Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1856 E. 2021/1054 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1856 Esas
KARAR NO : 2021/1054 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2019
NUMARASI: 2017/669 Esas 2019/423 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,davacının emtia nakliyat sigorta poçilesi ile sigortalısı olan …- … ticaret ve sanayi tarafından Amman Austiria GMBH ile Nihai alıcı olarak … Satışını gerçekleştirmiş 42.800 Euro bedelli, Emülsiyon- Plenti ve dozajlama takından oluşan yükü nakliye risklerine karşı sigortaladığı, sigorta kapsamına alınan yükün Ankara’dan Çek cumhuriyetine nakliyesi işinin gerçekleştirilmesi iç.in 12/02/2015 tarihli taşıma sözleşmesine istinaden … Ticaret A.Ş ile anlaşıldığı fiili taşıma işinin ise … tarafından yapıldığı, yükün yolda hasarlanarak 27/02/2015 tarihinde alıcısına hasarlı olarak teslim edildiği, bu hususun CMR Hamule senedine işlendiği ve 03/03/2016 tarihinde davalı taşıyanlara ihbar edildiği, sigortalının hasarlı mallarını tamir ettirdiği, 10/03/2015 tarihinde yapılan ekspertiz raporu kapsamında 3.579.66 Euroluk tamir masrafından kaynaklanan zararın poliçe kapsamında ödenmiş olması sebebiyle davalıların taşıyan ve fiili taşıyan sıfatları ile ödeme tarihi 18/06/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, Küçükçekmece Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu müvekkili davalının taşıma ilişkisinde sadece aracı sıfatla bulunduğunu, malın fiili olarak taşımacısının CMR senedinde tarafı olarak … Ltd. Şti. Olduğunu zararın eşyaların yanlış yüklenmesi ve yettersiz paketlenmesi ndeniyle kaynaklandığını bu nedenle göndericinin sorumlu olduğunu, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenen hasar bedelinin gerçek hasar tutarını yansıtmadığını, CMR konvansiyonunun 23.maddesi uyarınca kg başına ödenecek tazminat miktarının SDR cinsinden üst sınırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin zarardan sorumlu tutulamayacağını hasar nedeninin yetersiz ambalajlama olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 08/04/2019 tarih ve 2017/669 Esas – 2019/423 Karar sayılı kararında;”…..CMR konvansiyonun 8. Maddesi 1. Fıkra B bendi çerçevesinde taşımacı yükün ve bunların ambalajını görünürdeki durumunu yükün teslim aldığı sırada kontrol edeceği çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu sayılacaktır. Gönderici kişilere malzemeye ve diğer yüklere gelecek zarar ziyan ve hasardan yükün kusurlu olarak ambalajlanmasından kaynaklanan masraflardan taşınmacıya karşı sorumlu olduğu göz önüne alındığında göndericinin 04/05/2015 tarihli düzenlediği fatura ile hasar arasındaki ilişki değerlendirildiğinde gerçek zararı 7.821 TL olduğu, hasarın taşınan ekipman emtiasının niteliği, ambalaj yetersizliği, taşıma güvenliğine uygun olmayan yükleme istifleme, sabitleme, eylemlerinden ve bu sürece nezaret ederek işletme güvenliğinin sağlamak ile yükümlü davalı … Ltd. Şti ifa sorumlusu adamı sürücünün gerekli ikaz ve itirazları yapmaması sonucu nezaret zaafından kaynaklandığı bu nedenle %20 kusurlu olacağı bu nedenle 557,75 Euro tazminattan sorumluluğunun mevcut olduğu davacının sigortalısının halef olması sebebiyle … A.Ş.’nin akdi … Ltd. Şti.’nin fiili taşıyıcı sıfatıyla sorumlu oldukları göz önüne alınarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabul kısmen reddine, 557,75 Euronun 03/07/2015 tarihinden itibaren kamu bankalarının Euroya yıllık uyguladıkları faiz oranı üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: DAVALI … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava alelade bir ticari dava dosyası olmadığını, Davacı tarafın davasının kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının açmış olduğu dava usul ve esas bakımından hatalı olduğunu, müvekkilinin davacının konu ettiği kısmen hasarlı olan malı, fiili taşıyıcı olarak taşıdığının sabit olduğunu, davacı müvekkili şirketin sorumluluğunda yükün hasar gördüğünü iddia etmekte olduğunu, bu hususun da CMR Hamule senedi ile kayıt altına alındığını belirttiğini, Öncelikle davacının açtığı davaya CMR KONVANSİYONU hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup, sorumluluk esaslarının bu konvansiyon doğrultusunda belirlenmesi gerektiği, diğer davalı … Ticaret A.ş gönderici ile taşıma sözleşmesi yapmış, … A.