Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/213 E. 2019/830 K. 29.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/213
KARAR NO : 2019/830
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/912 Esas – 2018/992 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili şirketin Davalı … ile akdedilen 31/03/2006 tarihli distribütörlük sözleşmesi ile anılan tarihten itibaren … markasının mobil depolama aygıtları yelpazesinin satış, pazarlama ve destek hizmetlerini sunduğunu, davalı … ile akdedilen sözleşme kapsamında diğer davalı … müvekkilinin ülke genelinde 24 servis istasyonundan biri olarak işlevini sürdürmekte iken davalı … ile anlaşma sağlayarak ülke genelinde bütün servis hizmetlerini sunmayı üstlendiğini, ancak bu çalışmanın başlamısını takiben davalı … ile servis anlaşması koşullarının ihlali ile birlikte diğer servis istasyonlarının gerekli teknik yardımı ifa etmelerinin önüne geçerek müvekkilinin gerek maddi gerekse tüketiciler açısından haksız konuma düşmesine sebep olacak bir uygulamanın içine girdiklerini, müvekkilinin tüketiciler ile olan ilişkilerden doğan sorumluluğunun Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa Hükümleri uyarınca distribütörlük anlaşması nihayete erse dahi, 5 yıl süre ile devam ettiğini, tüm ürünlerin garanti sürelerinin gözetilmesi halinde, bu sorumluluk süresi içinde sundukları servis hizmetinin kusursuz olmasının yasa gereği olduğunu, eksik ifa ile ilgili neden her ne olursa olsun 2006 yılından bu yana yüz akı ile sunulan hizmet verdiğini, ancak davalı ..servis görevini üstlenmiş olduğu tarihten sonra ise, müvekkilinin ve … markasının ticari itibarının zedelendiğini, tüketici nezdinde küçük düşmesine ve maddi kayba uğramadığını, bu nedenlerle ticari itibar ve iş kaybı, haksız rekatebet nedeni ile ileride artırma hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000€ maddi tazminatın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; …Gmbh ile davacı arasında imzalanan 01/11/2016 tarihli sözleşmenin uygulanacak geçerli yasa başlıklı 6. maddesinde; “Bu antlaşma ile bağıntılı olarak ortaya çıkan herhangi bir durum veya anlaşmazlık yalnızca Almanya’nın Düsseldorf Mahkemesine gönderilecektir. Sözleşme Alman yasalarına göre yönetilecek ve bunlara göre yorumlanacaktır…”, iş bu sözleşmeye ek olarak; müvekkili ile TNB arasında imzalanan satış sonrası hizmetler protokolünün 2. maddesinde “İş bu protokol temel sözleşmenin tamamlayıcı ayrılmaz parçası olarak kabul edilmiştir.”, 5. Maddesinde ise ” İş bu protokol kapsamında, özellikle düzenlenmeyen hususlara ilişkin olarak (gizlilik, Uygulanacak hukuk ve yetki, genel hükümler dahil ve bunlarla sınırlı olmaksızın) Temel Sözleşmenin düzenlemeleri taraflar arasında geçerli olacak ve uygulanacaktır” denmek suretiyle taraflar arasındaki uyuşmazlıklar için Almanya Düsseldorf Mahkemeleri yetkili kılındığını ve Alman kanunlarının uygulanmasının kabul edildiğini, bu nedenlerle MÖHÜK. 47. Maddesi uyarınca Mahkemenin yetkisizliğine, Almanya Düsseldorf Mahkemelerinin yetkili olduğun ve Alman Kanunlarının uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu sözleşmede geçerli bir tahkim şartı bulunmakta olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen 08/08/2007 tarihli münhasır olmayan yetkili distribütörlük sözleşmesinin 19. Maddesinde; “İşbu sözleşmeden kaynaklanan veya işbu sözleşme ile bağıntılı olan uyuşmazlıklar bir tahkim mahkemesi tarafından nihai olarak Alman Tahkim Enstitüsü Tahkim İç Tüzüğü uyarınca çözümlenecektir. Tahkim yeri Neuss, Almanya olacaktır.” hükmünü içerdiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, sözleşmenin 19. maddesinde yargılamanın Neuss Almanya’da gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığını, bu