Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1820 E. 2021/955 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1820 Esas
KARAR NO : 2021/955 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/663 Esas – 2019/242 Karar
TARİH: 05/03/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin aradaki ticari ilişkiye binaen müvekkili şirketten cam alımı gerçekleştiğini, müvekkili şirketin davalıya satmış olduğu ürünlere ilişkin 12.02.2015 tarih ve … seri numaralı toplam 38.330,36 -USD tutarlı fatura kestiğini, söz konusu faturaya binaen davalı şirketin 6.795,92 -USD bakiye borcu bulunduğunu, müvekkilinin tüm ürünleri eksiksiz teslim etmesine rağmen davalının müvekkili şirketin hak ettiği ödemeyi bugüne kadar yapmadığını, sözlü görüşmelerden netice alınamayınca Van … Noterliğinin 14.12.2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek faturalara konu 6.795,92 USD bakiye alacağın ödenmesinin ihtar edildiğini, keşide edilen ihtarnameden de herhangi bir sonuç alınamadığını, davalı şirketin ise takibe itiraz ettiğini, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalı şirketin bugüne kadar herhangi bir ödeme yapmadığı gibi müvekkili şirketin haklı alacağının tahsili amacıyla başlattığı icra takibine kötü niyetli olarak zaman kazanmak amacıyla itirazda bulunduğunu, belirterek davanın kabulü ile davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davacı arasında cam alım satım sözleşmesi yaptıklarını, … numaralı 12.02.2015 tarihli davacı firmaya ait fatura ile de malların miktarı ile fiyatı noktasında 38.330,36 USD karşılığında anlaştıklarını ve anlaşma tarihindeki kur fiyatı esas alınarak 1 USD karşılığı 2,4896 TL olarak belirlendiğini ve bu hususun davacı firma tarafından hazırlanan faturada da belirtildiğini, buna göre tarafların 38.330,36 USD karşılığı 95.427,26 TL de anlaştıklarını, müvekkili şirketin söz konusu satım sözleşmesi uyarınca üzerine düşen edimi ifa ederek davacı firmaya 18/09/2015 tarihinde 68.927,26 TL, 24.10.2015 tarihinde 13.500,00 TL ve 07.11.2015 tarihinde 13.000,00 TL olmak üzere toplamda kararlaştırıldığı üzere 95.427,26 TL ödeme yaptığını, müvekkili şirketin davalı şirkete sözleşmeden kaynaklı borcunu ödemiş olmasına rağmen davacı tarafın Van … Noterliğinin 14:12.2015 tarihli ihtarnamesi ile cam satımından kaynaklı 6.795,92 USD bakiye alacağının olduğunu belirttiğini, müvekkili firmanın da işbu ihtarnameye karşılık Kocaeli … Noterliğinin 25.12.2015 tarih … yevmiye numaralı cevabı ihtarnamesi ile cevap verdiğini ve borcun ödendiğini bu nedenle bakiye alacağın kalmadığını belirttiğini, davacı tarafın daha sonra kötü niyetli olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla müvekkili şirket aleyhine kötü niyetli icra takibine itiraz ettiğini belirterek davanın reddini, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 05/03/2019 tarih 2016/663 Esas – 2019/242 Karar sayılı kararında;” taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte, ticari ilişkinin ve davacı tarafından davalı adına düzenlenen 12/02/2015 tarihli 25502 nolu ve 38.330,36 USD bedelli faturanın her iki tarafında kabulünde olduğu, bu durumda taraflar arasında mal alımı satımı ve mal bedeli yönünden bir ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın fatura bedelinin ödenip ödenmediği noktasında olduğu, 25502 nolu faturanın dolar üzerinden düzenlendiği, faturanın sol alt kısmında “döviz USD kur: 2,4896 TL, TL karşılığı 95.427,76 TL” ibaresi bulunduğu, davalı tarafından18/09/2015 tarihinde 68.927,26 TL, 24.10.2015 tarihinde 13.500,00 TL ve 07.11.2015 tarihinde 13.000,00 TL olmak üzere toplamda 95.427,26 TL ödeme yapıldığı, işte davalı taraf fatura bedelinin