ş de alt taşıyıcı olarak müvekkil …, bu yükü Ankara’dan yükletip, Çek Cumhuriyeti’nde teslim etme yükümlülüğüyle tevdi ettiğini, Taşınan emtianın teslim sırasında kısmen hasar gördüğünün tespit edildiğini, bu hasardan müvekkili … sorumlu olmadığını, “CMR Konvansiyonu Madde 10: Gönderici, kişilere, malzemeye ve diğer yüklere gelecek zarar ziyan ve hasardan, yükün kusurlu olarak ambalajlanmasından kaynaklanan masraflardan taşımacı tarafından biliniyor ise bu hususta bir çekince beyanında bulunmamış ise bu hüküm geçersizdir.”CMR Konvansiyonu Madde 17 b ve c bentleri; b. Ambalajlanmaları veya kötü ambalajlandıkları zaman, özellikleri gereği fire veren veya hasara uğtayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması,c. Yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması” şeklinde olduğunu, 28.05.2015 tarihli, … tarafından oluşturulan ekpertiz raporunda da belirtildiği gibi, sürücü beyanında, söz konusu emtianın dorse üzerine istifi, gönderici firma tarafından yapılmıştır. Emtianın sabitlenmesi ise gönderici firma elemanları ve sürücü ile birlikte yapıldığı, sevkiyat esnasında emtia aktarılmadığı ve herhangi bir tehlikeli durum tecrübe edilmediğini, raporda da anlatıldığı gibi müvekkili şirketin sürücüsünün imza altına alınan beyanında yukarıdaki ifadeler kullanıldığını, söz konusu raporun “hasar nedeni” kısmında ise hasarın yetersiz ambalajlanma sebebiyle oluştuğu ifade edilmekte olduğunu, Verilen bilgiler ışığında müvekkili …’ın oluşan kısmi hasardan sorumlu olmadığı tartışma götürmeyeceğini, öncelikle CMR Konvansiyonu madde 10’da belirtilen yükün kusurlu olarak ambalajlanması hususu ekspertiz raporu ile sabit olduğunu, gönderici, gönderdiği malı, malın niteliğine uygun olarak gerekli ambalajlamayı yapmakla yükümlü olduğunu, sürücü beyanından da anlaşılacağı üzere, mal yüklendiği sırada, yükleme işi, gönderici tarafından ambalajlanıp yapılmış ve malda herhangi bir kusur olmadığı da ortada olduğunu, CMR Konvansiyonu madde 17b ve c bentlerinde de ambalajlanmama veya kötü ambalajlanma söz konusuysa veya yükün gönderici tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması söz konusuysa, taşıcı sorumlu tutulamaz. Kural olarak, taşıyıcı hasardan sorumlu oluyorsa da konvansiyonda sayılan bu özel haller taşıyıcıyı sorumluluktan kurtarmakta olduğunu, Olayda, imza altına alınan sürücü beyanıyla da sabit olmak üzere malın taşınması yükleme ve yığılması gönderici tarafından yapılmış, yukarıda belirtilen ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere hasar “yetersiz ambalajlanmadan” kaynaklandığını, bu halde, alt taşıyıcı müvekkilinin, oluşan hasardan sorumlu olmadığı CMR Konvansiyonu gereğince apaçık şekilde ortada olduğunu, Her ne kadar davacı, göndericiye ödeme yapıp halef olmuşsa da müvekkili taşıma esnasında oluşan hasardan sorumlu olmadığından, davacının davası mesnetsiz ve dayanaksız olduğunu, Yerel mahkeme davanın müvekkili açısından reddine karar verilmesi gerekirken, usul ve yasaya aykırı olarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin sigorta şirketi … Sigorta olup davanın müvekkilinin sigortacısan ihbarı gerekmesine rağmen yerel mahkemece müvekkilinin sigorta şirketine davanın ihbar edilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişilerin, görevlerini her zaman büyük bir titizlikle ve özen içerisinde yerine getirmeleri beklenirken huzurdaki davada ne yazık ki sayın bilirkişinin görevine gerekli önemi ve özeni göstermediğini, Mahkeme tarafından da bu hususun göz ardı edilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi kök raporu lehlerine olmasına rağmen yerel mahkemece bu kök rapor hiç dikkate alınmadan aleyhlerine olan ve taraflarınca itiraz edilen bilirkişi ek raporuna göre yerel mahkemece aleyhlerine olarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ek rapora taraflarınca itiraz edilmesine rağmen yerel mahkemece itirazları göz önüne alınmadan davacı lehine davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Önceki bilirkişi raporunun 1. Ek raporunda sabitleme hatasından kaynaklı bir durum olmadığından bahsedildiği, iş bu bilirkişi raporunda ise sabitlenerek taşıma güvenliğinin alınmamasından ve bu sürece nezaret eden davalı müvekkili çalışanının gerekli ikaz ve itirazları yapmaması-nezaret zaafından kaynaklı olarak durumun meydana geldiğinden müvekkilinin azami %20 oranında mütarafik kusurlu olarak sorumlu olacağından bahsedildiğini, Müvekkilinin ambalajlamadan da sorumlu olmadığı hususu sabit olduğundan, önceki raporun (1. Ek Rapor) hükme esas alınması ve davanın reddi gerektiğini, Müvekkiline atfı kabil bir kusur bulunmadığını, bu denli çelişki barındıran işbu bilirkişi raporunun esas alınarak dosyada hüküm verilmemesi gerektiği, işbu rapor tamamıyla hatalı olduğunu ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi Raporunda yer alan; “Davalının meydana gelen hasarda %20 kusurlu-nezaret sorumlusu olduğu gözetikerek 557,75 Euro tazminattan