Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2020 E. 2021/1401 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2020 Esas
KARAR NO : 2021/1401 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/873 Esas / 2019/517 Karar
TARİH: 24/04/2019
DAVA: Rücuen Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/10/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket nezdinde Makine Kırılması Sigorta Poliçesi ile 17.01.2014 – 17.01.2015 tarihleri arasında sigortalı dava dışı …San. Ve Tic. A.Ş adına kayıtlı … plaka sayılı ray üstü aracı üzerine monteli kaynak makinesinin 06.12.2014 tarihinde … veren demiryolu hattında arıza yaparak durduğu esnada, aynı istikamette seyir halinde olan ve davalıların oluşturduğu adi ortaklık tarafından TCDD’den kiralanarak işletilmekte olan … numaralı balans treninin arkadan çarpması nedeniyle hasara uğradığını, hasar nedeniyle müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalısına 20.04.2015 tarihinde 547.051,17-TL, 28.04.2015 tarihinde 48.012,05-TL olmak üzere toplam 595.063,22-TL hasar tazminatı ödendiğini, hasarın ödenmesi ile TTK’nın 1472. maddesi ve Poliçe Genel Şartlarına göre müvekkil sigorta şirketinin sigortalısının haklarına halef olduğunu, zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, ödemenin %20 muafiyet tenzili ile yapıldığını, ödenen toplam 595.063,22-TL hasar tazminatının tahsili için davalıların oluşturduğu adi ortaklığa rücu mektubu gönderildiğini, davalı tarafça istemin kabul edilmediğinin bildirildiğini, davalıların 11.06.2015 tarihi itibariyle temerrüde düştüklerini belirterek, 595.063,22-TL hasar tazminatının 11.06.2015 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, Alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafça aynı alacak için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, bu nedenle derdestliğin söz konusu olduğunu, müvekkili şirketlerin gerçekleşen kazada herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, karanlık tünelde herhangi bir görevli olmadan ve hiçbir aydınlatma söz konusu olmaksızın iş makinesinin bırakılması nedeniyle dava dışı … şirketinin, aracın bakımından sorumlu olması nedeniyle %100 kusurlu olduğunu, ayrıca şirket çalışanlarının, ikaz levhası yerleştirmeden iş makinesini terk ederek yol güvenliğini ihlal etmeleri sebebiyle kusurlu olduklarını, iş makinesinin konumu, kaynak makinesinin ışıklandırılmamış olması, ikaz levhası kullanılmaması, ikaz lambalarının çalışır vaziyette bulunmaması, telsiz iletişimi sağlanmaması vb. hususların zarar görenin kusuru nedeniyle kazanın kaçınılmazlığını ortaya koyduğunu, uygun illiyet bağının, zarar görenin ağır kusuru nedeniyle kesildiğini, yalnız bir eksper raporuna dayanılarak ve tek yanlı olarak tutulan bu rapor dayanak alınarak ilgili poliçe kapsamında sigortalıya ödeme yapılmasının müvekkili şirketi bağlamayacağını, ödemenin %100 hasar üzerinden yapıldığını, zararın, kusur durumu ile müterafik kusurun uzman bilirkişiler tarafından tespitinin gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 24/04/2019 tarih 2015/873 Esas / 2019/517 Karar sayılı kararında;” 06/12/2014 tarihinde meydana gelen davaya konu kazada, davacının sigortalısının %70 oranında, davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığa ait aracın ise %30 oranında kusurlu olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından meydana gelen hasar için sigortalısına 20.04.2015 tarihinde 547.051,17-TL, 28.04.2015 tarihinde 48.012,05-TL olmak üzere toplam 595.063,22-TL hasar tazminatı ödendiği, buna göre davalı sigorta şirketinin davalı tarafların adi ortaklığı oluşturan davalı şirketlerin adi ortaklığa ati borçlardan müteselsil sorumlu oldukları göz önünde tutularak ve adi ortaklığa aracın kusuru oranında 176.436,51 TL hasar tazminatını davalı şirketlerden talep edebileceği göz önünde tutularak davanın bilirkişi raporunda