Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1979 E. 2019/1445 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1979 Esas
KARAR NO : 2019/1445 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 09/07/2019
DOSYA NUMARASI : 2019/187 Esas ( Derdest Dava Dosyası)
DAVA :Tespit
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şahsın davalı şirketteki paylarını kaçırma ihtimali söz konusu olduğundan HMK madde 389 vd. uyarınca, davalı şahsın davalı şirketteki paylarının devrinin tedbiren yargılama sonuna kadar durdurulmasını, devrin tedbiren yargılama sonuna kadar durdurulması gerektiğini ileri sürerek, HMK 392/1 uyarınca teminatsız olarak tedbiren önlenmesini, müvekkilinin davalı şirtketteki gerçek pay adedinin tespit edilerek davalı şirket pay defterindeki kayıtların düzeltilmesi ve davalı şahıs uhdesinde bulunan müvekkiline ait payların iptal edilerek ve kayıtların düzeltilerek müvekkili adına kayıt edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, ihtiyati tedbir kararının verilmesi durumunda pay sahibi davalı … dışında davalı … şirketinin zarara uğrayacağını, bahsedilen payların geçici ilmühaber şeklinde basılı olarak …Bankası A.Ş’ nde rehinli olduğunu, bu bankanın onayı ve kabulü dışında devrinin de mümkün olmadığını, bu nedenle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddinin gerektiğini savunarak, ihtiyati tedbir talebinin reddine, hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri de dolduğundan, iddiaların ve davanın usul ve esas yönünden reddine, masraf ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 09/07/2019 tarih 2019/187 Esas sayılı ara kararında;”…Tüm deliller toplanıp tarafların defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi sonucu oluşacak duruma göre belirlenebileceğinden bu aşamada yaklaşık da olsa bir kanaat oluşmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verme gereği doğmuştur…”gerekçesi ile;İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İhtiyati tedbir talebinin reddi halinde müvekkilinin davalı şirkette mevcut hisseleri ile oy haklarının tehlike altına girebileceğini ve müvekkilinin davalı şirkette sahip olduğu hakların tehlike altına girebileceğini, müvekkilinin bundan sonraki süreçte söz konusu haklarını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını veya söz konusu hususun tamamen imkansız hale gelebileceğinin açıkça ortada olduğunu, Müvekkilinin hisselerinde 1997 yılından itibaren sistematik bir şekilde azalmaların meydana geldiğini ve müvekkilinin davalı şirkette mevcut paylarına defalarca usulüne aykırı şekilde müdahalede bulunulduğunu, Müvekkilin hisselerinde ne gibi bir sebeple Hazirun Cetvelindeki değişimlerin oluştuğunun belli olmadığını,Davanın ikame edildiği tarihten sonraki süreçte de müvekkilinin davalı şirketteki hisselerinin risk altında olduğunu ve müvekkilinin davalı tarafça zarara uğratabileceğinin en somut örneği olduğunu, Müvekkilinin hisselerinde herhangi bir devir, yahut bu hususta alınan bir yönetim kurulu kararı olmaksızın zaman içinde düzenli bir şekilde azalışın meydana geldiğini, davalı tarafın ise hisselerinin bu süreçte %10′ luk orandan, davalının … bünyesinde olan … Dökümdeki hisselerinin de göz önüne alındığında %70′ e varan oranlara çıktığını, söz konusu hususun hayatın olağan akışına tamamen aykırı olduğunu, Müvekkilinin paylarının devri için yazılı bir sözleşmenin mevcut olması ve sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmasının gerektiğini, ancak müvekkilinin bu yönde bir iradesinin mevcut olmadığını ve ortada bir sözleşmenin de mevcut bulunmadığını,Davalılardan … tarafından davalı şirket pay defterine yapılan müdahaleler, davacının iddialarının aksini ispat eder herhangi bir husus da davalı tarafça mahkeme dosyasına ibraz edilmediğinden sübuta erdiğini,Dava ikame edildiği süre boyunca davalı şirket hisseleri üzerinde ihtiyati tedbir işleminin tatbik edilmesinin zaruri olduğunu, Müvekkilinin bahis konusu şirkette azlık pay sahibi olduğunu, davalı şirketin tamamıyla davalılardan hakim hissedar …’nin tahakkümü altında yönetildiğini, 25/04/2019 tarihinde davalının davalı şirkette sahip olduğu yetkilerinin TTK . 395 ve 396. uyarınca genişletildiğini,Şirket sözleşmesinin ” Amaç ve Konu” başlıklı 3. maddesi değiştirildiğini ve şirket esas sözleşmesine 6362 s. Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca ” Halka Arz İşlemleri Yapma” ibaresi eklenmesine kararının verildiğini, bu hususa yönelik tutanak karar no: 7 de muhafet şerhinin bulunduğunu, HMK 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesinin söz konusu ise uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararının verilebildiğini,İhityati tedbir geçici bir hukuki korumanın olduğunu, bu hususta bilirkişi incelemesinin yapılana kadar beklenmesi mevcut durumda meydana gelebileceği değilim nedeni ile hakkın elde edilmesi zorlaşabileceğini veya tamamen imkansız hale gelebileceğini, bu durumun HMK m. 389 hükmü ile öngörülmüş ihtiyati tedbir şartlarına tamamen aykırı olduğunun izahten vareste olduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi ara kararının iptaline, davalı şahsa ait davalı şirket patlarının devri ve sair surette tasarruf edilmesinin HMK m.392/1 uyarınca teminatsız olarak tedbiren önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, ihtiyati tedbir talepli davacının davalı şirketteki gerçek payının tespit edilerek, pay defterindeki kayıtların düzeltilmesi davasıdır.Mahkemece, tüm deliller toplanıp tarafların defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi sonucu oluşacak duruma göre belirlenebileceğinden bu aşamada yaklaşık da olsa bir kanaat oluşmadığından, İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 389/(1). maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 Sayılı HMK’nın 390. Maddesine göre de: Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilebilir. Kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. İhtiyati tedbir talep eden taraf, tedbire esas olan hakkını, ihtiyati tedbir sebep veya sebeplerini keza davanın esası yönünden de haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekir. (HMK m.390/3) Yani ispatı gereken hususların tam olarak olmasa da kuvvetle muhtemel gösterilmesi gerekmektedir. Davacının iddialarının özü, davalı …’nin davalı şirketteki paylarını kaçırma ihtimali söz konusu olduğundan HMK madde 389 vd. uyarınca, davalı şahısın davalı şirketteki paylarının devrinin tedbiren yargılama sonuna kadar durdurulmasını talep ettiği, davacı iddialarının ancak yapılacak yargılama sırasında toplanacak delillerle ortaya çıkacağı, dosyaya sunulan belgelerin HMK 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat yükümlülüğünü karşılamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/10/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.