rücuen sorumlu tutulabiceği, aşan talepler bakımından davalı yan daha yüksek kusur izafesinin Sayın mahkemenin takdirinde olduğu” yapılan hesaplama kalemini de yukarıda açıklandığı gibi müvekkiline atfedilebilecek kusur bulunmadığından kabul etmediklerini rapora itirazda belirtmelerine rağmen yerel mahkemece itirazların dikkate alınmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Temerrüt Faizi ve Direnim Faizi başlıkta belirlenen husus (yıllık sabit %5 CMR m.2 gereği temerrüt faizi talebi bakımından hesap başlangıcının 03.07.2015 tarihi olabileceği) kanaatine vardığını,hesaplamaya ve temerrüt faizi başlangıç tarihine yapılan itirazlarn dikkate alınmadan davacı lehine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiğini, Önceki raporun 1. Ek Raporunda yer verilen …l Sigortanın sorumluluğuna ilişkin ” malların teslim adresine gönderici firma … A. Ş elemanları tarafından üretim yerinde yüklenmiş olduğunu ve 12.02.2015 tarihli gönderici ile 1 numaralı davalı … şirketinin arasında düzenlenen taşıma sözleşmesinin diğer şartlarında 2. maddede yer alan ” malzemenin yükleme, boşaltma ve istifleme sorumluluğu tarafınıza aittir” ifadesi ile bu sorumluluğun tamamen gönderici firma olan … A. S ye ait olduğunu, hatta … GMBH tarafından hazırlanan 28.05.2015 tarihli ekspertiz raporunun sonuç bölümünde de açıkça belirtilmiş olduğu üzere, taşıma esnasında meydana gelmiş olan hasarın temelde uluslararası nakliyeye uygun olmayan ambalajlama nedeniyle gerçekleşmiş olduğu” şeklindeki bu kısma da yer vermeyerek sadece müvekkiline yönelik kusur izafesinde bulunduklarını, Sonuç olarak, bilirkişilerin hazırlamış olduğu rapordaki yukarıda bildirilen itirazların kabulüne karar verilmesi ve önceki bilirkişi raporuna 1. ek raporda olduğu gibi müvekkilinin kusur sorumluluğunun olmamasından bahisle hükme esas alınması ve müvekkili lehine davanın reddine karar verilmesinin talep edilmesine rağmen yerel mahkemece bilirkişi raporuna beyan ve itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, Bilirkişiler ek raporda; davacı vekilinin haksız ve mesnetsiz itirazlarını ( davacılarla gönderilen itiraz dilekçesinin ilk 9 maddesinde, nakliye konusu malda oluşan hasarın ambalajlama ve istifleme konusundaki eksiklik ya da kusurdan kaynaklandığı konusundaki bahis, 9 maddede hatalı ve kusurlu yapıldığı öngörülen sabitleme işşlemine dönüşmüştür. Oysa ki, ne incelenen dosyada ne de olay yerinde fiili hasar ekspertizini yapan … tarafından hazırlanan ekspertiz raporunda hasarın sabitleme hatasından kaynaklandığı ile ilgili bir unsur bulunmamaktadır. İlgili ekspertiz raporunun sonuç bölümünde de açıkça belirtilmiş olduğu üzere, ” taşıma esnasından meydana gelmiş olan hasarın temelde uluslararası nakliyeye uygun olmayan ambalajlama nedeniyle gerçekleşmiş olduğu kanaatine varıldığı değerlendirilmiştir. ” denilmektedir. ) adeta çürüten cümleleri ile savunmalarını destekler mahiyette raporunu tanzim etmesine rağmen yerel mahkemece karar verilirken bu husus göz önüne alınmadan karar verildiğini, Bilirkişiler dosyanın yapılan detaylı incelemesi sonrasında sonuç olarak; malların teslim adresine gönderici firma … A. Ş elemanları tarafından üretim yerinde yüklenmiş olduğunu ve 12.02.2015 tarihli gönderici ile 1 numaralı davalı … şirketinin arasında düzenlenen taşıma sözleşmesinin diğer şartlarında 2. maddede yer alan ” malzemenin yükleme, boşaltma ve istifleme sorumluluğu tarafınıza aittir” ifadesi ile bu sorumluluğun tamamen gönderici firma olan … A. S ye ait olduğunu, hatta … GMBH tarafından hazırlanan 28.05.2015 tarihli ekspertiz raporunun sonuç bölümünde de açıkça belirtilmiş olduğu üzere, taşıma esnasında meydana gelmiş olan hasarın temelde uluslararası nakliyeye uygun olmayan ambalajlama nedeniyle gerçekleşmiş olduğu kanaati oluştuğunu beyan ettiklerini, Ayrıca raporun son bölümünde yer alan, …Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 04.05.2015 tarihli KDV hariç 20.178,30 TL’lik faturasında yazılı olan, hasarla ilişkilendirilmiş bedellerin sadece KDV hariç 7.821,83 TL’lik bölümü hasarlandığı ifade edilen malzeme/ekipmanla ilişkili görünmekte olduğunu, bu ifadelere katıldıklarını, zira burada, davacı şirket, haksız olarak ilgili kaleme teknisyenlerin uçak bileti, konaklama, araç kiralama ve servis bedellerini kapsayan bedelleri de dahil etmiş olup, davaya dair kabul anlamına gelmemekle birlikte, bu bedellerin de davalı müvekkilinden tahsil edilmemesi gerekliliği burada açıkça ortaya konulmasına rağmen yerel mahkemece karar verilirken bu husus göz önüne alınmadan karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, İlk Derece Mahkemesi’nce