Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2056 E. 2021/1334 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2056 Esas
KARAR NO: 2021/1334 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2016/554 Esas 2019/787 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin matbaa işi ile uğraştığını işletme ihtiyaçları gereği davalıdan 03/04/2014 tarihli sözleşmesi ile 1 adet debris kontrol sistemi, 1 adet 2. El … Banyo makinesi, 1 adet … Soğutma sistemi, 1 adet …, 1 adet rip programı ve bunlara ilişkin teknik hizmet ve garantilerini de kapsar şekilde ürün satın aldığını, müvekkilinin ödeme emrini yerine getirmesine rağmen davalının 60 gün gecikmeli teslim ettiği emtiada açık ve gizli ayıplar bulunduğunu teslim ve kurulum sonrasında sözleşmede belirtilen ürün erine daha küçük bir ürün teslim edildiğini bu makinenin de kurulum sonrasında programlarının çalışmadığını 2014 yılı içinde 24 kez, 2015 yılı içinde ise 14 kez teknik ekip gönderilmesine rağmen sistemin sağlıklı olarak çalıştırılamadığını kurulum ve servis nedeniyle müvekkilinin üretim kaybı yaşadığını ayrıca servise bağlı denemeler sırasında da müvekkilinin zararın oluştuğunu yazılı ve sözlü uyarılara rağmen sonuç alınmaması üzerine 27/04/2015 tarihinde Kadıköy … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarından sonuç alınmaması üzerine aynı noterliğin 05/02/2016 tarihli ihtarının keşide edildiğini ileri sürerek makinanın iadesi ile ödenen 40.000,00Euro karşılığı şimdilik 5.000,00Euro uğranılan kayıplar karşılığı 66.500,00TL’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasındaki sözleşme ile 2012 Model kullanılmış cihazın 40.000,00 Euro artı KDV bedelle davalıya satıldığını satım sözleşmesi uyarınca makinenin teslim edildiğini bir yıl süreli yedek parça hariç servis garantisi ve 3 yıllık yedek parça hariç diot garantisi verildiğini normal koşullarda genel uygulamalara göre 2. El makinelere bu şekilde garanti verilmemesine rağmen müşteri memnuniyeti sağlanması amacıyla ekstra garanti verildiğini ancak satılan makine yönünden sözleşme veya teklif de herhangi bir maksimum kalıp üretimin bulunmadığını, sipariş üzerine makinanın yurt dışından ithal edilerek kurulumunun sağlandığını ve personele gerekli eğitimlerin verildiğini, kullanılmış olan ikinci el makinenin kurulumu sırasında makinedeki ayıpların gözle görülebilir olduğunu gizli veya saklanmış bir ayıbın bulunmadığını yıllar içerisinde ortaya çıka servis ihtiyaçlarının düzenli şekilde karşılandığını, sözleşmeden 1 yıl sonra keşide edilen ihtarla zaten kurulumu sağlanan makinenin kurulumunun talep edildiğini sonraki ihtarla da kurulumun sağlanmadığı belirtilerek zararın tazmininin istendiğini oysa satım sırasında ikinci el olduğu bilinen makinenin 05/06/2014 tarihinde davalının çalışanlarına teslim edilerek kurulumu sağlanan makinenin ayıpsız olarak teslim edildiğini ihbar süresinin geçtikten sonra fesih bildiriminin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/07/2019 tarih ve 2016/554 Esas – 2019/787 Karar sayılı kararında; “….Dava, satım sözleşmesine konu matbaa makinesi ve eklerinin ayıplı olması nedeniyle sözleşmenin feshi ödenen bedelin iadesi, ve uğranılan zararın tazmini istemlerine ilişkindir. Davalı tarafça yapılan teklif sonucu dava dilekçesinde özellikleri yazılı ikinci el matbaa sisteminin ve eklerinin 40.000,00 Euro bedelli davalıya satılması konusunda anlaşma sağlanmış ve taraflar arasında yazılı satım sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşme gereğince davalı 40.000,00 Euro bedelli makine için satış ve teslim koşullarının 14. Maddesinin 13. Bendinde belirtilen garanti vermiş, makine ile birlikte 1 yıl süreli arıza anında müdahale garantisi ile yedek parça hariç 3 yıllık diot garantisi verilmiştir. Sözleşme kapsamında davacının ücret ödeme edimini yerine getirdiği ve makinenin davacıya teslim edilerek 05/06/2014 tarihinde kurulumunun yapıldığı sabittir. Belirtilen tarihli teknik rapor belgesinde makinenin kurulumunun yapıldığı, programları ile ilgili eğitim verildiği bir kısım sorunların özellikle boş kalıpları basma problemi ve diğer problemlerin devam edildiği konu ile ilgili çalışmanın devam ettiği, cevap gelince sorumlulara bildirileceği rapor edilmiştir. Daha sonra 09/07/2014 tarihinde başlamak üzere makinede çeşitli arızalar meydana gelmiş ve bu arızalar davacı tarafından giderilmiş buna ilişkin tespitler teknik raporları yazılmıştır. Bir kısım teknik raporlarda arızaların giderilmesine rağmen bir kısım arızaların devam ettiği belirilenmiştir. Davacı tarafça keşide edilen 05/02/2016 tarihli ihtarla makinenin çalışmaması nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi ve çalışır durumunda kurulumunun yapılması ihtar edilmiş 17/02/2016 tarihli cevabi ihtarda davalının yükümlülüklerini yerine getirdiği belirtilmiştir. Davalı tarafça sunulan teknik raporda ve kuruluma ilişkin belgeler dosya içerisinde konulmuştur. Mahkememizce makine başında keşif yapılmış, keşif mahallinde davalı tanıkları dinlenmiş, tanık … beyanında “makinenin ikinci el olduğu, bir kaç