacağın rehinle temin edilmediğini belirtilerek borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarı kadar ihtiyaten haczine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/04/2019 tarih 2019/204 D.İş – 2019/218 Karar sayılı kararında; ” … Borçlu …’ ın yerleşim yerinin Beyoğlu, Borçlu … tic. Ltd. Şti.’ Nin Fatih olduğu ve çekin keşide yerinin İstanbul olduğundan mahkememizin yetkili mahkeme olmaması ve davacı tarafca aciliyeti kanıtlanamadığından talebin yetkisizlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile; İhtiyati haciz talebinin Reddine, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin red kararı hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini,, istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasının gerektiğini, Kararda İİK 257. maddedeki hangi şartları taşımadığı hususu yeterince açıklanmadığını, söz konusu gerekçeli kararın Anayasa’da hüküm altına alınmış gerekçe kavramıyla bağdaşmadığını, Yargıtay’ın da emsal kararlarında ifade ettiği üzere hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, ( Y. 9. Hukuk Dairesi 2016/19494 E. , 2016/20215 K.)İhtiyati haciz incelemesi sonucunda verilen red kararlarının da açıkça gerekçelendirilmesinin gerekli olduğunu, tek cümlelik ifade ile verilen red hükmünün istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasının gerektiğini,Yargıtay’ın görüşünün de bu yönde olup tek kelimelik ifadelerle gerekçelendirilen red kararlarını yeterli görmediğini ve bu yöndeki ihtiyati haciz talebinin reddi kararlarını bozduğunu, (Y. 11 H.D. 2013/7425 E. 2013/12152 K.)İlk derece mahkemesinin red kararının HMK’daki yetki konusu bakımından hatalı olduğunu, istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasının gerektiğini,HMK’da yetkisizlik hallerinde ne yapılacağı açıkça hükme bağlandığını ve ihtiyati haciz hallerinde özel bir yetki kararı verilmesinin öngörülmediğini, ortada yetkisizlik söz konusuysa mahkeme yetkisizlik kararı vererek yetkili mahkemeyi göstermesinin gerektiğini, akabinde taraflarca dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenmesinin gerektiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, Ortada yetki bakımından da herhangi bir problemin olmadığını, nitekim çekten doğan borç her ne kadar para borcu, yani aranacak borç olsa da; Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince çekte karşılıksız olduğunu, işlemleri yapılması yahut işlem yapılamaması durumunda borcun nevi değişeceğini, tam ifadesiyle yetki tüketilecek ve borç götürülecek borca dönüşeceğini, bu sebeple alacaklının yerleşim yerinin de yetkili hale geleceğini, (Yargıtay 11 HD 2016/12481 E. 2016/8797 K. – Yargıtay 11 HD 2014/15478 E. 2014/17256 K. )İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddi dolayısıyla borçluların halihazırdaki mallarını kaçırma ihtimalinin arttığını,Çeke dayalı olan somut olaydaki borçta vadenin geldiğini ve ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli şartların oluştuğunu, ancak buna rağmen ilk derece mahkemesince ihtiyati hacze karar verilmemekle borçluların mal kaçırma şüphesinin arttığını ve alacaklı müvekkili telafisi mümkün olmayacak zararlara uğrama ihtimaliyle karşı karşıya kaldığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi ihtiyati haczin reddi kararının kaldırılmasına ve talepleri gibi karar verilmesine, yargılama giderlerinin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep,çeke dayalı ihtiyati haciz talebidir. Mahkemece, Borçlu …’ ın yerleşim yerinin Beyoğlu, Borçlu … Ve Tic. Ltd. Şti.’ nin Fatih olduğu ve çekin keşide yerinin İstanbul olduğundan mahkemenin yetkili mahkeme olmaması ve davacı tarafca aciliyeti kanıtlanamadığı gerekçesi ile; İhtiyati haciz talebinin Reddine, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Talep eden vekilinin İlk derece mahkemesinin yetki yönünden red kararının HMK’daki yetki konusu bakımından hatalı olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 05/12/2016 tarih ve 2016/12815 Esas – 2016/92 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, İİK’nın 258. maddesinde ihtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiş, aynı Kanunun 50. maddesinde ise ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Bu durumda, çekten kaynaklanan borcun alacaklısı borçlunun yerleşim yerinde, birden fazla borçlu bulunması halinde borçlulardan birinin yerleşim yeri çekin keşide yeri veya ödeme yerinde ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, muhatap bankaya ibraz edilen ve karşılıksız kalan çeke dayalı borç, bu şekilde aranması tüketildikten sonra götürülecek borç niteliği kazanır ve HMK’ nın 10. maddesi gereğince ifa yeri olarak 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesinde belirtilen alacaklının yerleşim yeri mahkemesi de ihtiyati haciz talebinde yetkili mahkeme haline gelir. İhtiyati hacizde yetkinin kamu düzenine ilişkin olmaması sebebiyle,alacaklı yetkisiz bir mahkemede de ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.Yetkisiz mahkemeden ihtiyati haciz talebinde bulunulması durumunda hakim yetki hususunu re’sen nazara alamayacak ve yetkisizlik kararı veremeyecektir. İİK 265/1 ve 3. fıkraları uyarınca, borçlu tarafından kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı yasal süresi içerisinde itiraz edilmesi halinde, mahkemece