Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2198 E. 2019/1719 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA : 2019/2198 Esas
KARAR NO : 2019/1719 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/180 Esas 2019/344 Karar
TARİH : 07/05/2019
DAVA : Tazminat (Kara Taşımacılığı Kaynaklı)
KARAR TARİH: 04/12/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava konusu emtianın hasarlanması nedeniyle, detayları ekspertiz raporunda açıklanmak üzere, 3.570,67 USD hasar tazminatı hesaplandığı, fakat birden fazla sigorta şirketi olması sebebiyle bu bedelin 35% inden sorumlu olan müvekkili … A.Ş., 08/08/2017 tarihinde sigortacı sıfatı ile sigortalısı /dava dışı … A.Ş ‘ye kendi payına düşen 1.249,73-USD ‘yi hasar tazminatı olarak ödediğini ileri sürerek, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile 1.249,89 USD’nin ödeme tarihi olan 08/08/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; zamanaşımı itirazının kabulü ile 3 ay içinde taşıyıcıya rücu alacaklısı dava dışı … firması veya sigortacı davacı tarafından ihbar edilmemesi nedeniyle zamanaşımı yönünden reddine, haksız ve yasal dayanağı olmayan ve müvekkili şirketin kusuru bulunmayan fahiş talep ve faiz tutarını havi davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/05/2019 tarih 2018/180 Esas 2019/344 Karar sayılı kararında;”Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık duruşmasında 24/01/2019 tarihli duruşmaya taraflardan katılan olmaması nedeni ile dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve aradan üç ayı aşkın bir zaman geçmiş olmasına rağmen yenilenmeyip takipsiz bırakılmış olması nedeniyle…” gerekçesi ile; HMK 150-(5) maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;Yerel Mahkemenin 07/05/2019 tarihli kararıyla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, verilen kararın hatalı, usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Davacı taraf olarak, Mahkemenin 24/01/2019 tarihli duruşmasına aynı gün ve saatlerde Balıkesir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/265.Esas sayılı ve … Anadolu 5. Tüketici Mahkemesi 2018/344.Esas dosyalarına katılacakları için mesleki mazeretin kabulü ile yeni duruşma gününün UYAP üzerinden öğrenilmesi talep edildiği, Mazeret dilekçesinde aynı gün ve saatlerde birisi tanıklı diğeri ise … dışındaki karar duruşması olmak üzere 2 duruşma olması sebebiyle mesleki mazereti sundukları ve bu duruşmaların mahkeme isimleri ve dosya esas numaraları açıkça yazıldığını, Fakat Mahkeme tarafından, 24/01/2019 tarihli duruşmanın ara kararında, mesleki mazeret, ”…mazeret taleplerinin duruşmanın ertelenmesini gerektirecek mahiyette bulunmayıp haklı ve yerinde görülmediği takdir edilmekle…” gerekçesi ile reddedildiği, sonrasında taraflarına herhangi bir tebliğ yapılmadan, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, Yerel Mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece mazeret dilekçesinde belirtilen hususlarda yeterli araştırma yapmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirme ile ve sadece takdir ile karar verdiğini, Bu hususta emsal Yargıtay 21. Hukuk Dairesi E. 2016/14282 K. 2016/15585 T. 26.12.2016 tarihli kararı bulunduğunu, Davalı tarafça yine mazeret dilekçesi verildiği, bu nedenle aynı celsede davalı tarafça da davanın takipsiz bırakılmasına dair açıkça beyanı bulunmadığını, Bu hususta emsal Yargıtay HGK E: 2010/9-491 K: 2010/593 T: 10.11.2010 kararı ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 22.01.2010 gün ve 2010/396-924 sayılı ilamı bulunduğunu, … Barosu Başkanlığınca … Adalet Komisyonu Başkanlığına yazılan 3 Eylül 2010 tarih ve 40460 sayılı yazısı ile avukatların mazeretlerine itibar edilmesi gerektiğini, Mahkeme kararı bu yönüyle hukuka aykırılık arzetmekte olup iptali gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın kabulüne, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/180 Esas 2019/344 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşımadan kaynaklı hasarın rucüen tazmini davasıdır.Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.HMK’nın 150. maddesine göre usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. Davacı vekili dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği duruşmaya gönderdikleri mazeret dilekçelerinde, mahkeme ismi ve dosya numaraları verilerek başka mahkemelerde olan duruşmaları nedeniyle katılamayacaklarını bildirerek mesleki mazeret beyan ettiklerini, mahkemece gerekli araştırma yapılmaksızın dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, ayrıca anılan duruşmaya davalı vekilinin de mazeret dilekçesi verdiğini, davalı tarafça da açıkça davanın takipsiz bırakıldığına dair beyan bulunmadığını bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Kural olarak, mahkemece; taraflara usulüne uygun davetiye çıkarılması, bu yolla tarafların duruşmada hazır bulunmalarının ve savunma yapabilmelerinin sağlanması yasal bir zorunluluktur. Usulüne uygun davet edilen taraf davacı ise, davasını takip