Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2136 Esas
KARAR NO: 2021/1337 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2019
NUMARASI: 2018/618 Esas 2019/683 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin uluslararası hava taşıma hizmeti vermekte olduğu, davalı tarafa da aralarındaki cari hesap ilişkisine istinaden vermiş olduğu taşıma hizmeti sonucu keşide edilen üç adet fatura bedelinin ödenmediğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğümün … sayılı dosyası ile içer takibi başlatıldığını, davalı tarafın ödeme emrinde belirtilen borca ve ferilerine itiraz ederek durdurduğunu, davalı tarafın yapmış olduğu itirazların yerinde olmayıp reddi gerektiğini, Davalı tarafa verilen hizmet neticesinde, faturalardan oluşan borcun ödenmemesi üzerine, müvekkili şirketçe takibe konu faturaların ödenmesi için ihtarname ve E-mail bilgilendirmesi gönderildiği, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına ve TTK.21/2. Maddesine göre tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde itiraz edilmeyen faturaların kabul edilmiş sayılarak borç tutarının kesinleştiğini, yukarıda açıklanan sebeplerle takip tarihinden önce talep edilen işlemiş faiz tutarından feragat ederek, takibe kötü niyetli bir şekilde itiraz eden davalının takibe konu -7,955.47 TL- tutarında asıl alacak ile ilgili borca, yetkiye ve ferilerine yapmış olduğu İtirazın iptaline, takibin devamına, takip sonrası asıl alacağa avans faizi uygulanması ile alacağın tahsiline, haksız itiraz İçin alacağın %20’sindenm aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine ve yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı taraf yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili firma mağaza müdürünün ABD’de açılacak olan mağazasında satışa sunmak için müvekkili firma adına Türkiye’den Amerika’ya 3 konşimento ile 8 koli tasarım ürün gönderimi hususunda davacı firma ile anlaştığını, müvekkili şirket yetkilisinin e-posta ile gönderilen sözleşmenin bir nüshasını imzalayarak davacı şirkete gönderdiğini, Müvekkili şirket yetkilisinin tüm kolileri 09.08.2017 günü davacı firmaya verdiği, normal şartlar altında küçük oldukları için mikro ihracat ile gönderilen iki kolinin 2 gün içerisinde teslimat adresine varması, diğer kolilerin teslimatının ise sadece birkaç gün daha sürmesi gerekeceğini, Buna rağmen ilk konşimento kapsamındaki 2 koli bile 21.08.2018’te teslimat adresine vardığı, 8 koliden sadece 2 tanesi ancak 12 gün sonra teslim edildiği, diğer iki konşimento kapsamındaki 6 koli ise daha da geç gittiğini, tüm kolilerin teslim edilmesinin 30-40 günü bulduğunu, teslim edilen tüm kolilerin ise patlamış ve çok kötü bir şekilde tekrar paketlendiğini, üzerinde de tekrar paketlendiğine anlamına gelen “repocked” ifadesi bulunduğunu, kolilerin davacı firmanın dağıtım ofisindeyken parçalanmış, ürünler kırılmış, bazıları unutulmuş netice itibariyle davacı firmanın kendi kusuru sebebiyle geç ve hasarlı olarak teslimat yapıldığını, davacı şirketin çalıştığı … Sigorta A.