verilen karar, dosya gerçeklerine ve hukuka aykırı olduğunu,Dava konusu hasar sigorta konusu emtianın taşımayı yapan araç içerisine hatalı bir şekilde sabitlemesinden kaynaklanmaktadır. İlk Derece Mahkemesince hükme dayanak alınan 26.12.2018 tarihli Bilirkişi Raporu’nda; dava konusu hasarda Davalıların %20 oranında kusurlu – nezaret sorumlusu olduğu belirtilmiştir. Anılan 26.12.2018 tarihli Bilirkişi Raporu, dosya gerçeklerini tespit dahi etmekten uzak ve kabul edilemez çelişkili tespitler içermekte olduğu ve hiçbir şekilde hüküm kurmaya elverişli olmadığını, buna dair ayrıntılı ve belgeye dayalı itirazları değerlendirilmeden hüküm verildiği için, İlk Derece Mahkemesi kararı da hatalı olduğunu, Öncelikle belirtmek gerekir ki, dava konusu hasar emtianın ambalaj yetersizliğinden değil, taşımayı yapan dorseye gereği gibi sabitleme yapılmamış olması nedeniyle meydana geldiğini, Nitekim dosyada sunulu Eksper Raporu’nda yer alan fotoğraflardan görüleceği üzere dava konusu yük, ambalajlama yapılamayacak kadar büyüklükte ve özellikte olduğunu, yüke ne kadar özenli bir ambalajlama yapılırsa yapılsın, sabitlemenin hatalı yapılması halinde bu özellikteki bir emtianın yerinden oynayarak çarpması sonucu hasarlanacağı, dava konusu zararın da zaten bu nedenle meydana geldiğini. Dava konusu hasarın meydana gelmesini engelleyebilecek tek önlem emtianın taşımayı yapan araca doğru bir şekilde sabitlenerek, aracın ani fren, viraj geçişi vb. gibi hareketlerde hareket etmesini ve dorse duvarlarına çarpmasının önüne geç olduğu, zaten dava konusu emtiada meydana gelen hasarın sebebi de sabitlemenin düzgün yapılmamış olması nedeniyle emtianın araç içerisinde hareket ederek devrilmesi olduğu, bu durum, dosyada sunulu Ekspertiz Raporu’nda “elektrik panosu plentin üzerine devrilmiş ve panonun plent üzerinde hasara neden olduğu gözlenmiştir” şeklinde açıklanmakta olduğunu, Bu husus, Ekspertiz Raporu’ndaki tespitlerle teyit olunduğunu, Dolayısıyla, yalnızca yükün devrilerek hasarlandığı dikkate alındığında dahi yükün ambalaj hatasından değil araç içine sabitleme hatasından kaynaklandığı açıkça görülmekte olduğu ve zaten yükün araç içinde devrilmek suretiyle hasarlandığı hususu tartışmalı da olmadığını, Görüldüğü gibi dava konusu hasar, yük nasıl ambalajlanmış olursa olsun, hatalı istif ve sabitleme nedeniyle meydana gelebilecek nitelikte bir hasar olduğu ve öyle de gerçekleştiğini, Dava konusu emtianın sabitlemesinin ise 2. Davalı temsilcisi araç şoförü ile sigortalı elemanları tarafından yapıldığı, 2. Davalı’nın cevap dilekçesinde açıkça ikrar edilmiş, tartışmasız hale gelmiş bir husus olduğunu, Bu gerçek, dosyaya sunulu belgelerden Şoför Beyanı’nda, “dorseye sabitleme firma elemanları ve şoför ortak olarak yapıldı” notu yer almakta olduğunu, dolayısıyla sabitlemenin 2. Davalı çalışanı sürücü ile birlikte yapıldığı ve bundan kaynaklanan hasardan sorumlu olduğu tereddütsüz olduğunu, Dava konusu hasarın ambalj hatasından kaynaklanması ihtimalinden dahi dava konusu zarar yönünden davalıların sorumluluğunun tereddütsüz olduğunu, Kabul anlamına gelmemesi kaydıyla, bir an için hasarın ambalaj hatası sebebiyle meydana geldiği varsayımında dahi Davalıların dava konusu hasar nedeniyle sorumlu olduğu gerçeği değişmeyeceğini, CMR Konvansiyonu m.8 hükmü gereği taşıyıcı yükün ve bunların ambalajlarının görünürdeki durumunu kontrol etme yükümlülüğü bulunmakta olduğunu, Yine, CMR Konvansiyonu m.9/2 ‘da “Sevk mektubunda, taşımacı tarafından beyan edilmiş çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu, sayılarının, marka ve numaralarının sevk mektubunda yazılı olanlara uyduğu varsayılır.” şeklinde belirtildiğini, Dolayısıyla, davalı taşıyıcılar tarafından taşıma senedine ambalajın yetersizliğine ilişkin yazılmış herhangi bir şerh bulunmaması nedeniyle, hasarın ambalaj yetersizliğinden kaynaklandığının ileri sürülebilmesi de mümkün olmadığını, Ne var ki, huzurdaki davada ise, yük, yükleme ve istifinden sonra Davalılar tarafından hiçbir ihtirazı kayıt olmaksızın tam ve sağlam teslim alındığı ve fakat yükün tahliye anında aynı şekilde tam ve sağlam teslim edilmediği ve yükleme ve istif sırasında taşıma senedine düşülmüş herhangi bir ihtirazı kayıt bulunmadığını, Bahse konu husus dosyada mübrez tüm bilirkişi raporlarında isabetle tespit edildiğini, Anılan CMR hükümleri doğrultusunda tarafımızca ileri sürülen bu itirazlar İlk Derece Mahkemesince hiç değerlendirilmediğini, Öte yandan, hükme dayanak Bilirkişi Raporu’nda belirlenen %20 oranında sorumluluk hiçbir gerekçeye yer verilmeksizin, yalnızca “Davalı’nın meydana gelen hasarda %20 kusurlu-nezaret