Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1874 E. 2021/1283 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1874
KARAR NO: 2021/1283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 19/06/2019
NUMARASI: 2018/1270 Esas – 2019/644 Karar
DAVA: Alacak (Sebepsiz zenginleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile dava dışı … Otomotiv arasında 15 adet aracın satışı için sözleşme aktedildiğini, sözleşmenin ifası amacıyla … AŞ’den otomotiv ürünleri kredisi kullanıldığını, kredi veren olarak bu araçların YMM tarafından müvekkili şirkete devri için geçmiş borçlarının müvekkili tarafından ifasının istendiğini, krediye bağlı olarak alınan araçların müvekkiline devri için davalıdan muvafakat talepli protokol imzalandığını, bu çerçevede devre muvafakat verilip müvekkilinden ödeme talebinde bulunulduğunu, ödeme bilgilerinin gönderildiğini, talimata uygun olarak 29/08/2018 tarihinde 370.479,37 TL ve 13.665 Euro ödendiğini, toplam 34 adet 8.497.981,33 TL tutarındaki senetlerin müvekkili şirket yetkilileri tarafından imzalanarak davalıya teslim edildiğini, davalı şirketin devir işleminden vazgeçtiğini, ödemelerin iade edilmediğini, taraflar arasındaki devir ve aktin 29/08/2018 tarihinde kurulduğunu, belge ve işlemlerin tamamlanmaya çalışıldığını, ödemelerin sözleşmenin devri gerçekleştikten sonra …’ın devraldığı kredi sözleşmesinin ifası amacıyla yapıldığının sabit olduğunu, ortadan kalkmış hukuki sözleşme nedeniyle ifa edilmiş edimlerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin gerektiğini, somut olayda müvekkili şirketin araç satış sözleşmesinin ve buna bağlı kredi sözleşmesinin devrine istinaden devraldığı kredi sözleşmesinin ifası için yapmış olduğu 370.479,37 TL ve 13.665 euro ödeme tutarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi gerektiğini, 22/10/2018 tarih, … yevmiye no’lu ihtarnameye rağmen iade edilmediğini belirterek, 451.103 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihini müteakip davalı şirketin temerrüde düştüğü 01/11/2018 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı … Ltd. Şti’nin, müvekkili şirket ile herhangi bir ilgisi olmayan ve ayrı bir tüzel kişiliğe sahip … A.Ş. bayisi (SATICI) … A.Ş. Bornova/İzmir Şubesi’nden 21 adet muhtelif tipte Mercedes marka araç satın aldığını, ve satış bedelinin bir kısmını müvekkili Şirket (Kredi Veren /Davalı) … A.Ş.’den kredi kullanarak temin ettiğini, bu çerçevede, müvekkili şirket ile … Otomotiv arasında …-…-…-… sözleşme numaralı – kredi sözleşmeleri imzalandığını ve müvekkili şirket tarafından dava dışı … Otomotiv’e toplamda 22 adet aracın finansmanının sağlandığını, …’un, müvekkili şirkete kredi borcunu ödemeyi taahhüt ettiğini ve finansman sağlanan 22 adet aracın trafik kaydına müvekkili şirket lehine rehin hakkı tesis edildiğini, dava dilekçesinde ileri sürülen beyanlar çerçevesinde, … Ltd. Şti.’nin, … sözleşme numarasılı krediye konu araçların ve kredinin tüm borcuyla beraber … Nakliyat’a devri için aralarında anlaştıkları, kredi devri ve araç devri için müvekkili şirket ile herhangi bir ilgisi olmayan ve ayrı bir tüzel kişiliğe sahip … A.Ş. bayisi (SATICI) … A.Ş. Bornova/İzmir Şubesi ile iletişime geçtiklerinin anlaşıldığını, (satıcı) … A.Ş. Bornova/İzmir Şubesi tarafından, kredi ve araç devri talebinin müvekkili şirket … A.