Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1962 E. 2021/1274 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1962 Esas
KARAR NO: 2021/1274 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/332 Esas – 2019/643 Karar
TARİH: 25/03/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin davalı şirkete hem ticari emtia verdiğini, hem de … hattının kontör/TL yükleme yetkisi verdiğini; bu ticari ilişki sonunda cari hesapta alacaklı olduğunu, davalıya 6 adet fatura düzenlediklerini ve gönderdiklerini ancak davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, şirketler arasında 2010 ile 2014 arasında ticari bir ilişki yaşandığını, çok kapsamlı bir ilişki bulunduğunu ancak bu ilişkinin sonunda davacı şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığını, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde bunun ortaya çıkacağını, kanaatlerine göre davacının düzgün kayıt tutmadığından dolayı kendilerini alacaklı zannettiklerini, bu nedenle davanın reddi ile davacıdan %20 kötü niyetli takip tazminatı tahsiline karar verilmesini savunmuş ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/03/2019 tarih 2016/332 Esas – 2019/643 Karar sayılı kararında; ” Taraflar arasında bir süre devam eden ve çok yönlü olan akdi ilişki ihtilafsız olup; taraflar arasındaki ihtilafın, takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise, bunun miktarının ne olduğu hususunda toplandığı belirlenmiştir. Bu ihtilafa karşı, çözümün tarafların ticari defter ve kayıtlarında olduğu kabul edilerek mahkememizce her iki tarafında ticari defter ve kayıtlarının uzman mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmesine karar verilmiş olup; inceleme gününde her iki tarafda ticari defter ve kayıtlarını mahkememize ibraz etmiştir. Uzman bilirkişiden rapor ve 2 adet ek rapor alınmış olup; alınan bu rapor ve ek raporların değerlendirilmesinde, davacı tarafın kayıtlarına göre, taraf şirketler arasında 2012’den itibaren devam eden bir ticari ilişki bulunduğu; davacının 2013 yılından 2014 yılına devreden alacağının 268.185,86 TL olduğu, 2014 yılı içinde davalı şirkete 1.821.046,42 TL tutarında fatura kesildiği, böylelikle 2014 yılına devreden miktarla birlikte alacağın 2.089.281,98 TL olduğu; davacının kendi kayıtlarına göre davalının 1.783.805,43 TL ödemesinin bulunduğu, ödeme mahsup edildiğinde davacı kayıtlarına göre davacı alacağının 305.426,55 TL olduğu, zaten takibinde bu miktar üzerinden başlatıldığı; davalı kayıtlarında ise, davacı şirketle 2012 yılından itibaren bir ticari ilişkinin bulunduğu, 2013 yılından 2014 yılına devreden 55.407,59 TL davalının alacaklı olduğu; davalının 2014 yılında davacı şirkete 290.294,24 TL ödeme daha yaptığı ancak 2014 yılında 538.702,12 TL tutarında ( 21 adet fatura ile ) mal aldığı; bu durumda davalı kayıtlarına göre de takip tarihi itibariyle davalının davacıya 193.000,29 TL bakiye borcunun bulunduğu hususunun kayıtlı olduğu; Her iki tarafın kayıtları arasındaki farkın 112.426,26 TL olduğu, davalının lehine olan kendi kayıtlarına göre de davacıya 193.000,29 TL borçlu olduğu ancak davalının kayıtlarında yer alan 2013 yılından devre ilişkin 55.407,59 TL’lik alacağın nereden kaynaklandığının tespit edilemediği, davalı kayıtlarına göre bu alacağın ispat edilemediği, zira o tarihe kadar aldığı mallara ilişkin faturalara dair bu miktar fazla ödemenin yapıldığına dair bir ödeme belgesinin kayıtlarında yer almadığı bilirkişi raporları ile tespit edilmiştir. Mahkememizce kök raporla tespit edilen bu durum karşısında davalıya 2012 ve 2013 yıllarında yapmış bulunduğu faturaya ilişkin mal teslimleri karşılığı tüm ödeme belgelerini tek tek ibraz etmesi için süre verilmiş; davalı vekili ödeme belgelerini ibraz etmiş; bunun üzerine birinci ve ikinci ek rapor alınmış ancak; davalı kayıtlarında yer alan 55.407,59 TL’lik ödeme davalı tarafça ispat edilememiş; belgelendirilememiş; davacı itirazlarıda rapor ve ek raporda incelenmiş, mahkememizce de kabule şayan bulunan ek raporlarla davacınında daha fazla alacağını ispat edemediği tespit edilmiş; davacının yemin deliline dayanmış olduğu, davalının dayanmamış bulunduğu nazara alınarak davacıya davalı kayıtlarında yer alan miktarın üzerinde borçlu olmadığına dair davalıya yemin teklif edip etmeyeceği hatırlatılmış; yemin teklif edilmeyeceği belirtildikten sonra 193.000,29 TL davalı