Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1869 E. 2019/1283 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1869 Esas
KARAR NO : 2019/1283 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 19/06/2019
DOSYA NUMARASI : 2019/302 Esas ( Derdest Dava Dosyası)
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
TALEP: İhtiyati Haciz – İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 02/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili 13/06/2019 havale tarihli dava dilekçesinde tedbir talebi ile ilgili olarak özetle; davalı gerçek kişilerin davalı … San. Ve Tic. A.Ş. Şirketindeki hisselerine, bu hisselerin üçüncü kişilere ve yine kendi aralarında satış, devir, temlik, kefalet ve her türlü sınırlandırıcı takyidat konulmasını önleyecek şekilde tedbir kararı verilmesini, davalıların hasibi olduğu …San. Ve Tic. A.Ş.’nin sahibi olduğu … İli, … İlçesi, … Mah. … Mevkii, … pafta, … parsel sayılı 6.530,00 m2 yüzölçümüne sahip arsa vasfındaki taşınmazın üçüncü kişilere satış ve deverinin önlenmesi için tedbir konulmasına, taşınmaza ilişkin tedbir kararı verilmemesi halinde, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 19/06/2019 tarih 2019/302 Esas sayılı ara kararında;”…Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, talep konusu hakkında, yapılan inceleme sonunda(Ay. m.141); sunulan deliller, iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; üzerine tedbir konulması talep edilen taşınmaz ve hisselerin dava konusu olmadığı ve bu nedenle uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri hakkında tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı, davalı şirketin gabine konu hisse devir sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle hisse devrine ilişkin sözleşmelere yönelik gabin iddiasından dolayı dava dilekçesinde davalı şirkete ait olduğu bildirilen taşınmaz hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığı, davalı şirkete yönelik ihtiyati haciz istemi yönünden alacağın bulunduğu ve muaccel olduğuna ilişkin yaklaşık ispat unsurunun ve dolayısıyla ihtiyati hacze dair İ.İ.K. nun 257. Maddesindeki şartların gerçekleşmediği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile; İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde iki farklı tedbir taleplerinin bulunduğunu, bunlardan ilkinin davalı şirkete ait ve üretim tesisi/fabrikanın bulunduğu taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi, ikincisinin ise şirket hissedarı olan davalı gerçek kişilerin hisselerini bir diğerine veya üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin olduğunu, ihtiyati tedbir kurumunun düzenlendiği HMK m. 389 vd. maddelerde, tedbirin muhakkak dava konusu edilen şey üzerinde tesis edilmesinin gerektiğine dair bir düzenlemenin getirmediğini, tedbir talep edilen şeyin uyuşmazlık ile ilgili olmasını yeterli bulduğunu, haklılığın yaklaşık olarak ispatı halinde tedbir kararının verilebileceğini ( HMK 390/3 m. ) Müvekkili 25 yıllık emek ve mesaisi ile meydana getirdiği … markası altında faaliyet gösteren şirketteki hisselerin toplamda 12.000.000,00TL bedel karşılığında devretmek mecburiyetinde olduğunu, aşırı yararlanmanın sübjektif unsuru olan müzayaka halinin varlığının tartışmasız olduğunu, özel olarak irdelenmesinin gereken ise objektif unsur olan ” açık oransızlık” olup olmadığını, Yargıtay uygulamasında %40-50 ‘lik bir farkın açık oransızlık olarak kabul gördüğünü, bu tür firmalarda hissenin alım satımdaki gerçek değerinin tespitinde marka değerinin rol oynadığını, marka değerleme raporunda şirket marka değerinin 235.000.000,00TL civarında olduğunun ortaya konulduğunu, Müvekkili hisselerinin zor durumda yararlanmak suretiyle diğer ortaklar tarafından gerçek değerinin altında bir değerle satın alındığını,Şirketin kötü yönetilme ihtimalinde, müvekkilinin dava da haklı çıkarsa hakkını elde etmesinin çok güç hatta imkansız olabileceği riskini doğurduğunu, şirkete ait taşınmazın veya ortaklara ait hisselerin dava süresince üçüncü kişilere devri halinde, müvekkilinin hakkına kavuşmasının güçleşeceğini, bu durumda HMK m. 389 vd. düzenlenen ihtiyati tedbir kurumunun kendisinden beklenilen faydayı sağlamasının mümkün olmadığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davalı gerçek kişilerin … Sanayi ve Ticaret A.Ş şirketindeki hisselerine; bu hisselerin üçüncü kişilere ve yine kendi aralarında satış, devir, temlik, kefalet ve her türlü sınırlandırıcı takyidat konulmasını önleyecek şekilde tedbir konulmasına ve ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı yazılmasına,Diğer tedbir talebinin kabulü ile, davalıların sahibi olduğu …Sanayi ve Ticaret A.Ş’ nin sahibi olduğu … ili … ilçesi, …. Mahallesi, … mevkii, .. pafta, … parsel sayılı 6.530,00 metre kare yüz ölçümüne sahip arsa vasfındaki taşınmaza ilişkin ihtiyati haciz kararı verilmesineYargılama gideri ve vekalet ücreti alacağının karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Somut olayda davacı, davalı gerçek kişilerin davalı … San. Ve Tic. A.Ş. Şirketindeki hisselerine, bu hisselerin üçüncü kişilere ve yine kendi aralarında satış, devir, temlik, kefalet ve her türlü sınırlandırıcı takyidat konulmasını önleyecek şekilde tedbir kararı verilmesini, davalıların hasibi olduğu … San. Ve Tic. A.Ş.’nin sahibi olduğu … İli, … İlçesi, … Mah…. Mevkii, … pafta, … parsel sayılı 6.530,00 m2 yüzölçümüne sahip arsa vasfındaki taşınmazın üçüncü kişilere satış ve deverinin önlenmesi için tedbir konulmasına, taşınmaza ilişkin tedbir kararı verilmemesi halinde, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Dava, taraflar arasında imzalanan hisse devir sözleşmelerinde yer alan devir bedellerindeki aşırı yararlanma/gabin nedeniyle oluşan oransızlığın giderilmesi,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 300.000,00 TL. Fark hisse bedeli alacağının devir tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili talepli alacak davası olup ihtiyati tedbir konulması istenen menkul ve gayrimenkuller uyuşmazlık konusu değildir. Bu nedenle davalılar adına kayıtlı menkul ve gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir konulmasına yasal olarak olanak bulunmamaktadır.Yine HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Aynı yasanın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir.Davacının talebi,ihtiyati tedbir, verilmediği takdirde ihtiyati haciz kararı verilmesidir.Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 19/09/2016 tarih ve 2016/8719 Esas, 2016/7357 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz farklı geçici hukuki koruma sağlayan müesseselerdir. İhtiyati tedbir, genelde dava konusunun el değiştirmesine engel olurken, ihtiyati haciz, alacağı teminat altına almaktadır. Bu nedenlerle; ihtiyati haciz gibi ihtiyati tedbir kararı verme olanağı olmadığından ve davacı iddiaları yargılamayı gerektirip henüz yaklaşık olarak dahi ispatlanmamıştır. Sonuç itibariyle, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/10/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.