Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2203 E. 2021/1381 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2203 Esas
KARAR NO: 2021/1381 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2018
NUMARASI: 2016/651 Esas 2018/1271 Karar
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … Ltd. Şti.’nin, … Ltd. Şti., … Ltd. Şti. Ve … A.Ş.’nin hakim hissedarı olan … A.Ş.’nin hissedarı olduğunu, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/443 Esas sayılı dosyasında yabancı ortaklığın kurulmasından bu yana şirket zararına hareket eden yönetimini temsil ve idari yetkilerinin kaldırılması, şirketlere kayyım atanması talebi ile dava açıldığını, 11/04/2016 tarihinde davalı … A.Ş.’nin olağan üstü genel kurul toplantısının yapıldığını, toplantıda alınan kararların ağır suretle sakat ve hukuka aykırı olup iptali gerektiğini, İstanbul … Noterliğinin 07/08/2016 tarih ve … yev.numaralı ihtarnamesi ile hukuki ve cezai sorumlulukların daha fazla derinleşmemesi bakımından tek kişilik bir olağanüstü genel kurul ve benzeri girişimlere derhal son vermelerinin ihtar edildiğini ancak … Ltd. Şti.’ nin bina sahibi bulunduğu ve tek işletmesi olan … Hastanesi’nin ruhsatı ile birlikte tüm haklarından feragat edecek şekilde … AŞ’ye devrine olanak sağlayacak genel kurul kararlarının alındığını, elde edilecek gelirin ne suretle sarf edileceğinin belirsiz olduğunu, bu işlemin şirketi ve şirket alacaklarını zarara sokacağını, hastane binası üzerindeki tüm hakların arsa sahibi … Sosyal Yardım Vakfı’na hibe edilmesine dair genel kurul kararının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, öncelikle olağan üstü genel kurul kararlarının icrasının durdurulmasına, İstanbul 12 ATM dosyasında belirlenecek kayyımın davaya dahil edilmesine, toplanacak deliller doğrutusunda 11/04/2016 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında alınan hatalı ve hukuka aykırı kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yanca beş farklı şirket için toplu şekilde açılan olağanüstü genel kurul kararlarının iptali davasında verilen tefrik kararı sonucu … Ltd. Şti. yönünden açılan dava; Huzurdaki dava ile kayyım atanması talepli davanın birbiri ile ilgisinin bulunmadığını, davacı …’nun müvekkili şirketteki payının binde iki olduğunu, davacının çoğunluk paya sahip olmadığını, toplantıda davacının iddia ettiği gibi bir karar alınmadığını, katılımın müvekkili tarafından engellenmediğini, davacının vekaletname ibraz edemediğinden toplantıya katılamadığını, alınan genel kurul kararlarının şirket ortaklarını ve alacaklılarını zarara sokacağı iddiasının doğru olmadığını, davacının davaya dayanak gösterdiği tahliye talepli İst. Anadolu 8. SHM’nin 2014/607 E.sayılı dosyasında davacının tahiliye talebinin kabulüne karar verildiğini, kararın Yargıtay aşamasında olduğunu, davacı yanın hastanenin ruhsatı ile birlikte 3.kişiye devrinin hastane binası üzerindeki tüm hakların arsa sahibi vakfa hibe edilmesi anlamına geldiği iddiasının vakfa ait arazi üzerinde inşa edilmiş binanın maliki, dava dışı … Ltd. Şti. Olmadığını yine vakıf olduğunu, tahliye davasının da vakıf lehine sonuçlandığını, davacı yanın tek amacının şirketin kötü yönetiliyormuş gibi bir intiba bırakmaktan ibaret olduğunu, ayrıca her ne kadar müvekkili şirket tarafından, dava dilekçesinde iddia edildiği şekilde alınmış bir karar mevcut değil ise de dava dışı firmanın sahibi olduğu hastane ruhsatının devri, davacı yanın iddialarının aksine şirketin ve alacaklılarının menfaatini korumak amaçlı bir karar olduğunu, zira dava dışı firma tarafından sahibi olduğu hastane ruhsatının … A.