Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2104 E. 2020/371 K. 13.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2104
KARAR NO : 2020/371
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 22/11/2018
DOSYA NUMARASI : 2018/501 Esas – 2018/1203 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 13/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketten 18.04.2014 tarihinde aldığı Karabük İli, …, … Ada, … Parsel, bodrum kat, … nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın kaydında ipotek bulunduğunu, ipotek tutarının İİK.nın 153. maddesi gereğince Karabük …. İcra Müdürlüğü veznesine yatırarak ipoteğin kaldırılması talebinde bulunduğunu, Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde ipoteğin terkini davası açtığını, mahkemenin 11.03.2016 tarihli kararı ile şirket hakkında ihya davası açılması gerektiği hususunda kararı alındığını, 10.05.2007 tarihinde tasfiye olunan ve tüzel kişiliği sona eren davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/11/2018 tarih ve 2018/501 Esas – 2018/1203 Karar sayılı kararı ile; ” … Dava, tasfiye sonrasında ticaret sicilinden terkin edilen şirketin TTK 547. madde gereğince ticaret siciline yeniden kayıt ve tescili talebine ilişkindir. İhyası istenen …TİC. A.Ş.’ nin, TMSF kararı ile terkin edildiği, tasfiyenin TMSF tarafından yürütülmüş olduğu, açılan davada tasfiye organı ile birlikte ticaret sicil müdürlüğünün zorunlu dava arkadaşı oldukları anlaşılmış ilgili kurumlar davaya dahil edilmişlerdir. 6102 S.lı Türk Ticaret Kanununun Ek tasfiye başlıklı 547. maddesine göre; (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. Somut olayda; şirketin tasfiyesinin kapandığı ancak davacı tarafından Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde ipoteğin terkini davası açıldığı bu nedenle TTK.nın 547. maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu hale geldiği anlaşıldığından şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline, tasfiye memuru atanmasına ve durumun tescil ve ilanına … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; “1-Davanın kabulüyle İstanbul Tic. Sicil Müdürlüğünün … sicil sırasında kayıtlı …Ticaret A.Ş.’ nin TTK 547 maddesi gereğince ek tasfiyesi için ihyasına, Tasfiye Memuru olarak Karabük Barosuna kayıtlı olan Av. … seçilmesine, karar kesinleştiğinde İstanbul Ticaret Sicili’ ne tesciline ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına, tasfiye memuruna 3.000,00 TL ücret takdirine, 2-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, TMSF vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: TMSF vekili istinaf dilekçesinde özetle;… Tic. A.Ş’ nin sicilden terkin edilmesi üzerine şirketin ihyası amacıyla işbu davanın açılmasının öncelikle 5411 Sayılı Yasanın konuya ilişkin maddeleri ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun Kontrolündeki Şirketlerin Tasfiyesine Dair Yönetmelik hükümlerine aykırı olduğunu, Fon kurulu tarafından tasfiyesine karar verilen şirketlerin iflas ve ihyasının istenemeyeceğini, (5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’ nun 134.’üncü maddesinin 9’uncu fıkrası) Fon Kurulu kararı ile İcra ve İflas Kanunu, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın tasfiye olunacağını, Tasfiyeye ilişkin Fon Kurulu kararı şirketin infisah ettirilmesi anlamında olup, bu şirketler Fonun yazılı bildirimi üzerine ilgili sicilden başkaca bir işleme gerek kalmaksızın terkin olunacağını, Tasfiye kararı aleyhine ilgililer tarafından açılacak davaların Fonun merkezinin bulunduğu yer idare mahkemelerinde görüleceğini, Şirketin tasfiye ve terkini, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nu Kontrolündeki Şirketlerin Tasfiyesine Dair Yönetmelik hükümlerine göre yapıldığından, Ticaret Mahkemelerinde Ticaret Hukuku hükümleri çerçevesinde bir ihya talep edilemeyeceğini, ( İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/848 E. Sayılı / İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/12 Esas) TMSF’ nin işbu davada pasif husumet ehliyetinin olmadığını, … Tic. A.Ş’nin tüzel kişiliğinin devam etmesinin Fon alacaklarının tahsili açısından yarar sağlanamayacağının, şirketin borca batık olduğunun ve şirketin kuruluş amacını gerçekleştirme imkanının ortadan kalktığının tespiti üzerine, Fon Kurulu’nun 27.04.2007 tarih ve 182 sayılı kararıyla şirketin tasfiyesine ve sicilden terkin olunmasına karar verildiğini, bu karar gereği Fon adına hareket eden Tasfiye Komisyonu, 07.05.2007 Tarih ve 112/2 sayılı yazı ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ilansız terkin işleminin yapılması hususunu bildirdiğini, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 11/05/2007 Tarih 0545/41295 sayılı yazısı ile … A.Ş’ nin kaydı ile sicilden terkin edildiğini, Mahkemenin 2018/501 E. sayılı dosyası ile davalı … Tic. A.