Ş.’ye iletilmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından ise, gecikmiş borçların ödenmesi halinde söz konusu talebin değerlendirilebileceği ancak kabul edilebilirliğinin yüksek olduğunun satıcıya bildirildiğinin anlaşıldığını, akabinde ise, müvekkili şirketin tamamen bilgi ve dahli dışında, SATICI-…Grup ve davacı … Nakliyat arasında bir anlaşmaya/mutabakata varıldığını ve davacı … tarafından, herhangi bir itiraz – kayıt/şart ileri sürülmeksizin, … adına/lehine gecikmiş muaccel borçların müvekkili şirkete ödendiğinin görüldüğünü, kredi alan firmanın gecikmiş borçlarının ödenmesi sonrasında, “kredi sözleşmelerinin üzerlerindeki rehinlerle birlikte …’a devri” ne ilişkin yöneltilen talebin müvekkili şirket tarafından değerlendirilerek uygun bulunduğunu ve bunun üzerine, devir için gerekli evrakların imzalanmak üzere talepte bulunan satıcı vasıtasıyla iletildiğini, tüm bu gelişmelerden sonra, devir çalışması sırasında devre konu araçların tescil işlemlerinin tamamlanmadığı, araçların kaydına haciz girdiği için işlemlerin yapılamadığı, devrin mümkün olmadığının iletildiğini ve devir talep işleminin kapatıldığını, dava …’a karşı açılması gerektiğinden pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, 27.08.2018 tarihli muvafakat talepli protokolün akabinde direkt devir işlemlerine başlanmadığını, 29.08.2018 tarihinde … yetkilisi …’den; … yetkilisi …’a yaklaşık 370.000 TL VE 385 € ödeme talepli ve iban bilgilendirmeli mail gönderildiğini, 29.08.2018 ödeme tarihli ve 30.08.2018 düzenleme tarihli … Bankasına ait ödeme dekontlarında da görüleceği üzere …’un gecikmiş muaccel borçları ile ilgili ödemeler yapıldığını, banka ödeme dekontlarında yapılan ödemelerle ilgili açıklama kısmında Müşteri Adı … olarak; sözleşme numaraları ise … A.Ş. ile … arasında imzalanan …, …, …, …, …, …, … numaralı sözleşmelerin belirtildiğini, devir için Kredi Sözleşmesi ve rehin kabul yazısının ancak 07.09.2018 tarihinde … A.Ş. tarafından … Nakliyata verildiğini, bu durum un … ile davacı arasındaki ticari ilişki nedeniyle …’ın …’un vadesi geçmiş borçlarını ödediğini kanıtlar nitelikte olduğunu, ödemenin mevcut borcun ifası amacıyla yapıldığını, … Finansman Aş’nin kredi ve rehin borçlusu …’a karşı kredi sözleşmesinin devri için ön şartın muaccel borç bulunmaması olup davacı tarafından yapılan ödemenin davacı ile … arasındaki ticari ilişkiyle ilgili olduğunu, araçların devrinin alınamamasının sebebinin …’un konkordato mühleti alması olduğunu, sebepsiz zenginleşen tarafın müvekkili şirket değil … olduğunu, yapılan ödemenin 3. kişi lehine ifa olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/06/2019 2018/1270 Esas – 2019/644 Karar sayılı kararında; “Dava dışı … Ltd.Şti ile … Aş arasında 15 adet … marka çekici … model araç satış sözleşmesi aktedildiği, sözleşmenin ifası amacıyla … Aş’den otomotiv ve otomotiv ürünleri kredisi kullanıldığı, 29/08/2018 tarihinde davacı tarafından …’un … Aş’den aldığı krediye ilişkin olarak 370.479,37 TL ve 13.665 Euro ödemede bulunduğu, akabinde devir işleminin iptal edildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamakta olup, uyuşmazlık ödenen miktarın davalıdan mı, dava dışı 3.kişiden mi tahsilinin istenmesi gerektiği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. 