Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1916 E. 2021/914 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1916 Esas
KARAR NO : 2021/914 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI: 2018/101 Esas 2019/695 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,Müvekkiller … ve … ile … arasında 07.09.2010 Tarihinde_akdedilmiş kredi sözleşmesine istinaden Davalı Bankadan 06.10.2010 tarihinde 67.000 TL tutarlı 36 ay vadeli kredi kullanılmış ve müvekkilerin de kefaletlerinin alınmış olduğu, Söz konusu-borçlanmaya ilişkin tüm borçlan 13.07.2012 tarihinde ödenerek kredi ilişkisinin sona erdirilmiş olduğu, ilerleyen süreçte müvekkillerinden … 26.01.2012 Tarihinde lehine kefalet verilen …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketindeki hisselerini devretmiş ve aktif – pasif tüm ilişkisini sonlandırmış olduğunu, 26.12.2013 tarihine gelindiğinde ise müvekkillerinden …, lehine kefalet verilen …Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketinde bulunan hisselerini devretmiş ve aktif – pasif tüm ilişkisini sonlandırmış olduğunu, davalı Bankanın kredi kullandırımı esnasında müvekkillerden “boş” bir adet teminat bonosu almış ve kredi kullandırımı yapılmış olduğu, Kullandırılan finansmandan kaynaklı tüm borçlar ödenmiş ve Müvekkillerin akdetmiş olduğu 07.09.2010 Tarihli Genel Kredi_Şözleşmesi ve “boş” teminat bonosundan kaynaklı tüm borçları eksiksiz olarak ödeyerek Davalı Banka ile alacak borç ilişkisi sona erdirilmiş olduğunu, davalı banka tarafından müvekkilleri aleyhine İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından icra takibine girişilmiştir. Takip dosyası incelendiğinde ; Müvekkiller ve dava dışı 3.kişiler tarafından tanzim edilmiş “boş” teminat bonosu hukuka ve ahlaka aykırı bir şekilde zorunlu unsurları da doldurulmak suretiyle icra takibine konu edilmiş olduğunu, bono üzerinde yer alan zorunlu unsurların Müvekkillere ait olmadığı yapılacak olan incelemelerle ortaya çıkarılacağı,Kaldı ki; bir kabul anlamına gelmemek kaydıyla – zorunlu unsurları bulunmayan bononun “bono vasfı” bulunmadığından icra takibine konu edilmesi de mümkün olmadığı, hal böyleyken; Davalı Banka tarafından tamamen keyfiyeti icbar edici bir şekilde kötü niyetti kast ve hareketlerle Müvekkiller aleyhine başlatılan takipte Müvekkillere ait menkul ve gayrimenkullere haciz işlemleri uygulanmış, Müvekkillerin ticari itibarları ve ticari faaliyetleri tamamen bloke edilmiş, Müvekkiller sorumlu olmadıkları bir borçtan dolayı haciz baskısı altında ticari hayatlarını devam ettirmek isteseler de başlatılan haksız ve hukuka aykırı takipten kaynaklı sicilleri bozulmuş ve şu aşamada 1 milyona yakın zarar oluştuğu,davalının hesapları kat ettiğini bildirdiği,, işbu hukuka aykırı ihtarnameye Müvekkiller tarafından Kartal …. Noterliği 23.11.2017 Tarih ve … Yevmiye Nolu ihtarnamesiyle cevap verilerek itiraz edilmiş olduğunu, müvekkillerinin keşide etmiş olduğu cevabı ihtarnameye istinaden Davalı Banka tarafından gönderilen bir takım belgeleri incelediklerinde ; Müvekkiler ile akdedilen Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan finansmana ait borçlar ödenip alacak borç ilişkisi sona erdiği tarihten çok sonraki bir tarihte; 18/03/2015 Tarihli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği görüldüğü, işbu sözleşmeye bağlı olarak dava dışı takip Borçlularından 750.000.