Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1955 E. 2021/1273 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1955 Esas
KARAR NO: 2021/1273 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/165 Esas – 2019/104 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacı şirket tarafından üretilen konfeksiyon ürünlerinin davalı şirkete satıldığını, bu kapsamda davalı şirket adına 17.11.2016 tarih, … sayılı, 122.035,68 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, söz konusu faturanın 21.11.2016 tarihinde Zeytinburnu PTT Müdürlüğü vasıtasıyla davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalının borcunu ödemekten kaçındığını, bunun üzerine fatura bedeli ve önceki yıldan devreden cari hesap borcu 422,00 TL’nin de eklenerek toplam 122.457,68 TL üzerinden Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip yapıldığını, ancak davalının borcu olmadığını belirtip borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı şirketçe davalı şirkete ürün satışı yapıldığını, alacağın fatura, defter ve kayıtlarda sabit olduğunu iddia ile icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takip tutarının % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirket ile davalı şirket arasında daha önce ticari alışverişler olmuş ise de davaya konu fatura içeriğinde yer alan ürünlerin hiç birinin davalı şirket tarafından satın ya da teslim alınmadığını, söz konusu malların davalı şirket tarafından teslim alındığına ilişkin sevk irsaliyesi türünde bir evrak bulunmadığını, davacı şirketin dava dilekçesinde söz konusu e – arşiv faturayı PTT’ den davalı şirkete tebliğ ettiğini, buna rağmen söz konusu fatura borcunun ödenmediği iddia edilmiş ise de davacı tarafından gönderilen kaşe imza içermeyen e arşiv faturanın davalı şirket çalışanı tarafından teslim alındığını, daha sonra davacı şirket ile iletişime geçildiğinde faturanın yanlış olduğu, kesilmemesi gereken bir faturaydı bunu bize iade edin denildiğini, bunun üzerine davalı şirket tarafından Bakırköy …Noterliği’nin 07.12.2016 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile e arşiv fatura fotokopisinin iade edildiğini, davaya konu e arşiv faturanın alt kısmında “e arşiv izni kapsamında elektronik ortamda iletilmiştir” ibaresinin yer aldığını, davacının söz konusu faturayı sanki elektronik ortamda iletip sonra da fotokopisini göndermiş gibi bir izlenim yarattığını, davalı şirketin e arşiv fatura sistemini kullanmadığından faturanın elektronik ortamda davalı şirkete iletilmediğini, tebliğ edilen faturanın TTK ve VUK Kanunu anlamında fatura niteliğine haiz olmadığını, fatura üzerinde kaşe ve yetkili imzanın da bulunmadığını, e arşiv faturanın da kağıt fatura gibi VUK ve diğer vergi kanunu hükümlerine tabi olduğundan kağıt fatura gibi bu hükümler çerçevesinde düzenlenmesi gerektiğini, ayrıca faturada irsaliye yerine geçer ibaresi bulunmadığını beyan ile davanın reddine, davacının alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 31/01/2019 tarih 2017/165 Esas – 2019/104 Karar sayılı kararında; ” Taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı,varsa fatura kayıtları ve faturaya tabi hizmetin verilip verilmediği ve kesinleşen faturanın olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Davalı taraf dava dilekçesine konu edilen e-arşiv faturayı kabul etmediğini kaşe-imza içermeyen fatura örneğinin şirket çalışanınca tebliğ alındığını doğrulamış ancak davacı tarafın sonra bu faturanın yanlışlıkla gönderildiğini, iade etmelerini belirtse de, yine de kendilerinin, Bakırköy … Not. Vasıtası ile 7.12.2016 tarihinde ihtarname ekinde e arşiv fatura fotokopisini davacıya iade ettiklerini söylediğinden davalı tarafın e fatura sistemi kullanmadığını faturanın elektronik ortamda şirkete ulaşmadığını söylemekle fatura niteliğinde olmayan bu evrak için davanın reddini savunmuş olmakla, Taraflar arasındaki fatura ve cari hesap kayıtları incelenmiştir. Davacı tarafın BS mal ve hizmet satımına ilişkin bildiriminin KDV hariç 112.996 TL olarak belirlendiği, ancak davalı tarafın bu satım ile ilgili herhangi bir bildirim yapmadığı anlaşılmıştır, Bilirkişi icra takibine konu edilen faturanın miktar adet ve birim fiyat belirtilerek mal hizmet dökümü yapılan faturayı erkek deri ceketi olarak belirterek KDV ile 122,035,68 TL olduğunu irsaliye tarihinin 17.11.2016 olup teslim alan