Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1929 E. 2021/1186 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1929 Esas
KARAR NO: 2021/1186 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2017/1369 Esas 2019/192 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, 47.980,50 Euro meblağlı 102 koli erkek ayakkabısı malın İstanbul’dan Almanya’ya taşınması hususunda 18.10.2014 tarihli sözleşme ile alt taşıyıcı olarak bir nolu davalı şirket ile anlaşıldığını, taşıma yapılırken 21.10.2014 tarihinde aracın yanması neticesinde malların zayi olduğunu, davalı tarafa 23.10.2014 tarihli ihtarname ile malların zayii olduğunun bildirildiğini, malın sigortacısı tarafından Almanya Lüneburg Asliye Mahkemesinde müvekkil şirket aleyhine tazminat davası açıldığını, 29.03.2017 tarihinde karara bağlanan davanın müvekkili şirkete 03.05.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, her iki davalıya da davanın karara çıktığı ve hasarı ödemelerini ihtaren 02.06.2017 tarihli iadeli taahhütlü mektup ile bildirildiğini, ancak davalılardan hiç bir cevap alınamadığını, Müvekkili şirketin 19.140-Euro ödeme yapmak zorunda kaldığını, bunun üzerine Anadolu … İcra Md. … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın böyle bir borçları bulunmadığından bahisle takibe itirazda bulunduklarını belirterek, itirazının iptali ile takibin döviz cinsinden mevduata uygulanacak azami faizi ile birlikte devamına karar verilmesi ve kötü niyetli itiraz nedeniyle asgari %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, iddia olunan yangın hadisesinin 21.10.2014 tarihinde gerçekleştiğini, yargılamaya konu davanın 08.12.2017 tarihinde, icra takibinin ise 15.09.2017 tarihinde açıldığını, gerek 6102 sayılı TTK. 885 ve 1.420 maddeleri, gerekse CMR konvansiyonu 32. madde uyarınca davacının talep ettiği alacağının zamanaşımına uğramış olduğunu, taşınan emtianın zayiine yol açan yarı römorktaki yangın olayının römorktaki gizli ayıptan kaynaklanmış olduğunun tespit edildiğini, taşıyıcının önleyebileceği bir sebepten kaynaklanmadığını, diğer davalının yükün hasara uğramasında bir kusuru bulunmadığını, CMR 17/2 ve TTK. 876 maddeleri uyarınca sorumluluklarının bulunmadığını belirterek, davanın zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/02/2019 tarih ve 2017/1369 Esas – 2019/192 Karar sayılı kararında; “….Davacı taşıyıcı, 29/03/2017 tarihinde karara bağlanan davada verilen ve davacıya 03/05/2017 tarihinde tebliğ edilen hüküm gereği 19140,00 Euro ödeme yapmıtşrı. CMR m.39 gereği mahkeme kararı ile ödemede bulunan davacının davalılara rücu bakımından zamanaşımı sürei 2. Fıkra gereği karar tarihinden itibaren 1 yıldır. Davanın ise bir yıllık süre içinde açıldığı tespit edildiğinden davanın zamanaşımına uğramadığı tespit edilmiştir. Taşıma sırasında meydana gelen yangın hadisesinin yarı römorka ait tekerleklerden birinde seyir esnasında gelişen teknik nedenden dolayı meydana geldiği, 10/10/2014 tarihli … sayılı fatura, gümrük beyannameleri ve dolaşım belgesine göre mali değeri 47980,50 Euro olan 1094,50 KG brüt ağırlıktaki 102 adet deri erkek ayakkabısının tamamının zayi olduğu, bilirkişilerce yapılan hesaplamaya göre davalıların 9117,19 SDR ile sorumlu oldukları, karar tarihi itibari ile ise bu miktarın 11481,35 Euro’ya denk geldiği, CMR m.39/1 gereğince davalıya davacı tarafından davada savunma ve Alman mahkemesinde yargılamaya katılma hakkının tanınmış olması halinde davacının mahkeme kararı gereği yapmış olduğu 19140,00 Euronun tamamını talep edebileceği, davacı tarafından ibraz edilen evraklarda davacının davalıları yargılama sürecinden haberdar ettiğine dair bir belgenin bulunmadığı, ibraz edilen belgelerin davadan önce ve davadan sonraki müracaatlara ilişkin olduğu, bu durumda davalıların davacıya karşı 11481,35 Euro ile sorumlu olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Alacağın yargılama ile belirlendiği, likit olmadığı anlaşıldığından icra inkar tazminatı talebinin reddine…”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ ile, İAA 18. İCM’nin 2017/23155 Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 11.481,35 Euro asıl alacak ve 39,32 Euro işlemiş faiz bakımından DEVAMINA, Asıl alacak 11.481,35 Euroya (51.666,07 TL) takip tarihinden itibaren 3095 Kanunun 4/A Maddesi uyarınca kamu bankalarınca euro cinsinden 1 yıllık mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz UYGULANMASINA, İcra inkar tazminat talebinin REDDİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, CMR 39.maddesine göre dava devam ederken tebligat yapılmamış olması mahkeme masraflarının reddi sebebi olmadığını, Yerel mahkemenin davalılara davada savunma ve Alman mahkemesinde yargılamaya katılma hakkı tanınmış olması halinde mahkeme masraflarının talep edilebileceği, taraflarınca sunulan belgelerde böyle bir ihbarın bulunmadığından bahisle sadece bilirkişilerce teyidi yapılan SDR tazminat hesabına göre sadece asıl tazminat miktarına hükmedildiğini, ancak bu tespitin hatalı olduğunu, CMR 39.maddesinin sadece tazminat miktarının kesinleşmesinden bahsetmekte olup, yargılama giderlerinin istenemeyeceği şeklinde bir hüküm bulunmadığını, CMR 39/1.maddesinin davanın ihbarını düzenlemekte olduğunu, CMR 39/1.maddesinin;”dava ile ilgili tebligat yapıldıktan ve kendisine savunma hakkı verildikten sonra, tazminatın miktarı mahkeme kararı ile saptanmış ise 37.ve 38.md ler gereğince bir istem karşısında kalan taşımacı, bu istemi yapan taşımacının yaptığı ödemenin yerinde olup olmadığını tartışma konusu yapamaz.” şeklinde olduğunu, Bu hükümde Türk hukukunda davanın ihbarı ile ilgili HMK 61.md vd. hükümlere paralel bir düzenleme bulunduğunu, hükümdeki “tebligat” (notice of proceedings) ve “savunma hakkı verilmesi” ( opportunity of entering an appearnace) ifadelerinin kapsamı ve geçerliliği lex fori’ye tabi olacağını, (Lex Fori : ilgili topraklarda hakim devletin hukuku geçerlidir ) Lex Fori’nin Türk Hukuku olması halinde HMK 61.md vd. Hükümleri CMR 39/1 ile birlikte bu hükme aykırı olmamak üzere uygulanacağını, CMR md.39/1 e göre, aleyhine CMR 37 VE 38 ‘e göre rücu davası açılan bir müteakip taşıyıcı, davacı taşıyıcı aleyhine daha önce eşyanın ilgilisi tarafından açılan tazminat davasında kendisine usulüne uygun ihbar yapılarak davaya katılma imkanı tanınmış ve kendisine savunma imkanı verilmiş ise, artık bu davada tazminatın miktarı tespit edildikten sonra, kendi aleyhine açılan rücu davasında davacı taşıyıcının yaptığı ödemenin yerinde olup olmadığını tartışamayacağı, rücu davasının davacısı taşıyıcı kendi aleyhine daha önce açılan davayı ihbar etmemişse, rücu davasının davalısı olan müteakip taşıyıcıya karşı artık CMR md 39/1 hükmünden faydalanamayacağını, yani burada asıl davada kesinleşen hükmün, davanın kendisine ihbar edildiği feri müdahilin kendisine karşı açılan rücu davasında tartışılabilmesinin kısıtlanması söz konusu olup, feri müdahalenin etkisi denilmekte olduğunu, Davanın ihbarı, davanın taraflardan birinin derdest olan davadan bir 3.şahsa bilgi vermesi olduğu, davanın ihbarı ile güdülen gaye, taraflardan biri için davanın sonucunda çıkacak hükme göre, bir üçüncü şahsa karşı veya bir üçüncü şahıs tarafından rücu, teminat, tazminat vs. gibi bir talep hakkı doğacak ise bu 3. Şahsa derdest dava hakkında bilgi vermek suretiyle onun derdest davaya ihbar eden şahsı temsilen katılmasını veya müdahale etmesini sağlamakta olduğu, yani ihbar ile derdest davada hasıl olacak hükmün bir üçüncü şahsa sirayet etmesi sağlanacak ve böylece 3. Şahıs kendisine ileride açılacak davada bu hükmün tespitlerine karşı artık her türlü itirazı dermeyan edebilmek imkanını bulmayacağını, CMR 39 ‘ da ihbarın hangi aşamada yapılacağı hususu düzenlenmediğinden, uygulanacak hukuk Türk Hukuku olması durumunda HMK 61.md vd. Maddeler gereğince yargılamanın her safhasında ihbarın caiz olduğu, davada ise Türk Hukuku geçerli olup davanın her aşamasında taraflar davaya müdahil olabileceklerini, karar davalılara tebliğ edilmiş olup bu aşamada dahi dosyaya müdahil olarak katılmaları mümkünken katılmadıklarını, nitekim karar ve temyiz aşamasında dahi taraflar davaya müdahil olabileceklerini, taraflarınca bu husus ile ilgili tek bir soru, ihbara yazılı bir cevap dahi vermediklerini, CMR 37.maddesine göre tazminat ödemiş olan taşıyıcı bu tazminat üzerinden ödediği faiz ve yaptığı masraflarla birlikte tazminatı alt taşıyıcıdan talep edebileceklerini, CMR 37 md. bu anlaşma hükümleri gereğince (CMR 39 md ) tazminat ödemiş olan taşıyıcı, bu tazminat üzerinden ödediği faiz ve yaptığı masraflarla birlikte tazminatı taşımaya iştirak etmiş olanlardan geri almak hakkına sahip olduğunu, CMR konvansiyonu 39/4 md de taşıyıcılar arasında ki davalarda madde 32 hükümleri uygulanır demekte olduğu, müvekkili şirket tarafından hasar ödendikten sonra 1 sene içinde dava açıldığı, CMR 37 hükmü çok açık olduğu, tazminat ödeyen taşıyıcı diğer taşıyıcılardan bu tazminat ile birlikte ödediği faiz, masrafları taşımaya katılmış olan diğer taşıyıcılardan şu şartlarla isteyebileceklerini, a) Ziyan ve hasardan sorumlu olan taşımacı ister kendisi ister başka bir taşımacı tarafından ödensin, tazminatı tek başına yüklenmek zorunda olduğunu, b) Ziyan veya hasar iki veya daha çok taşımacının fiilinden ileri geldiği zaman bunlardan her biri sorumluluktaki hissesi oranında bir meblağı ödeyecek, taşıma ücreti oranında sorumlu olacağını, c) Ziyan ve hasar için sorumluluğun hangi taşımacıya yükleneceği belirlenemez ise, tazminat tutarı b) fıkrasında öngörüldüğü üzere bütün taşımacılar arasında paylaştırılacağını, diye rücu müessesini tam olarak açıkladığı, tam tazminat için ihbar şartının olmadığını, Davanın dayanağı hasar ödemesi Alman Mahkeme kararına dayandığını, Bilirkişi raporu, Alman Mahkemesince yapılan hasar hesaplamasını teyit ettiğini, 11.481,35.-Euro tazminat hesapladığını, bunun davanın haklılığını ispatladığını, yani her ne kadar yerel mahkemece Almanya’da ki dava davalılara dava devam ederken tekrar ihbar edilmediğine ve bu nedenle mahkeme masraflarının CMR 39/1 e göre davalılardan talep edilemeyeceğine hatalı bir şekilde karar vermiş ise de ; asıl CMR 39/1 e göre Alman Mahkeme kararında ki tazminat miktarına yerindelik itirazı yapılıp yapılamayacağını düzenlediğini, Bu durumda ise Alman Mahkemesinin tazminat miktarının doğru hesaplanıp hesaplanmayacağının yerel mahkemede incelenmesi gerektiği, oysa davada bilirkişilerce zaten bu yerindelik denetimi yapıldığı, SDR hesabının ve kurunun yerinde olduğu tespit edildiği, bu nedenle yerel mahkemenin tazminat miktarının bilirkişilerce yapılan hesaplamaya göre 9.117,19.-SDR olduğu ve bu miktarın 11.481,35.-Euro olduğu kararı doğru olduğu, ancak mahkeme masrafları, faiz vs. Kısım için istenen 7.658,65.-Euro ‘nın reddi kararı hukuka ve uygulamaya aykırı olduğunu, CMR 37.maddesi gereği müvekkili şirketin ödediği tazminat tüm ferileri ile birlikte davalılardan istenebileceğini, Bilirkişi raporu 3.sf da belirtildiği gibi 23.10.2014 tarihli ihtarname ile davalılara hasar ve rücu durumu bildirildiği, devamla müvekkili şirket tarafından her iki davalıya da davanın karara çıktığı ve hasarı ödemeleri ihtaren 02.06.2017 tarihli iadeli taahhütlü mektup ile bildirildiği, yine davalılara 25 Ağustos 2017 tarihinde müvekkil şirketin hasarı ödemek zorunda kaldığı, hasarı ödemelerini ve hasarın kendilerine rücu edileceği iadeli taahhütlü mektup ile ihtaren bildirildiği, dava konusu tüm belgeler de tek tek eklendiği, ancak davalılar hiçbir ihtarı dikkate almadıkları ve herhangi bir ödeme yapmadıklarını, yani hem davadan önce hem de dava dilekçesi ile taraflara deliller, ödeme ihtarı gönderildiğini, Bilirkişi raporu müvekkili şirketin mahkeme kararı sonucu ödediği tüm tazminatı davalılara rücu edebileceğini tespit ettiğini, CMR 37 md “ Bu anlaşma hükümleri gereğince tazminat ödemiş olan taşıyıcı, bu tazminat üzerinden ödediği faiz ve yaptığı masraflarla birlikte tazminatı, taşımaya iştirak etmiş olanlardan geri almak hakkına haizdir” demekte olduğunu, yani davalılar hukuken müvekkili şirketin zararının tamamını karşılamak zorunda olduklarını, ayrıca davalıların davadan önce temerrüte düşürülmüş olduğu tebligat parçaları ile ispat edildiğini, bilirkişi raporu da davayı bu yönüyle teyit etmekte olduğunu, ne CMR 37 md ‘de ne de CMR 39 md de davalılara devam eden davada mahkeme kanalı ile bir ihbar yapılmaz ise ödemeyi yapan taşıyıcının mahkeme masraflarını hasardan sorumlu asıl taşıyıcıdan isteyemeyeceği şeklinde bir yasal düzenleme olmadığını, yerel mahkeme ve bilirkişi kanunu yanlış yorumladığını, Davalıların müvekkili şirketin ödemesinin tamamından sorumlu olduklarını, teknik kusur itirazlarının dinlenmeyeceğini, Davalı … Ltd.Şti yükü taşırken hasarlanmasına neden olduğunu, hasarın tamamından sorumlu olduğunu, diğer davalı … Sigorta A.Ş. de …’u CMR / yurtdışı taşıyıcı sorumluluk poliçesi ile sigortaladığını, her iki davalıda hasarın tamamından ve mahkeme masraflarından sorumlu olduklarını, ( Sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe teminatı ile sınırlıdır. ) CMR 17/3 gereği taşıt kusuru – teknik sebepten çıkan yangın sebebi ile davalıların sorumluluktan kurtulması söz konusu edilemeyeceğini, bilirkişi raporu ile bu durum da tespit edildiğini, ayrıca müvekkili şirketin ödemesi mahkeme kararına dayandığı için davalılar bu aşamada tekrar kusur, sorumluluk itirazlarında bulunamayacakları gibi müvekkili şirkette tüm ödemesini davalılara rücu edebileceğini, bilirkişiler CMR Konvansiyonu hükümlerine göre bu konuda aynı tespitleri yaptıklarını, Davalıların likit alacağa kötü niyetli itiraz ettikleri için icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Müvekkili şirketçe İstanbul Anadolu … İcra Md. … E. sayılı dosyası icra takibi açıldığını, alacak likit olup yargılama sonucu tespit edildiği ve davalılara davadan önce mahkeme kararı ve tüm evraklar gönderildiğini, bilirkişinin de tespit ettiği gibi ve %20 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece bu talebi reddettiğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI … SİGORTA A.Ş. VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Yerel Mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararının usul ve açık yasa hükümlerine aykırı olduğundu İlk derece mahkemesi tarafından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken zamanaşımı def’ilerinin kabul edilmeyerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, İstinafa konu davada davacı tarafça dava dilekçesinde de belirtildiği üzere iddia olunan yangın hadisesi 21.10.2014 tarihinde gerçekleştiğini, yargılamaya konu dava 08.12.2017 tarihinde, davaya dayanak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı ilamsız icra takibi ise 15.09.2017 tarihinde açılmış bulunmakta olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Zamanaşımı “ başlıklı 1420. maddesi; “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” şeklinde olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Zamanaşımı “ başlıklı 855. maddesi ise; “ Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrar.” şeklinde olduğunu, 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun “Zamanaşımı “ başlıklı 8. maddesi ise; “Zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tabidir.” şeklindedir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05.04.1979 tarih ve 1979/1512 E., 1979/1795 K. sayılı ilamında “Türk Hukukunda tespit edilmiş olan zamanaşımı sürelerinin yabancı bir kanuna yollama yapılmak suretiyle uzatılamayacağı” şeklinde olduğunu, Aynı şekilde CMR Konvansiyonunun 32. maddesi de “Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır” şeklinde olduğunu, Dava konusu olayın meydana geldiği tarih 21.10.2014 tarihi olup, işbu itirazın iptali davasının dayanağı olan icra takibinin açıldığı 15.09.2017 tarihi arasında 2 yıl 10 ay 24 gün süre geçirildiğini, bu süre içerisinde zamanaşımı kesen başkaca hukuki bir işlem de bulunmadığından davacının işbu davadaki tazminini talep ettiği alacağı TTK., B.K., MÖHUK ve CMR Konvansiyonu uyarınca zamanaşımına uğradığını, bu nedenle yerel mahkeme tarafından davacının işbu davadaki talebinin zamanaşımına uğradığından dolayı zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın ksımen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından bilirkişi raporunda belirtilen görüş doğrultusunda CMR 17/3 gereği taşıt kusuru teknik sebepten çıkan yangın sebebi ile davalıların sorumluluktan kurtulmasının mümkün olamayacağından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, taşınan emtialardaki hasar, trafiğe çıkalı henüz 7 ay olmuş yeni bir aracın gizli ayıbından kaynaklanan yangın sonucu oluştuğu, olay meydana gelen zararın sigortalı taşıyıcının en yüksek özeni göstermiş olmasına rağmen kaçınılmaz olduğu ve sonuçlarını önleyemeyeceği nazara alınarak davanın konusu zarardan sorumlu tutulamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirket sigortalı olan … şirketi tarafından üstlenilen ve fiilen gerçekleştirilen nakliye sırasında taşınan emtiada meydana gelen zarar, sigortalı taşıyıcıya atfedilebilecek herhangi bir kusur olmaksızın, yukarıda arz olunduğu üzere taşımanın yapıldığı henüz 7 ay süreyle trafikte kullanılan ve garanti süresi dolmamış römorkun gizli ayıplı olmasından dolayı fren kampanalarının aşırı ısınması sonucu lastiğin yanmasıyla meydana geldiğini, Nitekim müvekkili şirket tarafından, Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/89 D.İş sayılı dosyasından, davaya konu hasara neden olan yangının çıkış sebebinin ne olduğunun tespiti talep olunmuş olup, bu dosyadan görevlendirilen, Yangın Uzmanı Prof. Dr. Mak. Y. Müh …, A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Doç. Dr. Mah. Y. Müh. … ve Hukukçu Bilirkişi Av. … tarafından, hasar gören sigortalı araç bire bir incelenmek suretiyle düzenlenen 22.01.2015 tarihli Bilirkişi Raporu’nda; ” Aleyhine tespit istenen … Ltd. Şti.’nin maliki olduğu … plakalı römorkun, … Sigorta A.Ş. tarafından … poliçe no.lu 340 Kasko Sigorta Poliçesi ile 31.03.2014/31.03.2015 tarihleri arasında, keza … Sigorta A.Ş. tarafından … poliçe no.lu 440 CMR Karayolu ile Yapılan Uluslararası Emtia Taşımaları için Taşıyıcının Mesuliyeti CMR Sigorta Poliçesi ile 05.04.2014/01.01.2015 tarihleri arasında sigortalı olduğu, sigorta poliçelerinin kapsadığı dönem içerisinde bulunan 21.10.2014 tarihinde … sevk ve idaresindeki … Ltd. Şti.’nin maliki olduğu … plakalı çekiciye takılı … yarı römorku Bulgaristan’da Trakya otoyolunda Sofya istikametine seyrederken 238. km geldiğinde römorkunun fren balatalarının teknik bir arıza nedeniyle sıkışması ve fren kampanalarının aşırı ısınması sonucu lastiğin yanmaya başlaması ve yangından çıkan alevlerinde aracı ve aracının içindeki emtiaları hasara uğratan yangın olayında yanının çıkış nedeninin römorkun fren balatalarındaki teknik bir arıza olduğu ” yönünde görüş ve kanaat belirtildiğini, CMR’nin 17/2. Maddesi “Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.” şeklinde olduğunu, Aynı şekilde TTK’nın 876. maddesi “Ziya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. “ şeklinde olduğunu, Davaya konu taşınan emtiada oluşan hasara sebebiyet veren … plakalı … marka, … tip, … şasi no.lu, yarı römork (dorse), 2014 model olup ilk trafiğe çıktığı 27.03.2014 tarihi ile olay tarihi 21.10.2014 tarihi arasında yalnızca 7 ay trafikte kullanıldığı, kaza anında henüz garanti süresinin dolmadığı, Değişik İş tespit dosyasından İTÜ Makine Mühendisleri tarafından düzenlenen bilirkişi raporuyla taşımayı yapan römorkun gizli ayıplı olmasının yangına sebebiyet verdiğinin tespit olunduğu birlikte nazara alındığında olayda diğer davalı sigortalının taşınan mala zarar veren yangının çıkmasında herhangi bir kusurunun bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. Başka bir ifade ile davaya konu zarar sigortalı taşıyıcıya izafe edilebilecek bir kusurdan (hatadan) kaynaklanmayıp, taşıyıcının kendisinden beklenebileceğini, mümkün olan her türlü özeni göstermesine rağmen hiçbir şekilde önleyemeyeceği römorkun gizli ayıbından kaynaklanmış olması nedeniyle sonuçlarını önleyemeyeceği bir sebepten meydana geldiğinden sigortalı ve poliçesi gereği müvekkili şirkete olay nedeniyle sorumluluk yüklenemeyeceği, bu durumda asıl zarar sorumlusu gizli ayıplı römorku imal eden dava dışı … Ltd. Şti. olup, müvekkil şirket ve sigortalısının olay nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, Sonuç olarak, Yerel Mahkeme tarafından bilirkişi raporunda belirtilen görüş doğrultusunda CMR 17/3 gereği taşıt kusuru teknik sebepten çıkan yangın sebebi ile davalıların sorumluluktan kurtulmasının söz konusu olamayacağından bahisle hüküm tesisi edilmiş ise de dava konusu hasara sebep olan yangın olayının müvekkili şirket sigortalısının herhangi bir hatalı / kusurlu eyleminden ya da ihmalinden kaynaklanmadığı, taşıyıcının kendisinden beklenebileceği, mümkün olan her türlü özeni göstermesine rağmen önleyemeyeceği, sonuçlarından kaçınamayacağı şekilde trafiğe çıkalı henüz 7 ay olmuş, yeni bir aracın gizli ayıbından kaynaklanmış olması sebebiyle Yerel Mahkeme tarafından davaya konu zarardan dolayı müvekkil şirket ve sigortalısının sorumlu olmayacağından bahisle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davaya konu aynı olaya ilişkin yerel mahkemenin istinafa konu kararı ile şuan İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesinin 2018/2437 Esas nolu dosyasından istinaf incelemesi yapılmakta olan Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/06/2018 tarih ve 2015/897 Esas 2018/748 Karar sayılı kararı arasında, taşıma sırasında meydana gelen hasardan dolayı fiili taşıyıcı diğer davalı … Şirketinin sorumluluğuna ilişkin olarak verilen kararlar arasında taban tabana zıt çelişkiler bulunmakta olan her iki kararın mevcut halleri istinaf incelemesi neticesinde onanması mümkün olmayıp, her iki kararın da istinaf incelemesinde bu hususun da nazara alınmasını talep ettiklerini, Davaya konu aynı olayla ilgili taşımayı yapan araçta bulunan ve davaya konu yangında zarar gören diğer emtia hasarlarına ilişkin müvekkili şirket tarafından ödenen sigorta tazminatlarının, huzurdaki davada ihbar olunan … Ltd.Şti. aleyhine Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/897 E.sayılı dosyası ile açmış bulundukları rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen ve dilekçemiz ekinde sunmuş oldukları (Ek:1) 21.06.2018 tarih ve 2015/897 E., 2018/748 K. sayılı kararda; “Dava ve birleşen dava itirazın iptali davalarıdır. İcra takibine konu edilen rücü alacaklarının talep edilebilir olup olmadığı yönünde inceleme yapılmıştır. CMR Konvansiyonu m.17 uyarınca davacının sigortalısına halefiyet kabiliyeti bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Bilirkişi incelemesinde araçta gizli ayıp nedeniyle teknik arızadan dolayı yangın çıktığı, Sigortalı aracın hasar tarihindeki hasarsız emsalinin piyasa rayiç değerin 73.000 TL olduğu, Hasara ilişkin ibraname ve temliknamenin ibraz edilmediği, bu nedenle de sigortalısına halefi olarak davalıya karşı rücu talebinde bulunulmasının yasal olmadığının bildirdiği, Sigorta şirketinin rücu hakkının doğabilmesi için tazminat ödediği kişi ile sigortacı arasında zarar konusunu kapsayan bir sigorta sözleşmesinin mevcut olması ve bu sözleşme kapsamında üçüncü kişilerin tarafından zararın gerçekleştirilmesi, zarar gören ile sigortacı arasında tazminat yükümlülüğü doğuran bir sigorta sözleşmesi yoksa veya zarar konusu olay sigorta teminatı kapsamında değilse ya da zararı doğuran olay üçüncü kişilerce değil de sigortalı tarafından kasten gerçekleştirilmişse sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğü doğmayacağından rücu hakkı olmayacağının, sigortacı ödeme yapmış ise ödediği tazminatı için zarar veren kişilere karşı rücu davası açmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Dosya tüm deliller ışığında incelendiğinde, sigorta şirketinin sigortalısına dava konusu hasar ve zararı ödediğini kanıtlayıcı dekont ve ibraname ibraz edemediği, sigortalısına hukuki ve aktif halef olamayacağı bu nedenle iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından, yine, yük hasarına ilişkin olarak da dava dışı … Lojistik tarafından taşınan dava konusu yükü taşıyan yarı römorktaki gizli ayıp dan kaynaklanan yük hasara ve zararı davacının CMR sigorta poliçesi ile sigortalısı bulunan taşıyıcının önleyebileceği bir durum olmadığından hareketle sigortalı taşıyıcının taşıdığı dava konusu yükün hasar ve zarara uğramasında bir kusuru olmadığından CMR m 17/2 uyarınca sorumlu tutulamayacağı bu nedenle davacı … şirketinin ilgili CMR sigorta poliçesi teminatına girmediği dolayısıyla da ödemekle yükümlü olmadığı halde yük sahibine veya yükün emtia nakliyat sigortacılarına ödediği tazminat nedeniyle davalıya rücu talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından, asıl ve birleşen davanın reddi talep edilen kötü niyet tazminatı talebinin de davacı kötü niyetinin ispatlanamaması nedeniyle reddi ” yönünde hüküm tesis edildiğini, Sonuç olarak davaya konu aynı olaya ilişkin yerel mahkemenin istinafa konu kararı ile Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.06.2018 tarih ve 2015/897 E., 2018/748 K. sayılı kararı arasında, taşıma sırasında meydana gelene hasardan dolayı fiili taşıyıcı diğer davalı … şirketinin sorumluluğuna ilişkin olarak verilen kararlar arasında taban tabana çelişki bulunmakta olup her iki kararın mevcut halleri ile kesinleşmesinin kabulü hukuken mümkün olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne dair kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI … LTD. ŞTİ. VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, CMR mad.17 hükmünde taşımacının malı taşınmak üzere teslim aldıktan alıcısına teslim edinceye kadar doğabilecek zarar, zayii, gecikme vs. zararlardan sorumlu olacağı genel sorumluluk hali olarak belirtildiği ve devamında taşımacının önlemesine ve öngörmesine olanak bulunmayan ve kusuruna dayalı olmayan zarardan sorumsuz olacağının düzenleme altına alındığını, Dava konusu zarar, aracın römorkunda çıkan yangın neticesinde meydana geldiğini, müvekkili şirket aracını kullanan şoför ve dava dışı 3. kişiler tarafından yangın söndürülmeye çalışıldığı ve hatta ki itfaiye ile müdahale gedildiği halde aracın tümüyle yanmasının önüne geçilemediğini, Yangının araç içinde tekstil emtiasının sürtünme nedeniyle oluşan mekanik ısınma neticesinde çıkmış olma ihtimalinin de mevcut olduğunu, Nitekim tümüyle yanan araçta yangının çıkış sebebinin tam olarak tespitinin yapılmasının mümkün olmadığını, Buna mukabil yurt dışı sefer yapan aracın tüm periyodik bakımları yapılmış olduğunun ve herhangi bir kusurunun olmayacağı aksi halde yurt dışında sefer yapamayacağının kabulü gerektiği karşısında çıkan yangın nedeniyle taşıyıcıya kusur izafe edilerek hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacının, yabancı mahkemede yapılan yargılamada CMR Konvansiyonu 17.maddede düzenlenen taşıyıcıya sorumluluktan ber’i kılan sebepler yönünden savunma yapmadığı gibi fiili taşıyan olan müvekkiline davayı ihbar etmeyerek müvekkilinin savunma hakkını da elinden aldığını, Fiili taşımacı olan müvekkili dahil olmadığı ve dolayısıyla savunma hakkını kullanmadığı bir yabancı mahkemede yapılan yargılama neticesinde verilen hüküm esasen doğrudan müvekkili üzerinden bir tasarruf oluşturduğunu, zira akdi taşımacı olan davacı bu karara istinaden ödediği parayı yine karara dayanarak müvekkiline rücu ettiğini, müvekkili dahil olmadığı ve davanın ihbar edilmemesi sebebiyle savunma hakkını kullanmadığı yabancı mahkeme kararındaki sorumluluğun kabulü, MÖHUK mad. 54’te yer alan kamu düzenine aykırılık niteliği taşıdığını, Mevcut mahkeme kararında; -İşbu istinafa konu yargılamada hasarın sebebinin CMR mad.17 hükmünde yer alan sorumsuzluk gerekçeleri yönünden değerlendirme yapılmaması, -Müvekkilinin kendisini savunma imkanı verilmeden ve fakat neticeleri müvekkili üzerinde doğan yabancı mahkeme hükmündeki sorumluluğun aynen benimsenmesinin kamu düzenine aykırılık oluşturması, -Davacının yabancı mahkemede ki eksik savunması ve müvekkili dahil etmemesi hususunun yerel mahkemede sorumsuzluğuna dair savunma yapılmamış olması nedeni ile davacının ödediği tazminattan indirim yapılmaması sebebiyle bozulması gerektiğini, Davacı işbu dava ve dayanağı olan icra takibini Euro cinsi para birimi üzerinden talep ettiğini, CMR Konvansiyonu madde 27 hükmü konvansiyona tabi taşımalardan mütevellit tazminat taleplerinde uygulanacak faizi düzenlemiş olup, madde hükmünün “CMR Kon. Mad. 27/1 Hak sahibi ödenecek tazminat için faiz isteyebilir. Yılda %5 üzerinden hesap edilecek bu faiz, ödeme isteğinin yazılı olarak taşımacıya gönderildiği tarihten başlar. Böyle bir istekte bulunmamış ise, tahakkuk dava açıldığı tarihten itibaren yapılır.” şeklinde olduğunu, Buna göre yerel mahkeme tarafından hükme bağlanan tazminata yıllık %5 oranını aşan direnim faizi yerel mahkeme tarafından Euro para birimi ile verilen hükme 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uygulanarak direnim faizine hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, Bu nedenlerle faiz oranının yıllık %5’i aşan kısmının iptali ve en fazla %5 oranında faiz uygulanması gerekeceğinden kararın hüküm verilen faiz oranı nedeniyle ortadan kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, akdi taşıyıcı davacının yabancı mahkeme kararına istinaden ödediği miktarı, fiili taşıyıcı ve taşıyıcının sigortalısı olan davalılardan tahsili talebiyle bşlattığı icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın KISMEN KABULÜ ile, İAA 18. İCM’nin 2017/23155 Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 11.481,35 Euro asıl alacak ve 39,32 Euro işlemiş faiz bakımından DEVAMINA, Asıl alacak 11.481,35 Euroya (51.666,07 TL) takip tarihinden itibaren 3095 Kanunun 4/A Maddesi uyarınca kamu bankalarınca euro cinsinden 1 yıllık mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz UYGULANMASINA, İcra inkar tazminat talebinin REDDİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, Davacı ile dava dışı … arasında yapılan taşıma sözleşmesi uyarınca 47.980,50 Euro meblağlı 102 koli erkek ayakkabısı malın İstanbul’dan Almanya’ya taşınması hususunda davalı …Şirketi ile 18.10.2014 tarihli alt taşıma sözleşmesi yapıldığı, davalı … şirketinin ise diğer davalının sorumluluk (CMR) sigortacısı olduğu, arak alt taşıyıcı olarak davalı şirket ile anlaşıldığını, emtianın davalı … şirketi tarafından nakli sırasında 21.10.2014 tarihinde aracın yanması neticesinde malların zayi olduğu, dava dışı malın alıcısı … tarafından davacıya 22/10/2014 tarihinre hasar ihbarında bulunduğu, malın alıcısının kendi sigorta şirketine başvurduğu ve zararının bu şirket tarafından tazmin edildiği, malın sigortacısı şirket tarafından Almanya Lüneburg Asliye Mahkemesinde, ödediği miktarın tahsili için davacı aleyhine açtığı dava sonucu verilen mahkeme kararına istinaden davacı tarafından dava dışı sigorta şirketine ödeme yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
DAVALI … VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, Davalı … vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde, zaman aşımı definde buluntur. CMR nin 39/4.maddesi uyarınca ”taşımacılar arasındaki davalarda madde 32 hükümleri uygulanır. Bununla beraber zamanaşımı ya bu anlaşma gereğince ödenmesi gereken tazminatın miktarını tain eden son mahkeme kararı tarihinden yahut da böyle bir karar yoksa ödeme tarihinden itibaren başlar”. CMR nin 32/1 maddesi uyarınca,” bu anlaşma gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların 1 yıl içinde açılması gerekir.” Davacının ödediği zarar miktarı mahkeme kararı ile tespit edilmiştir. Dolayısıyla zaman aşımı süresinin başlangıcı CMR nin 39/4. maddesi gereğince tespit edilmesi gerekir. İlk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere, Almanya Lüneburg Asliye Mahkemesi kararı 29/03/2017 tarihinde verilmiştir. Davaya konu icra takip tarihi 15/09/2017 olup eldeki dava ise 08/12/2017 tarihinde açılmıştır. Bu halde CMR 32 maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresi davada gerçekleşmediğinden davalı … vekilinin zamanaşımı def’inin reddine yönelik mahkeme kararı yerinde olup bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı … Şirketinin … Sigorta A.Ş. tarafından … poliçe no.lu 440 CMR Karayolu ile Yapılan Uluslararası Emtia Taşımaları için Taşıyıcının Mesuliyeti CMR Sigorta Poliçesi ile 05.04.2014/01.01.2015 tarihleri arasında sigortalı olduğu, sigorta poliçelerinin kapsadığı dönem içerisinde bulunan 21.10.2014 tarihinde … sevk ve idaresindeki … Ltd. Şti.’nin maliki olduğu … plakalı çekiciye takılı … yarı römorku Bulgaristan’da Trakya otoyolunda Sofya istikametine seyrederken 238. km geldiğinde römorkunun fren balatalarının teknik bir arıza nedeniyle sıkışması ve fren kampanalarının aşırı ısınması sonucu lastiğin yanmaya başlaması ve yangından çıkan alevlerinde aracı ve aracının içindeki emtiaların yanması sonucu zayi olduğu anlaşılmıştır. Davalı … tarafından Gebze 4 AHM.’nin 2014/89 D.İş dosyası ile söz konusu araç üzerinde inceleme yaptırılarak bilirkişi heyetinden rapor alınmış, alınan raporda; hasara uğratan yangın olayında yanının çıkış nedeninin römorkun fren balatalarının teknik bir arıza nedeniyle sıkışması ve fren kampanalarının aşırı ısınması sonucu lastiğin yanmaya başlaması ve yangından çıkan alevlerinde aracı ve aracın içindeki emtiaları hasara hasara uğrattığı, yangının çıkış nedeninin römorkun fren balatalarındaki teknik bir arıza olduğu yönünde görüş ve kanaat birdirmişlerdir. CMR konvansiyonu 3. maddesinde; taşımacının, çalıştırdığı kişilerin ve taşımanın yapılması için hizmetlerinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri sırasındaki hareket ve ihmallerinden, sanki bu hareket ve ihmalleri kendisi yapmış gibi sorumlu olacağı düzenlenmiştir. CMR’nin 17. maddesine göre; taşımacı, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan yüke has bir kusurdan yahutta taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri geliyorsa, taşımacı sorumlu tutulamaz. Taşımacı taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıttan veya çalışanlarının hata veya ihmallerinden dolayı sorumludur. Davalı tarafın meydana gelen kazada kusursuz olduğunu dosya kapsamı itibariyle ispat edemediği anlaşılmakla, CMR 17/3 maddesi uyarınca meydana gelen hasardan sorumlu olup davalı … vekilinin fiili taşıyıcı diğer davalının kusursuz olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
DAVALI … LTD. ŞTİ. VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, CMR’nin 17. maddesine göre; taşımacı, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.Davalı tarafın meydana gelen kazada kusursuz olduğunu dosya kapsamı itibariyle ispat edemediği anlaşılmakla, CMR 17/3 maddesi uyarınca meydana gelen hasardan … Şirketi sorumlu olup davalı … Şirket vekilinin kusursuz olduğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davacı tarafından icra takip talebinden önce yabancı mahkeme kararına istinaden dava dışı sigorta şirketine yaptığı ödemeyi 25/09/2017 tarihinde çektiği ihtar name ile ödemiş olduğu 19.140,00 EURO’nun tebliğden itibaren 8 gün içinde ödenmesi davalılardan ihtaren istenmiştir. Dava ve icra takibindeki davacı talebinin EURO olarak tahsile ilişkin olup, ilk derece mahkemesince hükmedilen tazminat tutarına CMR 27 maddesindeki %5 oranında faize hükmedilmesi gerekirken icra takibindeki talep doğrultusunda 3095 SY.nın 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmesi yerinde olmayıp davalı … Şirket Vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Mahkemece, CMR 39/1 madde gereğince davacı tarafından davalıya Alman Mahkemesinde yapılan yargılaması sırasında dava ihbar edilip yargılamaya katılma ve savunma hakkı tanınmadığı kabul edilerek davacı tarafından talep edilen tazminatın tamamına hükmedilmeyip CMR 23/3 Maddesine göre SDR. Hesabına göre yapılan hesaplamaya göre tazminata hükmedildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin yabancı mahkemede yapılan yargılamanın bildirilmemesi nedeniyle tazminattan indirim yapılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
DAVACI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE; Davacı tarafından kazadan sonra kazanın davalılara ihbaren bildirildiği ve Alman Mahkemesince verilen karardan sonrada hükmedilen tazminatın ödenmesi ihtaren davalılara bildirilmiş olup, Alman Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında bu davanın görüldüğünün ihbaren davalılara bildirildiğine dair belgenin olmadığı anlaşılmış isede; davanın ihbar edilmemesi durumunda davalı tarafın kendisince bilinmeyen iddia ve savunma imkânlarının, davacı tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığını belirterek davacı tarafın yargılamayı hatalı yürüttüğünü ileri sürebileceği, yerel mahkemece de yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda davacının CMR. 23/3 maddesi uyarınca 11.481,35 EURO alabileceğinin belirtildiği, oysa Alman Mahkemelerinde esas alacağın 11.326,00 EURO hesaplandığı, bu durumda Alman Mahkemelerinde davalı aleyhine bir yargılama olmadığı, davacının Alman Mahkeme kararının davalı tarafa ihtaren bildirildiği de gözetildiğinde, Alman Mahkeme ilamı doğrultusunda yaptığı asıl alacak ve ferilerine yönelik ödemeyi ve yaptığı masrafları CMR 23 maddesi uyarınca davalılardan talep edebileceği, talebininde somut olaya uygun olduğu yerel mahkemece alınan bilirkişi raporunda tesbit edildiği, bu durumda mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Davaya konu tazminat alacağının varlığı ve miktarı yargılamayla belirlendiğinden, likit olmayan takip alacağı için davacı lehine icra inkar tazminatı hükmedilmemesi dosya kapsamına uygun görülmüştür. Belirtilen nedenle aksi yöndeki davacı istinafı kabul edilmemiştir. Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine, davacı vekilinin ve Davalı …Şirket vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılması ve dairemizce yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A) Davalı …’nin (eski unvan: … SİGORTA A.Ş.) istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B) Davacının ve davalı …’nin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2019 tarih ve 2017/1369 Esas – 2019/192 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; 1-DAVANIN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın İİK’nın 67. Maddesi uyarınca iptali ile, takibin 19.140,00 Euro asıl alacak, 65,55 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.205,55 Euro alacaktan, 19.140,00 Euro asıl alacağa yıllık %5 faiz oranı aşılmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren 3095 sy 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmek suretiyle takibin devamına, 2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 5.903,49.TL harçtan peşin alınan 1.081,18.TL harcın mahsubu ile bakiye 4.822,31.TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 1.117,18.TL toplam harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen 206,90.TL posta / tebligat gideri ile 1.600,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.806,90.TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 12.034,86.TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 8-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 10-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.903,49.TL harçtan istinaf eden istinaf eden … SİGORTA A.Ş.(eski unvan: … SİGORTA A.Ş.) tarafından yatırılan (44,40.TL + 837,85.TL=) 882,25.TL harcın mahsubu ile bakiye 5.021,24.TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 11-Davacı tarafından yatırılan 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 12-Davalı … tarafından yatırılan 882,32.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 13-Davalı …(eski unvan: … SİGORTA A.Ş.) tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 14-Davacı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 15-Davalı … tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri toplamı 152,80.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 16-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 15/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.