-TL miktarlı teminat bonosu alındığı öğrenilmiş olduğunu, haliyle Davalı Banka, müvekkilleri ile olan ilişkisini bitirdikten 5 vıl sonraki bir tarihte dava dışı takip Borçluları ile yine ve yeni bir Genel Kredi_Sözleşmesi akdederek yeni bir limit tanıdığı ve işbu limite istinaden kredi kullandırımları yaptığının anlaşıldığı, Davalı Banka tarafından Kullandırılan kıediye dayanak ve icra takibine konu borç, Müvekkiller dışında takip Borçlusu 3.kişiler tarafından akdedilen sözleşmelere istinaden kullandırılmış tonlamaları kapsamakta olup Müvekkillere aleyhine takip yapılması hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, davalı Banka; ızrar kastıyla kötü niyetli olarak Müvekkillerin borçlu olmadığını ve devam eden borçların Müvekkillerin imzası ve dahli bulunmayan kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı bildiği halde girişmiş olduğu takipte borçlu olarak göstermekten geri durmadığını, kaldı ki; Davalı Banka Kartal Çarşı Şubesi tarafından düzenlenen 07/09/2017 tarihli yazıda, devam etmekte olan borçlardan sorumlu kişi ve şirketler açık bir şekilde belirtilmiş olup iş bu yazı içeriğinde Müvekkillerin borçlu olduğuna dair hiçbir kayıt ve emare bulunmadığını, Davalı Bankanın müvekkillerinin imzası bulunmayan Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı borçlardan dolayı Müvekkillerinden herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacağı aşikar olduğu, müvekkillerinin sorumlu olmadıkları bir borçtan dolayı mağduriyetlerinin giderilmesi babında huzurdaki davayı ikame zorunluluğu hasıl olduğundan bahisle ;Müvekkillerin borçlu olmadığının tespitine, Müvekkilleri aleyhine başlatılan haksız ve hukuka aykırı icra takibinin durdurulması amacıyla huzurdaki dava neticelenene kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı bankanın başlattığı İstanbul Anadolu …İcra M.nün … e.sayılı dosyada müvekkillerinin borçlu olmadığına ve müvekkilleri açısından icra takibinin iptaline ,İst.Anadolu …İcra M.nün… e.sayılı dosyasına dayanak banka tarafından doldurulan bononun iptalini, davalı bankanın %40 dan aşağı olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı bankaya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ancak süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/06/2019 tarih ve 2018/101 Esas – 2019/695 Karar sayılı kararında;”….Dava ; hukuki niteliği itibariyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takibe konu yapılan senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptali ile % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi istemine ilişkindir. Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır. Düzenlenen bilirkişi raporu bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları, takip dosyası hep birlikte değerlendirildiğinde; Davalı bankanın Kartal-Çarşı Şubesi tarafından asıl borçlu … San.Tic.Ltd.Şti ne kullandırdığı ilk dilim krediye ilişkin olarak 25.09.2009 tarihinde 1.500.000 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi imza edilmiştir. İşbu Sözleşmede … San.Tic.Ltd.Şti Asıl borçlu …, … ve … müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza etmiş oldukları görülmüştür. İlk dilim 67.000 TL tutarındaki 36 ay vadeli taksitli ticari kredi kullandırılmasından sonra 22.09.2010 tanzim tarihli açık bononun tanzim edilmiş olduğu,işbu bonoda … borçlu, … ve … müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyle imza koymuşlardır.Davalı bankanın asıl borçlu şirkete … numaralı hesaptan kullandırdığı 36 ay vadeli ve aylık taksitleri 2.333,87 TL olan kredi son vade tarihi 06.09.2013 vadesi dolmadan evvel,13.07.2012 tarihinde kredi borç bakiyesi olan 29.731,12 TL nın ödenmesi ile birlikte kapatılmıştır. Böylelikle banka ile davalılar arasındaki kredi ilişkisi sona ermiştir. Buna göre,davalı bankanın asıl borçlu şirkete kullandırmış olduğu 67.000 TL lık kredinin ödenmiş olmasından dolayı asıl borçlu ve davacılar müşterek müteselsil kefillerin sorumluluğunun sona ermiş olduğu tespit edilmiştir. Kredinin kapatılması neticesinde davalı bankaca İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibine konu edilmiş 22.09.2010 tanzim tarihli açık bononun da konusuz kalmış olduğu ,ancak takip konusu bononun iade edilmediği tespit edilmiştir.Bu arada davacı … asıl borçlu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketindeki hisselerini 26.01.2012 tarihinde …’ın da 26.12.2013 tarihinde hisselerini devretmiş oldukları anlaşılmıştır. Davalı bankanın Kartal-Çarşı Şubesi tarafından asıl borçlu … San.Tic.Ltd.