kısmın imzalı, ancak isimsiz bulunduğunu belirlemiştir. Davacının gönderiyi davalı şirket çalışanı …’a 21.11.2016 tarihinde tebliğ ettirdiği gönderi içeriğinin ise e-fatura olduğu, Davalı tarafın ise bu gönderi ve içeriği e faturayı 7.12.2016 tarihinde ihtarla içerik ve miktar yönünden borç olmadıklarını söyledikleri ve iade ettiklerini belirtmiştir. Defter kayıtlarında 2015 yılından devreden cari hesap alacağı yönünden uyuşmazlığın olmadığı ancak 17.11.2016 tarihli fatura yönünden uyuşmazlığın bulunduğu anlaşıldığından, Taraflar arasındaki ticari alışverişlerde faturanın tebliğinden itibaren içeriğinin kabul edilmemesi halinde 8 günlük süre içerisinde itirazın bulunması gerektiği, İrsaliye faturası ile teslim alan şahsın her ne kadar isminin bulunmadığı görülmüş ise de daha önceki fatura irsaliyelerin incelenmesinde, davalı şirket adına daha önceki tarihlerde düzenlenen irsaliyelerin birçoğunda isim, imza bulunmadığı bazılarında yalnızca imza bulunduğu-iş bu irsaliye konusu malların itirazlarının bulunmadığı-ancak bu irsaliyelerle ilgili faturaların hakkında itirazın söz konusu olmadan ödemelerin yapıldığı görüldüğünden ticari ilişki süresince teamül halini alan bu uygulamaya davalı tarafın tutunmasının , MK m.2 uyarınca aykırı bulunduğu ve hakkın kötüye kullanılması sayılacağı, Fatura içeriğine yasal süresi içerisinde itiraz edilmeyerek faturanın kesinleşmesinin sağlandığı anlaşıldığından, Davacı tarafın mal ve hizmeti irsaliye fatura ile teslim ettiği, fatura kesip davalı şirket çalışanına tebliğ ettiği, ayrıca BS formlarıyla bildirimde bulunarak KDV sini vergi dairesine ödediği görüldüğünden, Davacının davasının kabulüne, itirazın iptali ve takibin devamına, ancak yargılama sonucu alacağın varlığına ulaşıldığından inkar tazminatı talebinin reddine dair aşagıdaki hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜNE, Bakırköy … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davalı tarafın 122.451,68TL borçlu olduğunun tespiti ile bu miktar üzerinden itirazın iptali ve takibin devamına, 2-122.451,68TL’sına takipten tahsile kadar ticari avans faizi uygulanmasına, 3-İcra inkar tazminat talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin dosyada alınan müvekkili lehine olan kök ve ek raporların aksine karar verdiğini, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında davacı şirket ile müvekkili şirket arasında daha öncesinde birçok fatura düzenlendiğini, birçoğunda isim ve imza bulunmadığını, bazılarında yalnızca imza bulunduğunu bu irsaliyelere itirazın olmadığını ve ödemelerin yapıldığını, bu taraflar arasında teamül haline geldiğini, bu nedenle müvekkili şirketin savunmalarının MK madde 2’ye aykırılık teşkil edeceğini, faturanın süresi içerisinde itiraz edilmemesinden dolayı kesinleştiğini, davacı şirketin mal ve hizmeti irsaliye fatura ile teslim ettiğini, fatura kesip davalı şirket çalışanına tebliğ ettiğini, ayrıca BS formları ile bildirimde bulunarak KDV’sini vergi dairesine ödediğini belirterek davanın kabulüne karar verildiğini, sadece faturanın karşı tarafa tebliğ edilmiş ve itiraz edilmemiş olmasının yanlar arasında akdi ilişkinin kurulmuş olduğunu, iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamayacağını, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını o nedenle müvekkili şirket tarafından davaya konu faturanın 8 gün içinde itiraz edilip edilmesinin de TTK madde 21/2’ye göre bir önemi bulunmadığını, davacının faturaya 8 günlük itiraz süresinin üzerinden işbu davada haklı çıkma çalışmasının da herhangi bir dayanağı bulunmadığını, (Yargıtay 13. HD 2016/3085 E. – 2018/7219 K. 25/06/2018 T. – Yargıtay 15.HD 27/06/2002 T. 2002/1631 E. – 2002/3536 K. – Yargıtay 15. HD 07/03/2008 T. 2007/2029 E. – 2008/1463 K.) Davacı şirketin davaya konu fatura içereğinde yer alan ürünlerin müvekkili şirket tarafından sipariş verildiğini, müvekkili şirket tarafından teslim alındığını ispat edememesine rağmen yerel mahkemenin davanın kabulüne karar verdiğini, TBK madde 207 ve devamı hükümler gereğince de davacının söz konusu malları teslimini kanıtlaması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından siparişi verilmeyen teslim alınmayan satın alınmayan ürünler ile ilgili fatura düzenleyerek müvekkilinden alacaklı olduğunun iddia edildiğini, davaya konu fatura ve irsaliye üzerinde müvekkili şirket ya da