Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1853 Esas
KARAR NO : 2019/1702 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 01/04/2019
DOSYA NUMARASI : 2017/256 Esas – 2019/393 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin … San. Ve Tic. A.Ş.’ ni devraldığı, müvekkili ile devir alnına şirketle arasında 2014 yılında başlayan ticari ilişki nedeniyle cari hesap alacağı olduğunu, devrolunan şirketten bakiye alacaklar için 31/12/2015 tarihine kadar teslim edilen ürünlere ilişkin faturaların kesilerek, şirket merkezine ulaştırılmasını istediği, müvekkil, … A.Ş marketlerine konsinye olarak teslim edilen malların, iade edilmeyen teşhir stantlarının ve hesap hatalarından doğan alacaklara ilişkin faturalarını keserek, … A.Ş ile elektronik posta yazışmalarında belirttikleri bu şirket yetkilisine bizzat faturaları imza karşılığı teslim ettiklerini, davalı … şirketine devir süreci devam ederken, müvekkili …’daki adrese de bizzat gittiğini, ancak devir işlemi yoğunluğu olduğu, henüz tüm hesapların … devredilmediği, devirler tamamlandığından bakiye alacağının ödeneceğinin söylendiğini, ancak ne devralan ne de devreden borçlu şirket tarafından hiçbir ödeme yapılmadığı gibi, içerde bulunan malların satış raporları verilmediği, bu nedenle noter ihtarnamesi göndererek davalıya bu kez yazılı olarak ihtar yaptıklarını iddia ve beyan ederek davanın kabulüne, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yaptıkları itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirket nezdinde davacının herhangi bir alacağı bulunmadığını ve aksini iddia eden davacı iddiasını kanıtlayamadığı, mahkemece müvekkili şirketin nezdinde bilirkişilerce yerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmesi halinde müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığının anlaşılacağını, müvekkili şirketin haksız olarak bedelleri talep edilen faturaları davacıya iade etmiş olduğundan herhangi bir ödeme yükümlülüğü altında bulunmadığını, alacağın yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına karar verilemeyeceğini, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/04/2019 tarih ve 2017/256 Esas – 2019/393 Karar sayılı kararında; ” … Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ;taraflar arasındaki uyuşmazlık cari hesap alacağına ilişkin olup taraf ticari defter ve belgeleri incelenmiş olup; 6098 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 532-546 maddelerinde konsinye mal satışlarına ilişkin düzenleme yer almakta olup, ayrıca KDV’nin ”Vergiyi Doğuran Olayın Meydana Gelmesi” başlıklı 10/d maddesinde vergisel düzenleme bulunmaktadır. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229. Maddesinde ”Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 230. Maddesinde; malın bir mükellefin birden çok işyeri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncuya veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de malı gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gerektiği, bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere bu madde hükmü ile 231. Madde hükmünün uygulanacağı ve irsaliyelerde, malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirleneceği hüküm altına alınarak ayrıca, açıklanmış bulunmaktadır. Konsinye satış işlemi bir işletmenin daha önceden tespit edilen bir fiyatla ya da günün şartlarına göre satılmak üzere diğer bir tacire mal gönderme işlemidir. Burada mülkiyet devri yapılmaksızın zilliyetliğin devri yapılmaktadır. Konsinye satışta mallar doğrudan alıcı yerine aracıya, umumi mağazaya, gümrük antrepolarına gönderilir. Emanet