6098 sayılı Borçlar Kanununun sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 77 inci maddesinde, “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” hükmü yer almaktadır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. sebepsiz zenginleşmenin kanunda düzenlenmesinin amacı, iki mal varlığı arasındaki sebepsiz değer kaymasının geri verilmesinin sağlanmasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin işlevi uğranılan kayıpları gidermek değil hukuki bir sebebe dayanmaksızın başkası sayesinde elde edilen menfaatleri bu kişiye nakletmektir. Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olmas sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarının devralana geçiren bir anlaşmadır (TBK’nın 205/1. maddesi). Sözleşmeyi devralan ilen devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da sözleşmenin devri hükümlerine tabidir (TBK’nın 205/2. maddesi). Sözleşmenin devrinde taraflardan biri aynı kalmakta, diğer taraf ise tümüyle sözleşmeden çıkmakta, sözleşmeden doğan hak ve borçlar da tümüyle devralana geçmekte, muaccel hale gelen ve ifa edilmemiş edimleri de kapsayan bütünsel bir değişim meydana gelmektedir. Bu değişim hem geçmişe hemde geleceğe etkili olan külli bir değişimdir. Diğer bir ifadeyle, sözleşmenin devri halinde devralan asıl sözleşmenin tarafı konumuna geçer ve asıl sözleşmenin tüm hükümleri kendisini bağlayıcı hale gelir. Somut olayda, dava dışı … ile davacı taraf imzalı 27/08/2018 tarihli krediye bağlı alınan araçların tüm borcuyla beraber … Ltd.Şti’ye devir işleminin yapılmasına muvafakat talebiyle … AŞ’ye protokolün gönderildiği, davalı şirket tarafından protokole onay verildiği, akabinde ödeme bilgilerinin gönderildiği ve davacı tarafça dava konusu miktarın da içerisinde bulunduğu ödemelerin ifa edildiği, araçlar üzerindeki haciz nedeniyle devir işleminin sona erdirildiği, senetlerin iade edildiği anlaşılmaktadır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. sebepsiz zenginleşmenin kanunda düzenlenmesinin amacı, iki mal varlığı arasındaki sebepsiz değer kaymasının geri verilmesinin sağlanmasıdır. Bu haliyle hukuki sebebin ortadan kalkması nedeniyle davacı tarafından yapılan ödemelerin iadesi gerekmektedir. Davacı tarafça ödemelerin iadesi istemiyle keşide edilen 22/10/2018 tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiği ve davalının 01/11/2018 tarihinde temerrüde düştüğü görülmüştür. Her ne kadar kısa kararda sehven faiz başlangıç tarihi olarak 01/10/2018 tarihi yazılmış ise de HMK m.304 kapsamında değerlendirilmesi gereken hata düzeltilerek açılan davanın kabulü ile 451.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 01/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile,
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE, 1-451.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 01.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafça, müvekkili şirket ile dava dışı … firması arasında akdedilen … NOLU kredi sözleşmesini ve bu sözleşmenin teminatı mahiyetindeki rehinli 15 adet taşıtı devralmak amacıyla 29/08/2018 tarihinde müvekkili şirket hesaplarına dava konusu ödemeyi yaptığı, araçların kaydına haciz gelmesi sebebiyle devir işleminin yapılamadığı, bu nedenle 29/08/2018 tarihinde yaptığı ödemeyi müvekkili şirketten geri istediği, iadenin yapılmaması sebebiyle sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde dava konusu tutarın müvekkili şirketten tahsil edilmesi gerektiği iddia ve beyan edilmiş ise de, Müvekkili şirketin, davacının ödeme iddiasına itiraz etmediğini, ancak ödemenin davacı tarafından iddia edildiği gibi kredi sözleşmesinin ve/veya rehinli araçların devri