Ş. hasarlı ürünler hakkında İnceleme yaptığı, inceleme neticesinde müvekkilinin haklı olduğunu, davacı firmanın kusuru sebebiyle müvekkilinin ürünlerinde 2.390 Euro tutarında maddi zarar oluştuğunu tespit ettiğini, bunun üzerine müvekkili firmaya 2.390 Euro tutarında maddi tazminat ödediğini, yukarıda bahsedilen tüm sürece rağmen davacı firmanın bir anda tavrını değiştirerek müvekkili firmadan 7.365,36 TL taşımacılık ücreti talep ettiğini, takibe konu faturaların herhangi bir dayanağı bulunmadığını, davacı firmanın gerçekleştiremedikleri gönderinin bedelini talep etmelerinin haksız ve kötü niyetli olduğu, yükümlülüğünü ifa etmeyen tarafın karşı taraftan İfa talep edemeyeceğini, davacı firmanın kendi hazırladıkları İbranamelerde bile yapılan ödemenin “sigorta konusu ürünlerin zarar görmesi” sebebiyle yapıldığının belirtildiğini, yukarıda açıklanan sebeplerle; davacının haksız ve mesnetsiz olan davasının reddine, kötü niyetli olan davacının İİK 67. Maddesi gereğince %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/07/2019 tarih ve 2018/618 Esas – 2019/683 Karar sayılı kararında; “….Uyuşmazlığa konu davada somut olay bakımından, davacı taşıyıcı meydana gelen hasardan dolayı sorumluluğunu kabul etmiş ve davalıya hasar tazminatı ödediği, dolayısıyla TTK m. 883/1 hükmü uyarınca davalıdan taşıma ücretini talep etme hakkına sahip olmadığı şeklinde değerlendirilmek suretiyle sonuç ve kanaatine varıldığı, açıklanmış, bilirkişi heyet raporunda açıklandığı üzere, davacı taşıyıcının taşıma esnasında meydana gelen hasarı kabul edip, hasar tazminatını davalıya ödediğinden davacının ticari defterlerinde davalıya kesilen faturaların ise davacı şirket tarafından davalıya gönderilen e-mailde …e-mail de gönderilen faturalara ilişkin bilgilerin dikkate alınmamasını yazdığı, dolayısıyla davacının davalıya taşıma işini yapmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının REDDİNE, Davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin kabulü ile asıl alacak üzerinden %20 kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı tarafın icra takibine itiraz dilekçesindeki yetki itirazı yersiz olup reddi gerektiğini, HMK.’na göre ifa yeri yetkili icra dairelerinin belirlenmesinde esas alınabileceğini, ifa yeri tarafların anlaşma ile belirlemiş oldukları yer olduğunu, eğer taraflar arasında sarih veya zımni ifa yeri belirlenmemişse BK.m.89’ a göre ifa yeri belirleneceğini, buna göre götürülecek borçlarda ifa yeri alacaklının ikametgâh adresi olduğunu, mevcut borç para borçlarından olduğu, para borçları da götürülecek borçlardan olduğundan dolayı ifa yeri alacaklının ifa zamanındaki ikametgah adresi olduğunu, Müvekkili şirketin ikametgah adresi Yenibosna/İstanbul olduğunu, Bakırköy İcra daireleri ve Mahkemeleri yetki alanında olduğunu, takip yetkili icra dairelerinde yapıldığını, davalı yanın itirazları dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, BK.m.89 ve İİK.m.50’ ye göre icra takibi yetkili yerde yapıldığını, Keza davaya konu hizmet hava yolu taşıma hizmeti olduğundan 26.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren Montreal Konvansiyonu’nun 33. Maddesinin uygulanması gerekmekte olup, söz konusu madde metnine göre “ açılacak dava veya icra takibi davacının tercihine bağlı olarak ya taşıyıcının ikametinin ya da esas iş yerinin bulunduğu yerin ya da taşıyıcının sahip olduğu bir iş yerinin bulunduğu ve bu sözleşmenin aracılığıyla yapıldığı yerin mahkemelerinde ya da varış yerindeki mahkemelerde” açılacağını, Buna göre icra takibi taşıyıcının işyerinin bulunduğu yerde açılmış olduğundan yetki itirazı yerinde olmayıp işbu itirazın reddi gerektiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2001/4647E. 2001/5828K. sayılı kararı ile ”Dava konusu olayda taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacı yanca davalı adına kesilen faturalardan iki adedinin davalı defterinde kayıtlı olduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığında uyuşmazlık bulunmadığı gözetilerek davacı defterlerinde kayıtlı olupta davalı defterinde kaydı bulunmayan diğer faturalarda yazılı malın davalıya teslimini bir olgu olarak davacının tanık da dahil her türlü delille kanıtlayabileceği gözetilerek bu husustaki delillerin toplanması ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.” denilerek salt davalının ticari defterlerinde faturaların bulunmaması alacağa hak kazanılmadığı anlamına gelmediğini, mali açıdan yapılan incelemede de müvekkili şirketin incelenen 2017 yılı ticari defterlerinde, 2017 yılında davalı şirkete 7,365,36 TL tutarında 2 adet fatura düzenlendiği, karşılığında tahsilat yapımadığı, yılsonu itibariyle davalı şirketin 7.365,36 TL borçlu olduğu tespit edildiğini, Taraflar arasında … Sigorta şirketi ile hasar tazminat makbuzu ve ibranamesi imzalanmış olup, işbu ibraname ile davalı tarafa hasarlı taşıma sonucu hasar tazminatı ve taşıma hizmetine ilişkin de bedel ödemesi birlikte yapıldığını, işbu ibraname davalı tarafından da Mahkemeye sunulduğunu, bineanelyh, davalının hasarlı taşıma sonucu zararı ödenmiş olup, navlun bedeli de davalı tarafa TTK m.883 kapsamında sigorta şirketince ödendiğini, Bilirkişi raporunda da mezkur husus belirtildiği, ancak taşıma ücretine tamamıyla hak kazanamadıkları yönünde tespitler hatalı olup, dikkate alınmaması gerektiğini, Uyuşmazlık konusu faturalar, hasar görmemiş taşıma hizmeti bedelini içermekle birlikte gerek kısmi hasar tazminatı ile gerekse de navlun bedelinin tamamı davalı tarafa sigorta şirketince ödendiğini, Davalı tarafından iddia ettiği gibi ürünlerin tamamı hasar görmediğinden, kaldı ki hasar görenler bakımından da gerekli tazminat ile navlun bedeli sigorta şirketi tarafından ödendiğinden, müvekkili firma hasar görmeyen ürünler bakımından taşıma hizmeti bedeline hak kazanacağını, Kısmi hasar durumunda tamamıyla taşıma ücretine hak kazanılamayacağı yönünde tespit hakkaniyete aykırı olduğunu, varış yerine hasarsız taşıma hizmeti de sunulduğundan, bu hizmet karşılığı faturalar oluşturulmuş ve ödenmeyen bu faturalar yönüyle icra takibi başlatıldığını, davalının işbu icra takibine yapmış olduğu itiraz haksız olup iptali gerektiğinden huzurdaki işbu dava ikame edildiğini, 04/07/2019 tarihli duruşma 1 no’lu ara kararda takipteki 3 adet faturanın davalıya tebliğ hususunda beyanda bulunmaları istenmiş olup, mezkur hususa ilişkin beyanları sunduklarını, müvekkili firma e-defter ve e-berat mükellefi olup, GİB üzerinden takibe konu faturaları davalı firmaya gönderdiğini, 397 sayılı VUK Genel Tebliğ ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak faturalar gönderildiğini, Yasal süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz edilen/iade edilen fatura söz konusu olmadığından yerleşik Yargıtay kararları ve TTK 21/2 uyarınca davalı tarafça fatura içeriğini kabul etmiş sayılmakla birlikte davalı yana taşıma hizmetinin yapıldığına ilişkin konşimento örneği de dilekçe ekinde ve delillerde sunulduğunu, davalı tarafa verilen hizmet neticesinde, faturalardan oluşan borcun ödenmemesi üzerine, müvekkili şirketçe takibe konu faturaların ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına ve TTK.21/2.maddesine göre tebliğden itibaren 8 gün içerisinde itiraz edilmeyen faturalar