suretiyle yapılan bu satışa konsinyasyon suretiyle satış denilmektedir. Malı gönderen tüccar veya işletmeye konsinyatör, satış sorumluluğunu yüklenen kişiye (komisyoncuya) malı satmak üzere teslim alan tüccar veya işletmeye de konsinyi denmektedir. Konsinyasyon suretiyle yapılan mal satışlarında, tüketicinin malı konsinyiden satın alınması ile mal sahibinin konsinyiye malı satması aynı anda gerçekleşmektedir. Bu işlem konsinyiye malın gönderilmesi ve konsinyi tarafından fiili satışın yapılması olarak iki aşamada gerçekleşmektedir. Birinci aşamada konsinyi malı kendi nam ve hesabına satar. Konsinasyon suretiyle satışta, satışın kar ve zararı konsinyiye aittir. Konsinyi malı kararlaştırılan bedelden yukarı satmak suretiyle kar elde eder. Komisyoncular ve konsinasyon suretiyle yapılan satışlarda, satılmak üzere bekleyen malın mülkiyeti satış gerçekleşinceye kadar malı gönderenin üzerinde kalmaktadır.
Buna göre, konsiye malın, konsiyatör tarafından konsiniyiye gönderilmesi halinde sevk irsaliyesinin konsiyatör tarafından, konsinyi tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde ise konsinyi tarafından konsinye işlemi ile sevk edildiğine ilişkin açıklama yapmak suretiyle düzenlenmesi gerekmektedir. Yukarıda ayıntılı olarak açklandığı üzere komisyonculara veya konsinyasyon suretiyle yapılan satışlarda bu kişiler malın satışına aracılık etmektedir. Malların nihai alıcıya teslimi ile birlikte hem satıcı hem de konsinyi firması açısından vergisel yükümlülüğü doğmaktadır. Malların alıcıya tesliminden itibaren 7 gün içerisinde ise faturanın düzenlenmesi gerekmektedir. Bu süre, hem satıcı hem de konsinyi firması açısından bağlacıyıdır. Dava dosyası incelendiğinde davalı şirketle birleşen Kiler ön adlı şirketlerle davalı arasında 6098 sayılı Borçlar Kanununun 532-546. maddelerinde konsinye mal satışlarına ilişkin sözleşme bulunduğunu aşikar olduğu, Bu sözleşme hükümlerine göre, davacı tacir ticari mal temin ederek, Kiler ön adlı şirketlerle göndermekte, söz konusu mallar Kiler ön adlı şirketler tarafından 3. Şahıslara bulunmakta, satışlar yapılıncaya kadar söz konusu malların mülkiyeti davacıda, zilyetliği ise Kiler şirketlerinde bulunmakta, satışlar yapılınca malın mülkiyeti 3. şahıslara geçmekte ve satış faturaları da bu aşamada davacı tarafından davalı şirketlere kesilmesi gerekmektedir. Ancak, davaya ve icra takibine konu 7 adet ve toplamı KDV dahil 170.603,36 TL olan mallara ait faturalar ise henüz 3. şahıslara teslim edilmeden, söz konusu şirketlerin birleşme yolu ile söz konusu malların davalı şirketle intikal etmesi nedeni ile düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yukarıda da görüleceği üzere, davacı tacirin 2014 yılı yevmiye defterine, Kiler şirketleri ile olan ticari satışlar bağlamında analiz edildiğinde, Dava dışı … San. Tic. A.Ş.’ ye 153.999,90 TL’lik mal teslim etmiş, bu şirket ise davacıya iskonta, iade ve benzeri 24.326,64 TL’lik faturalar kestiği ve bakiye davalının tahsilat ödemeler hariç 129.673,26 TL bakiye alacağının kaldığı, Bu alacaklara ilişkin tahsilat belgesi sunulmamakla birlikte 37.835,75 TL’nin alacak olarak 2015 yılına devir olduğu, Dava dışı … San. Tic. A.Ş’ye 49.973,04 TL’lik mal teslim etmiş, bu şirket ise davacıya iskonta, iade ve benzeri 5.157,09 TL’ lik faturalar kestiği ve bakiye davalının tahsilat ödemeler hariç 44.815,95 TL bakiye alacağının kaldığı, Bu alacaklara ilişkin tahsilat belgesi sunulmamakla birlikte 10.922,87 TL’nin alacak olarak 2015 yılına devir olduğu anlaşılmaktadır. Yine, yukarıda da görüleceği üzere davacı tacirin 2016 yılı bilanço usulüne uygun tutulmuş defterlerine göre, …. şirketleri ile olan ticari satışlar bağlamında analiz edildiğinde, Davacının … San. Tic. A.