Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2041 E. 2021/1477 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2041
KARAR NO: 2021/1477
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/05/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/837 Esas – 2019/479 Karar
DAVA: Kanuni İpotek Tescili
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından dava dışı 3. kişi … Ltd. Şti arasında yapılan mal temini karşılığında dava dışı şirketin borcunu ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, iş bu icra takibinin devam ettiğini, yapılan sorgulamalarda dava dışı şirketin yine dava dışı 3. kişi … AŞ’ye borçlu bulunduğu icra takipleri tespit edildiğini, icra takipleri incelendiğini, davalı şirketin müvekkili şirket borçlusu dava dışı … Şti’nden alacağının bulunduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirketin, dava dışı şirket olan … Şti’ne mal temininde bulunduğunu, dava dışı şirketin de müvekkili şirketten temin etmiş olduğu malları davalı şirket ile aralarında akdetmiş oldukları sözleşme uyarınca inşaatta kullandığını, müvekkili şirketin taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici konumunda ve alt yüklenici sıfatına haiz olduğundan kanuni ipotek alacaklısı olduğunu belirterek, müvekkili şirketin kanuni ipotek alacaklısı olduğunun tescili ile gereğinin yerine getirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, “…” inşaat projesinin arsa maliki olan … A.Ş’nin ana yüklenicisi olduğunu, … A.Ş. ile müvekkili şirket arasında 12.06.2013 tarihli anahtar teslim inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme gereğince, davalı müvekkili şirketin, ana yüklenici olarak tapu bilgileri belirtilen arsa üzerine inşa edilen “…” isimli inşaat projesinin hafriyat, betonarme, çelik konstrüksiyon, altyapı, elektrik, mekanik ve tüm ince inşaat işlerinin, dolayısıyla inşaatın tamamını “anahtar teslim” bir şekilde yapıp, işveren konumundaki arsa sahibi … A.Ş’ye teslim etmeyi borçlandığını, dava dilekçesinde belirtilen … Şti, ile “…” inşaat projesinin ana yüklenicisi olan müvekkili şirket arasında 10.10.2014 tarihli “Mekanik Tesisat İşleri Sözleşmesi” imzalandığını, işbu sözleşme kapsamında … Ltd- Şt’nin “…”ne ail mekanik tesisat işlerini yapıp teslim etmeyi “alt yüklenici” olarak üstlendiğini, dava dışı … Ltd. Şti’nin, müvekkili şirkete güncel cari hesap ekstresine göre 52.076,03-TL borcu bulunduğunu, yasa gereğince; kanuni ipotek hakkının, sadece malik ve yükleniciden alacaklı olan yüklenici ve zanaatkarlara verildiğini, davacı tarafın, somut durumda kanunun aradığı şekilde, alt yüklenici veya zanaatkar olmadığı gibi, malik ve ana yükleniciden alacaklı konumunda da olmadığını, böyle bir durumda, davacı tarafın dava açma hakkı ve hukuki yaran bulunmadığı gibi, böyle bir davayı müvekkili şirkete yöneltmesinin de kabul edilemeyeceğini, davacı taraf, “…” projesinde alt yükleniri olan … Ltd. Sti.’ne mal sattığı iddiası ile işbu davayı açtığından, davanın reddi gerektiğini belirterek, davanın hukuki yarar yokluğundan ve yasal şartlar oluşmadığından reddine; aksi halde davanın taşınmaz malikine karşı açılmamış olması sebebi ile husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/05/2019 tarih ve 2018/837 Esas – 2019/479 Karar sayılı kararı ile; ” … davacı şirket kanunun aradığı şekilde, alt yüklenici veya zanaatkar olmadığı gibi, malik ve ana yükleniciden alacaklı konumunda da değildir. Yüklenici ve zanaatkarların, satış sözleşmesi ile veya sözleşmesiz bir şekilde mal satın aldıkları ve inşaata malzeme temin ettikleri davacı taraf gibi gerçek veya tüzel kişiler, malzemeyi imal etmiş olsalar dahi, bu yüzden malik veva yüklenici zimmetinde alacaklı sayılmazlar. Çünkü bu kişiler