karşılığında yapılmadığını, … Firmasının borçlarının ifası amacıyla yapıldığını, Dava dosyasında bulunan banka havale dekontlarından anlaşılacağı üzere davacı tarafın, dava konusu 451.000,00-TL’yi müvekkili şirket’in …aranti Bankasında bulunan hesaplarına havale yoluyla ve dava dışı borçlu … OTOMOTİV firmasının 7 adet kredi sözleşmesinin numaralarını belirtmek suretiyle ödediğini, banka dekontlarının hiçbirinde ” kredi sözleşmelerinin/ taşıtların devredilmesi şartıyla ödenen ” ya da bu anlama gelebilecek hiçbir ibare ve şerh olmadığını, TBK m.555 vd maddeleri uyarınca havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yönünde yasal bir karine mevcut olduğunu, bu yasal karinenin aksini ileri süren davacı tarafın, yasal-kesin deliller ile bu iddiasını kanıtlaması gerektiğini (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2013/13-2338 K. 2015/1499 T. 5.6.2015) Davacı tarafın, müvekkili şirketin banka hesaplarına havale yoluyla ödediği dava konusu 451.000,00-TL’yi, dava dışı … firmasının borçlarını ifa amacıyla ödemediğini yasal/kesin delillerle kanıtlaması gerektiğini, bizzat davacı tarafın dava dosyasına sunduğu, sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini teyit eden belgelerin, davacı tarafın bu yasal karinenin aksini kanıtlamasının mümkün olmadığını ve müvekkil şirket’in beyanlarının doğruluğunu gösterdiğini, Dava dışı … ile davacı şirketin imzasını içeren ve müvekkili şirkete hitaben düzenlenen (devir istemli) 27/08/2018 tarihli dilekçede “18018003 no’lu kredi sözleşmesine konu 15 adet taşıtın tüm borçlarıyla birlikte davacı şirkete devir işleminin yapılması için muvafakat verilmesi”nin talep edildiğini, dolayısıyla davacı tarafın, … ile müvekkili şirket arasında akdedilen bir adet kredi sözleşmesine konu 15 adet rehinli taşıtı borçları ile birlikte almak istediğini ilettiğini, buna karşılık davacı firmanın iki gün sonra yani 29/08/2018 tarihinde, … ile müvekkili şirket arasında akdedilmiş olan …, …, …, …, …, … ve … no’lu 7 ayrı kredi sözleşmesine konu borçlara karşılık dava konusu ödemeyi yaptığını, Dolayısıyla davacı tarafın, sadece devrini talep ettiği araçların konu olduğu 18018003 no’lu sözleşme borçlarını değil … ile müvekkili şirket arasında akdedilen diğer 6 adet kredi sözleşmesine konu borçları da (zorunlu olmamasına rağmen bizzat) ödediğinin açık olduğunu, sadece bu hususun dahi davacı tarafın dava konusu ödemeyi/ havaleyi, … no’lu sözleşmenin/rehinli taşıtların devri karşılığında yaptığı iddiasının doğru olmadığını ve …’nin müvekkili şirkete olan borçlarını TBK m.83 uyarınca 3. şahıs sıfatıyla ve ifa amacıyla yaptığını gösterdiğini, Bir diğer çelişkili hususun ise, mahkemenin gerekçeli kararına da dayanak gösterdiği, TBK m.205 ve ardından gelen hükümler uyarınca kredi sözleşmesinin devri konusunda olduğunu, davacı tarafından mahmemeye sunulan “Kredi Sözleşmesi ve Geri Ödeme Planı” incelendiğinde davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 07/09/2018 tarih ve … no’lu ayrı bir kredi sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye … Ve …’ın müteselsil kefil olduğunu, kredi sözleşmesi uyarınca davacı tarafa 6.370.315,06-TL kredi tahsis edildiğini, davacının da bu krediyi 07/06/2021 tarihine kadar 34 ayda 8.497.981,33-TL olarak geri ödemeyi taahhüt ettiğinin görüleceğini, Dolayısıyla davacı tarafın, … ile müvekkili şirket arasında akdedilen … no’lu kredi sözleşmesini TBK hükümleri uyarınca