Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2072 E. 2019/1633 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2072 Esas
KARAR NO : 2019/1633 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/39 Esas 2019/870 Karar
TARİH: 12/06/2019
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; hizmet sözleşmesine istinaden davalıya ait otoparka bırakılan otobüsün otoparkta zarar gördüğünü, kullanılamaz hale geldiğini, araçta bulunan bütün ekipmanların çalındığını belirterek davacının uğradığı zararın tespiti ve tazminine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL alacağın aracın hasar gördüğü tarihten itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 16/03/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava değerini bilirkişi raporuna istinaden alacak miktarını 10.000,00 TL.’den 157.375,00 TL. artırarak 167.375,00 TL.’ye yükselterek davasını ıslah etmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu olayın mesai saatleri dışında gerçekleştiğini davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 12/06/2019 tarih 2019/39 Esas 2019/870 Karar sayılı kararında;”Davacı taraf hizmet sözleşmesine istinaden davalıya ait otoparka bırakılan aracın otoparkta zarar gördüğünü, kullanılamaz hale geldiğini, araçta bulunan bütün ekipmanların çalındığını belirterek uğradığı zararın tespiti ve tazminini talep etmiştir.Davalı taraf davaya konu olayın mesai saatleri dışında gerçekleştiğini belirterek davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu olmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 9. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/1558 Esas sayılı dosyasından Makine Mühendisi, Özel Güvenlik Uzmanı ve Hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporuna göre; Park halindeki otobüsün tamamen yanmış halde olduğu, otobüsün tamamen yanmış olduğu, üzerinde plakası bulunmadığı, otobüsün şasi ve motor numaralarının tespitinin mümkün olmadığı, otobüsün sadece iskeletinin kaldığı, aracın tamamen bir metal yığını haline geldiği raporlarında belirtilmiştir. İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/492 Esas sayılı dosyasından Tüketici ve Rekabet Uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre; Otopark işletmenin asli edim yükümlüğünü aracı ve içindekileri koruma/saklama borcu oluşturduğu, bunun için aracın otopark işleten tarafından teslim alınması ve koruma altına alınarak müşteriye teslim edilmesi için öncelikle güvenli bir yerde saklanması gerektiği, otopark işleten, teslim aldığı aracı özenli olarak saklamakla yükümlü olduğu, somut olayda müşteri araçları için otopark ücreti alan davalı şirketin otoparka park eden davacı-müşteri aracını koruma yükümlüğünüde üstlendiğini, bu nedenle olayda kusursuz olduğunu kanıtlayamadığını, davacı tarafından otoparka bırakılan araçta meydana gelen hasar ve zarardan sorumlu olduğu, 24/03/2015 tarihinde aracın 2 camı dışında tüm camların kırılması ile araç içerisindeki bütün ekipmanların çalınarak ve aracın tamiri mümkün şekilde hasarlandırılması nedeniyle iş kaybının bu tarihte başladığı tespit edilerek dava tarihi olan 31/07/2015 tarihine kadar aylık 5.000,00 TL.’den 4 ay 7 günlük gelir kaybının 15.875,00 TL. olarak hesap edildiği, yangın raporu ve bilirkişi raporu doğrultusunda aracın tamamen yanmış halde otobüsünün iskeleti kalmış halde olduğu, aracın bu hali ile hurda değerinin olmadığı, Temsa marka 2005 model m3 sınıfı otobüsün emsal fiyatlara göre piyasa fiyatının hasar tarihi itibariyle 151.500,00 TL. olduğu raporda bildirilmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; dava, davacı