Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2006 E. 2019/1839 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2006 Esas
KARAR NO : 2019/1839 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 18/06/2019
DOSYA NUMARASI: 2014/255 Esas – 2019/574 Karar
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin … Güneşli Şubesi nezdindeki hesabından alınma 24/04/2014 keşide tarihli ve üzerinde tahrifat yapılmadan önce 2.215-TL olan tahriatla birlikte 12.215-TL meblağlı çeki müvekkiline ciro eden … şirketinden aralarındaki ticari ilişki nedeniyle almış bulunduğunu, müvekkilinin aracında meydana gelen hırsızlık olayı sonucu diğer bazı çeklerle birlikte rızası hilafına elinden çıktığını, İstanbul 34. ATM’nin 2014/105 esas sayılı dosyasında ödeme yasağı talepli olarak çek iptali davasının açıldığını ileri sürerek, keşideci ….San ve Tic. Ltd. Şti’nin … Güneşli Şubesi nezdindeki hesabından alınma 24/04/2004 keşide tarihli ve tahrifattan önce 2.215-TL olan ancak tahrifatla birlikte 12.215-TL meblağlı çekin davalıdan alınarak tarafına verilmesine, yukarıda adresleri yazılı olan ilgililere davanın ihbar edilmesine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 18/06/2019 tarih ve 2014/255 Esas – 2019/574 Karar sayılı kararında;”…7101 sayılı kanun madde 61 uyarınca 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.“Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır.Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır. Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken diğer bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır. Hemen belirtilmelidir ki, dava, dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (veya hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır. Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp tamamlandıktan sonra yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez. Buna karşın, bir usul işlemine başlanmamış veya başlanmış olup da henüz tamamlanmamış ise yeni usul hükmü (veya kanunu) hemen yürürlüğe gireceğinden etkilenir. Çünkü, usule ilişkin kanunlar -tersine bir kural benimsenmediği takdirde- genel olarak hemen etkili olup uygulanırlar. O halde somut olayda, dava değeri nazara alındığında dava basit yargılama usulüne tabidir. HMK 320/4 “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” şeklinde olduğundan, davacı tarafından açılan davanın 30/07/2015 tarihli yenilmeden sonra 29/04/2019 tarihinde takipsiz bırakıldığı…”gerekçesi ile;HMK’nın 150. Ve 320/4 maddeleri uyarınca davanın ikinci kez müracaata bırakıldığı anlaşılmakla AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının Usul Hukuku ile birlikte hakkaniyet ilkesi, adil ve makul sürede yargılanma hakkı çerçevesinde kabul etmenin mümkün olmadığını, Gerekçeli kararındaki numaraların sehven yanlış yazıldığı düşünülen ilgili düzenleme; ”TTK md.4/2 (Değişik: 28/2/2018-7101/61 md.) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.[4]” şeklinde olduğunu,Yazılı usulde dosyanın düşmesi durumunda üç kez yenileme hakkının bulunduğunu, ancak yeni düzenleme ile basit yargılama usulü gereği yenileme hakkının bir defaya mahsus olduğunun belirtildiğini,Hırsızlık sebebiyle davacıdan çıkan 2.215 TL bedelli çekin iptali için dava açıldığında, çek üzerinde tahrifatın açıkça görüleceği şekilde 12.215 TL olarak mahkeme dosyasına sunulduğunu, yargılamanın ilerleyen aşamalarında toplanan bilirkişi ve adli tıp başkanlığı fizik ihtisas dairesi raporları da çek üzerinde açık bir tahrifat olduğunun belirtildiğini, ancak davalının kötü niyetli şekilde alacağını başka faktoring şirketlerine temlik etmesi nedeniyle, davanın beş senedir devam ettiğini, işbu davada basit yargılama usulünün amacı olan hızlı ve basitleştirilmiş şekilde yargılama yapılabilmesi davalının sürekli temlik ile değişmesi nedeniyle mümkün görünmediğini, yeni düzenleme ile yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmasının gerektiğini, davanın yenilenmesi hakkının daha önce bir kez kullanıldığını, usule ilişkin yeni düzenlemeden sonra bu hakkın ikinci kez kullanılmasının aykırılık teşkil edeceği nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hem usul ekonomisi hem de hakkaniyet ilkelerine ters düştüğünü,Usul hukukundaki değişiklikler nedeniyle, davanın açılmamış sayılması ile hak kaybına uğranmasına ilişkin verilen Yargıtay 3. HD’nin emsal kararlarının bulunduğunu, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/18038 E. , 2013/17017 K. – Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/16702 E. , 2014/992 K – Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/22288 E. , 2015/4150 K. )İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, çek istirdadı davasıdır.Mahkemece, HMK’nın 150. Ve 320/4 maddeleri uyarınca davanın ikinci kez müracaata bırakıldığı gerekçesiyle açılmamış sayılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Uyuşmazlık, 15/3/2018 tarih ve 30361 S.R.G. de yayımlanan 28/2/2018 tarih ve 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile değiştirilen 6102 Sayılı TTK.nın 4 maddenin ikinci fıkrası gereği 100.000 TL.nin altındaki davalarda basit yargılama usulünün uygulandığı Asliye Ticaret Mahkemelerinde; kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış ve bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan davalarda, dosyanın bir kez daha takipsiz bırakılması halinde 6100 sayılı HMK’un 150. maddesinin mi yoksa 6100 sayılı HMK’nın 320. maddesinin 4. bendinin mi uygulanacağı ve mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasındadır. 