etmek istiyorsa bizzat ya da vekili vasıtasıyla duruşmaya katılmalıdır. Eğer duruşma günü celseye katılma imkanı yoksa buna ilişkin mazeretini bildirmeli, belgelemeli ve duruşma gününün kendisine bildirmesi için gerekli giderleri de yatırmalıdır. Davalı taraf ise, yargılamaya katılmak istemiyorsa ve savunma yapmayacaksa katılmak zorunda değildir. Bu durumda davayı inkar etmiş sayılır; davayı takip etmek isteyip de buna imkanı yoksa bu durumu dilekçesi ile bildirmeli, belgelemeli ve tebliğ giderlerini de yatırmalıdır. Görüldüğü üzere, duruşma günü celseye katılma imkanı olmayan tarafın bu mazeretini bildirip belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağı bulunmaktadır. Ne var ki, dilekçede yer alan mazeretin geçerli bir nedene dayanması; ispatına yönelik belgelerin (duruşma zabtı, doktor raporu v.s.) dilekçeye eklenmesi ve duruşma zabtının ve duruşma gününün tebliğ edilmesi için gerekli masrafın (posta pulu, cevaplı telgraf gibi) mazeret dilekçesi ile birlikte verilmesi gereklidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarında da belirtildiği üzere, HMK’nın 150. maddesine göre usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen dava, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.HMK’nın 30. maddesinde ise; “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür” düzenlemesi ile HMK’nın 150/2. maddesinde “geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez” hükmü yer almaktadır.Yukarıda yer alan hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Anayasa’nın 141/son ve HMK’nın 30. maddelerine göre; “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” biçiminde açıklanan temel ilke çerçevesinde, davacının duruşmaya katılmama gerekçesi “geçerli bir özür” olarak kabul edilebilir ise yargılamaya devam edilmeli ve dosya işlemden kaldırılmamalıdır.Başka bir anlatımla hukuk yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. İşte hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlığı hâlinde uygulama alanı bulurlar. Aksi hâlde, araçla ulaşılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bağın bulunmaması anlamsızlığı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır.Bu nedenle geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen usul kuralları, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalıdır. (Yargıtay HGK 2017/12-718 E., 2019/131 K. ve 2017/11-2624 E., 2019/199 K.; )
Yine Yargıtay 11. HD’nin 11/04/2012 tarih 2010/15890 E., 2012/5777 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, “davacı vekili mazeret dilekçesine masraf da eklediğine göre, mahkemece, mazeretin kabul edilmediğine dair ara kararın davacı vekiline tebliğ edilmesi, davacı vekilinin mazeretin kabul edilmediğine dosyanın işlemden kaldırıldığına ilişkin ara kararından haberdar edilmesi ve böylece davacı vekilinin 3 aylık hak düşürücü süre içinde davayı yenileme yasal hakkını kullanmasının sağlanması gerekirken, mahkemece bu usuli işlemler yerine getirilmeyerek davanın 3 aylık süre içinde yenilenmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.”Somut olayda, mahkemece taraflar 24/01/2019 tarihli ön inceleme duruşmasına usulüne uygun olarak davet edilmiş, taraf vekilleri mazeret beyan ederek duruşmaya katılmamış, mahkemece belgelendirilmeyen taraf vekillerinin mazeretlerinin reddine dosyanın HMK 150/1 maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, taraflarca yasal süre içinde dosya yenilenmediği için açılmamış sayılmasına dair karar verilmiştir. Söz konusu celseye davacı vekili başka yer mahkemelerinde duruşması olduğunu belirterek mazeret bildirmiş, mazeret dilekçesinde mahkeme isimleri ile dosya numaralarını bildirmiştir.Mahkemece davacı vekilinin mesleki mazeretinin doğru olup olmadığı Uyap üzerinden kontrol edilerek, doğru olması halinde, davacının amacının davayı uzatmak olmadığı da gözetilerek mazeretinin buna göre değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken ve mazereti kabul edilmediği takdirde dosyada yeterli masraf bulunduğu da gözetilerek Yargıtay 11. HD’nin yukarıda belirtilen kararında değinildiği üzere mazeretinin kabul edilmediği ve dosyanın işlemden kaldırıldığına dair ara kararın davacı vekiline tebliğ edilmeden söz konusu kararın verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, gerekli usul işlemleri yapılarak, taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda yargılamaya devamla oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/05/2019 tarih ve 2018/180 Esas 2019/344 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a5. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 1-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 2-İstinaf eden tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 121,30.TL başvuru harcı ile 23,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş dönüş gideri toplamı 144,80.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/12/2019 tarihinde HMK’nun 353/1-a5 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.