belirlenen miktar üzerinden 11/06/2015 tarihinden itibaren davalı taraflar ile davacının sigortalısının tacir olması nedeniyle avansı faizi ile birlikte kısmen kabulüne, davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 176.436,51 TL rücuen tazminatın 11/06/2015 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,2-Davacının fazlaya ilişkin 411.685,20 TL’lik isteminin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının aleyhe olan kısım yönünden hukuka ve dosya içeriğine aykırı olduğunu,Yerel mahkemece verilen gerekçeli kararların gerekçe yazılması anayasadan kaynaklanan bir zorunluluk olduğunu, kararda bilirkişi raporuna atıfta bulunulmasının gerekçeli karar yazıldığı anlamına gelmediğini, (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 24.05.2016 Tarih 2016/16428 Esas – 2016/12347 Karar sayılı kararı)Yerel mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda davalılara yalnızca %30 kusur atfedilmiş olmasının hatalı olduğunu, davalı tarafın onarım süreci devam eden deplase onarım ve bakım çalışmaları tamamlanmadan ray üzerinde faaliyet göstermesinin dava konusu kazaya sebebiyet verdiğinin dosyaya rapor sunan bilirkişilerce de tespit edildiğini ancak davalılara yalnızca %30 kusur yüklenmiş olmasının haksız olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesindeki en önemli hususlardan birinin davalılar tarafından işletilen 33066 numaralı lokomotifin, dava dışı sigortalı kullanımında olan ray kaynak makinesinin varış istasyonu …’a ulaştığı bilgisi gelmeden Suveren istasyonundan hareket etmesi olduğunu, demiryolunun yapılması sırasında demiryolu hattında, iş makinelerinde ve lokomotiflerde oluşacak her türlü hukuki ve cezai sorumlulukta yüklenici davalılar tarafından üstlenildiğini, ana yüklenici davalıların, deplase hattının güvenliğinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olup mevzuat gereği alınması gerekli tüm güvenlik tedbirlerini yerine getirme yükümlülüğünün de davalılarda olduğunu,Bilirkişilerce refakat bulundurma yükümlülüğünün aslen davalılara ait olmasına rağmen bu yükümlülüğün dava dışı sigortalıya yüklenerek kusur adledilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Dava dışı sigortalı tarafından alınması gereken önlemlerin yerine getirilmiş olduğu halde asli kusur yüklenmesinin haksız olduğunu, Bilirkişilerce davalılar tarafından işletilen lokomotifin hız limitine uyup uymadığının inceleme konusu yapılmamasının hatalı olduğunu,Bilirkişilerce kaynak makinesinin bakım ve onarımına dair dosya içeriğinde bulguya rastanılmadığından bahisle dava dışı sigortalıya kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, Dosyaya sonulan bilirkişi raporu ile dosyada mübrez ekspertiz raporunda yapılan tespitler arasında açık bir çelişki bulunmasına rağmen dosypanın yeni bir bilirkişi heyetine gönderilmesi yönündeki talebin mahkemece reddedildiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/5127E. 2016/4635K. Ve 10.11.2016 tarihli kararında da açıkça ifade edildiği üzere dosyaya sunulan uzman görüşünün mahkemece değerlendirilmemesi ve dosyada mübrez bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmemesi bozma gerekçesi olarak gösterildiğini,İleri sürerek yerel mahkeme kararının aleyhe olan kısım yönünden kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme tarafından verilen kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini,Hükme esas alınan kök ve ek rapora itiraz edildiğini, bilirkişilerin müvekkili şirketlere dair kusur atfının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Bilirkişilerin de raporda tespit ettiği üzere Jandarma tarafından tutulan bilgi alma tutanaklarında ve dosya içerisindeki diğer belgeler ve ilgili mevzuat gereği kazalı kaynak makinesinin tünel içerisinde önlemsiz olarak park edilmiş olduğunu, karanlık tünel içinde herhangi bir görevli olmayan iş makinesinin, hiçbir