Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2012 E. 2019/1545 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2012 Esas
KARAR NO : 2019/1545 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/389 Esas
TARİH: 31/05/2019
DAVA: Elatmanın Önlenmesi – İhtiyati Tedbir Talebi Hk.
KARAR TARİHİ: 06/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen tensip ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalıların müvekkili …’in müşteri datasını kopyalamak ve yeni açtıkları işyerinde kullanmak suretiyle haksız rekabet oluşturduklarını, davalıların işbu müdahalelerinin men’ine, davanın kabulüne ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 31/05/2018 tarih 2019/389 Esas sayılı tensip ara kararı 7 nolu bendinde; “Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir.Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi)Somut olayda davacı vekili; alacağın semeresiz kalmaması için davalı adına kayıtlı mallar üzerine müvekkilinin alacağını karşılayacak kadar olan kısmına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş ise de; ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla…” gerekçesi ile; İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;Müvekkilinin halen devam eden haksız el atmanın önlenmesi amacıyla ihtiyat-i tedbir talepli olarak dava açıldığı, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddedildiğini,Davalılardan …’nun haşere ilaçlama üzerinde çalışan müvekkili yanında müşteri hizmetleri departmanında uzun süre çalıştığı ve işin niteliğine, işleyişine ve işten bağımsız olarak da işyerinin işleyişine, iş yeri ile ilgili sırlara ve müşterilerin kişisel bilgilerine de vakıf olduğunu, Daha sonra kendince bir sebep yaratarak işten ayrıldığı ve yine evvelce kısa bir süre yine müvekkili yanında çalışmış olan …’la müvekkilinin iş yerinin aynı sokağında ve aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir iş yeri açtığını, bunun haksız rekabet teşkil ettiğini, Davalı …’nun iş yerinden ayrılırken müvekkili müşteri portföyünü de içeren datayı kopyaladığı ve aynı iş alanında ve aynı sokakta faaliyet gösteren bu yeni iş yerinde de (… İlaçlama) bu datayı kullanmaya başladıklarını, Haşere İlaçlama işinin sezonu geldiğinde müvekkili iş yerinde beklenen hareketlenmeler olmayınca durumdan şüphelenildiği ve bundan bağımsız olarak davalı …’nun müvekkili müşterilerini arayarak ve daha düşük teklifler vererek müvekkilinin iş yaptığı müşterileri kendisinden kopardığını, Davalıların müvekkilince evvelden iş randevusu oluşturulmuş müşterileri, randevu tarihinden önce arayarak planlamalarda değişiklik olduğunu planlanandan 1-2 gün önce gelineceğini bildirdiği ve yeni kurdukları firma ile bu hizmetleri gerçekleştirdiklerini, Davalıların açıkça müvekkilinin yıllardır çalışarak oluşturduğu müşteri portföyünü adeta 1 günde ele geçirdiklerini, işbu durumdan, randevu oluşturulmuş müşteriler randevu teyidi için arandığında ” sizin firmadan zaten dün bana gelindi ” cevabıyla haberdar olunduğu, Durumla ilgili araştırmalar sonucunda müvekkili firma müşteri portföyünde yer alan müşterilere davalılarca kesilmiş fatura/makbuz örneklerine ulaşıldığı, İzah edilen sebeplerle ihtiyat-i tedbir kararının verilmediği her geçen gün müvekkilinin hesaplanamaz zararı oluşmakta ve katlanarak artmakta olduğunu, üstelik bu zararın ne kadar olduğunun şu aşamada tespit dahi edilemediğini, Mahkemeye müvekkilinin müşterisine kestiği fatura örneklerini ve akabinde bu müşterilere periyodik ilaçlama zamanına yakın zamanda davalılar firmasınca kesilen faturaları sunduklarını, bunlar zaten davalılar müvekkili müşteri portföyünü kullandıkları ve davalıların müvekkili müşterilerinin ilaçlama zamanını takip ettiğini de göstermekte olduğunu, Müvekkilinin prestijinin iş bu durumdan ötürü ciddi derece zedelendiği, müşterilere davalılar tarafından hizmet verilirken, davalılar kendilerini sanki müvekkilinin firmasından plan değişikliği sebebiyle planlanandan 1-2 gün önce geliyorlarmış gibi gösterdikleri, dolayısıyla davalılar hem müvekkili portföyünü kullandıkları hem de kendilerini müvekkilinin firması gibi gösterdiklerini, Davalılarla yapılan görüşmelerde her ne kadar bu durumu inkar etseler de müvekkili müşterilerinin ilaçlama zamanına yakın zamanda ilaçlama için aramaları bu datayı kopyaladıklarının açık göstergesi olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin tensip ara kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/389 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep haksız rekabetin önlenmesi davasında ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Mahkemece, ayrı gerekçeli bir karar yazılmamış, tensip zaptının 7. maddesinde gerekçesi açıklanarak ihtiyati tedbir talebi reddedilmiştir.Mahkeme tensip zaptının 7. nolu ara kararında ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekçesinde her ne kadar davacının “alacağın semeresiz kalmaması için davalı adına kayıtlı mallar üzerine müvekkilinin alacağını karşılayacak kadar kısmına ihtiyati tedbir konulması talep ettiğinden” bahsedilmiş ise de, dava dilekçesinde davacının bu şekilde bir ihtiyati tedbir talebi bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde davacı vekili ihtiyati tedbir talep etmiş, ancak tedbir türü hakkında bir açıklamada bulunmamıştır.Haksız rekabet TTK 54 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, 61. maddede “(1) Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir” hükmü getirilmiştir.Genel olarak ihtiyati tedbir HMK’nın 389 vd maddelerinde düzenlenmiştir.HMK’nın 390/3 maddesine göre “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. “Davacı, haksız rekabetin önlenmesi talepli olarak dava açmış, dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talep etmiş ise de, uygulanmasını istediği ihtiyati tedbir türünü belirtmediği gibi, talep yargılamayı gerektirmekte olup, dosyaya sunulan belgeler yaklaşık ispata yeterli değildir.Bu nedenle, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair mahkeme kararı esas itibarıyla usul ve yasaya uygun olduğundan istinaf talebinin esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/11/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.