Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1871 E. 2019/1826 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1871
KARAR NO : 2019/1826
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2018
DOSYA NUMARASI: 2018/968 Esas – 2018/1036 Karar
DAVA : Tespit
KARAR TARİHİ : 18/12/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin okuma yazma bilmediğini, iki çocuğu olup, evlere temizliğe giderek geçimini sağladığını, kazandığı parayı davalı bankanın Yenibosna Şubesi’ ndeki hesabına yatırdığını, müvekkilinin eski tuşlu telefonlardan kullan- dığını, 24/09/2018 olay günü telefonunun evde olduğunu, davalı bankanın Yenibosna Şubesi’ne para çekmek için gittiğinde ise müvekkilinin parasının internet bankacılığı aracılığıyla 14/09/2018 tarihinde … Bankası A.Ş.’ de hesabı bulunan … adına gönderildiği hususunda bilgi verildiğini, müvekkilinin aynı gün bu hususta Bakırköy Cum- huriyet Başsavcılığı’ na giderek şikayette bulunduğunu, müvekkilinin internet bankacılığının nasıl kullanıldığını bilmediğini, bankadaki parasını kendisinin çekmediğini beyanla 66.380,00 TL’ nin davalı bankanın Yenibosna Şubesi’ nde olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/10/2019 tarih ve 2018/968 Esas – 2018/1036 Karar sayılı kararında; ” Dava, davacının internet bankacılığı kullanmadığının ve 66.360,00 TL paranın davalı Bankanın Yenibosna Şubesi’ nde bulunduğunun tespiti talebine ilişkin olup bankacılık hizmetinden kaynaklanmaktadır. 6100 sayılı HMK’ nun 106 md de ” tespit davası yoluyla mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. ” hükmüne yer verildiği,niteliği itibariyle” maddi vakıaların tes- piti”ne ilişkin davacı talebinin tespit davasının konusu olamayacağı gözetilerek davanın usulden reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davanın USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK 106 maddesinin ” tespit davası yoluyla mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir ” dediğine göre, müvekkilinin davalı banka şubesine yatırdığı 66.300,00 TL’ nin nasıl yok olduğunun, yani davalı banka tarafından nasıl el konulduğunun hangi kanun maddesiyle tespit edilmesinin mümkün olacağını anlayamadıklarını, Mahkemenin, davalı bankanın cevabını beklemeden hemen acilen usulden ret kararı vermesinin yanlış olduğunu, müvekkilinin çok zor durumda ve üzgün olduğunu beyanla; Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı, hesabından internet bankacılığı yoluyla yapılan para transferinin kendisi tarafından yapılmadığını öne sürerek, parasının bankada olduğunun tespitini talep etmektedir. 6100 sayılı HMK’ nın 106. maddesine göre tespit davasıyla mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilebilir. Bunun dışında tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında tespit davasını açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı olmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Bunların dışında tespit davası sonunda verilen karar esas alınarak davalıya eda davası açılabilmelidir. Bunun dışında eda davası açılabilecek hallerde de tespit davası açılamaz. Davacının kendisi tarafından gerçekleştirilmediğini öne sürdüğü bankacılık işlemi sonucunda para transferinin yapıldığı şahıs bellidir. Davacı bu davanın amacının parasının nasıl buharlaştığını tespit etmek olduğunu, bunu başka bir yolla belirlemelerinin mümkün olmadığını bu tespit sonrası bankaya eda davası açılabileceğini öne sürmektedir. Davacı parasının banka tarafından korunmadığını öne sürdüğüne göre öncelikle davalı bankadan şartları varsa uğradığı zararın giderilmesini isteyebilir ve bu talep de ancak bir eda davasıyla olabilir. Eda davası açılabilecek hallerde de tespit davası açılamaz. Sonuç olarak; davacının talebi HMK’ nın 106.maddesindeki tespit davasının koşullarını taşımadığından mahkemece verilen karar yerinde olup, istinaf nedenlerinin hukuki bir dayanağı yoktur. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.