Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1932 E. 2021/1264 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1932 Esas
KARAR NO: 2021/1264 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/71 Esas – 2018/1299 Karar
TARİH: 11/12/2018
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin dava dışı sigortalısı … A.Ş tarafından muhtelif bayilere sevk edilen yedek parça türü emtiaların davalı taşıyıcı şirket sorumluluğunda karayolu ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle müvekkilinin dava dışı sigortalısına ödediği hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının, sigortalının halefi ve temlik alacaklısı olarak tahsilini teminen İstanbul Anadolu … icra müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden (1) nolu taşıyıcı şirket ve onun sigortacısı konumundaki (2) nolu davalı … şirketi aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, ancak takibe vaki itirazlar üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Aş vekili cevap dilekçesinde özetle : Davacı şirketin talebinin TTK 885. maddesi kapsamında zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla da davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davacı şirketin yedek parça hasarına ilişkin taleplerinin yasal dayanağının bulunmadığını, davacı şirketin davaya dayanak yaptığı müvekkil şirkete ait poliçelerin, hasarların gerçekleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan veya konusu itibariyle davayla ilgili poliçe olmadığını, davacı şirket tarafından sunulan hasar tespit tutanaklarında müvekkili şirketin sigortalısı … yetkilisinin imzası ve onayının bulunmadığını, davacının delil olarak sunduğu 11.12.2015 tarihli ekspertiz raporunun, tek taraflı olarak, davacı şirket lehine rücu imkânı yaratmak amacıyla düzenlendiğini, ancak ilgili raporda dahi, hasara uğradığı iddia edilen emtiaların hangi aşamada hasarlandığının anlaşılmadığının belirtildiğini, mali mesuliyet sigorta poliçesi ön şartına göre, süresinde tespit edilmiş bir hasarın bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı … vekili ise davaya cevap dilekçesinde; taşıma hukukunun 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu nedenle öncelikle zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, uyuşmazlık konusu hasarlara ilişkin tespit tutanaklarından, müvekkil şirketin ve/veya müvekkil şirketin sorumluluğunu tanzim edecek sigortacısı diğer davalı … sigorta yetkililerinin bulunup bulunmadığının açık olmadığını, tutanaklarda müvekkil şirketin onayının olmadığını, onayının olduğu tutanakların ise okunaklı olmadığının görüldüğünü, bununla birlikte hem hasarı gösteren hem de kusurlu yedek parçaların imha edildiğine dair herhangi bir belge, video ve fotoğrafın bulunmadığını, bir an için söz konusu hasardan müvekkil şirket ve diğer davalı …’nun sorumluluğu kabul edilse dahi, davacı şirketin, … şirketine ödemiş olduğu tutarın tamamı için müvekkil şirket ve …’ya rücu etmesinin hukuken mümkün bulunmadığını savunarak davanın reddini ve davacının % 20 kötü niyet tazminatına mahkûmiyetini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/12/2018 tarih 2017/71 Esas – 2018/1299 Karar sayılı kararında; “Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız mali müşavir bilirkişiye ve taşıma uzmanı ile makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, bilirkişi heyetince mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Davacının davanın dayandığı icra takibine konu ettiği alacağını takibe konu ettiği miktar üzerinden 1 nolu davalı …/den “işlemiş faizi ile birlikte 4.908,52 TL. olarak” talep edebileceği, talebin haklılığına hükmedilmesi halinde ise davacının “4.858,52 TL/lik asıl alacağına” miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere 3095 SK. Md.2/2 uyarınca takip tarihinden itibaren avans faizi oranında ticari faiz de yürütülebileceği, davalı …’nun diğer davalı … yararına düzenlediği Yurtiçi Taşıyıcı Mali Mesuliyet Sigorta Poliçeleri teminatından somut olay dolayısıyla hak sahibine karşı tazminat ödeme yükümlülüğü doğmadığından (bu durumda da davacının sigortalısının halefi sıfatıyla veya temlik alacaklısı olarak sigortalısına ödediği tazminatı davalı …’dan isteyemeyeceğinden) 2 nolu davalı … Sigorta A.