Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1885 E. 2021/1024 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1885 Esas
KARAR NO: 2021/1024 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/867 Esas – 2018/1193 Karar
TARİH: 21/11/2018
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında 03/12/2013 tarihli teklif formu ile ticari ilişkinin başladığını, müvekkili tarafından davalıdan 1.000.000 USD’nin üzerinde mal alındığını, son olarak müvekkili tarafından davalıya sıralı çekler ile 530.000 USD ödeme yapıldığını, bir kısım malların teslim alındığını, bir kısmının ise teslim edilmediğini, cari hesapta mevcut fazla ödemenin iadesi için ihtar gönderildiğini, 21/02/2014 ve 05/03/2014 tarihinde teslim edildiği iddia ettiği malların konsinye faturalarının taraflarına tebliğ edilmediğini, bu nedenle alacağının tahsili için Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, takip alacağından 33.033,03 USD karşılığı 73.339,33 TL’in icra dosyasına ödendiğini, geriye kalan 57.659,43 USD’ye haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin 21/02/2014 tarihli fatura içeriğindeki ürünü davacı şirket çalışanı …’a sevkiyat formu karşılığında teslim ettiğini, müvekkilinin davacı şirkete sattığı ve teslim ettiği bu ürünlerin çeşit ve niteliklerini de ayrıntılı olarak gösteren yazı ve ürünlere ait kantar fişleri ile şirket yetkilisi …’a teslim ettiğini, 05/03/2014 tarihli fatura içeriğindeki ürünlerin de davacı çalışanı …’a sevkiyat formu karşılığı teslim edildiğini, davacının talebi üzerine düzenlenen faturaların davalı tarafından kötü niyetli olarak iade edildiğini, davacının alacağının bulunmadığını, davanın reddine ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/11/2018 tarih 2016/867 Esas – 2018/1193 Karar sayılı kararında; “Davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, defterlerin ve belgelerin incelenmesinde açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğu, HMK 222 maddesi gereğince sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, defterler üzerinde ki incelemede taraflar arasındaki ticari ilişkinin 17/03/2015 tarihli fatura ile başladığı, davacının 2015 yılına delil olan herhangi bir alacağının bulunmadığı ancak davalı tarafça yapılan ödemelerin bir bölümünün 27/11/2014 takip tarihi sonrasında ödendiği, davacının 28.292,21 USD alacağının bulunduğunun kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki mutabakatsızlığın davacının hesabında yer alan 3.400 USD açıklamalı işlem ile davalı adına …’e yapılan 5.400 USD cari hesap ödemesi dekontunun davalı şirketin kaşesini taşımadığı, bu ödemelerle ilgili ispat külfeti davacıda olmasına rağmen dayanak belge bulunmadığı, davacının kayıtlarında yer almayan 10/11/2014 ve 10/11/2014 tarihli iki ayrı fatura içeriğinden kaynaklanmış olup, bu faturaların içeriğindeki ürünlerin davacı şirket çalışanı …’a sevkiyat formu karşılığında teslim edildiği, davacı tarafça davalı adına yapılan e-mail yazışmaları sonrasında teslimlere ilişkin faturaların düzenlendiği, bu faturaların kabul edilmesi nedeniyle takip tarihi itibariyle davacının alacağının 33.03,02 USD olduğu, bu miktarın da takip tarihinden sonra ödendiği ve bu kısma ilişkin itirazın olmadığı …”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava değerinin 57.659,43 USD olduğunu dava tarihindeki kur üzerinden hesaplanarak TL’ye dönüştürüldüğünü ancak uyuşmazlığın özünde USD üzerinden uyuşmazlık söz konusu olduğundan heyet halinde incelenmesi ve karara bağlanması gerektiğini, Mahkeme kararının gerekçesinin yetersiz, eksik ve uyuşmazlığın özünü aydınlatmaktan uzak olduğunu, bilirkişi raporunda 3 farklı ihtimale binaen değerlendirmede bulunmuş olmasına rağmen bu ihtimallerden tercih etmediklerinin nedenlerini açıklamadığını, Davalı tarafın defterinde görünen 10/11/2014 tarihli iki adet faturaya müvekkili tarafından süresi içinde itiraz edilerek ihtarname ile iade edildiğini, yerel mahkemece bu hususun değerlendirme dışı tutulduğunu, Bilirkişi