sorumlusu olduğu gözetilerek” demek suretiyle olabildiğince afaki ve varsayıma dayalı bir sonuca varıldığını, Davalı taşıyıcıların yalnızca nezaret sorumluluğu olduğu ve buna aykırı davranışları sebebiyle kusurlu oldukları varsayımında dahi sonuç değişmeyeceğini, davalıların zarardan sadece %20 oranında sorumlu oldukları kabul edilemeyeceğini, Öte yandan, bir an için nezaret sorumluluğunda Davalı taşıyıcıların, yüklemeyi ve istifi yapan gönderici ile birlikte kusuru olduğu varsayımında dahi Davalıların kusur oranının %20 ile sorumlu olduğu kabul edilemeyeceğini, zira bu durumda, bir diğer ifadeyle nezaret sorumluluğunda dahi Yargıtay, %20 kusur oranında değil, çok daha yüksek oranda kusur izafe etmekte olduğunu, Nitekim, Yargıtay sayısız kararında taşıyıcıların yükü teslim alırken hasar tutanağı tutulmuş olması halinde dahi, taşıyıcıların zarardan %50’den daha yüksek oranında sorumlu olduklarını şu şekilde tespit ettiğini, ( Yargıtay 11. HD E. 2016/5745, K. 2017/7456, T. 20.12.2017, Yargıtay 11. HD E. 2013/16498, K. 2014/6005 sayılı, T. 27.03.2014, Yargıtay 11. HD E. 2016/4677, K. 2017/3500 sayılı ve T. 7.6.2017, Yargıtay 11. HD E. 2014/8254, K. 2014/17559 sayılı ve 13.11.2014 tarihli ilamı)Şu halde, istikrarlı Yargıtay uygulaması gereği, Davalı taşıyıcıların zarardan tümüyle sorumlu tutulmadığı ihtimalde dahi, aksi %50’nin çok daha üzerinde oranda sorumlu olduklarını, Dava konusu alacağa uygulanan faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince hüküm kurulurken yapılan diğer bir hata, faiz başlangıç tarihinin hatalı olarak tespit edilmiş olması olduğu, oysa, huzurdaki dava halefiyete dayanmakta olup bu dava bakımından faizin başlangıç tarihi hususunda temerrüt tarihinin dikkate değer bir yanı bulunmadığını, Müvekkilinin 18.06.2015 tarihinde sigortalısına ödeme yapmış olup, Türk Ticaret Kanunu m. 1472 uyarınca müvekkilinin sigortalısının haklarına halef olduğu bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekmekte olduğunu, Nitekim, söz konusu husus Yargıtay’ın içtihatlarında da yerleşik olarak vurgulanmakta olduğunu, (Yargıtay 11. HD 28.09.2004 T., 2003/14403 E., 2004/8999 K., Yargıtay 11. HD 01.02.2010 T., 2008/10498 E., 2010/1096 K.)Dolayısıyla, huzurdaki dava sigorta rücu ilişkisine dayandığından faizin başlangıcı da en geç müvekkilinin sigortalıya ödeme yaptığı 18.06.2015 tarihinden itibaren hesap edilmesi gerektiğini, davalının bu itirazının da Yargıtay içtihatları ve mevzuat gereği reddi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DAVALI … TİC.A.Ş. VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Davacı … sigorta şirketi yapılan taşıma işlemi sırasında 3.579,66 € değerinde hasarın meydana geldiğini ,bu hasarın poliçe kapsamında ödenmiş olması sebebi ile de taşıyan ve fiili taşıyan şirketlerden işbu davayı açtığını, Müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.Müvekkili ile gönderici firma arasında 12/02/2015 tarihli sözleşme kapsamında malzemenin yüklemesi, boşalması ve istifleme sorumluluğu gönderene ait olacağı açıkça düzenlediğini, bu kapsamda yüklenme, boşlatma veya istiflemeden kaynaklı herhangi bir zararın … Şirketine yöneltilmesi beklenilemeyeceğini, sözleşmenin bu maddesi değerlendirilmeden karar kurulduğunu, Öncelikle, müvekkil … şirketi ile gönderici firmanın 12.02.2015 tarihli Taşıma Sözleşmesinin Diğer Şartları düzenleyen 2.maddesinde yer alan “…Malzemenin yükleme , boşalma ve istifleme sorumluluğu tarafımıza aittir.” şeklinde düzenlenmiş olup , ilgili durumlardan doğacak tüm sorumluluğun göndericiye ait olduğunu, Tacirler arasında sözleşme serbestliği bulunmakta olduğu, gönderici firma ile müvekkili … şirketi tacir olduğundan yükümlülük altına girebileceklerini, bu kapsamda gönderici şirket yükleme , boşalma ve istifleme sorumluluğunu üstlendiğini, bu maddeye dair herhangi bir hukuki değerlendirme yapılmaksızın karar kurulması tek başına hukuka aykırı karar kurulduğunu ortaya koyduğunu, Davaya konu olan hasarın kaynağı göndericeden kaynaklı olup müvekkilinin herhangi bir kusuru söz konusu olmadığını, yükleme ve boşaltma işlemi gönderen tarafından yapıldığından müvekkilinin tazmin sorumluluğu olmayacağını, CMR Konvansiyonun 17.maddesinin 4fıkrasının C bendi”… Yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması,taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması,” olarak düzenlendiğini, Dosyadaki belgeler ve Şoför beyanlarında gönderici tarafından yükün yüklendiği ve işlemlerin gerçekleştiği ifade edilmiş olup yerel mahkeme de bu hususu dikkate alarak karar oluşturduğu, ancak nezaret yükümlüğü ileri sürdüğünü, ancak aşağıda belirtileceği