Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1923 E. 2021/1056 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1923 Esas
KARAR NO: 2021/1056 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2019
NUMARASI: 2018/419 Esas 2019/264 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,davalı ve dava dışı borçlu şirket … Ltd.Şti ile davacı bankanın Levent İstanbul Girişimci Şubesi arasında 19/08/2015 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereği kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davalı borçlu aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davalıya ödeme emrinin tebliğ edildiğini, ancak davalı borçlunun takip borcuna ve yetkiye itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı borçlunun itirazının haksız, mesnetsiz ve zaman kazanmaya yönelik olduğunu, anılan nedenle davalı borçlunun haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle başlatılan icra takibinin yetkilisiz dairede açıldığını, yetkili icra dairelerinin İstanbul Anadolu İcra Daireleri olduğunu, yine kefil sıfatı ile yer aldığı 19/05/2015 tarihli sözleşmede “müşteri bilgilendirme” ve “bilgilendi formu” adı altında geçmiş tarih zikrrettirilerek (17/08/2015) davacı banka tarafından bu belgelerin kendisine imzalattırıldığını, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 5.maddesinde “Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar”ın düzenlendiğini, usul ve yasalar nazara alındığında bu madde çerçevesinde yapılan kredi sözleşmesindeki haksız şartların geçersiz olması sebebi ile işbu sözleşmeye dayalı olarak yapılan icra takibinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, yine takip dayanağı yapılan sözleşme uyarınca kefalet sözleşmesinin de kanunen geçersiz olduğunu, TBK’nun evli kişiler için kefil olma ehliyetini sınırlayan bir düzenleme getirdiğini, söz konusu sözleşmede bu şartında sağlanmadığını, bu nedenle kendisinin kefil sıfatı ile borçtan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, anılan nedenlerle davanın ve icra takibinin reddine, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı banka üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/04/2019 tarih ve 2018/419 Esas – 2019/264 Karar sayılı kararında; “….Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, icra dosyası, ibraz edilen deliller, mahkememizce yaptırılan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı bankanın İstanbul Levent Girişimci Şubesi ile dava dışı … Ltd.Şti arasında 19/08/2015 tarihinde 400.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşmeyi davalı tarafın müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, davalı kefil tarafından kefil olunan miktarın 440.000,00 TL olduğu, her ne kadar davalı tarafça kefalet sözleşmesinde eş muvafakatinin olmadığı, bu nedenle kefalet sözleşmesinin geçerli olamayacağı iddia edilmiş ise de, 11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6455 sayılı Kanun’un 77.maddesi ile Borçlar Kanunu 584.maddesinde yapılan değişiklikle Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletin, eş muvafakati kapsamı dışında bırakıldığı, söz konusu kefalet akdinin ise 19/08/2015 tarihinde imzalandığı, bu nedenle söz konusu kefalet akdinin geçerliliği konusunda eş muvafakatine gerek olmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiş olup, yine mahkememizce yaptırılan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davacı banka tarafından sözleşme gereği borcun ödenmemesi nedeniyle 19/10/2017 tarihi itibariyle hesabın kat edildiği ve Ankara …Noterliği’nin 20/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kat ihtarının çekildiği, söz konusu ihtarda 19/10/2017 kat tarihi itibariyle krediden kaynaklanan toplam 384.117,12 TL’nin en geç 3 gün içerisinde ödenmesi aksi halde takibe geçileceğinin ihtar edildiği, söz konusu ihtarın davalıya 23/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve ihtarda belirtilen 3 günlük sürenin bitimi ile davalının 27/10/2017 tarihinde temerrüde düştüğü, dava dışı asıl borçlu şirketin İstanbul Levent Girişimci Şubesi ve Köprüşbaşı Manisa Şubesi nezdinde bulunan hesapları üzerinde yapılan incelemede, hesap kat tarihi ile takip ve dava tarihleri arasında herhangi bir tahsilatın olmadığı, davalının kefil olduğu kredinin davacı banka tarafından 19/10/2017 tarihi itibari ile kat edildiği, kredinin kat tarihindeki ana para bakiyesinin 368.740,68 TL olduğu, kredinin kat tarihi itibariyle tahsil