Ş/nin davanın dayandığı icra takibine vaki itirazın yerinde olduğu, mütalaa etmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporunda yer alan davacının davalı …’dan alacağın temliki hükümlerine göre zararını talep edebileceği yönündeki tespit; hukuki nitelendirme olup; bilirkişilerin görev alanı dışındaki bu yorum mahkememizce hükme esas alınamamıştır. Bununla birlikte dava dilekçesi incelendiğinde davacı talebini rücuen tazminat olarak belirtmiş ve dava dilekçesinde alacağın temliki hükümlerinden de bahsetmemiştir. Dava konusu olayda; davacı şirket nezdinde … nolu Nakliyat Abonman Blok Sigorta Poliçesi ile sigortalısı olan dava dışı … A.Ş. tarafından yurtiçindeki, muhtelif bayi ve servislere gönderilmek üzere sevk edilen yedek parça cinsi emtiaların taşınması için poliçe düzenlendiği, poliçe vadesinin 31/12/2014-31/12/2015 şeklinde ve sefer yeri olarak Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye nakliyatı ve Türkiye içi dağıtımının teminat altına alındığı, taşıyıcı firmanın ve hasar sorumluluğunun davalı … firması olarak belirtildiği, ayrıca sigorta ettirenin davalı … firması sigortalısı ile taşıma işini veren dava dışı … A.Ş. ve sigortacısı ise diğer davalı … Sigorta olan 01/02/2015 – 01/02/2016 vadeli … nolu “yurt için mali mesuliyet sigorta poliçesi” ile bu poliçeye bağlı 01-31/10/2015 vadeli yedek parça taşımalarına ilişkin … nolu “yurt içi sorumluluk poliçesi” tanzim edildiği, 13/01/2015-19/02/2015 tarihleri arasında muhtelif tarihlerde taşıma işi yapılan yedek parça cinsi 61 adet emtianın hasarlandığı, hasar tarihinin işbu poliçeler kapsamında kaldığı ve hasarın teminat limitleri dahilinde olduğu, hasarın sigortacı davacı şirkete ihbarı ile eksper tayin edildiği; eksperin ” Söz konusu hasarın … sorumluluğunda meydana gelmiş olabileceği” görüşünde bulunduğu, davacı tarafından … ve onun sorumluluk sigortacısı davalı …’ya rücuen tazminat davası açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu alacak için 22/01/2016 tarihinde davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı ve bir yıllık süre dolmadan 17/01/2017 tarihinde bu davanın açıldığı ve bu nedenle zaman aşımı def’inin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından dosyaya sunulan ekspertiz raporunda; hasarın taşıma işleminin hangi aşamasında ve nerede, kimin kontrolünde ve nasıl oluştuğu konusunda yeterli bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından iddia edilen hasarın ihbar tarihi ile taşıma işleminin yapıldığı ve sona erdiği tarihler arasında 5 aylık süre geçtiği, eğer bu hasar davalı nezdinde vuku bulmuş ise tam olarak nerede ve ne zaman oluştuğu konusunda tereddüte mahal vermeyecek şekilde yapılmış tespitler bulunmadığı, eksper raporunda hasarın ihbar tarihi 03/08/2015 olarak ifade edildiği halde taşıma işinin 02/02/2015-03/03/2015 tarihleri arasında yapıldığı ve sonlandırıldığı, bu durumda emtiayı mal sahibinin teslim aldığı tarihte veya yasa, poliçe şartları gereği 60 gün içinde ilgili kişilere gerektiği gibi bildirim yapılmadığı anlaşılmaktadır. 