tarafça davalı şirkete ait otoparka bırakılan otobüsün otoparkta yanması sonrası uğradığı zararın davalıdan tahsilini talep etmiş olup, davacı ile davalı arasındaki ilişki TBK 561 ve devamı maddelerde düzenlenen saklama sözleşmesinden kaynaklı ihtilaftır. Dava konusu otobüsün davalı otoparka bırakıldığı ve bu otoparkta yanmak suretiyle hasara uğradığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf doğan zarardan davalının sorumlu olup olmadığı ve eğer sorumlu ise zarar miktarına ilişkindir.TBK 579. maddede düzenlenen ” Garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenler, kendilerine bırakılan veya çalışanlarınca kabul edilen hayvan, at arabası, bunlara ait koşum ve benzeri eşya ile motorlu taşıt ve eklentilerinin yok olmasından, zarara uğramasından veya çalınmasından sorumludurlar. Ancak işletenler, zararın saklatan veya ziyaretçisi ya da beraberinde veya hizmetinde bulunan kimseye yükletilebilecek kusurdan, mücbir sebepten ya da eşyanın niteliğinden doğduğunu ispat etmekle, bu sorumluktan kurtulurlar.” hükmü gereğince davalı şirkete ait otoparka bırakılan davacıya ait otobüsün yanmasından dolayı uğranılan hasardan ve otobüsün ticari araç olması nedeniyle çalışamamasından doğan kazanç kaybına ilişkin zarardan davalı şirketin sorumlu olduğu açık olup, anılı maddenin ikinci cümlesinde yer alan zararın saklatan veya ziyaretçisi ya da beraberinde veya hizmetinde bulunan kimseye yükletilebilecek kusurdan, mücbir sebepten ya da eşyanın niteliğinden doğduğuna ilişkin davalı tarafça ortaya konulmuş bir delil ve ispat bulunmadığından davalının bu sorumluktan kurtulması hususu da söz konusu değildir. Bu kapsamda İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/492 Esas sayılı dosyası kapsamında Tüketici ve Rekabet Uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporundaki tespit ve hesaplamalar dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunduğu…” gerekçesi ile;Davacı tarafça açılan maddi tazminat istemine ilişkin davanın kabulü ile; 151.500,00-TL hasar bedeli, 15.875,00-TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 167.375,00-TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 15/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile;Yerel mahkeme tarafından tesis edilen kararda özetle, müvekkilinin aracın hasara uğramasında kusurlu olduğu, otopark işleten sıfatından dolayı kusursuzluğunu ispatlayamayan müvekkilin meydana gelen zararın tamamından sorumlu olduğuna dair hüküm tesis edildiği, bu kararın eksik inceleme nedeniyle usul ve yasaya aykırı olarak verildiğini, İlk derece mahkemesi tarafından, daha evvel İstanbul 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/492 E ve 2018/158 K sayılı ilamı ile verilen hükmün tekrarı ile yetinildiği, yeniden araştırma ve bilirkişi raporu alınmadığı, bu durumda görevsiz mahkemede yapılan mahkeme usul işlemleri geçersiz olmasına rağmen asliye hukuk mahkemesi kararın birebir şekilde hükme esas alınması yetersiz inceleme ile hüküm tesis edildiğini göstermekle, kamu düzenine aykırılık içerdiğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2005/2-315, K. 2005/333, T. 11.05.2005 tarihli kararı)Davacı taraf davasında iki ayrı talepte bulunduğu ancak talepleri sözlü yargılama aşamasına kadar somutlaştırılmadığı ve ıslah dilekçesinde de herhangi bir somutlaştırma yapılmadığını, davacı tarafça dava dilekçesinde iş kaybı ve araç zararının tazminini talep edildiği, ıslah dilekçesinde de tek bir alacak kalemi talebi var gibi tek bir bedel belirmesi yapıldığı, ıslahta tek talep edilen toplam bedele ilişkin zamanaşımı defi ileri