Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1841 E. 2021/1201 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1841
KARAR NO: 2021/1201
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/75 Esas – 2019/728 Karar
DAVA: Yargılamanın Yenilenmesi
KARAR TARİHİ: 16/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Yargılamanın Yenilenmesini talep eden davacı vekili 28/02/2019 tarihli dilekçesinde özetle; mahkemenin 2011/503 Esas sayılı dosyasında kanun yollarının tükendiğini, dosyanın esasına ilişkin önemli derecede etkili olabilecek yeni delillere ulaşıldığını, hilenin ortaya çıkması nedeniyle HMK 374 vd. maddeleri uyarınca yargılamanın iadesi şartlarının oluştuğunu; mahkemenin 2011 yılından itibaren yürütmüş olduğu 2014 yılına kadar dosyanın yargılamasındaki tek görevli eski hakimi ve 2014-2016 yılları arasında yine dosyaya bakmakla görevli heyette bulunan eski hakim …’nin FETÖ üyesi olması sebebiyle HSK kararı ile meslekten ihraç edildiğini, davalı … şirketinin hakim ortağının … A.Ş. olduğunu, … A.Ş. hissedarlar listesinin ise Hazine ve Maliye Bakanlığı özelleştirme idaresi başkanlığı tarafından, taraflarına bilgi edinme hakkı çerçevesinde gönderilmiş olan 17/12/2018 tarihli ve 94569 sayılı yazısı ile …’in bu şirketin hissedarı olduğunu öğrendiklerini ve böylelikle 3 aylık kanuni yargılamanın iadesi başvuru süresinin başladığını, … ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi eski hakimi … arasındaki bağlantının ise; her ikisinin de FETÖ terör örgütü ile ilişkili olması olduğunu, …’in FETÖ/PYD terör örgütü itirafçısı eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi … tarafından yapılan itiraflar çerçevesinde örgüt ilişkisi olduğunun görüldüğünü, Hakim …’nin bilirkişiyi resen atadığını, bilirkişiye dosya tevdi ederken yemin ettirmediğini, bu şekilde raporu hükme esas alarak hileli davrandığını, itirazlarını dikkate almadığını, yargı makamı kullanılarak adaletin yerini bulmasının engellendiğini, müvekkilinin eski avukatı olan Av. …’ın hileli davrandığını ve karşı tarafla hareket ettiğini belirterek; HMK.nın 375. ve 377. maddelerinde öngörülmüş olan yasal süreler dahilinde yapmış oldukları yargılamanın iadesi taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Yargılamanın Yenilenmesi talebine karşı beyanda bulunan … A.Ş. vekili dilekçesinde; yargılamanın yenilenmesini gerektirecek herhangi yeni bir iddianın olmadığını, 2011/503 Esas sayılı dosyada karar veren heyet veya hakimler hakkında bir yasaklılık bulunmadığı gibi karşı yanca yargılama sırasında red talebinde de bulunulmadığını, ayrıca karar veren heyette yer alan hakim …’nin FETÖ’den ihracı hususunun yargılama sırasında da dile getirildiğini, eski hakimin meslekten ihraç edilmiş olmasının dosyanın yargılamasında FETÖ parmağı olduğuna işaret olmasının mümkün olmadığını, davacının eski Hakim …’nin müvekkili hissedarlarından … ile iltisaklandırmaya çalıştığını, davacı tarafın, …’in müvekkilinin ortaklarından olduğunu başından beri bilmesine rağmen yeni öğrenildiğini iddia etmesinin ve …’in de FETÖ ile bağlantısı olduğunu dile getirmesinin haksız ve yersiz olduğunu, …’in FETÖ örgütünün hedefindeyken kendisine FETÖCÜ demenin kötü niyetli olduğunu, bilirkişi incelemelerine ve GKS’lere ilişkin iddiların yargılamanın yenilenmesine sebep olamayacağını, Avukat … hakkındaki iddiaların mahkemelerce incelendiğini ve hakkında beraat kararı verildiğini, davacının yargılamanın yenilenmesi başvurusunun süresinde yapılmadığını ve yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin bulunmadığını belirterek; talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/05/2019 tarih ve 2019/75 Esas – 2019/728 Karar sayılı kararı ile; “…. yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan tarafın ileri sürdüğü nedenlerin hiçbiri HMK.nın 375. maddesinde belirtilen yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden olmadığı gibi, Yargılamanın iadesi talebi süresinde yapılmamıştır. Talepte bulunan tarafın ileri sürdüğü nedenlerden karara katılan Hakimin FETÖ üyesi olduğu, davacı şirketin hissedarı olan …’inde FETÖ üyesi olduğuna yönelik iddialarını 27/03/2017 havale tarihli karar düzeltme talebine ilişkin ek dilekçesinde belirtmekle; ileri sürdüğü yargılamanın yenilenmesi nedenlerine ilişkin hususları dilekçe tarihinde bildiği ve farkında olduğu tartışmasız olduğu, yine Av. … hakkında İstanbul Barosuna ve Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet tarihi göz önüne alındığında bu konular hakkında da davacının çok önceden bilgi sahibi olduğu ve bu haliyle yargılamanın yenilenmesi talep eden tarafın HMK.nın 377. maddesinde belirtilen yargılamanın iadesi sürelerine ilişkin iade nedenlerine göre üç aylık hak düşürücü süre içerisinde yapılmadığı anlaşılmakla; süre yönünden de talebin reddi gerekmiş olup, yargılamanın yenilenmesi talebinin HMK.nın 379. maddesinin 1.fıkrasının a-c bentlerinde belirtilen koşullar oluşmadığından HMK.nın 379/2 maddesi gereğince talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Yargılamanın iadesi talebinin HMK 379. maddesi gereğince REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargılamanın iadesi taleplerinin HMK 379 uyarınca öngörülen yasal süreler dahilinde ve HMK’nın 375. maddesi “b”, “h” ve ilgili diğer bentlerine dayanılarak yapıldığını, Mahkemece yargılamanın iadesinin incelendiği 9.5.2019 tarihli celsede hukuka, usul ve yasalara aykırılıklar yapıldığını, hakimin tarafsızlığı ilkesinin ihlal edildiğini, bu nedenle dahi yargılamanın iadesi taleplerinin reddi kararının bozulması gerektiğini, Süre yönünden taleplerinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, yaptıkları başvurunun iki ayrı süre başlangıcına dayandığının kesin delillerle belgelendirildiğini, heyetin belgeleri incelemeyip, dikkate almadan karar verdiğini, 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/503 Esas sayılı dosyanın yargılamasını yapan eski hakim …’nin 2011 yılından 2014 yılına kadar dosyada tek görevli hakim olduğunu, 2014-2016 yılları arasında da yine dosyaya bakmakla görevli heyette yer aldığını, ilk derece mahkemesi yargılamasını son raddesine kadar ilerleten ve kanun değişikliği ile 2014 yılından itibaren mahkemenin heyet üyesi olarak dosyayı karar aşamasına kadar getiren, dosya üzerinde en çok söz sahibi olan eski Hakim …’nin (FETÖ) üyesi olması sebebiyle, HSYK kararı ile meslekten ihraç edildiğini, bahsi geçen eski hakimin, … Şirketi ve benzeri büyük şirket davalarına ilişkin şaibeli kararlannın da ortaya çıkarıldığını, davaların akıbetini hukuka aykırı şekilde etkilediğini ve hukuken olması gereken sonuçtan aykırı sonuçlanmasına neden olduğunu, Söz konusu terör yapılanması sebebi ile davanın yargılamasının ilk gününden bu yana ileri sürülen iddialarının cevapsız bırakılarak ilerlendiğini, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerinin çiğnendiğini ve mahkemeleri yanıltmak amacıyla hileli olarak hareket edildiğini, 19.12.2018 tarihinde yapılan tespit ile ilk defa GKS’lerin taraflarınca görüldüğünü, mahkeme kasasında olan genel kredi sözleşmeleri’nin 07.01.2011 tarihli olan GKS’nin tüm kefalet ve kredi sınırı, tarihi, banka bilgileri ile rehin hesap numarasının kurşun kalem ile doldurulduğunu, 07.01.2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin … Bankası Cihangir Şubesi ile … firması arasında akdedildiğini, 08.04.2011 tarihli Hesap Rehin Sözleşmesinin, davalı ile Bankanın Malta Şubesi ile ve Mevduat Hesap Rehni