tüm hak ve borçları ile devralma yönünde bir irade göstermediği aksine sadece … ile müvekkili şirket arasında akdedilen … no’lu kredi sözleşmesine konu 15 adet … marka kamyonu …’tan (müvekkili şirketten ayrıca ve kendi adına kredi kullanmak suretiyle) devralmak/satın almak istediğinin anlaşıldığını, Davacı ile müvekkil şirket arasında akdedilen 07/09/2018 tarih ve … no’lu kredi sözleşmesinin akdedilmesinden kısa bir süre sonra …’un 15 adet taşıtın mülkiyetini noter satışları ile davacı şirkete devretmesi beklenirken, taşıtların kaydına hacizler geldiği ve bu nedenle noter satışlarının yapılamadığı bildirilerek davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilen kredi sözleşmesi uyarınca tahsis edilen 6.370.315,06-TL tutarındaki kredinin kullanılmayacağının belirtildiğini ve davacı şirket ile yetkililerinin imzaladığı kredi sözleşmesinin aslı ile Geri Ödeme Planı uyarınca tanzim edilen senetlerin/ bonoların asıllarının iadesinin talep edildiğini, davacının, dilekçesinin ekinde sunduğu 19/09/2018 tarihli belgede de açıkça görüleceği üzere belge asıllarının tamamının davacı şirket yetkilisi …’a iade edildiğini, Dolayısıyla gerek davacının dilekçelerinde gerekse mahkemenin gerekçeli kararında dayanak gösterdiği TBK m.205 ve devamındaki hükümlerin somut olayda uygulanma ihtimali bulunmadığını, davacı şirketin …’a ait 15 adet taşıtı, kendi adına olan ayrı bir kredi sözleşmesi ile satın almaya/devralmaya çalıştığının dava dosyasındaki evraklarla sabit olduğunu, Tacir sıfatını haiz olan davacı şirketin, 27/08/2018 tarihinde sadece … no’lu sözleşmeye konu 15 aracı satın almak için kredi talebinde bulunması, 29/08/2018 tarihinde ise kredi talebi hakkında her hangi bir karar verilmemiş ve araçların bir kısmının ya da tamamının mülkiyetlerini devralmamış olmasına rağmen toplam 7 sözleşmenin numaralarını belirtmek suretiyle müvekkili şirket hesaplarına 451.000,00-TL ödemesi, ödeme/banka dekontlarında ya da başka bir surette yazılı olarak bu ödemenin, … no’lu sözleşmeye konu 15 adet taşıtın devri şartına bağlı olarak yapıldığını belirtmemiş olması, buna karşılık 07/09/2018 tarihinde müvekkili şirket ile yeni kredi sözleşmesinin akdedilmesinden sonra taşıtların kaydına haciz gelmesi üzerine “dava konusu ödemeyi … no’lu krediye konu araçları devralmak kaydıyla yaptığını iddia etmesi” ve yaptığı ödemenin iadesini talep etmesi hususlarının ticari hayatın olağan akışına aykırı olup, davacı’nın dürüst davranmadığını da gösterdiğini, Şirket yetkililerinin ad-soyadlarından (…/… – … VE … /…) aynı zamanda akraba oldukları anlaşılan davacı firma ile dava dışı …’un, kendi aralarındaki ticari ilişkileri/menfaatleri uyarınca, müvekkil şirkete rehinli ve … no’lu sözleşmeye konu 15 adet … marka kamyonun davacı şirkete satılması konusunda mutabık kaldığının anlaşıldığını, müvekkili şirketin söz konusu araçlar üzerinde rehin hakkı bulunması ve davacı şirketin bu araçları satın almak amacıyla müvekkili şirketten kredi kullanmak istemesi sebebiyle tarafların 27/08/2018 tarihli dilekçe ile müvekkil şirkete müracaat ettiğini, Müvekkili Şirketin kredi-risk departmanının, davacı şirketin kredi talebiyle ilgili değerlendirme sürecinde olumlu bir etki yaratması amacıyla ve dava dışı firma ile olan akrabalığına/güvene istinaden kendisinden bu yönde bir talepte bulunulmamış olmasına rağmen, davacı şirket …’un tüm sözleşmelerine konu vadesi geçmiş borçlarını sözleşme