kabul edilmiş sayılır ve borç tutarı kesinleşeceğini, Yine, davaya konu olaya ilişkin davalı yan tarafından belirtilen e-mail yazışmaları çarpıtılarak mahkeme dosyasına ibraz edilmiş olup işbu mail yazışmalarının tamamını sunduklarını, işbu yazışmalarda görüleceği üzere, müvekkili tarafından en son olarak 27.11.2017 tarihinde “… Bey, Sigorta şirketi bu gönderilere ait hem hasar, hem navlun bedeli için toplam 2393 Euro ödeme yapmış olmasına istinaden ilgili navlun bedelinin tarafımıza gönderilmesi gerekmektedir.” denilmekte olduğunu, Gerek e-mail yazışmalarında gerekse de sigorta ödemeleri ile ibranamelerde görüleceği üzere bahse konu sigorta ödemesi aynı zamanda navlun bedelini de içermekte olduğundan (sigorta şirketi tarafından ödenen 818.00 EUR ve 1.572,00 EUR tazminata ve navlun bedeline ilişkindir) işbu takibe konu bedelin müvekkiline davalı tarafından ödenmesi gerekmekte olduğunu, aksi durum, davalı lehine sebepsiz zenginleşme/haksız kazanç yaratacağını, Nitekim, dava dosyasına sunmuş oldukları belge ve kayıtlar, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamında müvekkili şirket icra takibine konu ettiği alacakta kastı ve kötü niyeti bulunmadığından müvekkili aleyhine hükmedilen %20 kötü niyet tazminatının da kaldırılması gerekmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, talep gibi karar verilmesine, takibe kötü niyetli bir şekilde itiraz eden davalının takibe konu 7.525,73 TL- tutarındaki asıl alacakla ilgili yetkiye, borca, faiz ve feri’lerine yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, takip sonrası asıl alacağa avans faizi uygulanması ile alacağın tahsiline, haksız itiraz için alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, uluslararası havayolu ile eşya taşıma sözleşmesi kapsamında navlun ücretinin ödenmesine yönelik ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme, davacının navluna hak kazanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, davacı istinafa gelmiştir. Dosyada mübrez, … antetli kağıt üzerinde ‘Abone Cari Hesap Anlaşması’ başlıklı 6 (altı) maddeden ibaret bir metin olduğu, söz konusu metnin tarafların imzasına havi olmadığı, dolayısıyla bu sözleşmenin imza altına alınmadığının tespiti kapsamında taraflar arasında taşıma ve cari hesap çerçeve sözleşmesi kurulmadığı, ancak taraf dilekçelerindeki beyanlarından bir sözleşmenin kurulduğu hususu tarafların kabulünde olduğu anlaşılmaktadır. Gönderen: … Alıcı: … uluslararası havayolu ile Türkiye’den Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan kargo taşımalarına ilişkin; 1.09.08.2017 tarih, … no.lu …/Hava Yük Senedi tahtında 2 kap, 80 kg., İstanbul/New York, 2.09.08.2017 tarih, … no.lu …/Hava Yük Senedi, tahtında 3 kap, 105 kg., İstanbul/New York, 3.09.08.2017 tarih, … no.lu …/Hava Yük Senedi tahtında 3 kap, 210 kg., İstanbul/New York Olarak üç ayrı gönderinin sevk edilerek taşındığı, dolayısıyla taraflar arasında 3 ayrı AWB muhteviyatı kargo taşıması için Taşıma Sözleşmesinin kurulduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasında havayolu ile gerçekleştirilen kargo taşımalarına ilişkin herhangi bir çekişme olmadığı, ihtilafın söz konusu taşımalarda kargoların hasarlanmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığa konu davada, taşımanın Türkiye’den Amerika Birleşik Devletlerine olduğundan, Türkiye ve ABD Montreal Konvansiyonuna taraf olmaları dikkate alındığında, somut olayda Montreal