11.12.2015 tarihli ekspertiz raporu incelendiğinde hasarlı parçaların teslimat tarihinden kaç gün sonra hasarlı olduklarının tespit edildiği anlaşılamamıştır. Ekspertiz raporu incelendiğinde hasarın yurt içi sevkiyatlar veya tahmil/tahliye sırasında meydana gelmediği, hasarın sevkiyat hazırlıkları yapıldığı sırada tespit edildiği, uluslararası sevkiyat evraklarının ve hasar tutanaklarının eksper raporunda temin edilemediği yazılıdır. Hasarın yurtdışı nakliyat sırasında oluştuğu sabit olup davalı …’nun “Yurt İçi Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi” ile sigortacısı olan davalı …’nun yurt dışında meydana gelen hasarda poliçe kapsamında sorumluluğu yoktur. Davalı … bakımından ise; Dava konusu oto yedek parçalarının depoya intikalinden kaç gün sonra hasarlı hale geldiği denetime elverişli biçimde tespit edilememiştir. Taşıma işinini sonlandırıldığı tarihten yaklaşık 5 ay sonra hasar tespiti yapılmış olmasına göre emtianın alıcıya hasarlı olarak tespit edildiği yönünde bir bilgi ve belge sunulmadığı hasarın CMR belgesine şerh düşülmesi gerektiği halde böyle bir belgenin dosyaya sunulmadığı, yetkili kişilerce ayrıca tutanak tutulmadığı, hasarlı emtia nedeniyle davacının dava dışı sigortalısına 4.858,52 TL. ödeme yaptığı, bu hasardan CMR konvansiyonun 17. maddesine göre davalının sorumlu olup olmadığı hususunda dosyaya sunulan delillere göre tespit yapılamadığı, bu durumda davacının dava dışı sigortalısına lütuf ödemesinde bulunduğu, mahkemece lütuf ödemesi olarak kabul edilen bu ödeme nedeniyle davacı … şirketinin davalı …’ya rücu şartlarının oluşmadığı ….”gerekçesi ile, 1- Davanın reddi ile Davacının kötüniyeti ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, 1 nolu davalı taşıyan … A.Ş. (…), dava konusu yedek parça emtiasının, kendi sorumluluğundaki taşıma sırasında hasarlandığını beyan ederek bu hasarda %100 kusur ve sorumluluğun şirketinde olduğunu (emtia sahibinin herhangi bir kusur ve sorumluluğu olmadığını) kabul ve ikrar ettiğini, Davalı taşıyanın, kusurunu kabul ettiği bu ikrarını davaya cevap dilekçesinde de reddetmediğini ancak yerel mahkemenin bu ikrar belgesine dair herhangi bir inceleme yapmadığını, ikrar belgesinin mevcudiyetinin, kusura dair başkaca bir araştırma yapmaksızın, davanın kabulü için yeterli nitelikte bir belge olduğunu, Davacı müvekkili sigorta şirketi ile davalıların aynı mahiyetteki muhtelif nakliyat hasarları sebebiyle karşılıklı olduğu toplu davalar arasında yer alan mahkemede 2017/68 E.Sayılı dosya ile görülmekte olan bir davada, benzer sebeplerle verilen davanın ret kararının istinaf konusu yapıldığını ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, 2018/2172 dosya no, 2019/571 karar no ve 18.04.2019 tarihli kararı ile yerel mahkeme kararının kaldırıldığını ve bahse konu “muvaffakatname ve beyanname başlıklı belgenin varlığına ve içeriğindeki kabul/ikrar beyanına itibar ederek davanın kabulüne karar verildiğini, Delil listesinin 7 nolu ekinde ibraz ettikleri üzere, davacı müvekkili şirketin sigortalısı mal satıcısı/taşıtan … A.Ş.ile (…) 1 nolu davalı taşıyan … A.Ş. (…) arasında delil sözleşmesi niteliğinde olan bir “Nakliye Sözleşmesi” akdedildiğini, “Zarar ve Ziyanlar Konusundaki Sorumluluk- Tazminat” başlıklı 7. madde ile T.T.K. ve CMR’nin ilgili maddelerine kıyasla daha geniş hükümler tesis ederek taşınan bir emtiada zarar meydana gelmesi halinde davalı taşıyan … şirketinin sorumluluğunu (kusurunu) ve sorumlu olduğu tutarı bazı kriterlerle belirlemiş durumda olduğunu, ancak yerel mahkemenin bahse konu Nakliye Sözleşmesi’nin varlığını dikkate almayarak dava konusu emtiaların hasarlanmasından davalı taşıyan …’yu sorumlu tutmadığını ve davanın reddine karar verdiğini, hasarlı emtialar, sözleşmenin 7. maddesinin 6. paragrafı çerçevesinde davalı taşıyan … tarafından toplanarak kendisine ait … Tuzla Tesisleri’ne (depoya) konulduğunu, 7. maddenin 6. paragrafı icabı davalı taşıyana mal alıcısı bayiler nezdinde hasara uğrayan bütün malları ekspertiz raporunun hazırlanması amacıyla toplama