no’larını belirterek ve başkaca hiçbir kayıt/şart ileri sürmeksizin ödediğini, davacı tarafın, kredi talebinin onaylanması ve 07/09/2018 tarihinde kredi sözleşmesinin imzalanmasından sonra araçların kaydına konulan hacizler sebebiyle araçların mülkiyetlerini devralamadığını, davacının, … firmasının 11/09/2018 tarihinde İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1025 E. sayılı dosyasından konkordato talep ettiğini ve 14/09/2018 tarihi itibariyle 3 aylık Geçici Mühlet kararı verildiğini öğrendiğini ve 15 adet aracı satın alma şansı kalmadığını anladığını, bu nedenle davacı tarafın konkordato sürecindeki …’dan yasal yollarla gerek taşıtları gerekse 29/08/2018 müvekkili şirkete ödediği 451.000,00-TL’yi geri almasının mümkün olmadığını bildiği için, ilk defa 22/10/2018 tarihinde müvekkili şirkete gönderdiği ihtarname ile 29/08/2018 tarihinde yapmış olduğu dava konusu ödemeyi, … no’lu sözleşmeye konu araçları devralmak şartıyla ödediği yönünde bir iddiada bulunduğunu, dolayısıyla davacı tarafın sebepsiz zenginleşme, sözleşme devri ve 29/08/2018 tarihinde yaptığı dava konusu ödemenin tek bir sözleşmeye konu araçların devri karşılığında yapıldığı yönündeki iddialarının temelinde … firması ile yaptığı anlaşmanın bozulması ve bu anlaşma uyarınca müvekkil şirkete ödediği tutarı … firmasından tahsil edememesinin yattığını, Yerel mahkemenin eksik inceleme ile hatalı değerlendirme yaptığını, mahkemece, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında akdedilen ancak taşıtların kaydına haciz gelmesi/ konkordato talep edilmesi sebebiyle yürürlüğe girmeyen yeni kredi sözleşmesine konu evrakların davacı şirkete iade edilmesini dayanak göstermek suretiyle davanın kabulüne karar verdiğini belirtmesinin mahkemenin hukuki nitelendirmede hataya düştüğünü gösterdiğini, Mahkemenin öncelikle davacının davacının 29/08/2018 tarihinde yapmış olduğu ödemeye ilişkin dava dosyasında mevcut banka havale dekontlarını ve bunlarda yer alan açıklamaları TBK m.83 ve m.555 vd hükümleri çerçevesinde değerlendirmesi, sonrasında davacı ile akdedilen yeni kredi sözleşmesinin davacının iddia ettiği gibi TBK m.205 ve ardından gelen hükümlere dayalı bir sözleşme devri mi yoksa 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununa dayalı bir “Finansman Sözleşmesi” olup olmadığını incelemesi ve bu iki olguyu birbirinden bağımsız olarak değerlendirmesi gerektiğini, ancak mahkemenin davacı ile akdedilen yeni kredi (finansman) sözleşmesini de TBK m.205’de düzenlenen sözleşme devri olarak değerlendirerek birbirinden ayrı olan bu iki konuyu karıştırmak suretiyle yanlış sonuca ulaştığını ve hatalı karar verdiğini, Ayrıca somut olayda sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanmasının da mümkün olmadığını, zira davacı şirketin dava konusu ödemeyi …’nin mevcut borçlarına karşı yaptığının açık olduğunu, bu nedenle davacı tarafın bu yöndeki taleplerini, vekaletsiz iş görme ya da başkası hesabına tasarruf hükümleri doğrultusunda … firmasına yöneltmesinin zorunlu olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya kapsamından anlaşılacağı üzere; dava dışı … Ltd. Şti’nin, davalı … bayisi (SATICI) … A.