Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2046 E. 2021/1221 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2046
KARAR NO: 2021/1221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2019
NUMARASI: 2018/1502 Esas 2019/780 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraf şirketler arasında alım satım akdi bulunduğunu, müvekkilinin alıcı, davalının ise satıcı olduğunu; müvekkili tarafından davalıdan 10 adet … marka akülü transpalet satın alındığını; sözleşme gereği satış bedelinin 64.900 Euro olarak belirlenip, 24 ay vadeli senet keşide edildiğini; 24 aylık senet bedelinin ilk 13 aylık kısmının davacı tarafından ödendiğini; Türk parasının korunması hakkında 06/11/2018 tarihli resmi gazetede yayınlanan Maliye Bakanlığının 32 sayılı kararına ilişkin 2018-32/51 sayılı talimatı gereğince ödenmemiş kalan 11 senedin bedelinin TL’ye çevrilmesi gerektiği; 27/09/2018 tarihinde Euro’nun 6,900 TL’ye sabitlendiğini; mahkemece uyarlama yapılmak suretiyle kalan borçlarının 168.360,00 TL olduğunun tespiti ile fazlaya dair bonoların iptaline, yargılama devam ederken ödeme yapmak zorunda kalınırsa fazla ödenen paranın iadesine karar verilmesini talep etmiş ve yapılacak hesaplamaya kadar da şimdilik 1.000,00 TL dava değeri gösterilerek dava açılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, tarafların sözleşme bedelini kendi rızaları ile Türk Lirasına çevirdiklerini; davacının dayandığı yasal düzenlemeden evvel 24 senedin 15 Eylül 2018 vadeli olanın dahi 13 tanesinin ödendiğini, geriye 11 senedin kaldığını; 27/09/2018 tarihinde vadesi gelmemiş 11 adet Euro borçlu bononun iade olduğunu, yerine TL üzerinden yeni bonoların düzenlendiğini; daha sonra 06/11/2018 tarihinde resim gazetede 2018-32/51 sayılı Maliye Bakanlığının tebliğinden evvel tarafların borcu TL’ye çevirdikleri için artık Maliye Bakanlığının tebliğinin olaya uygulanmasının mümkün bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/06/2019 tarih ve 2018/1502 Esas – 2019/780 Karar sayılı kararında; “Dava, 06/11/2018 tarihli resmi gazetede yayınlanan ve Maliye Bakanlığının Türk Parasının kıymetini koruma hakkındaki 32 sayılı kararına ilişkin 2018-32/51 sayılı talimatı gereğince açılan uyarlama davası olduğu; taraflar arasında 07/08/2017 tarihli emtia alım sözleşmesinin bulunduğu, sözleşmede satış bedelinin Euro olarak belirlendiği, bedelin aylık vadelerle düzenlenen 24 senetle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ilk 13’ünün davacı tarafından ödendiği ve davacı tarafından ödenen bu 13 adet senet yönünden herhangi bir talebin bulunmadığı, ödenen bu senetlerin dava dışı olduğu ihtilafsız olup; taraflar arasındaki ihtilafın, kalan 11 senetten dolayı uyarlama yapılıp yapılamayacağı hususunda toplandığı anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan belgelerden ve tarafların kabullerinde satış bedelinin ödenmesine yönelik 24 adet senedin Euro olarak miktarlandırılıp, davalıya verildiği; ancak tarafların 27/09/2018 tarihinde o vakte kadar ödenmemiş olan senetlerin bedellerini anlaşarak TL’ye çevirdikleri görülmüştür. Davacı tarafın dayandığı Maliye Bakanlığının 2018-32/51 sayılı talimatı gereğince borcun Euro olarak belirlenmesi halinde TL’ye çevrilmesi ve buna uygun uyarlama yapılaması zorunludur. Ancak, bu talimat çıkmadan önce borç tarafların rızası ile TL’ye çevrildiğinden artık talimatın yürürlüğe girdiği an itibariyle ortada Euro olarak belirlenmiş bir borç değil, TL olarak belirlenmiş bir borç söz konusudur. Bu sebeple TL’ye yeniden uyarlamak mümkün değildir, talimatın taraflar arasındaki olaya uygulanması mümkün görülmediğinden…”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 07.08.2017 tarihinde yapılmış olan 10 Adet … Marka Akülü Transpalet emtiaların alım – satım sözleşmesi ve bu sebeple 24 ay vadeli ve 64.900 Euro değerli senet keşide edildiğini, 24 aylık senet bedelinin 13 aylık kısmı müvekkili şirket tarafından davalı şirkete zamanında ödendiğini, Ülke olarak ekonomik zorluğa girilmesi sebebi ile müvekkili şirket ile davalı arasında 27.09.2018 tarihinde 1 euro=6.90 tl üzerinden kuru sabitlemek için ihtiyari olarak sözleşme yapıldığını, kanuni bir zorunluluk olmadığı için kur KHK gereği çıkartılan talimat ile belirlenen meblağdan çok daha yüksek bir fiyattan sabitlendiği ve davacı borçlu firmanın kurun daha düşük bir