edilememiş 14.819,82 TL tutarında faiz ve 556,62 TL BSMV’si bulunduğu, kredinin kat tarihi 19/10/2017 ile temerrüt tarihi 27/10/2017 tarihi arasındaki 7 gün için 368.740,68 TL ana para borcuna yıllık %16,50 cari faiz oranları üzerinden faiz ve BSMV hesaplanması gerektiği, ayrıca temerrüt tarihi 27/10/2017 tarihi ile takip tarihi 27/12/2017 tarihleri arasındaki 70 gün için ise ana paraya yıllık %21,45 temerrüt faiz oranı üzerinden faiz hesaplanması gerektiği, bu itibarla takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalıdan toplam 402.035,53 TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği, ancak davacı tarafça takip talebinde toplam 400.767,54 TL’nin tahsilinin talep edildiği, taleple bağlılık ilkesi gereği davacının davalıdan toplam 400.767,54 TL alacağının bulunduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan İİK 67/2.maddesi uyarınca davalı aleyhine hükmedilen alacak bedeli olan 400.767,54 TL’nin %20’si oranında olmak üzere 80.153,50 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, bunun davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir…,”gerekçesi ile, 1-Davacının davasının KABULÜ ile davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, 2-İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca davalı aleyhine hükmedilen alacak bedeli olan 400.767,54 TL’nin %20’si oranında olmak üzere 80.153,50 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, bunun davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 3-Hükmün asıl borçlu … Ltd. Şti ‘den olan alacakla tahsilde mükerrer olmamak şartı ile tahsiline, karar verilmiş ve karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince görülen itirazın iptali davasında bilirkişi raporuna karşı olan haklı itiraz sebepleri ve talepleri yok sayılmış olmakla birlikte 05/12/2018 tarihli 1 numaralı celsede verilen 4.ve 6.ara kararlara karşı 10/12/2018 tarihli dilekçe ile rücu talepleri ve diğer hususlar mahkemece ön sorun gibi incelenip karar verilmeden anılan dosyada görülen 03/04/2019 tarihli 2 numaralı celsede de dava sonlandırılarak karar verildiğini, İstinaf sebeplerinde gerekçeleri ifade edildiği üzere savunma, hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakları gereği istinaf ile incelenmesi neticesinde usule ve esasa ait yargılamanın yeniden yapılarak İstanbul 9. ATM 2018/643 Esas sayılı dosyasında görülen menfi tespit davası kararı beklenilmeden 2018/419 Esas sayılı dosyasında 03/04/2019 tarihinde verilen karar ile davanın kabulüne dair kararın iptaline, dolayısıyla haksızca hükmedilen 80.153,50.TL icra inkar tazminatı hükmünün iptaline, karar ve ilam harcı hakkında 22.533,16.TL tahsil edilmesi hükmünün iptaline, 4.843,27.TL peşin harç hakkında hükmün iptaline, 29.980,70.TL ücreti vekalet hükmünün iptaline, 1.012,00.TL yargılama giderlerinin tahsiline dair hükmün iptaline, 6100 sayılı HMK’nın 17.maddesi hükmü “yetki sözleşmesi” gereğince de davacı tarafın itirazının iptali davasının reddine ve şahsı hakkında hukuksuz olarak başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ettiğini, Mahkemeden 6100 sayılı HMK’nın 165.maddesi hükmü gereğince yaptığı talep hakkında İstanbul 9. ATM dosyasının tarafları farklı olduğundan bekletici mesele yapılması talebinin reddine denilerek verilen karar aynı kanunun 166/4.emredici hükmüne uyulmayarak adil yargılanma ve hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanarak ortadan kaldırılması anlamı taşıdığını, Hakkında ilamsız takip talebiyle icra işlemleri başlatılmış olan icra müdürlüğü ve buna bağlı itirazın iptali davasında hüküm veren mahkemenin yetkili olmaması sebebiyle hakkındaki işlemlerin ve hükümlerin hukuksuz olduğunu, Eksik içerik ile tespit, ihmal, yanlış ve hatalı yönleri bulunan bilirkişi raporuna dayanılarak hakkında hüküm kurulmuş olması sebebiyle şahsının mağdur edildiğini, işbu mağduriyetin giderilmesi ve yapılan haksızlığın ortadan kaldırılması için, hakkında verilen tüm nihai kararların istinaf incelemesi sonucunda bozulmasına, gerekli ise yeni bilirkişi raporu alınması, aynı zamanda da İstanbul 9. ATM 2018/643 Esas sayılı menfi tespit davasının sonucunun beklenmesine karar verilmesi gerektiğini, Mahkeme gerekçeli kararında ve önceki safhalarda, dava dosyası münderecatında bulunan ve ön inceleme duruşması halen görülmeden ve usul ekonomisi açısından yargılamanın uzamasına sebebiyet verileceğinden, davaya ilişkin beyan ve delillerin sunulduğu 09/08/2018 