kez arızasının kendisi tarafından giderildiği en son optik sisteminin değiştirilmesi gerektiğini ancak davacının izin vermediğini, ” tanık … ise beyanında ” makinenin ikinci el olması nedeniyle performansının yerinde olduğunu arızaların rutin arızalar olduğunu beyan etmiştir.” Davacı tanıkları … beyanında “makinede sürekli arızalar meydana geldiğini, yılda yaklaşık 25-26 kez arıza verdiğini arızanın giderilmesinin uzun sürdüğünü makinece çıkarılan kalıpların ayıplı olduğunu beyan etmiştir. Makine mühendisi bilirkişi tarafından 13/11/2017 tarihli raporda, makinenin ikinci el olmasına rağmen sürekli arızalar verdiği, makinede açık ve gizli ayıplar bulunduğu belirtilmiştir. Mali Müşavir bilirkişi tarafından 19/12/2017 tarihli rapor sunulmuştur. Davacı tarafından meydana gelen zararların somutlaştırılması üzerine mahkememizce matbaa konusunda uzman bilirkişi ile mali müşavir bilirkişi kurulu oluşturularak rapor alınmıştır.15/02/2019 tarihli raporun incelenmesinde makinenin kurularak gerekli teknik desteği verildiği arıza oldukça onarımın davalı tarafından yapıldığı, servis raporlarından makinede lazer kilitlenmesinden kaynaklı çizgi hataları bulunduğu arızaların ayda iki üç kez tekrar ettiği bu nedenle makinede gizli ayıp bulunduğu iade ile ilgili takdirin mahkemede olduğu servis süresince harcanan kalıplar üretim esnasında verilmiş kalıp fireleri ve üretimin devam etmesi için başka yerlerden temin edilen kalıplardan kaynaklı davacı zararının 10.350,00TL olduğu belirlenmiştir. Davacı tarafından sunulan zarara ilişkin özel mütalanın incelenmesinde davacının toplam 61,477,95TL zararının bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili makine bedeli yönünden talebini 35.000,00 Euro arttırarak 40.000,00 Euro ıslah etmiş ve ıslah harcını ödemiştir. Bilirkişi kurlunca düzenlenen son raporun hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle davalı itirazları red edilmiş yeniden rapor alınmasına gerek görülmemiştir. Dosya kapsamında tüm delillerin birlikte değerlendirtesinde tarafları arasında satım sözleşmesinde özellikleri belirtilen matbaa sisteminin davalı tarafından davacıya teslim edilerek kurulumunun sağlandığı bu kapsamda makinenin kurulumunu 05/06/2014 tarihinde yapılarak teslim edildiği ancak kurulum aşamasında düzenlenen teknik raporda dahi makinede arıza bulunduğunun tespit edildiği görülmüştür. Teknik birikişi raporlarında da belirtildiği üzere makinenin sıklıkla arıza yaptığı arızanın ortalama ayda 2-3 kez meydana geldiği anlaşılmıştır. Yine bilirkişi raporlarında meydana gelen arızaların bir kısmı açık ayıptan kaynaklanmasına rağmen bir kısmı gizli ayıptan kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının asli edimi sözleşmeye uygun emtiayı alıcıya teslim etmesidir. Ticari işletme olan davacının ikinci el makine almış olması, makinenin sürekli arızalanmasını kabul ettiği anlamına gelmez basiretli bir tacir olan satıcının ticari işletmede kullanılacak nitelik ve özelliklerde ayıptan ari emtiayı davacıya teslim etmesi gerekir. Esasen hiçbir sözleşmede sürekli şekilde arızalanan bir makinenin satıma konu edilmesi hayatın olağan akışına uygunda değildir. Makinedeki ayıpların kuruluş aşamasından itibaren davalı tarafça bilinmesi ve servis formlarına yazılması nedeniyle ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kabul edilmelidir. Esasen gizli ayıpların ortaya çıktığı andan itibaren derhal bildirilmesi gerekeceğinden servis ihbarının yapılması ve arızanın giderilmesi ayıp ihbarı olarak kabul edilmelidir. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporu ve servis fişlerinden satıma konu emtianın sürekli şekilde arızalanması nedeniyle emtiadan beklenen faydanın sağlanamayacağı anlaşılmakla davacının TBK’nın 227. Maddesinde belirlenen seçimlik haklarını kullanabileceği davacının talebinin özetle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden önde olduğu, meydana gelen arızaların sürekliliği ve niteliği gereği tercih edilen seçimlik hakka mahkememizce yerinde görüldüğü anlaşılmakla ödenen 40.000,00 Euro bedelin davalıdan istirdatına, satılan makinenin davalıya iadesine; makinenin çalışması sırasında sık sık arızalanması nedeniyle davacının iş kaybına uğradığı, bunun yanı sıra makinedeki ayıplardan dolayı ürün kaybı yaşandığı anlaşılmakla bilirkişi kurulunca denetime elverişli şeilde belirlenen 10.350,00TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (yargılama giderleri belirlenirken dava değeri olarak gösterilen 40.000,00 Euro dava tarihi olan 09/06/2016 tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru üzerinden Türk lirasına çevrilerek 1 Euro 3.3001 TL hesabıyla dava değeri bulunmuş yargılama giderleri buna göre hesaplanmıştır. )…”gerekçesi ile, Davacının davasının kısmen kabulü ile; 40.000,00EURO maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birlikte ifa kuralı gereğince taraflar arasındaki sözleşme ile satımı kararlaştırılan 1 adet kullanılmış 2012 modeol … kalıba pozlandırma sistemi ile fiyata dahil olan 1 adet debris kontrol sistemi bir adet … soğutma sistemi, 1 adet