Konvansiyonu hükümleri, Konvansiyonda yer almayan hükümler açısından iç hukuk kuralları uygulama alanı bulacaktır. Dosya içerisinde dava dışı sigorta şirketi tarafından davalıya hasar ödemesi olarak 813,00 EURO ve 1572,00 EURO olmak üzere iki ayrı ödeme yapılarak ibraname alındığı tesbit edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda;davacı taşıyıcı meydana gelen hasardan dolayı sorumluluğunu kabul etmiş ve davalıya hasar tazminatı ödediği, dolayısıyla TTK m. 883/1 hükmü uyarınca davalıdan taşıma ücretini talep etme hakkına sahip olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını içerir verdiği beyan dilekçesinde;” Uyuşmazlık konusu faturalar, hasar görmemiş taşıma hizmeti bedelini içermekle birlikte gerek kısmi hasar tazminatı ile gerekse de navlun bedelinin tamamı davalı tarafa sigorta şirketince ödenmiştir. Davalı tarafından iddia ettiği gibi ürünlerin tamamı hasar görmediğinden, kaldı ki hasar görenler bakımından da gerekli tazminat ile navlun bedeli sigorta şirketi tarafından ödendiğinden, müvekkil firma hasar görmeyen ürünler bakımından taşıma hizmeti bedeline hak kazanacaktır. Kısmi hasar durumunda tamamıyla taşıma ücretine hak kazanılamayacağı yönündeki tespitin hakkaniyete aykırı olduğu,” beyan edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, tüm taşımanın hasarlı olduğu belirtilerek davacının taşıma ücreti talep edemeyeceği belirtilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile;” müvekkili firma mağaza müdürünün ABD’de açılacak olan mağazasında satışa sunmak için müvekkili firma adına Türkiye’den Amerika’ya 3 konşimento ile 8 koli tasarım ürün gönderimi hususunda davacı firma ile anlaştığını, Müvekkili şirket yetkilisinin tüm kolileri 09.08.2017 günü davacı firmaya verdiği, normal şartlar altında küçük oldukları için mikro ihracat ile gönderilen iki kolinin 2 gün içerisinde teslimat adresine varması, diğer kolilerin teslimatının ise sadece birkaç gün daha sürmesi gerekeceğini, buna rağmen ilk konşimento kapsamındaki 2 koli bile 21.08.2018’te teslimat adresine vardığı, 8 koliden sadece 2 tanesi ancak 12 gün sonra teslim edildiği, diğer iki konşimento kapsamındaki 6 koli ise daha da geç gittiğini, tüm kolilerin teslim edilmesinin 30-40 günü bulduğunu, teslim edilen tüm kolilerin ise patlamış ve çok kötü bir şekilde tekrar paketlendiğini, üzerinde de tekrar paketlendiğine anlamına gelen “repocked” ifadesi bulunduğunu, teslim edilen 2 kolideki ürünlerinde hasarlı olmasına rağmen müvekkilinin bu hasarın tazminini talep etmediğini, diğer 6 koli teslim alındığında ise kolilerdeki hasarların çok büyük olduğu, içerisindeki kolilerin davacı firmanın dağıtım ofisindeyken parçalanmış, ürünler kırılmış, bazıları unutulmuş netice itibariyle davacı firmanın kendi kusuru sebebiyle geç ve hasarlı olarak teslimat yapıldığını, davacı şirketin çalıştığı … Sigorta A.Ş. hasarlı ürünler hakkında İnceleme yaptığı, inceleme neticesinde müvekkilinin haklı olduğunu, davacı firmanın kusuru sebebiyle müvekkilinin ürünlerinde 2.390 Euro tutarında maddi zarar oluştuğunu tespit ettiğini, bunun üzerine müvekkili firmaya 2.390 Euro tutarında maddi tazminat ödediğini beyan etmiştir. Dava konusu olayda davacı taşıyıcının hava taşıması ile eşyaların belirlenen süre içinde teslimi konusunda özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Hava taşıması yapan şirketin gecikmeyi davalıya yada alıcıya bildirmediği, hasarlı