Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2019 E. 2021/1219 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2019 Esas
KARAR NO: 2021/1219 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2019
NUMARASI: 2018/307 Esas 2019/584 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkilinin Alman menşeili … marka endüstriyel mutfak ekipmanları ( bulaşık makinası, yıkama makinası gibi) ile temizlik ürünleri (deterjan, peçete gibi) ticari emtianın Türkiye’de tek yetkili satıcısı olduğunu, müvekkili firmanın ciddi yatırımlar yaparak müşterilerine belli taahhütler karşlığında ciddi promosyonlar sağlamak sureti ile faaliyetini yürüttüğünü müvekkilinin, temizlik ürünlerinin belli miktarda alınması taahhüdü karşılığında işletmelere konsinye (ariyet) olarak bulaşık ve çeşitli temizlik makinalarını verdiğini ve aynı zamanda belli mali promosyonlar sağladığını, davalı şirketin ise … markası ile ekmek ve unlu mamüller sektöründe hizmet veren çok sayıda şubesi olan bir firma olduğunu, taraflar arasında 12/09/2012 tarihinde ana sözleşme imzalandığını ayrıca 04/04/2014 ve 03/02/2016 tarihinde de ek sözleşmeler imzalanarak bu ek sözleşmeler ile ana sözleşmenin bazı hükümlerinin revize edildiğini, davalının ana sözleşmenin 1.maddesinde belirtilen ürünleri münhasıran müvekkili firmadan satın almayı, kullanmayı ve sözleşme kapsamında müvekkilinden aldığı ürünleri işletim hakkı vereceği işletici ve/veya franchiseleri haricinde 3.bir kişiye satmamayı taahhüt ettiğini, sözleşmenin üçüncü maddesinde ise sözleşmenin ekinde belirtilen ürünlerden 5 yılda toplam 3.200,000,00TL (KDV hariç) ürün alacağını, taahhüt ettiğini, müvekkilinin de yapılan bu asgari ürün alım taahhüdü karşılığında 1.400.000,00TL nakit promosyon/bağlılık primini alıcıya/davalıya verdiğini, ayrıca yine tesislerinde kullanmak üzere çok sayıda makinayı da ariyet olarak teslim ettiğini, 03/02/2016 tarihli ek sözleşme ile ana sözleşmenin diğer hükümleri geçerli olmak üzere davalının alım taahhütlerinin revize edildiğini, sözleşmenin süresinin uzatıldığını, bu sözleşme hükümlerine göre davalının önceki alım miktarıları düşülerek davalının yeniden asgari KDV hariç 3.250.000,00TL ürün alım taahhüdünde bulunduğunu, buna göre 03/02/2016 tarihinde başlamak sureti ile birinci yıl için 275.000,00TL, ikinci yıl için 325.000,00TL, üçüncü yıl için 400.000,00TL, dördüncü yıl için 450.000,00TL ve beşinci yıl için 500.000,00TL olmak üzere toplam 1.950.000,00TL ürün alacağını kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, sipariş edilen ürünleri teslim ettiğini buna karşın davalının alım taahhütlerini aykırı davrandığını, ilk iki yıl için asgari 600.000,00TL (KDV hariç) ürün alması gerekirken bunun ancak yarısını aldığını, aldığı malın bedelinde vadesinde ödemediğini, birinci yılın sonunda 27/07/2017 tarihinde gönderilen ihtarname ile alım taahhütlerine uyması ve cari borcunu ödemesi hususunda davalının uyarıldığını, yine Bakırköy …Noterliğinden 17/01/2018 tarihinde gönderilen ihtarname ile de uyarının yapıldığını, son olarak Zeytinburnu …Noterliğince gönderilen 20/02/2018 tarihli ihtarname ile alım taahhüdüne uyması ve borcunu ödemesi için 7 günlük süre verildiğini, uyulmaması halinde sözleşmenin fesih edilmiş sayılacağının ihbar ve ihtar edildiğini ancak davalının sözleşme yükümlülüklerine aykırı davranmaya devam ettiğini, bunun üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile takip başlattıklarını, gelinen aşamada müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle fesih ettiğini ana sözleşmenin 9.maddesinde sözleşmenin feshi ve fesih tazminatının düzenlendiğini fesih halinde davalıya ödenen 1.400.000,00TL nakit promosyon bedelinin, fesih tarihine kadar ki alıcının alımları dikkate alınarak kıstelyevm hesabına göre belirlenecek bakiye promosyon tutarının sözleşme başlangıcından itibaren işleyecek faizi ile birlikte iade edileceğinin belirtildiğini, davalının alım taahhütleri karşılığında müvekkilinden 1.400,000,00TL nakit promosyon aldığını ancak 03/02/2016 tarihli sözleşme ile sözleşme süresi boyunca alması gerekin 3.250.000,00TL ürün yerine sadece 371.490,00TL’lik ürün satın aldığını, müvekkilinin sözleşmeden kar etmediği gibi verdiği nakit promosyonu bile kurtaramadığını, belirterek ana sözleşmenin 9.maddesi uyarınca hesaplanacak bakiye promosyon tutarından şimdilik 10.000,00TL’nin