Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2092 E. 2020/816 K. 10.08.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2092 Esas
KARAR NO: 2020/816 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2019
NUMARASI: 2019/71 Esas
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/08/2020
Yukarıda esas numarası ile karar tarihi yazılı İlk Derece Mahkemesinin ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz nöbetçi heyetince yapılan müzakere sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Talep: İlk Derece Mahkemesinin davacı vekilinin ihtiyate haciz talebinin reddine ilişkin, 11/09/2019 gün ve 2019/71 (E) sayılı ara kararının kaldırılmasına ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibe konu alacak tutarının 1.146.100,47 TL olduğunu, müvekkili … AŞ ile kredi borçlusu … Ticaret AŞ arasında 24/04/2017 günü imzalanan 6.500.000,00 TL tutarındaki genel kredi sözleşmesini davalılar … Ticaret Limited Şirketi ile …’ın müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, anılan sözleşme kapsamında dava dışı şirket lehine, … Ticaret AŞ’ye hitaben düzenlenen 1.000.000,00 TL tutarlı 28/04/2017 gün ve … referans numaralı teminat mektubunun tazmin edildiğini, tazmin olunan tutarın borçlular tarafından ödenmemesi nedeni ile ihtarname keşi verildiğini, buna rağmen borçlular tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığından kredi borçlusu şirketi ile ipotek veren davalılardan … hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … (E) sayılı dosyası üzerinden ipotek takibi, müteselsil kefiller hakkında ise İstanbul … İcra Müdürlüğünün … (E) sayılı dosyası üzerinden genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … (E) sayılı dosyasında talep edilen borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiğini, kullanılan kredi ve ödenmeyen tutarın banka kayıtları ile sabit olduğunu, borçluların işlemiş faize ve faiz oranına itirazının da yerinde olmadığını belirterek öncelikle borçlular hakkında takip tutarı üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve alacağının %20’snden aşağı olmayacak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 11/09/2019 gün ve 2019/71 (E) sayılı ara kararıyla; henüz tensip aşamasında olan davada, davacının alacaklı olup olmadığının yapılacak yargılama ile ortaya konulacağını, bu itibarla ihtiyati haciz talep edilmesi için gerekli olan alacaklı sıfatının bu aşamada henüz belli olmadığı, öte yandan somut uyuşmazlıkta para borcunun mevcudiyetinin ve vadesinin gelip gelmediğinin de uyuşmazlığın konusunu oluşturduğu, davalıların borçlu sıfatlarının çekişme konusu olduğunu, yasada sınırlı sayılan “taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ” hallerinin gerçekleştiğine dair somut emare bulunmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle: 1.000.000,00 TL tutarında düzenlenen teminat mektubunun tazmin edilmesine rağmen borçlular tarafından ödenmediğini, 999.748,49 TL nakdi alacak üzerinden 27/06/2019 tarihinde takibe aktarım işlemi yapıldığını, kullanılan kredi ve ödenmeyen tutarın banka kayıtları ile sabit olduğunu, yasal düzenleme ve yüksek yargı kararları doğrultusunda alacağın vadesinin gelmiş olması ve rehinle temin edilmemiş olmasının ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli olup, yaklaşık ispat koşunu karşıladığını, hal böyle iken mahkeme tarafından alacağın varlığının ve tutarının yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin 11/09/2019 gün ve 2019/71 (E) sayılı ara kararının kaldırılarak ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularla ve istinaf nedeniyle sınırlı olarak yapılan incelemede: Dava dosyasının incelenmesinde; davalılar … Limited Şirketi ile … aleyhine, genel kredi sözleşmesine dayanarak itirazın iptali davası açan davacı … AŞ vekili dava dilekçesi ekinde, davacı … AŞ ile dava dışı … Ticaret AŞ arasında 24.04.2017 günü akdedilmiş, davalılar … Ticaret Limited Şirketi ile …’ın da “müteselsil kefil” sıfatıyla imzaladığı “Genel Kredi Sözleşmesinin” örneği ile kredi hesabının kat edildiğine ilişkin ihtarnamenin davalılara noter vasıtasıyla tebliğ edildiğine ilişkin tebligat belgelerinin bulunduğu, diğer taraftan dava dilekçesi içeriğinde sözedilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün 2019/3461 (E) sayılı takip dosyasının Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden incelenmesinde ise; davalılardan …’a ait olan, tapunun Tekirdağ İli, Marmara Ereğlisi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel ve Tekirdağ İli, Marmara Ereğlisi İlçesi, … parsel sırasında kayıtlı bulunan iki adet taşınmaz üzerine, adı geçen davalının kefaletlerinin teminatı olarak, davalı … ile davacı … AŞ arasında, 24.09.2018 günü 3.600.000,00 TL limitli ipotek tesisine ilişkin resmi senet düzenlenerek tapu siciline tescil edildiği, davacı … AŞ tarafından davalı … ile dava dışı … Ticaret AŞ aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … (E) sırasında kayıtlı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlandığı, buna karşın dava konusu kredi sözleşmesi bakımından davalı … Limited Şirketinin kefalet sorumluluğunu temin eder biçimde, bulunduğu ileri sürülen borcun rehinle teminat altına alındığına dair kanıt bulunmadığı anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun (İİK) 257’nci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Aynı Kanunun 258’inci maddesine göre; ihtiyati hacze 50’nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Anılan Kanunun 45’inci maddesi hükmüne göre de, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı, yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 