6100 Sayılı HMK ile ,HUMK’da dört farklı şekilde düzenlenen yargılama usulü ikiye indirilmiştir. Bu çerçevede asıl yargılama usulü olarak yazılı yargılama usulü, bunun dışındaki hallerde ise basit yargılama usulü kabul edilmiştir.15/3/2018 tarih ve 30361 S.R.G. de yayımlanan 28/2/2018 tarih ve 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile değiştirilen 6102 Sayılı TTK.nın 4 maddenin ikinci fıkrası metni ile;”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır,” hükmü getirilmiştir.Yazılı yargılama usulünde, davanın açılma tarihi HMK 118 maddeye göre dilekçenin kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. Somut davada, dava tarihi 14/08/2014 olup dava değeri 12.250,00 TL.’dir.Dava tarihinde dava yazılı yargılama usulüne tabi olup 15/3/2018 tarih ve 30361 S.R.G. de yayımlanan 28/2/2018 tarih ve 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile değiştirilen 6102 Sayılı TTK.nın 4 maddenin ikinci fıkrasındaki değişiklikle dava değeri yüz bin Türk Lirasının altında olduğundan ve usul hükümleri derhal yürürlüğe girdiğinden bu değişiklikten sonra dava yazılı yargılama usulü yerine basit yargılama usulüne tabi olduğu, 14/08/2014 tarihinde açılan ve 06/07/2015 tarihinde HMK’nın 150’uncu maddesi uyarınca bir kez, 29/04/2019 tarihinde bir kez daha olmak üzere işlemden kaldırılmasına karar verilen davada, 6100 sayılı HMK’nın 320/4’üncü maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Uyuşmazlığın çözümü için davanın açılmamış sayılmasına ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesi gerekir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı6100 sayılı HMK 150/6 fıkrada;” İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır,” hükmünü içermektedir.Bunun yanı sıra 6100 sayılı HMK’nın 320/4’üncü maddesi; “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır,” şeklinde düzenlenmiştir.Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır. Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken diğer bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır.Hemen belirtilmelidir ki, dava, dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (veya hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır. Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez.6100 sayılı HMK’nun konuya ilişkin, “Zaman bakımından uygulanma” başlığını taşıyan 448. maddesi ile;“(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.Anılan madde uyarınca HMK nın yazılı yargılama usulünün uygulandığı zamanda açılan dava, hiç işlemden kaldırılmamış dolayısıyla bir işlem yapılmamış ve 6100 sayılı HMK.nın basit yargılama usulünün uygulandığı zamanda işlemden kaldırılmışsa bu takdirde, tamamlanmış bir işlem bulunmadığından ve usul hükümlerinin hemen uygulanması gerektiğinden hareketle HMK hükümlerinin uygulanması gerektiğinde duraksamamak gerekir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 15.05.2013 gün ve 2012/17-1629 E., 2013/700 K. sayılı kararı).Buna karşılık somut olayda olduğu gibi, 6100 sayılı HMK’nın 150 maddesinin uygulandığı dönemde davanın bir kez işlemden kaldırılıp yenilenmesinden sonra, 6100 sayılı HMK 320 maddesinin uygulandığı zamanda da işlemden kaldırılması halinde, önceki yasa zamanında yapılmış işlem gözetilerek 6100 sayılı HMK 320/4 madde uygulanarak bir sonuca ulaşılması usule uygun olmayacağı gibi, varılacak sonuç hukuki güvenlik hakkına da aykırı olacaktır; nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 29.05.2013 gün ve 2012/21-1698 Esas, 2013/779 Karar; 12.03.2014 gün ve 2013/6-497 Esas, 2014/268 Karar; 25.02.2015 gün ve 2013/3-1324 Esas, 2015/877 Karar, HGK.’nun 2014/279 Esas, 2015/1653 Karar sayılı kararlarında da aynı sonuca varılmıştır.Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında 6100 sayılı HMK’nın 150’inci maddesinin yürürlükte olduğu 14/08/2014 tarihinde açılan ve 06/07/2015 tarihinde HMK’nın 150’inci maddesi uyarınca bir kez ve dava değeri 100.000,00 TL.nin altında olduğu için basit usulün uygulandığı 29/04/2019 tarihinde bir kez olmak üzere işlemden kaldırılmasına karar verilen davada, HMK’nın 320 maddesi değil HMK.nın 150 madde hükümleri uygulanması gerektiği ve dolayısıyla önceki yasa zamanında yapılmış işlem gözetilerek 6100 sayılı HMK 320/4 madde uygulanarak bir sonuca ulaşılması usule uygun olmayacağı gibi, varılacak sonuç hukuki güvenlik hakkına da aykırı olacak olup HMK’nın 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilmesi için davanın üç kez takipsiz bırakılması aranacak olup somut davada dava 2 kez takipsiz bırakıldığı ve HMK 150/6 madde gereği açılmamış sayılma şartları oluşmadığından, mahkeme kararı yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-a.5 maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılarak yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/06/2019 tarih ve 2014/255 Esas – 2019/574 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş gideri olmak üzere toplam: 153,80.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/12/2019 tarihinde HMK 353/1-a5. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.