ana sözleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı taraf 02/01/2019 tarihli dilekçesi ile toplam talep miktarını 901.740,00TL’ye çıkarmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında ticari ilişkiden doğan emtia alımında taraflar arasında mutabakat mevcut olmadığını, bu nedenle İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/254 esas ve İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/774 esas nolu davaların bulunduğunu bu davaların bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkili şirket kayıtlarında dava konusu bir kısım fatura karşılığı mal tesliminin yapılmadığının anlaşıldığını, satış sözleşmesine konu emtiaların müvekkilinin hangi işletmelerine teslim edildiğini uyuşmazlık konusu olduğunu bu nedenle davacının kendi edimini ispatlaması gerektiğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/06/2019 tarih ve 2018/307 Esas – 2019/584 Karar sayılı kararında; “….Bilirkişinin raporuna eklediği tablo 25 incelendiğinde; kana sözleşmenin imzalandığı tarihten 02 Şubat 2016 tarihli ek sözleşme tarihine kadar 751.190,62TL’lik alım yapıldığı, 26 nolu tablo incelendiğinde ise, ana sözleşmenin imzalandığı 2012’den en son fesih tarihine kadar geçen zamanda 1.156.525,96TL’lik alım yapıldığı görülmektedir. 03/02/2016 tarihli sözleşme ile sözleşme tarihine kadar alıcının KDV hariç 750.000,00TL ürün aldığı konusunda tarafların mutabık kaldıkları, ek sözleşmenin 3.2.maddesinde ana sözleşmedeki 3.200.000,00TL’lik alım kotasının KDV hariç 750.000,00TL artırılarak ( toplamda 3.950.000,00TL ) artırılan miktardan 700.000,00TL düşülerek 3.250.000,00TL olarak yeniden belirlendiği, bu 3.250.000,00TL’lik ürünün ilk 5 yıl için alım limitleri madde de yazılarak 03/02/2016 tarihinden sonraki 5 yılda 1.950.000,00TL’lik alım yapılması, bu miktarın ön koşul olduğu, 1.950.000,00TL’ye ulaşılması halinde ise kalan 1.300.000,00TL’lik tutar için ise yeni bir 4 yıllık dağılım planının oluşturulacağının düzenlendiği görülmektedir. Bu durumda kıstelymv usulüne göre hesaplama yapılırken en son tarihli ek sözleşmeye göre 03/02/2016 tarihinden fesih tarihine kadar yapılan alım miktarının hesaplanması gerekmektedir. Bilirkişinin raporuna eklediği ek 26’da tüm alım miktarı 1.156.525,96TL olup bundan ek 25 nolu tabloda belirtilen ve 02/02/2016 tarihine kadar alınan toplam 751.190,62TL taraflar 03/02/2016 tarihli ek sözleşmede sözleşme tarihine kadar alınan miktarın 700.000,00TL olduğundan mutabık kaldıklarından 700.000,00TL’nin mahsubu ile alınan miktar ek sözleşme tarihinden sonra 1.156.525,96TL – 700.000,00TL = 456.525,96TL yapmaktadır. Ek sözleşmeye göre birinci ve ikinci yıl için alınması gereken miktar 275.000,00TL + 325.000,00TL olmak üzere toplam 600.000,00TL’dir, davalı alım taahhüdüne uymamıştır, davacı sözleşmeyi fesihte haklıdır. Buna göre oranlama yapıldığında bilirkişinin belirlediği taahhüdün yerine getirilmeme oranının daha fazla olduğu anlaşılmakta ise de, davacı tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmediği bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi dikkate alınarak 901.740,00TL kıstelyvm usulü ile hesaplanan bağlılık piriminden kalan miktarın davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekmektedir, davacı sözleşme tarihinden itibaren faiz başlatılmasını talep etmiş ise de sebepsiz zenginleşme hükümlüre gereğince davalının ancak ihtarname ile temerrüde düşeceği, davadan önce davalının temürrüde düşürülmediği hususu da dikkate alınarak 10.000,00TL’nin dava tarihinden itibaren geri kalan kısmın ise ıslah tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, Davacının davasının kabulü ile; 901.740,00TL’nin (bu miktarın 10.000,00TL’sine dava tarihi olan 05/04/2018 kalan kısmına ise ıslah tarihi olan 02/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek) avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemenin, davanın kabulü ile 901.740,00-TL’nin davalıdan alınarak müvekkili firmaya ödenmesine hükmettiğini, ancak kabul edilen kısmın 10.000.,00 TL’sine dava tarihi olan 05.04.2018 tarihinden, 891.7040,00 TL’sine ise ıslah tarihi olan 02.01.2019 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verildiği ve davalının davadan önce temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle, sözleşme tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesi talebini reddettiğini, faiz