gösterilen sebeplere hasren inceleme yapılacağı düzenlenmiştir. Bu itibarla, mahkemece, ihtiyati hacze konu çekin ibraz edildiği ve karşılıksız çıktığı ve ayrıca alacaklının kendi yerleşim yeri mahkemesinden talepte bulunduğu gözetilerek talep hakkında değerlendirme yapılarak esasa yönelik karar verilmesi gerekirken yetkisizlik nedeniyle talebin reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Talep eden vekilinin İhtiyati haciz incelemesi sonucunda verilen red kararlarının da açıkça gerekçelendirilmesinin gerekli olduğunu, tek cümlelik ifade ile red kararı verilemeyeceğine yönelik istinaf talebi incelendiğinde; Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Anayasa Mahkemesinin 01/02/2017 tarihli, 2014/12158 başvuru numaralı kararında belirtildiği üzere, gerekçeli karar hakkı, Anayasa’nın 36.maddesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir unsurudur. Somut olayda, ilk derece mahkemesi,mahkemenin yetkili mahkeme olmaması ve davacı tarafca aciliyeti kanıtlanamadığı gerekçesi ile; İhtiyati haciz talebinin Reddine, karar verilmiştir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK 257. maddedeki koşulların oluşması gerekmektedir. Bu koşullar da vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para alacağının varlığı konusunda mahkemenin kanaat sahibi olmasıdır.Talep eden vekili, talep dilekçesi ekinde talebe konu çek aslını sunduğu ve karar ile birlikte evrak aslının 26/04/2019 tarihinde talep eden vekiline teslim edildiği anlaşılmıştır. İİK’ nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek olmadığı gibi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’ nun 27.12.2017 tarih, 2016/1 Esas, 2017/6 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, ihtiyati haciz bir icra işlemi de olmayıp özel geçici bir hukuki koruma müessesesidir. Mahkemece, talebin davacı tarafca aciliyeti kanıtlanamadığı belirtildiği halde talep İİK 257 ve 258 maddeleri doğrultusunda değerlendirilmemiştir. Yargıtay 11.H.D.’ nin 13/05/2014 Tarih ve 2014/7074 E-2014/9156 K. Sayılı kararında da açıklandığı üzere: İİK’nın 257. maddesine göre, ihtiyati haciz istenebilmesi için alacağın vadesinin gelmesi ve rehinle temin edilmemiş olması yeterli olup, tam ispatın gerekmemektedir. İhtiyati haciz gibi geçici hukuki korunma taleplerinde yaklaşık ispat yeterlidir. Çekteki keşideci ismi altında imzanın bulunması yeterli olup, imzanın inkar edilmesi ve keşideciye ait olup olmadığı hususu ancak yargılamaya konu olabileceğinden, ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken mahkemece kambiyo senedinin yapısına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Sonuç olarak, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-b2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak yeniden hüküm kurulması sureti ile alacağın tamamı yönünden % 20 teminatla ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği uygun bulunmuş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep eden alacaklının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/04/2019 tarih ve 2019/204 D. İş Esas – 2019/218 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurulması sureti ile; 2- Yukarıda yazılı sebeplere, dosya kapsamına ve borçluların durumuna göre borç, para borcu olup, borcun rehinle temin edilmediği ve vadesinin geldiği, ihtiyati haciz kararı verilmesinin yasal koşullarının oluştuğu kanaatine varılmakla, ihtiyati haciz talep eden vekilinin talebinin kabulü ile İİK.’ nun 257 ve müteakip maddeleri gereğince borçluların 25.000,00 TL’ lik borcuna borcuna ve masrafların yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA, 3-İhtiyati haciz isteyen tarafın İİK. 259, HMK. 87 maddesi uyarınca belirlenen ve alacak miktarının % 20′ sine tekabül eden 5.000,00 TL tutarında nakdi veya Mahkemece kabul edilecek kat’ i süresiz ve muteber banka teminat mektubunu ilgili ilk derece mahkeme veznesine depo etmesi halinde ihtiyati haciz kararının yetkili icra müdürlüğünce infaz edilmek üzere ihtiyati haciz isteyene verilmesine, 4-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 73,10 TL karar harcı ihtiyati haciz talep eden tarafından dava açılırken peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 5-İlk derece mahkemesinde alacaklı tarafından yatırılan 123,90 TL talep harç toplamı ve yine alacaklı avansından sarf edilen 76,20 TL tebligat gideri olmak üzere; toplam 200,1 TL’ nin borçlulardan alınarak alacaklıya verilmesine, 6-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince alacaklı tarafından yatırılan 121,30TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının ihtiyati haciz talep eden tarafa iadesine, 7-İstinaf yönünden ihtiyati haciz talep eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 42,40 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı toplamı 163,7 TL’ nin borçlulardan alınarak ihtiyati haciz talep eden tarafa verilmesine, 8-Karar tarihi itibariyle ilk derece mahkemesi yönünden alacaklı vekili yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ ne göre takdir olunan 606,00 TL vekalet ücretinin borçlulardan alınarak alacaklıya verilmesine, 9-Artan gider avansı olması halinde, yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/11/2019 tarihinde İİK. 258/2 ve HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.