inşaata yalnızca malzeme temin etmektedirler, yoksa inşaatın yapımında herhangi bir emek sarf etmeleri söz konusu değildir. Oysa alacak hakkının doğumunu sağlayan faaliyet, yapının inşasına emeği ile veemeği hem de malzemesi ile katkıda bulunma veva bunu sağlamadır. Sadece malzeme tedariki kanuni ipotek hakkının oluşumunu sağlamaz olsa olsa adi bir alacağı oluşturur. Nitekim Kanun da da “malzeme vererek veva vermeden emek sarf etmiş olmak” ibaresi ver almaktadır. Dolayısıyla inşaata yalnızca malzeme temin edenlerin, yapı alacaklılarına tanınan kanuni ipotek hakkından faydalanabilmeleri mümkün değildir. Davalı tarafça hem aktif husumet hem davanın süresinde açılmadığı, hemde pasif husumet itirazlarında bulunmuştur. Aktif husumet usuli olarak daha önce incelenmesi gereken bir itirazdır. Yukarıda açıklandığı üzere, “…” projesinde alt yüklenici olan … Ltd. Şti.’ ne mal sattığı iddiası ile işbu davayı açan davacının, kanunun aradığı şekilde yüklenici veva zanaatkâr olmadığı ve dolayısıyla böyle bir dava açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, dava dışı … Ltd. Şti.’e mal temininde bulunduğunu, dava dışı şirketin de, müvekkili şirketten temin etmiş olduğu malları davalı şirket ile aralarında akdetmiş oldukları sözleşme uyarınca inşaatta kullandığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 893. maddesinde; bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici veya zanaâtkarların kanuni ipotek hakkının tescilini isteyebileceğinin belirtildiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 21.04.2016 tarih ve 2015/5673 Esas – 2016/2437 Karar sayılı kararından da anlaşılacağı üzere, taşınmaz maliki ile alt yüklenici arasında doğrudan bir sözleşmesel ilişki olmasa dahi, alt yüklenicinin kanuni ipotek alacaklısı sıfatını haiz olduğunu, müvekkili şirketin taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici konumunda ve alt yüklenici sıfatını haiz olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 893 ve devamı maddelerinde düzenlenen yapı alacaklısı ipoteği (inşaatçı ipoteği) tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun ” Tescile tâbi kanunî ipotekler ” 1. Hâller başlıklı 893. maddesinde ” Aşağıdaki alacaklılar, kanunî ipotek hakkının tescilini isteyebilirler: 1. Satıştan doğan alacağı için satılan taşınmaz üzerinde satıcı, 2. Elbirliği ortaklığına giren taşınmazlarda paylaşmadan doğan alacakları için birlikte mirasçı olanlar veya diğer elbirliği ortakları, 3. Bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici veya zanaatkârlar. Alacaklıların, bu kanunî ipotek hakkından önceden feragat etmeleri geçerli değildir.” şeklinde, 895. maddesinde ise; ” Zanaatkârların ve yüklenicilerin kanunî ipotek hakları, çalışmayı veya malzeme vermeyi yüklendikleri andan başlayarak tapu kütüğüne tescil olunabilir. Tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerekir. Tescilin yapılması için alacağın malik tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması şarttır. Malik yeterli güvence gösterirse tescil istenemez ” şeklinde düzenleme mevcuttur. Mahkemece de tespit edildiği üzere; davacı şirketin TMK’nın 893/3 maddesinde düzenlendiği şekilde, alt yüklenici veya zanaatkar olmadığı gibi, malik ve ana yükleniciden alacaklı sıfatının da bulunmadığı, inşaata yalnızca malzeme temin edenlerin, yapı alacaklılarına tanınan kanuni ipotek hakkından faydalanmalarının mümkün olmadığı, kaldı ki davacı tarafça dava dışı şirkete satılan malzemelerin davalının ana yüklenici olduğu inşaatta kullanıldığının da sabit olmadığı, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesince ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 26/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.