Ş. ve/veya bir başka yatırımcıya devri kararı, devir bedelinden şirketin borçlarının kısmen de olsa ödenmesini sağlayacağını, böyle bir durumun ise şirketin ve/veya şirket alacaklılarının zarara uğramasına sebebiyet vermeyeceğini, aksine onlara menfaat sağlayacağını beyanla, davacının aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddini, aksi halde davanın esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/12/2018 tarih ve 2016/651 Esas – 2018/1271 Karar sayılı kararında; ” Tüm dosya kapsamına göre; TTK.nun 662/1.maddesinde anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulacağı belirtilmiştir. Yine TTK 446 maddesinde “hazır bulunsun veya bulunmasın olumsuz oy kullanmış olsun yada olmasın çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri” nin dava açma hakkı bulunduğu açıklanmıştır. Davacı … nun davalı şirkette 25 TL bedelli B grubu 1 adet pay sahibi olduğu, İptali istenen kararların TTK 418.maddesi gereğince sermayenin en az 1/4’ünü karşılayan pay sahiplerinin katılımı ve oyçokluğu ile alındığı anlaşılmıştır. Genel Kurul 11/04/2016 tarihinde yapılmış olup, dava 18/04/2016 tarihinde yani TTK 445.maddesi gereğince yasal 3 aylık süre içinde açılmıştır. İncelenen genel kurul tutanağından; davacı … vekili Av. … ve Av. …’ın toplantıya geldiği, toplantıya katılmak ve beyanda bulunmak istedikleri, ancak vekaletname ibraz etmediklerinden toplantıya katılmalarının uygun görülmediği böylece TTK.446.maddesi toplantıya katılmadığı, olumsuz oy kullanmadığı, muhalefet şerhlerini toplantı tutanağına yazdırmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili ibraz edilen vekaletin kabul edilmediğini açıklamıştır. Genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun şekilde yapıldığı, aynı grubun aynı tarihteki önceki toplantılarına katılan davacı vekilinin “vekalet ibraz edilmediği” gerekçesiyle katılımına izin verilmemesi iyiniyet kurallarına aykırı bulunmuştur. Bu nedenle davacının TTK.446/1-B maddesi gereğince dava açma hakkının bulunduğu sabit görülmüştür.Davalının aktif husumet itirazı kabul edilmemiştir. İncelenen 11/04/2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağında şirket iştiraklarından … Ltd. Şti.’nin 11/04/2016 tarihinde yapılacak genel kurul toplantısında şirketi temsilen …’in katılmasına ve toplantının gündeminden yer alan … Hastanesi Ruhsatı’nın satışı ve kira sözleşmesinin feshi konusunda olumlu oy kullanması yönünden oy birliğiyle karar verildiği anlaşılmıştır. Olağanüstü genel kurul toplantısında iptali istenen kararın alınan bilirkişi raporunda ayrıntısı ile açıklandığı üzere, kanuna, şirket ana sözleşmesine, örf ve adete ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığı tespit edilmiştir. Kaldı ki davacının oylamaya katılıp olumsuz oy vermesi halinde de sonuca etkili olmayacaktır. Bu nedenlerle sabit olmayan ve yasal koşullar oluşmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davacının iptal isteminin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davcı vekili istinaf dilekçesi ile, Genel kurul kararının iptalini talep etmekte oldukları şirketin hissedar durumunda olduğu … A.Ş.’nin farklı bir genel kurul toplantısının tek başına şirket sermayesinin %99’una tekabül eden payları temsil ettiğinden bahisle vekaleten gerçekleştirilen Sn. …’in bahse konu vekaletnamesinin yönetmeliğin 21/1 maddesindeki şartları taşımadığı bir başka davada tespit edildiğini, Huzurdaki dava, kararda da ifade edildiği üzere “… Ltd. Şti.”nin 11.04.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına şirket hissedarı olan davalı “…” adına …’in katılması ve toplantı gündeminde yer alan “…” ruhsatnamesinin satışı ve kira sözleşmesinin feshi hususunda olumlu oy kullanması yönündeki genel kurul kararının iptali talepli olduğunu, nitekim, bu toplantıyı Sn. … yine tüm hissedarları temsilen tek başına gerçekleştirmiş ve tek imzası ile genel kurul kararı alınmasını sağlamış durumda olduğunu, Oysa ki, kullanmakta olduğu vekâletnamenin, “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik”in 21/1 maddesindeki şartları taşımadığı, bilahare Holding Şirketin 2017 yılında gerçekleştirilen genel kuruluna karşı ikame edilen İstanbul 18. ATM’nin 2017/730 Esasına kayıtlı davada gerçekleştirilen