incelemelerinde müvekkilinin defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı tarafın defterlerinin delil niteliğinin bulunmadığının belirtildiğini, Taraflar arasında 21/07/2014 tarihinde yapılan mail yazışmasında …@…com.tr adresinden gönderilen hesap ekstresinde Şubat ve Mart ayında teslim edildiği iddia edilen ürünlerin ve bunların faturalarının yer almadığı gibi bu teslimata ilişkin her hangi bir açıklama bulunmadığını, bu hususun bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, bilirkişinin netice bölümünde faturaların teslimden 7 – 8 ay sonra kesilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu açıkça belirttiğini, Teslim edildiği iddia edilen ürünlere ilişkin faturanın zamanında düzenlenmediğini sevk irsaliyesinin düzenlenmediğini, İleri sürerek istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulü ile %20 inkar tazminatına hükmedilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe kısmi itirazın iptaline ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasında 03/12/2013 tarihli teklif formu ile ticari ilişkinin başladığını, müvekkili firmanın davalıdan 1.000.000 USD’nin üzerinde mal alımı gerçekleştirdiğini, son olarak müvekkili firma tarafından davalıya sıralı çekler ile 530.000 USD ödeme yapıldığını, bir kısım malların teslim alındığını, bir kısmının ise teslim edilmediğini, fazla ödemelerinin tahsili için takip yaptıklarını, davalı borçlunun takip alacağının 33.033,03 USD karşılığı 73.339,33 TL’sini icra dosyasına ödediğini, geriye kalan 57.659,43 USD’ye itiraz ettiğini belirterek haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının peşin ödeme yaptığı, ödeme karşılığı bir kısım malların teslim alındığı ihtilaf konusu değildir. İhtilaf davacı tarafça yapılan takipte istenen ve davalının itiraz ettiği miktar kadar alacağı olup olmadığından kaynaklanmaktadır. Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre incelenerek karara bağlanır. Dava 05/10/2015 tarihinde açılmış olup, dava değeri olarak 128.130,78 TL (57.659.43 USD) gösterilmiş, harç bu miktar üzerinden yatırılmıştır. Dava tarihi itibarıyla 5235 sayılı kanunun 5/3 maddesine göre miktar itibarıyla dava tek hakimle görülecek davalardan olduğundan davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre taraf ticari defterleri arasında uyumsuzluk bulunmaktadır. Bilirkişi raporuna göre uyumsuzluk, davacı ticari defterlerinde yer alan fakat davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 5.400 USD bedelli ve davalı adına …’e yapılan ödeme dekontu ile, davacı defterlerinde kayıtlı olmayan ancak davalı defterlerinde kayıtlı olan 10/11/2014 tarih, … ve … nolu davalı faturalarından kaynaklanmaktadır. Davacı, davalı adına dava dışı …’e yaptığı 5.400 USD bedelli ödemeyi açık hesapta davalı borcuna kaydetmiş ise de bu ödemenin davalıya yapıldığını, ödeme yapılan …’in davalı adına ödeme almaya yetkili olduğunu ispatlayamamıştır. Yine davalı defter kayıtlarında yer alan ve davacı defterlerinde kayıtlı olmayan, davacı tarafça ihtarname ile kabul edilmeyerek iade edilen … ve … nolu davalı faturaları içeriği malların sevk irsaliyesi ile davacı çalışanı …’a teslim edildiği davalı tarafça dosya içine sunulan sevkiyat formları ile ispatlanmıştır. Davacı vekili 13/06/2018 tarihli duruşmada …’un müvekkili şirket çalışanı olduğunu kabul etmiştir. Söz konusu faturaların bedelleri 32.889,54 USD ve 19.399,30 USD’dir Buna göre davalı fatura içeriği malların davacıya teslim edildiği ispatlandığından bu mallara ilişkin faturaların geç düzenlenmiş olması sonuca etkili değildir. Davalı açık hesap ticari ilişkide takibe itiraz ettiği miktar kadar borcu olmadığını ispatladığından davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup davacının istinaf sebepleri yerinde olmadığından davacı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (35,90.TL + 9,00.TL=) 44,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,40.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.