kullanılmış …, 1 adet RIP programı ve 1 adet kullanılmış … Banyo makinasının davacıdan alınarak davalıya iadesine, iade tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince, EURO cinsi alacağın devlet bankalarınca 1 yıllık mevduat faizine uygulanan en yüksek faizin uygulanmasına, Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.350,00TL tazminatın dava tarihinden itibaren %9,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirket ile davacı şirket, ikinci el (kullanılmış) 2012 moden Çin malı … (seri numarası: …) Kalıba Pozlandırma Sistemi’ni 40.000,00 Euro bedelle satışı hususunda anlaştıkları ve 10/04/2014 tarihinde … numaralı satış sözleşmesini imzaladıklarını, makinenin ikinci el 2012 model Çin malı bir makine olması sebebi ile servise ihtiyaç duyulacağı öngörüldüğünden, müvekkili şirket imzalanan sözleşme ile davacı şirkete 1 yıl süreli yedek parça hariç servis garantisi ve 3 yıllık yedek parça hariç diyot garantisi verdiğini, Makinenin 05/06/2014 tarihinde davacı şirkete teslim edilmesi üzerine makinenin kuruluş ve eğitimleri davacı şirket nezdinde müvekkili şirket tarafından gerçekleştirildiğini, Makinenin davacı şirket tarafından kullanıldığı süre boyunca oluşan servis ihtiyaçları derhal müvekkili şirketin teknik servis ekibi tarafından giderildiği ve 3 yıl boyunca makinenin diyotlarında arıza yaptıkça müvekkili şirketin servis elemanlarınca diyotlar ücretsiz olarak değiştirildiğini, Buna karşın davacı şirket, sözleşmenin akdolunmasından ve dava konusu makinenin teslim olunmasından 1 yıl geçtikten sonra Kadıköy … Noterliği tarafından müvekkili şirkete 27/04/2015 tarih ve … sayılı bir ihtarname keşide ederek, dava konusu makinenin kurulumunun sağlanmadığını, bu sebeple en kısa zamanda kurulumun sağlanması gerektiğini iddia ettiğini, Bu ihtarname üzerine müvekkili şirket, davalı şirkete bir yazı göndererek, iddiaların hakikate aykırı olduğunu, dava konusu makinenin kurulumunun 05/06/2014 tarihinde gerçekleştiğini, bunun 05/06/2014 tarihli Teknik Servis Raporunda davacı şirketin bordrolu personeli …’in imzası ile teyit olunduğunu, üstelik ihtarname tarihi itibarıyla dava konusu makinenin baskı adedinin yaklaşık 8.000 adede ulaştığını bildirdiğini, Davacı şirket, sözleşmenin akdolunmasından ve dava konusu makinenin teslim olunmasından yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra Kadıköy … Noterliği tarafından müvekkili şirkete 05/06/2016 tarih ve … sayılı bir ihtarname keşide ederek, dava konusu makinenin kurulumunun hala sağlanmadığını, bu sebeple zararının tazmin edilmesi gerektiğini iddia ettiğini, Bu ihtarname üzerine müvekkili şirket, Beşiktaş … Noterliği tarafından davalı şirkete 17/02/2016 tarih ve … sayılı bir cevabi ihtarname göndererek, iddiaların hakikate aykırı olduğunu, dava konusu makinenin kurulumunun 05/06/2014 tarihinde gerçekleştiğini, bunun 05/06/2014 tarihli Teknik Servis Raporunda davacı şirketin bordrolu personeli …’in imzası ile teyid olunduğunu, üstelik ihtarname tarihi itibarıyla dava konusu makinenin baskı adedinin yaklaşık 14.800 adede ulaştığını, bu sebeple herhangi bir sorumluluğunun olmadığını bildirdiğini, Bunun üzerine davacı şirket 09/06/2016 tarihinde Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2016/554 E sayılı dosyası ile 66.500,00 TL gelir kaybı, iş gücü ve kalıp zararlarının tazmini ve makinenin geri verilmesi ile makine için ödenen 40.000,00 Euro’nun ödenmesi talebi ile tazminat davası ikame ettiğini, Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi ise yapmış olduğu yargılama neticesinde 02/07/2019 tarih ve 2016/554 E ve 2019/787 K sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulüne ve makinenin müvekkili şirkete iadesine, 40.000,00 Euro tazminatın davacı şirkete ödenmesine ve 66.500,00 TL tazminat talebinin 10.350,00 TL kısmının davacı şirkete ödenmesine karar verdiğini, Kararın hakikate, adalete, hakkaniyete, hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu, Davacı şirket müvekkili şirketin dava konusu makinenin arıza vermesinden sorumlu olduğundan bahisle sözleşmeden dönerek makinenin geri verilmesi ile ödenen 40.000,00 Euro bedelin müvekkili şirketten hükmen tahsiline karar verilmesini istediği, ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 231’inci maddesi; “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmünü amir olup, satılanın ayıbından kaynaklanan taleplerin satılanın alıcıya devrinden itibaren 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını düzenlediğini, Gerekçeli kararda açıkça yer verildiği üzere dava konusu makine 05/06/2014 tarihinde müvekkili şirket tarafından davacı şirkete teslim edildiğini, bu durumda davacı şirketin sözleşmeden dönerek ayıplı ürünün bedelinin iadesine ilişkin tazminat davasını en geç 05/06/2016 tarihinde açması gerekirken, davacı şirket 09/06/2016 tarihinde davayı açmış olup, dava zamanaşımı süresi 06/06/2016 tarihi itibari ile dolduğunu, cevap dilekçelerinden ısrarla belirttildiği üzere müvekkili şirketin dava konusu makine nedeniyle herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı usule aykırı olduğunu, Davacı şirket bütçesi doğrultusunda özellikle ikinci el 2012 model Çin malı makine istemiş olup, ikinci el makinenin arıza yapması sebebiyle oluşan zarardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 222’inci maddesi“Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur.” hükmünü amir olup, satış sözleşmesi akdolunduğunda taraflarca bilinen özelliklerden dolayı veya malın gözden geçirilmekle görülebilecek ayıplarından dolayı satıcın sorumluluğuna gidilemeyeceğini, Davacı şirket müvekkili şirkete ellerindeki kısıtlı bütçe ile Kalıba Pozlandırma Sistemi almak için başvurduğunu, müvekkili şirket ise davacı şirkete bu iş için ayırdıkları para ile alınabilecek en iyi ikinci el makineyi bulmuş olup, davacı şirketin bütçesi doğrultusunda ikinci el (kullanılmış) 2012 model Çin malı makinenin satışı hususunda taraflar anlaştığını, taraflar makinenin diğer ikinci el makinelere nazaran Çin malı olması sebebi ile daha düşük kalite ve performansta olduğunun ve daha çok arıza verebileceğinin bilincinde olduklarından, ikinci el makinelerin satışında sağlanan garanti koşullarının yanı sıra söz konusu makine için ekstra olarak 1 yıl ücretsiz servis ile 3 yıl diyot garantisi de sağlandığını, zira her iki taraf da makinenin teknik servis hizmetine ihtiyaç duyabileceğinin ve özellikle diyotlarından sıkıntı yaşanabileceğinin farkında olduğunu, bu durumda davacı şirketin kısıtlı bütçe ile arıza yapma ihtimalinin bilincinde olarak satın aldığı, bu şartlarda olabilecek en iyi ikinci el makinenin, arıza yaptığından bahisle bedel iadesi ile tazminat talep etmesi, defolu ürün satan bir mağazadan ürünü gerçek fiyatından çok daha ucuza alıp daha sonra defolu olduğundan bahisle iade etmeyi istemekten farksız olup, davacı şirketin haksız çıkar sağlamaya yönelik bu taleplerini hukuk düzenimizin koruması mümkün olmadığını, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olup, söz konusu kararın kaldırılarak bidayet mahkemesine geri gönderilmesi veya kaldırılarak yeniden yargılama yapılması sonucu talebimiz doğrultusunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Ayrıca dava konusu makine 40.000,00 Euro bütçe ile alınabilecek en iyi makine olduğu, davacı şirkete toplam 40.000,00 Euro bedel karşılığında, 1 adet … kontrol sistemi, 1 adet … soğutma sistemi, 1 adet kullanılmış …, 1 adet … programı, 1 adet kullanılmış … banyo makinesi satıldığını, akabinde davacı şirket umduğu randımanı alamaması üzerine, yine müvekkili şirketten toplam 54.000,00 bedel karşılığında sıfır olarak 1 adet … ile 1 adet Termal Banyo Makinesi satın aldığını, görüldüğü üzere dava konusu sistemin sırf iki parçasının kullanılmamış ve Alman malı olması durumundaki maliyeti 54.000,00 Euro olup, davacı şirkete satılan 5 parçadan oluşan tüm sistem maliyetinden katbekat fazla olduğu, dolayısıyla davacı şirketin sunduğu bütçe ile bekledikleri performansta bir kalıba pozlandırma sisteminin alınması ihtimal dahilinde olmayıp davacı şirkete 40.000,00 Euro bütçe ile alınabilecek en iyi kalıba pozlandırma sistemi satıldığını, Bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olup, söz konusu kararın kaldırılarak bidayet mahkemesine geri gönderilmesi veya kaldırılarak yeniden yargılama yapılması sonucu talep doğrultusunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Taraflar arasında sorumsuzluk anlaşması yapıldığından, müvekkili şirketin ağır kusuruna dayanmayan ikinci el 2012 model Çin malı makinede oluşan arızalardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 115’inci maddesinin 1’inci fıkrası; “Borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” hükmünü ve Türk Borçlar Kanunu’nun 221’inci maddesi; “Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” hükmünü amir olmakla, satıcının (borçlunu) ağır kusuru halleri hariç olmak üzere taraflar arasında sorumsuzluk anlaşması yapılmışsa, malda meydana gelen ayıplardan satıcı (borçlu) sorumlu tutulmayacağını, satıcının ağır kusurundan bahsedilebilmek için ise olayda satıcının satılanda bulunan ayıbı hile ile gizlemesi veya satıcının ayıplı malın devrinde ihmal veya kast ile hareket etmesi durumlarından biri olmalısı gerektiğini, dava konusu olayda, müvekkili şirket davacı şirkete sözleşme ile açıkça ikinci el, yani kullanılmış bir makine sattığını, bu sebeple taraflar, müvekkili şirket ikinci el, yani kullanılmış bir makine sattığından, sözleşme ile, satıcının ayıba ilişkin sorumluluğunu kaldırabilecek veya sınırlayabileceğini, nitekim dava konusu olayda taraflar arasındaki Sözleşme’nin EK C’sini teşkil eden Satış Ve Teslim Koşulları’nın 14’üncü maddesinin 13’üncü fıkrasının a bendi“Müşteri, kullanılmış Ürünlerdeki eski veya yeni kusur veya arızalardan dolayı Satıcı’nın Müşteri’ye karşı sorumlu olmayacağını işbu belgeyle kayıtsız şartsız ve gayri kabili rücu kabul eder. Ayrıca, bu belgede veya Satış Sözleşmesinde düzenlenen garanti koşulları da kullanılmış ürünlere uygulanmaz.” şeklinde düzenlemeyi içermekle, taraflar, Türk Borçlar Kanunu’nun 115’inci maddesinin 1’inci fıkrasına uygun olarak, ikinci