düzenlendiği tarihte TL’ye çevrilerek toplam fatura bedelinin 95.427,76 TL olduğunu ve bu bedelin tamamının da TL olarak davacıya ödenmesi nedeniyle davacı tarafa herhangi bir borçlarının kalmadığını ileri sürdüğü, ancak söz konusu faturanın üzerinde elle yazılmış TL’ye çevrilme ibaresinin tarafların TL üzerinden anlaştıkları anlamına gelmeyeceği, bu hususta taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı, davacı tarafın faturayı defterlerine USD cinsinden kaydettiği ve davalı tarafından yapılan ödemelerin, ödeme günündeki TCMB’nin yayınladığı USD kurları baz alınarak USD’ye çevirerek defterlerine kaydettiği, faturanın USD olarak ödenmesi gerektiğinden söz konusu davacı uygulamasının kanuna ve yargıtay içtihatlarına uygun olduğu, zira TBK’nın 99. Maddesinde; sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borcun, ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla ödenebileceğinin belirtildiği, davacı da aynen bu şekilde davalı tarafından yapılan ödemeleri, ödeme günündeki rayiç bedel üzerinden USD’ye çevirerek fatura bedelinden düştüğü, davacının bu şekilde fatura alacağından bakiye davacının talep ettiği şekilde 6.195,92 USD alacağının kaldığı, davacı tarafın aynı zamanda tır paleti karşılığı 600,00 USD alacak talebinde bulunduğu, davacı vekilinin davalı tarafın bu paletleri aralarındaki teamül gereği kendilerine iade ettiklerini, ancak son seferde paletlerin iade edilmediğini, ileri sürmüş olsa da paletlerin davalı tarafa teslimine ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, dosyada taraflar arasında buna ilişkin teamül olduğuna yönelik herhangi bir delilde bulunulmadığı, dolayısıyla palet bedeli 600,00 USD hesaplanamadığından buna yönelik talebin reddine karar vermek gerektiği, davacının bakiye fatura bedeli olan 6.195,92 USD alacağı talep etmekte haklı olduğu, davacı tarafından davalıya Van … Noterliğince söz konusu bedelin ödenmesi amacıyla ihtarname tebliğ edildiği, söz konusu ihtarnamenin davalıya 22/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 23/12/2015 tarihinde temerrüte düştüğü, davacı tarafın temerrüt tarihi olan 23/12/2015 tarihi ile takip tarihi olan 14/01/2016 tarihleri arasında faiz talep etmekte haklı olduğu, bu faizin TCMB’nin yayınladığı faiz oranları üzerinden 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca mahkememizce resen hesaplandığı, davacının 26,50 USD işlemiş faiz talep edebileceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 6.195,92 USD asıl alacak, 26,50 USD işlemiş faiz üzerinden devamına, bakiye talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmesine, alacak likit olduğundan, hüküm altına alınan 18.818,86 TL’nin % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Emsal; Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2016/3521 Esas 2016/14817 Karar sayılı kararı,Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2014/16391 Esas 2015/2905 Karar sayılı kararı) yargılama giderleri ve vekalet ücreti takip tarihi olan 14/01/2016 tarihinde takip konusu miktar Merkez Bankasının USD efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek hesaplanmıştır. (takip tarihinde TCMB 1 USD=3,0373 TL)…”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜNE, 1-Davalının İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 6.195,92 USD asıl alacak, 26,50 USD işlemiş faiz üzerinden devamına, bakiye talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmesine, 2-Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan 18.818,86 TL’nin % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalı müvekkili şirket ile davacı tarafın cam alım satımı açısından satım sözleşmesi yaptıklarını, … seri numaralı, 12.02.2015 