Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/209 E. 2020/1116 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/209 Esas
KARAR NO : 2020/1116 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 21/03/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/437 Esas – 2018/260 Karar
DAVA: Menfi Tespit- Islah ile İstirdat
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra takibi ile müvekkil şirket aleyhine faturaya müstenit icra takibi başlattığını, davalı şirket tarafından 30/07/2015 tarihinde tanzim edilen … sıra nolu ve 17.066,93 TL tutarlı 1 adet faturanın icra takibine dayanak yapıldığının anlaşıldığını, müvekkilin davalı şirkete bahsi geçen faturaya dayalı olarak herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkil şirkete böyle bir faturanın tebliğ ve teslim edilmediği gibi içeriği mallarında teslim edilmediğini, nitekim takibe dayanak fatura incelendiğinde de altında teslim alındığına dair bir imzanın bulunmadığının açıkça görüleceğini, müvekkilinin ticari defter kayıtlarında da böyle bir fatura ve borç kaydının olmadığını ileri sürerek icra dosyasına yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkil aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli takip nedeni ile davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından açılan huzurdaki davanın tamamıyla haksız ve mesnetsiz olduğunu, borçlunun müvekkile toplamda 4 tane icra dosyasında borcu bulunmaktayken bunların 2 tanesini gayrimenkul satış aşamasına geldiğinde ödediğini, huzurdaki davaya konu icra takibinde ödeme emrinin davacıya 30/09/2015 tarihinde tebliğ edildiğini ve süresi içinde itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, bunun üzerine menkul ve gayrimenkul haczi gerçekleştirildiğini, davacının ısrarla borcunun ödemediği için satış işlemlerine geçildiğini, tanzim edilen kıymet takdir raporu davacıya 11/04/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının 22/04/2016 tarihinde huzurdaki davayı açtığını, davacının iş bu davayı açmasındaki maksatın borcun ödenmesini geciktirmeden başka bir şey olmadığını, Gaziosmanpaşa …. Noterliğinin 06/08/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğ şerhinin incelendiğinde takip dayanağı faturanın davacıya 19/08/2015 tarihinde tebliğ edildiğinin görüleceğini, davacı faturanın içeriğine yasal süresinde itiraz etmediğini savunarak davacının davasının reddi ile tüm yargılama giderlerinin vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, haksız dava açan davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 21/03/2018 tarih ve 2016/437 Esas – 2018/260 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:Davacı, İstanbul …. İcra Dairesi’ nin … E sayılı dosyasında davalı tarafa borçlu olmadığının tespitini ve davalı taraftan kötü niyet tazminatı talep etmiştir. Davalı taraf genel mahiyette davanın reddini savunmuştur.13.04.2017 tarihinde davanın ıslah ile istirdat davası olarak devam ettiği anlaşılmaktadır.Dava istirdat davasına ilişkindir.2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’ na göre; Menfi tesbit ve istirdat davaları: Madde 72 :” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdu-rulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip du-rur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umu-mi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur. ” hükmünü içermektedir.Dava konusu yapılan İstanbul … İcra Dairesi’ nin … E sayılı dosyası incelendiğinde takibin ürün teslimine ilişkin faturaya dayandığı, dosya kapsamında tarafların ticari kayıt defterlerinin incelenmesi neticesinde tarafların defter ve kayıtlarının birbirini teyit eder mahiyette olduğu, ürünlerin teslimine dair herhangi bir delilin bulunmadığı, bu nedenle davalı tarafa takip konusu faturadan dolayı borçlu olmadığı, buna rağmen yargılama devam ederken davacı tarafın dava konusu olan takip bedelini fer’ ileri ile 17.03.2017 tarihinde ödemiş olduğu, ıslah ile bedel artırılarak davaya istirdat davası olarak devam olunduğu anlaşılmaktadır. Davacının borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kaldığı değerlendirilmiştir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir hükmü gereğince yetkili ve görevli mahkemede davanın açıldığı hususuna dikkat edilmiştir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur ve ürünün teslim edildiğine dair belge, delil… vb bulunmaması ve tarafların defterlerini birbirini teyit etmesi karşısında davasını ispat etmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir…. ” gerekçeleri ile; “…1-Davacının istirdat davasının kabulü ile; 23.348,93 TL ödeme tarihi olan 17/03/2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine,2-Teminat bedeli olan 4.670 TL’nin karar kesinleşince davacı tarafa iadesine,3-Davacı taraf lehine 4.669,78 TL kötüniyet tazminatına davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiği bu nedenle istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasının gerektiğini, Davacı …, 6102 