Sözleşmesinin 10.01.2011 tarihinde bankanın Merkez Şubesi ile … Holding arasında akdedildiğini, davalının aleyhlerine icra konusu ettiği alacağın temelinin 08.04.2011 tarihli HRS olup taraflarının sözleşmeye kefil olduğu iddia edilerek tahsilat istendiğini, Genel kredi sözleşmelerinin, mahkemenin Aralık 2018’e kadar zimmetinde, kasasında 18 ve 40 kasa numaraları ile tutulduğunu, 19.12.2018 tarihinde bu hususun, usulen talep yapılarak taraflarınca tespit edildiğini, GKS’ler daha önce taraflarınca görülmek istenmişse de bahaneler ile gösterilmediğini, 21.12.2018 tarihi itibari ile 3 aylık yasal yargılamanın iadesi süresinin bir kere daha başladığının açık olduğunu, bu yönden de mahkemenin yargılamanın iadesi taleplerini red etmesinin hukuk, usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiğini, FETÖ terör örgütü üyesi eski hakim … ile işbu dosya arasındaki sıkı bağlantının da ortaya konduğunu, davalı …’iıı hakim ortağı … A.Ş.’nin hissedarları arasında … S.A. ve …’in bulunduğunu, … A Ş. ‘nin hissedarlar listesinin ise taraflarınca ilk defa öğrenildiğini, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, taraflarına bilgi edinme hakkı çerçevesince gönderilmiş olan 17.12.2018 tarihli yazısı ile belgeler arasında çıktığını, yabancı menşeli bir firma olarak … A.Ş.’nin ortaklık yapısına İTO veya Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinden ulaşmanın mümkün olmadığını, Yine Hazine ve Maliye Bakanlığı ÖİB’den gönderilen belgeler arasında Beyoğlu … Noterliği’nin 09.03.2011 tarihli, … yevmiye numaralı belgesinin de çıktığını, bu resmi onaylı belgeden …’nin %100 hissedarı ve sahibinin de … olduğunun anlaşıldığını, ve böylelikle 3 aylık kanuni yargılamanın iadesine başvuru süresinin 17.12.2018 tarihinde başladığını, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından taraflarına iletilmiş olan belgelerin davalı … A.Ş. ile … arasında doğrudan bir organik bağlantı bulunduğunu gösterdiğini, bu ortaklık ilişkisinin ilk defa öğrenildiğini, bu doğrultuda yargılamanın iadesine başvuru süresinin başlamasına ilişkin hilenin ortaya çıkarılması şartının da sağlanarak 3 aylık başvuru süresinin başladığını, … ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi eski hakimi … arasındaki bağlantının ise her ikisinin de FETÖ terör örgütü ile ilişkili olması olduğunu, tahkikatın … tarafından şaibeli olarak ve tamamen davalı lehine olacak şekilde yürütüldüğünü, hiçbir hukuki iddia, delil ve savunmalarının dikkate alınmadığını, savunmalarının değersizleştirildiğini, yargılamaya şaibe karıştırıldığını ve tahkikatın adalet yanıltılarak hileli şekilde yürütüldüğünü, …’nin resmi Avukatı Av. …’ın 2011/503 E. dosyanın yargılaması görevini üstlendiğini ve belirli bir raddeye kadar devam ettirdiğini, ancak Av. …’ın, hem hile ve sahtecilik ile kurulmuş olan … A.Ş.’nin avukatı hem de işbu davanın karşı tarafı davalı … A.Ş.’nin avukatı olarak davada yer almaya devam ettiğini, 9.5.2019 tarihli yargılamanın iadesi taleplerinin değerlendirildiği duruşmada da, yine Av. …’ın ortağının, Av. …’ın müşterek vekaletnamesi ile karşı tarafı temsil ettiğini, Av. … meslek etiği ve Avukatlık Kanunu’na aykırı olarak dava yargılaması devam ederken taraf değiştirdiğini ve bu davranışı sebebiyle 24.12.2012 tarihli İstanbul Barosu Disiplin Kurulu Kararı ile “…aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etme yasağının ihlal edildiği anlaşıldığından…” kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, yine … A.Ş.’nin imza sirkülerinin ÖİB’ye tarih itibari ile azledilmiş olan Av … tarafından 31.03.2011 tarihinde intikal ettirildiğinin yeri öğrenildiğini, bu hususun ÖİB”den 17.12.2018 tarihinide taraflarına iletilmiş olan evraklar arasından anlaşıldığını, … A.