el (kullanılmış) mallarda müvekkili şirketin ayıplardan sorumlu olmayacağını düzenlediğini, buna göre ikinci el 2012 model Çin malı makineyi satın alan davacı şirket, kullanılmış üründeki eski veya yeni kusur veya arızalardan dolayı müvekkili şirketin kendisine karşı sorumlu olmayacağını kayıtsız şartsız ve gayri kabili rücu kabul ettiğini, Dava konusu ikinci el (kullanılmış( 2021 model Çin malı makinede Türk Borçlar Kanunu’nun 115’inci maddesinin 1’inci fıkrası gereği müvekkilimiz şirketin sorumlu olabileceği, müvekkili şirketin ağır kusurunu gerektirebilecek bir gizli ayıp söz konusu olmadığını, zira baştan beri belirttiğimiz üzere, dava konusu makine ikinci el (kullanılmış) 2012 model Çin malı makine olup, arıza vereceği baştan belli olduğunu, buna göre bir an için dava konusu makinenin ayıplı olduğunu varsayılsa dahi, müvekkili şirketin ayıplı üründen dolayı davacı şirkete karşı herhangi bir sorumluluğu olmadığını, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olduğunu, Davacı şirketin dava konusu makineye ilişkin açık ve gizli ayıp bakımından herhangi bir itirazda bulunmaması nedeniyle dava konusu makinenin ayıpsız teslim edildiğinin varsayılması gerektiği hususunda; Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin 2’nci fıkrası“Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır.” hükmünü amir olup, davalı şirket, dava konusu makineyi teslim aldıktan sonra maldaki ayıplara ilişkin olarak ne dava konusu makineyi gözden geçirdiği, ne de müvekkiline herhangi bir ihbarda bulunduğunu, bu sebeple davalı şirketin dava konusu makineyi ayıplardan ari olarak teslim alındığının ve söz konusu makinede herhangi bir ayıbın olmadığının kabulü gerektiğini, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olduğunu, Taraflar arasındaki Sözleşme’nin 4’üncü maddesi; “Müşteri ürünleri teslimi anında muayene etmekle ve muayene neticesinde tespit ettiği ayıpları Satıcı’ya derhal yazılı olarak ihbar etmekle mükelleftir. Muayene ve ihbar yükümlülüğünün usulünce yerine getirilmemiş olması Ürün’ün teslim edildiği hali ile kabul edilmiş olduğuna delalet edecek olup, Müşteri’nin mal üzerinde bir ayıp iddiası olmadığı şeklinde yorumlanacaktır.” hükmünü amir olup, davacı şirket ürünü teslimi anında muayene etmekle ve muayene neticesinde tespit ettiği ayıpları müvekkili şirkete derhal yazılı olarak ihbar etmekle mükellef olduğunu, muayene ve ihbar yükümlülüğünün usulünce yerine getirilmemiş olması ürünün teslim edildiği hali ile kabul edilmiş olduğuna delalet edecek olup, davacı şirketin mal üzerinde bir ayıp iddiası olmadığı şeklinde yorumlanacağını, nitekim dava konusu olayda davacı şirket, dava konusu makineyi 05/06/2014 tarihinde bordrolu personeli …’in imzası ile teslim aldığında herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, bu sebeple davalı şirketin dava konusu makineyi ayıplardan ari olarak teslim alındığının ve söz konusu makinede herhangi bir ayıbın olmadığının kabulü gerektiğini, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olduğunu, Davacı şirket süresinde herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun 23’üncü maddesinin c bendi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı, teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.” hükmünü ve Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin 2’nci fıkrası; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.” hükmünü amir olup, davalı şirket, dava konusu makineyi teslim aldıktan sonra maldaki ayıplara ilişkin olarak müvekkili şirkete ne 2 gün içinde, ne 8 gün içinde, ne de uygun bir süre içinde herhangi bir ihbarda bulunduğunu, o halde davalı şirketin ayıba ilişkin hakkının düşmüş olduğunun kabulü gerektiğini, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olduğunu, Taraflar arasındaki Sözleşme’nin EK C’sini teşkil eden Satış Ve Teslim Koşulları’nın 14’üncü maddesinin 4’üncü fıkrası; “Müşteri, Ürünleri teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde cari kanunlara uygun bir şekilde inceleyecek ve muayene edecek ve bunu her teslimatta yapacaktır. Müşteri, 1. cümleye uygun olarak Satıcı’ya yazılı bir ihbar vermediği veya en azından bu ihbarı zamanında postaya vermediği takdirde, Ürünlerde hiç bir kusurun olmadığı varsayılacaktır.” hükmünü amir olup, davacı şirket, ürünü teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde cari kanunlara uygun bir şekilde inceleyecek ve muayene edecek ve malda bir ayıp varsa bunu müvekkili şirkete bildireceğini, aksi takdirde, üründe hiç bir kusurun olmadığı varsayılacağını, davalı şirket, dava konusu makineyi teslim aldıktan sonra maldaki ayıplara ilişkin olarak müvekkili şirkete 8 gün içinde herhangi bir ihbarda bulunmadığını, o halde davalı şirketin ayıba ilişkin hakkının düşmüş olduğunun kabulü gerektiğini, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olduğunu, Davacı şirket seçimlik hakkını ücretsiz onarım yönünde kullanmakla tükettiğini, Satılanın ayıplı çıkması halinde Türk Borçlar Kanunu madde 227 ile alıcıya birtakım seçimlik haklar tanındığını,Buna göre