sürmelerine rağmen mahkemece dikkate alınmadığını,Davacının davasının kısmi dava olduğu, davanın niteliği ve dilekçesinde kullandığı ifadelerinden açıkça anlaşılmakta olup aynı zamanda ıslah dilekçesi sunması ve ıslah harcı ile beraber başvuru harcının da yatırılmış oluşu, davanın niteliğinin kısmi dava oluşuna dair iddialarını somutlaştırdığını, Bilindiği üzere kısmi davada, zamanaşımı ancak dava konusu edilen bedel için kesilmekte ve dava konusu olmayan miktar için işlemeye devam ettiği, haksız fiilden kaynaklanan taleplerde zamanaşımı süresi fiil ve faili öğrenme tarihinden itibaren 2 sene olup, davacı dava dilekçesinde açıkça 24/03/2015 tarihinde dava konusu olayı öğrendiğini ikrar ettiği, bu durumda davacının dava konusu ettiği 10.000 TL için zamanaşımı kesilmişse de; bakiye alacak kalemleri açısından işlemeye devam etmiş ve davacının öğrenme tarihi olan 24/03/2015 tarihinden ıslah tarihine kadar 2 yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle davacı alacakları zamanaşımına uğradığı, burada davacı tarafça açıkça zaman ve sorumlu belirlemesi yapılmış olmakla, genel zamanaşımının uygulanma ihtimali de bulunmadığını, Dava konusu araçta meydana gelen hasar ve gelir kaybına yönelik dosyada net bir veri olmaksızın görevsiz mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda hesaplama yapılmış olması fahiş bir bedel tespitine yol açtığı, bilirkişi raporunda tespit edilen kazanç kaybı hesabına esas alınan Tüm Otobüsçüler Federasyonunun cevabı yazısının dosyayı aydınlatmaktan uzak olduğu açıkça belirli iken bu yazı cevabı doğrultusunda kazanç kaybı hesabı yapılmasının hatalı olduğuna dair itirazlarımız dikkate alınmaksızın hüküm tesis edildiğini, Dosyada davacının ticari faaliyette aracının kullandığına dair tek bir delil, gelir belgesi vs bulunmamakta ise de hesaplamada aracın ticari kullanım amacına uygun bir kullanımda bulunuyor olduğu varsayımından hareketle tespit yapıldığını, Aracın kazanç kaybının tespit edilmesinde ispat yükü davacıda olup, davacının bu hususta aracı aktif olarak ticari taşımacılık faaliyetlerinde kullandığına dair tüm belgelerini , ruhsat ve izinlerini dosyaya sunması gerektiği, yine …dan gelen yazı cevabında bahsedilen brüt ücret bilfiil çalışan araçlar için geçerli olup, olayın oluş tarihi ve sonrasında davacının dava dilekçesinde de ikrar ettiği üzere aracı bilfiil kullanmadığı araç kullanılmayıp otoparkta durmakta olduğundan – sabit iken, aksine hüküm tesisi hatalı olduğu, bu sebeple öncelikle davacıdan aracın ruhsat, izin ve çalışma belgeleri ile kaza tarihinden evvel elde ettiği kazancın sorulması ve bu doğrultuda gerekli hesaplamanın yapılması gerekmekte iken mahkemece bu yönde araştırma yapılmadığını, Aracın olay tarihi itibariyle değer tespiti hatalı yapılmış ve denetime elverişli bir değer tespiti belirlemesi yapılmadığını, aracın model yılı, kaza öncesi mevcut kayıtlı hasar durumu, kilometre bilgisi, bakımlı olup olmadığı vs gibi birçok etken araç değerine etki etmekte iken bilirkişi raporunda bu hususlara ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı, taraflarınca yapılan araştırmalarda ise bahse konu araç ve muadili araçların olay tarihi itibariyle bilirkişi tarafından tespit edildiği ve mahkemece kabul edildiği gibi 151.500 TL bedelin çok altında bir bedelle piyasa şartlarında satılmasına rağmen bu yöndeki itiraz kabul görmediğini, TBK 579. Madde hükmünde açıkça saklayana veya çalışanlarına bir kusur yüklenmedikçe sorumluluğun günlük otopark ücretinin 10 katını aşamayacağının belirtildiği, aksine yapılacak hesaplamalarının kusur sorumluluğu