Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2024 E. 2020/367 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2024
KARAR NO : 2020/367
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/469 Esas – 2019/676 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ : 12/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin ailecek tatil yapmak için Türkiye’ye geldiklerini, gerek kendileri gerekse çocukları için dönüş için Antalya-Düsseldorf seferi, 27/08/2017 tarih ve 19:55 saati uçuşu için … isimli acentadan davalı şirket uçağına bilet aldıklarını, bahsi geçen satın alınmış Almanya’ya dönüş uçuş seferinin iptali sebebiyle yeni tarihin 28/08/2017 günü saat 06:00’a ertelendiği hakkında servisten acentaya mail geldiğini, bu mailin de acenta tarafından müvekkillerine mail olarak gönderildiğini, müvekkillerinin uçuşun ertelenmesi sebebiyle bir gece daha otelde konaklamak zorunda kaldığını, ekstradan 150 Euro otel parası ödediklerini, maille kendilerine bildirilen 28/08/2017 uçuş günü için 2 saat önceden Antalya Havalimanı’na gitmek için gece 01:00’da yola çıktıklarını, 04:00 gibi havalimanında olduklarını, 06:00 kalkış saatli uçakta isimlerinin olmadığını şirket görevlilerinin müvekkillerine söylediğini, müvekkillerinin gelen maili göstermeleri üzerine görevlilerce ”size yanlış mesaj gelmiş bizim hatamız, sizin uçuşunuz saat 15:15’te kalkacak” dendiğini, müvekkillerinin sabah 04:00’dan öğleden sonra 15:15’e kadar havaalanında beklediklerini, yeme içme masrafları olduğunu, ne otel masrafları ne de yeme içme masraflarının davalı şirketçe karşılanmadığını, teklif dahi edilmediğini, uçağın bir gün geç kalmasının Almanya’daki işlerini etkilediği gibi davalı tarafından yapılan iptal ve ertelemenin saatlerce havalimanında bekletilme sonucu müvekkilerinin psikoloji ve morallerini alt üst ettiğini, manevi zararları doğduğunu, bu sebeple fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 7.249,75 TL maddi tazminat ve her bir davacı için 4.000,00 TL olmak üzere toplam 16.000,00TL manevi tazminatın uçuş tarihinden itibaren ticari reeskont faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/07/2019 tarih ve 2019/469 Esas – 2019/676 Karar sayılı kararı ile; ” … Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, havayolu taşımacılığından kaynaklı maddi/manevi tazminat davasıdır. 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin bakılacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Aynı yasanın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. 6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1). Davacıların tacir olmadığı, ticari işletmesi adına da hareket etmediği dosya kapsamından anlaşılmakla; Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun incelenmesinde ise; 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir. Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur. 6502 sayılı Kanuna göre, Davacı ise kanunun 3. maddesinin (k) bendinde sayılan tüketici vasfındadır. Yukarıda açıklandığı üzere Mahkememiz’ in görevsizliğine dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK nun 20. maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Ticari yolcu taşımacılığı Türk Ticaret Kanunu 850. maddesinde Taşıyıcının, taşıma sözleşmesiyle eşya veya yolcu taşıma işini veya her ikisini birlikte üstlenen olup taşıma işlerinin ticari işletme faaliyeti sayılmaktadır şeklinde düzenlenmiş olduğu gibi, taşımanın uluslararası olduğu hallerde ayrıca taşıyıcının sorumlulukları Sivil Havacılık 124. maddesi atfı uyarınca ülkemizin de taraf olduğu 12 Ekim 1929 tarihinde Varşova’ da imzalanan ve Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kurulların Birleştirilmesi Hakkındaki Sözleşmeyi değiştiren ve 02.04.2009 tarihli ve 5866 sayılı Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme’ nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla kabul edilmiş Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Montreal Sözleşmesi hükümlerine tabi olduğunu, bu nedenle uluslararası taşımacılık sözleşmesinden doğan ihtilafın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketici işlemi olmayıp özel olarak TTK ve Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Montreal Sözleşmesi hükümlerine tabi bir taşıma işlemi olup bu özel hükümlerine tabi bir taşıma işlemi olduğunu, bu nedenle bir ticari işlem olup ticaret mahkemelerinin yetkili olduğunu, TTK “Ticari İş Karinesi” başlıklı madde 19/2 “ Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılacağı “ açıkça belirtmiş de olduğundan dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemelerinin ticari nitelikteki davalara bakmakla görevli sayılması gerektiğinden Yerel Mahkemenin görevsizliğine ilişkin kararının reddi gerektiğini beyanla; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2019/469 E. – 2019/676 K. sayılı 12.7.2019 tarihli görevsizlik kararının istinaf incelemesi sonucunda reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki havayolu ile yolcu taşıma ilişkisinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.Uyuşmazlık, uluslararası havayolu ile yolcu taşıma sözleşmesinden kaynaklandığından olaya ülkemizin de taraf olduğu 12 Ekim 1929 tarihinde Varşova’ da imzalanan ve Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kurulların Birleştirilmesi Hakkındaki Sözleşmeyi değiştiren ve 02.04.2009 tarihli ve 5866 sayılı Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme’ nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla kabul edilmiş Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Montreal Sözleşmesi uygulanacaktır. Montreal sözleşmesinde, görevli mahkemeye ilişkin bir düzenleme bulunmamakta, sözleşmenin yargılama hakkı başlıklı 33. maddesinin 4. fıkrasında yargılama usulü sorunlarının davaya bakan mahkemenin kurallarına göre çözümleneceği belirtilmiştir. Buna göre görev konusu yargılamanın yapılacağı ülke usul kurallarına göre belirlenecektir. 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k maddesinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı maddesinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.Somut olayda, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu sabittir. Bu nedenle davalının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’ nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/03/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.