ile 20/09/2018 tarihli dilekçeleri ile delillendirerek ileri sürdüğü gerekçelerin ön sorun gibi incelenmeyerek karar verilmesi gerekir iken, ileri sürülen gerekçelere hiç değinmeden HMK’nın 27.maddesi hükmüne aykırı olarak hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, İleri sürerek, istinaf talebinin kabulü ile, istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasına, 6100 sayılı HMK 165/1-2 hükümleri nazarında mahkemenin 05/12/2018 tarihli 6 nolu ara kararı ile 03/04/2019 tarihli 1 nolu ara kararının hukuka uyarlılık bulunmaması sebebiyle, 24/09/1990 tarih ve 1990/31 Esas 1990/24 sayılı künyeli AYM kararında ifade edildiği üzere 6100 sayılı HMK mad.17 hükmü “…yeni bir durum yaratan ya da var olan bir durumu düzenleyen veya ortadan kaldıran ..” nitelikte olduğu gerekçesi ile İstanbul 10. ATM 2018/419 Esas sayılı dosyasında 03/04/2019 tarihinde verilen “Davacının davasının kabulü” kararının kaldırılarak iptaline, bu sebeple de itirazın iptali davasının reddine, Gerekçeli itirazı uyarınca dava dosyasındaki beyanları dikkate alınmadan, dava konu sözleşmenin asıl taraflarından biri bulunan … Ltd. Şti. Firmasının resmi belge ve defterleri tetkik edilmeden, gene davacı banka hakkında dava dışı firmanın menfi tespit davası işbu davayı temelden etkileyecek unsurları barındırdığından, anılan dava hakkında bilgi sahibi olunmadan tanzim edilmiş bulunan bilirkişi raporuna itirazı uyarınca 6100 sayılı HMK mad.285 hükmüne göre bu ahvaldeki rapora itibar edilerek hakkında hüküm tesis olmasından dolayı İstanbul 10. ATM 2018/419 Esas sayılı dosyasında hakkında verilen tüm nihai kararların istinaf incelemesi ile bozulmasına, Gerekir ise HMK 281/3 hükmü uyarınca talepte bulunduğu hususları gözeterek tekrar inceleme yapılması yönünde dosyanın yeni bilirkişiye tevdiine ve ek rapor alınmasına hükmedilmesine, HMK 17.maddeki hükmü gerekçesi ve Yargıtay HGK’nın 15/01/2014 tarih ve 2013/12-476 Esas 2014/5 karar sayılı kararı doğrultusunda ve bu kararı emsal alarak hüküm veren diğer Yargıtay Hukuk Daireleri kararlarında gidilmiş olan içtihat değişikliği gereği, ihtiyati haciz kararı veren mahkemeni bulunduğu yer icra dairesinde takip yapılabileceğine ilişkin İİK’nın 50.maddesi yollaması ile kıyasen uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nın 12.maddesinin HMK’da karşılığı olan bir düzenleme bulunmaması ve bu nedenle ihtiyati haciz kararının uygulanmasından sonra bu kararı veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin salt o yer mahkemesince ihtiyati haciz kararı verilmesi nedeniyle yetikli hale gelmeyeceğinin kabul edilmesinden dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasınca hakkında başlatılmış olan ilamsız takip hukuksuz olup, cebri icra işlemlerine dair icra takibinin iptaline bu sebeple itirazın iptali davasının reddine, 05/12/2018 tarihli 1 numaralı celsede verilmiş olan 4 ve 6 nolu ara kararların tüm sonuçları bile birlikte kaldırılmasına, yetki itirazının kabulü ve dava dışı şirketin menfi tespit dava sonucunun işbu dava yönünden bekletici mesele yapılmasına, Bu sebeplerle; Savunmalarının bütünü dikkate alınmadan ve sadece bilirkişi raporuna atıf ile oluşturulmuş olan gerekçeli karar nezdinde, Anayasa’nın 36.maddesinde ve AİHM Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakları ihlal edilmiş oması sebebiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak itirazın iptali davasının reddine, hükmedilen icra inkar tazminatının iptaline, hükmedilen irat kaydının, peşin harcın, vekalet ücretinin, yargılama giderlerinin iptaline, işbu hükümlerin iptali ile de İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasınca hakkında başlatılan ilamsız takibe dair cebi icra işlemlerine dair icra takibinin iptaline, davacı tarafın taleplerinin reddine ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, GKS. Den kaynaklı alacağın tahsili talebiyle davalı kefil hakkında başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davacının davasının kabulü ile davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına karar verilmiş ve karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda; davacı bankanın İstanbul Levent Girişimci Şubesi ile dava dışı … Ltd.Şti arasında 19/08/2015 tarihinde 400.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşmeyi davalının müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, davalı kefil tarafından kefil olunan miktarın 440.