Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1896 E. 2019/1384 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1896 Esas
KARAR NO : 2019/1384 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİH : 07/05/2019
DOSYA NUMARASI : 2018/125 Esas – 2019/218 Karar
DAVA :İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 16/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 27/01/2015 tarih 2014/1174 Esas 2015/40 Karar sayılı ilamı ile davalısı olduğu dosya üzerinden müvekkili şirket aleyhinde tazminat borcu doğmakla Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında 13/05/2015 tarihinde ödeme yapmak durumunda kaldığını, borcun tamamının ödendiğinden dosyanın kapandığını, davanın Çin Türkiye arası deniz taşıması sırasında meydana gelen hasarın rücuen tazminatına ilişkin olduğunu, fiili taşımanın … tarafından yapıldığını ve emtianın … fiili hakimiyetindeyken hasarlandığını, bu hasarailişkin tüm kusur davalı şirketin üzerinde olduğundan müvekkil şirket tarafınca İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatılarak rücu edildiğini, davalı şirketin takibe ve borca itiraz ettiğini, davalı şirketin fiili taşımayı gerçekleştirmesi nedeniyle zarardan bizzat sorumlu olduğunu, itirazının hukuki dayanağının olmadığını ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin İsviçre Cenevre merkezi deniz yolu ile konteyner içinde yük taşıma işi ile iştigal eden … şirketinin Türkiye acenteliğini gerçekleştirdiğini, işbu taşıma sözleşmesinin bir tarafının İsviçre Merkezli … olup müvekkilinin acente sıfatı ile hareket ettiğini, uyuşmazlığın çözümü için Londra Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın yetkili yerde kanuni süresinde ikame edilmediğini, hak düşürücü süre itirazının bulunduğunu, müvekkiline hasar ile ilgili ihbarın yapılmadığını, iki tarafında katıldığı bir tespitin bulunmadığını, hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin belli olmadığını, zarardan fiili taşıyan ve akdi taşıyanın müteselsilen sorumlu olabileceğini, konteynerin hasarlandığına dair herhangi bir hasar kaydının bulunmadığını, taşımanın FCL/FCL Full Container Load olarak gerçekleştiğini, yani taşıyana mühürlü olarak teslim edildiğini, konişmento üzerinde Shıpper’s Load Stow Count kaydının bulunduğunu belirterek davanın yetkisizlik nedeniyle reddine, hak düşürücü süre nedeniyle reddine, haksız davanın reddine, kötüniyetli açılan takip nedeni ile %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 07/05/2019 tarih 2018/125 Esas – 2019/218 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya kapsamına göre eldeki dosyada taşımanın yapıldığı geminin yabancı bayraklı olması, yüklemenin yabancı limandan yapılması ve yetki itirazında bulunan davalının yabancı şirket olması nedeniyle somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmayıp deniz taşımasından yani akdi ilişkinden kaynaklanmış olması nedeniyle konişmentoda yer alan yetki şartına göre davalı …’ya karşı açılan davanın konişmentoda yetkili kılınan Londra Mahkemelerinde görülmesi gerektiği konişmentoya yetki ve uygulanacak hukuka ilişkin konulan şartın geçerli ve bağlayıcı olduğu kanaatine varıldığından, davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile davanın yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiği…”gerekçesi ile;Davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının KABULÜNE, mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının hukuka ve usule aykırı olduğunu,Müvekkili tarafından akdedilen bir yetki sözleşmesinin bulunmadığını, yetki sözleşmesinin geçerli ve bağlayıcı olmadığını, Yetki sözleşmesi yazılı şekil şartına tabi olduğundan ve her iki tarafa da borç yüklediğinden yetki anlaşmasının tek taraflı olarak yapılamayacağını, yetki anlaşmasında taraflardan yalnızca birinin imzasının olması Türk Borçlar Kanunu’nun 14. maddesine aykırı olduğunu, her iki tarafça imza altına alınmamış olması sebebiyle konşimentonun arkasında bulunduğu iddia edilen yetki şartının geçerli ve bağlayıcı olmadığını,Dava konusu taşıma yabancılık unsuru