alıcı; “1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.” haklarına sahip olduğunu, alıcı bu haklardan birini kullanmakla, seçim hakkı sona ermekte olup, diğer seçimlik haklarını kullanma yoluna gidemeyeceğini, dava konusu olayda davacı şirket seçim hakkını bedelsiz onarım yönünde kullanmış olmakla diğer seçimlik haklarından vazgeçtiğini, bu durumda davacının seçimlik hakkını önceden kullanmasına rağmen sonrasında makinenin geri verilmesi ile bedel iadesini talep etmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olduğunu, Ayıpsız olduğu kesin olan sistem parçalarının bedellerinin iadesi hakkaniyete aykırı olduğunu, Müvekkili şirket davacı şirkete ikinci el, 2012 model Çin malı … (seri numarası: …) Kalıba Pozlandırma Sistemi dahilinde 1 adet Debris kontrol sistemi, 1 adet … soğutma sistemi, 1 adet kullanılmış …, 1 adet … programı, 1 adet kullanılmış … banyo makinesi sattığını, akabinde davacı şirket umduğu randımanı alamaması üzerine, yine müvekkili şirketten sıfır olarak 1 adet … 105 … ile 1 adet Termal Banyo Makinesi satın aldığını, ikinci gerçekleştirilen satıştan anlaşılacağı üzere, davacı şirket sadece stacker ile banyo makinesini yenileme yoluna gitmiş olup, sistemin diğer parçalarının sorunsuz bir şekilde kullanımına devam ettiğini, bu sebeple sistem bir bütün olarak kabul edilerek, tek tek ayıp teşkil edebilecek sistem parçaları tespit edilmeksizin, davacı şirketin performansından memnun olduğu, herhangi bir hata veya arıza vermeyen sistem parçalarının ayıplı olarak kabul edilmesi ve bu parçalar için ödenen bedeller düşülmeksizin toplam 40.000,00 Euro bedelin iadesine karar verilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, sistemin diğer parçalarının ayıplı olduğunun kabulü anlamına gelmemekle beraber, sistemin ayıpsız olduğu iddialarımızın reddedilmesi halinde, yukarı bahsolunan ve ayıpsız olduğu kesin olmakla davacı şirketçe sorunsuz bir şekilde hala kullanılan parça bedelleri düşüldükten sonra hesaplanacak bedelin iadesine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olduğunu, 5 yıl boyunca kullanılan dava konusu makinenin değeri düşmüş olup, 40.000,00 Euro bedelin iadesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, Davacı şirket müvekkili şirketten 40.000,00 Euro bedelle dava konusu makineyi satın almıştır. Dava konusu makine 05/06/2014 tarihinde davacı şirkete teslim edildiğini, Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi ise 02/07/2019 tarihli kararı ile makinenin davalı müvekkilimiz şirkete geri verilmesine ve makine bedeli olarak ödenen 40.000,00 Euro bedelin davacıya iadesine karar vediğini, Görüldüğü üzere dava konusu makine 5 yıla aşkın süredir davacı şirket tarafından kullanılmakta olup, davacı şirket makineyi hala kendi bünyesinde tutmaktadır. 5 yıla aşkın süredir kullanılan, son 3 yılda bakımları hiç yapılmayan ve üstelik bu 5 yıl boyunca doğru şartlarda muhafaza edilmeyen makinenin ilk alındığı tarihteki değeri ile 5 yıl sonraki değerinin aynı olması imkansız olduğunu, davacı şirket makineyi kullandığı 5 yıl boyunca makinenin değerini düşürdüğünü, dolayısıyla davacı şirkete makinenin 5 yıl önce satıldığı 40.000,00 Euro bedelin geri ödenmesi hakkaniyete aykırı olduğunu, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme ilamına uyulması halinde müvekkili şirket davacı şirkete söz konusu makineyi bedelsiz olarak adeta sevabına vermesi ve davacı şirketin de kendisine servis ve yedek parça ücreti de dahil hiçbir maliyeti olmayan makineden 5 yıl boyunca kullanması sonucu çıkmakta olduğunu, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hakikate, adalete, hakkaniyete, hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu, Davacı üretimin devam etmesi için başkaca şirketlere kalıp ürettirmemiş olup, 10.350,00.TL tazminat ödenmesinin hukuka aykırı olduğunu, Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi, Bilirkişi Heyetince düzenlenen son raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaat getirilerek, bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen 10.350,00 TL tazminatın faizi ile birlikte davacı şirkete ödenmesine karar verildiğini, mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporunun “Sonuç ve Kanaat” başlığında yer alan 2. maddede;“Servis süresince harcanan kalıplar, üretim esnasında verilmiş kalıp fireleri ve üretim devam etmesi için yan kurumlardan temin edilmek zorunda kalınan kalıplardan kaynaklı olarak davacının uğradığı kalıp zararının 10.350,00 TL’nin makul bir tutar olduğu ve bu tutarın davacıya ödenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde davacı şirketin zararına sebep olan kalemleri hesaplayarak davacının toplam zararını bulduğunu, görüleceği üzere bilirkişi heyetinin hesaba kattığı zarar kalemlerinden biri de başkaca şirketlerden temin edilen kalıplar için ödenen bedeller olduğunu, ancak davacı davanın hiçbir aşamasında üretimin devam etmesi için başkaca şirketlere kalıp ürettirdiğine ilişkin ne beyanda bulunmuş ne de konuya ilişkin herhangi bir yazışma, ödeme dekontu, fatura vb. dosyaya sunulduğunu, davacının yanın