fiyattan sabitlenmesi yönünde baskı ve yaptırım uygulama imkanı olmadığını, kuru sabitleme işi tamamen alacaklı ve güçlü konumda olan döviz alacaklısının inisiyatifine lütuf ve ihsanına kaldığını, dolayısı ile ilk yapılan sözleşmedeki indirim bir hak değil lütuf olarak verildiğinden bu uyarlamaya itiraz imkan ve hakkı olmadığını, Mahkeme tarafından da bilindiği üzere; Türk parasının kıymetini koruma hakkında 32 sayılı karara ilişkin tebliğ (tebliğ no: 2008-32/34)’de değişiklik yapılmasına dair tebliğ (tebliğ no: 2018-32/51) göre, döviz cinsinden yapılmış olan sözleşmelerin tebliğin 6, 23 ve 24. Maddeleri gereği yeniden belirlenmesini kanuni bir zorunluluk olarak sunmakta olduğu, uyulmaması, hukuki ve cezai müeyyide gerektirmekte olduğunu, Kararname ve tebliğ çok açık olup yorum vs. farklılıkları olamayacak kadar net olduğunu, KHK ve tebliğname ile beklenen maksat aşırı kur artışı sebebi ile döviz borçlusu sanayici tacir ve esnafı korumak ve kollamak olduğunu, tebliğ ve yayınlanan talimat tarihi davacının ihtiyaren yaptığı uyarlamadan sonra olduğundan ve daha lehe bulunduğundan tebliğin evvelce uyarlanmış olsa bile iş bu davanın tarafları açısından da uygulanması gerekmekte olduğunu, Yukarıda da belirtildiği üzere davalı şirket ile kuru sabitleme adına yapılan sözleşme tarihi 27.09.2018 olduğunu, 32 sayılı khk yürürlüğe giriş tarihi ise 06.11.2018 olduğunu, dolayısı ile davacı müvekkili şirketin artan kur dalgalanmalarından dolayı bu sözleşme yapma isteği ile hareket etmiş isede devletin ticari işletmelerin zararını engelleme adına yürürlüğe sokmuş olduğu 32 sayılı KHK daha lehe bir durum yarattığını, Kurun sabitlenmesini alacaklı da borçlu da istemekte ve bilahare Devlet de bu yönde irade göstererek kurun sabitlenmesini yasal zorunluluk haline getirmekte olduğunu, her üç irade de kurun sabitlenmesine yönelik iken döviz borçlusunun aleyhine olarak şekilde KHK den önceki güncellemenin geçerli sayılması ve KHK gereği tebliğ ve talimatın uygulanmasına yer olmadığının kabulü yasanın amacına aykırı haksız bir durum olduğunu, 32 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdirilmesinde ki amaç ticari işletmelerin kur artışından etkilenmemesi dolayısı ile ticari kayıpların önüne geçilme isteği olduğunu, bu durumda müvekkili şirket kendi adına bu zararının artmasını engellemeye çalışma isteği ile yapmış olduğu bu sözleşme müvekkili şirketin zararının artmasına sebep olduğunu, İstinaf gerekçelerini daha ayrıntılı ifade edebilmek için istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını talep ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında 15/12/2016 tarihinde yapılmış olan satım sözleşmesi ve bu sözleşme uyarınca EURO olarak keşide edilmiş ödenmeyen senetlerden kaynaklı döviz borcunun KHK. ve Maliye Bakanlığının Türk Parasının kıymetini koruma hakkındaki 32 sayılı kararına ilişkin 2018-32/51 sayılı talimatı gereğince açılan uyarlama davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında 07/08/2017 tarihli … 200 MARKA-MODEL iş makinasının alım sözleşmesinin bulunduğu, sözleşmede toplam satış bedelinin KDV dahil 64.900,00 Euro olarak belirlendiği, bedelin aylık vadelerle düzenlenen 24 senetle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ilk 13’ünün davacı tarafından ödendiği ve davacı tarafından ödenen bu 13 adet senet yönünden herhangi bir talebin bulunmadığı, ödenen bu senetlerin dava dışı olduğu ihtilafsız olup; taraflar arasındaki ihtilafın, kalan 11 senetten dolayı uyarlama yapılıp yapılamayacağı hususunda toplandığı anlaşılmıştır. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, davacı tarafın dayandığı Maliye Bakanlığının 2018-32/51 sayılı talimatı gereğince borcun Euro olarak belirlenmesi halinde TL’ye çevrilmesi ve buna uygun uyarlama yapılması zorunludur. Ancak, bu talimat çıkmadan önce borç tarafların rızası ile TL’ye çevrildiğinden ve uyarlanması istenilen 11 adet bonunun davacı tarafından 27/09/2018 tarihinde TL.’ye çevrilerek yeniden düzenlenip davalıya verildiğinden artık talimatın yürürlüğe girdiği an itibariyle ortada Euro olarak belirlenmiş bir borç değil, TL olarak belirlenmiş bir borç söz konusudur. Bu sebeple TL’ye yeniden uyarlamak mümkün olmadığı yönündeki mahkeme kabul ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 22/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.