sayılı TTK kapsamında gerçek bir kişi olduğunu, gerçek bir kişi olan davacı tarafın ticari defter sunabilmesi ve işbu defterlere dayandığını iddia etmesi hukuken mümkün olmadığını, taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu daha önceki icra takiplerinden ve davalı müvekkili şirketin sunmuş olduğu delillerden, hatta bilirkişi incelemesine konu olan ticari defterden açıkça anlaşıldığını, daha önce de davacı taraf davalı müvekkili şirkete olan borçlarını zamanında ödememiş ve başlatılan icra takipleri neticesinde davalı müvekkilinin alacağını gecikmeli olarak aldığını, işbu icra takiplerinin bilgisinin yerel mahkemeye sunulduğunu, yerel mahkeme huzurunda menfi tespit davasına konu olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası da bu şekilde başlatılmış olup satış işlemlerine geçildiğini, ancak icra dosyasında tanzim edilen kıymet takdir raporu davacıya 11.04.2016 tarihinde tebliğ edildikten sonra davacı 22.04.2016 tarihinde huzurdaki davayı açtığını, davacının işbu davayı kötü niyetli olarak açtığını, amacın borcun ödemesini geciktirmek olduğunu, Davacının kötü niyetli bir şekilde hareket ettiğini ve mahkemenin gidişatına göre dosya borçları ile teminat bedelini yatırdığını, yerel mahkemece davacının kötü niyetli tutumu görmezden gelindiğini, üstüne üstlük bir de davalı müvekkili şirketin kötü niyetliymiş gibi kötü niyet tazminatına hükmedildiğini, Bilirkişinin yapmış olduğu incelemede davacı tarafa ait 2014 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak kapanışının yapılmadığının tespit edildiğini, davalı müvekkili şirkete ait ticari defterlerin ise 2014-2015 yıllarında usulüne uygun olarak açılış ve kapanışlarının yapıldığının tespit edildiğini,Yerel mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalı müvekkili tarafından davaya konu faturaların davacı tarafa tebliğ edildiğini ve davacı tarafın faturayı tebliğ aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde fatura ve münderecatına itiraz etmemiş olduğunun tespit edildiğini, müvekkili tarafından sunulan cevap dilekçesi ekinde Gaziosmanpaşa … Noterliği’nin 06.08.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve tebliğ şerhi incelendiğinde, takip dayanağı faturanın davacıya 19.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği görüleceğini, davacı, faturanın içeriğine yasal süresi içinde itiraz etmediğini,İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi her ne kadar ispat yükünün davalı müvekkili şirkette olduğunu, ürünlerin teslim edildiğine dair belge bulunmadığını ifade etmişse de Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince fatura içeriğine süresi içinde itiraz edilmemiş olduğundan, davacı taraf fatura içeriğini kabul etmiş durumda olduğunu, Yerel mahkemece ispat yükünün davacı tarafa geçtiği hususu göz ardı edilerek salt bilirkişi raporundaki faturaların üzerinde ürünlerin teslim alındığına dair davacı şirketçe herhangi bir imzanın bulunmaması sebebiyle davanın kabulüne karar verildiğini, fatura içeriğindeki mallar davacıya zaten teslim edildiğini, fakat davacı kötü niyetli olarak bu gerçeği inkar ettiğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına, istirdat davasının reddine karar verilmesine, davacının yüzde yirmiden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, hukuki niteliği itibariyle İİK’nın 72.maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir.Mahkemece, davacının istirdat davasının kabulü ile; 23.348,93 TL ödeme tarihi olan 17/03/2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine, teminat bedeli olan 4.670 TL’nin karar kesinleşince davacı tarafa iadesine, davacı taraf lehine 4.669,78 TL kötüniyet tazminatına davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, 30/07/2015 tarih, … no.lu ve 17.066,93 TL. Bedelli bir adet irsaliyeli fatura alacağına dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinden kaynaklı olarak takibe dayanak irsaliyeli faturadaki malın teslim edilip edilmediği ve bu faturadan kaynaklı davacının davalıya borçlu olup olmadığı ve yargılama aşamasında ödenmiş bedelin istirdatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davalı davacıya mal satıp teslim ettiğini ancak satım bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davacı ise faturaya konu malın teslim edilmediğini belirterek davanın kabulünü istemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda;” davaya konu 30/07/2015 tarihli, … nolu 17.066,93 TL. Bedelli faturanın davalı yan defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davacı yan defterlerinde kayıtlı olmadığı,dosya incelemelerinde 30/07/2015 tarihli, … nolu 17.066,93 TL. Bedelli faturaya konu ürünlerin teslim edildiğine dair somut bir verinin dosyada bulunmadığı, davalı tarafından davacı yana düzenlenen 30/07/2015 tarihli, … nolu 17.066,93 TL. Bedelli faturanın ispata muhtaç olduğu ve ispat yükümlülüğünün davalı yanda olduğunun değerlendirilmesinin mahkemeye ait bulunduğunu, ” belirtmiştir.Davada, değer