dahi böyle bir iddia ve talebi olmazken bilirkişinin hayali olaylar üzerinden zarar kalemi oluşturması ve mahkemenin bu tespitlere riayet ederek 10.350,00 TL üzerinden hüküm kurması isabetsiz olduğunu, bu sebeple Bakırköy 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, mahkemesine gönderilmesine veya yeniden yargılama yapılması sonucunda talep doğrultusunda davanın rediden, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, satım sözleşmesine konu matbaa makinesi ve eklerinin ayıplı olması nedeniyle sözleşmenin feshi ödenen bedelin iadesi, ve uğranılan zararın tazmini istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile;1) 40.000,00EURO maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birlikte ifa kuralı gereğince taraflar arasındaki sözleşme ile satımı kararlaştırılan 1 adet kullanılmış 2012 modeol … kalıba pozlandırma sistemi ile fiyata dahil olan 1 adet debris kontrol sistemi bir adet chiller soğutma sistemi, 1 adet kullanılmış …, 1 adet …RIP programı ve 1 adet kullanılmış … Banyo makinasının davacıdan alınarak davalıya iadesine, iade tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince, EURO cinsi alacağın devlet bankalarınca 1 yıllık mevduat faizine uygulanan en yüksek faizin uygulanmasına, 2) Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.350,00TL tazminatın dava tarihinden itibaren %9,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya arasında bulunan ALIM SATIM ANLAŞMASI başlıklı sözleşme incelendiğinde, davacı ile davalı şirket arasında 1 adet kullanılmış 2012 model … KALIBA POZLANDIRMA SİTEMİ’ni 40.000,00 Euro bedelle satışı hususunda anlaştıkları ve 10/04/2014 tarihinde … numaralı satış sözleşmesini imzaladıkları görülmüştür. Sözleşmenin EK A ÜRÜN/MAKİNE LİSTESİ başlıklı ekinde Garanti Başlıklı bölümünde;” Satıcı, satış ve teslim koşulları (EK C ) ‘nin 14. Maddesinde 13.ncü bendinde belirtilen kullanılmış ürünlerin satışına ilişkin garanti koşullarını uygular.Makina ile birlikte 1 yıl süreli arıza anında müdahale servis sözleşmesi verilmiştir.(Yedek parça hariç) Ayrıca 3 yıllık diyot garantisi verilmiştir,” hükmü düzenlenmiştir. Montaj ve Eğitim Başlıklı bölümünde;” Montaj ve standart süreli eğitim satış fiyatına dahil olup, satıcı teknik servisi ve/veya satıcının belirlediği teknik ekip tarafından gerçekleştirilecektir,” hükmü düzenlenmiştir. Davalı tarafından sözleşme konusu makina 13/05/2014 tarihli proforme fatura ile talep edilen kullanılmış 40.000 ,00 EURO bedelli makinanın Çin’den ithal edilerek 05/06/2014 tarihinde davacıya teslim edildiği ve aynı tarihde kurulum aşamasında düzenlenen teknik raporda makinede arıza bulunduğunun tespit edildiği görülmüştür. Davacı tarafından davalı muhataba Kadıköy … Noterliğinden çekilen 05/02/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile makinanın geri alınarak aynı işlevde veya üst modeldeki bir makinanın çalışır durumunda kurulumunun sağlanarak teslim edilmesi veya makinanın geri alınarak ödenen 40.000,00 EURO’nun iadesi talep edilmiştir. Davalı vekili yargılama aşama verdiği cevap dilekçesi ile süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmadığı ve istinaf aşamasında ileri sürmüş olup HMK. 357/1-son cümlede belirtildiği üzere ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez hükmü uyarınca davalı vekilinin davanın zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf sebebi HMK. 357/1-son cümle gereği dairemizce değerlendirilmemiştir. Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Taraf delilleri mahkemece toplanmış, mahallinde makina mühendisi bilirkişi marifetiyle keşif yapılmış, keşif mahallinde tarafların tanıkları dinlenilmiş, makina mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden rapor alınmış, bilirkişi raporuna itirazlar sonucu mahkemece mali müşavir ve matbaacılık konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, tüm bu deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidildiği tesbit edilmiştir. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Davalı vekili tarafından ileri sürülen diğer istinaf sebepleri yargılama aşamasında cevap dilekçesi ve bilirkişi raporlarına yönelik verdiği beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında bu iddiaların değerlendirildiği ve İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler de gözetildiğinde, makinenin davalı tarafından kurularak gerekli teknik desteğin verildiği, arıza oldukça onarımın davalı tarafından yapıldığı, servis raporlarından makinede lazer kilitlenmesinden kaynaklı çizgi hataları bulunduğu arızaların ayda iki üç kez tekrar ettiği bu nedenle makinede açık ve gizli ayıp bulunduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenleri de karşılanmış olmakla; ilk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin 5 yıl boyunca kullanılan dava konusu makinenin değerinin düşmesi sebebiyle 40.000,00 Euro bedelin iadesinin hakkaniyete aykırı olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı taraf makinayı kullanıp bundan yarar sağlamış isede davalınında satış bedelini tahsil edip parayı kullandığından mal bedelsiz para faizsiz ilkesinin gözetilmesi gerekir. Buna göre Mahkemece satış bedelinin tenziline karar verilmemesi yerinde olup davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/7292 Esas- 2017/1640 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.) Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 9.726,66.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan (44,40.TL+2.431,66.TL=) 2.476,06.TL harcın mahsubu ile bakiye 7.250,60.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 07/10/2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Taraflar arasındaki sözleşmenin “Ürünlerin Kabul ve Reddi” başlıklı 4. maddesinde; “Müşteri ürünleri teslim anında muayene etmekle ve muayene neticesinde tespit ettiği ayıpları satıcıya derhal yazılı olarak ihbar etmekle mükelleftir. Muayene ve ihbar yükümlülüğünün usulünce yerine getirilmemiş olması ürünün teslim edildiği hali ile kabul edilmiş olduğuna delalet edecek olup müşterinin mal üzerinde bir ayıp iddiası olmadığı şeklinde yorumlanacaktır. Müşteri anlaşmaya konu ürünleri kabulü ile birlikte satıcının tüm yükümlülüklerini ifa ettiğini ve her ne olursa olsun bu kabulünden dönemeyeceğine ve işbu kabul ile birlikte her türlü ayıba karşı başvuru hakkından peşinen feragat ettiğini beyan ve kabul eder. ” “Özellikler ve Garanti” başlıklı 5. Maddesinde; “Ürünler ek 2-A’da belirtilen özelliklere uygundur. Satıcı müşteriye ek 2-A’da belirtilen garantiler dışında aleni veya zımni hiçbir garanti vermez. “Bildirimler” başlıklı 9. Maddesinde; “İşbu anlaşma uyarınca yapılacak her türlü bildirim yetkilendirme ve izin yazılı olarak yapılacaktır.” hükümleri yer almaktadır.6102 sayılı TTK’nun 18/3. maddesine göre; “Tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden düşmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığı ile taaahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” 05.06.2014 tarihli belgede; “Makinenin kuruluşu, programların kuruluşu ve eğitimleri verildi. Boş kalıpları basma problemi ve spot renk CMK’ya çevirme problemi devam ediyor. Konu ile ilgili xıtrou’a yapıldı. Cevap gelince bu sorunlar da halledilecek. Makine sorunsuz çalışıyor.” şeklinde tespitle dava konusu makinenin davacıya teslim edildiği, teslim sırasında davacı tarafça herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmediği, bu haliyle makinenin ikinci el olduğu da dikkate alındığında, belgede tespit edilen durumu ile birlikte davacı tarafça kabul edildiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Bu belgenin ayıp ihbarı yerine geçmesi mümkün olmayıp, davacı tarafça TTK’nın 18/3 maddesi uyarınca davalıya süresinde ve usulüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunduğu ispat edilmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19/10/2017 Tarih 2016/19104 Esas 2017/7133 Karar) Davacı tarafça davalıya ilk olarak 05. 02.2016 tarihinde sistemin kurulumunun sağlanmadığı içerikli ihtar gönderilmiştir. Türk Borçlar kanununun 223/2. maddesi uyarınca, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılacaktır. Tacir olan davacının, dava konusu makineyi teslim aldıktan sonra sözleşmenin 4. maddesi uyarınca muayene ederek ve muayene neticesinde tespit ettiği ayıpları satıcı davalıya TTK’nın 18/3 maddesinde belirtildiği şekilde ve teslim sırasında belirlenen problemleri dahi süresinde ihbar etmediği anlaşılmaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/3014 Esas 2017/2444 Karar—Yargıtay 19. HD 2008/961 Esas 2008/9429 Karar–Yargıtay 19. HD 2012/7647 Esas 2012/14532 Karar) Yine davalı satıcı tarafından, söz konusu ikinci el makineye ilişkin 1 yıl süre ile arıza anında müdahale servis (Yedek parça hariç) ve 3 yıllık diyot garantisi verilmiş olup, ayrıca bir garanti verilmemiştir. Dosya kapsamı ile davalı satıcının ağır kusurlu olduğu da ipatlanmamıştır. Davacı tarafça ikinci el makinenin tesliminden 2 yıldan fazla süre kullanıldıktan sonra açılması ve davalı beyanına göre 11/02/2016 tarihine kadar 14871 adet kalıp üretildiği gözetilerek, makinenin iadesi ile bedelinin davalıdan tahsili talebi yönünden açılan davanın davanın yerinde olmadığı, Davacının gelir kaybı talebi yönünden ise; bilirkişi raporunda tazminat hesabının sistemin kalıp üretim hızının etiketinde 24 kalıp saat olarak belirtilmiş olsa da kullanılmış sistem olması nedeniyle sistem üretim hızının 15 kalıp saat olarak ortalama değerde dikkate alınması gerektiği, davacının arıza onarım kaynaklı toplam 46 saat üretim kaybının mevcut olduğu kalıp adet fiyatının 15 TL civarında bulunduğu, buna göre toplam zararın 10.350 TL olduğu yönündeki belirlemeye göre mahkemece karar verilmiş olup, hükme esas alınan son bilirkişi raporunda değinilen şekilde üretime devam etmek için yan kurumlardan kalıp temin edildiği davacı tarafça iddia ve ispat edilmediği gibi, davacının fiili olarak günlük üretim miktarı ticari defter vs incelenip belirlenmeden varsayıma dayalı olarak tespit edilen meblağın hüküm altına alınmasının da yerinde olmadığını düşündüğümden çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum. 07/10/2021