Şti ne kullandırdığı ilk dilim 67.000 TL lık kredinin 13.07.2012 tarihinde kapatılarak tasfiye edilmesinden 3 yıl sonra, Kredi Garanti Fonu (KGF) kaynaklı … Referanstı 400.000 TL lık ikinci dilim krediye ilişkin olarak 18.03.2015 tarihinde 750.000 TL tutarında K2 00185082 sayılı Genel Kredi Sözleşmesi imza edilmiştir. İşbu KGF kaynaklı krediye ilişkin işbu Sözleşmede … San.Tic.Ltd.Şti Asıl borçlu … müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza etmiş olduğu görülmüştür. İkinci dilim 400.000 TL tutarındaki KGF kaynaklı kredide davacılar … ile …’a at müteselsil kefalet imzası bulunmamaktadır.Tüm bu açıklamalar ışığında davacıların imzasının bulunmadığı 18.03.2015 tarihli sözleşme nedeniyle sorumluluklarının bulunmadığı, ilk düzenlenen kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun ise ödenerek kapatıldığı, bu sözleşme nedeniyle davalı bankaya verilen ve kredinin kapatılması ile birlikte iadesi gereken dava konusu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının dayanağı yapılan 22.09.2010 tanzim tarihli, 15.11.2017 vadeli 500.000 TL bedelli bono nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığı bedelsiz bonoyu takibe konu eden ve bir güven kurumu olan davalı bankanın kötü niyetli olduğu belirlenmekle davanın kabulüne karar verilmesi…”gerekçesi ile, 1-DAVANIN KABULÜ ile ;Davacıların İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası dayanağı senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,Takibin davacılar yönünden iptaline,Davacıların tazninat talebinin kabulü ile 467.608,21 TL’nin % 20’si kötü niyet tazminatına davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili … A.Ş. Kartal Şubesi İle dava dışı asıl borçlu … San.Tic.Ltd.Şti arasında 25.09.2009 tarihinde 1.500.000 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi tanzim edilmiş ve davacılar … ve … tarafından işbu kredi sözleşmesi müşterek borçlu, müteselsil kefil olarak imzalandığını, İşbu krediye istinaden 06.10.2010 tarihinde 67.000-YL tutarında kredi kullandırıldığını, kredi alacağının geri ödenmesinin temini amacıyla …, … ve … tarafından …San.Tic.Ltd.Şti veya emrühavalesine keşide edildiği, 15.11.2017 tarih ve 500.000-TL tutarlı bono temlik cirosu ile teslim edildiğini, İşbu kredi ilişkisi sona ermeksizin yine … SAN. VE TİC LTD ŞTİ.’ye 18.03.2015 tarihinde Kredi Garanti Fonu (KGF) kaynaklı 400.000 TL tutarında kredi kullandırılmıştır. İşbu kredinin ödenmemesi sebebiyle dava dışı … San.Tic.Ltd.Şti ile … ve davacılar … ile … hakkında İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından, temlik cirosu ile bankamıza teslim edilen 15.11.2017 tarih ve 500.000-TL tutarlı bonoya dayalı olarak takip başlatıldığını, Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıların kefilliklerinin sona ermiş olmasından bahisle mevcut borçtan sorumlu olamayacakları beyanı ile menfi tespit davası açtığını, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verdiğini, işbu karar; hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olduğundan kararın kaldırılarak davanın reddi yönünde hüküm kurulması gerektiğini, Davacılar tarafından müşterek borçlu, müteselsil kefil imza ile keşide edilen 25.09.2009 tarih ve 1.500.000-TL tutarlı kredi sözleşmesinin 2. sayfa, 12. Maddesinde belirtildiği gibi; “Bu sözleşmenin sonunda imzası bulunan kefil veya kefiller , Banka’ya Müşteri’nin bu kredi sözleşmesinden ötürü veya her ne sebepleolursa olsun gerek yalnız olarak, gerek diğer kişilerle birlikte borçlandığı ve borçlanacağı tutarları (kefalet dahil) sözleşme sonunda ayrıca meblağ belirtilmemişse