kapsamına gireceği ve kusur ispatının yapılması gerektiğini, müvekkili veya çalışanları tarafından araca hasar verilmediği, müvekkilinin üzerine düşen dikkat ve özeni yerine getirdiği dosya kapsamı ile açıkça anlaşılmakta olmasına rağmen müvekkilinin ancak günlük otopark bedelinin 10 katı ile sorumlu tutulması gerekmesine rağmen tüm zarardan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerinde getirdiği , meydana gelen hasarı müvekkilinin önleme imkanı olmadığı , davacının ağır ihmalinin bulunması nedeniyle aracın ikinci kez hasarlandığı hususlarının da irdelenmesi ile gerçek sorumluluk miktarının tespit edilmesi ve davacı ile 3. Kişilerin kusurlarının müvekkilin sorumlu tutulduğu miktardan tenzil edilmesi gerektiğini, Müvekkilinin sorumluluğunun olduğu kabul edilse dahi zarar görenin ağır kusuru sebebiyle illiyet bağı kesilmiş olduğunun göz önüne alınması gerektiği, hırsızlık olayının davacı tarafından 24/03/2015 tarihinde öğrenildiği dava dilekçesinde bildirilmiş oluşu ve yangının 15/04/2015 tarihinde meydana geldiği düşünüldüğünde aradan geçen bu süre zarfında aracını park yerinden almayarak kusurlu davranmış olan bizatihi davacı taraf olduğu, bu durumda da şayet müvekkilinin sorumluluğu cihetine gidilecek ise dahi müvekkilinin ancak ve ancak yangın öncesinde meydana gelen hasardan sorumlu olabileceğini, (TBK Garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenlerin sorumluluğu başlıklı 579. Maddesi)Taraflarınca daha evvel açılan yolüstü otoparkta zarar gören araca ilişkin ikame edilen davada İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/28 e ve 2015/241 k sayılı dosyasında müvekkilinin sorumluluğunun otopark günlük ücretinin 10 katı olarak belirlenmesine karar verildiği ve Yargıtay 4. HD 2015/12643 e ve 2017/5729 k sayılı ilamı ile mahkeme kararı onanarak kesinleştiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/39 Esas 2019/870 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenlerin sorumluluğundan (TBK. 579 md. saklama sözleşmesi) kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı tarafından aracın davalının işlettiği otoparka bırakılması ile davacı ile otopark işletmecisi arasında 6098 sayılı TBK’nun 561 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan saklama sözleşmesi ilişkisi kurulmuştur. TBK’nun 561 vd. maddelerinde düzenlenen saklama akti gereği, menkul bir malı saklamak üzere alan malı aldığı şekliyle teslim etmekle yükümlüdür, kanunun kendine yüklediği yükümlülüğe uymayan saklayan bu nedenle oluşacak zararlardan sorumludur. TBK 579 md. uyarınca da sorumluluğu vardır. (Yargıtay 17. HD 2015/18452 2016/4547,2015/3725 2015/12006 )Garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenlerin sorumluluğu TBK’nın 579. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddede sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir.Somut olayda, davacıya ait ticari aracın, davalının işlettiği …, … Mahallesi, … caddesi … sokakta bulunan otoparka bırakıldığı, 24.03.2015 tarihinde park halinde bulunan davacıya ait aracın camlarının kırılması ve içinde bulunan ekipmanlarının çalınması nedeniyle zarara uğradığı, 15/04/2015 tarihinde ise tamamen yanarak kullanılamaz hale geldiği sabittir.Davalı, söz konusu otoparkın yol üstü otopark olduğunu, söz konusu yol üstü otoparkların belirli süre ile hizmet verdiğini, yol üstü otopark olması nedeniyle çevresinin bir şekilde çevrilmesinin ve giriş çıkışların kontrol altında tutulmasının mümkün olmadığını, zararlandırıcı olayların mesai saatleri dışında, hizmet verilen zaman dilimi dışında gerçekleştiğini, olaydan dolayı kusurları bulunmadığını savunmaktadır.Dosyada görevsiz mahkemece bilirkişi raporu alınmış, mahkemece bu bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiştir.Dava, TBK’nın 561 vd maddelerinde düzenlenen saklama sözleşmesinden kaynaklandığından ve taraflar arasında 561. maddede öngörülen şekilde saklama sözleşmesi kurulduğu sabit olduğundan olayda TBK’nın 146. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Olay tarihinden itibaren ıslah dilekçesinin verilmesi tarihine kadar söz konusu zamanaşımı süresi geçmediğinden davalının zamanaşımı istinaf sebebi yerinde değildir.Davalı, ilk zararlandırıcı olayın otoparkın çalışma saatleri dışında meydana geldiğini ileri sürmüş ise de, ilk zararlandırıcı olay olan aracın camlarının kırılması ve içindeki ekipmanların çalınması olayını her ne kadar davacıya bildirmiş ise de bu olayla ilgili bir tutanak düzenlememiş, olayı resmi mercilere bildirmemiştir. Bu nedenle 24.03.2015 tarihinde meydana gelen olayın otoparkın çalışma saatleri dışında meydana geldiğini ispatlayamamıştır. 15/04/2015 tarihinde meydana gelen yangın olayı ise itfaiye yangın raporuna göre olay günü saat 17.24’de itfaiyeye haber verilmiştir. Bu rapora göre yangın olayı 17.24 saatinden önce başlamıştır. Davalı söz konusu olayında otopark çalışma saatleri dışında meydana geldiğini ileri sürmüş ise de yangın raporuna göre olay otopark çalışma saatleri içinde meydana gelmiştir.Davalı. işletmekte olduğu otoparka bırakılan aracın güvenle saklanması konusunda gereken dikkat ve özeni gösterdiğini, zararın mücbir sebepten ileri geldiğini, çalışanlarının kusuru bulunmadığını, zararın otoparkın işletme saatleri dışında meydana geldiğini ispatlayamamıştır. Söz konusu olayda davacının otoparka bıraktığı araç otoparkta iken önce camları kırılmak daha sonrada yakılmak suretiyle tamamen hasarlanmıştır. Buna göre davalı saklayan gerekli koruma tedbirlerini almadığından ve zararın meydana gelmesini önleyici tedbirleri yerine getirmediğinden dolayı hasardan sorumludur. Meydana gelen hasardan TBK’nun 579. maddesi uyarınca davalının sorumlu olduğuna dair mahkemenin tespit ve gerekçesi yerindedir. Davalının bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Zarar miktarı, bilirkişi tarafından davaya konu araç tamamen yanıp kullanılamaz duruma geldiğinden , aracın olay tarihindeki piyasa ortalama değerine ve davacının mahrum kaldığı kazanç kaybı da olay tarihi itibarıyla davaya konu aracın işletilmesi halinde getireceği ortalama gelire göre hesaplanmıştır. Bilirkişi zarar hesabı dosya içeriğine uygun olduğundan davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir.Bilirkişi raporu takdiri delil olup, mahkemece bilirkişi raporunun diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirildiği, rapordaki hesaplamaların mahkemece denetlenip taraflar arasındaki sözleşme ve dosya kapsamına uygun olduğu gözetilerek benimsenmek suretiyle karar gerekçesine dayanak teşkil ettirildiği görülmüştür. Görevsiz mahkemece alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı yolunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Aksine Yargılamaya hakim olan ilkeler başlığı altında yer verilen HMK’nın 24. maddesindeki tasarruf ilkesi ve 30. maddesindeki usul ekonomisi ilkelerine uygundur. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir.Bu nedenle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 11.433,38.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 2.858,35.TL harcın mahsubu ile bakiye 8.575,03.TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 20/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.