hakkına sahip olduğunu, Türk Ticaret Kanunu ve CMR’deki taşıyanın sorumluluğunu düzenleyen hükümlere kıyasla davalı taşıyana daha geniş sorumluluklar yükleyen sözleşmenin 7. maddesi çerçevesinde davalı taşıyan, kolilerin sayısında ve iyi durumda olmasından sorumlu olduğu ürünlerin nakliyesini, müvekkili şirketin sigortalısı mal satıcısı Peugeot’dan teslim alarak mal alıcısı bayilerin hiçbir hasar şerhinde bulunmadan teslim alması aşamasına kadar üstlendiğini, “Nakliye Sözleşmesi” ile sözleşme tarafları, davalı taşıyan …’nun tazminat sorumluluğunu, T.T.K ve CMR’de düzenlenen brüt ağırlığının kg başına 8.33 SDR azami değeri yerine, malın uğradığı zarar kadar / mal değeri kadar kararlaştırıldığını, ancak yerel mahkemenin bahse konu Nakliye Sözleşmesini incelemeye almaksızın T.T.K ve CMR çerçevesindeki SDR hesabına esas teşkil eden, hasarlanan emtianın brüt ağırlıklarını gösterir ilgili belgelerin dosyada bulunmadığına kanaat getirdiğini, Davalı taşıyan …’nun tazminat sorumluluğu, her bir mal alıcısının (bayi) ayrı ayrı kesmiş olduğu iade faturasındaki tutarlar (mal değerleri) kadar olduğunu, her bir hasar için ayrı ayrı bildirimde bulunmaya gerek olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sigortalı emtiaların taşıma sırasında hasarlandığı ve hasar bedelinin sigortalısına ödendiğinden bahisle hasar sorumlusu ve sigortacısı olan davalılardan rucüen tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin sigortacısı olduğu dava dışı şirkete ait emtiaların davalı …’nın sorumluluğunda taşıması sırasında hasarlandığını, diğer davalının davalı …’nun sigortacısı olduğunu, hasar bedelinin sigorta teminatı kapsamında dava dışı sigortalılarına ödendiğini, müvekkili tarafından yapılan bu hasar ödemesinden davalı …’nun taşıyan olarak, diğer davalının sigortacı olarak sorumlu olduklarını, rucüen alacakları için yaptıkları takibe davalıların haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece hasarın yurtiçi taşıma veya tahmil/tahliye sırasında meydana gelmediği, hasarın yurtdışı taşıma sırasında oluştuğu, davalı …’nun “yurtiçi mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortacısı olan davalı …’nun poliçe kapsamında sorumluluğu bulunmadığı, davalı … bakımından ise, dava konusu emtiaların depoya intikabinden kaç gün sonra hasarlı hale geldiğinin tespit edilemediği, taşıma işinin sonlandığı tarihten yaklaşık 5 ay sonra hasar tespitinin yapıldığı, emtianın alıcıya hasarlı olarak teslim edildiği yönünde bir belge ve bilgi sunulmadığı, yetkili kişilerce ayrıca tutanak tutulmadığı, hasarlı emtia nedeniyle davacının sigortalısına 4.858,52 TL ödeme yaptığı, bu hasardan CMR konvansiyonunun 17. Maddesine göre davalının sorumlu olup olmadığı hususunda dosyaya sunulan delilere göre tespit yapılamadığı, davacının sigortalısına ödemesinin lütuf ödemesi olduğu, bu nedenle bu davalıdan da talepte bulunamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya içinde bulunan belgelerden davalılardan … Sigortanın diğer davalı …’nun yurt içinde yapacağı taşımalardan kaynaklanacak rizikolara karşı sigorta poliçesi ile teminat altına aldığı, ekspertiz raporu ve bilirkişi raporuna göre davaya konu hasarın davalı …’nun yurt içinde yaptığı taşımadan kaynaklandığının dolayısıyla poliçe kapsamında olduğunun ispatlanamadığı anlaşıldığından mahkemece bu davalı hakkında açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamasına göre davacının bu davalıya yönelik istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dışı sigortalı ile davalı taşıyan arasında imzalanan taşıma sözleşmesinin 7. Maddesinde “…, yüklenen kolilerin sayısından ve iyi durumda olmalarından sorumludur. Kendisinin bu sorumluluğu, … mağazasında yük tesellüm formunun imzalanmasından itibaren başlar ve konuyla ilgili hiçbir