kayıtlarına göre davacı alacağı + 55.407,59 TL’de davalı kayıtlarına göre davacıya yapıldığı bildirilen ancak ispat edilemeyen ödeme miktarı toplamı 248.407,88 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş; Takip konusu alacağın faturaya dayalı alacak olduğu, bu nedenle alacağın likit olduğu, likit alacakta inkar tazminatı talep edilebileceği nazara alınarak; hükme konu miktar üzerinden davacı lehine inkar tazminatına hükmedilmiş; davalı tarafında kötü niyetli takip tazminatı talebinin bulunduğu ancak kötü niyetli takip tazminatına hükmedebilmek için davacının takibe koyduğu alacağın mizansen niteliğinde bir alacak olması, davacının kendi kayıtlarına göre takip başlattığı, taraflar arasındaki cari hesaba dayalı 3 yıl kadar süren bir ilişkinin bulunduğu, davacınında en azından bir miktar alacaklı olduğu nazara alınarak; reddedilen kısım yönünden davacının haksız olduğu ancak kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği dikkate alınmak suretiyle davalı tarafın kötü niyetli takip tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur. …” gerekçesi ile, DAVANIN KISMEN KABULÜNE; Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline; Takibin 248.407,88 TL üzerinden ve bu miktara takip talebinde istenen faiz cins ve oranında faiz uygulanmak suretiyle devam edilmesine, Fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine, 248.407,88 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, Reddedilen kısım yönünden davalının talep ettiği kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında gerek cep telefonu aksesuar vb cihaz satışlarına yönelik gerek ise kontör satışlarına yönelik uzun yıllar cari hesap ilişkisi yaşandığını müvekkili şirket tarafından davalı şirkete hem cihaz satışına hem de kontör satışına ilişkin faturalar düzenlendiğini, davalı şirketin müvekkili şirkete cari hesapta görünen 305.426,55 TL alacağı için icra takibi başlatıldığını, yerel mahkeme tarafından kurulan kararın eksik inceleme neticesinde verildiğini, müvekkilinin haklı alacağına kavuşması yönünden hatalı nitelikte olduğunu, Dosya kapsamında yapılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı ve davalı şirket defterlerinin incelendiğini ve davalı şirket defterlerinde görülen kayda göre rapor tanzim edildiğini, müvekkili şirket tarafından da dosyaya sunulan detaylı cari hesap ekstreleri cd dökümleri faturaların dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin de müvekkili tarafından davalı tarafa cari hesap ilişkisi çerçevesinde dosyada mübrez cari hesap listesinde de görüleceği üzere; 305.426,55- TL bakiye borcu kaldığını ve bu borcun ödenmemesi sebebiyle davalı borçlu hakkında icra takibine girişildiğini işbu hususların usulüne uygun şekilde tutulduğunu ve yine usulüne uygun şekilde delillendirildiğini ticari defter ve kayıtları ile de sabit olduğunu, bu hususların bilirkişi raporlarında da yer aldığını, Bilirkişi raporunda yapılan tespitlerde, müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu anlaşılmakla, 2013 yılından 2014 yılına devreden müvekkili alacağının 268.185,56 TL olduğu, 2014 yılında davalı aleyhine borç kaydedilen 1.821.046,12 TL tutarlı fatura ve kontör tutarlarının işli olduğunun beyan edildiğini, toplam bakiye alacak yönünden müvekkili şirketin defter ve kayıtlarında mevcut veriler ışığında 305.426,55 TL asıl alacak yönünden davalı şirketin borçlu olduğunun beyan edildiğini, raporda davalı şirketin defter ve kayıtlarında müvekkili şirketin 248.407,88 TL alacaklı hususu beyan edilerek bu doğrultuda rapor tanzim edildiğini, müvekkilce düzenlenerek karşı tarafa gönderilen bazı faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, müvekkilce ispatlanması gerektiğinin belirtildiğini, bu noktada müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının esas alınması gerekirken davalı şirketin kayıtlarındaki hususlar hükme esas alındığını, Davalı şirket ticari defter ve kayıtlarında, davalı şirketin müvekkili şirkete 248.807,88 TL borçlu olduğunun sabit olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki farkın davalı şirketin kayda girmediği faturalardan kaynaklandığının belirtildiğini dosya kapsamına sunulan beyanlarda taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin çok yoğun olduğunu müvekkili şirket tarafından düzenlenen binlerce fatura olduğunu her iki kayıtların karşılaştırılarak davalı