inceleme esnasında tespit edilmiş bulunduğunu, nitekim, Yönetmeliğin 21/1 maddesi “Vekâletnamede; şirketin ünvanı, ait olduğu genel kurul toplantısının tarihi, vekilin adı ve soyadı, pay sahibinin pay adedi ile adı ve soyadı veya ünvanı ve imzasının bulunması şarttır. Bu bilgilerden herhangi biri bulunmayan özel veya genel vekâletnameler geçersizdir.” şeklinde olup Sn. … tarafından kullanılan vekâletnamede toplantı tarihi bulunmadığından şirket sermayesinin % 99’unun dava konusu genel kurulda geçerli bir vekâletnameye dayanılarak temsil edilmediği ve bu suretle TTK. 418/1 maddesi uyarınca sermayenin % 25’ine tekabül eden payların toplantıda geçerli bir vekâletnameye göre temsil edilmemesinden dolayı toplantı nisabının oluşmadığı; bu sebeple toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğu kabul edilmek gerekmekte olduğunu, Temsil şekli ve genel kurul usulü aynı olan “… Şirketleri”nin bağlı bulunduğu … AŞ.’de aynı usulle gerçekleştirilen bir başka genel kurul toplantısında alınan kararların iptali talebiyle ikame etmiş bulunduğumuz davada tanzim olunan ve aynı vekâletnamedeki yetersizlik nedeniyle genel kurul kararının yoklukla malul olduğunu ortaya koyan 05.07.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunu ekte sunduklarını, Genel kurul kararının iptalini talep etme sebeplerinin hastane ruhsatının satılması yerine “… Hastanesi”nin arazisinin ruhsat sahibi şirket adına tescili yahut binanın bedelinin ödenmesi talepli ir dava ikame edilmesinin gerektiği olduğunu, ki böyle bir davanın İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2018/132 Esas numarası ile bilahare açılmış olduğu davalı tarafa kabul ve beyan edilmiş olmakla, iş bu davanın haklılığı ve yerindeliği sabit hale gelmekle kabulü yerine reddinin hatalı olduğunu, Dava dilekçesinden bu yana devamlı suretle belirttikleri ve dava konusu genel kurul kararının iptali talebine gerekçe olarak gösterdikleri üzere, davalı tarafça yapılması gerekenin holdinge bağlı şirketlerden “… Ltd. Şti.” tarafından işletilen “… Hastanesi”nin özel hastane ruhsatnamesinin yok pahasına ve gelişigüzel şekilde satılması değil, 40.000 m² büyüklüğünde olup tamamıyla bu şirket tarafından inşa edilmiş bulunan hastane binasının muhafazası ve ederinde değerlendirilebilmesi için TMK. 724 ve 726. maddeleri uyarınca arsa sahibi “… Eğitim ve Kültür Vakfı”na karşı arazinin mülkiyetinin talep edildiği yahut bina için üst hakkı tesisi talepli bir dava ikame etmek olduğu yapılan yargılama ile sabit hale gelmiş ve davalı taraf davamızı müteakip böyle bir davayı ikame etmiş bulunmakla işbu dava konusu genel kurul kararının iptali kaçınılmaz hale geldiğini, Nitekim, 20.09.2018 tarihli celsede ittihaz olunan “1” numaralı ara karar doğrultusunda davalı vekili tarafından da 04.10.2018 tarihli dilekçesinde “… AŞ.” ile bağlı şirket “… Ltd. Şti.” nin tek yetkilisi olarak …’in dava konusu olağanüstü genel kurul kararının iptalini talep gerekçelerine uygun olarak arazi sahibi “… Eğitim ve Kültür Vakfı”na karşı TMK. 724 ve 726. maddeleri uyarınca yeni tarihli bir dava ikame ettiğini ve dava dilekçeden bu yana belirttikleri gibi “… Hastanesi”nin arazisinin ruhsat sahibi şirket adına tescilini yahut binanın bedelinin ödenmesini talep etmekte olduğunu ve bu dosyanın Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/132 E. sayılı dosyasında görüldüğünü beyan etmiş olmakla  işbu davanın haklılığı ve yerindeliği tamamıyla ortaya çıktığını, Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesi’nce işbu dosyanın celp edilmesiyle genel kurul kararlarına muhalefetlerinin bizzat davalı tarafça haklılığı ve yerindeliğinin kabul edilmiş olduğu sübut bulmakla başkaca bir incelemeye gerek olmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde reddi cihetine gidilmiş olması esas bozma sebebimizi oluşturduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı tarafından hakkındaki dava tefrik edilen …’nin 11/04/2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının iptal isteminin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı Şirketin toplam: 10.000,00 TL. itibari değeri olup bu itibari değere göre şirket pay adedinin 400 olduğu, ortaklık yapısına göre hisse dağılımının … A.