yukarıda belirtilen kredi miktarı üzerinden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak tekeffül ederler. “Kefil, banka alacağı için işlemiş ve işleyecek faizlerin tamamından sorumlu olduğunu kabul eder.Kefil, Borçlar Kanunu’nun 493 ve 494. Maddelerinde kendisine tanınmış olan kefaletten kurtulma imkanı veren haklardan feragat eder ve bu maddelere dayanarak Banka’ya karşı hiçbir istekte bulunamaz. …” şeklinde olduğunu, Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere davacılar; dava dışı asıl borçlu … San. Tic. Ltd. Şti’nin bankamız nezdinde kullanmış ve kullandırılacak olan tüm kredilerinden sözleşmede belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduklarını, yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu çerçevesinde davacı/kefiller kendilerine Borçlar Kanunu’nun 493 ve 494. Maddelerinde tanınmış olan ve kefaletten kurtulma imkanı veren haklardan peşinen feragat etmişlerdir. Mahkeme dosyasından tanzim edilen bilirkişi raporunda yukarıda bahsi geçen madde incelenmeksizin rapor tanzim edildiğini, Ayrıca davacılar tarafından müvekkil bankaya, kefilliğin sonlandırılmasına ilişkin herhangi bir bildirim yapılmamış olup bu haliyle kefilliğin davacılar tarafından ve tek taraflı bir işlemle sonlandırılması mümkün olmadığını, aksi yöndeki hususunun kabulü sözleşme serbestisi ilkelerine aykırı olduğunu, (İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/146 E. 2014/476 K.) Yukarıda emsal teşkil eden yerel mahkeme kararından da görüleceği üzere; kefilliğin sonlandırılabilmesi için bu hususta müvekkil bankaya bir ihtarname tebliği zorunlu olduğunu, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/9018 E. 2012/14916 K. sayılı ilamı) İşbu Yargıtay kararı ile de sözleşme serbestisi ilkelerine dayanılarak davacıların, 25.09.2009 tarih ve 1.500.000-TL Genel Kredi Sözleşmesi’nin ‘Kefalet ve Kefillerin Sorumlulğu ‘ başlıklı 12. Maddesi gereği dava dışı asıl borçluya yeni kredi kullandırılması halinde sorumluluklarının devam edeceği yönünde hüküm tesis edildiğini, Davacı vekili dava dilekçesinde ; davacıların asıl borçlu şirket nezdindeki hisslerini devrederek ortaklıktan ayrıldıklarını, aktif-pasif tüm ilişkilerinin sonlandırıldığını ve yeni kullandırılan kredi ile ilgilerinin bulunmadığından bahisle kefilliğin sonlandığını beyan ettiğini, davacı vekilini bu beyanları da kefillin sonlanması sonucunu doğurmayacağından yerinde olmadığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 18.11.2015 tarih, 2015/5676 E. 20015/15082 K. sayılı kararı, Yargıtay HGK 23.10.2002 tarih, 2002/19-866 E. 2002/845 K. sayılı kararı)Yukarıda izahı yapılmaya çalışıldığı gibi gerek yasal düzenlemeler, gerek emsal kararlar ve gerekse bu yasal düzenlemeler ışığında müvekkili banka tarafından tanzim edilen 25.09.2009 tarih ve 1.500.000 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi gereğince davacı kefillerin sorumluluklarının devam ettiğini, bu sebeple davacılar hakkında İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatmış oldukları takip haklı olup işbu menfi tespit davasının reddi gerekmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine dayanak bonodan kaynaklı menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına konu 22/09/2010 tanzim, 15/11/2017 vade tarihli ve 500.000,00 TL bedelli bononun, dava dışı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin davalı banka ile imzaladığı 25/09/2009 tarihli Genel Kredi sözleşmesi kapsamında kullandığı kredinin teminatı olarak davalı bankaya verildiğini, 25/09/2009 tarihli Genel Kredi sözleşmesine kefil olduklarını, kefil olunan 25/09/2009 tarihli kredinin ödenerek kapatıldığını, dolayısıyla 25/09/2009 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefaletinin sona erdiğini, daha sonra davalı bankanın, asıl borçlu ile imzalanan 18/03/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında bir kısmı ödenmemiş krediye ilişkin olarak söz konusu bonoya istinaden kendilerinden talepte bulunulduğunu, takip dayanağı bonoyu boş olarak imzalayarak bankaya teslim edildiğini, senedin, teminat senedi olduğu belirtilerek, takibe dayanak bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespitine ve bononun iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı bankanın Kartal-Çarşı Şubesi tarafından asıl borçlu … San.Tic.Ltd.