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Davalının yetkiye ve 09/08/2018 ile 20/09/2018 tarihli dilekçelerinin değerlendirilmediğine yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,Davalı 20/09/2018 teslim tarihli dilekçesi ile, şirket ortağı olan gerçek kişinin ortaklık dışında ayrıca tacir sıfatı olduğu tesbit edilemez ise şirket ortaklığının tacir sayılmak için yeterli olmadığına yönelik beyanda bulunduğu ve 09/08/2018 teslim tarihli dilekçe ilede, yeki sözleşmesinin tacir sıfatına haiz olmayan kefili bağlamayacağını beyan etmiştir. Mahkemece 05/12/2018 tarihli ön inceleme duruşmasının 4 nolu ara kararı ile, Davacı tarafça dava dışı şirketle aralarında akdedilen sözleşmede düzenlenen yetki şartı uyarınca davalı kefil ve dava dışı şirket aleyhine HMK 17. Maddesine uyarınca takip yapıldığı, yine HMK 7. Maddesi uyarınca davacı tarafın birden fazla davalı bulunması halinde taraflardan birinin ikametgahında takip yapabileceği, dolayısıyla yetki sözleşmesi ile dava dışı şirket hakkında başlatılan takipte mahkememiz kapsamındaki icra dairelerinin yetkili olması ve HMK 50. Maddesi uyarınca yetkili icra dairesince başlatılan takip aleyhine yapılan itirazda itirazın yapıldığı yer icra dairesinde de dava açılabileceği gerekçesiyle yetki itirazının reddine karar verildiği görülmüştür. HMK’nın 17. maddesinde yetki sözleşmesi düzenlenmiş olup “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır,” hükmü yer almaktadır. Alacaklı ile asıl borçlu arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin 29.a maddesinde uyuşmazlık halinde İstanbul mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili olacağı düzenlendiğinden, tacir olmasa bile, tacirler arasındaki genel kredi sözleşmesinde yer alan yetki şartı, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinde öngörülen ticari teselsül karinesi nedeniyle davalı kefili de bağlar ve sadece kefil yönünden talepte bulunulması da sonuca etkili değildir. Bu nedenle yetki itirazının reddine yönelik mahkeme verilen karar dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davalının aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalının İstanbul 9. ATM’nin 2018/643 Esas sayılı dosyasında görülen menfi tespit davası kararı beklenilmeden karar verildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Davalı 09/08/2018 teslim tarihli dilekçe ile; Davaya konu GKS. Nin asıl borçlusu dava dışı şirket tarafından İstanbul 9. ATM’nin 2018/643 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını belirtmiştir. Davalı 05/12/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında;”ben cevap dilekçemi ve ikinci cevap dilekçemi tekrar ediyorum, ayrıca asıl borçlu şirket tarafından Bakanlar Kurulunun borçluların doğal afet sebebiyle ertelenmesine ilişkin kararı uyarınca işlem yapılmaması sebebiyle menfi tespit davası açtık, bunun da incelenmesini talep ediyoruz, ayrıca yetki itirazımız da vardır,” şeklinde beyanda bulunmuş olup mahkemece aynı tarihli duruşmanın 6 nolu ara kararı ile; her ne kadar davalı tarafça dava dışı şirket tarafından menfi tespit davası açıldığı bildirilmiş ise de söz konusu davanın bu davamıza doğrudan etkili bulunduğu anlaşılmadığından bu dosyanın istenilmesine yer olmadığına yönelik karar verildiği tesbit edilmiştir. Davalı, bilirkişi raporuna yönelik verdiği beyan dilekçesinde, davacı banka aleyhine dava dışı kredi borçlusu … Ticaret Ltd.Şti tarafından aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasındaki borçla ilgili olarak İstanbul 9. ATM’nin 2018/643 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını belirtip bu dosyanın bekletici mesele yapılması talep edilmiştir. Mahkemece 03/04/2019 tarihli duruşmanın ara kararı ile, İstanbul 9. ATM dosyasının tarafları farklı olduğundan bekletici mesele yapılması taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliği şartı aranmaz. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586’ncı maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK)’nın 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Somut olayda, davacı alacaklı banka tarafından muhatap dava dışı asıl borçlu şirket ile davalı kefil hakkında Ankara … Noterliğinden çekilen 20/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile hesabın kat edilerek toplam:384.117,12 TL. Lik borcun tebliğden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağı ihtar edilmiş olup TBK’nın 586/1.maddesi uyarınca, müteselsil kefil olan borçluya alacaklının müracaat edebilmesi için gerekli olan “ihtarın sonuçsuz kalması” koşulunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hesabın kat edilmesiyle birlikte banka alacağı muaccel hale gelmiş, ihtarın hükümsüz kalmasıyla da müteselsil kefile müracaat koşulu da gerçekleşmiştir. Mahkemece verilen kararda tahsilde tekerrür olmamak üzere karar verildiğide gözetildiğinde, dava dışı asıl borçlunun açmış olduğu menfi tesbit davasının bekletici mesele yapılması sonuca etkili olmayacağından davalının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalının dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. Firmasının resmi belge ve defterleri tetkik edilmeden rapor alındığına yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Davalı cevap ve cevaba cevap dilekçesindeki deliller bölümünde, dava dışı … Ltd. Şti.nin ticari defterlerinin incelenmesine yönelik delili bulunmayıp istinaf aşamasında ileri sürmüş olup HMK. 357/1-son cümlede belirtildiği üzere ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez ve yeni delillere dayanılamaz hükmü uyarınca davalının dava dışı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelenmediğine yönelik istinaf sebebi HMK. 357/1-son cümle gereği dairemizce değerlendirilmemiştir. Davalının bilirkişi raporuna yönelik itirazları doğrultusunda ek rapor alınmadan karar verildiğine yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Davalı mahkemece alınan bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını içerir verdiği beyan dilekçesinde, itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını talep etmiş olup mahkemece 03/04/2019 tarihli duruşmanın ara kararı ile, davalı tarafından rapora yönelik yapılan itirazların, bilirkişi raporunda değerlendirildiği, bir kısmı yönünden de resen mahkememizce karar verilebileceği anlaşıldığından yeniden rapor aldırılması taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür. Mahkemece bankacı bilirkişiden alınan raporda;”….Sözkonusu GKS. İstinaden dava dışı … Ltd. Şti. Lehine 21/08/2015 tarihinde birisi 320.000- TL. , diğeri diğeri ise 50.000,00 TL. Olmak üzere toplam: 370.000,00 TL. Kredi kullandırıldığı, 320.000,00 TL.lik kredinin akdi faizinin yıllık %6, diğer kredinin akdi faizinin ise yıllık %4 olduğu, her iki kredinin de 22/01/2015 tarih ve 29244 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2014/7201 sayılı Bakanlar Kurulu kararı , kapsamında kullandırılan devlet destekli (faiz desteği) krediler olduğu, ancak bu kredilerin vadelerinde ödenmemesi durumunda , desteğin kaldırılarak kredilerin banka mevzuatına tabi normal kredilere dönüştüğü, faiz oranlarınında normal kredilere uygulanan faiz oranlarına yükseltildiği ve bu kapsamda tahsil edilmesi gerektiği olgusunu ortaya koyabildiğini, davalı cevap dilekçesinde, davaya konu kefil olunan kredilerin tarımsal krediler olduğunu, bunlardan 320.000,00 TL.lik kredinin akdi faizinin yıllık %6, 50.000,00 TL.lik kredinin akdi faizinin ise yıllık %4 olduğu, her iki kredi içinde yıllık %21,45 temerrüt faizi istenildiğini, bu oranın fahiş olduğunu iliri sürmekte olup bu durumun Bakanlar Kurulu Kararı’nın bu hükümlerinden kaynaklandığını, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 402.035,53 TL. Alacaklı olduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince 400.767, 54 TL. Alacaklı olduğu….,” belirtilmiştir. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte yukarıda belirtilen tesbitler ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde ; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin ek rapor alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalının savunma hakkının kısıtlandığına yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Davalı tarafın cevap ve cevaba cevap dilekçelerindeki deliller bölümünde toplanmasını talep ettiği delilin olmadığı, dosya kapsamına göre davalının savunma hakkının kısıtlandığına yönelik somut bir tesbit olmadığından ve mahkemece davalının bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilmesi de davalının savunma hakkının kısıtlandığı anlamına gelmeyeceğinden davalının savunma hakkının kısıtlandığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve davalının istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 27.376,43.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 27.332,03.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 08/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.