taşımadığından Milletlerarası yetki bakımından Türk mahkemelerinin yetkili olduğunu,Müvekkili şirket ve davalı şirketin TTK hükümlerine göre kurulduğunu ve Türk tabiiyetine sahip olduğunu, bu sebeple yabancılık unsurunun bulunmadığını,Konşimento hükümleri genel işlem koşulu hükmünde olup tarafların yetki şartı hususunda açıkça bilgilendirilmesinin gerektiğini, Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıda benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümlerinin olduğunu, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşullarının kabul etmesine bağlı olduğunu(TBK 21. maddesi), aksi takdirde genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağını, konşimento arkasında yer alan koşullar genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, . Müvekkilin konşimento arkasında yer alan hükümlerini kabul ettiğini gösterir bir ibarenin bulunmadığını,Milletlerarası Yetki Klozu, Türk mahkemesinin yetkisini ortadan kaldırmayıp, Türk mahkemesinin yanında ek bir yetki tesis ettiğini,Müvekkili ile davalı yan arasındaki anlaşmazlığın milletlerarası yetki sebebiyle davamızın usulden reddedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, Gerekçeli kararda, tarafların taşımadaki sıfatlarının hatalı tespit edildiğini, müvekkili şirketin yükleten olmadığını,Taşımada yükleten … (China)’dır ve müvekkili şirketten ayrı bir tüzel kişiliğinin olduğunu, müvekkili şirketin bu konşimento tahtında “notify parties” sıfatına sahip olduğunu, konşimentonun tarafının olmadığını ve konşimentoda yer alan milletlerarası yetki şartı ile bağlı olmadığını,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taraflar arasındaki konişmento uyarınca Çin Türkiye arası deniz taşıması sırasında meydana gelen hasarın rücuen tazminine ilişkin itirazın iptali davasıdır.Davalı tarafından düzenlenen ana konişmentonun incelenmesinde; alıcı davacı … A.Ş., taşıyıcı da …A dır. TTK 1237(1)maddesi uyarınca taşıyan ile konişmento hamili arasında ki hukuki ilişkide konişmento esas alınır.Davacı davalının da Türkiye de yerleşik bir şirket olduğunu ileri sürmekte ise de davalı taşıyıcı yabancı olup yurt içinde acentesi bulunması nedeniyle davalı yabancı taşıyıcıyı Türkiye ‘de yerleşik saymak mümkün bulunmamaktadır.MÖHUK 47.maddesinde yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşma yapılması mümkündür. Yetki şartı taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeye ayrı bir madde olarak konulabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da düzenlenebilecektir. Anılan hükme göre yetki şartının geçerli olması için uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması ile uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması gerekmektedir. Davacı vekilinin Yetki sözleşmesi yazılı şekil şartına tabi olduğundan ve her iki tarafa da borç yüklediğinden yetki anlaşmasının tek taraflı olarak yapılamayacağını, yetki anlaşmasında taraflardan yalnızca birinin imzasının olması Türk Borçlar Kanunu’nun 14. maddesine aykırı olduğunu, her iki tarafça imza altına alınmamış olması sebebiyle konşimentonun arkasında bulunduğu iddia edilen yetki şartının geçerli ve bağlayıcı olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, davacı vekili istinaf ile ileri sürdüğü bu itirazları yerel mahkemede yargılama aşamasında ileri sürmediğinden HMK. 357/1 Maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenilemez hükmü uyarınca davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmayıp taşıma akdi ilişkisinden kaynaklandığı, taşıma sözleşmesi şartlarının yer aldığı konşimentonun 10.3. Maddesinde ( tüccarın açtığı herhangi bir davada ve taşıyıcının açtığı herhangi bir davada) taşıma sözleşmesinden kaynaklanacak uyuşmazlıkların Londra Mahkemelerinde İngiliz hukukuna göre çözüleceği kararlaştırıldığından, ilk derece mahkemesince davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş , davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına; yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/10/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.