Ş. vasıtası ile müvekkilinin eski avukatı Av. …’ın, davalı karşı taraf ile hareket ettiğini ve müvekkili aleyhine hile yaptığının ortaya çıktığını belirterek, İlk Derece Mahkemesinin usul ve yasaya aykırı kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 21/06/2019 tarihinde ibraz ettiği ek istinaf dilekçesinde özetle; Dilekçe içeriğinde belirttiği gerekçelere binaen, yargılamanın iadesi taleplerinin reddi kararının hukuka, usule, kanuna ve yerleşmiş içtihatlara aykırılık teşkil etmesi nedeniyle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep HMK.nın 374. ve devamı maddelerine uyarınca yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Dava dosyasının yapılan incelemesinde; ilk derece mahkemesinin 2011/503 Esas 2015/281 K sayılı, 27.03.2015 tarihli kararının, temyiz ve karar düzeltme kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davacının, yargılamanın yenilenmesine dair talep dilekçesi, ayrı bir dava olarak harçları yatırılmak suretiyle ve ayrı bir esas üzerinden ve ayrı bir dosya üzerinden yürütülmesi gerekmektedir. 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nın 2. maddesi gereğince,” Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir. Ceza mahkemelerinde şahsi hukuka ait hakların hüküm altına alınması halinde de, celse harçları hariç olmak üzere (1) sayılı tarifeye göre harç alınır. “denilmektedir. Yargılamanın iadesi davası, ilk davadan ayrı yeni bir dava olup, dava değeri üzerinden, tıpkı yeni açılan davalar gibi yargılama harçlarına tabidir. Nitekim, Harçlar Kanunu’nun 10. maddesi gereğince yargılamanın iadesi davalarında, yeni davalar gibi harç alınacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun’un “Harcı ödenmeyen işlemler” başlıklı 32. madde gereğince ise ” Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse, işleme devam olunmakla beraber, bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır” şeklindedir.İlk Derece Mahkemesince yargılanmanın yenilenmesi talebine ilişkin olarak kanundaki düzenlemeye uygun şekilde harç alınmadığı görülmektedir. Harçlar Kanunu 10. maddesi gereğince, yargılamanın yenilenmesi talepli davalar nispi harca tabi davalardan olduğundan, (1) Sayılı Tarife gereğince anlaşmazlık konusu değer üzerinden nispi harç alınması gerekmektedir. (Emsal mahiyette; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4989 Karar No:2019/819–Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/17359 Karar No:2013/15257 –Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/4838 Karar No: 2019/2498 ) Dava harcı, kamu düzenine ilişkin olup, davanın görülmesi için yasayla getirilmiş dava şartı niteliğinde olduğundan, harç konusu HMK’nın 355. maddesi uyarınca dairemizce resen nazara alınmıştır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, başvuru harcının ve dosya kapsamına göre dava değeri üzerinden peşin harcın yatırılması hususunda, kanuni sonuçları hatırlatılmak suretiyle kesin süre verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir. Her ne kadar mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talebini içerir dilekçeye istinaden yapılan inceleme, kesinleşen dosya üzerinden yürütülmüş olsa da, ayrı bir esas alındığından bu husus eleştirilmekle yetinilmiş, kararın kaldırılma nedeni yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355 ve 353/1.a.4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/05/2019 tarih ve 2019/75 Esas 2019/728 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK 355 ve 353/1-a4 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre davacının istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı varsa, talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/09/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.