Ş.’nin 9.900 TL. İtibari değerde 396 pay, … A.Ş. ‘nin 25 TL. İtibari değerde 1 pay, … Ltd. Şti. ‘nin 25 TL. İtibari değerde 1 pay, … Ltd. Şti. ‘nin 25 TL. İtibari değerde 1 pay, …’nun 25 TL. İtibari değerde 1 pay sahibi olduğu anlaşılmıştır. Davalı şirketin Olağanüstü GK. Toplantısının yapıldığı tarihte hazirun cetveline göre ortaklık yapısının, … A.Ş.’nin 9.900 TL. İtibari değerde 396 pay, … A.Ş. ‘nin 25 TL. İtibari değerde 1 pay, … Ltd. Şti. ‘nin 25 TL. İtibari değerde 1 pay, … Ltd. Şti. ‘nin 25 TL. İtibari değerde 1 pay, …’nun 25 TL. İtibari değerde 1 pay sahibi olduğu, tesbit edilmiştir. Hazirun cetveline göre 11/04/2016 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında ortaklardan … dışındaki tüm pay sahiplerinin temsil edildiği, Av. … ve Av. …’ın … vekili olarak toplantıya katılmak istediklerini beyan ettikleri ancak vekaletname ibraz edemedikleri için toplantıya katılmalarının uygun görülmediği ve oy kullanamadıkları ve hazirun cetvelini imzalamadıkları görülmüştür. 6102 Sayılı TTK’nın 445. ve devamı maddelerinde genel kurul kararlarının iptaline ilişkin düzenleme bulunmaktadır. TTK 446. maddesinde iptal davası açabilecek kişiler sayılmıştır. Genel kurul kararlarının iptaliline ilişkin olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445 Maddesinde;” 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler,” hükmü düzenlenmiştir. Davalı şirketin 11/04/2016 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararlar incelendiğinde; ” Şirket iştiraklerinden … Ltd. Şti.’nin 11/04/2016 tarihinde yapılacak genel kurul toplantısına şirketi temsilen …’in katılmasına ve toplantının gündeminden yer alan T.C. Sağlık Bakanlığı’nın 13/04/2009/15042 Açılış Onay Tarihli ve Sayılı; … numaralı … Hastanesi Ruhsatı’nın satışı ve mevcut kira sözleşmesinin feshi konusunda olumlu oy kullanması yönünden, ” toplantıya katılan tüm hissedarların 399 olumlu oyu ile karar alındığı anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde davaya konu davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısında vekaletle oy kullananların vekâletnamesinin, “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik”in 21/1 maddesindeki şartları taşımadığını ileri sürmüş isede, davacı vekilinin bu iddiasını dava dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanları ile ileri sürmediği ve istinaf aşamasında ileri sürmüş olup istinaf dilekçesinde belirtilen İstanbul 18. ATM’nin 2017/730 Esas sayılı dosyasına konu genel kurul toplantısı davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısından sonra yapıldığı, İstanbul 18. ATM’nin 2017/730 Esas sayılı dosyasından alınan ve istinaf dilekçesine eklenen bilirkişi rapor tarihinin 05/07/2019 olup eldeki dosyanın karar tarihi olan 06/12/2018 tarihinden sonra düzenlendiği, vekaletsizlik iddiası istinaf istinaf aşamasında ileri sürmüş olup HMK. 357/1-son cümlede belirtildiği üzere ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez ve yeni delillere dayanılamaz hükmü uyarınca davacı vekilinin vekaletsizlik iddiası HMK. 357/1-son cümle gereği dairemizce değerlendirilmemiştir. HMK 282 maddesinde; “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” şeklinde yasal olarak düzenlendiği, bilirkişi raporlarının hukuki değerlendirilmesi de mahkemeye ait olup; iptale konu alınan kararın kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı, bu itibarla iptali şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla; ilk derece mahkemesinin davacının iptal isteminin reddi yönündeki kabul ve gerekçesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 13/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.