Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/192 E. 2020/1014 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/192 Esas
KARAR NO: 2020/1014 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/97 Esas – 2017/947 Karar
TARİH: 23/11/2017
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalılardan … A.Ş den 14/01/2013 tarihinde 644.469,78.TL bedel karşılığında davaya konu … plakalı … marka … tipi araç satın aldığını, diğer davalı … A.Ş nin de dava konusu aracın üretici firma temsilcisi olduğunu, davacının otomobili satış sözleşmesi kullanım kulavuzu ve diğer teknik özelliklerine uygun olarak kullanıp, süresi içerisinde servis bakımlarını eksiksiz olarak yaptırdığı halde aracın sürekli arızalandığı, 14/06/2014 tarihinde yeniden arızalanması sebebi ile davalı … A.Ş ye ait servise çekildiğini, aracın davacı şirketin hissedarı temsil ve ilzama yetkili kişi tarafından kullanıldığını, şirketin iştigal konusunun televizyon, sinema programları yapımı olup, uluslar arası basın ve medya kuruluşları ve temsilcileri ile sürekli irtibat ve işbirliği içerisinde bulunup sık sık toplantılara katılması zorunluluğu bulunan kişi olduğunu, aracın ayıplı çıkması sebebiyle şirketin mahcubiyet yaşadığını beyanla, sözleşmenin iptali ile müvekkili tarafından ödenene 644.469,78 TL bedelin ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, aksi taktirde ayıplı malın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, yargılama giderileri ile ücreti vekaletin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin olarak müvekkili şirketin pasif ehliyetinin bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında bir sözleşme bulunmadığını, esasa ilişkin olarak dava konusu araçta bir üretim hatası olmadığını, davacının manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesi ile; Esasa ilişkin olarak davacının iddialarını teyit eder somut bir delilin dosyaya ibraz edilmediğini, davacının müvekkili üzerinden sebepsiz zenginleşme amacında olduğunu, kötü niyetli olduğunu beyanla, davanın esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/11/2017 tarih 2015/97 Esas – 2017/947 Karar sayılı kararında; “Davacı şirketin davalı … A.Ş den 14/01/2013 tarihinde 644.469,78.TL bedel karşılığında … plakalı … marka … tipi aracı satın aldığı, aracın diğer davalı … A.Ş tarafından üretildiği tartışmasızdır. … plakalı araç davacı şirket adına tescil edilmiş olup, ticari amaçla kullanılmaktadır, bu nedenle taraflar için ticari iş neteliğinde bulunan olayda mahkememiz görevlidir. Gizli ayıbın ihbarı konusunda Tüketici Kanunun da açık hüküm olmadığından aynı yasanın 30. maddesi gereğince genel hükümlere müracaat edilerek (B.K. 198) T.B.K. 223/2. maddesi gereğince bu ayıbın hemen bildirimi zorunludur. Ayıp ihbarı şekle bağlı değildir. Tüketicinin BK 198 uyarınca derhal satıcıya ihbar mükellefiyeti dürüstlük kuralı ve halin gereğince göz önünde tutulacak bir süredir. Somut olayda; alınan bilirkişi raporu ile araçtaki arızanın gizli ayıp olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça ayıp servis olarak hizmet veren satıcı ve üreticiye aracın götürülmesi ile ihbar edilmiştir. Araçta ortaya çıkan arızanın giderilmesi için davacı, davalı şirketlerden servis ve onarım desteği almış ancak araçtaki arıza ve aksaklıklar tam olarak giderilmemiştir. Yapılan onarımdan sonra araçta yeni arızaların çıkması nedeniyle davacının bedeli isteme hakkının doğduğu sabit görülmüş bu nedenle araç bedeli olan 644.469,78 TL nin satıcı ve üretici firmadan tahsiline karar verilmiştir. Borçlar Kanununun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), manevi zarar adı ile hak sahiplerine verilecek para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde; takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, bu konuda etkili olan nedenler de objektif ölçülere göre açıklanmalıdır. Şeklinde açıklama yapılmıştır. Somut olayda; davacı şirket manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de; davacı ve davalı tarafın ekonomik koşulları, davalıların aracın satışından itibaren satış sözleşmesinde belirlenen garanti koşullarına uyması, ayıbın gizli ayıp olması, davacının süreç boyunca aracı kullanması, gibi özellikleri göz önünde tutularak manevi tazminatı gerektirecek koşulların oluşmadığı …”gerekçesi ile, Davanın KABÜLÜ ile; Davacı tarafından ödenen 644.469,78 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalılardan alınıp davacıya VERİLMESİNE, Manevi tazminat talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının manevi tazminat talebinin reddi haricindeki kısmının (kısmen kabul) kaldırılmasını talep ettiğini, Davanın bir tüketici davası olmadığını, müvekkili şirket … A.