Ş. aleyhine açılan işbu davada, müvekkil Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna dahili davalı, ihbar edilen, kanuni halef v.s sıfatlarıyla veya başka her hangi bir sıfatla husumet tevcih edilemeyeceğini, Davanın seyri esnasında müvekkili Kurum’ a hiçbir şekilde tebligat yapılmadığını, (5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’ nun 134. maddesinin 9. fıkrası – Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun Kontrolündeki Şirketlerin Tasfiyesine Dair Yönetmeliğin 12. maddesi) Hukukta zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili dava yolu ile davaya sonradan taraf dahil edilmesi imkanı bulunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile öncelikle tehir-i icra kararı verilmesini,istinaf incelemesi neticesinde davanın kabulüne ilişkin hükmün kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’ sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilden terkin edilmiş şirketin ihyası talebine ilişkindir. Davacı, satın aldığı taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, ipoteğin fekki için lehine ipotek tesisi edilen hakkında dava açıldığını, ipotek lehdarı şirketin ticaret sicilden terkin edildiğinin anlaşıldığını, mahkemece ilgili şirketin ihyası için dava açmak üzere tarafına süre verildiğini belirterek, ilgili ticaret sicilden terkin edilen şirketin ihyasına karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı TMSF istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı, dava dilekçesinde ihyası istenen şirketi davalı olarak göstermiş ise de davalı olarak gösterilen şirket ticaret sicilden terkin edildiğinden tüzel kişiliği sona ermiş şirketin davalı gösterilmesine olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, ihya davasının ilgili ticaret sicil müdürlüğüne ve şirket tasfiyesini gerçekleştirmiş olan TMSF’ye yöneltilmesi için süre verilmiş, davacı da davayı doğru hasma yöneltmiştir. Hasımda yanılma nedeniyle davanın doğru hasma yöneltilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından TMSF’ nin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. İhyası talep edilen şirketin TMSF tarafından el konulan şirketlerden olduğu, fon yönetim kurulu kararı ile ticaret sicilden terkin edildiği anlaşılmaktadır. 08/03/2006 tarih 5472 sayılı kanunla değişik 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ nun 134/9 maddesinde “Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15 inci maddesinin (7) numaralı fıkrası ile bu madde kapsamında olan şirketler ile sermayesinin % 50’sinden fazlasını temsil eden hisselere Fonun, Fon Bankasının veya Fon iştiraklerinin sahip olduğu şirketler, yönetim kurulları tarafından alacaklılarına ve borçlularına Fonun belirlediği esaslar çerçevesinde yapılacak ilânı müteakiben düzenlenen bilançoları esas alınarak Fon Kurulu kararı ile İcra ve İflas Kanunu, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın tasfiye olunur. Tasfiyeye ilişkin Fon Kurulu kararı şirketin infisah ettirilmesi anlamında olup, bu şirketler Fonun yazılı bildirimi üzerine ilgili sicilden başkaca bir işleme gerek kalmaksızın terkin olunur. Tasfiye kararı aleyhine ilgililer tarafından açılacak davalar Fonun merkezinin bulunduğu yer idare mahkemelerinde görülür. Fon Kurulu tarafından tasfiyesine karar verilen şirketlerin iflas ve ihyası istenemez.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, ihyası talep edilen şirket TMSF tarafından el konulan şirketlerden olup, şirket fon yönetim kurulu kararı ile 5411 sayılı kanunun 134/9 maddesine göre tasfiye edilmiş olup aynı madde uyarınca ticaret sicilden fonun bildirimi üzerine terkin edilmiştir. Söz konusu yasal düzenlemeye göre ilgili terkin edilen şirket hakkında ihya davası açılamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Bu nedenle davalı TMSF vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı TMSF’ nin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 22/11/2018 tarih ve 2018/501 Esas – 2018/1203 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-DAVANIN REDDİNE, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 54,40.TL harcın peşin yatırılan 29,20 TL’ den mahsubu ile bakiye 25,20 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Dahili davalı TMSF kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-İstinaf talep eden TMSF harçtan muaf olduğundan, istinaf harçlarının tahsiline yer olmadığına, 8-Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş-dönüş masrafının davacı avansından sarf edildiği anlaşılmakla; bu giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/03/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç maddesi gereğince (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) kesin olarak oy birliği ile karar verildi.