sebeple yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 27/09/2018 tarih 2017/912 Esas 2018/992 Karar sayılı kararında; ” … Taraflar, tahkim sözleşmesi ile aralarındaki bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için tahkim yoluna başvurmayı kararlaştırabilirler. Milletler Arası Tahkim Kanunu’ nun 4/2 fıkrasında ” Tahkim anlaşması yazılı şekilde yapılır. Yazılı şekil şartının yerine getirilmiş sayılması için, tahkim anlaşmasının taraflarca imzalanmış yazılı bir belgeye veya taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, teleks, faks gibi bir iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olması ya da dava dilekçesinde yazılı bir tahkim anlaşmasının varlığının iddia edilmesine davalının verdiği cevap dilekçesinde itiraz edilmemiş olması gerekir. Asıl sözleşmenin bir parçası hâline getirilmek amacıyla tahkim şartı içeren bir belgeye yollama yapılması hâlinde de geçerli bir tahkim anlaşması yapılmış sayılır.” demektedir. Bu hüküm gereğince taraflar arasında imzalanan Sözleşmenin 19. maddesi Alman Tahkim Enstitüsü Tahkim İç Tüzüğü uyarınca çözümlenecektir. Tahkim yeri Neuss, Almanya olacağına dair düzenlemesi karşısında davalı … tarafından yapılan tahkim itirazı yerinde görülerek mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmıştır. Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili yasal süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesi ile mahkememizin milletlerarası yetkisine ve uygulanacak hukuka itiraz etmiş olup; .. Gmbh ile davacı arasında imzalanan 01/11/2016 tarihli sözleşmenin uygulanacak geçerli yasa başlıklı 6. maddesinde; “Bu antlaşma ile bağıntılı olarak ortaya çıkan herhangi bir durum veya anlaşmazlık yalnızca Almanya’nın Düsseldorf Mahkemesine gönderilecektir. Sözleşme Alman yasalarına göre yönetilecek ve bunlara göre yorumlanacaktır…”, iş bu sözleşmeye ek olarak;Davalı … Tic. Ltd. Şti ile davacı TNB arasında imzalanan Satış Sonrası Hizmetler Protokolünün 2. Maddesinde “İş bu protokol temel sözleşmenin tamamlayıcı ayrılmaz parçası olarak kabul edilmiştir.”, 5. Maddesinde ise ” İş bu protokol kapsamında, özellikle düzenlenmeyen hususlara ilişkin olarak (gizlilik, Uygulanacak hukuk ve yetki, genel hükümler dahil ve bunlarla sınırlı olmaksızın) Temel Sözleşmenin düzenlemeleri taraflar arasında geçerli olacak ve uygulanacaktır” denmek suretiyle taraflar arasındaki uyuşmazlıklar için Almanya Düsseldorf Mahkemeleri yetkili kılındığı görülmüştür. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıkların çözümünde yetkili kanunun tayininden önce çözümü gereken sorun açılan davada mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin olduğundan (Aysel Çeliker/Bahadır Erdem, Milletlerarası Özel Hukuk) uygulanacak hukuktan önce yetki konusunun karara bağlanması gerekmektedir. MÖHUK 47.maddesinde yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşma yapılması mümkündür. Yetki şartı taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeye ayrı bir madde olarak konulabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da düzenlenebilecektir. Anılan hükme göre yetki şartının geçerli olması için uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması ile uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması gerekmektedir. Eldeki dosyada yetki itirazında bulunan iki nolu davalının yabancı şirket olması nedeniyle somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığından bu davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile davanın yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiği kabul edildiği…”gerekçesi ile, 1-Davalı … aleyhine açılan davanın taraflar arasında mevcut 08/08/2007 tarihli münhasır olmayan yetkili distribitörlük sözleşmesinin 19. maddesi uyarınca