şerhde bulunmayıp kaşelerini basan alıcılara teslimata kadar devam eder. Anlaşmazlık ve Türkiye’de uygulanan kurallara göre alıcı tarafından gerektiği şekilde tespit edilen hasar veya zarar meydana gelmesi halinde, alıcı …’ya şikayette bulunacaktır. Bunun üzerine …, alıcı adına tanzim edilmiş satış faturalarını esas alarak, ilgili parçalar için tespit edilen zarar kadar alıcıyı tazmin edecektir. Bu referans fatura ve yine tazminat talebi, zararın … tarafından kendisine tazmin edilmesini isteyen …’ın tazminat talebi için kanıt teşkil edecektir. … yükümlü olduğu bütün anlaşmazlık tutarlarını, …’ın faturayı göndermesinden itibaren 30 günlük bir süre içinde ödemeyi taahhüt eder.” hükümleri düzenlenmiştir. Dosya içine davacı tarafça sunulan ve davalı …’nun itiraz etmediği, tarihsiz “Muvaffakatname ve Beyanname” başlıklı belgeye göre davaya konu emtialarda meydana gelen hasar (referans numaraları tek tek yazılmış olup, ekspertiz raporuna göre de hasarlı olduğu davalı … çalışanının imzalı beyanı ile tespit edilen emtialarda bu referans numaralı taşımalara ilişkindir) davalı …’nun sorumluluğunda meydana gelmiştir. Anılan belgeye göre emtialarda maydana gelen hasardan davalı … %100 kusurludur. Bu belgenin altı davalı … yetkilileri tarafından imzalanmış olup, davalı bu belgeye itiraz etmediğinden bununla bağlıdır. Anılan ve davalı …’nun imzasının bulunduğu belgeye göre davaya konu hasarın oluşumunda davalı taşıyan kusurlu olduğundan bu hasar bedelini sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödeyen davacı TTK 1472 maddesine göre sigortalısının haklarına halefiyet gereğince bu bedeli hasar sorumlusundan talep edebileceğinden bu davalı nakkında açılan davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun davalı … yönünden kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/b-2 maddesi ile kaldırılarak, davalı … hakkında açılan itirazın iptali davasının kabulüne, bu davalının takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin takip talebinde öngörülen şartlar altında aynen devamına, diğer davalı … sigorta aleyhine açılan davanın reddine, davalı … sigortanın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarih ve 2017/71 Esas – 2018/1299 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davalı … SİGORTA AŞ. yönünden davanın esastan reddine, a) Davacının kötüniyeti tesbit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 2)Davalı …. Yönünden davanın KABULÜ İLE İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasında davalı …Ş. tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, ( takipteki şartların devamına ) a)-Davacının icra inkar tazminatı talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Alınması gereken 335,30.TL karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 83,83.TL harcın mahsubu ile bakiye 251,47.TL harcın davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 119,83.TL harcın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği tespit edilen 158,70.TL tebligat/ posta gideri ile 2.250,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere; toplam 2.408,70.TL yargılama giderinin davalı …Ş’den alınarak davacıya verilmesine, 6-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 AAÜT uyarınca davacı lehine hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 7-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 AAÜT uyarınca davalı … Sigorta A.Ş. lehine hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 8-Talep halinde kullanılmayan gider avansının, talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 10-Davacı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 8,12.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş masrafı olmak üzere; toplam 129,42.TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.