Ş ile davacı şirket arasında satış sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle yerel mahkemenin pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle müvekkili şirket bakımından davanın reddine karar vermesi gerektiğini, Müvekkili şirketin, … marka araçların ithalatçısı olduğunu, aracın üreticisinin Federal Almanya Cumhuriyeti’ne mukim … şirketi olduğunu, ithalatçı konumundaki müvekkili şirketin dava bakımından pasif husumet ehliyeti bulunmadığının açık olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin huzurdaki dava bakımından emsal niteliktesi bir kararında malın satıcısı olmayanın ayıplı maldan sorumlu olmadığını içtihat ettiğini,Süresi dahilinde usulüne uygun olarak yapılmış bir ayıp ihbarı olmadığını, Davacı şirketin aracı 14/01/2013 tarihinde satın aldığını, Beyoğlu … Noterliği’nin 04/08/2014 tarihli ihtarnamesi ile de aracın ayıplı olduğunu ve ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep ettiğini, dava dilekçesinde aracın 14/01/2013 tarihinde satın alındığı beyan edildiğine göre tacir olan davacı şirketin gözden geçirme ve ayıp ihbarında bulunma süresinin de 14/01/2013 tarihinde başladığını, satın alma tarihi üzerinden 19 ay 18 gün geçtikten sonra ikame ettiğini, davacı tarafından araçta garanti kapsamında değerlendirilmesi mümkün olan bir ayıp bulunmamasına karşın usulen bile olsa TTK’nin 23/1-c maddesine göre öngörülen süreler içerisinde yapılmış ayıp ihbarının bulunmadığının açık olduğunu, Yargıtay kararlarının da bu doğrultuda olduğunu, (Yargıtay 19. HD 26/05/2016tarih 2015/11922 E. 2016/9422 K), (Yargıtay 13. HD 31/05/2010 t. 2009/13515 E. 2010/7373 K.), (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. HD’nin 20/04/2017 t. 2017/3852 E. 2017/404 K. ), (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. HD’nin 07/04/2017 t. 2017/380 E. 2017/397 K.) Davacı şirket tarafından servis istasyonuna yapılan başvuruların ayıplı ihbarı değil ücretsiz onarım hakkının kullanımı olduğunu, araç tamir edilerek eksiksiz çalışır vaziyette davacı şirkete teslim edildiğini, davalı şirketin seçimlik hakkını ücretsiz onarım olarak kullandıklarını, (Yargıtay 13. HD 15/03/2012 t. 2012/2756 E. 2012/6433 K) Yerel mahkemenin bilirkişi raporuna karşı itirazları hiçbir şekilde dikkate almadığını, somut, objektif gerekçe içermeyen bilirkişi raporuna itibar ederek hüküm kurulduğunu, Dava konusu aracın halen davacı şirketin kullanımında olduğunu, yerel mahkeme bedel iadesini aracın takyidatsız olarak iadesi şartına bağlamadığı gibi ayrıca araç teslimi gerçekleşmeksizin dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, (Yargıtay 13. HD 08/12/2015 t. 2015/3117 E. 2015/35850 K. ) Davacı şirketin halen aracı kullanmaya devam ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an olsun aracın ayıplı olduğu düşünülse dahi TMK 2. Maddesi kapsamında menfaatler dengesi göz önüne alınarak bedel iadesinden ziyade satış bedelinden tenzilat yapılmasına karar verilmesi gerektiğini, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 16/11/2017 t. 2015/18628 e. 2017/11243 K.), (Yargıtay 13. HD 05/05/2016t.l 2015/8042 E. 2016/12393 K.), (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 09/03/2017 t. 2017/217 E. 2017/213 K.) İleri sürerek, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/11/2017 tarih 2015/97 E. 2017/947 K. Sayılı kararının manevi tazminat talebinin reddi haricindeki kısmının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme tarafından verilen davanın kabulüne yönelik kararın haksız ve hatalı olduğunu, Davacının, 19/06/2014 günlü … yevmiyeli ihtar ile ayıbı bildirdiğini iddia etmekteyse de söz konusu ihtarın araç maliki ve hak sahibi olmayan gerçek kişi tarafından keşide edilmiş olduğunu, davacı tarafından keşide edilmediğinden