tahkim şartına bağlandığı görülmekle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2-Davalı …Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın 01/11/2016 tarihli tüketici kaynaklı garanti işlemleri ve satış sonrası yükümlülüklere dair maliyetlerin karşılanmasına ilişkin sözleşme ve bu sözleşmeye atıf yapan taraflar arasındaki satış sonrası protokol 2. ve 5. maddesi uyarınca Almanya Düsseldorf mahkemelerinin yetkili kılınmış olduğu görülmekle milletlerarası yetki itirazının KABULÜ ile dava dilekçesinin mahkemenin yetkisizliği nedeni ile reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davanın dayanağını distribütörlük sözleşmesinin olmadığını, davayı bu sözleşmeye ek olarak düzenlenen satış sonrası bakım, onarım ve hizmet sözleşmesinin oluşturduğunu, bu nedenle anılan sözleşme içeriğinde herhangi bir tahkim koşulu bulunmadığından mahkemenin tahkim ve yetkisizlik ile ilgili oluşturduğu kararın hukuka aykırılık teşkil ettiğini, İki davalıya husumet yöneltilmiş olan bu davada mahkeme her iki davalı yönünden ayrı neticelendiğine göre davaların tefrik edilmesi ve tefriken iki ayrı dosya haline getirilerek karar oluşturulmasının gerektiğini, ancak bu gerekliliğin yerine getirilmediğini, aynı davada iki ayrı davalının tefrik işlemi yapılmaksızın ayrı sonuçlar ile haklarında karar oluşturulmasının yasal olmadığını, öncelikle usule aykırı olan bu hususun nedeni ile mahkeme kararının kaldırılmasının gerektiğini, … yönünden: Anılan distribütörlük sözleşmesinin sona ermesinden sonra davalı … ile diğer davalı … arasında imzalanan bakım ve onarım sözleşmesindeki ihmaller nedeni ile uğranılan zararın tazmini amacı ile açılan bu davada distribütörlük sözleşmesinin tahkim koşulunun dikkate alınmasına yasal olanağın bulunmadığını,Mahkemenin … ile müvekkilinin arasında imzalanan sözleşmenin hükümlerine atıf yapması, uyuşmazlığın özünün mahkeme tarafından kavranılmadığının ortaya koyduğunu, cevaba cevap dilekçesinde de müvekkili ile … arasında Almanya Tahkim Mahkemesi’nde görülen bir davanın zaten mevcut olduğunu, hukuki nitelendirme yanılgıya dayalı olduğundan verilen görevsizlik kararının dayanağı bulunmadığının açık olduğunu,İlk derece mahkemesince 23.05.2018 tarihinde ön inceleme duruşmasının icra edildiğini, taraflara delillerini sunup celp edilmesi gerekenleri dosyaya toplamaları hususunda sürenin verildiğini, bu durumda ön inceleme safhasının tamamlanmış olduğunun kabul edilmesinin gerektiğini, somut olayda müvekkilinin sorumluluğu Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanundan kaynaklandığını, mahkemece ise verilen kararın gerekçesinde bu yasaya hiç değinilmediğini, sadece distribütörlük sözleşmesinin hükümlerine yer verilerek detaylı inceleme yapılmaksızın görevsizlik kararının verilmiş olmasının yerinde olmadığını,… Tic Ltd. Şti. yönünden: İlk derece mahkemesince davalı … yönünden yetkisizlik kararının verildiğini, verilen bu kararın da hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, her iki davalı arasında mecburi dava arkadaşlığının bulunduğunu, bir davalı için tahkim mahkemesinde, diğer davalı için adli yargı yerinde aynı uyuşmazlığın çözümüne hükmedilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve gerekçede de bu hususta yeterli hukuki açıklamalara yer verilmediğinin görüldüğünü, … ve … arasındaki satış sonrası hizmetler protokolü dikkate alındığında uyuşmazlığın tamamen bu protokole dayalı olduğunu ve bu nedenle doğacak olan sorumlulukta her iki davalının müşterek ve müteselsil olarak anılmasının gerektiğini, bu gerekliliğe dikkat edilmediğini, verilen kararın bu nedenle kaldırılması gerektiğinin açık olduğunu, ilk derece mahkemesince gerek usul, gerekse uyuşmazlığın nitelendirilmesi ve hangi sözleşmeden doğduğunun tayini hususunda yanılgıya düşüldüğünü,İleri sürerek, HMK’ nın emredici hükümlerine göre tefriken verilmesi gereken kararın aynı dosya üzerinden verilmiş olması ve eksik inceleme nedeni ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. MÖHUK 47. madde hükmüne göre yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşmaları mümkündür. Yetki şartı taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeye ayrı bir madde olarak konabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da düzenlenebileceği, dava konusu uyuşmazlığın yabancı unsur taşıması, mahkemenin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması, uyuşmazlığın akdi borç ilişkisinden doğması gerekir. Uyuşmazlık konusu, davacı ile davalı … ile akdedilen 08/08/2007 tarihli distribütörlük sözleşmesi ile anılan tarihten itibaren … markasının mobil depolama aygıtları yelpazesinin satış, pazarlama ve destek hizmetlerine ilişkin sözleşme imzalandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra, taraflar arasında 31/10/2016 tarihli ” Tüketici Kaynaklı Garanti İşlemleri ve Satış Sonrası Yükümlülüklere Dair Maliyetlerin Karşılanmasına İlişkin Sözleşmenin” imzalandığı, sözleşmenin 6. maddesi gereğince işbu sözleşmeden kaynaklanan ihtilaflarda yetkili mahkemenin Almanya/ Düssedorf Mahkemeleri olduğunun belirlendiği, her ne kadar davalı … cevap dilekçesinde, 08/08/2007 tarihli distribütörlük sözleşmesinin 19. Maddesinde taraflar arasındaki ihtilafların çözümünde Tahkim yeri Neuss, Almanya tahkim şartının düzenlendiğini ileri sürerken, aynı zamanda Almanya/ Düssedorf mahkemelerinin yetkili olduğunun ileri sürüldüğü, sonuçta taraflar arasındaki 31/03/2006 tarihli distribütörlük sözleşmesinin sona erdiği konusunda, taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, söz konusu sözleşme sona erdikten sonra, tarafların satış sonrası yükümlüklerle ilgili oluşacak sorunların çözümü için, bir araya gelerek, yukarıda bahsedilen 31/10/2016 tarihli Sözleşmenin imzalandığı, yetki şartının, bu sözleşme kapsamında düzenlendiği, taraflar arasındaki 2007 tarihli ve sona eren sözleşmedeki tahkim şartının, 2016 tarihli taraflar arasındaki yeni sözleşmede bağlayıcı olmayacağı, 2016 tarihli sözleşmede, 2007 tarihli distribütörlük sözleşmesinin devamı ve buna göre tahkim şartına atıf yapan düzenleme bulunmadığı, bu bağlamda uyuşmazlık konusunun 2016 tarihli sözleşmeden kaynaklı doğduğu, bu aşamadan sonra, ancak bu sözleşmenin hükümlerinin bağlayıcı olacağı, sözleşmenin 6. maddesinde de, tahkim şartı değil, yetki şartının düzenlediği gibi, sözleşmenin 7. maddesi de” Taraflar arasında, garanti talepleri ve satış sonrası sorumlulukları ile ilgili daha önce yapılmış bu sözleşmelerin bu sözleşmede tanımlandığı ve bu sözleşmede yer alan tarafların yazılı mutabakatı ile tadil edilebileceğinden önceki herhangi bir anlaşmayı geçersiz kılar. ” düzenlemesinin yer aldığı görülmüştür. Eldeki uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinin sonraki yükümlülükleri düzenleyen sözleşmeden kaynaklanması nedeni ile Türk mahkemelerinin münhasır yetkisinin söz konusu olmaması nedeni ile MÖHUK 47.maddesine göre yetki şartının geçerli olduğu değerlendirilmekle, mahkemenin davacı ile … arasındaki ihtilafın tahkim tarafından çözüleceği gerekçesiyle görev yönünden ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, nitekim bu durumda davaya bakma yetkisi Almanya’ da bulunan Düssedorf Mahkemelerine ait olduğundan davanın yetkisizlik nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacı vekilinin bu konudaki istinaf sebebinin yerinde olduğu görülmüştür. Uyuşmazlık konusu, davacı ile davalı …Tic. Ltd.Şti ile akdedilen 01/11/2016 tarihli ” satış sonrası hizmetler protokolü” sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasındaki bu sözleşmenin, davacı ile … arasındaki 31/10/2016 tarihli “Garanti İşlemleri ve Satış Sonrası Yükümlülüklere Dair” sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu belirlenirken, sözleşmenin 5. maddesinde, işbu protokol( sözleşme) kapsamında özellikle düzenlemeyen hususlara ilişkin olarak( gizlilik, uygulanacak hukuk ve yetki, genel hükümler dahil ve bunlarla sınırlı olmaksızın) temel sözleşmelerin düzenlemeleri taraflar arasında geçerli olacak ve uygulanacağı düzenlendiği, bu şekilde temel sözleşmelerin düzenlemeleri taraflar arasında geçerli olacağı belirlenmiş ve bu nedenle sözleşmeden kaynaklı ihtilafın çözümünde, Düssedorf Mahkemeleri yetki şartına atıf yapılmış ise de, MÖHUK 47.maddesinde “yer itibariyle yetkinin kamu düzeni veya münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde taraflar arasındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşma yapılabileceği” hükmü gözetildiğinde, elde uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşımadığı, MÖHUK 47.maddesine göre yetki şartının geçerli olmadığı, söz konusu sözleşmede, davalı …’ in taraf olmadığı, …’ in taraf olduğu sözleşmeye atıf yapılmasının, bu sözleşmenin yabancılık unsuru taşıdığı sonucunun çıkarılamayacağı, taraflar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, davacının istinafında taraflar arasında müşterek dava arkadaşlığı olduğunu ileri sürmüş ise de, sözleşmelerin nispiliği gereği sözleşmenin ancak tarafları bağlayacağı anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebininde yerinde olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-a3, HMK 353/1-a6 ve HMK 353/1-b2 maddeleri uyarınca mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı ile … arasındaki uyuşmazlığın çözümünde yetki şartı esas alınarak, davaya bakma yetkisi Almanya’ da bulunan Düsseldorf Mahkemeleri’ ne ait olduğundan davacı ile … arasındaki davanın yetkisizlik nedeni ile usulden davanın reddine karar verilmesine, davalı …Tic. Ltd. Şti. hakkında açılan davanın ise, HMK 167 maddesi uyarınca ayrılarak, İlk Derece Mahkemesi’nce ayrı bir esasa kayıt edilip, harçları tahsil edilmek sureti ile yargılamaya devam edilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/09/2018 tarih ve 2017/912 Esas – 2018/992 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a3, HMK 353/1-a6 ve HMK 353/1-b2 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davalı … hakkında açılan davanın yetkisizlik nedeni ile usulden reddine, 2-Davalı … TİC. LTD. ŞTİ. hakkında açılan davanın HMK 167 maddesi uyarınca ayrılarak İlk Derece Mahkemesi’nce ayrı bir esasa kayıt edilip, harçları tahsil edilmek sureti ile yargılamaya devam edilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ ne gönderilmesine, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 741,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 696,6 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davalı … avansından sarf edilen 30,5 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalı …’ ye verilmesine, 6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı davalı …’ ye verilmesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 8-Davacı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 45,10 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı olmak üzere toplam 143,2 TL’ nin davalı … Tic. Ltd. ŞTİ.’ den alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı … avansından karar aşamasında ve istinaf aşamasında sarf edilen 70,00 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalı …’ ye verilmesine, 10-Dosyada artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 11- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/05/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.