Ş’den 148.456,75 TL alacağının olduğu, …San. Tic. A.Ş’den 60.282,45 TL alacağının olduğu, toplamda ise Kiler şirketlerinden ve dolayısı ile davalı şirketten 208.564,90 TL olduğu hesaplanmaktadır. Buna göre, davacı tacirin, 2014 yılı yevmiye defteri ayrık tutulsa bile sadece 2015 yılı ticari defterlerine göre, davalı şirketten 159.806,28 TL olduğu görülecektir. Yukarıda tespit edilen … şirketleri kayıtlarına göre davacıya 16,74 TL borcunun olduğu görülmekle birlikte, Ancak, davalı şirket tarafından dava dışı tacirin ”…San. Tic. A.Ş’nin” davalı tacirden mal alımlarına ilişkin irsaliyelere ilişkin sunulan devir tarihi itibari ile stok özetinin KDV hariç 118.293,90 TL, KDV dahil 127.757,42 TL olduğu anlaşılmakta ayrıca, ilgili stok özeti fiziksel olarak sunulmadığı gibi parasal değerleme ile sunulduğu ve ayrıca, diğer birleşilen ancak … San. Tic. A.Ş. ile davacı tacire borcu olmadığı gerekçesi ile stok özeti raporu sunulmamıştır. Ve ayrıca, söz konusu stokların Kiler şirketlerinin kayıtlarına oradan da bu stokların Kiler şirketlerinin devir kayıtlarında yer alması gerekirken yer alamadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacının sevk irsaliyeleri ile bu irsaliyelere göre düzenlenen faturalara göre usulüne uygun defterlerine kayıt ettiği kayıtlarına itibar edilmesi gerektiğini kanaati ile; Bakırköy …. İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası nedeni ile bu dosyanın 31/03/2016 takip tarihi itibari ile 170.601,00 TL borcunun olduğu düşünülmektedir.Davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. E. Sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 170.601,00 TL üzerinden aynen devamına ve asıl alacak 170.601,00 TL’nin % 20′ si oranında davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile;1-Açılan davanın KABULÜNE, 2-Davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 170.601,00 TL üzerinden aynen devamına, 3-Asıl alacak 170.601,00 TL’ nin %20′ si oranında davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından, mevzuat uyarınca sahibi lehine delil teşkil eden … şirketlerine ait ticari defterlerde yer alan kayıtlar dikkate alınmaksızın hazırlanan bilirkişi raporları dikkate alınarak, salt davacı tarafın ticari defterlerinin dikkate alınması ve “konsinye olarak teslim edilen mallarla, kesilen faturaların eşleştirilemediği” daha önceki incelemeler ile sabit olmuş iken söz konusu faturalara itibar edilerek davacının 31.03.2016 tarihi itibarıyla 170.601 TL müvekkili Şirketten alacağının bulunduğunun belirtilerek karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, dolayısıyla söz konusu alacağın mevcudiyetinin davacı tarafça ispat edilmediğini, İlk derece mahkemesi tarafından dahi söz konusu borcun olduğunun düşünüldüğü yönünde bir kararın tesis edildiğini, tacirler arasındaki cari hesap alacağı ilişkisinden kaynaklanan eldeki davada, varsayımsal unsurlar yönünden hareket edilerek hükmün tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve aynı zamanda müvekkili şirketin de zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, Hiçbir şekilde müvekkili şirketin yerel mahkeme kararında belirtilen tutarda bir borcu olduğunun kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının müvekkili şirketten olduğunu iddia ettiği alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden likit olmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de uygun olmadığını, ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ nin 2013/19037 E. ve 2014/3303 K. sayılı, 04.03.2014 tarih) Likit olmayan yargılamayı gerektiren alacaktan ötürü icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, Davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iddialar ile ikame etmiş olduğu davasının reddi gerektiğini, ancak eksik inceleme neticesinde davanın kabulü şeklinde hükmün kurulmasının yasaya ve hukuk ilkelerine aykırı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalının birleşme yoluyla devir aldığı … San. Ve Tic. A.