çalışanlarının herhangi bir isim ve imzası bulunmadığını, Davacı şirketin söz konusu faturanın vergisini yatırmasının davanın konusu olmadığını, esasa da etkili olmadığını, kötüniyetli her şirketin aynı şekilde fatura kesip KDV ödeyip tahsilat yoluna gideceğini, (Yargıtay 19. HD 10/02/2016 T. 2015/11280 E. – 2016/2071 K.) Davaya konu faturaya ilişkin olarak düzenlenen irsaliye faturasında teslim alan kısmında müvekkili şirket çalışanlarının ismi-imzası bulunmadığını, yerel mahkemenin bu konuda araştırma yapmadığını, e-arşiv fotokopi olup hukuken geçerliliği olmayan bir evrak üzerinden davanın kabulüne karar verildiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı vekili taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalıya 17/11/2016 tarihli 122.035,68 TL bedelli fatura tebliğ edilmesine rağmen bedelinin ödenmediğini, bedelin tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosyada bilirkişi raporu alınmıştır. Rapora göre taraflar arasında 2015 yılından beri devam eden ticari ilişki bulunduğu, her iki tarafın ticari defter kayıtlarına göre 2015 yılında 21 adet toplam 417.123 TL bedelli davacı faturasının defterlerde kayıtlı olduğu, 2015 yılında davalı ödemesi olarak 416.681 TL kaydı ile 2016 yılına 442 TL davalının borçlu olarak devrettiği, 2015 yılı ticari defter kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu, 2016 yılı ticari defterlerinde ise davacı ticari defterinde 17/11/2016 tarihli 122.035,68 TL bedelli davacı faturası kayıtlı olmasına rağmen bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, takibe konu alacağın 2016 yılında davacı tarafça düzenlenen 17/11/2016 tarihli 122.035,68 TL bedelli fatura ile 2015 yılı açık hesap bakiyesi 442 TL toplamı 122.477,68 TL üzerinden yapıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 17/11/2016 tarihli faturadan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Söz konusu fatura davacı tarafça BS formu ile vergi dairesine bildirilmiş, davalının BA formunda ise fatura kaydı olmadığı anlaşılmıştır. Davacı söz konusu faturanın, e-arşiv fatura olarak kendilerine posta yoluyla gönderildiğini, çalışanı (…) tarafından faturanın alındığını, ancak faturanın 07/12/2016 tarihli noter ihtarnamesi ile iade edildiğini belirtmektedir. Dosyada davalı ihtarnamesi ve ekinde uyuşmazlık konusu fatura ve ayrıca davalı şirket çalışanına posta tebliğine ilişkin tebligat parçası bulunmaktadır. Buna göre içinde davacı faturası bulunan posta gönderisi davalı çalışanı tarafından (…) 21/11/2016 tarihinde teslim alınmıştır. Uyuşmazlığa konu e-fatura, sevk irsaliyesi üzerine düzenlenmiştir (17/11/2016 tarihli … nolu irsaliye), bu sevk irsaliyesinde teslim alan kısmında imza bulunmakta ise de isim yazılı değildir. Mahkemece davacı tarafça delil olarak sunulan sevk irsaliyesi üzerinde bulunan imzanın kime ait olduğu araştırılmamıştır. Ayrıca davalı şirket yetkilisinin bu konuda isticvabı yapılmamış, sevk irsaliyesi altında bulunan teslim alan imzasının davalı şirket yetkilisi veya çalışanlarına ait olup olmadığı ve imza sahibinin davalı şirket adına mal teslim almaya yetkili olup olmadığı sorulmamıştır. Davada ispat külfeti davacıda olup davacı takibe konu fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğini ispatlamalıdır. Tek başına fatura düzenlenmesi ve söz konusu faturaya süresinde itiraz edilmemesi fatura içeriği malların teslim edildiğine delil teşkil etmez. Buna göre mahkemece yapılacak iş, davacı tarafça sunulan sevk irsaliyesi üzerinde durularak, sevk irsaliyesi altında teslim alan imzasının davalı şirket yetkilisine veya çalışanlarına ait olup olmadığını tespit etmek, bu konuda gerekmesi halinde davalı şirket yetkilisini isticvap etmek ve buna göre oluşacak sonuca göre karar vermek olmalıdır. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2019 tarih ve 2017/165 Esas – 2019/104 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar hacının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Dava, açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Dosyada tarafların gösterdikleri delilleri toplanılmış, taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Dosyada karar verilmesi için toplanması gereken başkaca bir delil olmadığı görüşünde olduğumdan, eksik inceleme nedeniyle istinaf başvurusunun kabulüne dair çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum.