Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1928 E. 2021/1263 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1928 Esas
KARAR NO: 2021/1263 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/49 Esas – 2019/446 Karar
TARİH: 18/04/2019
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkilinin 5015 sy ile ilgili mevzuat kapsamında EPDK’nın tanzim ettiği “Dağıtıcı Lisansı” kapsamında akaryakıt sektöründe faaliyet göstermekte olup bu faaliyeti çerçevesinde bizzat belirlediği noktalarda, kendi marka ve logosu altında … standartlarında kurulacak akaryakıt istasyonlarında, LPG ve madeni yağ satış faaliyetini gerçekleştirdiğini
Müvekkili ile davalı şirket arasında, Selçuk- Kuşadası Karayolu, … Mevkii, Selçuk, İzmir adresinde bulunan ve tapuda … pafta, … parsel, 7154 m2 alanlı, … hisseli taşınmazda akaryakıt istasyonunun … kurumsal kimliği altında lisans alınarak işletilmesi amacıyla 18/08/2010 tarihli Ön Protokol ve 19/09/2010 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini ve müvekkili şirket lehine anılı taşınmaz üzerine 22/09/2020 tarihine kadar intifa hakkı tesis edildiğini, Davalı şirketin iş yeri açma ruhsatı alamadığını ve EPDK’ya bayilik sözleşmesi başvurusunda bulunulmadığını, taşınmazın atıl durumda kaldığını, davalı tarafın böylelikle sözleşmeyi ihlal ettiğini, yapılan yatırımlar gereği müvekkilinin zarara uğradığını, Davalı tarafın bahse konu olan akaryakıt istasyonunun işletilmemesinden kaynaklı olarak müvekkili şirketin satmayı öngördüğü akaryakıt ürünlerini de satamadığını, müspet zararının doğduğunu, bu nedenle de kar kaybı olduğunu, Taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle nakdi yatırım olarak 10/11/2010 tarihinde 150.000,00 TL ve 20/01/2011 tarihinde 150.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL tutarında intifa bedeli ödendiğini, davalı tarafça atıl vaziyette bırakılması ile müvekkili şirketin elde etmek istediği faydanın da gerçekleşmediğini, müvekkili şirketin yapmış olduğu yatırım bedellerinin ve nakdi ödemelerin tazmini gerektiğini, tüm bu hususlar çerçevesinde davalı şirkete Üsküdar … Noterliğinin 14/12/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ihtarname gönderildiğini, olumlu yanıt alınamadığını beyanla, Kurumsal kimlik ekipmanı ile ariyet, demirbaş ve tesisatlardan oluşan ayni yatırım bedellerinin şimdilik 10.000,00 TL’sinin; istasyonun işletilmemesinden kaynaklı olarak müvekkili şirketin mahrum kaldığı kar kaybının tazminine ilişkin alacağın şimdilik 10.000,00 TL’sinin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek bayilik sözleşmesinde yer alan aylık %3 akdi faizi ile birlikte, Nakdi yatırım olarak davalıya ödenen toplam 300.000,00 TL intifa bedelinden; 150.000,00 TL’nin fiili ödeme tarihi olan 10/11/2010 tarihinden itibaren, diğer 150.000,00 TL’nin de fiili ödeme günü olan 20/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek bayilik sözleşmesinde yer alan aylık %3 akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin iş yeri açmak için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne başvurduğunu, İBB’nin söz konusu taşınmaza ait 1/5000 ölçekli imar planı bulunmadığını, dolayısıyla arazinin akaryakıt ve LPG satış istasyonu olarak belirlenemediğini, 1/1000 ölçekli imar planının ise mevzuata aykırı yapıldığı gerekçesiyle ruhsat başvurusunun iptaline karar verildiğini, İzmir İdare Mahkemesine açılan davanın ise İBB’nin lehine sonuçlandığını, müvekkilinin iş yer açma ruhsatı alma konusunda her türlü yasal hakkını kullanmaya çalıştığını, Kar mahrumiyeti talebine ilişkin olarak akaryakıt bayilik sözleşmesinin henüz yürürlüğe girmediğini, sözleşmenin feshedilebilmesi için bir takım belgeler ile EPDK’ya sunulması, kurumun onayından sonra lisansın yayınlanması ve sözleşmenin uygulanabilir hale gelmesi gerektiğini, yine sözleşmenin yürürlüğe girmesi için de bayilik lisansının yayınlanabilmesi için usulüne uygun bir şekilde iş yer açma ruhsatının alınması gerektiğini, İBB’nin müvekkiline ruhsat vermediğinden müvekkilinin kusurundan söz edilemeyeceğini, Kurumsal kimlik, malzeme ve ekipmanlar yönünden davacı şirket tarafından müvekkili şirkete ait akaryakıt istasyonuna kurumsal kimlik malzeme ve ekipmanları kurulduğu iddiasının ihtilafsız olduğunu, davacı şirketin söz konusu malzeme ve ekipmanları yatırım gibi göstermesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, EPDK’nın bu hususta kurul kararı olduğunu, Davacı şirketin intifa bedeli ile ilgili de intifa ile ilgili hükümlere göre davacının müvekkiline 500.000,00 TL intifa bedeli ödemesi gerektiğini, ancak davacının intifa bedelini eksik ödediğini, davacı lehine tapuda şerh edilen intifa şerhinin devam ettiğini, bu durumda davacının intifa bedelini isteyemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/04/2019 tarih 2017/49 Esas – 2019/446 Kararr sayılı kararında; “Taraflar arasında 18/08/2010 tarihli ön protokol ve 19/09/2010 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmenin konusunun davalı şirkete ait Selçuk- Kuşadası karayolu, … mevkii, İzmir ili, Selçuk ilçesi, … köyü, … parsel, … m2 alanlı taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun işletilmesi olduğu tartışmasızdır. -Davacı nakdi yatırım olarak davalıya ödenen toplam 300.000 TL tutarındaki intifa bedelinin 10/11/2010 ve 20/01/2011 ödenme tarihlerinden itibaren akdi faiziyle ödenmesini istemiştir. Taraflar arasındaki protokolün 13. maddesi gereğince, davalıya ait İzmir ili, Selçuk ilçesi, … köyü, … parsel, … m2 alanlı taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonu üzerine davacı lehine 22.09.2010 tarih ve … yevmiyeli resmi senet ile 500.000 TL bedel karşılığında 10 yıl süreli intifa hakkı tesis edilmiştir. Bu intifa hakkı gereğince davacının 10/11/2010 tarihinde 150.000 TL ve 20/01/2011tarihinde 150.000 TL ödeme yapılmıştır. İzmir ili, Selçuk ilçesi, … köyü, … parsel, … m2 taşınmazın getirtilen tapu kaydından davacı lehine tesis edilen intifanın dava tarihi itibariyle devam ettiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından intifa bedelinin kullanılmayan kısmının isteyebilmesi için taşınmaz kaydına konulan intifa hakkının terkini aranacaktır. Ancak taşınmaz üzerindeki intifa hakkı dava tarihi itibariyle devam ettiğinden, davacının ödediği bakiye intifa bedelini istemesi mümkün değildir.Davacının istemi kabul edilmemiştir. -Davacı istasyonun işletilmemesinden kaynaklı olarak mahrum kaldığı kar kaybının davalı tarafından müspet zarar olarak tazminini istemektedir. 19/10/2010 tarihli bayilik sözleşmesinin 11.mad gereğince petrol istasyonunun işletme ve kullanım ruhsatını almak davalının yükümlülüğündedir. Ön protokol de ise davalının yıllık asgari akaryakıt alım taahhüdü miktarıda belirlenmemiştir. Tarafların dosyaya sundukları ve her iki tarafında kabulünde olduğu üzere sözleşmenin bağıtlandığı 19/10/2010 tarihinden sözleşmenin süresinin dolduğu 19/10/2015 tarihine kadar davacı, davalı şirkete işyeri açma ruhsatı alması konusunda ihtarda bulunmamıştır. Ayrıca davalının yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine makul süre olarak kabul edilebilecek dönemin sonunda davacı sözleşmenin 25. maddesi gereğince, gidebileceği yollara başvurmamış, tek taraflı fesih hakkını da kullanmamıştır. Ayrıca davacı mahrum kaldığı zararı isteyebilmek için TBK 117 ve 123 gereğince yasal koşulları yerine getirmemiş davalıyı temerrüde düşürmemiştir. Davacının mahrum kaldığı karı davalıdan isteyebilmesi için sözleşme ve yasa koşulları oluşmamıştır. Bu istemde mahkememizce yerinde bulunmamıştır. -Davacı davalıya ariyet olarak verdiği kurumsal kimlik ekipmanları, alet edevat malzeme ve teçhizat tan oluşan malların dava tarihi itibariyle rayiç bedelllerini istemektedir. Davacının önprotokolün 3 maddesi gereğince; davalı bayiye 3 adet pompa jeneratör kompresör, hava+su saati, yıkama tonozu, tank ve pompa otomasyonu ile market raflarını verdiği 26/07/2018 tarihli keşif bilirkişi raporu ile sabittir. Bayilik sözleşmesinin 12. maddesine göre verilen ekipman ve teçhizat bayilik sözleşmesinin eki olan ariyet sözleşmesi ile verilmiştir. Taraflar arasındaki 19/10/2010 tarihli bayilik sözleşmesinin süresi 5 yıl olup 19/10/2015 tarihinde sona ermiştir. Bayilik sözleşmesi ile birlikte ayrılmaz parçası olan ariyet sözleşmeside sona ermiştir. TBK 379 maddesinde tanımlanan ariyet sözleşmesinin sona ermesinden sonra davacı teçhizat ve ekipmanların kendisine iadesi için davalıyı temerrüde düşürmemiştir. Kaldı ki ariyete konu teçhizat ve ekipmanların bedelini de davacı ancak TBK 380 vd maddeleri ile bayilik sözleşmesinin 12. maddesinde açıklanan şekilde amaca aykırı olarak kullanım sonucu, ariyet alınanın zarar görmesi halinde isteyebilecektir. Alınan 26/07/2018 tarihli keşif bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere teçhizat ve ekipmanların zarar görmediği, halen kullanım amacına uygun olarak bakımlı şekilde muhafaza edildiği anlaşılmıştır. Davacının ariyet olarak verilen teçhizat ve ekipmanların bedelini isteyebilmesi için sözleşme ve TBK 379 vd koşulları oluşmadığından istem kabul edilmemiştir. Mahkememizce ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir ….”gerekçesi ile, Sabit olmayan davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka yasaya aykırı olduğunu, Akaryakıt sektöründe dağıtıcı firma olarak faaliyet gösteren müvekkili … A.Ş. ile davalı … arasında Selçuk- Kuşadası Karayolu, Küçükdere Mevkii, Selçuk/İzmir adresinde bulunan ve tapuda kayıtlı taşınmazda bulunan akaryakıt istasyonunun (…) kurumsal kimliği altında lisans alınarak işletilmesi amacıyla 18.08.2010 tarihli Ön Protokol ve 19.09.2010 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, ön protokol uyarınca müvekkili şirket lehine, davalı tarafa yapılacak olan tüm nakdi ve gayri nakdi yatırımlar karşılığında taşınmaz üzerinde Selçuk Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 22.09.2010 tarih ve … yevmiye numaralı resmi senedi ile 22.09.2020 tarihine kadar süreli intifa hakkının tesis edildiğini, bayilik sözleşmesi kapsamında, anılan istasyon ile ilgili olarak davalı şirketçe işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadığını ve EPDK’ya bayilik lisansı başvurusu yapılmadığını, bu suretle protokol ve bayilik sözleşmesi hükümlerinin davalı tarafça esaslı surette ihlal edildiğini, istasyona yaptığı yatırımların göz önüne alındığında müvekkili şirketin, fazlasıyla maddi zarara uğradığını, Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında ise davalı şirkete müvekkili şirket tarafından nakdi yatırım olarak 10.11.2010 tarihinde 150.000,00 TL ve 20.01.2011 tarihinde 150.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL ödendiğini, yerel mahkemece ise karar gerekçesinde ödenen bu bedele yönelik alacak talebine ilişkin olarak; İzmir İli, Selçuk İlçesi, … Köyü … parsel … m2 taşınmazın getirtilen tapu kaydından davacı lehine tesis edilen intifanın dava tarihi itibariyle devam ettiğinin anlaşıldığı, davacı tarafından intifa bedelinin kullanılmayan kısmının istenebilmesi için taşınmaz kaydına konulan intifa hakkının terkininin aranacağı, ancak taşınmaz üzerindeki intifa hakkının dava tarihi itibariyle devam ettiğinden davacını ödediği bakiye intifa bedelinin istenmesinin mümkün olmadığı, davacının isteminin kabul edilmediği belirtildiğini, Yerel mahkemenin 300.000,00 TL tutarındaki nakdi yatırım bedelinin muhteviyatını hatalı değerlendirildiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlık ve tesis edilen intifa hakkı, bu hakkın kullanılamamasından kaynaklı oluşan zararlar, gerek bayilik sözleşmesi gerekse intifa hakkına dayalı müvekkili şirketin hakları dar yorumlanarak, dosyadaki mevcut deliller ve iddiaların dahi yeterince incelemeden karar tesis edildiğini, dosya kapsamı itibariyle de sabit olduğu üzere, müvekkili şirket tarafından yapılan 300.000,00 TL’lik ödemenin gayesinin, taşınmaz üzerinde davalı ve yetkilisi tarafından … ve … bayisi olarak işletmesi öngörülen akaryakıt ve LPG istasyonunun kurulması ve faaliyete geçirilmesi ve inşası amacıyla davalıya finansal destek sağlamak olup bu ödeme nakdi bir yatırım bedeli olarak akdedildiğini, dosyada mübrez banka dekontlarında işbu ödemelerin açıklaması “iş avansı” olarak geçtiğini, Müvekkili şirketin, davaya konu olan taşınmaz üzerindeki intifa hakkına dayanarak kullanım hakkını davalı şirket ile aralarında akdedilen bayilik sözleşmesi ve bu sözleşme gereği yapılacak satışlar nedeniyle davalı şirkete verdiğini ancak davalının yükümlülüğünde olan işyeri açma ve çalışma ruhsatının alınmaması sebebiyle bu amacın gerçekleşmediğini ve tüm ayni ve nakdi yatırımların yapılmış olmasına rağmen mevcut bu durum sebebiyle tamamıyla zarara uğrattığını, Dava konusu istasyon ile ilgili akdedilen 19.09.2010 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından özel olarak bir fesih ihtarnamesi ile feshedilmediğini, istasyon ile ilgili olarak davalı şirketçe işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadığını ve EPDK’ya bayilik lisansı başvurusu yapılamadığını, sözleşmenin uygulanamaz ve kendiliğinden süre sonunda “münfesih” hale geldiğini, Dava konusu olayın 2010 yılında akaryakıt sektörüne Rekabet Kurumunun intifa süreleri yönünden uyguladığı ilke kararları doğrultusunda, Türkiye genelinde açılan genel intifa davalarının (sebepsiz zenginleşme davaları) kapsamı olarak değerlendirmemesi gerektiğini, Müvekkili şirketin, akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalanması aşamasında, basiretli bir tacir olarak mevcut intifa tesis edilen taşınmaz üzerinde akaryakıt istasyonu açılabilmesi için ön şart olarak gerekli olan işyeri açma ve kullanma ruhsatının alınabilmesi için, mevcut intifa tesis edilen taşınmazın imar durumu ve legant durumlarını araştırdığını ve davalının da ikrarları ile mevcut taşınmazın fiili durumunun işyeri açma ve kullanma ruhsatı almasına engel teşkil eden bir durumun olmadığının tespit edildiğini, bayilik sözleşmesi akdedilme aşamasında, taşınmazın bağlı olduğu İzmir İli, Selçuk İlçesi, Selçuk Belediye Başkanlığı’nın 1/1000 uygulama imar planına göre, intifa tesis edilen taşınmaz imar mevzuatına göre kesinleşmiş akaryakıt ve LPG satış istasyonu olarak tescil edildiğini, hem akaryakıt istasyonu için gerekli alt yapı ve teknik alt yapı inşai işlemleri için nakdi yatırım yapmış ve davalı yana da ayrıca nakdi yatırım bedeli olarak 300.000 TL ödeme yaptığını, taşınmaz artık akaryakıt istasyonu nev’ine dönüştürüldüğünü,
Müvekkilinin şirketin tüm bu hususları bayilik sözleşmesi imzalanması aşamasında öngörmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirket ciddi anlamda mağdur olmuş iken, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi süresi olan 5 yıl içerisinde müvekkili şirket tarafından neden davalı yanın temerrüde düşürülmediğinin gerekçe gösterilmesi hususunu kabul edilmeyeceğini, Müvekkili şirketin tüm bu yatırımları taşınmazda kurulup aktif hale getirilecek olan akaryakıt istasyonuna davalı tarafça EPDK nezdinde bayilik lisansı alınarak istasyonda kendisine ait akaryakıt ürünlerinin satılacağına olan inancı ve güveni ve protokol ve bayilik sözleşmesinde yer alan bu yöndeki taahhütleri sebebiyle gerçekleştirildiğini, Kurumsal kimlik uygulamasına konu olan işlemlerin, davalı şirketin istasyonun bağlı bulunduğu taşınmazın konumu ve ebatına uygun olarak yapılmış olduğundan, bu tür kurumsal kimlik uygulamaların sökülmesi mümkün olsa dahi, aynı uygulamanın başka bir istasyonda müvekkili şirket tarafından kullanılmasının mümkün olmadığını, davaya konu istasyona uygulanan kurumsal kimlik ve tüm ariyet ve demirbaşlar, ilk defa o istasyona tabiri caiz ise “sıfır” şekilde uygulandığını, bu ariyetlerin istasyona uygun olarak yapıldığını ve yeni bir vaziyette monte edildiğini, tüm taleplerin Üsküdar … Noterliği’nin 14.12.2016 tarih-… yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı şirkete bildirilmiş ise de olumlu yanıt alınamadığını, işbu ihtarname ile davalının temerrüde düşürülmediğini söylemenin uygun olmadığını, talimat bilirkişi raporunda keşif tarihi itibariyle hava su saati ünitesinin akaryakıt istasyonunda mevcut bulunmadığı tespit edildiğini bu durumun dahi ariyetler konusundaki mahkeme karar gerekçesini haklı kılmadığını, bilirkişi raporunda davacı müvekkili tarafından davalı şirkete ariyet olarak teslim edilen hava-su saati ünitesinin 22.09.2010 tarihli fatura bedelinin 969,61 TL olduğu, hiç kullanılmamış 1 adet hava-su saatinin satış fiyatının 500 USD civarında olduğu, akaryakıt istasyonunda monte edilmiş fakat istasyon uzun süre çalıştırılmadığından 1 adet hava-su saatinin dava tarihi itibariyle rayiç değerinin 350,00 TL olduğu bildirildiğini, hava-su saati ünitesine, bilirkişi tarafından belirlenen bu değeri oldukça düşük olduğundan kabul edilmesinin mümkün olmadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesi, ön protokol gereğince davalıya verilen intifa bedelinin ve ariyetlerin bedellerinin tazmini ile kar kaybı alacağına ilişkindir. Davacı vekili taraflar arasında 18/08/2010 tarihli Ön Protokol ve 19/09/2010 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, ön protokol gereğince davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine müvekkili şirket lehine 5+5 yıl süreli intifa hakkı konulduğunu, davalıya 10/11/2010 tarihinde 150.000,00 TL ve 20/01/2011 tarihinde 150.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL tutarında intifa bedeli ödediğini, intifa kurulan taşınmaz üzerinde davalının müvekkilinden temin edeceği akaryakıtı satmak üzere akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalının gerekli olan işyeri ruhsatını alamaması nedeniyle lisans alamadığını böylece taşınmazda akaryakıt satış istasyonu açamadığını, akaryakıt satış istasyonu açılıp işletilmesi için davalıya kurumsal kimlik yapıldığını ve bir takım ariyetlerin verildiğini, davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle (gerekli ruhsat ve lisansları alamaması) akaryakıt bayilik sözleşmesinin fiilen uygulanamadığını,akaryakıt bayilik sözleşmesinin süre sonunda sona erdiğini, davalının gerekli lisansları alamaması nedeniyle akaryakıt istasyonununu faaliyete geçirilememesi nedeniyle müvekkilinden almadığı taahhüt ettiği akaryakıtları almadığını dolayısıyla müvekkilinin kar kaybı zararının doğduğunu, intifa hakkı tesis edilmiş ise de, intifanın kuruluş amacının taşınmazda akaryakıt istasyonu faaliyetinin yapılması olduğunu, davalının bu faaliyeti gerçekleştirmediği için intifanın da sonuçsuz kaldığını, bu nedenle davalıya verilen intifa bedelinin iadesi gerektiğini, davalıya ariyet olarak verilen ekipmanların davalı tarafından taleplerine rağmen iade edilmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ariyet olarak verilen ve iade edilmeyen ekipmanlar için şimdilik 10.000 TL tazminatın ve kar mahrumiyeti zararına karşılık şimdilik 10.000 TL tazminatın ihtarname tebliğinden itibaren işleyecek sözleşme ile kararlaştırılan aylık %3 akdi faizi ile birlikte, davalıya ödenen intifa bedellerinden 150.000 TL’nin verilme tarihi olan 10/11/2010, 150.000 TL’nin 20/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek sözleşmede yer alan aylık %3 akdi faizi ile tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında 18/08/2010 tarihli Ön Protokol ve 19/09/2010 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi akdedildiği, akaryakıt bayilik sözleşmesinin 5 yıl için yapıldığı, davalıya ait sözleşmeye konu taşınmaz üzerine 22/09/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 10 yıl süre ile davacı lehine intifa hakkı tesis edildiği, davacının intifa hakkı bedeli olarak davalıya 300.000 TL ödediği, sözleşmeye konu taşınmazda imar planı değişikliği nedeniyle akaryakıt istasyonu kurulması için işyeri ruhsatı alınamadığı, bu nedenle davalının EPDK’dan akaryakıt satışı için gerekli olan lisansı alamadığı, davalının imar değişikliğine ilişkin karara karşı iptal davası açtığı, davanın davalı aleyhine sonuçlandığı, davacının Üsküdar … Noterliğinin … yev nolu 14/12/2016 tarihli ihtarnamesi ile, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde bayilik lisansı alarak istasyonu faaliyete geçirmesi aksi halde bunu takip eden 7 gün içersinde taşınmazın intifa hakkına dayalı olarak müdahalenin meni, tahliye ve teslim amacıyla yasal yollara başvurulacağı, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içersinde kurumsal kimlik ekipmanı ile ariyet ve demirbaşlardan oluşan ayni yatıırm bedellerinin ödenmesi, ödenen intifa hizmet bedellerinin ödendiği tarihten itibaren akdi faizleri ile ödenmesi, ayni ve nakdi yatırım bedellerinin ödenmesi, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla ihtarnamede belirtilen kar kaybı alacaklarının ödenmesinin aksi halde yasal yollara müracaat edileceğinin ihtar edildiği, bu ihtarnameye davalının 26/12/2016 tarihli karşı ihtarname ile cevap verdiği çekişme konusu değildir. Taraflar arasında imzalanan 18/08/2010 tarihli ön protokol ile protokolde belirtilen taşınmaz üzerine davacı lehine 5+5 yıl için 500.000 TL bedelle intifa hakkı tesis edilmesi, bunun karşılığında aynı taşınmaz üzerinde akaryakıt satış ve servis istasyonu işletilmesi hususunda davalı ile akaryakıt bayilik sözleşmesi kurulmasının taahhüt edildiği, protokolle akaryakıt istasyonunda kullanılmak üzere protokolde yazılı malzemelerin davalıya verilmesinin kararlaştırıldığı, 7. Maddede mücbir sebepler halinde davacıya protokolü ve protokole uygun olarak imzalanan sözleşmeleri feshetmek yetkisinin tanındığı, 8. Maddede protokol veya protokol gereğince akdedilen sözleşme hükümlerine aykırı hareket edilmesi nedeniyle protokol ve sözleşmelerin davacı tarafça feshedilmesi halinde davacının uğramış olduğu veya uğrayacağı tüm zararların davalı tarafça ödeneceğinin, 9. Maddede iş bu protokolün herhangi bir nedenle sona ermesi halinde istasyonun tüm demirbaş, malzeme ve teçhizatları ile birlikte davacıya teslim edileceği, 13. Maddesinde davalıya intifa bedeli olarak 500.000 TL ödeneceği kararlaştırılmıştır. 19/09/2010 tarihli Akaryakıt bayilik sözleşmesinin 12. Maddesinde davalıya ariyet olarak verilen malzemenin davacının ilk talebinde iade edileceği, aksi halde malzemenin fesih günündeki yeni malzeme satın alma bedeline göre hesaplanacak bedelini ödemeyi üstlendiği, 25. Maddesinde bayinin (davalı) sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesi veya davacının fesih etmesine sebep olması veya sözleşmede yer alan hususlardan herhangi birine uymaması halinde davacının a) süre vererek sözleşme şartlarına uyulmasını ihtar edeceği, b) mal teslimini bir süre durduracağı, c) bayiden uyulmayan her husus için cezai yart talep edeceği, d) zarar ziyan talep edeceği, e) hapis hakkını kullanacağı, f) sözleşmeyi derhal ve süresinden önce feshedeceği, bu durumda fesih tarihinden sözleşme sonuna kadar geçecek dönem için zarar ve ziyanını, kar mahrumiyetini talep edeceği, kararlaştırılmıştır. Bayilik sözleşmesi 5 yıl için düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin fiilen uygulanmadığı (davalı bayinin gerekli ruhsat ve lisansı alamaması nedeniyle), anılan sözleşme süresince davalı bayinin davacıdan akaryakıt satın almadığı sabittir. Davacı her ne kadar sözleşme süresince davalı tarafça akaryakıt alınmaması nedeniyle kar kaybına uğramış ise de davacı, davalının sözleşmeye bu aykırı davranışı nedeniyle sözleşmenin 25. Maddesi ile kendisine tanınan haklarını kullanmamış, sözleşmeyi feshetmemiştir. Buna göre davacı davalının akaryakıt satın almamasına ve satın almayacak olmasına rağmen sözleşmeyi süre sonuna kadar ayakta tutmuştur. Davalıya sözleşme yükümlülüklerine uyması konusunda ihtarda göndermemiştir. Bu durumda