586’ncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca; “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” Aynı maddenin 2’nci fıkrasına göre; “Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilir.” HMK’nin 406’ncı maddesinin 2’nci fıkrasına göre de; ihtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. HKM’deki ihtiyati tedbirin özel bir türü olan ve koşulları ile etkileri 2004 sayılı İİK’de düzenlenen ihtiyati haciz; alacaklının bir para alacağını zamanında ödenmesini güvence altına almak için, mahkeme kararıyla, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. Bir alacak (para borcu) için, o alacağın (borcun) alacaklısı ihtiyati haciz isteyebilir. Bununla birlikte muaccel alacaklarda ihtiyati haciz istiyebilmek için alacağın muaccel olması yanında İİK’nin 257/1’inci maddesi uyarınca rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Rehinle temin edilmiş olan alacak için, bir emniyet tedbiri (teminat) olan ihtiyati hacze gerek yoktur. Zira alacaklının alacağı esasen rehinle temin edilmiş durumdadır.Hemen belirtmek gerekirki; ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, alacağın tam olarak kanıtlanması gerekmediğinden, yaklaşık ispat yeterli olacaktır.Diğer bir anlatımla alacaklının alacağının bulunduğuna dair mahkemede kanı oluşturacak kadar kanıt göstermesi yeterlidir. Somut uyuşmazlık, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde: Davacı … AŞ ile dava dışı … Sanayi Ticaret AŞ arasında akdedilen genel kredi sözleşmesini “müteselsil kefil” sıfatıyla imzalayan davalılara hesabın kat edildiğine ilişkin ihtarnamenin Noter aracılığıyla tebliğ edildiği, böylece TBK’nin 586/1’inci maddesinde öngörülen “ihtarın sonuçsuz kalması” koşulunun da gerçekleştiğinin kabulünün gerekmesi karşısında, alacaklının rehni paraya çevirmeden önce müteselsil kefiller hakkında icra takibi yapmasında ve bu bağlamda ihtiyati haciz talep etmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Diğer yandan davalı …’ın kefaletinden kaynaklanan ve gayrimenkul rehni olan ipotekle teminat altına alınan para borcunun tahsili amacıyla, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … (E) sayılı takip dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ayrıca takip yapıldığı anlaşılmaktadır. İİK’nin 257/1’inci maddesi uyarınca ipotekle teminat altına alınmış dava konusu para alacağına ilişkin ihtiyati haciz kararı verilmesine yasal olanak bulunmadığından, davacı vekilinin, davalı … hakkında ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kararına yönelik ileri sürdüğü istinaf gerekçeleri ve nedenleri yerinde değildir. İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin davalı … yönünden reddine ilişkin kararının gerekçesi isabetli değil ise de sonucu doğru olduğundan kararın kaldırılması nedeni yapılmamıştır. Buna karşın, davalılardan … Limited Şirketi yönünden, somut uyuşmazlıkta varlığı ileri sürülen para borcunun rehinle temin edilmemiş ve muaccel olması ile sunulan belgelere göre alacağın varlığı bakımından aranan “yaklaşık ispat” koşulunun gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında, ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi isabetli değildir. Bu nedenle davacı vekilinin, davalılardan … Limited Şirketi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kararına yönelik ileri sürdüğü istinaf gerekçeleri ve nedenleri yerinde olduğundan, İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararının, davalılardan … Limited Şirketi yönünden kaldırılması gerektiği sonucuna ulaşılarak aşağıdaki biçimde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; A-Davacılar vekilinin, davalılardan … yönünden İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda esas numarası yazılı dosyasında verilen 11.09.2019 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b-1’inci maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davacı vekilinin, istinaf başvurusunun davalılardan … Limited Şirketi yönünden KABULÜNE, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda esas numarası yazılı dosyasında verilen 11.09.2019 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararının, davalı … Limited Şirketi yönünden HMK’nin 353/1-b/2 maddesi uyarınca düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre; 1-Davacı vekilinin, davalı … Limited Şirketi yönünden İİK’nin 257’nci maddesindeki yasal koşullara uygun ihtiyati haciz talebinin KABULÜNE, davalı … Limited Şirketi’nin, dava konusu 1.146.100,47 TL alacağı karşılamaya yeter miktardaki taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının İHTİYATEN HACZİNE, 2-İİK’nin 259/1’inci maddesi uyarınca takdiren %15 oranında belirlenen 171.915,08 TL nakti teminat ilk derece mahkemesi veznesine yatırıldığında ya da aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ibrazı halinde, kararın infazı için bir suretinin ilk derece mahkemesi tarafından alacaklı vekiline verilmesine, 3-Kararın ilgili icra müdürlüğünce infazına, 4-Davacı tarafından ödenen istinaf karar harcının istek halinde iadesine, istinaf kanun yoluna başvuru nedeniyle sarfedilen istinaf başvuru harcı ve diğer istinaf kanun yolu başvuru giderlerinin, İlk Derece Mahkemesince esas yargılama sonunda belirlenecek yargılama giderlerinin hesabında dikkate alınmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, teminat yatırıldığında ya da teminat mektubu ibraz edildiğinde ihtiyati hacze ilişkin müteakip işlemlerin ilk derece mahkemesinde takip edilmesine, 6-Duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, İİK’nin 258/3’üncü maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10/08/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.