Şti ne kullandırdığı ilk dilim krediye ilişkin olarak 25.09.2009 tarihinde 1.500.000 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi imza edilmiştir. İşbu Sözleşmede … San.Tic.Ltd.Şti Asıl borçlu …,… ve … müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza etmiş oldukları görülmüştür.İlk dilim 67.000 TL tutarındaki 36 ay vadeli taksitli ticari kredi kullandırılmasından sonra 22.09.2010 tanzim tarihli açık bononun tanzim edilmiş olduğu, işbu dava ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına konu 22/09/2010 tanzim 15/11/2017 vade tarihli 500.000,00 TL bedelli bononun, keşidecinin davacı …, lehtarın dava dışı …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, müşterek borçlu müteselsil kefillerin …, …, … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, davacı …’ın senet borçlusu(keşideci), davacı …’ın ise senedi dava dışı iki kefille birlikte müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı tesbit edilmiştir.18.03.2015 tarihinde 750.000 TL tutarında K2 00185082 sayılı Genel Kredi Sözleşmesi imza edilmiştir. İşbu sözleşmede … San.Tic.Ltd.Şti Asıl borçlu, … müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza etmiş olduğu görülmüştür.18.03.2015 tarihli GKS. ‘de Davacılar … ile …’a at müteselsil kefalet imzası bulunmadığı tesbit edilmiştir.Davalı banka yargılamanın hiçbir aşamasına katılmamış, sadece istinaf dilekçesi vermiştir.Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde, davaya konu bononun 2009 tarihli kredi borcunun ödenmesine teminen verildiğini beyan etmiştir. Bu beyan davacıların iddiasını talebe konu bononun 2009 tarihli sözleşmenin teminatı olduğunu ispatlar mahiyettedir. Davalı istinaf sebebi olarak 2009 tarihli sözleşmenin 12.maddesine dayanmaktadır. Bu sözleşmeye istinaden çekilen tüm kredi borçlarının 13/07/2012 tarihinde ödenerek bu sözleşme ilişkisinin sona erdiği sabittir. 2015 tarihli GKS. de davacıların kefaleti yoktur. 2015 tarihli sözleşme 2009 tarihli sözleşmeden ayrı ve münferit sözleşmedir. Yani önceki sözleşmenin devamı mahiyetinde değildir. Takibe konu borcun davacıların kefalet imzasının yer almadığı 2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, kat ihtarı, dosya kapsamı ve davalının istinaf dilekçesindeki beyanı ile sabittir. 2009 tarihli sözleşmenin 12.maddesi ancak bu sözleşme ilişkisi devam ettirildiği sürece geçerli olacaktır. Dava konusu bononun 2009 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin teminatı olarak alındığının davalı beyanı ve bilirkişi raporu ile tespit edildiği, bu sözleşmeye istinaden çekilen tüm kredi borçlarının da 13/07/2012 tarihinde ödenerek bu sözleşme ilişkisinin sona erdiği, bu sözleşmeye istinaden yeni kredi verilmediği, dolayısıyla önceki sözleşme kapsamında asıl borçlu ve kefillerin tüm sorumluluklarının sona ermesi nedeni ile yeni kredi sözleşmesiyle verilen kredi alacağının davacılardan tahsilini talep hakkı kalmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Sonuç itibariyle, İlk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 mad. uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 32.080,44.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 8.020,11.TL harcın mahsubu ile bakiye 24.060,33.TL ‘nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 17/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.