kar kaybı alacağı talep etmesine olanak bulunmamaktadır. Davalıya ait taşınmaz üzerine davacı lehine 10 yıl süreli intifa hakkı kurulmuş olup, dava tarihi itibarıyla bu intifa hakkı devam etmektedir. Davacı intifa hakkını kaldırmamıştır. Protokol ile intifa bedeli olarak davalıya 500.000 TL ödenmesine karar verilmiş olup, davacı intifa bedeli olarak 300.000 TL ödemiştir. Dava tarihi itibarıyla davacı intifa hakkını halen kullandığından kullanamadığı süreye ilişkin olarak fazla ödenen intifa bedelini talep edemez. Davacı intifa hakkının baştan beri kullanılamadığını, intifanın kuruluş amacının akaryakıt istasyonu işletmek olduğunu, davalının ruhsat ve lisans alamaması nedeniyle taşınmazda istasyon kurulmasının imkansız olduğunu bu nedenle sebepsiz kalan intifa bedelinin iadesi gerektiğini ileri sürmüş ise de davacı bu sebebe rağmen akaryakıt bayilik sözleşmesini feshetmediği gibi, taşınmaz üzerindeki intifa hakkını bu nedenle sonlandırmamış ve sözleşme süresi içinde bu haklarını davalıdan talep etmemiştir. Taşınmaz üzerine kurulan intifa hakkı akaryakıt bayilik sözlemesi süresinden uzundur ve dava tarihi itibarıyla tapuda halen davacı lehine intifa hakkı devam etmektedir. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere intifa hakkı terkin edilmeden kalan süre yönünden de intifa için ödenen bedelin iadesi talep edilemeyecektir. Kullanım ödüncü sözleşmesi TBK’nın 379 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki protokol ve ariyet sözleşmesi gereğince sözleşmede yazılı malzemeler davalıya ariyet olarak verilmiştir. TBK’nın 379 maddesine göre ödünç alan şeyi kullandıktan sonra geri vermeyi üstlenmiştir. 383. Maddeye göre ödünç sözleşmesinde belirli süre öngörülmüş ise bu süre sonunda aldığını geri vermelidir. Taraflar arasında imzalanan protokolün 9. Maddesinde ve sözleşmenin 12. maddesinde ariyet olarak verilenlerin ilk talep halinde iade edileceği düzenlenmiştir. Davacı sözleşmenin sona ermesinden sonra davalıya gönderdiği ihtarname ile ariyetlerin veya bedellerinin iadesini talep etmiştir. Yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre protokolde yazılı ve davalıya teslim tutanağı ile teslim edilen ekipmanlardan Hava-su saati ünitesi dışındakiler davalıya ait taşınmazda bulunmaktadır. Davacı, intifa hakkı sahibi olup, taşınmazı bulunduğu hal ile teslim alma hakkı vardır. Davalıya ariyet olarak verilenleri de bayilik sözleşmesi sona erdiği için teslim alma hakkı bulunmaktadır. Davalı gönderdiği ihtarname ile ariyetleri ve taşınmazda bulunan akaryakıt istasyonunu davacının belirleyeceği bir kişiye teslime hazır olduklarını bildirmiştir. Buna rağmen davacı istasyonu ve ariyetleri teslim almamıştır. Ariyetlerin -hava-su saati ünitesi haricinde- akaryakıt istasyonunda bulunduğu keşfen tespit edilmiştir. Davalı ariyetleri teslime hazır olduğunu bildirdiğinden ve davalı ihtarnameye rağmen ariyetleri teslim almadığından bedellerini talep etmesine olanak bulunmamaktadır. Davalının ihtarnamesinin gönderildiği tarihte hava-su saati ünitesinin davaya konu akaryakıt istasyonunda bulunmadığı iddia ve ispat edilmemiştir. Davalı söz konusu tüm ariyetleri istasyon ile birlikte teslime hazır olduğunu bildirmesine rağmen davacı teslim almadığından bunun bedelini de talep etmesine olanak bulunmamaktadır. Davacının bu yönlere ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.