başlangıç tarihi kısmına ilişkin yerel mahkeme kararı hukuka aykırı olup, kararın bu yönüyle düzeltilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararında kabul edilen bedele sözleşme tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesi gerekmekte olduğunu, Yerel mahkeme, “sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davalının ancak ihtarname ile temerrüde düşeceği, davadan öncede davalının temerrüde düşürülmediği” gerekçesiyle sözleşme tarihinden itibaren ticari faiz uygulanması talebimizi reddettiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesinde, “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, ticari borçlarda faizin başlangıç tarihinin taraflarca sözleşmede kararlaştırması konusunda bir engel bulunmadığını, Müvekkili firma ile davalı arasında akdedilen 12.09.2012 tarihli Ana Sözleşmenin 9. Maddesinde “sözleşmenin feshi ve fesih tazminatı” düzenlendiğini, buna göre sözleşmenin feshedilmesi ve fiilen devam edilmemesi halinde davalıya ödenen 1.4 Milyon TL nakit promosyon bedeli, fesih tarihine kadarki alıcının alımları dikkate alınarak kıstelyevm hesabına göre belirlenecek bakiye promosyon tutarının sözleşme başlangıcından itibaren işleyecek faizi ile birlikte iade edileceğinin belirtildiğini, Sözleşmede faiz başlangıç tarihi açıkça belirtildiği ve faizin sözleşme başlangıç tarihinden itibaren işleyeceği kararlaştırıldığını, taraflar serbest iradeleriyle faizin işlemeye başlayacağı tarihi kararlaştırdıklarını, sözleşme hukukuna hakim olan ilkelerden olan Sözleşmeye Bağlılık İlkesi gereği de faizin sözleşmede kararlaştırılan tarihten itibaren işlemesine karar verilmesi gerektiğini, sözleşmede kararlaştırılan husus emredici hukuk kurallarına aykırı olmadığını, hakkaniyete de uygun olduğunu, zira davalı belli taahhütler verdiği, bunun karşılığında müvekkili de kendisine mali promosyon sağladığını, davalı bu süre zarfında bu paradan yararlanmış buna karşılık müvekkilinin, bu süre zarfında bu paradan mahrum kaldığını, paradan mahrum kaldığı süre için faiz istemesi sözleşmeye uygunluk yanında hakkaniyete de uygun olduğunu, zira burada davalının aldığı parayı yıllarca kullanması ve yararlanması söz konusu olduğunu, paranın iade edilmesi durumu ortaya çıkarsa faiziyle birlikte iadesi gerektiği hükmü bu nedenle sözleşmeye konulduğunu, Tarafların serbest iradeleriyle belirleyebileceği bir alana ilişkin olarak sözleşmeye böyle bir hüküm konulduğunu, Kanun maddesinin açık lafzına ve sözleşmede açık bir düzenlemenin bulunmasına rağmen faiz başlangıç tarihinin sözleşmede belirtilen tarihin esas alınması yerine dava ve ıslah tarihinin esas alınması hatalı olduğunu, bu yönüyle karara itiraz ettiklerini, Mahkeme, gerekçeli kararında davalının temerrüde düşürülmediğinden söz ettiğini, davalının ayrı bir ihtarname ile temerrüde düşürülmesine gerek olmadığını, yukarıda izah edildiği üzere faiz başlangıç tarihi sözleşme ile belirlendiğini, ancak bir an için temerrüde düşürülmesi gerektiği düşünülse bile müvekkili bu bedelin ödenmesi için Zeytinburnu … Noterliğinden 20.02.2018 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile davalı şirkete ihtarname gönderdiğini, ihtarnamenin dosyaya sunulduğunu, yani davalı temerrüde de düşürüldüğünü, temerrüde düşürülme şartı aranıyorsa 21.02.2018 tarihinde tebliğ edilen bu ihtarname ile temerrüdün oluştuğu kabul edilerek bu tarihin faiz başlangıç tarihi olarak belirlenmesi gerektiğini, yani mahkeme bu yönüyle de hatalı karar verdiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının faiz başlangıç tarihinin 10.000.,00 TL’sine dava tarihi olan 05.04.2019 tarihinden, 891.7040,00 TL’sine ise ıslah tarihi olan 02.01.2019 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine ilişkin kısmının kaldırılmasına talep doğrultusunda sözleşmede de belirtildiği gibi faiz başlangıcının sözleşme başlangıç tarihi olarak belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında yapılan sözleşmenin feshi nedeniyle davalıya ödenen bağlılık primi/promosyon tutarının ana sözleşme tarihi olan 12/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.Mahkemece, davacının davasının kabulü ile ; 901.740,00TL’nin (bu miktarın 10.000,00TL’sine dava tarihi olan 05/04/2018 kalan kısmına ise ıslah tarihi olan 02/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek) avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin faiz başlangıcına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Davacı ile davalı arasında 12/09/2012 tarihinde … ürünlerinin satışı ile ilgili sözleşme ile 04/04/2014 tarihinde ve 03/02/2016 tarihlerinde ise ek sözleşme imzalandığı tesbit edilmiştir. Somut olayda, davacı tarafından davalı muhataba 27/07/2017 tarihinde gönderilen ihtarname ile alım taahhütlerine uyması ve cari borcunu ödemesi hususunda davalının uyarıldığı, yine Bakırköy …Noterliğinden 17/01/2018 tarihinde gönderilen ihtarname ile de alım taahhütlerine uyması konusunda uyarının yapıldığı, son olarak Zeytinburnu …Noterliğince gönderilen 20/02/2018 tarihli ihtarname ile alım taahhüdüne uyması ve borcunu ödemesi için 7 günlük süre verildiği, uyulmaması halinde sözleşmenin fesih edilmiş sayılacağının ihbar ve ihtar edildiği ve verilen süre içerisinde davalının ihtarda belirtilen yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine davacı tarafından sözleşmenin feshedildiği ve davacı tarafından ana sözleşmenin 9 maddesi uyarınca hesaplanacak bakiye promosyon tutarının ana sözleşme tarihi olan 12/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte iadesi talep edilmiştir. Davacı ile davalı arasında 12/09/2012 tarihinde imzalanan … ürünlerinin satışı ile ilgili sözleşmenin 9.cu maddesinde; alıcının üstlendiği yükümlülükleri haklı nedene dayanmaksızın kısmen veya hiç yerine getirmemesi halinde satıcının 7 günlük uygun mehil müddeti içeren noter ihtarnamesi göndereceği bu süre içerisinde aykırılığın giderilmemesi halinde sözleşmenin fesih edileceği, sözleşmenin bu şekilde satıcı tarafından veya alıcı tarafından haklı bir nedene dayanmaksızın süresinden önce fesih edilmesi ve sözleşmeye fiilen devam edilmemesi halinde promosyon bedelinin satıcıya fatura edilmiş olsa dahi satıcı 1.400.000,00TL nakit promosyonun fesih tarihine kadar alıcıya hizmet bedeli faturası karışılığı verilmiş olan kısımdan sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre içinde gerçekleşen alım miktarı dikkate alınarak kıstelyevm hesabı ile hesaplanan tutar düşüldükten sonra bakiye promosyon tutarının sözleşme başlangıcından fesih tarihine kadar geçen sürede bu tutara ilişkin yasal faizlerin alıcıdan talep edilebileceği hususunun düzenlendiği tesbit edilmiştir. 6102 Sayılı TTK. Nın 10. Maddesinde; ” (1) Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar,” hükmü düzenlenmiştir. Kanuna, ahlaka ve emredici hukuka aykırı olmayan sözleşme hükümleri tarafları bağlayıcıdır. Bu bağlamda somut olayda sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir. Dava, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değil, sözleşmeye aykırılık iddiasıyla feshe dayalı açılan alacak istemine ilişkindir. Bu durumda mahkemece taraflar arasında 12/09/2012 tarihinde imzalanan ana sözleşmenin 9/1 madde hükmü uyarınca davacının sözleşme tarihinden itibaren işlemiş faiz talep edebileceği gözetilerek kabul edilen alacağa ana sözleşmenin imzalandığı 12/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönelik karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde faize hükmedilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin faiz başlangıcına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce faiz başlangıç tarihinin 12/09/2012 olarak yeniden karar verilmesi, gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/06/2019 tarih ve 2018/307 Esas 2019/584 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davacının davasının KABULÜ ile; 901.740,00TL’nin 12/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 61.597,86TL harçtan, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan (170,78.TL peşin harç + 35,90.TL başvurma harcı + 15.228,69.TL ıslah harcı toplamı=) 15.435,37.TL harcın mahsubu ile bakiye 46,162,49.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan (170,78.TL peşin harç + 35,90.TL başvurma harcı + 15.228,69.TL ıslah harcı toplamı=) 15.435,37.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen 750,00.TL bilirkişi ücreti 128,00.TL tebligat, tezkere ve 41,10.TL ilk masraf toplamı 919,00.TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 62.137,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 32,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş/ dönüş ücreti olmak üzere; toplam 153,80.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.