itibariyle HMK m. 200 gereği senetle ispat zorunluluğu bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta mal alım satımından kaynaklı olarak irsaliyeli fatura düzenlenmiştir. Ancak, dosya kapsamındaki irsali faturanın incelenmesinde teslim eden kısmında ad ve soyad olmadığı sadece imza olduğu ve teslim alan kısmında isimle imza olmadığı görülmektedir. Davalı vekili cevap dilekçesinde faturanın Gaziosmanpaşa … Noterliğinden çekilen noter ihtarı ile davacıya tebliğ edildiği ve süresi içerisinde fatura içeriğine itiraz edilmediğini beyan ettiği halde davacı vekili faturanın müvekkiline tebliğ edilmediği, müvekkili ile ilgisi olmayan adresteki şahsa tebliğ edildiğini beyan etmiştir. Davaya ve takibe konu faturada davacı alıcının adresi .. Mah…. Sok. No:… GOP./İstanbul olduğu halde Gaziosmanpaşa … Noterliğinden çekilen noter ihtarının … Mah. …Sok. …Hanı Bodrum Kat 10/A Bağcılar/ İstanbul adresinde davacı dışında aynı adreste çalıştığı belirtilen başka bir şahsa tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Dava ve takip konusu 30/07/2015 tarihli, ….nolu 17.066,93 TL. Bedelli irsaliyeli faturada malın teslim edildiğine dair teslim alan kısmında isim ve imza olmadığından malın teslim edildiğinin ispat yükü davalı olan satıcıdadır. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2016/7819 Esas ve 2017/2738 Karar sayılı içtihadı,Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2014/12574 Esas, 2014/16692 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların / hizmetin teslim edildiğinin / verildiğinin ispat külfeti satıcıya aittir. Tek başına fatura düzenlenmesi alacağı kanıtlamadığı gibi faturanın tebliğ edilmiş olması da fatura içeriği malların teslimi sonucunu doğurmaz. 6098 Sayılı TBK.’nun 207 ve devamı maddelerinde düzenlenen satış sözleşmesinde, satıcının mal teslimini kanıtlaması gerekir.Dosya kapsamı itibariyle faturaya konu malın davalı satıcı tarafından davacıya teslim edildiği ve faturaya dayalı olarak alacaklı olduğu davalı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmış olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin müvekkili aleyhine kötüniyet tazminatı hükmedildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,İİK’nın 72/5’inci maddesinde öngörülen kötü niyet tazminatı, borçlu, hakkında yapılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olması halinde söz konusu olabilmektedir. (Yargıtay 19. HD 2014/8573 E., 2014/10829 K.) Borçlu aleyhine takip başlatan alacaklının İİK’nın 72/5 maddesi gereğince kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için haksız olmasının yanısıra kötüniyetli olması da şarttır, dosya kapsamına göre davalının kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından, mahkemece davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2016/437 Esas-2018/260Karar sayılı ilamının HMK’nın 353/1-b2.mad.uyarınca kötüniyet tazminatı yönünden kaldırılarak, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; Davacının istirdat davasının kabulü ile; 23.348,93 TL.’nin ödeme tarihi olan 17/03/2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine, teminat bedeli olan 4.670 TL’nin karar kesinleşince davacı tarafa iadesine, dosya kapsamı itibariyle davalının kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile;İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2016/437 Esas – 2018/260 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;1-Davacının istirdat davasının kabulü ile; 23.348,93 TL.’nin ödeme tarihi olan 17/03/2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine,2-Teminat bedeli olan 4.670 TL’nin karar kesinleşince davacı tarafa iadesine,3-Dosya kapsamı itibariyle davalının kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine,İLK DERECE YÖNÜNDEN 4-Harçlar Kanunu uyarınca karar tarihi itibariyle alınması gerekli 1.594,97-TL. karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 291,47-TL ile ıslah harcı olarak yatırmış olduğu 107,28-TL olmak üzere toplam: 398,75-TL. harcın mahsubu ile bakiye 1.196,22-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına,5-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 291,47-TL peşin harç ile ıslah harcı olarak yatırılan 107,28-TL olmak üzere toplam: 398,75-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından sarfedilen, bilirkişi ücreti, tebligat gideri, posta masrafı olan 718,75-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama giderleri varsa üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.502,34.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,9-6100 sayılı HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 400,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 11-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 31,50.TL posta gideri olmak üzere toplam: 129,60.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 13-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/10/2020 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.