yasal süreler içinde ayıp ihbarı yapıldığının kabul edilemeyeceğini, Bilirkişilerce söz konusu servis kayıtlarının arızaların kullanımdan kaynaklı olup olmadığı hususunun hiçbir şekilde değerlendirilmeksizin, serviste yapılanlar ve servise gelişte davacı tarafından bildirilmiş arıza halleri birbiri ile ilişkili objektif bir şekilde ve neden – sonuç ilişkisi içinde incelenmeksizin doğrudan üretim kaynaklı arızalar olduğu kabul edilerek kanaat oluşturulduğunu, bunun kabulünün mümkün olmadığını, Bilirkişilerin raporlarında aracın kilometresine dahi bakmadıklarını bu nedenle araçtan beklenen faydanın gerçekleşip gerçekleşmediğini tespit etmediklerini, aracın halen kullanılmakta olduğunu, yine aracın sportif ve güçlü motor özelliklerinin dikkate alınmadığını, bu nedenle raporun hükme esas alınamayacağını, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında katılınan tek hususun manevi tazmin talebinin reddi olduğunu, nihai hükmün isabet gösteren bu kısmına katıldıklarını, İleri sürerek İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 23/11/2017 t. 2015/97 E.. 2017/947 sayılı kararın istinaf incelemesiyle kaldırılmasını, davanın tümüyle reddine karar verilmesini, istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını ve istinaf incelemesi sonuna kadar tehir-i icra kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, satılanın ayıplı olması nedeniyle ayıptan ari misli ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde sözleşmeden dönülerek bedel iadesi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalılardan …’ın satıcı, diğer davalının ithalatçısı olduğu aracı satın aldığını, satın aldıktan sonra araçta sık sık arıza meydana geldiğini, yetkili serviste arızanın giderilemediğini, aracın ayıplı olduğunu belirterek ayıpsız misli ile değiştirilmesini, bunun mümkün olmaması halinde satım sözleşmesinden dönerek aracın iadesi ile bedelinin tahsilini, manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece aracın ayıplı olduğu davalıların misli ile değiştirilmesi talebini yerine getirmedikleri bu nedenle sözleşmeden dönme talebinin kabulü ile araç bedelinin davalılardan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davaya konu aracın davalılardan … A.Ş. Tarafından ithal edildiği ve bayisi konumunda olan diğer davalı tarafından davacıya satıldığı, aracın garanti belgesinin bulunduğu çekişme konusu değildir. Davaya konu araç garanti belgeli olduğundan ve garanti belgesi davalı … A.Ş. tarafından düzenlendiğinden, bu davalıda satıma konu araçta ortaya çıkacak ayıplardan alıcıya karşı satıcı ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle bu davalının husumete ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dosya içine sunulan servis kayıtlarına göre düzenlenen bilirkişi raporunda davaya konu aracın servise geliş nedenleri ve yapılan işlemlerden 14/06/2014 tarihinde yapılan işlemde aracın motorunun komple değiştirildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu hususun aracın imalatından kaynaklı gizli ayıp olduğu açıktır. Taraflar arasında bu hususta ihtilaf bulunmamakta, davalılarda aracın motorundaki arızanın imalattan kaynaklı olduğunu, davacının onarım talebi üzerine motorun yenisi ile değiştirildiğini ve aracın tamir edilmiş şekilde davacıya teslim edildiğini belirtmektedir. Davaya konu aracın bu işlemden sonra da çeşitli nedenlerle yetkili servise gittiği ve bazı onarımların yapıldığı servis kayıtları ile anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere aracın motorundaki arıza imalattan kaynaklı ve davalı satıcıların sorumluluğunda olan gizli ayıp niteliğinde olup davacı TBK’nın 227. Maddesinde öngörülen seçimlik haklarından ücretsiz onarım hakkını kullanmıştır. Bundan sonra aracın arızalarının tekrarlanması ve aracın kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan ayıpların bulunması halinde bu ayıplardan davalılar sorumlu olacaklardır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aracın motor değişiminden sonrada arıza yaptığı çeşitli defalar servise gittiği ve tamirinin yapıldığı, “yapılan motor değişikliğinden sonrada yaklaşık bir yıllık süre içinde bazıları motor elamanları ile ilgili olmak üzere yine çok sayıda üretimden kaynaklanan mekanik