üzere nezaret yükümlülüğün neye dayanılarak %20 tespit edildiği belli olmadığı, neden %10 değilde %20 sorusuna verilecek herhangi bir dayanak işbu dosyada mevcut olmadığını, Ek olarak, İlgili durumda kara taşımacılığı mevzuatı ve CMR m 10 ve 14 açısından değerlendirildiğinde , davaya konu olan zararın ambalajlamanın nakliyeye uygun olmaması nedeniyle meydana geldiğini, Bu durum, işbu dosyadaki kök raporda da açıkça belirtildiğini, ilgili bilirkişi raporunun değerlendirmeler başlığı altında ; “…İlgili dosyada yer alan resimlerden açıkça görülebildiği üzere , 10.03.2015 tarihinde fiili hasar ekspertizini yapan … tarafından hazırlanan 28.05.2015 tarihli ekspertiz raporunun sonuç bölümünde de açıkça belirtildiği üzere , taşıma esnasında meydana gelmiş olan hasarın temelde uluslararası nakliyeye uygun olmayan ambalajlama nedeniyle gerçekleşmiş olduğu kanaati oluşmuştur” denilmek üzere söz konusu zararın sebebinin eksik veya hatalı ambalajlama olduğu ortaya koyulduğu, bu kapsamda ambalajlamadan kaynaklı zararlarda sorumluluk göndericiye ait olduğundan hiçbir şekilde taşıyıcı firmaya başvurulamayacağını, Nezaret yükümlülüğü olarak %20 oran belirtilmiş olsa da bu oran neye göre tespit edildiği açıklanmadığını, Yargıtay’ın denetlenebilirlik ilkesine aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Yerel mahkemenin vermiş olduğu kararda fiili taşımacı … Ltd. Şti ifa sorumlusu adamı sürücünün gerekli ikaz ve itirazları yapmaması sonucu nezaret zaafından kaynaklandığı bu nedenle %20 kusurlu olacağını karar altına aldığını, ancak %20 lik oranın neye göre tespit edildiğine dair herhangi bir olgu veya açıklama mevcut olmadığını, ilgili dosyadaki bilirkişi raporunda da bu duruma dair herhangi bir durum açıklama bulunmadığını, taraflarınca da bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bu hususun aydınlatılması talep edildiği ve ek rapor alınması gerektiği bu oranın hangi etkenler dikkate alınarak tespit edildiğinin belirtilmesi gerektiğini vurgulanmışsa da yerel mahkeme hukuka aykırı bir şekilde hüküm kurduğunu, İlgili mahkeme kararı Yargıtay’ın denetlenebilirlik ilkesine aykırı olduğunu, herhangi bir bilgi ve belge bulunmaksızın neye göre %20 oranın tespit edilerek kusur isnat edildiğinin anlaşılamadığını, Mahkemenin %20 lik kusur isnadının açıklanması için dosyası ek rapor için bilirkişiye tevdi etmesi gerekir iken karar kurması hukuka aykırılık oluşturduğunu, bu kapsamda yukarıda açıklanan hukuka aykırılıklar göz önüne alınarak yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı … TİC. A.Ş.’nin akdi taşıyıcı, diğer davalınında fiili taşıyıcı olup davacının sigortalısı ile yapılan taşıma sözleşmesi uyarınca uluslararası nakliyesi davalı tarafından üstlenilen emtianın hasarlanması nedeniyle davacı sigortacının sigortalısına ödediği hasar bedelini ,TTK. 1472 madde gereği sigortalısının haklarına halef olarak açtığı rücuen tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, 557,75 Euronun 03/07/2015 tarihinden itibaren kamu bankalarının Euroya yıllık uyguladıkları faiz oranı üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasındaki ihtilaf; kusur oranları ve buna göre davacının davalılardan talep edebileceği tazminat miktarının ne kadar olduğu hususunda toplanmaktadır.
DAVALILAR VEKİLLERİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE;02/12/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu; 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı HMK’ nın 341. maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan “binbeşyüz” ibareleri “üç bin” şeklinde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.” HMK 341/4 maddesindeki kesinlik sınırı, yeniden değerleme oranı ile 01/01/2019 – 31/12/2019 tarihleri arasında verilen hükümlerde geçerli olmak üzere 4.400,00 TL olarak belirlenmiştir. İstinafa konu edilen davada, davalılar tarafından istinaf edilen mahkemece kabul edilen miktar 557,75 Euro ( 557,75 EURO X 3,30 dava tarihindeki kur = 1.840, 57 TL. ) ‘dur. Karar tarihi itibariyle davalılar tarafından istinaf edilen, mahkemece kabul edilen miktar ( 557,75 EURO X 3,30 dava tarihindeki kur = 1.840, 57 TL. ) yönünden karar kesin nitelikte olup, bu nedenle, davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 352/1 maddesi gereğince ayrı ayrı usulden reddine karar verilmiştir.