tarihli, 38.330,36 USD bedelli fatura ile de malların miktarı ile fiyatı noktasında anlaştıklarını ve anlaşma tarihindeki kur fiyatı esas alınarak, 1 USD karşılığı 2.4896 TL olarak belirlendiğini ve bu hususun davacı firma tarafından hazırlanan faturada da açıkça belirtildiğini, 38.330,36 USD karşılığı olarak 95.427,26 TL üzerinde anlaştıklarını,Davalı müvekkili şirketin, 18.09.2015 tarihinde 68.927,26 TL, 24.10.2015 tarihinde, 13.500,00 TL, 07.11.2015 tatihinde 13.000,00 TL olmak üzere 95.427,26 TL ödeme yapmak suretiyle, satım sözleşmesi uyarınca üzerine düşen edimi ifa ettiğini, Yerel mahkeme tarafından BK 99. madde dayanak gösterilerek, ödeme günündeki kurun esas alınacağı ve müvekkili şirketin TL olarak yaptığı ödemeleri, ödeme günündeki kur üzerinden USD’ye çevrilerek, borçtan mahsup edildiğini, bu hesabın doğru olduğu belirtilerek, bu hesap sonucu kalan borcun davalı müvekkili şirket tarafından davacıya ödenmesi gerektiğine hükmettiğini, bu tespitin hatalı olduğunu, Bilirkişi tarafından sunulan raporda, yerel mahkemenin kararında belirlenen asıl alacak tutarından da görüleceği üzere davalı şirketin icra takibine itirazının haklı olduğunu, takip konusu alacak yargılamayı gerektirdiğinden de davalı şirket tarafından tek başına belirlenemeyeceğinden dolayı likit bir alacak olmayıp, bu nedenle davalı şirketin icra takibine itirazı sebebiyle aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kısmen kabulüne ilişkin kısmının kaldırılmasını yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturadan kaynaklı bakiye alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı, davalıya sattıkları mal karşılığında fatura düzenlediklerini, fatura bedelinin bir kısmının ödendiğini ödenmeyen alacakları için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında 12.02.2015 tarihli, 38.330,36 USD bedelli fatura karşılığı mal satımı gerçekleştiği, fatura konusu malın davalıya teslim edildiği, davalının fatura bedeline mahsuben çeşitli tarihlerde toplam 95.427,26 TL ödeme yaptığı uyuşmazlık konusu değildir.Uyuşmazlık davalının yaptığı TL ödemelerin ödeme tarihindeki kur üzerinden USD’ye çevrilerek fatura bedelinden düşülmesi gerekip gerekmediği noktasında çıkmaktadır.Takibe konu fatura USD üzerinden düzenlenmiş olup, faturada USD’nin TL karşılığı belirtilmiş ise de bu kur fatura tarihindeki kur olup, bedelin fatura tarihinde ödenmediği sabittir. TBK’nın 99/2 maddesine göre TL dışında başka bir para birimi ile ödeme yapılması kararlaştırılmış ise borç ödeme tarihindeki kur üzerinden TL olarak ödenebilir. Buna göre davalı tarafından yapılan TL ödemenin, ödeme tarihindeki kur üzerinden USD’ye çevrilerek fatura bedelinden mahsup edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı fatura konusu USD borcun TL kurundan sabitlendiğine dair taraflar arasında anlaşma bulunduğunu ispatlayamamıştır. Alınan bilirkişi raporunda da ödeme tarihindeki kur üzerinden TL ödemenin USD’ye çevrilerek fatura bedelinden mahsubu ile mahkemece hüküm altına alınan miktar kadar borcun kaldığı tespit edilmiştir. Davalının faturada yazılı kur üzerinden alacağın TL olarak sabitlendiği, bu kur üzerinden TL ödeme ile borcun sona erdiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Davaya ve takibe konu alacak likit ve belirlenebilir olduğundan ve takibe itirazında davalı haksız çıktığından şartları oluşmakla hüküm altına alınan alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.257,60.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 388,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 869,60.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/06/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.