Ş. Bornova/İzmir Şubesi’nden muhtelif tipte 21 adet Mercedes marka araç satın alındığı ve dava dışı şirketin satış bedelinin bir kısmını davalı şirketten kredi kullanarak temin ettiği, davalı şirket ile … Otomotiv arasında …-…-…-… sözleşme numaralı – kredi sözleşmeleri imzalandığı, davalı şirket tarafından finansmanı sağlanan 22 adet aracın trafik kaydına davalı şirket lehine rehin hakkı tesis edildiği, dava dışı … ile davacı … Ltd. Şti.’nin, 18018003 sözleşme numaralı krediye konu araçların ve kredinin tüm borcuyla beraber davacı şirkete devri için aralarında anlaştıkları, kredi devri ve araç devri için davalı … bayisi (SATICI) … A.Ş. Bornova/İzmir Şubesi ile iletişime geçtikleri, satıcı bayi tarafından tarafından, kredi ve araç devri talebinin davalı şirkete iletildiği, davalı şirket tarafından, …’nin gecikmiş borçlarının ödenmesi halinde söz konusu talebin değerlendirilebileceği ancak kabul edilebilirliğinin yüksek olduğunun satıcıya bildirildiği, davacı ve dava dışı … Ltd. Şti. Tarafından davalı şirkete hitaben tanzim edilen 27.08.2018 tarihli yazı ile ” … sözleşme no ile almış olduğum krediye bağlı aşağıda bilgisibulunan araçların tüm borcu ile beraber … Limited Şirketi’ne devir işleminin yapılması için muvafakatinizi rica ederiz. ” şeklinde talepte bulunulduğu, 27.08.2018 tarihli muvafakat talepli protokolün akabinde 29.08.2018 tarihinde satıcı … yetkilisi …’den; … yetkilisi …’a 7 adet kredi sözleşme numarası ile 370.475 TL ve 385 € ödeme talepli ve Iban bilgilendirmeli mail gönderildiği, … Bankasına ait 29/08/2018 tarihli ödeme dekontlarından anlaşılacağı üzere davacı tarafça kendisine bildirilen 7 ayrı kredi sözleşmesine, kredi sözleşme numaraları da (…, …, …, …, …, …, …) belirtilerek ödeme yapıldığı, banka ödeme dekontlarında, müşteri Adı olarak … göründüğü, … satış müdürü tarafından davalı şirket müşteri hizmetleri ve operasyon bölümüne gönderildiği anlaşılan 29/08/2018 tarihli (4:45 PM), … Hafr konulu email de; “Tüm gecikmiş bakiyeler yatırılmıştır. … Hanım teyidini vermiştir. Müşterimizin talepleri aşağıdadır. 1) … kontrat no’lu sözleşme erken kapatılmış olup, sözleşmeye bağlı araçların rehin kaldırıları önceliklidir. 2)…’den Tankara devri onaylanan … plakalı aracın noter satışına muvafat verilmesi 3) … nolu kontrattaki 15 aracın … nakliyete borcu ile birlikte devredilebilmesi için ekteki dilekçenin işleme alınmasıdır. Dilekçe ıslak imzalı hali bugün tarafımızdan kargoya verilmiştir. ” Yine … satış müdürü tarafından davalı şirket müşteri hizmetleri ve operasyon bölümüne gönderildiği anlaşılan 29/08/2018 tarihli (5:25 PM), … Hafr konulu email de; “Rehin kaldırısı için teşekkür ederim. Devir alacak firmanın bu ay otomobil alımı için kredi girişi yapılmıştır. Dilek Karagöz yardımcı olabilir ” Davalı şirket müşteri hizmetleri ve operasyon bölümünden … satış müdürüne gönderilen 29/08/2018 tarihli (17:11 PM), … Hafr konulu email de; “Merhaba … bey, … no’lu sözleşmedeki rehin kaldırım gerçekleşti. … plakalı araç için muvafakat verildi. Ancak ekte gönderdiğiniz dilekçedeki devir alacak firmanın mali evraklarını göremedik. Daha önce göndermiş miydiniz? ” şeklinde email ile görüşme yapıldığı, Davacı şirket ile davalı şirket arasında 07/09/2018 tarih ve … no’lu ayrı bir kredi sözleşmesi akdedildiği, ancak devre konu araçların kaydında haciz bulunması ve dava dışı …’un konkordato mühleti alması nedeniyle araç noter devirlerinin gerçekleşemediği, 18.09.2018 tarihli … ve … Otomotiv yetkililerinin iç yazışmalarında, … tarafından …’ya yazılan e-mail yazışmasında, devir işleminin iptal olduğunun ve evrakların davacı şirkete iade edilmek için …’e gönderilmesinin istendiği, davalı tarafça 19/09/2018 tarihli belge teslim tesellüm belgesi ile bu kredi nedeniyle davacıdan alınan belge asıllarının tamamının davacı şirket yetkilisine iade edildiği ve söz konusu belgede taraflar arasında herhangi bir akit kurulmadığının belirtildiği görülmektedir. Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere; dava dışı … ile davalı şirket arasında yapılan … sözleşme numaralı krediye konu araçların ve kredinin tüm borcuyla beraber davacı şirkete devrine, davalı tarafça, …’nin gecikmiş borçlarının ödenmesi koşuluyla muvafakat verildiği ve ödeme yapılmak üzere aralarında devre konu 18018003 no’lu sözleşme de dahil olmak üzere dava dışı …’un davalı şirketten kullandığı 7 adet kredi sözleşmesinin numaralarının ve ödenecek borç miktarlarının bildirildiği, davacı tarafça devre konu kredi sözleşmesinin bildirilen borcu ile birlikte devre konu olmayan dava dışı …’un kullandığı 6 adet kredinin daha borcunun ödendiği, yapılan ödemeler nedeniyle davalı şirketin araçların davacıya devri için gerekli işlemlerin başlatıldığı ancak dosya kapsamından anlaşılacağı üzere kredi borçlusu …’un konkordato mühleti alması ve araçlar üzerinde haciz bulunması nedeniyle araç devirlerinin gerçekleştirilemediği ve bu nedenle devir işlemlerinin son bulduğu sabittir. Dava dışı …’a davalı tarafça satışı yapılan 15 adet araç üzerinde … nolu kredi sözleşmesi ile finansman sağlayan davalı şirketin bu sözleşmenin teminatı mahiyetinde rehin hakkının bulunduğu, araçlar … adına kayıtlı olduğundan mülkiyet nakli borcunun adı geçen şirkete ait olduğu, hukuki imkansızlık nedeniyle araç devirlerinin gerçekleştirilemediği, davalı şirketin devrin gerçekleşmesi hususunda üzerine düşen yükümlülüklere ve/veya protokole aykırı davrandığının iddia ve ispat edilmediği, …’un, gerek bu kredi sözleşmesinden kaynaklanan gerekse davalı şirketten kullandığı sair 6 adet kredinin gecikmiş borçlarının davacı tarafça rızaen ödendiği, hatta davalı tarafça mail ile … no’lu sözleşme için 385 Euro ödenmesi bildirilmesine rağmen, davacı tarafça 13665 Euro ödenerek kredi borcunun kapatıldığı, buna istinaden davalının … no’lu sözleşmeden kaynaklanan borcun erken kapatılması nedeniyle bu sözleşmeye bağlı araçlar üzerindeki rehinlerin kaldırıldığı, söz konusu kredilerin borçlusu dava dışı … olup, …’un davacı ödemesi ile ödenen miktarda davalıya olan borcundan kurtulduğu, davalının fazladan tahsilat yaptığı da iddia ve ispat edilmediğinden söz konusu işlemlerden sebepsiz zenginleşenin dava dışı … olduğu, zaten alacaklı olan davalının sebepsiz zenginleştiğinin kabulünün mümkün olmadığı nazara alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2019 tarih ve 2018/1270 Esas – 2019/644 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, Davanın ESASTAN REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 7.703,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.644,42 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 39.605,15.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 7.701,96.TL (44,40.TL+7.657,56.TL) istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 8-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinafa konu karar sonrasında sarf edilen 13,5 TL tebligat gideri ve 45,10 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş/ dönüş ücreti olmak üzere; toplam 179,9 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 29/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.