Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2054 E. 2020/365 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2054
KARAR NO : 2020/365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/6 Esas – 2019/200 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ : 12/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sigortalı …. Tic. A.Ş tarafından silikon cinsi emtiaların Fransa’da yerleşik … adlı firmadan satın alındığını, emtianın 32 palet olarak ambalajlandığını, nakliyeci …. tarafından bu gemi ile Fransa’dan İstanbul’a yapılan nakliya sonucundan konteynerın Ambarlı Marport Limanı’ nda 26/04/2017 tarihinde tahliye edildiğini, buna dair gümrük beyannamesi düzenlendiğini, sigortalı firma tarafından konteynerin tahliyesi sırasında yapılan kontrolde 18 adet varilin hasarlanmış olduğunun tespit edildiğini ve tutanak düzenlendiğini, hasar miktarının 33.050,00 TL olarak tespit edildiğini ve 18/08/2017 tarihinde müvekkili sigorta şirketince ödendiğini, sigortalının oluşan hasar bedelinin rücu edileceğini davalı … A.Ş.’ ye bildirildiğini, davalı taşıyıcının, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar doğacak hasardan, taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtları, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut çalışanlarının hata ve/veya ihmallerinden sorumlu olduğunu, müvekkil şirket tarafından tazminat bedeli 33.050,00 TL’ nin 18/08/2017 tarihinde sigortalıya ödendiğini ve müvekkili şirket TTK.Mad.1472 gereği sigortalısının haklarına halef olarak rücu hakkını kazandığını, 33.050,00 TL rücuen tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşımaya ilişkin konşimentonun 31. maddesinde taşıma sözleşmesi tahtında açılacak her türlü davanın Marsilya Ticaret Mahkemeleri huzurunda görüleceğine dair yetki sözleşmesi içerdiğini, taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan sözleşme ilişkisinin mevcut olduğunu, bu konuda tarafların yabancı bir devlet mahkemesini yetkili kılmalarının mümkün olduğunu, MÖHUK’ un 47. maddesine göre yapılan sözleşmenin geçerli olduğunu, HMK 17. maddesi uyarıca, davanın sadece sözleşmede belirtilen mahkede açılabileceğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla iş bu davada Londra Mahkemelerinin yetkili olması nedeni ile davanın Londra mahkemelerinde açılmasının gerektiğini, iş bu davanın yetki yönünden reddinin gerektiğini, davacı tarafından dava konusu hasar ile ilgili olarak taşıyana TTK.m.1185 gereğince süresinde bir ihbar yapılmadığını ve her iki tarafın da katıldığına dair bir tespit bulunamadığını, teslim sırasında ya da hasar hemen belli değil ise en geç üç gün içinde yazılı olarak bildirilmesinin zorunlu olduğunu, iddia edilen hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin belli olmadığını, yükleme ve boşaltma limanında hasara ilişkin kayıt bulunmadığını, davanın görevli mahkemede açılmamış olmasından dolayı davanın görevsizlik nedeniyle reddini, davanın yetkili mahkemede açılmamış olmasından dolayı davanın yetkisizlik nedeniyle reddini, mahkemece esasa girilmesi halinde haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/04/2019 tarih ve 2019/6 Esas – 2019/200 Karar sayılı kararı ile; ” … Dava konusu uyuşmazlıkta geminin (Northern Debonair) yabancı bayraklı ve yükleme limanının Türkiye dışında (For Sur Mer) olması karşısında yabancılık unsuru bulunmaktadır. MÖHUK 47. madde gereğince yetki anlaşmasının geçerli olması için; uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk Mahkemesinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması ve uyuşmazlığın borç ilişkisinde doğması gerekir. Yabancı unsur taşıyan uyuşmazlıkların çözümünde yetkili kanununun tayininden önce çözümü gereken sorun açılan davada mahkememizin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı sorunudur. Konişmentonun incelenmesinde, yükletenin …, alıcının …Tic. A.Ş. geminin …. olduğu, yükleme limanının …, tahliye limanının İstanbul olduğu ve taşıyanın …. olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu taşımaya konu esas konişmentonun ön yüzünde arka sayfadaki koşullara atıf yapılmış olup, konişmentonun 10. maddesindeki kloz ile Londra Yüksek Mahkemesinin yargılama yetkisine sahip olduğu kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki bu sözleşme yabancı mahkemeye yetki veren usul hukukuna ait yabancı unsurlu bir sözleşmedir. Mahkememizce belirlenmesi gereken husus taraflar arasındaki yetki anlaşmasının MÖHUK 47.maddedeki geçerlilik şartına uygun olup olmadığı ve bu suretle mahkememizin yetkili olup olmadığı hususudur. Davamızda uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğduğu açık ve nettir. Tüm dosya kapsamına göre dava konusu uyuşmazlığın yabancı unsur taşıması, mahkememizin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması ve konişmentoya yetki ve uygulanacak hukuka ilişkin konulan şartın geçerli ve bağlayıcı olduğu, mahkememizin yetkili olmadığı …” gerekçesi ile; ” 1-Davanın HMK 114. Ve 115. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 3-HMK nun 20. maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkeme kararının yasaya aykırı olduğunu, BK’nın 20. maddesi birinci fıkrasında tanımlanan genel işlem şartlarında; “Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.” Uluslararası taşımacılıkta konşimentoların genel işlem koşullarına göre düzenlenmekte olduğuu, ancak yine de genel işlem şartları yolu ile taraflardan biri aleyhine sonuç doğuracak sözleşme düzenlenmesi ihtimaline karşı, mevzuatımızda genel işlem şartına ilişkin bir takım koruma önlemleri kabul edildiğini, TBK’ nın 21. maddesi uyarınca “karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.” Dolayısıyla karşı tarafın menfaatine aykırı olarak genel işlem şartları düzenlenmiş ise, bu koşulların varlığını koruyabilmesi için karşı tarafın bu koşullar hakkında açıkça, tereddüte yer vermeyecek, kapsamlı şekilde bilgilendirilmiş olması ve karşı tarafın da bunları kabul etmiş olması gerektiğini, Yine, TBK’ nın 23. maddesine göre “genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine” yorumlanacağını, Bununla beraber, TBK’ nın 24. maddesinde sözleşmede karşı taraf aleyhine tek taraflı değişiklik yapması yasaklanmış olmakla beraber, karşı taraf lehine değişiklik yapılmasına olanak tanındığını, son olarak ise TBK’ nın 25. maddesinde, dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı taraf aleyhine hüküm konulamayacağının kabul edildiğini, Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde genel işlem koşullarına göre hazırlanmış konşimentoda alıcı firma aleyhine hükümlerin ağırlaştırılmasının kabul edilmeyeceği ve hukukun bu durumu korumayacağının anlaşılması gerektiğini, Konşimentonun 10.3 maddesinde kaza dairesi düzenlendiğini, en alt paragrafta navlun veya tüccarın taşıyıcıya ödemesi gereken herhangi bir diğer tutarla ilgili herhangi bir anlaşmazlık durumunda taşıyıcı seçim hakkı kendisinde olmak üzere yukarıda belirtilen ülkelerde ya da yükleme limanı, boşaltma limanı, teslim yerinin bulunduğu ülkede veya tüccarın ticari faaliyetinin bulunduğu herhangi bir yerde tüccar aleyhine dava açabilir diyerek taşıyıcıya seçimlik hak verildiğini, Türk Hukuku’ na göre sözleşmenin taraflarından birinin, tek taraflı olarak kendi menfaatine, tüccar, alıcı aleyhine sözleşme şartlarını ağırlaştıramayacağını, Konşimento 10.3 son fıkradaki düzenlenmenin alıcı tüccar için de uygulanması gerektiğini, bu sebeple yüklerin boşaltıldığı ve alıcının bulunduğu İstanbul Mahkemeleri’ nin yetkili olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Emsal Yargıtay kararı gereğince de yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla; ( YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2017/11-2436 K. 2017/1303 T. 8.11.2017 ) İstinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkemenin kararının bozularak davalının yetki itirazının reddine ve Türk Mahkemeleri’nin yetkisine karar verilmesini, – Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının sigortalısına ait ve davalı tarafından deniz yolu ile taşınan emtiasının hasarlanmasından dolayı sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesine göre kanuni ve akdi halefiyete istinaden davalı taşıyıcıdan tahsiline ilişkindir.Mahkemece davacının sigortalısı ile davalı arasındaki davaya konu taşımanın konişmento kapsamında yapıldığı, konişmentodaki yetki şartının MÖHUK 47/1 maddesi gereğince geçerli bir yetki şartı olduğu ve konişmentodaki yetki şartının sigortacıyı da halef sıfatıyla bağlayacağı, konişmentonun 26. maddesinde yetkili hukuk ve yetkili mahkemenin açıkca belirtilmiş olduğu ve Londra’daki İngiliz Yüksek Mahkemesi’nin yetkili kılındığı gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davaya yol açan hasarın oluştuğu deniz yolu taşımacılığına ilişkin müstakil ayrı bir yazılı taşıma sözleşme bulunmamakta olup; taşıma, MSCUJF283780 nolu konişmentoya istinaden yapılmıştır. Davalı yurt dışında yerleşik şirket olup, davaya konu taşıma Fransa -Türkiye arasında deniz yoluyla gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlıkta yabancılık unsuru yer almaktadır.Möhuk 1. maddede Yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, yabancı kararların tanınması ve tenfizinin bu kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.Möhuk 40. maddeye göre Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder. 47. maddede ” Yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler. Anlaşma, yazılı delille ispat edilmesi hâlinde geçerli olur. Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması hâlinde yetkili Türk mahkemesinde görülür.” hükmü düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenlemeye göre, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan ve yazılı bir navlun sözleşmesinin bulunmaması halinde taraflar arasında navlun sözleşmesinin bulunduğunu ispatlayan, navlun sözleşmesinde kararlaştırılan kayıtları içeren, konişmentoda yazılı bulunan yetki koşulu geçerli olup, Türk mahkemelerinin milletlararası yetkisi buna göre belirlenecektir. Mahkemece yetki hususunun konişmentoya göre belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı vekilinin konişmentoda bulunan yetki şartının TBK’nın 20. maddesinde belirtilen genel işlem koşulları içerdiği, 21. maddeye göre geçerli olmadığına ilişkin istinaf sebebine gelince, genel işlem koşulu 6098 sayılı TBK ile getirilmiş olup, – Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bunlardan karşı tarafın menfaatine aykırı olanların sözleşme sırasında düzenleyenin karşı tarafa bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi halde genel işlem koşulları yazılmamış sayılacaktır.TTK. 18/2 maddesinde “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir, ayrıca HMK.’nın 17. maddesinde yetki sözleşmesi yapabilme hakkı kamu tüzel kişilerine ve tacirlere tanınmıştır.Buna göre davacının sigortalısı tacir olup, taşıma sözleşmesini dolayısıyla konişmentoyu serbest iradesi ile yapmıştır. Söz konusu konişmentoda yer alan yetki sözleşmesinin genel işlem koşulu oluşturduğunu ileri süremeyecektir. Bu nedenle davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının sigortalısı ile davalı arasındaki yetki sözleşmesi gereğince Londra Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili bulunmasına göre, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’ nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/03/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.