şirket kayıtlarında görülmeyen faturaların tespit edilerek bu faturaların sunulmasının uygun olacağının belirtilmesine rağmen karşılaştırmalı olarak hangi faturaların davalı şirket kayıtlarında görülmediğinin tespitinin yapılmadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kısmen red kararının red edilen kısım yönünden kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak 305.426,55.TL asıl alacak üzerinden kabulüne yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı taraflar arasında açık hesap ticari ilişkide faturalardan kaynaklı alacaklarının bir kısmının davalı tarafça ödenmediğini, bakiye alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı istinafa başvurmuştur. Dosyada mahkemece bilirkişi raporu alınmış, tarafların itirazı üzerine 2 defa ek rapor alınmıştır. Bilirkişi taraflarca dosyaya sunulan ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmış olup, davacı ticari defterlerine göre takip tarihi itibarıyla davacı davalıdan 305.426,55 TL alacaklıdır. Davalı ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibarıyla davacı 193.000,29 TL alacaklıdır. Ticari defterler arasındaki fark 112.426,26 TL olup bu farkın kaynağı bilirkişi raporuna göre davacı defterlerinde 2013 yılından 2014 yılına devreden 268,185,56 TL davacı alacağı olmasına rağmen davalı defterlerinde 2013 yılından 2014 yılına devrin 55,407,59 TL davalı alacaklı olarak kaydı ile, taraf ticari defterlerinde davalı ödemelerinin davacı defterlerine göre 1.783.805,43 TL olmasına rağmen davalı defterlerinde 290.294,24 TL olarak kayıtlı olması ve davacı defterlerinde 2014 yılında toplam 1.821.046,42 TL davacı faturası kayıtlı iken aynı döneme ilişkin davalı ticari defterlerinde 538.702,12 TL davacı faturasının kayıtlı olmasından kaynaklanmaktadır. Davalı ticari defterlerinde 2013 yılından 2014 yılına devirde davacıdan 55.407,59 TL alacaklı olduğuna ilişkin kaydın dayanağı belgeleri dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle bilirkişi bu alacak davalı tarafça ispatlanamadığından davalı defterlerinde kayıtlı olan davacı alacağı toplamı olan 193.000,29 TL alacağa eklenerek davacı alacağı olarak kabul edilen 248.407,88 TL alacak bulunmuştur. Buna göre, davacı, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan ve kendi ticari defterlerinde kayıtlı bulunan bakiye alacağının varlığını ispat külfeti altındadır.Davacı delil olarak, cari hesap ekstresine, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir kayıtlara, davalı şirkete düzenlenen faturalara ve taraf ticari defterlerine dayanmış, dava dilekçesinde ve delil dilekçesinde faturaların ekte sunulduğunu belirtmiştir. Davacının dava dilekçesi ve delil dilekçesi ekinde sunduğu faturalar 2014 yılında davalı adına düzenlediği faturaların bir kısmıdır. Tamamını dosyaya sunmamıştır. Bilirkişi raporuna itirazında da davalı defterlerinde kayıtlı olmayan faturaların bilirkişi tarafından belirtilmesi halinde bunları dosyaya sunacaklarını belirtmiş, mahkemece 15/06/2017 yılında yapılan ön inceleme duruşmasında 1 nolu ara karar ile taraflara dilekçelerinde belirttikleri tüm delillerini ekleri ile birlikte ibraz etmeleri için 2 hafta kesin süre verilmiştir. Buna rağmen davacı 2014 yılına ilişkin tüm faturalarını dosyaya sunmamıştır. HMK’nın 140/5 maddesine göre bu durumda verilen kesin süre içinde belgeleri dosyaya sunmamış olan taraf bu belgelere dayanmaktan vazgeçmiş olmaktadır. Bilirkişi raporuna göre esasında taraf ticari defterleri arasında faturadan kaynaklı uyuşmazlık 2014 yılı faturalarına ilişkin olup, davacı defterlerinde toplam 1.821.046,42 TL bedelli fatura kayıtlı iken davalı defterlerinde aynı döneme ilişkin olarak 538.702,12 TL bedelli fatura kayıtlıdır. Davacı ise ön inceleme duruşması sonunda kendisine verilen kesin süre içinde faturaları ve dayanağı belgeleri dosyaya sunmamıştır. HMK’nın 140/5 maddesi gereğince davacı bu belgelere dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığından fazlaya ilişkin alacak talebini usulüne uygun ispat edememiş bulunmaktadır. Bu nedenle istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içinde bulunan belge ve bilgilere göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan yerinde olmayan davacı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 970,00.TL harçtan mahsubu ile bakiye 910,70.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.