DAVACI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE,Davacı vekili dava dilekçesi, müvekkili sigorta şirketine sigortalı emtianın davalılar tarafından taşınması sırasında hasarlandığını, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini belirterek hasar bedelinin davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Hasara uğrayan emtia Ankara/Türkiye’den Çek Cumhuriyeti’ne davalı tarafından nakledilmiş olup bu durumda taraflar arasındaki ihtilafa CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.Davacının sigortalısı dava dışı …A.Ş. Tarafından 16/02/2015 tarihinde Amman Austiria GMBH firmasına fatura edilen 1 adet EMÜLTEK, 4 EMÜLSİYON PANTI, 1 ADET EMÜLTEK İÇİN DOZAJLAMA TANKINDAN oluşan ürünün TÜRKİYE – ÇEK CUMHURİYETİ arasındaki kara nakliyesi için 12/02/2015 tarihinde davalılardan … A.Ş. ile davacının sigortalısı gönderici firma arasında taşıma sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin diğer şartlar başlıklı 2.ci maddesinde;” malzemelerin yükleme, boşaltma ve istifleme sorumluluğu tarafınıza aittir,” hükmünün düzenlendiği, malların teslim adresine nakliye için 16/02/2015 tarihinde diğer davalı… Ltd. Şti. Tarafından uluslarası Hamule senedi düzenleyerek tahsis edilmiş olan … plakalı araca gönderici firmanın elemanları tarafından üretim yerinde yüklenmiş olup Hamule senedi üzerinde;” bu taşımada CMR. hükümleri uygulanacaktır, yükleme ve istiflemede oluşacak hasarlardan taşıyıcı sorumlu tutulamaz,” şeklinde yazıldığı, yükün 27/02/2015 tarihinde alıcısına hasarlı olarak teslim edildiği, bu hususun CMR Hamule senedine işlendiği anlaşılmıştır.Araç şöförü … tarafından ”ŞOFÖR BEYANI” şeklinde tutulan tutanakta; ” yükleme ve istifin gönderici firma elamanlarınca, dorseye sabitleme işlemlerinin ise gönderici firma ve şöförün ortak çalışmasıyla tamamlandığı, varış noktasına kadar herhangi bir aktarma- indirme,bindirme işlemleri yapılmadığı ve tehlikeli bir durumla karşılaşılmadığı, ”beyan edilmiştir. Dava konusu taşıma CMR hükümlerine tabi olup anılan sözleşmenin 17. maddesi uyarınca taşıyıcı, yükü teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar yükte meydana gelecek hasardan sorumludur. Sözleşmenin 17/4-c maddesi uyarınca taşıyıcı hasarın, malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından taşınmasından, yüklenmesinden, istif edilmesinden veya boşaltılmasından kaynaklandığını ispat etmesi halinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Bununla birlikte Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasına göre, yükleme ve istif hatasının, ayrıca bir araştırmaya gerek duyulmaksızın kolaylıkla fark edilebileceği hallerde, taşıyıcının durumu gönderene duyurarak onu uyarması, bu uyarının yapılmadığı hallerde, zararın gönderen ile taşıyıcı arasında BK’nun 44. maddesi uyarınca paylaştırılması gerekmektedir. Öte yandan, CMR’nin 9. maddesinde, taşıma senedine taşımacı tarafından herhangi bir şerh konulmaması halinde aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu, sayılarının, marka ve numaralarının taşıma senedinde yazılı olanlara uyduğunun varsayılacağı belirtilmiştir. Somut olayda davalılar, hasar nedeninin yetersiz ambalajlamadan kaynaklandığını beyan etmişler olup davalı taşıyıcı tarafından CMR hamule senedine şerh konulmadığından yükün düzgün şekilde ambalajlandığı yönündeki bu karinenin aksinin kanıtlanması mümkün olup mahkemece bu konuda deliller toplanarak bilirkişi raporu alınmıştır.Davacı tarafından ibraz edilen eksper raporunda;”…Söz konusu plentin bazı parçaları streç film ile sarılırken bazı parçaları ambalajsız olarak dorse üzerinde istiflenmiş ve takozlar ile dorseye sabitlenmiştir. Yükleme ve tahliye esnasında çekilmiş olan fotoğraflar incelendiğinde elektrik panosunun yanında panoya çarpacak herhangi bir parça olmamasına rağmen monte edildiği yerden ayrılarak devrilmiş olduğu gözlenmiştir. Bu bağlamda, elektrik panosunun plentin üzerine düzgün/ yeterli bir şekilde monte edilmemiş olduğu kanaatine varılmıştır. Konu elektrik panosu sevkiyat esnasında devrilerek plentin bazı parçaların hasarlanmasına sebebiyet vermiştir. Bu bağlamda, ambalaj bu tür emtianın uluslararası nakliyesi için uygun bulunmamıştır. Emtia üzerinde meydana gelen hasarların emtianın yetersiz ambalajına atfedilebilebilmektedir. asar nedeni itibariyle sigorta poliçesi teminatında değerlendirilemeyeceği sonucuna varıldığı,” belirtilmiştir.Mahkemece makina mühendisi ve ekonomist bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporda;”…. taşıma esnasında meydana gelmiş hasarın temelde uluslararası nakliyeye uygun olmayan ambalajlama nedeniyle gerçekleşmiş olduğu kanaatine varıldığı,” belirtilmiştir. Mahkemece heyete taşıma uzmanı bilirkişide eklenerek alınan 2.ci ek raporda;” ….Hasarın, taşınan makina ekipman yükünün niteliği, ambalaj zaafı, taşıma güvenliğine uygun olmayan yükleme-istifleme-sabitleme eylemlerinden ve bu sürece nezaret eden davalı … Firması çalışanının gerekli ikaz ve itirazları yapmaması-nezaret zaafından kaynaklandığı, davalının meydana gelen hasarda %20 kusurlu – nezaret sorumlusu olduğu gözetilerek 557,75 EURO’dan sorumlu tutulabileceği, taşınan yükün tamamında hasar olduğu gözetilerek CMR 23/3 Maddesinin uygulanamayacağı,” belirtilmiştir.Mahkemece karayolu taşımacılığı uzmanı ve lojistik ve taşımacılık uzmanından oluşan yeni heyetten alınan 26/12/2018 tarihli raporda;” …Hasarın, taşınan makina ekipman emtiası niteliği, ambalaj yetersizliği, taşıma güvenliğine uygun olmayan yükleme-istifleme-sabitleme eylemlerinden ve bu sürece nezaret ederek işletme güvenliğini sağlamakla yükümlü davalı ş..