aydınlatma söz konusu olmaksızın bırakıldığını ve ışıklandırması kapalı olduğu için lokomotif kullanıcısı tarafından fark edilmediğini ve bu nedenle “öngörülmesi ve kaçınılması imkân dâhilinde olmayan” kazanın meydana geldiğini, arızalı kaynak makinesinin dava dışı işleteninin, gerçekleşen makine arızası nedeniyle kaçınılmazlık haline sığınmasının söz konusu olamayacağını, Demiryolu Emniyet Yönetmeliği’nin “Araçların Bakımı” başlıklı m.21/3 hükmüne göre kaynak makinesi işleteni dava dışı … şirketi,nin kazazede aracın bakımından sorumlu olduğunu bu nedenle gerçekleşen kazada müvekkili şirketlerin değil, iş makinesini çalıştıran dava dışı … firmasının %100 kusuru bulunduğunu, kaza sebebiyle oluşan bir hasar varsa bu hasarın müvekkili şirketlere rücu edilmesinin hukuki bir dayanağı bulunmadığını, kazada müvekkili adi ortaklığa ve eylemlerinden sorumlu bulundukları lokomotif kullanıcısı personele herhangi bir kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirkete ait lokomotifte kazaya sebebiyet verecek herhangi bir bozukluk bulunmadığını, Kazanın meydana geldiği tünelin fiziki koşulları, yeri, iş makinesinin konumu, kaynak makinesinin ışıklındırılmamış olması, ikaz levhası kullanılmaması, ikaz lambalarının çalışır olmaması, telsiz iletişimi sağlanmaması gibi hususlar ile zarar görenin kusuru nedeniyle kazanın kaçınılmazlığını ortaya koyduğunu, gerçekleşen zarar ile lokomotifin işletilmesi arasındaki uygun illiyet bağının, zarar görenin ağır kusuru nedeniyle kesilmiş olup bu nedenle de bilirkişiler tarafından müvekkili şirketler aleyhine %30 oranında kusur atfının hukuka aykırı olduğunu,(Yargıtay 11. H.D. 23.03.2006 gün ve 2005/2936 E. 2006/3099 K.). (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 20.10.2003 ve 2003/3093 E. 2003/9548 K.) Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında müvekkili şirketler aleyhinde sadece “kaynak makinesi ile bakım yapıldığı durumda müvekkillerin işlettiği tren hattı üzerinde trenin seyrüsefer yapmasının hatalı olduğu” şeklinde hatalı kusur atfı yapıldığını, söz konusu trenin deneme amaçlı hatta kullanıldığını, bilirkişiler tarafından bu sebeple kusur atfedilmesinin ve bu şekilde dosyanın karara çıkarılmasının hatalı olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen hasar bedelinin halefiyet gereğince rizikonun gerçekleşmesinde sorumlu olduğu iddia edilen davalıdan tahsili istemine ilişkin olup,Davacı vekili, müvekkili şirket nezdinde Makine Kırılması Sigorta Poliçesi ile 17.01.2014 – 17.01.2015 tarihleri arasında sigortalı dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş adına kayıtlı … plaka sayılı ray üstü aracı üzerine monteli kaynak makinesinin 06.12.2014 tarihinde Beyhan-Su veren demiryolu hattında arıza yaparak durduğu esnada, aynı istikamette seyir halinde olan ve davalıların oluşturduğu adi ortaklık tarafından TCDD’den kiralanarak işletilmekte olan DE 33066 numaralı balans treninin arkadan çarpması nedeniyle hasara uğradığını, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafın kusurlu olduğunu belirterek ödenen hasar bedelinin tazminini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.İlk derece mahkemesince, gerekçede meydana gelen kazada bilirkişi raporuna da atıfta bulunarak ve yönetmelik maddeleri belirtilerek tarafların hangi nedenle asli ve tali kusurlu oldukları ve kusur oranları belirtilmek suretiyle karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesi yeterli olduğundan usulüne uygun gerekçe bulunmadığına ilişkin davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir.Dosyada bilirkişi raporu alınmış, kök bilirkişi raporuna tarafların itiraz etmeleri üzerine itirazları karşılamak üzere ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler kök raporlarında davaya konu kazanın meydana gelmesinde her iki tarafında kusurlu olduğunu belirtmişlerdir. Dosyada bulunan tüm belge ve bilgilerden, ekspertiz raporu, tutulan tutanaklar, bilirkişi raporu ve diğer belgelerden, davaya konu kazanın, bakım ve onarım çalışması yapılan Suveren-Beyhan istasyonları arasında bulunan deplase hattında, davacıya sigortalı bulunan dava dışı sigortalıya ait ray üstü aracında bulunan kaynak makinesinin arızalanması nedeniyle durduğu esnada aynı yönde hareket etmekte olan davalıların işlettiği ve balast iş treninin arkadan çarpması sonucu meydana geldiği anlaşılmaktadır.Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, demir yolu üzerinde arızalanan davacının sigortalısına ait kaynak makinesinin mevzuat gereğince alması gereken önlemleri, işaretlemeleri ve sinyalizasyonu yapmadığı, davacının da sigortalısının arızalı araç nedeniyle mevzuat gereği alınması gereken tüm önlemlerin alındığını ispatlayamadığı, kazanın oluşumunda arıza sırasında alınması gereken tedbir, işaret ve sinyalizasyondan oluşan önlemleri almayan davacı sigortalısının asli kusurlu olduğu, söz konusu deplase hattında çalışmakta olan demir yolu aracı bulunmasına rağmen mevzuata uymadan işlettiği balast iş treninin hatta seyire sokulması nedeniyle kazanın oluşumunda davalıların tali kusurlu olduğu, bilirkişi raporunda mevzuat ve alınması gereken tedbirler, kazanın oluşumuna etki eden nedenler tek tek açıklanarak tarafların kusur durumlarının tespit ediliği, bilirkişi raporu ile tespit edilen kusur durumunun olaya ve anılan mevzuat hükümlerine uygun olduğu, bilirkişilerin raporlarında ayrıntılı olarak ve ilgili mevzuat belirtilmek suretiyle gerekçelendirilerek tarafların kusur durumlarının irdelendiği, buna göre kusur durumuna ilişkin kanaatin açıklandığı, taraf vekillerinin kök bilirkişi raporuna karşı itirazlarını belirttikleri, bu itirazların taraf vekillerinin istinaf dilekçesinde belirtikleri nedenleri oluşturduğu, bilirkişi heyetinin yapılan itirazları tek tek değerlendirerek, gerekli teknik ve mevzuata dayalı açıklamalar ile karşıladıkları ve kök rapordaki sonucu değiştirecek kanaat oluşmadığını belirttikleri, taraf vekillerinin bilirkişi raporunda olayın meydana geliş nedenine ilişkin bir itirazlarının bulunmadığı, kendilerinin kusurlu olmadıklarına ilişkin itirazlarının ise bilirkişi raporu gerekçesi ile karşılandığı, taraflarında bilirkişi raporunda belirtilen taraf kusurlarını ortadan kaldıracak veya aksi durumu gösterecek bir belge sunmadıkları anlaşılmakla, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli, bilimsel verilere göre hazırlanmış, yeterli açıklıkta, neden ve sonuç bağlantılarını içerir, denetime elverişli olması nedeniyle olaya ve yasaya uygun olmakla taraf vekillerinin itirazları yerinde değildir. Bu nedenle taraf vekillerinin kusur durumuna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda taraf vekillerinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30.’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 3.045,00.TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden … San. Ve Tic. A.Ş.’den alınması gereken 12.052,37.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (44,40.TL + 2.969,00.TL=) 3.013,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 9.038,97.TL’nin bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden … Tic. A.Ş.’den alınması gereken 12.052,37.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (44,40.TL + 2.969,00.TL=) 3.013,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 9.038,97.TL’nin bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden …Tic. Ve San. A.Ş.’den alınması gereken 12.052,37.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (44,40.TL + 2.969,00.TL=) 3.013,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 9.038,97.TL’nin bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 7-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 14/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.