arızalar nedeni ile servise girmiş olduğu” belirtilerek “arızaların niteliği ve sayısı dikkate alındığında araçtan faydalanmayı önler nitelikte olmalarının yanı sıra aracın değerini de düşüren ve ilerde tekrar arıza çıkarabileceği izlenimi de vermekte olduğu, arızaların tümünün üretim kaynaklı olduğu” belirtilerek gizli ayıplı olduğu kanaati bildirilmiştir. Buna göre araçta ortaya çıkan arızalar TBK’nın 219. Maddesinde belirtilen “kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan ayıplar” şeklindedir. Aracın motorunun komple değiştiği, bunun üretim kaynaklı bir ayıp olduğu sabit olduğundan ve servis kayıtlarına göre bu onarımdan sonrada aracın çeşitli sebeplerle yeniden servise gittiği, tüm bunların aracın kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan sebepler olduğu sabit olduğundan, davacı önce ücretsiz onarım hakkını kullanmış ise de, buna rağmen araçtaki arızalar devam ettiğinden ve arızaların giderilmesi onarımla mümkün olmadığından, onarılsa bile aracın değerinde ve alıcının ondan faydalanmasında önemli ölçüde azalma olduğu kabul edilerek alıcının onarım seçimlik hakkından dönebileceği ve aracın da misli ile değişimi yapılmadığından sözleşmeden dönme hakkını kullanabileceği, mahkemenin davanın bu yönde kabulü doğru olmakla birlikte TBK’nın 229. Maddesi hükmüne göre bu durumda davacının da satıma konu aracı davalılara iadesi yönünde karar oluşturulmamış olması hatalı olmuştur. Ayrıca davacı aracı kullanmakta olup ancak aracı iade ettikten sonra ödenmeyen araç bedeli için faiz talep edebilecektir. Bu nedenle davalı … A.Ş.’nin istinaf başvurularının bu kısma yönelik olarak kabulü ile ilk derece Mahkeme kararının bu yönden kaldırılarak, davacının sözleşmeden dönme ve araç bedelinin iadesi talebinin kabulü ile, davaya konu aracın takyidatlarından ari bir şekilde satıcıya iadesi koşuluyla bedelinin davalılardan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A- Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B- Davalı … A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/11/2017 tarih ve 2015/97 Esas – 201/947 sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Manevi tazminat talebinin REDDİNE, 2-Maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile; davaya konu aracın takyidatlarından, arındırılmış bir şekilde davalı satıcıya iade edilmek koşuluyla 644.469,78.’TL’nin (aracın takyidatlarından arındırılmış bir şekilde satıcıya iadesinden sonra işleyecek ticari faizi ile birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen TAHSİLİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre alınması gereken 44.023,73.TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 12.713,68.TL harçtan mahsubu ile bakiye 31,310,05.TL’nin harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından peşin yatırılan 12.713,68.TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-Manevi tazminat yönünden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanan 195,40 TL Keşif harcı, 258,50 TL Teb. Müz. Gideri ve 1.500,00.TL bilirkişi gideri toplam 1.953,90.TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 7- İlk derece mahkemesi kararında AAÜT gereğince hükmedilen 39.728,79 TL vekâlet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 1.980,00 TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 8-Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden Davalı … A.Ş. tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 8-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44.023,73.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan 22.011.95. TL (11.006,00.TL+11.005,95) harcın mahsubu ile bakiye 22.011,83. TL’nin davalı … A.Ş. alınarak hazineye gelir kaydına, 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden Davalı … A.Ş vekili tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 9-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı … A.Ş vekili tarafından yatırılan 22.011.95. TL (11.006,00.TL+11.005,95) istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 10-Davalı … A.Ş tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı … A.Ş ‘a verilmesine, 11-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 01/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.