Şirketi ifa sorumlusu adamı sürücünün gerekli ikaz ve itirazları yapmaması sonucu nezaret zaafından kaynaklandığı, davalının meydana gelen hasarda %20 kusurlu – nezaret sorumlusu olduğu gözetilerek 557,75 EURO’dan sorumlu tutulabileceği, taşınan yükün tamamında hasar olduğu gözetilerek CMR 23/3 Maddesinin uygulanamayacağı,” belirtilmiştir.Davacı vekili tarafından kusura yönelik ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verilen beyan dilekçeleri ve bilirkişi raporlarına yönelik verdiği itirazlarını içerir beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında bu iddiaların değerlendirildiği ve İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, eksper raporu , bilirkişiler tarafından düzenlenen kök ve ek rapor içeriğindeki tespitler de gözetildiğinde mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hasarın oluş şekli , kusur durumu ve hasar miktarına yönelik tesbitleri dosya kapsamına uygun olup davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin faiz başlangıcına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, TTK 1472/1 maddesinde öngörülen halefiyet ilkesi gereğince sigorta tazminatını sigortalısına ödemiş olan sigortacı, sorumlulara karşı sigortalının yerine geçmekte ve ödediği tazminat bedelini rücuen sorumlulardan talep edebilmektedir. Davacının yaptığı ödeme tarihinde sigortalısına halef olduğu anlaşılmakla, faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olan 18/06/2015 olarak belirlenmesi gerekirken ihtarnamenin gönderildiği tarih olan 03/07/2015 tarihinin faiz başlangıcı olarak belirlenmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüşdür. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların istinaf başvurusunun HMK’nın 352. maddesi uyarınca usulden reddine, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce faiz başlangıç tarihinin 18/06/2015 olarak yeniden karar verilmesi, gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalıların istinaf başvurularının HMK’nın 352.maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, B-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/04/2019 tarih ve 2017/669 Esas – 2019/423 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurularak; 1-Davanın kısmen kabul kısmen reddine, 557,75 Euronun 18/06/2015 tarihinden itibaren kamu bankalarının Euroya yıllık uyguladıkları faiz oranı üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,Fazlaya ilişkin talebin reddine,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 125,72.TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 201,74.TL harcın mahsubu ile bakiye 76,02.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan 125,72.TL peşin harç ile 29,20.TL başvurma harcı toplamı 154,92.TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen 234,35.TL tebligat / müzekkere gideri ile 3.600,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam: 3.834,35.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%16 kabul) 613,50.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince kabul edilen miktar yönünden davacı vekili için hesap ve takdir olunan 1.840,57.TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne gereğince ret edilen miktar yönünden hesaplanan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,8-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına,10-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30’ar.TL karar harcından istinaf eden davalılar tarafından yatırılan 44,40.’ar TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.’ar TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 11-Davacı tarafından yatırılan 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 12-Davacı tarafından sarfedilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 13-Davalılar tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,14-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 15-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/07/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.