Ş.’ ye davacı tarafından düzenlenen faturalar sonucunda oluşan açık hesap şeklinde işlediği anlaşılan alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. İstinaf açısından uyuşmazlık, mahkemece davanın kabulüne yönelik verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasındadır. Dava dosyasında davacı ile … A.Ş arasında imzalanmış Tedarikçi Anlaşma Formu’nun olduğu, ilgili formda tedarikçi davacının … A.Ş’ye verdiği ürünleri konsinye irsaliyesi ile sevk edeceğini, satış raporuna göre faturalandırılacağı hususunda anlaşıldığının görüldüğü, bu sebeple davacının yıl içerisinde konsinye verilen malların sevk irsaliyeleri ile dava konusu yapılan satış faturaları arasında sevk irsaliyesi – fatura eşleştirmesinin yapılamadığı görülmüştür. Davacı yanın 05/01/2016 tarihinde … A.Ş çalışanı olduğu iddia edilen … isim ve imzalı teslim tutanağında… nolu faturaların teslim edildiği, davalı tarafından iade edildiği iddia edilen bu faturalardan … nolu ve … nolu faturaların …. A.Ş cari hesaplarında işleme alındığı bilirkişi raporunda tespit edildiği, dava konusu 7 adet faturanın davalının ticari defterlerine kayıtlı olmadığı, davalı vekili cevap dilekçesinde işbu 7 adet faturanın davacıya iade edildiğini belirttiği ancak iade edildiğine dair dava dosyasında belge ve bilginin bulunmadığı ve bu yönde iade faturasının ibraz edilmediği, davalı tarafça konsinye malların satılıp satılmadığı hususunda davacı tarafa bildirimde bulunulmadığı, davacının söz konusu malları davalıya iade etmediği görülmüştür. Davacı yanın 2014’ten beri süregelen iş ilişkisinden dolayı 2015 yıl sonunda resmi defterlerinde … A.Ş.’ den 208.739,20 TL alacaklı olarak görüldüğü, ancak davalıdan birleşme sebebi ile düzenlemiş olduğu 7 adet toplamda 170.601,00 TL’lik tutarındaki fatura bedellerini talep ettiği, Kargo firmalarından gelen yazılarda davacının çeşitli ürünleri … A.Ş’ye teslim ettiğinin görüldüğü, ancak konsinye olarak teslim edilen bu malların 31/12/2015 tarihinde düzenlenen satış faturaları ile eşleştirmelerinin yapılamadığı, davacı yanın birleşmeden dolayı davalıdan alacağını teminata bağlamak için belirlenen süre içinde Beyoğlu …. Noterliğinden 21/03/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile … A.Ş’den alacağı olan 170.601,00 TL’ nin talep edildiği görülmüştür. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 532-546 maddelerinde konsinye mal satışlarına ilişkin düzenleme yer almakta olup, ayrıca KDV’nin ”Vergiyi Doğuran Olayın Meydana Gelmesi” başlıklı 10/d maddesinde vergisel düzenleme bulunmaktadır. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229. maddesinde ”Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 230. Maddesinde; malın bir mükellefin birden çok işyeri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncuya veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de malı gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gerektiği, bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere bu madde hükmü ile 231. Madde hükmünün uygulanacağı ve irsaliyelerde, malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirleneceği hüküm altına alınarak ayrıca açıklanmış bulunmaktadır. Konsinye satış işlemi bir işletmenin daha önceden tespit edilen bir fiyatla ya da günün şartlarına göre satılmak üzere diğer bir tacire mal gönderme işlemidir. Burada mülkiyet devri yapılmaksızın zilliyetliğin devri yapılmaktadır. Konsinye satışta mallar doğrudan alıcı yerine aracıya, umumi mağazaya, gümrük antrepolarına gönderilir. Emanet suretiyle yapılan bu satışa konsinyasyon suretiyle satış denilmektedir. Malı gönderen tüccar veya işletmeye konsinyatör, satış sorumluluğunu yüklenen kişiye (komisyoncuya) malı satmak üzere teslim alan tüccar veya işletmeye de konsinyi denmektedir. Konsinyasyon suretiyle yapılan mal satışlarında, tüketicinin malı konsinyiden satın alınması ile mal sahibinin konsinyiye malı satması aynı anda gerçekleşmektedir. Bu işlem konsinyiye malın gönderilmesi ve konsinyi tarafından fiili satışın yapılması olarak iki aşamada gerçekleşmektedir. Birinci aşamada konsinyi malı kendi nam ve hesabına satar. Konsinasyon suretiyle satışta, satışın kar ve zararı konsinyiye aittir. Konsinyi malı kararlaştırılan bedelden yukarı satmak suretiyle kar elde eder. Komisyoncular ve konsinasyon suretiyle yapılan satışlarda, satılmak üzere bekleyen malın mülkiyeti satış gerçekleşinceye kadar malı gönderenin üzerinde kalmaktadır. Buna göre, konsiye malın, konsiyatör tarafından konsiniyiye gönderilmesi halinde sevk irsaliyesinin konsiyatör tarafından, konsinyi tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde ise konsinyi tarafından konsinye işlemi ile sevk edildiğine ilişkin açıklama yapmak suretiyle düzenlenmesi gerekmektedir. Yukarıda ayıntılı olarak açklandığı üzere komisyonculara veya konsinyasyon suretiyle yapılan satışlarda bu kişiler malın satışına aracılık etmektedir. Malların nihai alıcıya teslimi ile birlikte hem satıcı hem de konsinyi firması açısından vergisel yükümlülüğü doğmaktadır. Malların alıcıya tesliminden itibaren 7 gün içerisinde ise faturanın düzenlenmesi gerekmektedir. Bu süre, hem satıcı hem de konsinyi firması açısından bağlacıyıdır. Davalı şirket tarafından dava dışı tacirin ”…San. Tic. A.Ş’nin” devir tarihi itibari ile stok özetinin alım iade -70.844,50,mal alım irsaliyesi 241.914,50, toplam mal alış stok miktarının 171.070,00, cari ekstre fatura toplamının 52.776,09, stoğa göre kesilmeyen fatura tutarının KDV hariç 118.293,90 TL, KDV dahil 127.757,42 TL olduğu anlaşılmakta ayrıca, ilgili stok özeti fiziksel olarak sunulmadığı gibi parasal değerleme ile sunulduğu ve ayrıca, diğer birleşilen ancak …San. Tic. A.Ş ile davacı tacire borcu olmadığı gerekçesi ile stok özeti raporu sunulmamıştır. Ve ayrıca, söz konusu stokların Kiler şirketlerinin kayıtlarına oradan da bu stokların Kiler şirketlerinin devir kayıtlarında yer alması gerekirken yer almadığı anlaşılmıştır. Mahkemece toplanan delillere, yaptırılan bilirkişi raporu,davalı tarafından davacıya gönderilen e-mail yazışmaları, malları teslim alan ve ispat yükü kendisinde olan davalının iade faturası kestiği ve malı iade ettiğini yazılı belgeyle ispat edemediği ve borcunu ödediğine dair bir savunma ve delil ileri sürmediği, takibe konu alacak faturaya dayalı olup alacak likit ve belirlenebilir olmakla takibe itiraz haksız olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 11.653,75.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 2.913,43.TL harcın mahsubu ile bakiye 8.740,32.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 27/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.