olduğu tesbit edilen 6 koli ile beraber davalının kabul ettiği 2 kolinin geç teslim edildiği tespit edilmiştir. TTK. 875 Maddesi gereğince taşıyanın objektif sorumluluğu söz konusudur. Davacı gecikmenin gönderici eyleminden yada mücbir sebepten kaynaklandığını ispat edememiştir. Hava taşımacılığı ile gecikmenin iki mislini aştığı ve taşınan eşyalardan 6 kolisinin tamamen hasarlı olduğundan tazmininin talep edilip dava dışı sigorta şirketi tarafından hasar bedelinin ödendiği ve 2 kolisininde kısmen hasarlı olmasına rağmen davalı tarafça hasarlı olarak kabul edildiği ve taşımanın davacı taşıyıcının özen yükümlüğüne aykırı olarak geç ve hasarlı yapıldığı da dikkate alınarak 6102 sayılı TTK.nın 883 ve 875/3 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde taşıma ücretinin tamamının indirilmesine karar verilmesi gerekmektedir ve davacının iki koli içinde taşıma ücretini talep edemeyeceği anlaşılmakla; davacının aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/10/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Tarafların, davalı firmaya ait 8 koli ürününün Türkiye’den Amerika’ya havayolu ile taşınması hususunda anlaştıkları, 6 koli ürünün taşıma sırasında hasara uğradığı, hasar nedeniyle uğranılan zararın sigorta şirketince karşılandığı ve davacı tarafça işbu dava ile hasar görmemiş 2 koliye ait taşıma hizmeti bedelinin tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde, teslim alınan ilk iki kolideki ürünlerin de hasarlı olmasına rağmen müvekkilinin bu hasarın tazminini talep etmediğini beyan etmiş ise de, davalı tarafça söz konusu taşımaya ilişkin taraflar arasında yapılan email yazışmaları ibraz edilmiş olup, Davalı tarafça, davacıya gönderilen 27 Kasım 2017 tarihli emailde; “…3 konşimento toplam 8 koli geldi. 6’sı paramparça ve siz 8’inin de kargo bedelinin ödenmesini istiyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Sadece sağlam gelen 2 kargonun ödemesini yapacağım. Bilginiz olsun. ” Yolladığınız bakiyenin içinde 3 adet ayrı konşimento bedeli mevcut iki tanesi zaten sigorta şirketinin bize ödediği kırılan kaybolan kargoların bedeli seğlam gelen kargonun ödemesi ise 2000 TL civarında sadece onu iletirseniz biz de ödemeyi yaparız. ” şeklinde beyanda bulunulduğu görülmektedir. Taşıma hizmet bedeli talep edilen 2 kolideki ürünlerin de hasara uğradığı hususunda davalının cevap dilekçesindeki beyanı dışında, tutanak vs. herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bilakis bu kolilerde hasar bulunmadığı taraflar arasındaki email yazışmalarından anlaşılmaktadır. Söz konusu taşıma bedellerinin ödendiği de iddia ve ispat edilmemiştir. Ancak icra takip dosyasında 3 konşimento ile taşınan toplam 8 koliye ait taşıma bedeli talep edildiği görülmektedir. Hasara uğradığı sabit olan 6 koliye ilişkin taşıma bedeli TTK m.883/1 maddesi uyarınca talep edilemeyecektir. Bu hali ile taşıma hizmeti verilen 2 koliye ilişkin taşıma ücretinin tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. TTK’nın 875/3 maddesinde “Gecikme hâlinde herhangi bir zarar oluşmasa da taşıma ücreti gecikme süresi ile orantılı olarak indirilir; meğerki, taşıyıcı her türlü özeni gösterdiğini ispat etmiş olsun.” düzenlemesi mevcut olup, gecikmenin varlığının kabulü halinde dahi, taşıma ücretinin tamamının talep edilemeyeceğinin kabulünün mümkün olmadığını düşündüğümden çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum. 07/10/2021